günümüzde oynanan halk oyunları / Geçmişten Günümüze Oynanan Halk Oyunları 2022-2023

Günümüzde Oynanan Halk Oyunları

günümüzde oynanan halk oyunları

Türk halk oyunları ve özellikleri

Haberin Devamı

Hora: Trakya.

Zeybek: Ege, Güney Marmara, İç ve Batı Anadolu

Teke: Göller Yöresi, Batı Akdeniz.

Kaşık Oyunları-Karşılama Bölgesi: Konya Bölümü, Batı Karadeniz, Güney Marmara, Doğu Akdeniz

Horon: Orta ve Doğu Karadeniz.

Halay: Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri, İç Anadolu’nun Doğusu.

Bar: Kuzeydoğu Anadolu.

Kafkas: Kuzeydoğu

HORA

Dansçıların el ele ve kol kola tutuşarak, ritmik şekilde yan yana oynadıkları halk oyunu türüymüş. Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale şehirlerinde oynanan türmüş.

ZEYBEK

Tek kişi ya da daire halinde dizilmiş kişilerin bireysel olarak oynadıkları halk oyunu türüymüş. Aydın, İzmir, Muğla, Denizli, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Çanakkale, Kastamonu, Uşak, Manisa, Balıkesir, Burdur şehirlerinde oynanırmış.

Haberin Devamı

Türk halk oyunları ve özellikleri

TEKE

Yörede yaşayan dağ keçisinin hareketlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bu oyun türünde sekme, arkaya dönüp kaçma, ani sıçrama figürleri görülürmüş.

KAŞIK

Dansçıların ellerinde kaşıkla ritim tutarak dans ettikleri halk oyunuymuş. Eskişehir, Afyon, Kütahya, Bilecik, Kırşehir, Konya, Mersin, Antalya, Bolu, Bursa’da kaşık dansı görülürmüş.

KARŞILAMA

İki kişinin karşılıklı durarak oynadıkları bir oyun biçimiymiş. Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmit, Adapazarı, Çanakkale, Bursa, Bilecik’te oynanırmış.

HORON

Oyuncuların yan yana dizilerek, birbirine tutunarak oynadığı oyunlarmış. Kemençe veya davul da bu horona eşlik edermiş. Trabzon, Samsun, Artvin, Ordu, Rize’de bolca horon görebilirmişiz.

HALAY

Oyuncuların birbirine tutunarak oynadığı oyun türü de halaymış. Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu’da davul ve zurna eşliğinde oynanırmış. Ayrıca Bitlis, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Erzurum, Erzincan gibi birçok yörede görülürmüş.

BAR

Yan yana düz ya da yarım ay biçiminde, oyuncuların birbirlerine tutunarak oynadıkları disiplinli grup oyunlarına bar denirmiş. Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde görülen bir oyun türüymüş.

Ahmet Şenol'dan: Anadolu Halk Oyunları

Bir sürü zorluğu da beraberinde getirecektir. En temel ve önemli şey, zorluklar içinde birlikte var olabilmeyi sağlamak, bunun için de zorluklara ve gerilimlere tahammül etmeyi öğrenmek olmalıdır

Halk oyunlarının genç kuşaklara aktarılmasındaki görevlerden biri de, ötekini, diğerini, farklı olanı anlamak, hizmet etmek için çalışmak ve hoşgörülü olmaktır. Çünkü hoşgörü son derece zor, hoş bir tadı olan erdemdir. Bu erdem, rahatına düşkünlerin anlayışının tam tersidir. Hoşgörü; ilgisizliğe, aldırışsızlığa, değil, karşılıklı saygıya dayandığı takdirde Halk Oyunlarının öğretilmesinde başarıya ulaşacaktır. Bu nedenle en önemli görev, diyalog içinde gerekli olan iletişim araçlarının kullanılması gerekmektedir.

Bu soyut bir görev değil, hemen başlatılması gereken bir husustur. Ülkemizde Halk oyunlarıyla ilgilenenlerin sayısı üç milyon kişiyi bulmaktadır Bu nedenle herkese önemli görevler düşmektedir. Kent kültürlerinin içinde gerekli olan Halk Oyunlarının oluşması desteklenmelidir. Gençlerin yanlış imaj ve uygulamalardan korunması için gerekenler yapılmalıdır Halk kültürü içindeki Halk oyunlarının anlamlı bir şekilde öğrenilmesini ve tanıtımını yapmalıyız. Kişisel çıkarları bir yana bırakıp kamu mantıklı hizmeti gerçekleştirmeliyiz. Hizmet kurumlan arasındaki diyalogun kurulması için, açık ve dürüst, her tarafın beklentilerine cevap verecek düzenlemeleri gerçekleştirmeliyiz.

Halk kültürü ürünlerinin bir an önce araştırmalarının bitirilmesi gereklidir. Sonuçlar alındığında Halk Kültürü anlayışımızın, bizi kapsamlı bir yüzleşmeye ve kabullerimizi yeniden gözden geçirmeye bizi götürecektir. Bize doğal gelen düşüncelerimizden, vazgeçemeyeceğimiz bağ ve ilişkilerin olmadığını fark edeceğiz. Düşünen birçok halk oyuncu, toplumumuza, küreselleşmenin ve bireyselleşmenin, kültürel ürünlerimizi bu arada Halk oyunlarımızı tehdit ettiği gerçeğine endişe ile bakmaktadır. Bunun önüne geçilmesinin şartı, birlikte hizmet etmek olmalıdır. Çünkü farklı dans yarışmaları uygulamaları, gençler arasında olumsuz kültürel kirliliğe neden olmaktadır, kesinlikle aynı koşullar altında, halk oyunlarından yararlandırılması aynı güçte olmamaktadır. Bu gün sosyal ve kültürel faaliyetlerden anladığımız şey, tüm faaliyetlere sızan ve insanları sosyal ve kültürel faaliyetlerde, sadece seyirciye dönüştürmeye çalışan bir yapılanmadır.

Bunun sonucunda da; Ekonomik, siyasal ve kültürel baskılara maruz kalınan bir ortamda, duyarlı bir tepkinin nasıl yapılacağı sorusu birden bire gündemin birinci maddesi haline gelmiştir. Tartışmalar bu zamana kadar bencillikten, şaşkınlıktan, görmezden geldiğimiz bir şeyi özellikle görmemizi sağlamıştır. Yapılan tartışmaların tek taraflı olduğunu, herkesin birlikte olmaları gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Halk oyunlarının gençlere öğretilmesinde, herkesten yararlanılacağı gerçeği ortadadır.

Günümüzde medya yayın organlarının uygulamalarında dikkati çeken dans yarışmaları adı altındaki bu faaliyetler, genç nesillerimizde tahribat yaratmaktadır. Anadolu'nun diğer illerindeki gençlerimizin, toplumsal ve kültürel açıdan Halk Oyunları çalışmalarını güven ve huzur içinde yapmalarını sağlamamız gereklidir Aksi takdirde AB ye girme sürecinde gençliğimiz ve sosyal kültürel faaliyetlerimiz, büyük tehdit altında olacaktır Halk oyunlarına yönelik bu tehdit karşısında ortak hizmet etmek, gençliğe hizmette en önemli unsur olacaktın Çünkü yapılmakta olan medyadaki uygulamalar, Halk oyuncularının dejenerasyonunu da kaçınılmaz kılacaktır Bunların önlenmesi için yeni düzenleyici araçlara ihtiyaç bulunmaktadır Halk oyunlarının sevdirilmesi ve yönlendirilmesi gerekmektedir Bu yönlendirmede Milli Eğitim Bakanlığının inanılır ve etkili bir rol oynaması zorunludur. Bu yönlendirmeler kurumların izin verdiği ölçüde etkili olabilir. Bunun için kurum ve kuruluşların kendilerini yükümlülük altına sokacak uygulamalardaki desteklerine ihtiyaç bulunmaktadır. Amaç hizmet değil "Ben" odaklı isteklerin yerini, gerçekçi sosyal ve kültürel politikaların ayakları yere basan kendi kültür birikimlerimizi içeren politikalar olmalıdır. Bu da Halk oyunları politikaları konusunda yeni perspektif ve fırsatlar yaratacaktır Belki de eskiden bıyık altından gülümsemelere yol açan, Halk Oyunlarının "İç politikası" kavramı somutlaşabilecektir.

Halk oyunları "iç politikasının" öncelikli görevi; Halk oyunlarının genç nesillere aktarılarak, oluşabilecek tahribatın ve sömürülmesinin önlenmesi olacaktır. Bu aynı zamanda da Halk Oyunlarının uygun çalışma koşullarını, hiç olmazsa en temel düzeyde sosyal birlikteliği ve daha iyi eğitim fırsatları sunacak bir Halk oyunları "sosyal politikasını" da gerektirecektir. Halk oyunları faaliyetlerinin ülkemizde tartışmasız bir başarıya ulaşması, bu halk kültürü ürününün dizginsizce, kontrolsüzce sürdürülebileceği anlamına gelmemelidir.

Halk oyunlarının öğrenim gören binlerce kişiye aktarılmasını belirleyen en önemli unsur, bu konudaki sergilenen davranışlardır Bu davranış biçimleri geçmişte sıkça olduğu gibi, saldırgan ve düşmanca olmadan, bundan sonra daha işbirlikçi, barışçı anlamda dostane ve kültürel platformda olmalıdır. Bu ümidin gerçekleşmesi için konu ile ilgilenen herkese, kültürel ve medeni koşulların bilincinde olmanın öğretilmesi gerekmektedir ki; bunlar sayesinde rengârenk ve yalnızca toplumsal bir halk oyunları dünyasının oluşması ve bu kültürel öğenin genç kuşaklara aktarılması amacı gerçekleştirilmelidir.

Bu nedenle günümüzde eşit işbirliğine, farklı düşüncelere ve yaşam biçimlerine duyulan saygıya ve genç çocuklarımızın haklarının temel alındığı, tüm ülke ile uyumlu halk kültürü konusunda bilgilendirilmiş, medeni bir ortak kimlik içinde gençlik oluşturmaya şiddetle ihtiyaç vardır. Ayrıca birlikte faaliyet ya da yan yana hizmetleri yürütmek için karşılıklı saygı ve güvenin ancak uzun bir süreç sonunda oluşabildiği unutulmamalıdır. Bunun için, çeşitli nedenlere dayanan, çatışmalara pek fırsat vermeyen, ortak sorunlar çerçevesinde çözüm üreten, kendi kültürel değerlerine sahip çıkan gençlerimizin olması daha anlamlıdır.

Halk oyunlarımızın öğretilip, gelecek kuşaklara aktarılmasında ortak noktaların tespiti için yakınlaşmaya, diyaloga ihtiyaç vardır Fakat bunun amacı ötekini kendine benzetmek değil, birlikte olmayı bilmektin Çünkü hepimiz korkuları ve kuşkuları besleyip büyütürüz. Bizim bugünkü yükümlülüğümüz aynı olayları ve sevinçleri, aynı kaygıları paylaşmayı bilmek olmalıdır Zira dünya küçülmekte, küresel küçük bir köy haline gelmektedir Çünkü insanlar kendilerine ait dünyalarda, birbirleriyle kesişmeyen ortamlarda yaşamaktadır Ancak günümüze gelindiğinde üç milyonu aşan gençliğin dansa olan sempatisi tüm gurupların ilgisini çekmektedir. Etkileme çalışmaları önümüzdeki çeyrek yüzyılın içinde olması kaçınılmazdır. Halk oyunlarının kültürel, birleştirici harç olarak yararlanılması, bu sayede gençler arasında diyalog kurularak ve birbirine saygı duyarak birlikteliğin yerine getirilmesi, yapılması mümkün olan bu çalışmaların başarıya ulaşması için Devlet, kurumlar ve konuya hizmet edenler tarafından desteklenmesi gerekmektedirhalk2

Ülkemizde Halk kültürü değerleri ile uyumlu, katılımcı bir gençlik yaratmanın aracı olarak, halk oyunlarının değerlendirilmesine devam edilmelidir. Çünkü bu ülkenin geleceğini planlayanlar arasında gerçekleşecek verimli bir kültürel alış veriş, işbirliğinin önemli bin unsuru olabilir. Şu dönemde buna ihtiyaç vardır Çünkü halk kültürü çalışmalarının başarısı, gençlerimizin bütünleşmesini sağlayacağı, çatışmaları önleyeceği ve geleceğin Türkiye'sinde, gençlerinde hizmet temellerinin atılmasında fırsat sağlayacak bir güven oluşturacaktır

Bunun için; şunun söylenmesi gerekmektedir. "Halk Oyunlarının tüm gençliğe öğretilmesi stratejik bir zorunluluktan" Çünkü bilgi çağı olarak değerlendirilen bu çağda bile, farklı düşünenlerin birbiri hakkında ne kadar az şey bildikleri, aralarında sahici bir iletişimin, sahici bin diyalogun nadiren konulduğunu görmek, insanın büyük üzüntü duymasına neden oluyor. Bugün artık tarihi bin yol ayrımına gelmiş bulunuyoruz. Ya gençler birbiriyle sağlam iletişim köprüleri kurmaya çalışacak, ya da sonu gelmeyen bin çatışma uçurumuna tepe taklak yuvarlanacaklardır. Bu durum ise milletimizi derinden etkileyecek ve acı sonuçlara maruz kalacaklardır. Halk Kültürü öğesi olan halk oyunlarının yaygın bir biçimde öğretilmesi isteği, son dönemlerde ortaya atılmış yeni bir çağrı değildir. Bugün konu öyle bir noktaya gelindi ki, bu çağrıya kulak verilmesi gerekiyor. Konuya duyarlı olan herkes böyle bir göreve, en büyük önceliği tanımak zorundadır. Bu yalnızca halk kültürüne katkıda bulunacak bin yaklaşım değil, stratejik bin zorunluluk olarak görülmeli ve kültürel faaliyetler gündeminin en başında yer almalıdır. Halk Kültünü çalışmaları resmi ve akademik tartışmalarla sınırlı kalmamalı, Tüm kişi ve kuruluşlar düzeyinde de yürütülmeli, çoğulculuğa ve farklı olana saygı duyulmalıdır. Değişik düşünmek bir günah değil tam tersine büyük bir zenginliktir Tüm kuruluşlar ile kişiler, gençlerin biçimlenmesine bulundukları katkılardan ve verdikleri hizmetlerden gurur duymalıdır. Kişiler kendi aralarında olması gereken diyalogda, ayna perspektifinden ziyade, bir pencere perspektifinin kabul edilmesi gerekmektedir. Çünkü aynaların çoğu zaman çarpıtmalarına, hatta karşısında durup ona bakanın çarpıklığını onaylamaktan başka bir anlatımda bulunma­malarına karşılık, pencereler önümüze yepyeni dünyalar açacaktır. Yalnız kalma duygusunun hakim olduğu bu dünya da, "umursamazlığı","neme lazımcılığı","bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın" felsefelerinin ortada cirit attığı bu ortamın, bin an evvel sona ermesi gerekmektedir.

Bilindiği gibi; Halk oyunları vasıtasıyla aynı dili konuşabilmek, duygu ve düşünceleri ortak bin dil, simgelen ya da imgelerle anlatabilmek, anlamanın ve anlaşılabilirliğin en temel koşullarından biridir. Halk oyunlarına hizmette birlikteliği, ortak düşünmeyi ve işbirliğini sağlamak önemli bin unsundur. Karşıtlıklar, karmaşıklar, bulanıklıklar içeren bir ortam, bilinmeyenler içerisinde bir toz duman bulutu yaratmaktan öte bin şey değildir. Etkin ve etkili düzenlemelerin, istenilenlerin uygulamalarına olanak tanıyan ortamın doğması, kimi odaklan için ki, bu odaklar; bu karmaşa içerisinde kendini kenara çekip izlemesini bilenlerdir. Yönlendirmelerin en önemli amacı kullanıma hazır demektir. Oysa yalın, düz, saydam ve açık bin ortam tanımlanabilin bin alandın İyinin, kötünün, çirkinin, güzelin bin anada çıplak gözle görünmesi, katıksız bin biçimde kargaşa yaratır

Bu değerlendirmelerin ışığında söylemek gerekir ki, Halk Oyunlarına hizmet düşüncesi can çekişiyor. Bu günkü koşullan içerisinde Halk oyunlarına hizmetin varlığından bile söz etmek güçleşiyor Halk oyunlarına hizmette, hizmet edenlerin işlevleri ve sorumlulukları söz konusudur Ancak bu sorumluluklar ve işlevler yerine getirilirse, Halk oyunlarına hizmetten söz edilebilin

Bu günden daha neşeli başlayan, geleceğe daha iyimsen bakacağımız yıllan da vardın 2011 yılı halk oyunları gündeminden haberdar olanların, her şeyin kendiliğinden düzeleceğine inanması için birazcık saf olması gerekir. Halk oyunlarını zor bin yıl beklemekte, herkesin "kendi sorumluluğunu" üstlenme ve "temel değişimler için gereken cesareti gösterme" ."diyalog" içinde olması gerekmektedir.

Bu konuda önemli olan "nitelik, hizmet ve yetkinlik” tir. Bize göre gelecek yıllarda alan araştırmalarının düzenli yapılması gerekiyor. Konu ile bürokratik hizmetleri yürüten bin kamu görevlisinin söylediklerine dikkat etmek gerekiyor "Halk oyunlarındaki sorunların herkesin katkısıyla çözümlenecektir. Bunun için herkesin üzerine düşeni yapması gereklidir. Henüz yirmi yaşında Adıyaman'a öğretmen olarak atan­mıştım. Ankara'ya geldiğimde kesin olarak emin olduğum şey, bağımsız olarak ve Halk oyun­larında çalışma isteğimdi. Hayallerimin gerçek­leşmesi için yılların geçmesi gerekti." diyor Bin bürokrat olarak şiarını şöyle tarif ediyor.. Bakmak-Düşünmek-Harekete geçmek...."

Bugün eğitim amaçlı Halk oyunları yarışmalarının organizasyonunda faaliyete üç milyon genç katılıyor. Yalnızca Halk oyunlarında jüri ve oyun eğitmenlerine hakim olan, toplumla bütünleşebilir ve halk kültürü faaliyetlerinde ilerleme kaydedebilin

Halk kültürüne hizmette, bu günlerdeki sorumlulukta sürekli bir yükselme görünmektedir Avrupa Ülkeleriyle kültürel alandaki derneklerimizin yaptığı tanıtım amaçlı Festivallerdeki görevlerde ve diğer bilimsel faaliyetlerde, bu durum ciddi boyutlarda görülmektedir. Halk Oyunları topluluklarımızın katkıları ülkemizin Avrupa Birliğine giriş sürecinde de olumlu yankılar yapmaktadır

Geniş açılı kültürel ürünlerin Avrupalı insanlara aktarılması, Halk Kültürünün getirdiği barışçı duyguların aktarılması, büyüyen Avrupa da kültürümüzün tanıtımının yaygınlaştırılması için, Halk Oyunlarına hizmet edenlere yeni fırsatlar yaratmaktadır. Ancak bunun için, Halk Oyunlarımızın tanıtımında yeni Avrupa Birliği normlarının yakalanması ve sanatsal faaliyetlerin sunuluşunda yapılması gerekli standartların geliştirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle "Hizmet için amaçlı çalışma " kavramını gündeme getirmemiz gerekiyor Bunun anlamı Halk Oyunlarımızı tanıtım amaçlı kullanmada, işbirliğine dayalı bir amacı uygulamamız gerekiyor

Bu kapsamda ayrımcı, çatışmacı uygulamalara değil, birleştirici çalışmalara ihtiyaç görün¬mektedir. Bazı grupların engelleyici çalışmalarına karşılık, bizim de içinde bulunduğumuz, Halk Oyunlarına hizmeti amaç edinenlerin geliştirdiği "Köklü üslup farkı" barışçı, birleştirici, sağlıklı bir işbirliğine dayalı birliktelikleri ortaya koymalıdır Bu yeni anlayışla artık uzlaşmayan ve çağdaş düşünemeyenlerin etkisi camiada gün geçtikçe azalacaktır

Halk Oyunlarımızı daha ileriye götürebilmek için halk oyunlarına hizmet etmeyi amaç edinenlerin artık bir araya gelerek "Güç Birliği" oluşturmaları gerekir Günümüzde çok az sayıdaki ayrılıkçı düşünenlerin vesayetinin artık, insanların üzerinden kalkmasının rahatlığı her yerde görülmektedir.

Basit ve etkin önlemlerle karşılaşılan tüm engeller aşılmıştır. Halk Oyunlarımızın derlenme çalışmaları Anadolu da büyük bir titizlikle genç araştırmacılar tarafından yapılmaya başlanıldığını büyük bir memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz.

Ortaya çıkacak yeni derlemeleri ve mevcutları sanatsal faaliyetlerde kullanmak, Görsel Sanat Dallarına yeni bir soluk getirecektir. Halk Oyunlarımızın Geleneksel Formlarındaki düşünce ve duygulanım sistemi dikkate alınarak yeni düzenlemelerin yapılması da, Halk Oyunlarımızı seyredilir noktaya taşıyacaktır Halk oyunlarımızda ulaşılan Halk Kültürü unsurlarının hemen kullanılması, bilgilerin yaşamasına imkân vereceği gibi, uygulamalara da yeni soluklar getirecektir.

Değişim halindeki Halk Oyunlarını yapay etkenlerle değiştirmek, şüphesiz onarılmaz sonuçlar doğuracaktır. Düşünce ve duygularımızı ifade etmede halk oyunlarından yararlanırız ve onun malzemeleri içinde yaşamımızı sürdürürüz.

Halk Oyunları tarafsız değildir ve düşüncelerimizi şekillendirir Halk oyuncularının, sosyal hayatta ne kadar gerekli olduğu son dans yarışmalarıyla bir kez daha ortaya çıktı.

Halk kültüründe en çok kullanılan öğe olarak en çok kişinin yararlandığı halk oyunlarımızı 74 milyon insanımız içinde 15 milyonu ilgileniyor Tüm bu insanlar halk oyunlarını kültürel bir unsur olarak öğreniyor

Halk oyunları canlı bir öğe, değişime uğruyor Yeni uygulamalar ve moda eğilimleri bünyesine kabul ediyor Her uygulama amaçlı düzenleme, halk oyunlarını iyi sergileme anlamına gelmiyor. Ama bu da yazma halk oyunlarının gündeme gelmesini enleyemiyor

Anadolu' da yaşayan insanlarımızın yarattığı ve geliştirdiği, kendilerine özgü halk kültürü ürünleri bulunmaktadır. Bu ürünlerin birçoğu halk oyunlarıyla yansıtılır. Halk oyunlarını uygulayanların bir ifade biçimi olarak sorunları vardın Halk oyuncular için söyleyebileceğimiz "Bir derdin mi var" halk oyunlarına hizmet edenler için hiç yabancı olmayan bir deyimdir. Günümüzde birçok programlarda, filmlerde, televizyonlarda halk oyunlarına yer verilmektedir. Ancak halk oyunlarının hala düzgün ifade edilemediği, kültürel yabancılaşmanın olduğu, eksik-yanlış uygulanan halk oyunlarının bu durumunun tespit edilmesi gereken sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Halk oyunlarına hizmet edenler halk oyunlarını kendilerine öğretilen uygulamayla tanımlayarak, bunu bilgi eksikliği anlamında sunduklarını ifade ediyorlar.

Halk oyunlarını çok iyi öğrenmiş bile olsanız, Anadolu'ya ilk gidişinizde dumura uğramanız kaçınılmazdın Mahallinde oynanan halk oyunları ile kendi öğrendiğiniz halk oyununun çok farklı olduğunu fark edeceksiniz. Büyük kentlerde öğretilenden, çok daha hızlı uygulanan pek çok figürün kullanıldığı, bazı figürlerin yutulduğu halk oyunları ile karşılaşmak işten bile değildin Ancak endişe edilmesine gerek yoktur. Çünkü kentlerde öğretilen halk oyunlarının sadece küçük gösteriler şeklinde izleyicilere sanatsal faaliyet olarak sunulduğunu keşfedeceksiniz. Tabi amaç Anadolu'daki halk oyunlarının her yöreye özgü bir tavır içinde uygulanmasıdır. Ayrıca oynanan halk oyunlarının, çok farklı sebeplerden de değişiklik gösterebiliyor. Yöresel özellikler bu farklılıkları belirliyor. Üç bin yıllık Anadolu tarihinde Anadolu'da medeniyet kuranlar, günümüze kültürel miraslarının taşınmasını bıraktıkları eserlerle devamını sağlıyor. Oynanan oyunlarla, sokakta oynanan oyunlar birbirini tamamlıyor. Anadolu platformunda halk oyunları dikkate alındığında figür farklılıkları çok daha renkli bir hal alıyor. Halk oyucular halk oyunlarını tarif ederken ve uygularken bu fark gözümüze çarpacaktır. Ve tabii, kuşaklar arasında da farklılıklar da var Yine de genç halk oyuncular da yaşlılardan farklı oynasalar da, genelde alışılagelmiş figürleri oynamayı tercih ediyorlar. Anadolu halk oyunlarının tarihsel gelişimi birçok bölgede incelendiğinde, sahada öğretilen figürlerle kentlerde öğretilenler aynı olmakla birlikte, tavır konusu hala gündemde görünüyor Halk oyunlarının görsel sanatlar içindeki esprileri, düzenleme yapanların yaratıcı buluşları, velhasıl halk oyuncuların kaynaştığı bir karma üslup ortaya çıkıyor.

Yetmiş dört milyon kişinin kültürel değeri olan Halk oyunlarımızın, tarihi 3000 yıl öncesine kadar takip edilebilen, yaklaşık 100 yıldır standartları gelişmiş ve sürekli bir değişim içinde olan bir halk kültürü öğesidir Bu değişimi anlatabilmek için birkaç örnek yeterlidir Bir şeyin çok güzel ya da çok özel olduğunu anlatmak için kullanılan sıfatlar uygulamaya göre değişiyor 1900’lerin başında kullanılan Folklor Oyunu kelimesi artık yoktur "..Folklor oynamak." artık kullanılmıyor ve "..Halk Oyunu.." olarak kullanılıyor Geleneksel halk oyunlarının sahneleme yapılar karşısında zorlandığı ancak; tavır işin içine girdiği yerde işin kolaylaştığı görülüyor. Aradan bir iki figür seçersiniz, bazılarını dışarıda bırakırsınız, yinede oynanan halk oyununun ne demek istediği hemen anlaşılır. Acımasız rekabetin hüküm sürdüğü halk oyunları dünyasında halk oyunlarının başka kültürel değerlerle karıştırılmaması hayati bir öneme sahiptin Böyle bir rekabetin içinde halk oyunlarının icrasını iyi yapamayanların başarı şansı azalıyor "Otantikliğe" duyulan özlem. Geleneksel halk oyunları yarışmalarının daha renkli olmasına neden oluyor Eskiden Geleneksel kelimesini sadece halk bilimi ürünleri için kullanılırdı. Bugün halk oyunlarında Geleneksellik daha iyi anlaşılıyor Bir de otantik kelimesinden esinlenen ama yazılışı, okunuşu, ifade edilişi aykırı olan cümleler kullanılıyor "Otantik halk oyunları", "Halk oyunlarının Otantik oynanışı" v.b. Günümüzde halk oyunları öğreticilerinin, figür adlarını Halk Oyunu adı olarak kullanmaları sorun olarak gözüküyor

Halk oyunlarımız yaşıyor. Halk oyunları kendi kuralları çerçevesinde ve hatta onun ötesindeki mecralarda da gelişen bir kültür öğesi ve Geleneksel öğelerle birlikte taşranın dışında kentlerde halk oyunları değişiyor Özellikle de oyunların figür hazinesi olan, eski figürler unutuluyor Yerini yenileri, daha aktif olanlar alıyor. Bazı değişimler pek sorun olmuyor. Ancak bazı alanlardaki yapılan uydurmalar ya da yeni oyunlar sorun olmaktadır. Ancak halk oyunlarında iyi uygulamaların olduğu ve kullanımının da teşvik edildiği bir gerçektir

Halk Oyunlarının 2011-2012 yılları programı çok yoğun geçeceğe benziyor İllerdeki Halk Oyunları derlemeleri çalışmaları devam ediyor Bu çalışmaların bilimsel kriterlere uygun yapılması için, Türkiye'de Bilimsel bir araştırma merkezine süratle ihtiyaç bulunuyor

Avrupa Birliğine giriş sürecinde Anadolu'nun geleneksel kültür öğelerinin Yerel Yönetimlerinde katkılarıyla derlenmesi ve bunların mahalli idarelere kazandırılması, ülkemizin demokratik kültür bilincinin yerleştirilmesi, önem kazanıyor. Kültürel ve sosyal açıdan toplumumuzun hazırlanması için birlikte çalışmak, Halk Oyunların oluşumunda ortaya çıkan figürlerin tespiti ve uygulamalarının kaydedilmesi önem arz ediyor

Bunun için Halk Oyunlarına hizmet edenler olumlu çalışmalarını ve değerlendirmelerini toplumla paylaşmaları gerekiyor Mevcut elde edilen malzemelerin sergileneceği "..Halk Kültürü Yerel Müzelerinin.." oluşumunu sağlamak, 21.Yüz yılda Toplumsal değerlerimizi tanıtmak gerekiyor Bunları yapabilmek için çok çalışmak gerekiyor Bunun için Halk Kültürüne hizmet edenlerin olumlu imaj yaratmaları ve bu potansiyel gücü yerel yönetimlerinde desteklemeleridir Yerel yöneticiler kendi yörelerine hizmette, ellerindeki avantajları değerlendirmeyi iyi bildikleri için, kendi potansiyellerini kullanacaklardır Yerel yönetimler, bu alanda yapılacak çalışmalara destek vermek ve derleme sonuçlarını konuya hizmet edenlere iletmek zorundadır Halk Kültürü ile ilgili teknolojik bilgiler ve bilgilendirmeler Anadolu'nun Halk Oyunları derlemeciliği açısından gereklidir

SONUÇ:

Yukarıda detaylı olarak Halk Oyunlarıyla ilgili yapılan değerlendirmelerin ışığında, görsel Medyada Halk Oyunlarımızın gösterilmesi, onun taşıdığı kültürel değerlerin yansıtılması, son zamanlarda ki dans yarışmaları furyasıyla bozulmaya yönelen kültürel değerlerimizin korunması, Halk oyunlarımızın sevdirilmesi, gelecek kuşaklara aktarılması, gençlerimizin sosyal ve kültürel çalışmalara yönlendirilerek, millet ve memleket sevgisinin güçlendirilmesi, Halk Oyunlarımızın gençlerimizin sosyal ve kültürel gelişimlerinde değerlendirilmesi, Avrupa Birliğine girme aşamasında olduğumuz yirmi birinci yüzyılın bu ilk çeyreğinde, ülkemiz çocuklarının sağlıklı birer fert olarak yetişmelerine katkı sağlayacak faaliyetleri desteklemek amacıyla, Halk Oyunlarına hizmet edenlerin işbirliği yapmasında yarar görülmektedir

Yerel yönetimlerle ilgili yapılacak yeni düzenlemelerle, Kamu elinde büyük ölçekte oluşacak bir HALK KÜLTÜRÜ BANKASININ, ULUSAL ve YEREL YÖNETİMLERDE HALK KÜLTÜRÜ EVLERİ İLE MÜZELERİNİN, Kurum-Kuruluş ve Özel kişilerde oluşması sağlanacak HALK KÜLTÜRÜ ÜRÜNLERİ KOLEKSİYON­LARININ meydana gelmesi Halk Kültürünün Anadolu insanına ulaşmasını sağlayacaktır.

Düşünülen bu yapısal değişikliklerle Halk Oyunları da öncelikle Millî Kültürümüze, ülke ve yerel yönetimlerde yaşayan insanlarımıza katkılar sağlayacaktır

Şehir ve Medeniyet Dergisi

Haziran 2011

Bu haber toplam 1352 defa okunmuştur

Türk halk oyunları yurdumuzun dört bir yanında, köyünde kentinde, genç-yaşlı ayırımına bakılmaksızın insanlarımızın tümünün birlikte katıldığı; coşkuyla, sevgiyle, heyecanla oynadığı oyunlardır. Her bir yerleşme merkezinin ortaya koyduğu bir halk kültürü dalıdır. Oralarda yaşayan insanların eseridir, atalarından öyle görmüşlerdir ve hemen hemen aynı figürlerle bu oyunları uygularlar. Oyunu ilk kez kimin düzenlediği, ne zaman bir halk oyunu olarak hangi ortamda o oyuna can verdiğini hemen hemen hiç kimse bilemez. Dolayısıyla yaratıcının adı-sanı unutulmuş, halk tarafından benimsenmiş ve özel günlerde eskiden beri taşıya geldiği çizgilerle oynandığı için, artık anonimlik özelliğini kazanmıştır ve böyle olduğundan genel folklorun bir dalı olmuştur.

 Tarihin en eski dönemlerinde dinî inanışlar, büyüsel işlemler, doğayı taklit vb. sebeplerle insanların birtakım hareketler yapması, zamanla bu hareketlere müzik, ritim, ses gibi öğelerin katılması, bir halk eğlencesi türündeki bu olayın gelişmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Daha sonraki yüzyıllarda halk oyunları kendi iç ve dış yapısındaki gelişmelerini sürdürmüş, nihayet günümüzde sanat endişesi, estetik kaygı, iletişim sağlama, içinde bulunulan durumu daha iyi vurgulama vb. düşüncelerle renklendirilip sergilenir olmuştur.

Türkiye’nin birbirinden çok farklı coğrafyaya ve mevsim değişikliklerine sahip bulunması, bu bölgelerde yaşayan kişilerin hem halk kültürüne ve hem de bu engin kültürün bir alt dalı olan halk oyunlarına yansımıştır. Çevrelerinde gördükleri dağları taklit edercesine birbirine omzunu veya sırtını dayayanlar, el ele, kol kola girip sağa-sola yaylananlar böylece hem yerlerinden yurtlarından kopmamayı, hem de komşusuyla, eşiyle, dostuyla, akrabasıyla birlikte bulunup o topluluğun vazgeçilmez bir parçası olduğunu herkese ilân eder... Bu sıkışık düzenin zaman zaman aralanmasına, oyuncuların birbirinden bağımsız gibi hareket etmesine baktığımızda, o oyunların doğuş yerlerinin daha geniş bir alan olduğunu, dağların yerini ovaların aldığını görürüz. Söz gelimi, Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Kars, Hakkari, Şanlıurfa, Gaziantep vb. illerimizin halk oyunları işte böyle sıkı bir birliktelik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışmayı ortaya koyar. Orta Anadolu’daki oyun türlerine göz attığımızda ise, bu sıklığın biraz daha gevşediğini, oyun esnasında bile oyuncuların zaman zaman kendi yeteneklerini ekip gösterisinden daha da ileri çıkardıklarını görmekteyiz. Ege’nin zeybek oyunları içinde bir-iki oyunu dışarıda tutarsak, Türk halk oyunlarına toplumun bütün bireylerinin katılabileceğini söylememiz yanlış olmaz.

Halk oyunlarında var olan hareket öğesini başka bir güzellik içine sokan özellikler arasında giysiler ve takılar ön plâna çıkar. Yaşadıkları coğrafyada doğanın bütün verimkârlığıyla kendini gösteren zengin bitki örtüsünün farkına varan insanlar, bu renkli dünyayı taklit etmiş, giysi ve takılarında onları örnek olarak almışlardır. Başındaki oyalı yazmasından sırtındaki yeleğe veya yağlığına, çarığından çorabına, kasketinden şalvarına kadar bütün giyeceklerin üzerinde bu renkli doğanın güzelliklerini görmek mümkündür.

Halk oyunlarında kullanılan araç ve gereçler de yöreden yöreye değişiklikler gösterir. İnsanların o bölgedeki tutum ve davranışları halk oyunlarını da etkiler. Geçimsizlikler, kavgalar, savaşlar, vahşi hayvanların saldırısına karşı koyma vb. sebepler insanların bazı araç-gerece sahip bulunmasını mecburî kılar. Bıçak, kama, tüfek, tabanca veya yalnızca kalın bir sopa bile, bu kendini savunma düşüncesiyle insanların yararlandığı birer araç haline dönüşür. Halk oyunlarının doğayı taklit etme öğesinden başka, işte bu tür kavga, savaş, savunma sahnelerini de içinde bulundurması kaçınılmaz olur ve halk oyunu bu araç-gereçlerle daha farklı bir anlatım kazanır. Özellikle birbirinden dil ve kültür bakımından uzak kalmış olan toplulukların bir arada yaşamak zorunda kaldıkları coğrafyalarda, oyunlarda bu tür araç-gerecin daha sık olarak görüldüğünü söylememiz mümkündür. Doğayı sadece cansız varlıklardan ibaret saymayan insanlarımızın, çevrelerinde gördükleri hayvanları da halk oyunlarına konu olarak aldıklarını görüyoruz. Avcılık ile birlikte yürütülen hayvancılık, çeşitli halk oyunlarında ya hayvan adlarıyla, ya benzetme ve taklit olarak ya da bazı ilişkilerin sembolleştirilmesi biçimiyle ortaya konur. Söz gelimi, güvercin, horoz, kartal, kınalı keklik, kara kuzu, ördek, pisik (kedi), tavuk, turna vb. hayvan adları, bölgeden bölgeye oyun türleri farklılaşsa bile, yaşatılıp gitmektedir. Bunların önemi, şaman inançlarından kalma bazı özellikler taşımasında yatmaktadır. Ayrıca birtakım özel yapılmış maskeler veya yüz yazma (boyama), halk takviminin belirli dönemlerinin uygulanması veya belirli ritüellerin bugün bile sunulması, özellikle kırsal kesimde daha farklı bir anlam ve anlatım gücüne sahiptir.

Konusunu ait olduğu yörenin adından alan halk oyunları arasında, Sivas halayı, Balıkesir bengisi, Gerede zeybeği, Tonya kız sallaması vb. sayılabilir.

Gündelik yaşayışın çeşitli olayları ve uygulamalar da halk oyunlarına ad oluşturmuştur. Söz gelimi, Arabacı, Gemici, Kasap, Eşkıya, Kasnakçı, Oduncu vb. oyunlar değişik iş kollarını ve toplumumuzdaki farklı oluşumları, meslekleri göstermesi bakımından dikkatleri üzerlerine çeker.

 Ayrıca sayı adlarıyla anılan oyunlar vardır: İki Ayak, Üç Ayak, Dört Ayak, Dokuzlu, Yarım Çardak, İkili, İki Parmak zeybeği vb.

 Kişi adlarıyla yurdun dört bir bucağındaki halk oyunlarına örnek olarak şunları verebiliriz: Ayşe Bengi oyunu, Koca Arap, Ata barı, Kamil Bey, Şeyh Şamil, Temur veya Timur Ağa, Hasan Paşa, Haççam zeybeği, Sinanoğlu zeybeği, Hanım Ayşe vb.

Halk oyunlarımızın en yaygın türü halaylardır. İç Ege bölgesinden başlayıp doğuya doğru gidildikçe hemen hemen bütün iller halayla tanışmıştır ve tabir yerindeyse, "halay çekmek" onların işi olmuştur. Özellikle davul-zurna eşliğinde ve açık havada, geniş alanlardaki halaylar, daha çok erkekler tarafından oynanırlar. Ancak zamanla bu katı kural kırılmış, kadınlar da ya kendi aralarında ya da erkeklerle karışık olarak halay çekmeye başlamışlardır. Aslında kadınlarımız başlangıçta daha ziyade kapalı mekânlarda, sesleri daha az ve ölçülü çıkan tahta kaşıklar, ziller, tefler, darbukalar ve diğer araçlarla türküler de söyleyerek halay çekmişler, birlikteliklerini pekiştirmişlerdir. Daha sonraları bu birlikteliğin ev dışında da sürdürüldüğü, hatta erkeklerle beraber olup dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma duygu ve düşüncelerini halaylar aracılığıyla yansıttıklarını görüyoruz. Böylece onlar kendilerinden sonra gelecek kuşaklara toplum hayatında nerede, nasıl davranacağını da ortaya çıkıp göstermişlerdir.

Halk oyunlarında çeşitli araç-gereç kullanılır. Söz gelimi, ateş bir yandan kutsal olma düşüncesini sergilerken, diğer yandan hastalıkları iyileştirme işlevi de üstlenmiştir. Hastalığın sebebini veya kötü ruhların yapacağı olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek amacıyla insanlar, yanan ot, odun veya çaputlar üzerinden hızla karşı tarafa atlayarak, bu şamanist  dönemden kalma inançlarını pekiştirirler. Adıyaman’daki Simsimi oyunu, Ankara’da Sin-Sin, Eflani-Zonguldak’ta Gavur oyunu adıyla karşımıza çıkar.

 Doğu Karadeniz bölgesinde bulduğumuz horon türü halk oyunları, daha çok kemençe ile oynanır. Horon da halay gibi, oyuncuların bir dizi, sıra oluşturmasıyla gerçekleştirilir.

Horon oynayan insanların da doğadaki olaylara bakıp onları az-çok taklit ettiği, zorlu hayat şartlarıyla başa çıkabilmek için tehlikeleri göze aldığı bilinir. Doğu Karadeniz insanları için bu zorlukların altından kalkmak şarttır. Denizdeyse azgın, kabarmış dalgalarla boğuşur, en yüksek noktadan en aşağı noktaya iniverir. Gökyüzünün karalığı, bulutların koyuluğu dalgalara yansır ve deniz adı gibi kapkara kesilir. En dipten tekrar yukarıya çıkılır derken nihayet sahile, sakin ve küçük dalgacıkların kıyı kumlarını öpüp okşadığı son noktaya varılır. Horonlarda da bu hareketli yaşayışın izlerini kolayca görebiliriz. Birbirine sımsıkı bağlanarak kendilerini nispeten güvenceye almış olanlar, sert ayak figürleriyle toprağı ot bitmeyecekmişçesine döverken, yavaşça durulur, sakin sakin kol ve omuz sallamalarla dinginleşir gibi olurken yine birden fırtınaya ayak uydururcasına şimşek çakar gibi yerlerinden fırlayıp zıplarlar, yeri göğü toza dumana boğarlar. Horon tepilen yerde bunun için yedi yıl ot bitmezmiş...

Zaman zaman oyuncuların oyunlarına eşlik eden türküler de söylendiği görülür. Özellikle yaylalara göç döneminin başında veya yayladan dönüş yolunda, yolun uzunluğu ve verdiği yorgunluğu unutabilmek amacıyla bu tür türküler söylenir; hatta giden ekipler arasında karşılıklı türkü veya mâni atmalar, takılmalar bazı niyetleri açığa çıkarmalar biçiminde yorumlanır, gelecek için neler plânlandığı da ortaya konmuş olur. Kemençe sesini duyan herkesin horona katılmayı bir görev sayması dolayısıyla, Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan insanlarımızın, horondaki sert ve haşin tavırlarından hemen sonra, sessiz ve yumuşak bir hâl almalarının, kendi karakteristik yapısının oluşmasında önemli bir rol oynadığı bilinmektedir.

 Türkiye’deki halk oyunlarının en yaygın olanlarından biri de zeybek türü oyunlardır. Kelimenin kullanıldığı bölgelere bakarsak, sadece Batı Anadolu’da değil, İç Anadolu’da ve hatta diğer Türk topluluklarının yaşadığı Orta Asya topraklarında da zeybek türünün oynandığını görüyoruz.

Zeybekler bir efenin yönetiminde ovadan ovaya, dağdan dağa gezen, yoksulları gözetip yörede belirli bir otoriteye sahip olan, genellikle zalimlere veya sonradan görme zenginlere göz açtırmayan, zaman zaman işlediği bir suç yüzünden hapse girmeden dağlara kaçan, yönetime ters düşmüş insanlardır. Efeler ise yanına gelen, kendisine sığınan diğer zeybeklere yol, yöntem öğreten, onları eğiten, yerine göre akıl verip anlaşmazlıkları çözen bir kimlik içinde görünmüşlerdir.

Zeybeklerin yaşayışları çok hareketlidir. Çok kısa bir süre içinde kilometrelerce uzaklara gidip takipten kurtulabilirler. Ancak bu hareketli geçen yaşayışları içinde, zaman zaman coşkuya, heyecana ve özleme kapıldıklarını; yer yer hareketli, yer yer ağır ve asaletini ortaya koyan duruş ye adımlarla örülmüş bir oyuna kalktıklarını biliyoruz. Bu oyun sırasında ses tonlarıyla, hareketleriyle ve hatta mimikleriyle çevrelerinde saygı ve hayranlık duygularını canlandırırlar. Zaten efe veya onun zeybekleri hırsızlığa, yağmacılığa, adaletsizliğe ve şımarıklığa asla izin vermez; bunları hiç hoş karşılamaz. Hele de namusa dil ve el uzatanları derhal topluluğundan atar ve cezasını gerekirse kendisi verir.

Oyunlarında çalınan enstrümanlar arasında bağlamaları, curaları, açık havada ise davul ile zurna birlikteliğini görürüz. Kapalı mekânlarda ise darbuka, tef veya zilli maşa da kullanılır. Geçen yüzyılın başından itibaren klârnetin de yer yer oyunlarda kullanılması, bu bölgenin Batı kökenli sazlara karşı olan eğilimini kanıtlamaktadır.

Zeybek oyunları, oyunu ilk kez düzenleyip ortaya koyanın adıyla da anılmaktadır. Söz gelimi, Aydın yöresinde Kadıoğlu, Koca Arap, Yörük Ali; Denizli yöresinde Kerimoğlu, İbrahim Usta zeybeği; İzmir ve çevresinde İnce Memet, Sinan Ağa zeybeği, Kütahya’da Sinanoğlu, Hamamcı ve Ahmet Bey zeybeği bu türden sayılabilir. Ayrıca ait olduğu yerin adıyla anılan birçok zeybek oyunu vardır.

Zeybek giyim-kuşamı da zengin bir görünüm içindedir. Hareketlerinin çabuk olması mecburiyeti, onların canlı, atak ve çevik olmalarını engellemeyen bir giysiye sahip bulunmalarını gerektirir. Yürüyüşte zorluk çıkarmayan kısa şalvarlar giyen zeybeklerin bu giysisi diz üstünde kalır. Maviye yakın tonlar, koyu mavi, kara tercih edilen renklerdir. Bacaklar tozluk ile örtülmüştür. Kalın tozluklar çalılık, dikenlik ve koruluk yerlerden hızla geçerken ayakları çizik ve sıyrıklardan korur. Bazen efelerin körüklü çizme giydiği olursa da en yaygın olan çarık veya yemenidir. Yemenilerin renkleri arasında, en sevilip tutulan renk kırmızıdır. Çizmeler ise siyahtır.

Zeybeklerin üst giysileri de çok renklidir. Başlarındaki fes veya börk, bunların üstünde ipekten yapılmış ince, renkli, çiçekli oyalarla bezeli yemeni veya poşular vardır. Soğuk havalarda ayrıca boyunlara işlemeli, uzun örgülerle yapılmış püskülleri olan, ipekli kumaştan bir kefiye yerleştirilir. İnce bürümcükten, pamukludan, ketenden yapılmış bir ten gömleği üzerine zıbın veya işlik giyilir. Kolları uzun olup uçları yırtmaçlıdır. Yaka dik olup önü düğmelidir. Yaka ve kumaş üzerine giyilen camadanın kolları çok ince süslerle ve motiflerle bezenmiştir. Camadan üzerine de kartal kanadı adı verilen cepken giyilir. Kanat adının verilmesine sebep, omuz hizasından itibaren sallama diye bilinen parçaların açık ve hareketi kolaylaştıran biçimde olmasıdır.

Oyuncuların başı kimi yerlerde açık olmasına rağmen, birçok yerlerde de örtülüdür. Erkek oyuncuların başlarını kapayan fes, külah, takke, puşi, şapka, kasket vb. giysileri, bir kadın başı kadar süslü ve renkli değildir. Zeybek bölgesinde görülen erkek başlarındaysa, rengarenk oyaların yer aldığı ve fesin üzerine dolanan çevreler, yazmalar erkek giysisinin en gösterişli parçasıdır.

Genellikle iç giyimde görülen içlik, iç mintanı, işlik, ten gömleği, ak göynek vb. üst giysi parçası yakasız veya yarım, dik yakalı, uzun kollu, önü açık ancak düğmeli, el dokuması kumaştan, ince pamukludan açık renkli veya beyaz, krem bir parçadır. Ayağa giyilen şalvar çok değiştirilemeyen bir giysidir. Bazı yörelerde ağı uzun, paçaları geniş, uçkur yuvası basit motiflerle süslü olanlarını da bulmak mümkündür. Bitlis ve civarında görülen şal şepik, tamamen el dokuması ince, parlak ve çizgili kumaştan yapılır. Şalvar bölümüne şal denir ve neredeyse pantolon biçiminde bir kesimi vardır. Sırta giyilen şepik ise bir tür yelektir. Yelek rengi diğer bölgelerde de siyah veya laciverttir. Genel olarak yeleklerde ve bele sarılan kuşaklarda pek fark yoktur. Yeleklerin yakası geniş bir V çizer, önleri açık ve düğmelidir. Ön kanatlarda bulunan iki cep, köstekli saat ve zinciri, çakmak vb. bulundurmaya yarar. Kuşakların önemli bir bölümü renkli olarak dokunur veya örülür, uçlarına da püsküller yapılır. Kuşak üçgen biçiminde ikiye katlandıktan sonra, bu uzun püsküllü kısım ön tarafa gelecek şekilde, ucu bele sokulur. Deseni çizgilidir, ama renkleri çok çeşitlidir. Şal kuşak türü ise, daha ince, zarif ve gösterişlidir.

Erkek oyuncuların giyiminde çoraplar ayrı bir yer tutar. Türleri, motifleri ve örüldükleri malzemeleri aracılığıyla çorapların birbirlerinden ayrıldıkları görülür. Hemen her ilin, hatta her köyün çoraplarında yüzlerce değişik motif ve renk farkı dikkatleri üzerine çeker. Birçok yerde bu motiflerin yöre halkınca bilinen özel anlamlar yüklenmiş olması, çorapların değerini ve önemini bir kat daha artırır. Öyle ki örülen çorapta kullanılan türlerine bakarak, o kişinin statüsü, medenî durumu uzaktan belli edilmiş olur. Oyalarda görülen çeşitlilik, renklilik ve anlam yüklemelerini bu kez çoraplarda görebiliriz. Genellikle ince yün iplikle örülen çoraplar, bazı bölgelerde şalvarın veya pantolonun paçalarının kesimi dolayısıyla kendini daha çok belli eder.

Halk oyunlarının oyuncularındaki hareketliliği, rahatlığı, esnekliği ve estetik güzelliği hiç güçlük çıkarmadan ortaya koyacak olan giysi parçası, şüphesiz ayağa giyilen parçadır. Ayakkabının oyunlar boyunca, oyuncuya destek olması şarttır. Bu bakımdan ayağa giyilenler, ayrı bir değer ve önem kazanır. Halaylarda, barlarda ve diğer türlerde gördüğümüz çarık, yemeni, kundura, mest, kara lastik, papuç vb., doğa şartlarına uyması bakımından yerlerini çizme türü bir parçaya bırakırlar. Genellikle sarp kayalık, dikenli, çalılık ortamlardaki halk oyunlarında çizme, körüklü çizme, yahut kalın çorap üstüne çarıktan gelen sağlam kaytanlarla bağlı bir parça bu vahşi doğa şartlarıyla başa çıkabilmek için tercih edilmektedir.

Erkek giysilerini tamamlayan önemli aksesuarlar arasında ise, para kesesi, mendil, yağlık, pazubent, saat kösteği, hamaylı, muska, tabaka, silahlık, çevre, kama vb. saymak mümkündür.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır