güvercin beslemek fakirlik getirir mi / Arzusu Cennet Olanlar - KAFES İÇERİSİNDE KUŞ VEYA AKVARYUMDA BALIK BESLEMEK CAİZ MİDİR?

Güvercin Beslemek Fakirlik Getirir Mi

güvercin beslemek fakirlik getirir mi

Güvecin Beslemek Uğursuzluk Getirir mi?,Güvercin Beslemek Günahmı?,Güvercin Beslemek Günahmıdır?,İslamda Güvercin Beslemek,Güvercin Beslemek Günah mı-Nihat HATİPOĞLU… Aradığınız tüm dini ve islami soruların cevabı bu sitede!..

Güvercin beslemek,uçurmak ve takla attırmak, faydasız bir uğraş olduğu için Peygamber Efendimiz (asm) tarafından yasaklanmıştır.

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:“Resulullah (asm) bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü. (Bir şeytan bir şeytaneyi takip ediyor!) buyurdular.” (Ebu Davud, İbn Mace) 


Resulullah (asm), büyük adamın güvercinle eğlenmesini, boş, faidesiz ve malayani bulduğu için şeytana nisbet etmiştir; kendisine şeytan demiştir. Çünkü faidesiz bir meşguliyetle vakit geçirmektedir. Güvercine de şeytan demiştir. Zira adamı malayani bir meşguliyete çekmiştir, zikrullah, faydalı tefekkür ve müsmir bir iş gibi her çeşit faydalı amelden alıkoymuştur.

Nevevî der ki: “Yavru ve yumurta elde etmek veya yalnızlığa karşı ünsiyet bulmak veya mektup taşıtmak gibi maksatlarla güvercin beslemek caizdir. Hiçbir keraheti yoktur. Fakat uğur çıkarmak maksadıyla onunla meşguliyet ise, sahih görüşe göre mekruhtur. Buna bir de kumar ve benzeri haramlar inzimam ederse, o kimsenin şahidliği reddedilir.”
İbnu Hacer gibi bir kısım alimler, Enes'in küçük kardeşi Ebu Umayr'ın kuşla oynamış olmasına dair rivayetleri esas alarak, çocukların kuşla oynamasının caiz olduğuna hükmetmişlerdir; yeter ki eziyet etmesinler ve atış talimlerinde hedef olarak kullanmasınlar.
Peygamber Efendimiz insanları malayaniye sevk ettiği için güvercinlerin kesilmesini söylemiştir
Bir kısım hayvanlarla ve bilhassa kuş ve köpeklerle yapılacak oyunlar da tecviz edilmiştir. Burada şunu ilave edelim ki, gerek kuşlarla ve gerekse köpeklerle oynama cevazı daha ziyade çocuklarla ilgilidir. Zîra Ebû Hüreyre'den gelen bir rivayette, güvercinle eğlenip peşinde koşan bir kimseyi gören Hz. Peygamber: “(Bu kimse) şeytanın peşinde koşan bir şeytandır”demiş, bir başka hadislerinde de: “Güvercinle oynama fakra sebep olur”diyerek bu davranıştaki kerâhete dikkat çekmiştir.
Hz. Osman'ın “Her hutbede” mutlaka “köpeklerin öldürülüp, güvercinlerin kesilmesini” emrettiğine dair rivâyetler de mevcuttur. İbnu Kayyim de Süfyan'dan: “Cülahik (denen bir atma aleti) ve güvercin ile oynamanın, Lût kavminin eğlencelerinden olduğunu işittik” dediğini nakleder. İbnu Kayyim, bu ve benzeri rivayetlere dayanmaktan başka, “halkın mahremiyetine ıttılaya sebep olur” gerekçesiyle damlar üzerinde güvercin kovalayarak eğlenmekten men etmeyi “veliyyü'l-emrin vazifeleri” meyanında zikreder.
Çocukların kuşla oynayabileceği kanaatine mütemayil gözüken Münâvî de, kanat tüylerinin kesilmiş olma şartını, zaafının şiddetinde hemen hemen ittifak edilen bir hadisten istidlal ederek “aksi halde kuşla oyun, mekruh olan tetayyur ve müsâbakaya müncer olur” der.
Güvercinler hakkında Peygamber Efendimiz (asm) şiddetli bir üslup kullanmıştır
Bu, bazı hayvanları tahrik edip dövüştürmek şeklinde olduğu gibi, yarıştırma şeklinde de olabilir. Birinciye misal, horozların dövüştürülmesi; ikinciye misal güvercin peşinde koşmaktır. Hadislerde her iki çeşit oyun da yasaklanmıştır. 

Güvercinle oynayan kimse hakkında Hz. Peygamber (asm) şiddetli bir üslub kullanmıştır. (Ebu Dâvud) Bu çeşit hadislere rağmen, İslâm âleminde, diğer bir kısım yasaklar gibi, güvecinle meşguliyetinde zaman zaman yaygın bir moda hâlini aldığını görülmüştür.

Dünyası en geniş, sahası en vâsi olan bir mahlûk da kuştur. Gökyüzünün bütün derinlikleri, yeryüzünün de yine bütün serinlikleri kuşundur. Hürriyeti hudutsuz, istifâde sahası sonsuzdur.

İşte böylesine geniş ve derin dünyalı bir varlığı alıp da avuç içi kadar dar bir kafese hapsetmek, bunca geniş dünyasından koparıp, burada can çekişir gibi bir hayata mahkûm etmek, herhalde insan akıl ve mantığıyla da bağdaşmamakta, beşer şefkati dahi bunu mâkul görmemektedir.

Ayrıca böylesine geniş hayatı olan bir kuşu, bu kadarcık dar bir kafese hapsetmenin belli bir faydası, meşrû bir neticesi de yoktur. Sadece sahibinin şahsen duyduğu zevk, ferden hissettiği lezzettir.

Gariptir ki, bu zevk ve lezzet, geniş dünyasından koparılıp hapse atılan kuşcağızın feryad ü figanından alınmakta, onun âdeta firaklı ağlamasından duyulmaktadır. Bir kısım canlıların ıstırabından zevk almak gibi bir lezzettir bu. İşte bu yüzden İmam-ı Birgivî Hazretleri, kafeste kuş hapsedip, onunla eğlenmeyi günahlardan saymış, âfâtlar arasında zikretmiştir.

Ancak, sâdece kafeste yaşayabilen, kafes dışında yaşama alışkanlığı bulunmayan dar sahalı kuşların kafeste beslenip bakılmasında mahzur görmemiştir.

Belli başlı bir fayda elde etmek için beslenen kuşlarda da mahzur olmadığı izah edilmiştir. Avlanmak için beslenen kuş gibi. Bâzılarının bir hastalık hâline getirerek besledikleri güvercinler ise, faydasız bir işle iştigalden başka bir şey olmadığından mekruh sayılmıştır. Hattâ, bâzı eserlerde sâdece eğlence olsun için güvercin besleyip, kuşla oynamanın fakirliğe sebep olacağı da kaydedilmiştir.

Halife Hazret-i Osman (ra) zamanında Medine’de güvercin merakı alıp yürüdüğünden bahsedilince, durumu tahkik ettiren Hazret-i Osman, derhal yasak koymuş, güvercinle uğraşmayı faydasız işle faydalı zamanı imha etmek olarak izah ederek, zaman israfçılarını cezalandırmıştır.

Küçük çocukların kısa bir zaman kuşla eğlenip oynamaları bundan ayrı tutulmuştur. Henüz kuş denen cinsin hususiyetlerini ilk defa görüp hayrete düşen konuşma devresi çocuklarının bu hâli, bir zaman israfı sayılmamıştır. Bu mahlûku öğrenip tanıma fırsatı olarak görülmüştür. Bunun şartı da eziyet ettirmemek, hayvanın ıstırap çekmesine sebep olmamaktır.

Kafeste beslenen kuşun, ciddi bir fayda getirmediğinden dolayı mekruh oluşundan olacak ki, yumurta yapan tavuğu hapsedip, bekletmenin câiz ve uygun olduğu da aynı bahiste kaydedilmiştir. Zira bunda bir fayda vardır.

Nitekim ev dışında av köpeği beslemek, bağ ve bahçeyi bekleyen köpeklere bakmak da câiz görülmüş, ancak hiçbir faydası olmayan süs köpekleriyle meşgul olup ev içine almak ise haram kılınmıştır.

Evde hayvan beslemek


Sual: Köpek ve kedi beslemek günah mıdır? Komşumuz kedi besliyor. Evine gittiğimiz zaman bizim kız çocuklar ve anneleri korkuyor. Kedi mutfakta yiyeceklere ve içeceklere dokunabiliyor. Gezdiği yerlerde namaz kılınabilir mi? Kızım, teyzesine yardım ederken, kediyi görünce, korkudan elindeki tepsiyi düşürüyor. Apartman hayatında köpek ve kedi beslemek uygun mu?
CEVAP
Bir ihtiyaç için köpek beslemek caizdir. Mesela polis köpeği, av köpeği, çoban köpeği, bekçi köpeği beslenir. Ancak köpek evin içine sokulmaz. Ayrı yeri veya kulübesi olur. Köpek bulunan odaya rahmet melekleri girmez.

Kediye gelince, kedi beslemek caizdir. Ancak bugünkü apartman hayatında zor olur. Çişini, kakasını yapacak yer arar. Kum torbası olsa da, biraz zordur. Bazı kediler çişi gelince, dışarı gidebiliyor. Kedinin tüyleri eve hatta yemeklere dökülebilir. Yıkamak temizlemek gerekir. İtinalı bir şekilde bakmak gerekir. Köy evlerinde fare olurdu, kedi beslenirdi. Beton apartmanlarda farenin rahatça yaşaması zordur.

Kedi pis değildir. Gezdiği yerlerde namaz kılınır. Sahabeden bir hanım anlatır:

Abdest alması için bir kaba su koymuştum. Kedi gelip bu kaptan su içince dayım Ebu Katade biraz daha su içmesi için, kabı kedinin önüne uzattı. Benim hayretle baktığımı görünce, dedi ki: Niye hayret ettin? Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Kedi necis değildir. Etrafınızda çok dolaşan [sevimli ] bir hayvandır.) [Tirmizi, Nesai, Ebu Davud, Muvatta]

Başka bir hadis-i şerifte de, kedi sevgisinin imandan olduğu bildirilmiştir.

Pis değil diye kedi beslemek gerekmez. Kedilerden hastalık da geçebilir. Komşular rahatsız oluyorsa eve koymamak uygun olur. Bazı hanımlar, fareden korkar. Kediden köpekten korkan da olabilir. Komşularımızın rahatsız olmamaları için kedi sevgimizden feragat ederek evde kedi beslememek iyi olur.

Sual: Evde kedi köpek, tavşan, bülbül, kanarya gibi kuşları beslemek ve akvaryumda balık beslemek caiz midir?
CEVAP
Evde kedi, kafese alışmış kuşları, akvaryuma alışmış balıkları beslemek caizdir, köpek beslemek caiz değildir. Çiftlik gibi yerlerde, tavşan ve benzerleri, bir ihtiyaç için beslenebilir.

Sual: Bahçeli bir evde kedi-köpek beslemek caiz midir?
CEVAP
Kedi evde beslenir, dışarıda da beslemek günah olmaz. Köpek evde beslenmez. Sonra köpeğe ihtiyaç varsa beslenir. Av için, bahçe veya sürüyü korumak gibi zaruri ihtiyaçlar dışında köpek beslemenin uygun olmadığı, birçok sevapları yok edeceği hadis-i şerifte bildirilmiştir. (Müslim)

(Canlı resmi, köpek ve cünüp bulunan eve
[odaya] rahmet melekleri girmez) hadis-i şerifi de köpeği eve sokmanın uygun olmadığını bildirmektedir. (Nesai)

Sual: Muhabbet kuşu, kanarya gibi kuşları alıp satmak ve beslemek caiz midir?
CEVAP
Kafese alışmış, serbest bırakılınca hayvanlar tarafından öldürülebilen kuşları kafeste beslemek ve alıp satmak caiz olur. Bu kuşlar da bunlara dâhildir.

Sual: Güvercin beslemek caiz midir?
CEVAP
Etini yemek için beslemek caizdir. Eskiden posta işleri yaptırırlardı, mektup alıp götürürdü. Böyle işler için caiz, oynamak için caiz olmaz.

Süs köpeği beslemek
Sual:
Eshab-ı Kehf’in köpeği Kıtmir Cennete gireceğine göre, köpek bulunan eve niye rahmet melekleri girmez? Evde süs köpeği beslemek niye caiz değildir?
CEVAP
Bir ihtiyaç için köpek beslemek caizdir. Mesela polis köpeği, av köpeği, çoban köpeği, bekçi köpeği beslenir. Ancak köpek evin içine sokulmaz. Ayrı yeri veya kulübesi olur. Köpek bulunan odaya rahmet melekleri girmez. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Av köpeği, çoban köpeği gibi bir ihtiyaç dışında köpek besleyenin, her gün sevabı eksilir.) [Müslim]

Papağan beslemek
Sual:
Papağan beslemekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Kafeste dünyaya gelip kafeste yaşamaya alışmış olanlar beslenir. Diğerleri caiz değildir.

 
 
 

KAFES İÇERİSİNDE KUŞ VEYA AKVARYUMDA BALIK BESLEMEK CAİZ MİDİR?

Son yıllarda muhabbet kuşu ve papağan gibi bazı süs hayvanlarını beslemek ve bunlarla evde vakit geçirmek insanlar arasında oldukça yaygınlaştı. Ardı ardına açılan kuş dükkânları bunun en büyük göstergesi. Akvaryumda balık beslemek ise zaten eskiden beri yaygın olan bir husus.

Lakin dinini önemseyen ve her alanda dininin verilerine göre hayatını tertip eden bir Müslümanın, –her konuda olduğu gibi– bu konuda da İslam’ın hükmünü bilmesi ve yaptığı işin caiz olup-olmadığını dinine sorması gerekmektedir.

• Acaba kafes içerisinde kuş beslemenin veya akvaryuma balık hapsetmenin hükmü nedir?

• Bir Müslüman evinde bunları bulundurabilir mi?

• Bir Müslümanın bu tür oyalayıcı şeylerle vaktini öldürmesi doğru mudur?

İşte bu ve buna benzer bazı sorular, son günlerde oldukça yoğun bir şekilde tarafımıza iletilmektedir. Şimdi Allah’ın yardım ve inayeti ile bu soruya kısaca cevap vermeye çalışalım.

Her şeyden önce şunu bilmek gerekir ki, İslam’da aksine bir delil bulunmadığı sürece eşyada asıl olan mubahlıktır. Kafes içerisinde kuş beslemenin veya akvaryumda balık beslemenin haram olduğuna dair elimizde bir delil yoktur. Bu nedenle bizim evvel emirde bu işin mubah olduğunu söylememiz zorunludur. Bazılarının“Kuşlar kafese hapsedildiğinde özgürlükleri kısıtlanmış oluyor” diyerek bu mubahlığa itiraz etmeleri yersizdir. Zira biz bunu kabul edersek, o zaman ineklerin ve koyunların da ahırlara hapsedilmesini caiz görmememiz gerekecektir. Oysa bu hayvanları ahırda hapsetmek caizdir. Eğer bu caiz ise, kuşları da kafeste hapsetmek –âlimlerimizin ifadelerine göre– caizdir.

Her kesin bildiği bir hakikat vardır ki, dünya da ne kadar hayvan varsa her birinin kendisine özgü bir yaşam biçimi ve hayat stili vardır. Kimi hayvanlar hapsedildiğinde ölürlerken, kimileri de doğaya salındıklarında ölürler. Burada önemli olan insanın bu hayvanları, kendi yaşayış stil ve tarzlarının dışına itmemesidir.

Eğer bizim hapsettiğimiz kuş ve balıklar fıtratları icabı ancak kafes ve akvaryumda varlıklarını sürdürebilecekleri bir mahiyette iseler, bunların beslenmesinde –inşâallah– bir mahzur yoktur. Ama asıl varlık alanı doğa olan kuşları hapsederek onların tabiatını bozmak caiz olmayabilir. Günümüzdeki akvaryum balıkçılığı ve kafes kuşçuluğu, her halde faaliyetlerini bu çizgide sürdürmektedir.

İşin aslı sözünü ettiğimiz muhabbet kuşları, coğrafyamız itibariyle doğaya salınamazlar. Salındıkları anda hayatları son bulacaktır. Çünkü onlar yaşadığımız bölgelerde hayatlarını sürdürememekte, ya açlıktan ya da bir yırtıcıya yem olmaktan ötürü ölmekteler. Belki ormanlık bölgeler için söz biraz daha farklı olabilir.

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)zamanına baktığımızda da bazı kuşların tıpkı bu günkü gibi, kafeslere konulduğunu göreceğiz. Buna şu olayı örnek gösterebiliriz. Enes bin Mâlik (radıyallahu anh)anlatır:

“Peygamber Efendimiz insanların en güzel ahlâklısı idi. Benim Ebû Umeyr adında küçük bir kardeşim vardı. Peygamber Efendimiz bir seferinde evimize gelmişti. Onu görünce:

―Ebû Umeyr’i üzgün görüyorum, sebebi nedir, diye sordu. Babam:

―Yâ Rasulallah, onun oynadığı ‘Nağr’ kuşu (serçeye benzeyen kırmızı gagalı bir kuş türü) öldü, dedi.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Ebû Umeyr’i ne zaman görse: ‘Ebû Umeyr! Senin nuğayr/küçük nağr kuşu ne yaptı?’ diye takılırdı.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî)

Eğer kafeste kuş bulundurmak caiz olmasaydı, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)bunu mutlaka ev sahiplerine bildirir ve böyle bir şey yapmamalarını mutlaka onlara hatırlatırdı. Çünkü onun takrirleri de bizim için belirleyici unsurlardandır.

Mezheplere baktığımızda da meselenin üç aşağı beş yukarı aynı paralelde değerlendirildiğini görürüz. Şöyle ki: Hanefî, Şafiî ve Malikîlerin cumhuru, şer‘î ölçülere riayet etmek şartıyla kuş ve balık beslemenin, bunları bir yerde alıkoymanın ve bunların ticaretini yapmanın caiz olacağı görüşündedir. Bu görüş aynı zamanda Ahmed b. Hanbel’in iki görüşünden birisidir. (Geniş bilgi için bkz: İbn Abidîn Haşiyesi, 6/401; Muğnî’l-Muhtâc, 4/208.)

Mezhep âlimlerimiz, üstte zikri geçen Ebu Umeyr hadisinin yanı sıra buna Kur’an’dan da delil getirmişlerdir. Onların Kur’an’daki delilleri şu ayetlerdir:

“De ki: Allah’ın, kulları için çıkardığı zîneti/süs eşyalarını ve temiz rızkı kimmiş haram kılan? De ki: Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür…” (7/Araf, 32)

“Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri yaratmıştır. O, bilmediğiniz daha nice şeyleri de yaratır/yaratacaktır.” (16/Nahl, 8)

Bu ayetler süs ve ziynet için yaratılan şeylerin haram olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu tür kuş ve balıklarda süz nevindendir; dolayısıyla beslenmeleri caizdir.

İslam âlimleri, bu tür hayvanların beslenebilmesi için bir takım şartlar öne sürmüşlerdir. Bu şartlar şunlardır:

1- Kimi zenginlerin yaptığı gibi, bununla kibirlenme ve övünme kastedilmemelidir.

2- Bunlarla vakit geçirilirken veya bakımları yapılırken her hangi bir farz geciktirilmemeli veya ihmal edilememelidir.

3- İsraf ve aşırı harcamadan kaçınılmalıdır.

4- Yiyecek ve içecekleri tam verilmeli, cimri davranılmamalıdır; çünkü yiyeceklerinde gevşek davranmak insanı cehenneme götüren amellerdendir. Nitekim Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), yiyeceğini vermediği için bir kadının bir kedi nedenle cehenneme gireceğini haber vermiştir. (Bkz. Buharî, 3295)

5- Onlardan istifade edilirken kendilerine eziyet verecek şeylerden kaçınılmalıdır.

Bu tarz hayvanları beslerken bazı hususlara da ayrıca dikkat etmek gerekir:

a- Hayvanları –özellikle de kuşları– tek başına değil de bir eşle beraber beslemek daha uygundur.

b- Hayvanda yırtıcılık özelliği varsa son derece tedbirli olunmalı, çocuklarımızın erişemeyeceği yerlere onları koymalıyız.

c- Yırtıcı olanla olmayanı aynı yerde tutmamalıyız.

Bunlar, bir Müslümanın hassasiyet göstermesi gereken şeylerden bazılarıdır.

Çok Önemli Bir Hatırlatma!

Kuş ve balık gibi süs hayvanlarını beslemek caizdir; lakin insana tebliğ, davet ve irşad gibi çok büyük ve ağır yükümlülükler verilmişken bu görevleri bırakıp boş ve faydasız işlerle vaktini kaybetmesi, hele birde bunu İslam’ın hâkim değil de mahkûm olduğu şu dönemde yapması hiç de yakışık alan bir şey değildir. Müslümanın, vaktini böylesi şeylerle değil, İslam’a ve Müslümanlara faydalı işlerle geçirmesi gerekmektedir. Kur’an’ı bile daha düzgün okuyamazken böylesi işlerle zaman katletmek en azından Allah huzurunda bizleri mesul pozisyonuna düşürür. Unutmayalım ki Allah (azze ve celle) boş işlerden yüz çevirenleri Kitab-ı Kerîmi’nde medhetmiştir.

“Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.” (23/Muminûn, 3)

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de böylesi insanların “güzel Müslüman” olduklarını vurgulamıştır:

“Kişinin, kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi onun İslam’ının güzelliğindendir.”(Tirmizî)

Gelin, vaktimizi hayvan beslemekle değil, hayvandan daha da aşağı düşmüş insanları eğitmekle, onların hidayetleri için çabalamakla geçirelim.

Ne mutlu sorumluluklarını ihmal etmeyen ve vaktini en faydalı olanla değerlendirenlere!

 

 

 

 

 

Faruk FURKAN

 

Okunma Sayısı:63845

Tweet

Güvercin beslemek günah mıdır?

Soru: Güvercin beslemek günah mıdır? Bazı yorumları ve hadisleri ve açıklamaları okudum. Hadisler mevcut ama kimisi de caiz görüyor. Bu da kafa karışıklığına neden oluyor. Konu hakkında aydınlatır mısınız?

Cevap:
Güvercin meselesi hakkında bunun caiz olmayacağına dair hadisler mevcuttur. Ebu Davud’da geçen hadiste nasla yasaklanan meysir içine “güvercinlere ıslık çalmak” da dahil edilmiş Allah Rasulu Muhammed s.a.v bunu kumar oynamak gibi büyük bir haramla beraber zikretmiştir.

 ثلاث من الميسر: القمار، والضرب بالكعاب، والصفير بالحمام [“والضرب بالكعاب”: اللعب بالنرد. “والصفير بالحمام”: دعاؤها (بالصفير) ليلعب بها]ـ التخريج (مفصلا): أبو داود في مراسيله عن يزيد بن شريح التيمي تصحيح السيوطي: حسن

Yezid ibni Şüreyh eş Şamî (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen: “Üç şey meysirdendir, (bunlar da) kumar, zar atmak ve güvercine ıslık çalmak.”(Ebu Davud, Merasil, No:518, Sh.350) Bu hadis sıhhat yönüyle kuvvetli olup hasen derecesindedir.

Bu hadis konusunda acaba burada maksat ıslık çalma mı yoksa güvercinler mi diye irdelendiyse de Allah Rasulü ıslığı güvencine atf ile zikrettiği ortada olup bunun böyle olduğunu kavileştiren başka hadisler de mevcuttur. Güvercin peşinde ıslık çalmak güvercin uçurmak, ona takla attırmak olarak şerhedilmiştir. Çünkü güvercini uçuran ve takla attıran adam ıslık çalar.

Bazılarının Enes r.a’den gelen “nugayr” hadisini göstererek kafeste kuş beslemesini güvercin bakmaya delil olarak sunmaktadırlardır ki bu hadis bu delilili çürütmeye yeterlidir. Çünkü kafesteki kuş değil uçurulan kuş burada açık bir şekilde zikredilmiş, bu kuşun nevinin adı da verilmiş “tayr” denerek genel bir kuş değil “hammam” denilerek özellikle güvercin türünün ismi zikredilmiştir. Meselenin güvercine munhasır olduğu açıktır. Aşağıda Nugayr hadisi tekrar ele alınacaktır. 

Bu işlere yakın olanlarca da bilinir ki güvercin yetiştiriciliği diğer hayvan yetiştiriciliğinden daha şiddetli duygulara sebep olur. Bazı ruh tabiplerince bu “tutkunun ötesinde bir hastalık” olarak tanımlanmıştır. Hadislerde de buna temas vardır. Nitekim güvercin bakan adam kuşu uçurur ve onu izlemeye koyulur. Ve bunu günlük vird edinir. Onun başında zaman öldürür. Bunun yanında ona harcamalar yapar. Güvercin sahası ise onun satın almaktan yetiştiriciliğine kadar başta hadiste de anıldığı üzere kumar olmak üzere bir çok harama teşvik edildiği aşikardır. Yine kuş mezatları ve çekilişlerle bir çok İslam ülkesinde güvercin tutkunları harama sürüklenmektedir.

Rasulullah s.a.v şu hadislerinde güvercin uçurmaya dair kişiyi cezbeden peşine insan takan hasta eden bir şey olduğuna vurgu yapmaktadır:

عن أبي سلمة، عن أبي هريرة أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم رأى رجلاً يتبع حمامة، فقال: “شيطانٌ يتبع شيطانةً”.

Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güvercinin peşine düşen (onunla oynayan) bir adam gördüğünde: “(Şu adam) şeytanı takibeden bir şeytandır.” buyurdu.(Ebu Davud, Edep:65, No:4940, 2/703, İbni Mace, Edep:44, No:3765, 2/1238, Beyhakî, Sünen-i Kübra, Şehâdât:54, No:20941,10/360, Ahmed ibni Hanbel, Müsned, No:8551,3/252)

Görüldüğü gibi Allah Rasulü burada güvercini şeytan olarak nitelendirmiştir. Çünkü şeytan insanı aldatır, kandırır ve peşinden sürükler. Tıpkı bundaki gibi kişi şeytan çarpmışcasına güvercine müptela olur onu takip eder. Bu takibiyet uçuşundan başlayarak onunla ilgili herşeyi içine almaya başlar ve genişler… Bütün bu sayılanlar insanı gaflete sürükleyen meraklardır. İnsanın bunlardan uzak durması hasebiyle en küçük dille alimler bunun bakılmasını mekruh saymıştır. Uçurulması ise tehlikenin can alıcı yönünü ve kişinin bağlanma noktasını gösterir ki cumhur ulema buna cevaz vermemiştir. Çünkü İslam’ın ilk dönemlerinde dahi buna dair elimize ulaşan hadislerle birlikte uygulama ve bilgiler de mevcuttur.
Hz. Osman r.a’ın hilafeti döneminde “her hutbede” mutlaka “köpeklerin öldürülüp, güvercinlerin kesilmesini” emrettiğine dair rivâyetler bulunmaktadır. Her hutbede oluşu mübalağa olmayıp döneminde bu hastalığın varlığına ve ehemmiyetine işarettir.
İbni Kayyım rahimehullah Süfyan’dan: “Cülahik (denen bir atma aleti) ve güvercin ile oynamanın, Lût kavminin eğlencelerinden olduğunu işittik” dediğini nakleder. İbni Kayyım, bu ve benzeri rivayetler dışında, “halkın mahremiyetine ıttılaya sebep olur” gerekçesiyle damlar üzerinde güvercin kovalayarak eğlenmekten men etmeyi “veliyyü’l-emrin / (yani devlet başkanının – ya da bölge yöneticisinin) vazifeleri” arasında saymıştır.

Güvercine şeytan denilmesine ilişkin hadisin şerhine dair  alimlerin “güvercinin arkasından giderek onunla oynayan kişiye de şeytan denilmesi; faydasız şeyle meşgul olup şeytanın peşine düşmek suretiyle hak yoldan uzaklaşmasından kinaye” olduğunu söylemişlerdir. Güvercine bizzat ismi anılarak şeytan denilmesinin sebebi ise, güzel sureti ve tatlı namesiyle insanı peşine düşürmesi,  İnsanın gafletine ve Allah’ı anmaktan uzaklaşmasına vesile olmasıdır. denilmiştir.(Ahmed Abdurrahman el Bennân, el Fethu ‘r-Rabbanî, 17/228)

Bazı alimler güvercin bakmanın ve kümeslerinde meşguliyetin unutkanlığa sebebiyet vereceğini söylemişlerdir. Bunun tecrübeyle de sabit olduğunu zikredilmektedir. Aynı zamanda alimler sadece selef döneminde ait değil geçmiş ümmetlerde de güvercin ile meşguliyetin zemmedildiğini rivayete göre Firavun hanedanının oyunlarının kuşlar olduğunu, halkalarını bununla uyuttuklarını söylemişlerdir.

Bazı alimlerin sırf güvercin bakmak adına yer veya balkon kiralamanın caiz olmadığına dair fetvaları mevcuttur. Buna göre sırf bu iş için bir yer alınmaz kiraya da verilmez…

İlk dönem tefsir alimlerinden İmam Mücahid (Rahimehullah) Şuara suresinde geçen :  “أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُون” “Siz her yüksek yerde bir alâmet bina edip eğlenir misiniz?” ayeti kerimesinin güvercinler için yapılan yüksek yerler olduğunu söyleyerek “Zemmedilen yüksek yerlerde yapılan binalar güvercin binalarıdır” demiştir.(Şuara Suresi:128. ayet) (Taberî, Camiu’l-Beyan, No:26700, 9/461, İbni Ebid Dünya, Mevsû’a, 1/84) Bu yüksek kule ve binalar 13. yüzyıl Avrupası’nda da oldukça yaygın olarak inşaa edilmekteydi. Güvercin kuleleri şeklindeki bu yerler halen Floransa da tarihi binalara ek olarak yer almaktadır. Ayrıca Kahire’de halen güvercin kuleleri yaygındır.

manuel-alvarez-diestro-pigeon-farming-towers-cairo-designboom-01
Fotoğrafçı Manuel Alvarez Diestro’nun Kahire’de çektiği güvercin kuleleri resimleri.

 

Buraya kadar anlattıklarımızdan yola çıkarsak güvercin beslemek (ki hadisteki işaret edileni ile uçurmak daha yerinde bir kelimedir) malayani ve faidesiz olduğu, ibtila etme yönünün bulunduğu, insanı şeytanın adımlarının takipçisi yaptığı gerekçesi ile yasaklanmıştır.

Güvercinin uçurmak harici olarak et ve yumurtasından yaralanmaya eğitilmesi suretiyle çeşitli işlerde kullanmaya dair ise alimler cevaz vermişlerdir. İmam Nevevî : “Yavru ve yumurta elde etmek veya yalnızlığa karşı ünsiyet bulmak, mektup taşıtmak gibi maksatlarla güvercin beslemek caizdir. Hiçbir keraheti yoktur. Fakat uğur çıkarmak maksadıyla onunla meşguliyet ise, sahih görüşe göre mekruhtur. Buna bir de kumar ve benzeri haramlar inzimam ederse, o kimsenin şahidliği reddedilir.” demiştir.  Buradaki yalnızlığa ünsiyeti balkonlarda güvercin bakmaya delil almamak gerekir. Çünkü imamın uçurmayla ilgili hadislerden sonra bunun cevazı olmadığına ilişkin açıklamasının akabinde bu açıklamayı yapmış olması bundan kastının omuzda papağan v.b kuşların bakıldığı gibi alıştırarak yalnızlığını giderilmesi olduğudur. Çünkü kişi yalnızlığını yanındaki ile giderir. Bahçesinde kedi besleyen içinden daha ziyade evinde kedi besleyen için “yalnızlığını giderme” ibaresi doğru olur. Kümes ve ağıllarda yaşayanlar için de aynı şey söylenebilir.

İmam Nevevi’nin açıklamasında yer alan uğur çıkarmak ise cahiliye döneminde dilek tutup kuş salmak suretiyle yapıla gelen bir ameldir ki benzerleri bugün de yapılmaktadır. İnsanlar adet haline getirerek Arap milli bayramlarında barış temenni ise kuş salmaları Filistin’i özgürleştirmeye yetmemiştir.

Nugayr hadisi tahlili

Yukarıda da işaret ettiğimiz üzere Nugayr hadisinin güvercin meselesine delil alınamayacağı açıktır.  Çünkü güvercin ismi ile münhasırdır. Enes R.a’dan nakledilen nugayr hadisinde geçen kuş ise serçe boyunda, boynunda kırmızı halkası bulunan, kırmızı sivri gagası olan bir kafes kuşudur. Buhari’de de geçen hadis şu şekildedir:
Enes bin Mâlik (Radıyallahu anh)’dan; Şöyle demiştir:
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize katılır (ve güler yüzle bizimle şakalaşır)dı. Hattâ (kuşu ölen)küçük bir kardeşime; “Ey Ebû Umeyr, Nugayr (kuşcağız) ne oldu?” der (şakalaşır)di. Vekî demiştir ki: O, (nugayr ile) bîr kuş kasdeder ki Enes “in kardeşi onunla oynardı. (Tirmizi, Edeb, Bab 24, Hadis no: 3720)

Görüldüğü gibi bu hadisin güvercin uçurmaya yorulacak bir yanı olmadığı gibi hadislerde de kuşları bakmak-beslemekten daha ziyade vurgu güvercin uçurmaya yöneliktir. Yoksa kuşlara yem vermek onları tedavi etmek ya da onlardan istifade yasaklanmış birşey değildir. İlgili hadisler güvercin uçurma hastalığına işaeret eder ki daha önce ruh tabiplerince bunun böyle tabir edildiğini de zikretmiştik.

 

 

Uçurmanın zararına ilişkin hadisler ışığında alimler bir çok açıklamalarda bulunmuşlar, diğer kuşlarla güvercinin arasını ayırmaya özen göstermişlerdir. Suyuti’nin eserlerini şerhi ile tanınan Feyzul Kadir sahibi Münâvî çocukların kuşlarla oynamasında herhangi bir sakınca olmadığını belirttikten sonra, hadislerde uçurmaya yönelik ibarelerden dolayı, kanat tüylerinin kesilmiş yada bağlanmış olması şartını koşmuştur. Bunun aksinin ise :”tetayyur(uçurma) ve müsâbakaya” neden olacağını belirterek mekruhluktan haramlığa yol alışına işarette bulunmuştur.

Sonuç olarak güvercin ismi ile özel olarak zikredilen bir kuş türüdür. Uçurmasının caiz olmadığını gösteren hasen ve sahihtir. Bunları gıda olarak faydalanmak ve eğiterek posta vb işlerde kullanmanın caiz olduğu aşikardır. Kafes kuşlarındaki serbestiyi güvercin uçurmaya kıyasın fasid bir kıyas olduğu ortadadır. Yüce Allah İçki kumar ve falı maide suresinde yasaklamıştır. Bu surede (90. ayette) geçen Meysir- kelimesini Allah Rasulü bu şekilde tefsir etmiştir. Güvervin uçurma eski dönemlerde dilek tutma amacına yönelik olarak yapılmaktaysa da ayetin başında geçen fectenibu / “kaçınma kaçının/ uzak durabildiğiniz kadar uzak durun” ikazı bizi bundan her anlamda uzak durmaya teşvik etmektedir… Allah Rasulü güvercin uçurmayı kumar ve fal ile anmıştır. Bunların hepsi kendisinden sakınmayı uzak durmayı ve ne suretle olursa olsun yanaşmamayı buna giden yolları sedduz zerai gereği tıkamayı gerektirir. En doğrusunu Allah bilir.

 

Alpaslan Toprak
12.01.2018
Bursa

Mısır Kahire’de evlerin üzerine kurulmasıyla güvercin kuleleri. Manuel Alvarez Diestro’nun objektifinden.

manuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerimanuel-alvarez-diestro-güvercin kulelerigüvercin kuleleri

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır