Hacivat Karagöz Gerçek Mi
Karagöz ve Hacivat Kimdir? Gerçekte Yaşadılar mı?
Karagöz ve Hacivat, Türk halk kültüründe önemli bir yere sahip olan iki karakterdir. Birçoğumuzun çocukluğundan hatırladığı bu iki karakter, geleneksel Türk gölge oyunu geleneğinde öne çıkmıştır. Ancak, herkesin aklında bir soru var: Karagöz ve Hacivat gerçekte yaşamış kişiler miydi? Bu soru, uzun yıllardır tartışılıyor ve cevabı kesin değil. Ancak, bu iki karakterin halk arasında yerleşik anlamları var ve Türk kültürüne birçok değer kattıkları kesin.
Bu yazıda, sizlere Karagöz ve Hacivat hakkında bilgi vererek, bu iki karakterin gerçekliği hakkındaki tartışmaları ele alacağız. Karagöz ve Hacivat'ın fiziksel ve kişisel özelliklerine de değineceğiz.
Karagöz ve Hacivat Oyunu Nedir?
Karagöz ve Hacivat'ın oyunları, gölge oyunu olarak bilinmektedir. Gölge oyunu, bir perde ve bir ışık kaynağı kullanılarak kuklaların gölgelerinin yansıtıldığı bir tiyatro türüdür. Oyuncular, kuklaların arkasında durarak onları hareket ettirir ve seslerini çıkartırlar.
Karagöz ve Hacivat'ın oyunları, genellikle Türk halkının günlük hayatındaki olayları ve sorunları konu edinmektedir. Oyunlar, birçok kişi tarafından sevilerek izlenmektedir.
Karagöz ve Hacivat'ın Özellikleri
Karagöz ve Hacivat karakterleri, birçok özelliğiyle dikkat çekmektedir. Karagöz, kaba ve sert bir kişiliğe sahipken, Hacivat ise nazik ve ince bir kişiliğe sahiptir. İki karakter arasındaki diyaloglar, bu özellikleri yansıtmaktadır.
Karagöz ve Hacivat, tipik bir Türk halk karakteri olarak bilinmektedir. İki karakter de günlük hayatta sıkça karşılaşılan insan tiplerini yansıtmaktadır. Karagöz ve Hacivat'ın hikayeleri, halkın yaşamındaki zorluklarla mücadele etme, dayanıklılık ve mizah ögelerini içermektedir.
Karagöz ve Hacivat Gerçekte Yaşadı mı?
Karagöz ve Hacivat'ın gerçekte yaşayıp yaşamadığı hakkında birçok söylenti var. Ancak tarihi kaynaklar, onların gerçek kişiler olduğuna dair net bir kanıt sunmuyor. Bazı söylentilere göre, Karagöz ve Hacivat Sultan Orhan döneminde Bursa'da yaşayan demirci ve duvarcı işçileriydi. Meşhur söyleşmeleri ile diğer işçileri oyaladıkları için sultan onları ölümle cezalandırmıştır. Gölge oyununun çıkışı ise sultanın bundan dolayı acı çekmeye başlamasıdır. Şeyh Kûşteri bir perde kurar ve Hacivat ile Karagöz'ün tasvirlerini perdenin arkasında oynatıp şakalarını sunarak padişahın acısını dindirmeye çalışır.
Daha az bilinen bir söylentiye göre, Hacivat Mekke'den Bursa'ya gidip gelen tanınmış biridir. Karagöz ise İstanbul Tekfuru Konstantin'in seyisidir ve yılda bir defa sultanına gönderilirdi. Onların söyleşmeleri gölge oyunu olarak oynatılır. Bir başka söylenti ise Filibeli Mithat Bey'in BursaBelediye Başkanı Muhittin Bey'e yazdığı mektupta yer almaktadır. Mektuba göre Karagöz Orhaeli Karakeçili aşiretinden Kara Oğuz adlı bir köylüdür. Adı Kara Öküz'e çevrilir ve arkadaşı Hacı Ahvad ile düzenledikleri oyun Şeyh Küşteri'nin ilgisini çeker. Bununla birlikte, hiçbir söylenti gerçekliği net bir şekilde kanıtlamaz.
Karagöz ve Hacivat'ın gösterileri nasıl yapılır?
Gölge oyununda, bir perdeye arkadan ışık tutulur ve perde üzerine kesilmiş deri veya karton figürlerle gölge oluşturulur. Karagöz ve Hacivat, bu figürler arasında yer alır.
Karagöz ve Hacivat'ın gösterilerinde ne anlatılır?
Karagöz ve Hacivat'ın gösterileri, genellikle halkın günlük hayatındaki sorunlar, sosyal adaletsizlikler ve güncel konular üzerine kuruludur.
Karagöz ve Hacivat, UNESCO tarafından kabul edildi mi?
Karagöz ve Hacivat'ın yer aldığı gölge oyunu, UNESCO tarafından "insanlığın sözlü ve somut olmayan mirası" olarak kabul edilmiştir.
kaynağı değiştir]
PTT idaresi Karagöz temalı iki seri pul basmıştı. Üst sırada 1967 tarihli "Turizm Yılı" serisinden 2 pulda Karagöz ve Hacivat tasviri yer alıyor. Alt sırada 2007 tarihli "Kültür Varlıklarımız" serisinden 3 pulda Hacivat, Karagöz, Tuzsuz Deli Bekir, Efe, Tiryaki ve Çelebi tasvirleri görülüyor.
"Karagöz ve Hacivat" oyunlarında, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve toplumun farklı sosyal ve ekonomik katmanlarından gelen tiplerle (kabadayılar, uyuşturucu müptelaları, engelliler vb), İmparatorluk şemsiyesi altında yaşayan çeşitli milletleri temsil eden tiplemelerin (Yahudi, Rum, Arap, Kürt, Acem, Arnavut vb.) hemen hepsi yer alır. Bu tiplemeler temsil ettikleri kitlenin en temel özellikleri (kılık, kıyafet, davranış biçimleri, şarkılar, danslar, maniler vb.) ile ön plana çıkarlar ve perdede göründükleri anda bu özellikleri (işaretleri) ile anında fark edilirler.[3] Bu tiplemeler ve temel özellikleri şunlardır:
- "Karagöz": saçı olmayan başına “ışkırlak” adı verilen şapka giymektedir. Hiçbir zaman işleri düzgün gitmemiş ve gitmeyen Karagöz eğitim almamış cahil bir kişidir. Hacivat'ın ona bulduğu geçici işlerde çalışır. İçi dışı bir, olduğu gibi görünen, tepkilerini çabuk açığa vuran bir halk adamıdır. Halkın sağduyusunu temsil etmektedir. Merttir, cesurdur bu yüzden başı sürekli beladadır. Meraklı, patavatsız ve açık saçık konuşur. Bazen hile yaparak diğerlerini kandırmaya çalışır. Karısı ile sürekli didişir.
- "Hacivat": Yukarıya doğru kıvrık sivri bir sakalı olan Hacivat, kurnaz, içten pazarlıklı bir tiptir. Eğitim almış olduğu bellidir ve her konuda iyi kötü bilgi sahibidir. Herkesin nabzına göre şerbet verir. Karagöze göre daha kültürlü, aklı başında ve güvenilir bir tiptir. Arapça ve Farsça sözcükleri sıkça araya sokuşturduğu süslü bir dille konuşur. Bu nedenle Karagöz onun dediklerini çoğu zaman anlamaz ya da anlamazlıktan gelir. Oyunlardaki gülütler genelde bu söz oyunlarına ve yanlış anlaşılmalara dayanır.
- "Çelebi": İstanbul lehçesiyle konuşan kibar aile çocuğudur. Ailesinden kalan mirasla geçinir. İyi giyinip, güzel konuşur. Şiir okumasını sever.
- "Tiryaki": Uyuşturucu müptelası bir işsizdir. Bu nedenle hep uyuklar. Tütün, nargile, kahve, gibi keyif verici maddelere de düşkündür.
- "Beberuhi": Diğer adları “Altı kulaç” ve “pisbop”tur. Yılışık ve yaygaracı olan bu karakter hızlı hızlı konuşur, işi gürültüye getirir, sık sık ağlar.
- "Kayserili": Asıl adı Mayısoğlu olan karakter, Kayserili şivesiyle konuşur ve genellikle bakkal veya pastırmacı olarak perdede gözükür. Bir işareti de kolundaki yumurta sepetidir.
- "Kastamonulu": Asıl adı “Himmet Dayı” veya “Himmet Ağa” olan bu iri yarı adamın mesleği odunculuktur ve işareti elindeki baltasıdır. Kaba saba bir adamdır ve Kastamonu şivesiyle konuşur.
- "Laz": Tipik işareti elinde taşıdığı kemençedir. Hızlı konuşur, kimseye konuşma fırsatı vermez, çabuk öfkelenir, çabuk sakinleşir.
- "Kürt": Genellikle hamallık ya da bekçilik yapar, şiveli konuşur.
- "Acem" (Püser, Nöker): Ya İran’dan ya da Azerbaycan’dan gelmiştir. Mesleği genelde halıcılık, antikacılık ya da tefeciliktir. Bu zengin tip eğlenceye düşkündür ve etrafına para saçar.
- "Arap": İki farklı türü vardır, ya “Ak Arap” veya “Kara Arap” olarak perdede gözükür. Çoğunlukla halayık, uşak veya deveci rolündedir. Kına, kahve, fıstık satar. Ak Arap'ın diğer adları: Hacı Fitil, Hacı Kandil, Hacı Şamandıra'dır.
- "Arnavut" (Mestan Ağa, Bayram Ağa, Celo Ağa, Recep Ağa, Şaban Ağa, Ramazan Ağa): Bahçıvan, ciğerci, celep, korucu veya bozacı rolündedir. Cahil cesareti vardır. Çabuk öfkelenip hemen silahına davranır, bir kabadayı gibi davranır fakat sıkıyı görünce kaçar.
- "Rumelili" ("Muhacir"): Trakya şivesiyle konuşan ve adı çoğunlukla “Hüsmen Ağa” olan bu tip perdeye pehlivan ve arabacı olarak gelir. Güreşte yenilince mızıkçılık eder.
- "Yahudi" ("Çıfıt"): Korkak, yaygaracı ve geveze olan bu karakter eskici, sarraf veya tefeci olarak perdede gözükür. İnatçı ve pazarlıkçıdır.
- "Frenk" ("Rum"): Türkçe kelimelerin arasında sıklıkla Rumca kelimeler sarfeder. Mesleği çoğunlukla doktor, meyhaneci, terzi ya da tacirdir.
- "Ermeni": Müzik ve şiire düşkündür. Mesleği ya kuyumculuk ya da lağımcılıktır.
- "Çerkez": Başında kalpak ve belinde kılıç vardır.
- "Tuzsuz": Bu kabadayı tiplemesinin asıl adı "Tuzsuz Deli Bekir"dir. Kaba kuvvetine güvenir ve etrafındakilere sürekli çatar, gözdağı verir. Her an kavga çıkarmaya hazırdır.
- "Matiz": Rumca'da matiz sarhoş anlamına gelir. Elinde sürekli olarak şarap şişesi bulunan Matiz tasviri, sarhoş, külhanbeyi vb tipleriyle yaklaşık olarak aynıdır.
- "Zeybek": Adaletsizliğe, haksızlığa ve zulme uğrayanları korumak için halkın içinden çıkarak başkaldıran silahlı bir halk kahramanıdır. Eşkiyaya karşılık olarak da kullanılmaktadır.
- "Zenneler": Oyunun temasına göre farklı farklı rollerde gözükürler. Genelde az konuşurlar. Zenne Karagöz'ün karısı rolündeyse perdede gözükmez sadece sesi duyulur.
- "Çengi": Genelde oyunun sonunda ortaya çıkıp oynayan bu karakterin adı genelde “çengi kız” veya “Afet”tir.
- "Cazu": Uçmak ve insanları farklı kılıklara sokmak gibi doğaüstü yetenekleri olan yaratıklardır. Bir ejderin veya bir küpün üzerine binmişlerdir ve ellerinde yılan şeklinde kamçıları vardır.
- "Cin": Bir diğer doğaüstü bir yaratıktır.
Bunların dışında Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde yaşamış her türlü tip perdede yerini almıştır. Bunlardan bazıları: "Rum", "Çingene" "Külhancı", "Pişekâr", "Kavuklu", "Kilci", "Tulumbacılar", "Bekçi", "İmam", "Haham", "Doktor", "Sünnetçi", "Bolulu Aşçı", "Hokkabaz", "Soytarı", "Curcunabazlar", "Köçek", "Cambaz", "Ayvaz Serkis", "Denyo", "Aşık Hasan", "İskele Kâhyası", "Seymenler", "Deliler", "Dansöz", "Bok Ana", "Hımhım", "Kekeme", "Fahişe", "Hermafrodit", "Canan", "Ferhat", "Tahir", "Yaşar (Karagöz'ün oğlu"), "Sivrikoz" (Hacivat'ın oğlu), Hacivat'ın kızı, Sirin'in annesi, Zühre'nin babası vb.[4]
Tiplemelerin gruplandırılması[değiştir
nest...
71981 71982 71983 71984 71985