hacizli daire satılabilir mi / Borçlunun tek evi haczedilebilir mi? / Prof. Dr. Metin Taş, Sezgin Özcan - MuhasebeTR

Hacizli Daire Satılabilir Mi

hacizli daire satılabilir mi

Hacizli mal satılabilir mi?

Bir araç almaya karar verdim, ancak ‘üzerinde haciz varsa borcu sen ödersin’ dediler. Bu doğru mu? Hacizli mal satılabilir mi? L.Y.

****

‘Hacizli mal satılır mı?’ diye soran okuyucuma ve bu vesile ile mal satın alacak okuyucularıma şunu söylemekte yarar görürüm. Evet, hacizli mal satılır. Hatta üzerindeki haciz ile birlikte satılır ve alınır. Yani bir malın üzerinde haciz var ise bu satışına engel değildir. Hatta olayı biraz daha genişleteyim, hacizli gayrimenkul bile alınıp satılabilir. Sadece kamu alacağı için haciz koyulmuş gayrimenkulün satışı yapılmaz. Bunun dışında hacizli gayrimenkul satın alınır, ancak gayrimenkul satışında, satış işlemi sonrasında tarafların imzası alınmadan önce alıcıya gayrimenkul üzerindeki takyidatların söylenmesi gerekir.

****

Gayrimenkullerden söz açılmışken bu konuda önemli bir noktaya dikkat çekmeden edemeyeceğim. Müteahhitten gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile daire alan vatandaşlar adına dairelerinin tescili yapılmayan hallerde, satın alan dava açarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmektedir. Ancak dairesinin adına tescili için uğraşan vatandaşın, bu daire üzerindeki ipotek veya hacizden sorumlu olacağı gözden kaçırılmaktadır. Şayet mahkeme vatandaş adına tescil kararı verirse, o vatandaş hem ipotek borcunu hem de haciz konusu borcu üstlenmektedir. Böyle bir risk vardır. İşte araç alacak okuyucum da şayet alacağı araç üzerinde haciz var ise bu borcu üstlenir. Dolayısıyla araç satın alındığında bu satışın geçerli olması için mutlaka noterde işlem yapılmalı ve alım sırasında haciz konusu incelenmelidir. Tatbikatta araçların satış bedelinin teslimi ile aracın haricen teslim alındığına çok tanık olmaktayım. Bu tür alım-satım çok yanlıştır ve asla yapılmamalıdır.

Bugün sizlerle beraber müvekkil Y.D.'yi ağırlamaktayız.

Müvekkilimiz Y.D.'nin alacaklıları, alacaklarını tahsil edememeleri nedeniyle Y.D. hakkında icra takibi başlatmışlardır. Başlatılan bu icra takipleri neticesinde Y.D.'ye ait banka hesaplarına haciz koyularak bankalardaki paralarını çekmesi engellenmiş, Y.D.'ye ait bir araç da icrai yolla satılarak alacaklılara ödemeler yapılmıştır. Ancak aracın satılmasından elde edilen bedel de Y.D.'nin borçlarının ödenmesine yetmeyince bu kez Y.D.'nin alacaklıları Y.D.'nin kendisine ait olan ve hala oturmakta olduğu evini de satmak istemişlerdir.

Y.D. ofisimize gelerek "Sahibi olduğum tek bir taşınmazım var, o da şu an ailemle beraber ikamet etmekte olduğum evim. Alacaklılarım bu evi satarlarsa evsiz kalırız, çocuklarımı kiralık bir evde de oturtamam çünkü kira ödeyecek param yok. Bu evi satarlarsa ben de ailem de perişan oluruz." diyerek çaresizliğini dile getirmiştir.

Aslında burada bir çaresizlik mi var, yoksa bu derdin de bir çaresi var mı ? Bugün ofisimizde sizlerle bu hususu tartışacağız.

Öncelikle bu sorunun cevabına giden yolda sizinle şunu tartışmayı değerli buluyorum : Borçlu bir kişinin mallarının haczedilmesi borçluya verilen bir 'ceza' mıdır ? Yoksa tüm bu hacizler, borçlunun cezalandırılması amacından tamamen ari bir şekilde salt birer 'tahsil yöntemleri'  midir ?

Hukukumuzun kabul ettiği şekliyle, haciz borçluya verilen bir 'ceza' değil, alacaklıya alacaklarının tahsili imkanını veren bir çeşit tahsil yöntemidir. Dolayısıyla, alacaklının haklarının korunması amacı güdülürken borçlunun sanki cezalandırılıyormuşçasına hayatının hiçe sayılması hukuken kabul edilemez. Borcun tahsili aşamalarında borçlunun bir insan olduğu göz ardı edilmemeli, alacakların tahsil yöntemlerinin borçlunun şerefine ve saygınlığına birer saldırı niteliği taşımaması gerektiği unutulmamalıdır.

Madem ki borçlunun malvarlığına haciz uygulanması bir 'ceza' değildir, öyleyse borcun ödenmesini sağlamak amacıyla borçlunun mal varlığının tamamına el konulması da söz konusu olmamalıdır. Başka bir deyişle, borçluya ait bazı malların haczedilmesi mümkün değildir. Haczedilmesi ve satılması mümkün olmayan mallardan birisi de borçlunun 'haline münasip tek evi'dir.

Peki bu 'haline müsanip ev' kavramı ne anlama gelmektedir ? Bu kavramla anlatılmak istenen, borçlunun sahibi olduğu evin kendisi ve ailesi için 'uygun seviyede' görülmesidir. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı da borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna, ekonomik durumuna, yaşantı biçimine ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Örnek vermek gerekirse orta sınıf olağan bir vatandaşın birçok icra takibine konu olmuş borcu bulunmaktayken kendisinin sahibi olduğu 3+1 olağan bir ev bu borçlunun kendisi ve ailesi için münasip görülebilecekken, misal aynı borçlunun sahip olduğu tek evin Bademli'de 300 metrekarelik 6+1 villa olması halinde bu ev hukuken borçlu için 'haline müsanip ev' kabul edilmeyecektir. Bu halde villa satılabilecektir, satıştan elde edilen bedelden borçlu ve ailesi için yaşantılarını devam ettirebilecekleri münasip bir ev satın alınabilecek kadar bir bedel ayrıldıktan sonra kalan bedel icra dosyalarına ödenebilecektir.

Böylece bir yandan borçluların şeref ve saygınlıkları koruma altına alınarak hayatlarının idamesi sağlanırken, diğer yandan da borç batağı içindeyken mal kaçırmak saikiyle olağanüstü bir ev satın alan borçluların da hukuken korunan değerleri kötüniyetli şekilde kullanmalarının önüne geçilmektedir.

Borçlunun haline münasip birden fazla evi bulunması halinde ise haczedilemezlik kuralı sadece tek ev için söz konusu olacaktır. Yani birden fazla evi bulunan borçlunun sahip olduğu diğer evleri satılabilecektir.

Bu bilgiler ışığında müvekkilimiz Y.D.'ye dönelim artık :

"Eğer yalnızca bir eviniz varsa ve bu ev de sizin ve ailenizin yaşantısı için 'asgari seviyede' zaruret arz ediyorsa, bu durumda size ait olan tek ev satılamaz. Ancak bu durumun icra dairesine bildirilmesi gerekmektedir. Çünkü icra daireleri ekseriyetle borçlunun evinin haline münasip tek ev olup olmadığını dikkate almaksızın haciz uygulamaktadır, bu durumda bizim derhal haczi uygulayan birime haczedilemezlik halini bildirmemiz gerekmektedir. Eğer icra dairesi henüz böyle bir haciz uygulamamışsa ancak alacaklarının bu yönde bir talebi varsa bu durumda da icra dairesine konuyu açıklayan bir dilekçe ile başvuru yaparak evinizin satılmasının önüne geçmemiz gerekmektedir."

Gerekli işlemler yapılarak müvekkil Y.D.'nin evinin haczedilerek satılmasını engelledik. Hukuken olması gereken de aslen budur.

Müvekkil alacaklı olabilir, borçlu olabilir, zengin olabilir, fakir olabilir, borcunu ödeyebilecek durumda olabilir, borçları boyunu aşmış olabilir ... Unutulmaması gereken husus sıfatı ne olursa olsun borçlunun da bir 'insan' olmasıdır. Her insan şerefinin, saygınlığının, kutsal saydığı değerlerinin korunmasını, kendisi ve ailesinin hayatının saygın şekilde idamesinin sağlanmasını talep etmek hakkına sahiptir, hukuk da bu değerleri korumak mecburiyetindedir.

Ne avukat ne hakim ne savcı ne icra memuru insanın insan olmaktan mütevellit değerlerini hiçe sayamaz. Eğer bu kurumlar sizin değerlerinizi, hayatınızın şerefli şekilde idamesini hiçe sayarak hareket ediyorlarsa o halde haklarınızı öğrenmeli, ilgili birimlere gerekli başvuruları yapmalı, HUKUKİ DESTEK ALARAK HUKUKSUZ MÜDAHALELERİ ÖNLEMELİSİNİZ.

Haftaya aynı gün aynı odada, avukatın görüşme odasında ...

Hoşçakalın,

Adaletli Kalın.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır