haşimato bitkisel tedavi saraçoğlu / Haşimato tedavi edilebilir

Haşimato Bitkisel Tedavi Saraçoğlu

haşimato bitkisel tedavi saraçoğlu

Kekik Çayı Ne İşe Yarar?

Kekik çayı, Covid pandemisi nedeniyle trend olup geçmişe göre daha çok tüketilir hale geldi. Hatta pek çok kişi, koronavirüsten koruduğu iddiaları üzerine kekiğin çay olarak tüketilebilen bir bitki olduğunu öğrendi. Kekik çayı, belki hala yeşil çay ve ıhlamur kadar sık tüketilen bir bitki çayı değil ama artık daha çok kişi tarafından içiliyor.

Kekik çayı, adından anlaşılacağı üzere kekik bitkisinin yapraklarıyla demlenir. Aromatik yeşil-gri renkteki çalı türü bir bitki olan kekiğin yaprakları taze veya kuru olarak tüketilir. Kekik bitkisinin Güney Avrupa ve Akdeniz bölgesinde baharat olarak tüketimi yoğundur. Kekik çayı da faydaları nedeniyle yaygın olarak tüketilir. Kekik bitkisi ile ilgili yapılan araştırmalar, bu bitkinin mikroplarla savaşma gücünü gösteriyor.


Kekik Çayı Faydaları

Antioksidan özelliği bulunan kekiğin güçlendirici, iltihap giderici, ağrı dindirici, balgam söktürücü, bağışıklığı destekleyici, mikroorganizmalara karşı vücudu koruyucu etkisi bulunur. Ayrıca sindirim sistemi üzerinde de olumlu etkileri vardır. Sindirimi kolaylaştırır ve mide sorunlarına iyi gelir. Adet kanamalarını dengeler ve kramplı adet ağrılarında rahatlatıcı etki sağlar. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay ve gargara olarak kullanılabilir. Manganez, magnezyum, çinko, potasyum, kalsiyum ve demir içeren kekik çayı faydaları şöyle sıralanabilir:

Antioksidan Deposu

Kekik, lutein, zeaksantin ve naringenin gibi antioksidan ve polifenoller içerir. Bu bileşikler kekik çayını yaşlanmaya ve hastalıklara neden olan serbest radikallere karşı güçlü kılar.

Virüslere Karşı Kalkan Olur

Kekik çayı antibakteriyel, antimikrobiyal ve mantara karşı direnç özelliği taşır. Kekik bitkisindeki ana yağlardan timol, vücutta antiseptik rol oynar. Karvakrol yağı ise yine vücuttaki iltihabı azaltmada yardımcıdır. “Kekik çayı neye iyi gelir?” sorusuna bu bitkinin epstein barr, zona, sitomegalovirüs, hepatit, grip, herpes ve HPV gibi virüslere karşı mücadele ettiği cevabı verilebilir. Antiviral özelliği sayesinde vücuttaki mikrobiyal yükü azaltabilen kekik çayı, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, romatoid artrit, haşimato, lupus, vertigo, kulak çınlaması ve multipl skleroz gibi hastalıklarla savaşta destek olur. Yine Covid sürecinde de bağışıklık sistemini destekleyici yönüyle hastalığın kolay atlatılmasında etkili olduğu belirtildi.

Sinirleri Yatıştırabilir

Kekik çayı faydaları sıralanırken göz ardı edilmemesi gereken özelliklerden biri de bu bitkinin sinir sistemi üzerindeki etkileridir. Karvakrol bileşiği nörolojik olarak sakinleştirici etki yaratır. Özellikle yatmadan önce içeceğiniz bir fincan kekik çayı rahatlama sağlar.

Öksürüğü Dindirmede Yardımcı

Kekik çayı, solunum yollarında da rahatlatıcı bir rol oynar. Koronavirüs geçiren kişilerde de bu nedenle çok tüketilir oldu. Öksürüğü yatıştırma ve göğüs tıkanıklığını açmak için kekik çayı faydaları araştırmalarla kanıtlanmıştır. Özellikle taze kekikteki esansiyel yağlar solunum güçlüğünde rahatlatıcı bir etki gösterir. Boğazınız tam hastalanmadan önce kaşınmaya başladığında bir fincan ılık kekik çayı içebilirsiniz.

Mideyi Korur

Kekik bitkisi, sindirim sistemi için de faydalar sağlar. Antimikrobiyal özellikleri ile bağırsak sağlığını destekler. Karaciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olur.

Adet Ağrılarını Giderebilir

Adet döneminde sancı çeken kadınların kekik çayı imdadına yetişebilir. Ilık bitki çayları genellikle adet ağrılarının hafifletilmesinde yardımcıdır. Kekik çayı ise spazm azaltması nedeniyle için regl ağrısı çeken kadınlar için kurtarıcı olabilir.

Kekik Çayı Zararları

Kekik çayı çoğu kişi için güvenlidir ama bazı kişiler için tehlikeli olabilir. Piyasada satılan kekik suları ve yağları tüketimi sonucu ölümcül sonuçlara kadar gidebilen sağlık sıkıntıları ortaya çıkabilir. Güvenilir yerlerden satın alınmalıdır. Bu nedenle özellikle herhangi bir sağlık sorunu olan kişilerin bu tarz bitki çayların tüketilmesi konusunda doktorlarına danışmaları gerekir.

Kekik Çayını Kimler Tüketmemeli?

Kekik çayı zararları bazı rahatsızlıkları olan kişilerde görülebilir. Aşağıdaki rahatsızlıkları olan kişiler doktora danışmadan kekik çayı içmemelidir.

  • Uçucu yağ içeriğinden dolayı karaciğer iltihabı, akut gastrit, mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri olanlar
  • Kekik ve nane ailesinin bitkilerine karşı alerjisi olan kişiler
  • Kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler

Hamileler Kekik Çayı İçebilir mi?

Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar da kekik çayı içmesi risk doğurabilir. Hamilelikte kekik çayı tüketilmesi erken doğum riski taşıdığı için önerilmez. Hamilelikte tüm bitki çayları içilmeden önce mutlaka doktora danışılmalıdır.

Kekik Çayı Nasıl Yapılır?

“Kekik çayı nasıl demlenir?” sorusunun karmaşık bir cevabı yoktur. 2 tatlı kaşığı ince kıyılmış taze kekik otunun üzerine 1 bardak kaynamış içme suyu ekleyin. 5 dakika ağzı kapalı bir şekilde demlenmeye bırakın. Demlendikten sonra süzüp içebilirsiniz. Kuru kekik çayı da yapabilirsiniz. Günde defa tüketebileceğiniz kekik çayını hazırlarken asla kaynatmayın. Kaynatıldığında içindeki etken maddeler kaybolur.

Kekik satın alırken, yeni mahsul ve dalında kurutulmuş demet biçiminde olanlardan alın. Renginin canlı, kokusunun keskin olmasına da dikkat edin.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

DEREOTU



Latince
 :
Anethum graveolens

İngilizce : Garden Dill

Almanca : Dill

Özellikleri : Hipertiroid, Hipotiroid, İştah kesici, Osteoporoz, Guatr, Helicobakter pylori ,Antibiyotik agonisti,Menopoz şikayetleri, Hemeroid (basur),Tiroid nodüllerine karşı


Maydanoz grubundandır. Çoğu zaman dereotu ile tereyi karıştıranlar vardır. Dereotu, cacığın, dolmanın içine ve baklanın da üzerine konur. Dereotunun sapları ve yaprakları zengin E-vitamini deposudur. C-vitamini bakımından öylesine zengindir ki, miktar olarak E-vitamininin tam on katıdır. Bir hafta boyunca, öğünlerinize başlamadan önce tüketeceğiniz bir yemek kaşığı dolusu dereotu ileride gelişebilecek tiroid şikayetlerine karşı mükemmel ve mucizevi bir önleyicidir. Bir yıl içerisinde üç-dört kez bir hafta boyunca her öğün öncesinde bir yemek kaşığı dolusu tüketmek en ideal ölçüdümonash.pwğerli okuyucu, ileride gelişebilecek tiroid şikayetlerine karşı, yukarıda önermiş olduğum önleyici kür şekli en ideal olanıdır. Dereotunu önermiş olduğum bu sınırların üzerine çıkarak abartılı bir şekilde tümonash.pwunun tiroid fonksiyonları üzerinde etkili olan ana etkin maddelerinden bir tanesi anethole etkin maddesidir. Anathole dereotunun saplarında, yapraklarında ve köklerinde de bulunmaktadır. Ancak, dereotunun kökleri bu amaçla tüketilmemelidir. Dereotunun kullanılacak olan kısımları sadece ve sadece sapları ve yapraklarıdır. Yeri gelmişken belirtmekte fayda görüyorum, tek başına (saf halde) anethole etkin maddesinin alınması (örneğin, tablet olarak) etkili değildir. Kür olarak kullanılmasında dereotunu bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Anethole'ün etkili olabilmesi için beraberinde dereotunun yapraklarında bulunan beta-caryophylenne ve dillanoside yardımcı ve fonksiyonel etkin maddelerine de ihtiyaç vardır.

Tablo: Dereotunun diğer önemli etkin maddeleri

isorhamnetin

paraffin

limonen

quercetin

linalol

quercitrin

niacin

sabinen


Dereotu öyle bir nimettir ki, hem hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması) hem de hipertiroid (tiroidin hızlı veya fazla çalışması) durumunda etkilidir. Her iki durumda da etkilidir. Her iki durumda da etkili olması ne anlama gelir? Veya nasıl izah edilebilir?Bu durumu basitçe açıklamadan önce, tiroid bezi hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. 

Tiroid Rahatsızlıkları

Tiroid bezi, boyunun ön tarafında bulunur ve 2 lob'dan oluşur. Tiroid bezi T3 ve T4 ile ifade edilen 2 tane hormon üretir. T3 hormonu 3 tane, T4 hormonu ise 4 tane iyot atomu içerir. Etkili olan, yani hücre içerisine girerek metabolizmada etkili olan T3 hormonudur. Yaklaşık %93 ünü aktif olmayan T4 hormonu, %7 sini ise aktif olan T3 hormonu oluşturur. T4 hormonu hücre içerisine girmeden önce aktif olan T3 hormonuna dönüşmek zorundadır. T4 hormonu karaciğerde T3 hormonuna dönüşür. Her iki hormon metabolizmayı düzenler ve de hızını kontrol eder. Tiroid rahatsızlıkları irsi olarak bebek daha anne rahminde iken veya yetişkin ileri yaşlarda sonradan gelişebilir.

Hipertiroid (tiroidin hızlı, fazla çalışması)

Tiroid bezi fazla (hızlı) çalışırsa, T3 ve T4 hormonları yükselir (artar) ve metabolizma hızlı çalışmaya başlar. Bu duruma Hipertiroid denir. Kalp çarpıntısına, kalbin hızlı çalışmasına ve bağırsak hareketlerinin de artmasına neden olur. Bazı hastalarda ishali de tetikleyebilir. Kadınlarda, erkeklere göre 5 kat daha fazla görülmektedir. Hipertiroid durumunda bazı hastalarda gözlerde dışa doğru çıkış gözlenebilmektedir. Bu duruma uzman diliyle, 'endokrin orbitopati' adı verilmektedir. Tiroid bezi fazla çalıştığından dolayı uninodosa (tek nodül) veya multinodosa (çok sayıda nodül) gelişebilir. Hipertiroid ortaya çıkışında otoimmün faktör etken olabilir. Yani, bağışıklık sistemi (immün sistem) yanlışlıkla T3 ve T4 hormonlarının fazla üretilmesini tetikleyen antikor üretmeye başlamaktadır. Bu durumu ilk ortaya koyan Morbus Basedow olduğu için, kısaca Morbus Basedow hastalığı da denilmektedir. Hipertiroid rahatsızlığını tetikleyen önemli bir sebep iyot eksikliğidir. Çünkü T3 hormonu 3 adet, T4 hormonu 4 adet iyot içerir. Tiroid bezinin sağlıklı çalışması iyot atomuna doğrudan bağlıdır. Tiroid bezi, iyot açığına düştüğü takdirde, kendisini büyüterek (irileştirerek) tepkisini göstermektedir. Hipertiroid durumunda ortaya çıkan şikayetler:

  • Sinirlilik
  • Uykusuzluk
  • İç huzursuzluğu
  • Ellerde titreme
  • Sıcak ve nemli deri
  • İştah olmasına rağmen kilo kaybı
  • Kas zayıflığı ve güçsüzlük
  • Saç dökülmesi
  • Sıcağa karşı aşırı duyarlılık ve kolayca terleme
  • Guatr oluşumu
  • Gün içerisinde ruh halinde değişiklik
  • Kadınlarda adet düzensizliği 
  • Sık defekasyona çıkma ve kolay ishal halleri
  • Hızlı çalışan kalp (tachycardia=taşikardi)

Mühim Not: Değerli okuyucu, yukarıda belirtilen şikayetler sadece hipertiroid'e özgü olmayıp farklı rahatsızlıkların da belirtisi olabilir. Bu nedenle bu konuda size en doğru bilgiyi verecek olan hekiminizdir.

Hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması)

Tiroid bezi az çalışır ise, T3 ve T4 hormonları az üretilir ve metabolizma yavaş çalışmaya başlar. Bu duruma Hipotiroid denir. Kalp hızı azalır (bradycardia), bağırsak hareketleri yavaşlar ve kabızlık şikayetleri ortaya çıkar. Hipotiroid hastaları çok kolay kilo alır. Kadınların %2 si, erkeklerin ise % inde hipotiroid görülmektedir. Yeni doğan her bebekten bir tanesi hipotiroid hastası olarak dünyaya gelmektedir. İleri yaşlarda gelişen hipotiroid, tiroidin kronik iltihaplanması sonucunda gelişmektedir. Buna Haşimoto-Tiroidit de denilmektedir. Tiroid bezinin iltihaplanması sonucunda antikor oluşmakta ve bu antikorlar vücudun kendi tiroid bezine karşı savaş açmakta ve tiroid bezini çalışamaz duruma getirmektedir. Çalışamaz duruma gelen tiroid, vücudun ihtiyacı olan T3 ve T4 hormonlarını üretemez hale gelmektedir. Halen, vücudun neden antikor oluşturduğu bilinmemektedir. Değerli okuyucu, vücudun kendi doku ve organlarına karşı savaşan 'antikor' oluşturması neticesinde ortaya çıkan hastalıklara 'otoimmün hastalıklar? adı verilmektedir. Son yıllarda otoimmün hastalıklarda hızlı bir artış görülmektedir.

Hipertiroid tedavisi gören hastaların bazılarında tedavi sonucunda tam tersi olan hipotiroid gelişebilmektedir. Bu durum daha çok, radyoaktif iyot veya ilaç tedavisi alan hastalarda görülebilmektedir. Guatr ameliyatı sonucunda da hipotiroid (tiroidin yavaş çalışması) gelişebilmektedir. Çok ender de olsa, tiroid bezini komuta eden ve beyinde bulunan hipofiz bezinin ürettiği TSH hormonuna (Tiroid-Stimulate-Hormon) bağlı olarak da hipotiroid gelişebilmektedir. Hipotiroid durumunda ortaya çıkan şikayetler;

  • İştahsızlık
  • Kilo alma
  • Yorgunluk
  • Konsantre azlığı
  • Soğuğa karşı hassasiyette artış
  • Kabızlık
  • Kuru ve serin bir deri
  • Seste derinlik ve kısıklık
  • Saç tellerinde incelme
  • Kalp büyümesi
  • Kalbin yavaş çalışması (bradycardia)
  • Erken yaşta başlayabilen damarsertliği (arteriosklerozis) 
  • Kolestrol değerlerinde yavaş yükselme
  • Kadınlarda adet düzensizliği 

Hipotiroid, yaşlı insanlarda güçsüzlüğe neden olmaktadır. Çoğu zaman hipotiroid'in neden olduğu bu güçsüzlük, yaşlılığın verdiği doğal güçsüzlük zannedilebilmektedir. Bu nedenle yaşlı insanlarında hipotiroid olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir. Yukarıda belirtmiş olduğum tüm konularda size en doğru bilgiyi verecek olan hekiminizdir. Tiroid bezinin denetimiTiroid bezinin dengeli bir şekilde çalışması beyinde bulunan hipofiz bezinin kontrolünde ve denetimindedir. Hipofiz bezi bu kontrolünü kendisinin salgıladığı TSH hormonu üzerinden yapar. T3 ve T4 hormonlarının kandaki seviyesi azalmaya başlayınca, hipofiiz bezi TSH hormonu salgılamasını yükselterek tiroid bezini uyarır, T3 ve T4 ün artırılması komutunu verir. Aksine bir durumda, yani, T3 ve T4 hormonlarının kanda artması durumunda ise, TSH hormonunun salgılanması azaltılır. Hastanın kanındaki T3, T4 ve TSH hormonlarına bakılarak tiroid bezinin nasıl çalıştığı konusunda yorum yapılır.

Tiroid bezi rahatsızlıkları: Tiroidit

Tiroid bezinin iltihaplanması (Haschimato)

Hipotiroid

Tiroid bezinin yavaş çalışmasıdır. T3 ve T4 ün az üretilmesidir.

Hipertiroid

Tiroid bezinin fazla çalışmasıdır. T3 ve T4 ün fazla üretilmesidir.

Guatr

Tiroid bezinin büyümesine guatr denir.

Nodül

Tiroid bezinin normal dışı hücre üretmesi monash.pw kısa bilgiden sonra, yukarıdaki sorumuza geri dönecek olursak, Nasıl oluyor da, dereotu hem hipotiroid, hem de hipertiroid durumunda etkili olabiliyor?? Dereotu üzerine olan araştırmalarıma bundan otuz-otuzbeş yıl önce başlamış olsaydım, dereotunun bu güçlü özelliğini o yıllarda bulamazdım (keşfedemezdim). Çünkü, otuz-otuzbeş yıl öncesinin bilgi birikimi ve deneyimlerine o yıllarda sahip değildim. O yıllarda üzerinde uzun uzun düşündüğüm benzer konular ve sorular zinciri bugün için bana zaman harcatmıyor. Hızlı ve çok zaman kayıp etmeden ilerleyebiliyorum. Her ne kadar bitkilerin kimyasının temeli birbirinin aynısı ise de, detayda her bitki birbirlerinden tamamen farklı bir sistematiğe ve düzenliliğe bağlı olarak kendine özgü ve spesifik olarak bir veya birkaç tane ana etken madde içermektedir. Bu birkaç ana etkin maddelerin dışında matrisde bulunan yardımcı etkin maddeler veya alt etkin maddeler hemen hemen tüm bitkilerde aynıdır. Örneğin, quercetin, coumarin, vitamin grupları, mineraller, alkoloidler, eterik yağlar, flavonoidler, fermentler ve daha onlarcası bitkilerin ortak olarak içerdikleri kimyasal maddelerdir. Ancak, tüm bu sistem içerisinde her bitki ayrı bir dünya ve ayrı bir alemdir. Tek bir bitkinin yaprağının kimyasını ve düzenlilik dengesini detaya inerek araştırmak istesek, buna ne bir insan ömrü ne de yüzbin insan ömrü monash.pw anlamda dereotunda bulunan iki ana etkin madde, tiroid hormonlarını, T3 ve T4'ü dengelemede yeterli olabilmektedir. Başka bir ifade tarzıyla, tiroid hızlı çalışıyor ise yavaşlatıyor, yavaş çalışıyor ise hızlandırıyor. Neticede hem hipotiroid hastaları hem de hipertiroid hastaları için yardımcı oluyor. Dereotu kürünü önerdiğim birçok tiroid hastası kürü uygulamaya başladıktan kısa bir zaman sonra boğazlarındaki rahatlamayı (yutkunurken hissettikleri daralmanın yok olduğunu) hayretle anlatıyorlar.

Tiroid nodüllerini küçültüyor

Değerli okuyucu, dereotu kürünü önerdiğim nodüllü tiroid hastaları, kürü uygulamaya başladıktan birkaç ay sonra hekimlerine gittiklerinde , çekilen USG (UltraSonoGrafi) de nodüllerinin küçülmeye başladığını bildirmişlerdir. Aşağıda dereotu kürünün nasıl uygulanması gerektiği açıklanmıştır.

Tiroid hormonlarının dengelenmesinde fonksiyonel olan bazı etkin maddeler

Dereotu aynı zamanda hem hipotiroid hem de hipertiroid hastalarının imdadına yetişen mükemmel bir yardımcı tedavi kürüdür. Tiroid hızlı çalışıyor ise, yavaşlatmakta, yavaş çalışıyor ise de, hızlandırmaktadır. Yani, fazla çalışan tiroid bezini yavaşlatıyor, az çalışan tiroid bezini de hızlandırıyor. Bu iki özelliğe aynı anda sahip olması onun tiroid hormonlarını dengeleme özelliğinin olduğunu göstermektedir. Tiroid glandının hormonlarının dengeli çalışmasını sağlayan etkin maddelerden bazıları şunlardır,

  • gama-pinene
  • cineole
  • anethole
  • anisic-aldehyde
  • carvacrol
  • dillanoside
  • elemicin
  • isorhamnetin

Belirtmiş olduğum bu dengeleyici etkin maddeler her ne kadar doğrudan primer etkili ise de, dereotunun içeriğinde bulunan yardımcı ve fonksiyonel ve de sterik yapı özelliğine sahip segonder etkin maddeler olmadan yukarıda belirtmiş olduğum ana etkin maddeler tek başlarına etkili değmonash.pwğerli okuyucu, yukarıda belirtmiş olduğum ana etkin maddeler (primer maddeler) saf halde kullanıldığı takdirde yeterli olmayacaktır. Çünkü saf halde verilen etkin bir madde mutlaka yan tesir göstermektedir. Ana etkin maddenin etkili olabilmesi için görevli olan yardımcı etkin maddelerin olmaması, ana etkin maddelerin etkisini de azaltmaktadır. Yan tesir göstermesinin dışında, metabolizma üzerinde farklı biyokimyasal reaksiyonların oluşmasına sebep olduklarından, olumsuz sonuçlar alınmakta ve hatta uzun müddet kullanıldıklarında da kalıcı rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olabilmektedirler. ?Bitkisel Sağlık Rehberi? adlı kitabımda bu konuya mite- ve forte-fitoterapi başlığı altında kısaca değinmeye çalıştımonash.pwn çıkan sonuç şudur. Bir bitkisel kürü, o bitkinin içeriğinde bulunan bir veya birkaç etkin maddeyi esas alarak değerlendirmek yanlıştır ve yetersizdir. Bitkinin içeriğinde bulunan tüm maddelere fonksiyonel olarak bakıp, o bitkiyi bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Örneğin, quercetin ana etkin maddesi hemen hemen tüm bitki dünyasının %69 unda bulunan doğal antibiyotik özellikli bir maddedir. Quercetin içeriyor diye bitki dünyasının %69 unda bulunan binlerce bitkiyi gelişi güzel kullanamayız. Quercetin içeren bitkilerin yüzlercesi zehirlidir, allerjendir veya değişik rahatsızlıklara sebep olabilirler. Bu nedenle bir hastalığa karşı doğru bitkiyi bulup ortaya çıkarmak uzun yılların araştırma sonuçlarıdır. Doğru bitki bulunduktan sonra, o bitkinin hangi kısımlarının nasıl hazırlanacağı ve kullanılacağı da uzun araştırmalar gerektirmektedir. Bitkilerin hazırlanmasında ve kullanılmasında miktar çok önemlidir. Az miktarda kullanılması hastalığı tedaviye yetmeyecek, çok miktarda kullanılması da hastaya zarar monash.pwyınız, her şey zehirdir, hiçbir şey zehir değildir. Her şeyin fazlası zararlıdır. Örneğin, oksijenin miktarı yaşam için önemlidir, azı da çoğu da öldürücüdür. Bu anlamda ölçü (miktar) esastımonash.pwılmış her şey kendi içerisinde bir denge üzerine kuruludur. İşte, bu nedenledir ki, bir bitkinin içeriğinde bulunan binlerce farklı maddenin birarada bulunması sadece ve sadece o bitkiye ve hatta o bitkinin türüne özgüdümonash.pw'ın yarattığı her bitki, bir amaç için yaratılmıştır. Nafile ve sebepsiz yaratılmış hiçbir şey yoktur. O, buyurmuyor mu? ?Yeryüzünde yarattığım her şey, sizin hizmetinize sunulmuştur. Allah'ın, kullarına karşı böylesine muazzam ve muhteşem cömertliğinin karşısında, bizlere araştırmak ve incelemek görevi düşmektedir.

Goitrogenler
Değerli okuyucu, guatr ve tiroid hastalarının sıkca sordukları sorulardan bir tanesi, "Hangi besinler guatr'ı ve tiroidi olumsuz etkilemektedir? "Bu sorunun cevabını vermeden önce, bilinmesi gereken bazı kavramları açıklamakta fayda görüyorum. Goitrogen ne demektir?. Goitrogen, "goiter " kelimesinden türetilmiştir ve tiroid glandının (tiroid bezinin) büyümesi anlamına gelir. Doğal besinlerin içeriğinde bulunan bazı etkin maddeler tiroid glandı (tiroid bezi) ile etkileşmektedir. Bu etkileşim neticesinde tiroid glandı, üretmesi gereken hormonlarını üretmekte zorlanmaktadır. Bu zorlanmayı kompanse etmeye çalışan tiroid bezi, tepkisini büyüyerek (irileşerek) vermektedir. Tiroid glandının büyümesine guatır, tiroid glandının çalışmasını olumsuz etkileyen (interferans) besinlere de goitrogen adı monash.pwğerli okuyucu, yeri gelmişken önemle vurgulamak istediğim bir nokta şudur, zayıflama ilaçlarının birçoğu tiroid glandını (tiroid bezini) olumsuz etkilemektedir. Uzun vadeli kullanılan zayıflama ilaçlarının kullanılması sonucunda kalıcı tiroid şikayetleri gelişmiş çok sayıda hasta tanımaktayım. Ne acıdırki, bir dönem Çin'den ihtal edilmiş olan zayıflama ilacını kullanmış insanlarımızın hemen hemen hepsinde ya kalıcı hipertiroid ya da kalıcı hipotiroid gelişmiştir. Tanıdığım tüm bu insanlar yaşam kalitelerinin nasıl bozulduğunu büyük bir pişmanlık duygusu ile anlatıyorlardı. Hekiminize danışmadan kesinlikle zayıflama ilaçları kullanmayınız. Zayıflama konusunda içeriğini bilmediğiniz bitkisel çayları da kullanmamanızı öneririm. Çünkü, zayıflama amaçlı önerilen bitkisel çay karışımlarının içeriğindeki bazı bitkiler, tiroid bezinin çalışmasını doğrudan olumsuz etkilemektedir. Sonuçta, tiroid bezine bağlı kalıcı şikayetler ortaya çımonash.pwyınız ki, tiroid glandı metabolizmayı hızlandıran ve yavaşlatan hormonları üretmektedir. Tiroid bezinin ürettiği hormonlar insan vücudunda üretilen hemen hemen tüm hormonlar ile etkileşim halindedir. Tiroid hormonlarının dengesizliğinin tüm vücudu etkilediği unutulmamalıdır. Organların çalışmasından ruh haline kadar tiroid hormonları etkin rol oynamaktadımonash.pw goitrogen besinlere dönecek olursak, bunlar hangileridir? Gerçekten tiroid şikayetlerini tetikleyebilir mi? Bazı sebzelerin tiroid şikayeti olan hastalara önerilmediği veya bu sebzelere karşı ölçülü olunması bildirilir. Bu konuda yapılmış bazı çalışmalar vardır. Örneğin: Toda T, Uesugi T, Hirai K, Nukaya H, Tsuji K, Ishida H. New 6-O-acyl isoflavone glycosides from soybeans fermented with Bacillus subtilis (natto). I. 6-O-succinylated isoflavone glycosides and their preventive effects on bone loss in ovariectomized rats fed a calcium-deficient monash.pw Pharm Bull Nov;22(11) veya,Liggins, J.; Bluck, L. J.; Runswick, S.; Atkinson, C.; Coward, W. A., and Bingham, S. A. Daidzein and genistein contents of vegetables. Br J Nutr. Nov; 84(5)


Bu sebzelerin hangileri olduğuna bakalım

· Brokoli· Lahana· Kırmızı ve karalahana· Brüksel lahanası· Karnabahar· Soya· Ispanak· Yerfıstığı· Böğürtlen· Turp· Darı· Şeftali


Soya grubu

Soya grubu denilince, soya fasulyesi ve soya fasulyesinden elde edilen soya ekstreleri, soya içerikli besinler, tofu ve tempe dikkate alınmalıdımonash.pw grubunun, tiroid glandının çalışmasını yavaşlattığı konusunda çalışmalar vardır. Soyanın içerdiği genistein etkin maddesinin tiroid hormon üretimini yavaşlattığı belirtilmektedir. Tiroid peroksidaz enzimini bloke ettiği (inhibe ettiği) bazı bilim adamları tarafından savunulmaktadır. Tiroid peroksidaz enziminin görevi, iyotun tiroid hormonuna bağlanmasını sağlamaktır. Tiroid hormonuna iyot bağlanmadığı taktirde hormonal etkisini gösteremez. Soya grubu üzerine olan araştırmalarım henüz tamamlanmadığı için, bu konuda sadece bazı bilim adamlarının görüşlerini belirttim. Şüphesiz ki, çalışmalarım tamamlandığında sonuçlarını açıklayacağım.

Turp grubu

Bu grupta olan sebzelerin başlıcaları brokoli, beyaz, kırmızı ve beyaz lahana, hardal, turp, karnabahar ve brüksel lahanasıdır. Bu gruptaki sebzelerin de tiroid şikayeti olanlara önerilmediği bazı kitaplarda ve yine bazı bilim adamları tarafından savunulmaktadır. Bu görüşün savunulmasının arkasında yatan neden, belirtmiş olduğum tüm bu sebzelerin, isothiocyanate etkin maddesini içermeleridir. İsothiocyanate etkin maddesinin tiroid hormon üretimini baskılama (inhibe etme, frenleme, yavaşlatma) özelliğinin olduğmonash.pw glandı yavaş çalışanların bu sebzelerin tüketiminde ölçülü olmaları gerekir. Özellikle çiğ tüketilmeleri bu hastalar için kesin olarak yanlıştır. Neden? Çünkü, bu sebzeler C-vitamini bakımından çok zengin sebzeler olup, myrosinaz adı verilen bir enzim içerirler. Myrosinaz enzimi, C-vitamini tarafından kuvvetli bir şeklide aktive edilir. Myrosinaz, bu sebzelerin içeriğinde bulunan glukoz ile reaksiyona girerek, trioid bezinin yavaş çalışmasına neden olan isothiocynate etkin maddesinin açığa çıkmasını sağmonash.pwnaz enziminin, bu sebzelerde bulunan glukoz ile reaksiyona girip isothiosynate oluşması için, mutlaka bu sebzelerin doğranması, dilimlenmesi veya çiğnenmesi gerekir. Çiğnenmedikleri, doğranmadıkları veya parçalanmadıkları taktirde isothiocyanate etkin maddesinin açığa çıkması (oluşması) mümkün değildir. İşte, çiğ olarak tüketildikleri veya doğrandıkları taktirde bu sebzelerin hücrelerinin içeriğinde ayrı ayrı bölmelerde bulunan myrosinaz enzimi ve glukoz birbirlerine karışarak isothiocyanate etkin maddesinin açığa çıkma reaksiyonunu başlatmış olur. Eğer, bu sebzeler doğranmadan, parçalanmadan veya çiğ olarak tüketmemek şartıyla haşlanırsa, myrosinaz enzimi hemen inaktive olur ve reaksiyon başlatamaz ve tiroid bezinin yavaş çalışmasına neden olan isothiocyanate etkin maddesi de oluşamaz. Öyle zannediyorum ki, kitaplarımda ve tv programlarında neden beyaz lahana veya brokoli kürünü hazırlarken, parçalamadan kaynamakta olan suya atınız önerimin arkasında yatan nedeni burada bu şekilde açıklamış monash.pw grubundaki sebzelerin tüketilmesi, hiçbir tiroid şikayeti olmayan insanlarda tiroid şikayetlerinin ortaya çıkmasını tetikler mi veya neden olur mu? Bu sorunun cevabı, hayırdır. Tiroid bezi yavaş çalışanların turp tüketiminde ölçülü olmaları gerektiğini vurgulamak isterim. Çünkü turp çiğ olarak tüketilmektedir.

Dikkat:
Eğer, turp grubundan veya soya grubundan sebzeleri severek ve sıksık çiğ olarak tüketiyorsanız, bir tutam (yaklaşık dört-beş gram) dereotunu o günkü öğünlerinizde eksik etmemenizi öneririm.

Dereotu

Tiroid şikayetleri başlamak üzre olan hastaların imdadına yetişir. Eğer, hekiminiz tiroid hormon düzeylerinizin takip edilmesini önerdi ise ve düzelmediği takdirde ilaca başlayacağını söyledi ise, hekiminize danışarak dereotu kürüne başlayabilirsiniz.

Dikkat:

Dereotu kürünü uygularken, hekiminizin önerdiği tiroid ilaçlarınızı mutlaka kullanınız. Kendi kendinize ilaçlarınızı kesmeyiniz. Üç aylık hekim kontrollerini ve tahlilleriniz mutlaka yaptırınız. Tahlil sonuçlarına göre hekiminiz kullandığınız tiroid ilacını azaltabilir veya kestirebilir. Altı-yedi aylık dereotu kürünü uygulayıp nodüllerinden ve tiroid ilaçlarından kurtulmuş hastaların sayısı giderek artmaktadır.

Hamile annelerin dikkatine

Doğum sonrası bazı anneler, hipotiroid veya hipertiroid rahatsızlıklarına yakalanabilmektedirler. Onlara önerim doğumdan sonra zaman zaman dereotu kürünü uygulamalarıdımonash.pwğerli okuyucu, hamilelik dönemlerine bağlı olarak doğum sonrası gelişen tiroid şikayetlerinin arkasında yatan neden olarak, tiroid glandının (bezinin) ürettiği kalsitonin hormonuna bağlı olarak geliştiği düşüncesindeyim. Çünkü hamilelik döneminde bebek için gerekli olan kalsiyum alımı çok fazladır. Kalsitonin hormonu, kandaki kalsiyumun kemiklere alınmasında fonksiyoneldir (görevlidir). Henüz, bu konudaki çalışmalarım tamamlanmadığı için kesin bir sonuç aktarmıyorum.

Emziren anneler

Anne sütünün yerini hiçbir şey dolduramaz. Bebeklerin anne sütünü uzun süreli almaları çok önemlidir. Doğum sonrası dünyaya gözlerini açan bebekler çok hızlı gelişirler. Bebeklerin ilk aylarında metabolizmaları çok farklı çalışır. Henüz birçok enzimleri gelişmemiştir. Gün ve gün hızlı bir gelişim içerisindedirler ve çevre şartlarına uyum sağlamakla mücadele ederler. İşte, bu gelişim ve uyum sürecinde onların en büyük desteği anne sütünden olmalıdır. Günümüzün bebeklerinin birçoğu birkaç ay emdikten sonra anne sütünden mahrum kalmaktadırlar. Günümüz insanının yaşadığı stres ve ekonomik şartlar veya çoğu kez annenin çalışıyor olması, anne sütünün erken azalmasına neden olabilmektedir. Emziren annelerin sütlerinin erken azalmasına veya "sütüm yetmiyor" diye düşünen annelerin imdadına dereotu yetişir. Dereotu kürünün nasıl uygulanacağı ayrı bir bölümde açıklanmıştır.
Bakınız: anne sütünü artırıcı kürler.

Emziren Anneler ve Hipotiroid

Emzirme döneminde bazı annelerde hipotiroid gelişebilmektedir. Bu durumdaki emziren anneler, hipotiroide karşı önerilen ilaçları kullanamamaktadırlar. Hipotiroid ilacını almak zorunda olduklarından bebeklerini sütten kesmek zorunda kalmaktadırlar. Bu durumda olan annelere dereotu kürünü önermekteyim. Dereotu kürü, hem sütlerini artırmakta hem de hipotiroide bağlı şikayetleri ortadan kalkmaktadır. Dereotu nasıl olsa hipotiroid problemimi çözüyormuş deyip, kesinlikle hekim kontrollerini ve önerilerini kesinlikle ihmal etmeyiniz. Hekiminize danışarak dereotu kürünü uygulayabilirsiniz. Unutmayınız ki, hastalık yoktur hasta vardır. Her insanda dereotu kürü % etkili olacaktır diye bir kural kesinlikle yoktur. Çünkü, her insanın metabolizması detayda farklı çalışır. Hekim kontrollerini ihmal etmeden dereotu kürü uygulanabilir. 

 

Dereotu ve Antibiyotikler

Hekiminiz herhangi bir nedenle, aşağıda isimleri belirtilmiş olan bakterilere karşı antibiyotik vermiş ise, dereotu kürünü özellikle uygulamanızda fayda vardır. Dereotu kürü antibiyotik kullanımlarında agonist etkilidir. Agonist etki ne demektir? Agonist, karşılıklı veya aynı anda kullanımda birbirini destekleyen demektir. Agonistin tersi ise, Antagonist'tir. Antagonist, aynı anda kullanıldıklarında birbirinin etkisini azaltan veya yok eden demektir. Örneğin, etkin maddesi nitrofurantoin olan antibiyotik kullanımı önerilmiş ise, dereotu kürünü özellikle bu antibiyotikle beraber uygulayınız. Çünkü dereotunun içerdiği carvone, bu antibiyotiğin etkisini artırmaktadır. Dereotu enaz onbir adet antibakteriyel özelliği olan doğal etkin maddeler içermektedir. Dereotunun etkili olduğu bakterilerden bazıları şunlardır.

  • Citrobacter freundii
  • Enterobacter aerogenes
  • Enterobacter cloacae
  • Escherichia coli
  • Klebsiella pneumoniae
  • Proteus mirabilis
  • Proteus vulgaris
  • Serratia marcescens
  • Helicobacter pylori

Dereotunun içeriğinde bulunan bazı antibakteriyel özellikli etkin maddeler şunlardır.

  • 2-nonanol
  • Dimethylcoumaran
  • Alfa-terpineol
  • Anathelo
  • Carvacrol
  • Dipentene
  • Isorhamnetin
  • Safranol
  1. Goitrogenik etkili maddeler: Bazı etkin maddeler doğrudan tiroid bezinin olumsuz çalışmasına neden olmakta ve uzun müddet kullanıldığı taktirde de kalıcı tiroid şikayetlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu maddeler, sulfadimethoxine, propylthiouracil, potasyum-perklorat ve iopanoik asittir.
  2. Kortizon kullanmak zorunda olanlar: Değerli okuyucu, günümüzde hekim kontrolü altında kortizon kullanmak zorunda kalan birçok hasta vardır. Romatoid artirit, ülseratif kolit, chron, ms, otoimmünhepatit ve daha birçok hastalıkta kortizon tedavisi önerilmektedir. Kortizonun belli başlı yan tesirleri, gözlerde katarakta neden olabilmekte, kemik erimesine (osteoporoz) sebep olabilmekte veya tiroid fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilmektedir. Kortizon kullanmak zorunda olan hastalara tiroid fonksiyonlarının olumsuz etkilenmesine karşı zaman zaman dereotu kürünü uygulamalarını öneririm.
  3. Menopozda olan bayanlar: Değerli okuyucu, dereotu menopoz şikayeti olan bayanlar için mükemmel bir yardımcıdır. Menopoza bağlı ateş basması ve terleme şikayetlerinde adeta imdada yetişir. Dereotu kürüne başladıktan birkaç gün sonra ateş basmaları ve terlemeler giderek azalmaya başlar.
  4. Zayıflamak isteyenler: Zayıflamak isteyenlere veya zayıflama diyeti uygulayanlara her öğünlerinden onbeş dakika önce bir yemek kaşığı dolusu taze dereotu tüketmelerini tavsiye ederim. Dereotu, sofraya oturduğunuzda daha az yemek yemenize büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Çünkü iştahınızın kapanmasına ve doygunluk duygusunun erken başlamasına neden olacaktır.
  5. Helicobakter Pylori: Mide rahatsızlıklarına neden olan helicobakter pylori bakterisi ileri evrelerde mide kanserine de sebep olabilmektedir. Dereotunun içerdiği safranen etkin maddesi helicobakter pyloriye karşı savaşan önemli antibakteriyellerden bir tanesidir. Bu bakteriye karşı mükemmel bir destekleyicizaman zaman uygulanacak dereotu kürüdür. 
  6. Romatizma hastaları: Dereotu, hem romatizma hastalarına yardımcı hem de gelişecek veya gelişmekte olan iltihaplı romatizmaya karşı da önleyici ve yardımcı tedavi sunabilmektedir. 
  7. Hemoroid (basur): Hemoroid şikayetleriniz sık sık tekrar ediyor ise, sofranızda öğünleriniz öncesi dereotu tüketimine önem veriniz. Yılda birkaç kez birer haftalık uygulayacağınız dereotu kürü, hemeroid şikayetlerinizin tekrarına karşı iyi bir önleyici güç oluşturacaktır.
  8. Tiroid nodüllerine karşı: Değerli okuyucu, dereotu kürü tiroid hormonlarını dengeleyip sağlıklı çalışmasına yardımcı olurken, aynı zamanda nodüllerin küçülmesinde veya tamamen yok olmasında da etkilidir. Birkaç mm büyüklüğündeki nodülleri tamamen yok edebilirken, cm düzeyindeki nodüllerin sadece küçülmelerinde etkili olabilmektedir. Dereotu kürüne ek olarak, tiroid nodüllere karşı daha güçlü bitkisel kürler de vardır.
  9. Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur. 
  10. Not:  Hamile ve emzirme döneminde olan bayanlar dışında Prolaktin yüksekliği yaşayan kişiler için kür talimatında bulunan DEREOTU önerilmemektedir.

 

ibrahim saraçoğlu Troid için dereotu kürü

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu sağlıkiçin bitkisel kürlerini bizlerle paylaşmaya devam monash.pw Dr. İbrahim Saraçoğlu 'nun Tiroid (hipotiroid ya da hipertiroid) şikayetlerine karşı önerdiği destekleyici bitki "dereotu' kürüdür .
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Bu kürün özellikle nodüller için de etkili olduğunu söylüyor. Bu kürü ayrıca bitkisel olarak da yardımcı ve destekleyici kür kullanabilirsiniz.
Hipotiroid (Tiroidin yavaş çalışması) ya da Hipertiroid (Tiroidin hızlı çalışması) durumunda, dereotu kürü uygulanacaktır. Tiroid glandının her iki durumunda da kürün uygulanış tarzı aynıdır.

Dereotu kürünün uygulanışı: Sabah, öğle ve akşam aç karnına, öğünlerden 15 dakika önce 1 yemekkaşığı dolusu taze yeşil dereotu bir kaç kere çiğnendikten sonra yudum su ile yutulacaktır. Bu küre hiç ara verilmeden 3 ay devam edilir.

Kürün ikinci ayından sonra tiroid hormonlarınızı zaman zaman kontrol ettirin, çünkü kullandığınız ilacın miktarını azaltmanız gerekebilir. İlaç azaltımını doktorunuza danışmadan kesinlikle kendi kendinize karar vermeyin.

Tiroid nodüllerinin küçülmesinde ya da ilerlemesinde de bu kür oldukça etkilidir. Bu kür sayesinde çok sayıda hasta, ilaç alımından kurtulmuştur .Var olan nodülleri de yok olmuştur. Gerekirse dereotu kürüne daha uzun zaman devam edilebilir.
Bu konuda 5 ay sonra ilaçlarını bırakan hastaların oranı yüzde 90'dır.

Haşimato Hastalığı Bitkisel Tedavi

Haşimato Hastalığı Bitkisel Tedavi
Haşimato hastalığı bitkisel tedavi dediğimiz zaman tiroit hastalığı için uygulanan bitkisel tedavi yöntemleri akla gelmektedir. Hashimato tiroiditi olarak da bilinen bu hastalık tiroit bezi iltihabı ve tiroit yetmezliği anlamlarına gelmekte olan hipotiroid hastalığının sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Hashimato hastalığı sırasında tiroit bezinin kendi bağışıklık sistemi tarafından üretilen antikorların saldırısına uğraması söz konusudur. Bu hastalığa neden olan antikorların tiroit bezinin önemli bir bölümünü tahribata uğrattığı görülmektedir. Buna bağlı olarak da tiroit hormonu üretiminin azaldığı görülmektedir. Tiroit hormonunun üretiminin azalması ise tiroit yetmezliğine yani hipotiroid hastalığına yol açmaktadır.

Haşimato hastalarına baktığımız zaman çok kolay kilo aldıklarını ancak çok zor kilo verdiklerini görebiliyoruz. Yani bu kişilerin kilolarını yönetme konusunda başarısız olduklarını söyleyebiliriz. Bu hastalık kişide kabızlık ve hemoroit gibi sorunlara da neden olabiliyor. Bu hastaların bir bölümünde de yorgunluk, cinsel isteksizlik ve hatta depresyon gibi sorunlar ortaya çıktığını görebilmek mümkündür. Bunların yanı sıra kolesterol yüksekliği de görülebilmektedir. Hatta kanser olduklarını görebilmek de mümkündür. Bu yüzden tiroit bezindeki nodüllere iğne biyopsisi gerçekleştirilmelidir.

Haşimato Tiroidinin Nedenleri

  • Kalıtsal Faktörler
  • Kalıtsal Olmayan Faktörler
  • Seks hormonları ve stres gibi vücut içinden kaynaklanan faktörler
  • Vücut dışından kaynaklanmakta olan faktörler
  • İnfeksiyon
  • Radyasyon
  • İnterferon, Lithium ve İnterleukin tedavisi
  • Fazla miktarda iyot alımı

Haşimato Hastalığı Bitkisel Tedavi Yolu

Dereotu Hashimato hastalığının tedavisinde kullanılan bitkisel yöntemdir. Dereotu kürü sayesinde tiroit hormonlarının dengelenmesi, nodüllerin küçültülmesi ya da tamamen yok edilmesi mümkün olmaktadır. Bu kürü 3 ay boyunca uyguladığınız zaman etkili sonuçlar alabilmeniz mümkündür. Sabah, öğle ve akşam olmak üzere günde 3 kez aç karnınıza 1 yemek kaşığı dolusu taze yeşil dere otunu birkaç kez çiğneyip yudum su ile yutmanız Haşimato hastalığı bitkisel tedavi yöntemini uygulamanıza olanak sağlayacaktır. 3 ay boyunca ara vermeden bu kürü uyguladığınız zaman 2 ayın sonunda tiroit hormonlarınızı kontrol ettirdiğiniz zaman sonuçlarını görebileceksiniz.

Son Güncelleme :

Haşimato Hastalığı Bitkisel Tedavi ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz.


0 Yorum Yapılmış "Haşimato Hastalığı Bitkisel Tedavi"


Kayıtlı yorum bulunamadı ilk yorumu siz ekleyin
Sinir Ucu İltihabı Bitkisel Tedavi
Sinir Ucu İltihabı Bitkisel Tedavi
Sinir Ucu İltihabı Bitkisel Tedavi, Tıpta sinir hücrelerindeki hasarı, nöropati olarak anlatan bir terimdir. Bu durum, ellerden başlayarak ayakların ve bacakların üst tarafını etkiler. Özellikle nöronların hasar görmesinden dolayı vücutta oluşan cilt
Lenf Bezi Şişmesi Bitkisel Tedavi
Lenf Bezi Şişmesi Bitkisel Tedavi
Lenf bezi şişmesi bitkisel tedavi, Vücudumuzda bulunan lenf bezeleri vücudun koruma mekanizmalarıdır. Lenf bezi şişmesi demek vücudunuza girmeye çalışan veya giren mikroorganizmalarla vücudunuzun savaştığı anlamına gelmektedir. Her lenf bezi şişmesin
Burun Poliplerine Bitkisel Tedavi
Burun Poliplerine Bitkisel Tedavi
Burun poliplerine bitkisel tedavi, burun polipleri burun boşluklarında ve içinde oluşan armut şeklinde polipleri kapsamına alır. Polipler burun mukozasındaki hastalık, iltihabi baloncukların sonucunda meydana gelir. Bunun neticesinde antrokoanal poli
Kulakta Sıvı Birikmesi Bitkisel Tedavi
Kulakta Sıvı Birikmesi Bitkisel Tedavi
Kulakta Sıvı Birikmesi Bitkisel Tedavi, Kulakta sıvı birikmesi insanın boğazında bulunan dar geçitlerin, östaki borusunun ya da iç kulağın düzenli çalışmaması durumunda oluşan bir rahatsızlık olarak bilinmektedir. Bunların yanı sıra kulakta sıvı biri
Safra Kesesi Polipleri Bitkisel Tedavi
Safra Kesesi Polipleri Bitkisel Tedavi
Safra kesesi polipleri bitkisel tedavi, birçok kişi tarafından ele alınan bir konudur. Son derece etkili yöntemlerle insanlarda meydana gelen safra kesesi polipler bitkisel tedaviler sayesinde çok doğal bir şekilde iyileştirilebilmektedir. Fakat bu i
Rahim Duvarı Kalınlaşması Bitkisel Tedavi
Rahim Duvarı Kalınlaşması Bitkisel Tedavi
Rahim duvarı kalınlaşması bitkisel tedavi, tıp dilinde endometrial hiperplazi denilen kadın hastalıklarından biridir. Rahim duvarı, bağ dokusundan ve salgı yapan bezlerden oluşmaktadır. Bu iki yapının, aniden ve miktar olarak artması sonucunda rahim
Helicobacter Pylori Bitkisel Tedavi
Helicobacter Pylori Bitkisel Tedavi
Helicobacter Pylori Bitkisel Tedavi; Helicobacter Pylori (Hp), midede ülsere ve mide yüzeyinin kronik iltihabına yol açabilen bakterinin adıdır. Helikobakter Pylori mide ve duodenumun tabakasına yerleşen, spiral yapıda, microaerofilik gram negative b
Bağ Dokusu Hastalığı Bitkisel Tedavisi
Bağ Dokusu Hastalığı Bitkisel Tedavisi
Bağ dokusu hastalığı bitkisel tedavi; eklem, kas ve sinirleri etkileyen bağ dokusu bilinen bir romatizma hastalığıdır. Bağdokusu ya arası kişilerde görülür. Özellikle soğuk havalarda ve nemin yüksek olduğu yerde ilerleyen bir hastalıktır. Bağ d
Kirpik Dibi İltihabı Bitkisel Tedavisi
Kirpik Dibi İltihabı Bitkisel Tedavisi
Kirpik dibi iltihabı bitkisel tedavisi göz sağlığı için oldukça önemlidir. Kişi aşağıdaki bitkisel tedavileri yaptığı zaman gözlerinde önemli derecede rahatlama meydana gelmektedir. Kirpik dibi iltihabının neden olduğu yanma, sulanma, batma ve çapakl
Ganglion Kisti Bitkisel Tedavisi
Ganglion Kisti Bitkisel Tedavisi
Ganglion Kisti Bitkisel Tedavi, eklemlerde veya tendon kılıf üzerinde şişlik olarak beliren iyi huylu kistlerin oluşturduğu hastalık türüne Ganglion kisti adı verilir. Genellikle sıvı kesesine benzer. Şişliğin içerisinde koyu ve yapışkan halde şeffaf
Bitkisel Tedavi
Bitkisel Tedavi
Bitkisel tedavi çok eski zamanlarda beri insanlarda sağlık açısında olumlu gelişmelere neden olan uygulamalardandır. Neredeyse insanlık tarihi kadar eski zamanlardan beri kullanılan bazı bitkiler tıbbın olmadığı zamanlarda birçok kişinin şifa alarak
Crohn Hastalığı Bitkisel Tedavi İbrahim Saraçoğlu
Crohn Hastalığı Bitkisel Tedavi İbrahim Saraçoğlu
Crohn hastalığı bitkisel tedavi İbrahim Saraçoğlu tarafından yapılan incelemeler sonucunda ortaya çıkan bir tür bitkisel tedavi şeklidir. Bağırsak sisteminde sürekli iltihaba sebep olan kronik bir enflamatuvar bağırsak rahatsızlığı olarak karşımıza ç

 

Sinir Ucu İltihabı Bitkisel Tedavi
Lenf Bezi Şişmesi Bitkisel Tedavi
Burun Poliplerine Bitkisel Tedavi
Kulakta Sıvı Birikmesi Bitkisel Tedavi
Safra Kesesi Polipleri Bitkisel Tedavi
Rahim Duvarı Kalınlaşması Bitkisel Tedavi
Helicobacter Pylori Bitkisel Tedavi
Bağ Dokusu Hastalığı Bitkisel Tedavisi
Kirpik Dibi İltihabı Bitkisel Tedavisi
Ganglion Kisti Bitkisel Tedavisi
Bitkisel Tedavi
Crohn Hastalığı Bitkisel Tedavi İbrahim Saraçoğlu
Trigeminal Nevralji Bitkisel Tedavi
Kanda Yağlanma Bitkisel Tedavi
Rahim İltihabı Bitkisel Tedavi
Peyronie Hastalığı Bitkisel Tedavisi
Tiroid Nodülü Bitkisel Tedavi
Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu Bitkisel Tedavi
Yumuşak Doku Romatizması Bitkisel Tedavisi
Haşimato Hastalığı Bitkisel Tedavi
Bebeklerde Faranjit Bitkisel Tedavi
Menisküs Yırtığı Bitkisel Tedavisi
Bağırsak İltihabının Bitkisel Tedavisi
Sık İdrara Çıkma Bitkisel Tedavisi
Kılcal Damar Tedavisi Bitkisel
Kistlerin Bitkisel Tedavisi
Diş Eti Hastalıkları Bitkisel Tedavisi
Akciğer Su Toplaması Bitkisel Tedavisi
Boyun Fıtığı Bitkisel Tedavi
Miyom Bitkisel Tedavi

Popüler İçerik

Trigeminal Nevralji Bitkisel Tedavi

Trigeminal Nevralji Bitkisel Tedavi

Trigeminal nevralji bitkisel tedavi; sinir üzerinde duyulan, genellikle batıcı ve şiddetli ağrı spazmlarından oluşur. Bu spazmlar sinirin tahrişi ve z

Kanda Yağlanma Bitkisel Tedavi

Kanda Yağlanma Bitkisel Tedavi

Kanda yağlanma bitkisel tedavi, Kanda bulunan yağ her insanda olan ve hücre zarları ile bazı hormonların yapılmasında kullanılan bir maddedir. Kandaki

Rahim İltihabı Bitkisel Tedavi

Rahim İltihabı Bitkisel Tedavi

Rahim iltihabı bitkisel tedavi,  rahim iltihabı yumurtalıkların iltihaplanmasıyla oluşan bir rahatsızlıktır. Rahim iltihaplanmaları dölyatağı, dölyata

Peyronie Hastalığı Bitkisel Tedavisi

Peyronie Hastalığı Bitkisel Tedavisi

Peyronie Hastalığı Bitkisel Tedavisi; Erkeklerde penis içerisinde, sert plakların oluşmasıyla ortaya çıkan hastalığa Peyronie Hastalığı denir. Oluşum

Tiroid Nodülü Bitkisel Tedavi

Tiroid Nodülü Bitkisel Tedavi

Tiroid nodülü bitkisel tedavi, tiroid nodülü büyüklüğü, sertliği, sayısı, büyüme hızı, hareketliliği, hastanın genetik öyküsü gibi etkenler dikkate al

Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu Bitkisel Tedavi

Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu Bitkisel Tedavi

Hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu bitkisel tedavi, yöntemleri kullanarak ilaç almadan tedavi edilebilir. Anne adayının yediği içtiği besinlerden bebe

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır