haliç yat limanı ne zaman başlayacak / Haliç Tersanesi'ne yat limanı tartışması - Son Dakika Haber

Haliç Yat Limanı Ne Zaman Başlayacak

haliç yat limanı ne zaman başlayacak

İSTANBUL SENİN, BEYOĞLU SENİN

“Haliç Tersanesi” 15. yüzyıldan günümüze kadar gelişerek varlığını devam ettiren kültürel, mimari ve endüstriyel olarak özgün bir değere sahiptir. İçinde 17 adet “Sanayi Yapısı”, 2 adet “Yer Üstü Kalıntı”, 3 adet “Sivil Mimari Örneği”, ve 7 adet “Anıt Eser” (Çorlulu Ali Paşa Hamamı, Çorlulu Ali Paşa Camisi, Çorlulu Ali Paşa Şadırvanı, Mehmet Dede Türbesi, 2 adet tarihi duvar ve kule, Aynalıkavak Kasrı Hamamı) ve 5 adet anıt ağaç (4 adet çam ağacı ve bir adet sakız ağacı) yer almaktadır.

2013 yılında 49 yıllığına yap-işlet-devret modeliyle ihale edilen tarihi tersane alanı için otel, apart otel, ofis binaları, ticari üniteler, dini tesis, yeme içme alanları, kongre ve kültür merkezi, sinema vb. eğlence merkezleri ile 70 yat bağlama kapasiteli 2 adet yat limanı gibi fonksiyonlar önerilmiştir. “Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi”ne 2015 yılında GMO İstanbul Şubesi, İMO İstanbul Şubesi, MO İstanbul Büyükkent Şubesi ve ŞPO İstanbul Şubesi tarafından ortak dava açılmıştır.

Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi’nin (Haliçport) etki alanında kaldığı ve kavşak/yol genişletme gerekçesiyle ocak ayında “Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı” tarafından ağır iş makineleriyle yıkımına başlanan tarihi “Divanhane’nin” eski karakol binası, İBB’nin yıkım ve kararına karşı başlattığı ve henüz sonuca bağlanmayan mahkeme sürecine rağmen yıkılmış ve tepkilere sebep olmuştur.

Haliç’teki tarihi Camialtı ve Taşkızak tersanelerinin yerine yapılması planlanan ve ihaleye çıkılan projedir. Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi, Yap İşlet Devret (YİD) modeliyle hayata geçirilecek.


24.07.2013 13:51:28Lokasyon Tarihi

Haliçport - Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi

Haliçport projesi nedir?

Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2012’de hazırlanarak koruma kuruluna sunulan ‘Taşkızak, Haliç ve Camialtı Tersaneleri Sosyal ve Kültürel Amaçlı Yeni Kullanım Ön Etüt Projesi’dir. 

Haliç Tersaneleri’nin tarihçesi nedir? 

İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet’in talimatıyla 1455’te kurulan Haliç Tersanesi, en uzun süre faaliyet gösteren tersanelerden birisi oldu. O zamanki adıyla, ‘Tersane-i Amire’, Yavuz Sultan Selim döneminde 100 birimli, Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa birimli dev bir tersane haline geldi. Denizcilikteki gelişmeyle bu bölge inşa tezgahları, kışlalar ve yelken dikim atölyelerini de içine aldı. Kürek mahkumlarına, Mimar Sinan’ın inşa ettiği zift ambarına ve Avrupa’dan alınan havuzlara ev sahipliği yapan tarihi liman, yakın zamana kadar hizmet verdi. Bir süreden beri atıl vaziyette olan liman bölgesi için bir dönem ‘Deniz Müzesi’ yapılması da gündeme gelmişti.

Haliçport ihalesi ne zaman yapıldı?

2 Temmuz 2013 tarihinde yapılan Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi ihalesinde, Sembol - Ekopark İnşaat - Fine Otelcilik OGG ve Cengiz - Taca - Galeri İnşaat teklif verdi. Haliçport için yapılan ihalede, şartname alan Doğuş Grubu’nun zarfından ise teşekkür mektubu çıktı. Haliçport için teklif vermeyen Doğuş Grubu, mayıs ayında yapılan Galataport ihalesini kazanmıştı.

Haliçport - Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi

Haliçport için yapılacak açık artırmada, Sembol İnşaat’ın liderliğini yaptığı ortak girişim grubu ile Cengiz İnşaat’ın liderliğini yaptığı ortak girişim grubu mücadele edecek. Sembol İnşaat, Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’nin şirketi. Cengiz İnşaat ise mayıs ayında yapılan 3. Havalimanı ihalesini kazanan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çılgın Türkler” diye tanımladığı konsorsiyumun ortağı.

Haliçport ihalesine hangi firmalar teklif verdi? 

Milliyet Gazetesinde Mithat Yurdakul imzasıyla yayınlanan habere göre; ihale komisyonu başkanı, Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Eyidoğan, İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi’nin 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap - İşlet - Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkındaki Kanun ve 2011/1807 Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde ihale edileceğini bildirdi.

Bugüne kadar 18 firma veya kişinin dokümanı incelediğini ifade eden Eyidoğan, dış zarf belgeleri tamam olan isteklilerinin, iç zarflarının açılacağını belirtti. Eyidoğan, teklif mektubu zarflarının ise komisyon tarafından daha sonra açılacağını kaydetti.

Eyidoğan, ihalenin iki oturumunun ardından komisyonun belgeler üzerinde esasa ilişkin inceleme yapacağını ve puanları 75 ve üzeri olan isteklilerin final oturumuna davet edileceğini ifade etti. Eyidoğan, son oturumun tarihinin, komisyon incelemelerinin tamamlanmasının ardından belirleneceğini söyledi.

Haliçport - Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi

İhaleye teklif veren firmaların belge kontrollerinin ardından teknik şartname uygunlukları incelenecek; ardından, ihale komisyonunun belirleyeceği bir tarihte yeterli bulunan firmalar teslim ettikleri teklif mektuplarının açılması için yeniden davet edilecek.

En yüksek kira bedelini veren firmanın teklifi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın onayına sunulacak. Proje 250 dönümlük alanda 70’er yat bağlama kapasiteli iki yat limanı, 400’er oda kapasiteli iki adet 5 yıldızlı otel, bin kişilik cami, AVM ve otoparkın inşa edilmesi ve bu yapıların dört yılı yapım süresi olmak üzere 49 yıllığına özel sektör tarafından işletilmesini kapsıyor. En geç 10 gün içinde ihaleyle ilgili açık pazarlığa geçilmesi bekleniyor.

Haliçport’un sınırları belli oldu mu? 

Projenin nereye yapılacağı ile ilgili belirsizlik ise devam ediyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yetkilileri 558 yıllık Haliç Tersanesi’nin yıkım projesi dışında kaldığını, atıl durumda olan Camialtı ve Taşkızak tersanelerinin dönüştürüleceğini belirtiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesinde ise Haliç’i içine alan 916 Ada’nın da proje kapsamında olduğuna işaret edildi. Üst düzey hükümet yetkililerinin ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin projesinde yer alan Fatih Tersanesi’ne yapılacak düzenlemeyle ilgili bir kararının olmadığı, tarihi mekanlara dokunulmaması konusunda duyarlılık gösterildiği ifade edildi. Bu kapsamda projenin Camialtı ve Taşkızak tersaneleri ile kısıtlı tutulması üzerinde durulduğu öğrenildi.

Haliç için düşünülen yeni projeden kısa bir süre önce İstanbul adına bölgede iddialı bir yatırım için ihale yapılmıştı. Mayıs ayının ortasında Haliç’in Boğaz cephesindeki komşusu Karaköy bölgesinde Galataport olarak bilinen Salıpazarı Liman Sahası’nın 30 yıl süreyle işletme hakkının verilmesini kapsayan ihalede Doğuş Grubu 702 milyon dolarla en yüksek teklifi vererek ihaleyi kazandı. Doğuş grubu 3 yıl içinde tamamlamayı planladığı proje için 400 milyon dolarlık yatırım bütçesi çıkarmıştı.

Haliç’te ve Salı Pazarı’nda belirlenen alanlara yapılacak yeni turizm projeleriye birlikte Karaköy, Şişhane ve Kasımpaşa hattının önümüzdeki dönemde hareketlenmesi bekleniyor.

Bu arada tersanelerin yeri için Koç grubunun ‘müze’ yapmak için istekli olduğu ve olası bir ihalede yer alması bekleniyordu. Tersane bölgesiyle aynı kıyıda Koç grubunun kurduğu Hasköy’deki Rahmi Koç Müzesi bulunuyor.

Haliçport’ta neler olacak? 

06 Temmuz 2013 tarihli Radikal Gazetesi’nin Elif İnce imzalı haberine göre; İBB'nin Haliçport için 2012'de hazırlattığı ön etüt projelerinde yok yok: Dönmedolap, tarihi vinçlere asılı dev ekranlar, tersaneler arası teleferik hattı, yat fuarı, su sporları merkezi, müzik müzesi... Koruma kurulunun "Uygulama İmar Planı olmadan değerlendiremeyiz" kararına rağmen planlar yapılmadan ihaleye çıkıldı.

Haliçport - Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi

Haliç kıyısındaki tarihi Camialtı ve Taşkızak tersaneleri yerine yapılması planlanan ve geçen salı ihaleye çıkan ‘YİD Modelli Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi’ bilinmezliğini korurken Radikal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ’nin 2012’de hazırlayıp koruma kuruluna sunduğu ‘Taşkızak, Haliç ve Camialtı Tersaneleri Sosyal ve Kültürel Amaçlı Yeni Kullanım Ön Etüt Projesi’ni ele geçirdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı BİMTAŞ ve İMP (Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi) tarafından 2012’de tamamlanan yaklaşık 100 sayfalık kitapçıkta üç alternatif proje bulunuyor. Geçen salı gerçekleşen ‘YİD Modelli Haliç Yat Limanı ve Kompleksi’ ihalesi yalnızca Taşkızak ve Camialtı tersanelerini kapsarken İBB’nin ‘ön çalışması’nda Haliç Tersanesi de projelendirilmiş. Projelerde yok yok: ‘Seyr-ü Sefa’ dönmedolap, saltanat kayığı üretimi, yat fuarı, akvaryum, olimpik yüzme havuzu ve dalış merkezi, müzik müzesi, hatta ‘kızak temalı’ restoran… Ön etüt projesine göre tersanelerdeki tescilli olmayan bütün yapıların yıkılması (toplam bina alanının yaklaşık yarısı) ve bazılarının yerlerine de otopark yapılması öngörülüyor. 

Koruma Kurulu ne dedi?

2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Haziran 2012’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ön etüt projelerini incelediğini belirterek tümü tarihi ve kentsel sit alanı olan, içinde 30’un üzerinde tescilli yapı ve kalıntı bulunan tersaneler bölgesine yapılacak herhangi bir projeyi değerlendirmeden önce 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları’nın hazırlanmasını talep etti. 

Kurul, kararında Haliç Tersanesi’nin ‘Dünyanın en eski tersanesi olarak kullanılmaya devam ettiğini’ kaydederek “İstanbul’un deniz kültürünü öne çıkaracak sergilemelerin (tarihi gemiler, saltanat kayıkları, kahraman gemiler) yapılabileceği, 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın hazırlanarak iletilmesi, uygulamalarla ilgili taleplerin 1/1000 ölçekli plandan sonra değerlendirilebileceği” kararını verdi. Kurul kararının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen planlar hazırlanmadı ve ihaleye çıkıldı. 

Basına yansıyan bilgilere göre Camialtı ve Taşkızak tersanelerine beş yıldızlı otel, yat limanı ve AVM yapılacak; ‘İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi’ adı altında Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle 49 yıllığına ihale edilecek. 

Haliçport projesinde neler yapılacak?

1. PROJE - Deniz savaşı animasyonları: Camialtı-Haliç Tersanesi arasında yayalara ‘su üzerinde yürüme bandı’ ayrıca kayık ile ulaşım; yat sergisi ve satış showroom; iskele üzerinde kafeler; Osmanlı sanatları uygulama atölyeleri (ebru, hat, minyatür, maket gemi); bilim merkezi (güneş saati, pi sayısı heykeli, pusula); deniz savaşları animasyonları; akvaryum, su sporları parkı, Yenikapı’dan çıkarılan gemilerin sergileneceği ‘kent müzesi’… *Haliç Tersanesi ‘yaşayan müze’ olacak, sembolik olarak gemi üretimine ve onarımına devam edecek. Ayrıca “İstanbul’un fethi sırasında kullanılan gemilerden biri Taşkızak ve Camialtı tersanelerinde sergilenecek, raylar üzerinden yürütülerek denize indirilmesi canlandırılarak İstanbul’un fethi yeniden yaşatılacak”…

2. PROJE - Vince ekran asılacak: Panoramik gösteri salonu, akvaryum, denizcilik müzesi, tarihi deniz savaşlarını anlatan askeri müze, sembolik heykeller... Ayrıca tescilli yapılar gemicilik sektörüne kiralama usulü verilerek ürünlerinin satışını yapabilecekleri mekânlar olarak kullanılacak; “konser ve gösteriler için düşünülen açık meydanda mevcuttaki vinç üzerine asılacak olan ekran ile görüntülü sunumlar da yapılabilecek”… 

Haliçport - Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi

3. PROJE - Seyr-ü Sefa dönmedolap: Haliç-Camialtı arasında teleferik hattı; Taşkızak Tersanesi’ne ‘İstanbul Seyr-ü Sefa dönmedolap’; denizcilik tarihi müzesi, Haliç ve Boğaziçi uygarlıkları müzeleri, İstanbul müzik müzesi (Osmanlı ve Türk müziği enstrümanları) ve bienal sergi binası, yatçılık fuar ve sergi alanı satış birimleri; olimpik yüzme havuzu kürek ve kano, dalış, sporları merkezi, futbol, basketbol, tenis sahaları; deniz ürünleri aşçılık atölyesi, kadırga ve kızak temalı restoran; Haliç Tersanesi’nde saltanat kayıklarının üretim geleneğinin canlandırılması ve turistik kullanımı; Haliç fauna ve flora sergi birimleri, asma bahçeler…

Haliç Yat Limanı ihalesini kim kazandı? 

hurriyet.com.tr'de 24 Temmuz 2013 tarihinde yayımlanan haber şöyle; 

Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi ihalesi tamamlandı. İhaleyi 1 milyar 346 milyon dolarla Rixos otelleriyle bilinen Sembol İnşaat Ekopark ve Fine Otel ile oluşturduğu konsorsiyum ile kazandı. Sembol İnşaat'ın patronu Fettah Tamince iş hayatına halı satarak başlamış, 2000 yılında Rixos zincirini kurarak Türkiye'nin en önemli işadamlarından biri haline gelmişti.

Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi ihalesinde, Cengiz İnşaat-Taca İnşaat-Galeri Kristal ile Sembol Uluslararası Yatırım-Ekopark Turizm-Fine Otelcilik ortak girişim grupları yarıştı. 1 milyar 138 milyon dolarla başlayan açık artırma 20 tur devam etti ve sonuçta kazanan 1 milyar 346 milyon dolarla Rixos Grubu'nun da sahibi Sembol-Ekopark-Fine Otel ortaklığı kazandı. Oluşan bu fiyata KDV de dahil edilecek.

Firmanın teklifi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın onayına sunulacak ve Yıldırım'ın onaylaması halinde ihale sonuçlandırılacak.

İŞLETME SÜRESİ 45 YIL

Proje, 4 yılı inşaat, 45 yılı işletme süresi olmak üzere 49 yıllığına Yap-İşlet-Devret modeliyle gerçekleştirilecek. Proje kapsamında her biri 70 yat kapasiteli iki yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı iki otel, dükkanlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, bin kişilik cami ve otopark yapılacak. Tarihi Haliç Tersanesi proje kapsamı dışında yer alıyor.

'FİYAT BEKLEDİĞİMİZDEN YÜKSEK ÇIKTI'

İhaleyi kazanan Rixos otelleri sahibi ve Sembol İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince projeye 1 milyar TL yatırım yapacaklarını söyledi. Fettah Tamince 4 yılın altında projeyi bitirmek istediklerini belirtti.

Projenin finansmanı konusunda da konuşan Tamince yüzde 20-25'ini özkaynaklardan sağlayacaklarını belirtirken projeye sağlayacakları kredi için "dünyadaki gelişmeler soru işareti olsa da şartlara bakacağız. dedi. Tamince ihale fiyatının beklediklerinden yüksek çıktığını da sözlerini ekledi. Tamince inşaatın bugünkü şartlarda en az 1 milyar lira civarında olacağını anımsatarak, "Önümüzde 3-4 yıllık bir süreç var, bu süre içerisinde ne olacağını hep beraber göreceğiz. Ödeme ise eşit taksitlerle gerçekleşecektir. Projede ekonominin şartlarına bağlı olarak yüzde 20-25 oranında öz sermaye kullanmayı planlıyoruz" dedi.  

Tamince "Yıllardır boş ve atıl kalmış bir alanı deniz ve tarihle buluşturacağız. İstanbul ve Türkiye'ye iddialı bir turizm alanı kazandıracağız" diye konuştu.   

VAN-ÇALDIRAN'DAN İŞ DÜNYASININ ZİRVESİNE

1972 yılında Van'ın Çaldıran ilçesinde doğan Fettah Tamince, liseyi Antalya’da okudu. Tamince o yıllarda turizmle ilgilenmeye başladı. Akrabalarıyla birlikte halı satan Tamince lise sonrası Almanya’da okudu ve 1994’te mücevher işine başladı.

Antalya Kemer’de ilk mağazasını açan Tamince, daha sonra turizmin diğer alanlarına da el attı. İlk olarak gayrimenkul sektörüne giren Tamince, turistlere villa ev satış işine girdi. Villa konut geliştirme ile inşaat sektörüne de giren Fettah Tamince 2000 yılında ilk Rixos'u açarak otelcilik sektörüne adım attı. Antalya'da arka arkaya oteller açan Tamince, daha sonra da yurtdışına açıldı. Rixos zincirine ait 13'ü Türkiye'de ve 7'si yurtdışında olmak üzere toplam 20 otel bulunuyor.

Ancak Fettah Tamince turizmci olarak bilinse de üç ana şirketinden en büyük ciroyu Sembol İnşaat'tan yapıyor. Özellikle Türki cumhuriyetlerde büyük ihaleler alan Sembol İnşaat, stadyuım ve alışveriş merkezleri gibi inşaatlar yapıyor. Fettah Tamince'nin hobileri arasında golf ve tenis oynamak yer alıyor.

İŞTE DAKİKA DAKİKA İHALE SÜRECİ

Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi ihalesi adım adım şöyle gelişti:

10:25 İki grubun teklif zarfları incelendi.

10:30 Sembol-Ekopark-Fine Otel ortak girişimin ilk teklifi 1 milyar 136 milyon 930 bin dolar  olarak gerçekleşti

10:31 Cengiz-Taca-Galeri Kristal'in ilk teklifi 862 milyon 600 bin dolar

10:33 Açık artırmaya geçildi. Cengiz-Taca-Galeri Kristal 1 milyar 138 milyon dolar teklif etti. Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 145 milyon dolara yükseltti.

İkinci turda Cengiz-Taca-Galeri Kristal  1 milyar 146 milyon dolar, Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 150 milyon dolar teklif etti.

Üçüncü turda Cengiz-Taca-Galeri Kristal 1 milyar 152 milyon dolar Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 170 milyon dolar teklif etti.

Dördüncü turda Cengiz-Taca-Galeri Kristal 1 milyar 172 milyon, Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 175 milyon dolar teklif etti.

Yedinci turda Cengiz-Taca-Galeri Kristal 1 milyar 210 milyon dolar, Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 212 milyon dolar teklif etti

On ikinci turda Cengiz-Taca-Galeri Kristal  1 milyar 246 milyon dolar, Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 260 milyon dolar teklif etti.

On altıncı turda Cengiz-Taca-Galeri Kristal 1 milyar 300 milyon dolar,  Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 301 milyon dolar  teklif verdi.  Böylece ihale değeri 1 milyar 300 milyon doları geçti.

On yedinci turda Cengiz-Taca-Galeri 1 milyar 302 milyon dolar teklif verdi. Sembol-Ekopark-Fine Otel mola aldı.

On sekizinci turda Cengiz-Taca-Galeri 1 milyar 327 milyon dolar, Sembol-Ekopark-Fine Otel  1 milyar 337 milyon dolar teklif verdi. 

On dokuzuncu turda Sembol-Ekopark-Fine Otel 1 milyar 345 milyon dolar teklif verdi. Yirminci tura girerken Cengiz-Taca-Galeri mola aldı.



Önerilen Bağlantılar : 3. Havalimanı

1 9.10. Haliç Yat Limanı ve Kompleksi (Haliç Port) Projesi İlk kez 12 Eylül sonrasında gündeme getirilen, Dalan döneminde uygulanmaya başlanan ve günümüzde kentsel dönüşüm ile daha ileri aşamaya ulaştırılan, bilimi, uzmanlığı, hukuku, şehirciliği ve planlamayı reddeden rant odaklı süreç, 24 Temmuz 2013 te bu kez Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi ile Haliç in el değmemiş son parçasına da uzandı. Okmeydanı Kentsel Dönüşüm Projesinin denize açılan kapısı olduğu ve zaman içinde Kasımpaşa yı da içine alarak Galataport ile bütünleştirilmesinin amaçlandığı açık olan bu proje ile dünyanın en eski ikinci tersanesi ve Tersane-i Amire nin günümüzdeki karşılığı olan 558 yıllık Haliç Tersanelerinin, dünya üzerinde başka örneği bulunmayan şekilde ve yaklaşık 6 asırdır gemi yapım işlevini sürdüren tek endüstriyel arkeolojik sitin ortadan kaldırılması için yeni bir adım atılmış oldu. Bu bağlamda Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi olarak ihale edilen bu projenin iptali ve Haliç Tersanelerinin bütünlüğünün korunması/yaşatılması amacıyla Temmuz 2013 ten bugüne çeşitli çalışmalar gerçekleştirdi. 24 Temmuz 2013 te ihalesi tamamlanan ve basında çıkan haberlere göre, 4 yılı inşaat, 45 yılı işletme süresi olmak üzere 49 yıllığına yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilecek olan proje kapsamında her biri 70 yat kapasiteli iki yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı iki otel, dükkânlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, bin kişilik cami ve otoparkı kapsamaktadır. İhale sadece Tersane-i Âmire yi oluşturan alanın bütünlüğünü bozmakla kalmamakta, 2863 sayılı Koruma Mevzuatı, Koruma Kurulu kararları, planlama ve şehircilik ilkeleri, imar mevzuatı vb uyulması zorunlu mevcut bütün yasal düzenlemeleri de yok saymakta olup, kamu ve toplum yararına açıkça aykırıdır. Bu nedenle ihalenin tamamlandığının basına duyurulduğu gün derhal bir basın açıklaması (Bkz 2.17) yapan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, akabinde bir dava açmıştır (Dava dilekçesi için bkz ve dava süreci ile ilgili olarak bkz ). Şubemiz bu süreçte kurulmasına destek verdiği Haliç Dayanışması nın çalışmalarını yakından takip etmiş ve gerçekleştirilen toplantılara katılmıştır. Tersaneler alanında yapılan usulsüz işlemler hakkında ilgili koruma kuruluna yasal bildirimde bulunduğu gibi, Haliç Dayanışması nın çalışmalarına mesleki açıdan da katkı sağlamıştır Ek: Dava Dilekçesi

2 İstanbul 6. İdare mahkemesi 2013/1833 Esas DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi VEKİLİ: Av. Ş. Can Atalay DAVALI: Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı KONU: Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi ile ilgili günlü Resmi Gazete de davalı idare tarafından 3396 Sayılı Kanun Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında ihale edileceği duyurulan ve tarihinde gerçekleştirilen ilk değerlendirme sonrasında tarihinde gerçekleştirilen açık arttırma ile sonuçlandırılan ihale işleminin öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve İPTALİ istemidir. ÖĞRENME TARİHİ: AÇIKLAMALAR: I. Yargılama Konusu İşlemin Niteliği Resmi Gazete nin tarihli sayısında yer alan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü ne ait ihale ilanı ile İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi nin yap-işlet-devret modeli çerçevesinde ihale edileceği duyurulmuştur. İhalenin ilk aşaması, tarihinde gerçekleşen ilk değerlendirmeyi müteakip tarihinde yapılan açık artırma ile sonuçlanmış; Cengiz İnşaat, Taca İnşaat ve Galeri Kristal adlı firmalardan oluşan ortak girişim grubu ile Sembol Uluslararası Yatırım, Ekopark Turizm ve Fine Otelcilik adlı firmalardan oluşan ortak girişim grubunun katıldıkları açık artırma sonucunda, ihaleyi 1 milyar 346 milyon dolar bedel öneren Sembol Uluslararası Yatırım, Ekopark Turizm ve Fine Otelcilik adlı firmalardan oluşan ortak girişim grubu kazanmıştır. Resmî Gazete de yayımlanan ihale duyurusunda ihale dosyalarının ücretsiz olarak görülebileceği; ancak ihaleye iştirak etmek için TL bedel ödenerek dosyanın satın alınması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen; bu süreçte ihale şartlarının öğrenilmesi

3 amacıyla yapılan başvurular, ihaleye katılmayacak olanlara bilgi de verilemeyeceği yanıtıyla geri çevrilmiştir. Bu nedenle Proje nin, 4 yılı inşaat, 45 yılı işletme süresi olmak üzere 49 yıllığına yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirileceği; her biri 70 yat kapasiteli iki yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı iki otel, dükkânlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, 1000 kişilik cami ve otoparkı kapsamakta olduğu, yetkililerin yaptıkları açıklamaların yer aldığı bazı medya haberlerinden öğrenilebilmiştir. İhalenin kapsadığı projelendirme alanının Tersane-i Âmire nin günümüze intikal etmiş parçalarından Taşkızak ve Camialtı Tersaneleri nden ibaret olduğu; dolayısıyla projenin Haliç Tersanesi alanını içermediği bilgisi de yine aynı haberlerde yer almıştır. Söz konusu ihale işlemi hukuka aykırıdır, iptaline karar verilmesi gerekmektedir. II. TMMOB Mimarlar Odası Yargılama Konusu İşlemin Hukuka Uygunluğunun Denetlenmesi İçin Dava Ehliyeti Vardır Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Anayasa nın 135. Maddesi ile 6235 ve 3458 sayılı yasalara göre kurulan TMMOB ye bağlı, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Anayasa nın 135. maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kamu tüzel kişiliğini haiz oldukları belirtilmiş olup aynı zamanda kuruluş amaçları da tanımlanmıştır. Bu amaçlar, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak olarak tanımlanmışlardır. Anayasa, kanun ve oda yönetmeliklerinde belirtildiği gibi müvekkil odalar, mesleğin ve meslektaşların hak ve çıkarlarını korumak, şehir planları ve uygulamalarının, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapılmasını denetlemek, bu konudaki eksiklikleri, yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları yapmakla yükümlüdür. Müvekkil davacı oda, ilgili bakanlık, kamu kurumları, belediyeler ve diğer kuruluş ve makamlarla ilişki içerisinde ülkemizin sağlıklı ve düzenli kentleşmesi, kent planlarının şehircilik esaslarına ve meslek ilkelerine uygun yapılması için yazışma, görüşme girişimleriyle düzeltilmesini başaramadığı hatalı plan, karar ve uygulamaları yargıya götürmekte, yargı yoluyla çabalarını sürdürmektedir.

4 . Anayasa nın 125. Maddesinde belirtildiği üzere, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri iptal davalarıdır. İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olup, bu koşulun idari işlemlerin iptal davası yoluyla denetlenmesini etkileyemeyecek şekilde anlaşılması gerekmektedir. Özellikle çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetini geniş yorumlaması çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, ayrıca herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa nın 56 ıncı maddesinin zorunlu bir sonucudur. Anayasa nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesinde Kamu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplinin ahlakını koruma maksadı ile kanunla konulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişileridir hükmü yer almakta olup, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunun 2. maddesinin b)

5Yasal düzenlemeler karşısında, uyuşmazlık konusu alanla ilgili olarak düzenlenen imar planlarına karşı dava açma ehliyeti bulunduğu hususunda tartışma olmayan Mimarlar Odasının bunun doğal sonucu olarak planlara dayalı yapı ruhsatlarının iptalini isteme konusunda dava açma ehliyeti bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır (Danıştay idari Dava Daireleri Kurulunun gün, 2008/397 Esas ve 2009/1684 Karar sayılı kararı.) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun gün, 2010/2026 Esas ve 2010/1474 Karar sayılı kararında da. uyuşmazlık konusu alanla ilgili olarak düzenlenen imar planlarına karşı dava açma ehliyeti bulunduğu hususunda tartışma olmayan Mimarlar Odasının bunun doğal sonucu olarak planların dayanağı kıyı kenar çizgisinin iptalini isteme konusunda dava açma ehliyeti bulunduğu sonucuna varılmıştır Diğer bir söyleyişle, müvekkil davacı odanın yargılama konusu ihalenin koşullarını belirleyen imar planının iptali için dava açma ehliyeti bulunduğu tartışmaya yer bırakmayacak biçimde açıktır. Kent merkezlerindeki kısıtlı kamu kaynağı niteliğindeki kentsel arazilerin tüm dilekçe kapsamında ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere hukuka aykırı bir biçimde ihaleye

6 çıkarılmasının hukuka uygun bir idari işlem olup olmadığının idari yargı yerinden talep edilmesinin ancak mülkiyet sahipleri ya da ihaleye katılanlar tarafından talep edilebileceğinin, ancak mülkiyet sahipleri ve ihaleye katılanların hukuka uygunluk denetimi isteminde bulunmaya ehil oldukları kabulü kamu yararına ve hukuka açıkça aykırıdır. Bilindiği üzere iptal davalarında asıl olan, tam yargı davalarının aksine davalıyı bir edimi ifaya mahkûm ederek salt davacının hakkını yahut çıkarını korumak değil ve fakat idarenin hukuka aykırı işlemini denetleyerek hukuk devletinin gereklerini sağlamaktır. İptal davalarında, davacı dava açmakla kendi menfaati için mahkemeyi harekete geçirdiğini düşünse bile, o gerçekte ve farkında dahi olmadan, tıpkı bir ceza davasındaki savcı gibi kamu nun menfaatini savunan bir rol oynamaktadır (Kaplan, Gürsel, Danıştay Kararları ve İlgili Özel Yasal Düzenlemeler Çerçevesinde İdari Yargıda Ehliyet ve Husumet, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: LXIX, Sayı: , sayfa 359). Fransız Danıştayı bu özelliği iptal davalarının gerçek anlamda iki taraf arasında cereyan eden uyuşmazlık olmaktan ziyade, hukuka aykırılığı iddia olunan bir idari kararın yargı yerlerince denetlenmesine olanak sağlayan bir dürtü yahut tahrik ten ibaret.. olarak ifade etmektedir (aktaran Kaplan, agm, sayfa 359). Kent merkezlerinde bulunan kısıtlı kamu kaynakları niteliğindeki kentsel alanlar ile ilgili imar planları, bu imar planlarına dayanılarak verilen ruhsatlarla ilgili iptal davası açma ehliyeti bulunduğuna kuşku bulunmayan Anayasanın 135. maddesi müvekkil odanın yine kent merkezlerinde bulunan kısıtlı kamu kaynaklarının ihale edilmesi işleminin hukuka uygunluk açısından denetlenmesi amacı ile dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü hukuk devleti ilkesinin gereğidir. III. Yargılama Konusu İşlemin Konusu Olan Alanın Kapsamı ve Tarihçesi 1. Tersane-i Amire nin Kısa Tarihçesi İstanbul u dünyadaki diğer kıyı kentlerinden ayıran en önemli şey, içinden geçen deniz ve ona açılan körfezin etrafında kentleşmesidir. İstanbul da her şeyin başlangıcı, bu körfezde, Haliç te yaşanmıştır. Haliç, kent belleğinin tutunduğu yerdir. Yüzyıllar boyunca bu coğrafyada yerleşen uygarlıklar, Haliç in doğal yapısının gücünden yararlanmışlardır. Haliç,

7 eşsiz bir korunaklı liman, güvenliği yüksek stratejik bir konum, gemiler için derinliği yeterli ve durgun bir su, Boğaz a, Marmara Denizi ne ve Akdeniz e açılabilmek demektir. Bu nedenle Haliç en eski dönemlerden beri gemi üretiminin ve ticaret limanının konumlandığı bir deniz üssü olarak işlevlendirilmiş, kültürel yapısında ve kent kimliğinde bu özellikler vurgulanmıştır. Su kıyısındaki yerleşimlerin dünyanın her yerinde ve her zamanda farklı bir niteliği olmuştur. Su kültürünün, suyla gelen yeniliklerin, su ulaşımı, taşımacılığı ve diğer olanakların, kentlere ve insanlara katkısı yadsınamaz. İşlevleri gereği deniz yoluna hizmet eden ve suyun olanaklarına gerek duyan tersaneler ise, su kaynakları kenarlarına kurulmuşlardır yılında İstanbul un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmed tarafından birkaç tersane gözü ile temeli atılan Tersane-i Âmire (ya da günümüzde kullanılan diğer adlarıyla Haliç veya İstanbul Tersaneleri), Haliç in kuzey kıyısında Atatürk Köprüsü nden Hasköy e kadar uzanan 2 km lik kıyı şeridinde ve toplam 51 hektarlık alanda konumlanmaktadır. Tersane kurulurken seçilecek bölgenin sakin, geniş ve derin bir su alanına sahip olması, ayrıca iyi bir sığınak olanağı sağlaması aranmıştır. Haliç te konumlanan Tersane, kentin denizcilik karakterine ait köklü tarihin merkezidir. 18. yüzyıl ve sonrasında inşa edilen okul ve hastane yapılarıyla Tersane bünyesinde, bahriye askerlerinin eğitim ve sağlık ihtiyaçlarıyla da ilgilenilmiştir. Ancak tersanenin görevleri sadece bunlar değildi; şehir içinde ve kıyısında yapılan inşaatlara yardımcı olmanın yanı sıra; cami, külliye gibi büyük programlı yapılara malzeme iletimi ve taşıma işinde, kale çizimi gibi teknik konularda, kazıklı temel, batardo, köprü ve duba yapımında da önemli bir rol üstlenmekteydi. Örneğin Süleymaniye Külliyesi gibi komplekslerin yapımı sırasında uzak ülkelerden veya kent içinde malzeme iletimi konusunda tersanenin olanaklarından faydalanılmıştır. Ya da kenti saran kolera hastalığı için ilk etüv aletleri tersanede üretilmiştir. 18. yüzyılda tersanede Osmanlı teknik elemanları dışında, Levanten ve yabancı mimarmühendisler de yer almaktaydı. Bugünlerde 240. kuruluş yıldönümünü kutlamakta olduğumuz günümüzün İstanbul Teknik Üniversitesi nin temelini oluşturan Mühendishane-i Bahri Hümayun da burada kurulmuş olup Osmanlı nın Tersane-i Âmire bünyesi içinde yer alan en önemli eğitim kurumu olan okul, teori-pratik ilişkisini yakın dönemlere kadar devam ettirmiştir. Alan, yüzyıllar süren art arda yapımlar sonucunda, güncel üretim tesislerini içeren teknolojik altyapının yanı sıra, Bizans ve Osmanlı klasik dönemlerinden kalan tarihsel nitelikteki çok

8 önemli kalıntıları da içermektedir. Akdeniz deki deniz savaşları, deniz ticareti, deniz yoluyla ulaşım, savaş tekniklerinin değişimi ve en son olarak buharın kullanılmaya başlaması; gemi yapım yerlerinin amaca uygun olarak sürekli yenilenmesi ve değiştirilmesine neden olmuştur. Söz konusu gelişim, tarihsel süreç içinde doğrudan tersane ve tersane mimarisine yansımıştır. Değişen gemicilik teknolojisine paralel olarak gelişen tersanede 16. yüzyılın başında İtalya ya yazdıkları mektuplarda bu gelişimi detaylarıyla anlatan Peralı Venedikliler den öğrenildiğine göre kışında ilk dört tersane gözü bitirilmiştir Haziran ında 50 tane, temmuz ayında 100 tane, 1522 de ise 114 tane tersane gözü tamamlanmış olup, yüzyıl sonuna doğru tersane gözleri bütün kıyıyı kaplamıştır (Köksal, 1996). Gemi yapımı 16. ve 17. yüzyıllarda göz denilen üstü örtülü gemi inşa tezgâhlarında gerçekleştirilirken; sırasıyla , ve yılları arasında 3 adet kuru havuz inşa edilmiş ve 18. ve 19. yüzyıllarda taş kızaklar kullanılmaya başlanmıştır. 19. yüzyıl sonrasında da imalathane, fabrika ve diğer sanayi yapıları inşa edilmiştir. Böylece tersane, 16. yüzyılda kıyıyı kaplayan gözlerden oluşmaktayken, donanmanın ihtiyaçları ve teknolojik ilerlemeler doğrultusunda, kuru havuzların yapımı ile Galata ya, 19. yüzyıl başlarında da Aynalıkavak Sarayı alanındaki binaların yıkılmasıyla ortaya çıkan yere inşa edilen fabrika-sanayi yapılarıyla Hasköy e kadar genişlemiştir (ayrıntı için bkz. Köksal, 1996). Buharın sanayide kullanılmaya başlanmasıyla ilk buharlı fabrika ve tesisler Tersane-i Âmire de kurulmuş; ilk yüzer havuz ve ilk buharlı gemi 1827 de, Osmanlı Devleti nin Abdülhamid ve Abdülmecid adları verilen ilk denizaltıları 1886 da burada inşa edilmiştir. Heyetnüma, Lütf-u Hümayun ve Şahin-i Derya gemileri, Mecidiye torpidobotu, dönemin teknelerinin yanı sıra makinelerinin de tersanede yapıldığı örnekleridir. Akdeniz i askeri açıdan bir Türk Gölü haline getiren güçlü Osmanlı Donanması, Tersane-i Âmire nin ürünü olup; tersane değişik zaman dilimlerindeki yenileme, geliştirme vb. değişim ve dönüşümlerle günümüze kadar ulaşmıştır. Tersane-i Âmire nin yayılı bulunduğu alan, yüzyıllar süren bu değişim ve dönüşümler sonucunda, günümüzün mevcut gemi yapım, bakım ve onarım tesislerini içeren teknolojik alt yapının sahibi haline gelmiş olup; tabii ki, Bizans ve Osmanlı klasik dönemlerinden kalan tarihsel nitelikteki çok önemli kalıntılara da sahiptir. 2. Camialtı Tersanesi Camialtı Tersanesi, Cumhuriyet ten önce gemilerinin bakım ve onarımı için Fener de bulunan Sadi Bey Kızağı ndan yararlanan Seyr-i Sefain İdaresi tarafından 1925 ten sonra atölye olarak

9 kullanılmaya başlanmıştır. İdare Haliç Tersanesi ne taşındığı 1932 ye kadar da burada faaliyet göstermiştir dan itibaren Devlet Limanları İşletmesi Umum Müdürlüğü ne ait Liman İşletmesi nin atölyesi olarak hizmet veren Camialtı Tersanesi nde, o dönemde Liman İşletmesi nin mavna, duba vb. deniz araçlarının bakım ve onarımı gerçekleştirildi. Camialtı Tersanesi nin dönüşümü, Türkiye Liman İşletmesi Umum Müdürlüğü ile Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü nün Devlet Denizyolları ve Limanları Umum Müdürlüğü adı altında 1944 de birleştirilmesi ile ve tersanenin Fabrika ve Havuzlar Müdürlüğü ne bağlı olarak çalıştırılmasıyla başlamıştır. Tersane nin küçük çaplı bazı onarım, yenileme ve ekleme faaliyetleri ile geliştirilmeye çalışıldığı bu dönem, 1952 de Denizcilik Bankası TAO nın kuruluşuna kadar sürmüştür. Denizcilik Bankası na bağlanan tersane, Ocak-1953 de bağımsız bir birime dönüştürüldü ve Camialtı Tersanesi adını aldı. Camialtı, yeni kurulmuş Denizcilik Bankası nın, daha çok bakım ve onarımla görevlendirilmiş olan Haliç, Hasköy, İstinye ve Alaybey tersanelerinin yanında; ana işlevi yeni gemi inşaatı olan tek tersanesi, diğer bir deyişle yeni gemi yapım üssü olarak düşünülmüş ve planlanmıştı. Yeni tersanenin ilk gemisi, yapımına daha önce başlanmış olan ve Van Gölü İşletmesi için parçalı imal edildikten sonra Tatvan da birleştirilmek suretiyle 1953 de denize indirilmiş olan İki Nisan dır. O dönemde İTÜ deki görevi ile birlikte Denizcilik Bankası nın tersanelerle ilgili/sorumlu Yönetim Kurulu Üyeliği görevini de yürüten, ülkemizde gemi mühendisliği mesleğinin ve gemi yapım sanayisinin kurucusu Ord. Prof. Ata Nutku, başta Camialtı olmak üzere Denizcilik Bankası tersanelerinin çağa uydurulmasında en önemli rolü almakla kalmamış; dönemin bütün imkânsızlıklarına karşın, Haliç te Kartal Araba Vapuru ile başlayan ve tüm tersanelerde çeşitli Şehir Hatları Vapurları ve Feribotlarla sürdürülen yeni inşa atılımını, Camialtı nda Abidin Daver kuru yük gemisi ile yeni bir aşamaya ulaştırmıştır. Alınan karar uyarınca yeni inşa tersanesi olarak ayrılarak yapılandırılmaya başlanmış olması ve hemen ardından 110 metreye yakın boyu ve DWT taşıma kapasitesi ile ülkemizin gemi yapımcılığı tarihinde bir sıçrama noktası olan Abidin Daver gemisinin inşa edilmesi; Camialtı Tersanesi ni diğerlerinden daha farklı bir noktaya taşımaya başlamıştır. 7 Temmuz 1955 Perşembe günü denize indirilen ve dönemin koşulları nedeniyle ancak 1960 da donatımı tamamlanarak ilk seferine çıkabilmiş olan Abidin Daver i Camialtı Tersanesi için önemli yapan bir diğer husus da tersanenin küçük kızak olarak da bilinen ilk gemi inşa kızağının

10 Abidin Daver için tasarlanmış ve tevsi edilmiş olmasıdır. O güne kadar ülkemizde inşa edilmiş en büyük gemi olan Abidin Daver i, dizaynı Ord. Prof. Ata Nutku ya ait olan; yandan çarklı, buharlı Karamürsel Araba Vapuru izlemiştir. Planlı dönem, Camialtı Tersanesi için yeni bir sıçrama imkânı sağlamıştır. I. Beş Yıllık Kalkınma Planı nda tersanenin yapabileceği en büyük gemi kapasitesinin DWT e çıkarılması karar altına alınmış ve 30 tonluk kreyni ile birlikte yeni bir kızak ve rıhtımlar yapılmıştır. Atölyeler imkânlar nispetinde çağa uydurulmaya çalışılırken, araç-gereç ve teçhizat da yenilenmiştir. Bu yatırımlar yalnızca tersanenin değil, ülkenin de gemi yapım kapasitesinin katlanarak arttırılması anlamına geliyordu. Ülkemizin ilk dizelli araba vapurları olan Harem, Eminönü ve Salacak tan sonra; artık sıra, inşa edilebilmesi için tersane alanında yeni bir kızak yapılan Amiral Şükrü Okan a gelmişti. DB Deniz Nakliyatı TAŞ için Gölcük Tersanesi nde inşa edilen eşi Amiral Sadık Altıncan ile birlikte ülkemiz gemi yapımcılığı sektörü DWT büyüklüğe ulaşmak suretiyle bir basamak yükselmiş oluyordu. Tersanenin Amiral Şükrü Okan Kızağı olarak bilinen büyük kızağı ile Abidin Daver Kızağı olarak adlandırılan küçük kızağı, korunması ve yaşatılması gereken tarihi-kültürel değerler olarak tescillidirler. Dönemin artık tarihi birer kimlik kazanmış bu kızaklarının ürünü belli başlı gemiler olarak; Truva gemisinin eşi olarak inşa ve 12 Aralık 1970 de denize indirilmiş olan İstanbul feribotu; Sedefadası, İnciburnu, Bostancı Şehir Hattı gemileri; Bandırma ve Tekirdağ feribotları sayılabilir. Bunların hemen ardından kızağa konulan Preveze, Çaldıran, Mohaç ve Niğbolu ile Ağrı, Artvin, Antalya ve Antakya kuru yük gemileri (kosterler), ülkemizin uluslararası kurallara tam uygun inşa edilen öncüleridir. Bu gemiler, daha sonra uzunca bir süre özel sektör tersanelerinde inşa edilen kosterler için örnek oluşturmuşlardır. Nitekim Deniz Nakliyatı TAŞ tarafından ilk kez bir özel sektör tersanesine (Çelik Tekne-Sütlüce) verilen sipariş olan Çeşme, Çine, Söke ve Söğüt kosterleri de daha sonra Camialtı nda tamamlanmışlardır. Akdeniz in ikinci kez ve yeniden -ama bu kez ekonomik açıdan- bir Türk Gölü haline gelmesinde Camialtı Tersanesi nde inşa edilmiş olan bu gemilerin ve ardıllarının rolü, kuşkusuz çok büyüktür. Bu filonun fiziken ve teknolojik açıdan yaşlanması, ekonomik olma

11 özelliğini yitirmesi ve yenilenmesi için hâlâ bir çaba gösterilmemesi, Akdeniz de Türk Bayraklı gemilerin kuru yük taşımacılığındaki önderliğinin kaybolmasına da yol açmış olduğu da bir diğer acı gerçektir. O yıllarda tersaneye kazandırılan bir diğer özellik ya da farklılık ise Camialtı nın, bağlı olduğu Denizcilik Bankası TAO ve tersaneleri için bir merkezi dizayn (tasarım) bürosu olarak düşünülmesi ve buna uygun yapılandırılması olmuştur. Yukarıda sözü edilen şehir hattı gemilerinin projelendirilmesi ile Bandırma ve Tekirdağ feribotlarının dizayn ve inşa edilmesi, Denizcilik Bankası tersanelerinin bir çok dizayn mühendisinin Camialtı Tersanesi ne toplandığı ve yeni elemanlarla kadronun genişletildiği bu döneme rastlamaktadır. O günlerin, hayata geçirilmesi ne yazık ki mümkün olamayan bir başka projesi ise ülkemizin o büyüklük ve özellikteki ilk özgün dizaynı olan kruvaziyer tip yolcu gemisi ile ilgilidir de Camialtı Tersanesi Dizayn Baş Mühendisliği Ana Dizayn Bürosu nda dizayn çalışmalarına başlanan bu proje 1974 sonlarına doğru sonuçlandırılmış; ancak günün koşullarının elverişsizliği nedeniyle gerçekleştirilme imkanı bulunamamıştır. Yıllar sonra sektörde önemli görevler üstlenmiş olanların büyük bölümü, bu projede görev alan genç gemi mühendisleri arasından çıkmıştır. 70 lerin sonlarına doğru Amiral Şükrü Okan Kızağı yeniden tevsi edilmiş ve DWT a kadar dökme yük gemilerinin inşa edilebileceği kapasiteye yükseltilmiştir. Böylece, Tersane nin yıllık çelik işleme kapasitesi tona, yıllık gemi inşa kapasitesi ise DWT a yaklaşmıştır. DB Deniz Nakliyatı TAŞ için inşa edilen DWT luk Bitlis, Burdur, Bolu dökme yük gemileri ile yine aynı kuruluşa ait DWT luk yarı-konteyner gemileri, arasındaki bu döneme aittir. Ülkemizde ilk kez 1/10 optik kesme sisteminin kurulması ve kullanılması da yine bu döneme ve Camialtı Tersanesi ne mahsustur. Camialtı Tersanesi nin altın çağları olan bu dönemin son özgün dizaynı ve ürünü ise 80 li yılların başlarında tamamen tersanenin Ana Dizayn, İnşaiye Konstrüksiyon ve Donatım Büroları tarafından projelendirilen ve aciliyeti nedeniyle malzeme siparişine zaman ve imkan bulunamadığı için o sırada tersanede inşaatı devam eden diğer gemilerin çelik malzemesinden arttırılanların değerlendirilmesi suretiyle inşa edilen Bozcaada feribotu olmuştur.

12 Son dönemlerde inşa edilen 4 adet araba vapuru, Bakü, Aşkabat passat tipi çok maksatlı konteyner gemileri ve İskenderun Feribotu gibi katma değeri çok yüksek ve dönemin en son ve üstün teknolojilerine sahip bir projenin ardından ve 10 Ağustos 1993 te Özelleştirme İdaresi ne devredilmesinden sonra, m 2 alana kurulu ve 400 metre boyunda rıhtım ile 140,0 m x 24,0 m (Amiral Şükrü Okan) ve 91,7 m x 16,5 m (Abidin Daver) ölçülerinde 2 kızağa sahip, 80 lerin başlarında ülkemizde bir ilk olarak shop priming ve shot blasting tesisi de kazandırılmış bir tersane için hesaba dahi katılamayacak miktar ve büyüklüklerde tekne lerle -deyim yerindeyse- oyalanılmış ve bugünlere gelinmiştir. 3.Taşkızak Tersanesi Taş tezgâh olarak anılan günümüzün Taşkızak Tersanesi, Tersane-i Âmire nin eski Tersane Sarayı nın yerine kurulmuş yeni ve büyük fabrikalar bölgesiydi. II. Mahmut döneminde yılları arasında ilk buharlı gemilerin Amerikalı mühendisleri nezaretinde inşa edilmeye başlanmış olduğu Taşkızak, sürekli olarak yeni yapı ve tesislerle genişletilmiştir de Tersane-i Âmire nin bu bölümünde eski arahane, sübyan koğuşları, demirhane, kömür mağazaları, küçük ve büyük iskeleler, sahil nöbet kulübesi gibi yapılar mevcuttu. Tersane-i Âmire nin Hasköy Kapısı yanında ve içeride karakol koğuşu, koğuşun arkasında ve Hasköy duvarına bitişik kazanhane bulunuyordu. Aynalıkavak Sarayı kapısının ilerisinde ve Kasımpaşa ya dönüş yerinde çekiç fabrikası, yanında ve karşısında diğer fabrikalar ve yol üstünde dökümhane mevcuttu. Abdülmecit döneminde de donanma ve tersaneye verilen önem birçok olumsuzluk ve güçlüğe rağmen sürdürülmüş; yeni gemilerin inşa edilmesine devam edilmiştir. Bunlar arasında Tir-i Şevket, Fethiye, Kosova kalyonları sayılabilir. Kırım Harbi dolayısıyla gelen müttefik donanmasının bakım, onarım işleri de burada yapılmıştır. İlk zırhlı gemiler Abdülaziz devrinde Avrupa ya sipariş edilirken, Ertuğrul, Keyvan-ı Bahri, Selimiye gibi firkateynler, çok sayıda korvet ve zırhlı Hizerb ve Seyfi tersanenin bu döneme ait ürünleridir. Bu dönemde Osmanlı donanması hala Avrupa nın ikinci büyük donanmasıdır arasını kapsayan II. Abdülhamid döneminin başlangıcı, büyük zırhlıların inşa edildiği dönemdir de indirilen tonluk ve 14 knot (mil/saat) hızlı Hamidiye zırhlı firkateyni bu dönemin ürünleri arasındadır.

13 1851 de kurulan çelik fabrikasına 1888 yılında endazehane ve modelhane eklenmiş; sonraki yıllarda Haddehane Okulu nun önlerinde top fabrikası; fırının taş kızak tarafında bakır dökümhanesi, tamirat fabrikası, filençhane, bakırhane ve boru fabrikası; bunların arkasında da dökümhane, silindir fabrikası, kazanhane, büyük çekiç fabrikaları kurulmuştur. Bunlara ek olarak tersanede boru fabrikası, elektrik fabrikası, zift fabrikası, ahşabiye ve filika mağazaları, malzeme ambarları, kereste depoları, torpido fabrikası, yelkenci mağazası, gerdel ve mastralya atölyeleri, kürek imalathanesi, tenekeci mağazası, galvaniz ocağı vd birçok tesis ve atölye mevcuttu. Meşrutiyetin hemen öncesi dönem ise, gerek Donanma gerekse tersane açısından kötü bir dönemdir. Camialtı nda kızağa konulmuş olan Abdülkadir zırhlısı ile Taşkızak ta yapımı süren Hüdavendigâr kruvazörünün inşaatları durdurulmuş; Şahin-i Derya ise deniz indirilmiş olmasına rağmen rıhtımda çürümeye terk edilmiştir. Bu dönemde Tersanede tadil ve modernize edilerek Donanma ya katılan gemiler ise Muin-i Zafer, Feth-i Bülend, Avn-i İlah zırhlı korvetleridir. Taşkızak Tersanesi Meşrutiyet döneminde Donanma nın daha önce atıl duruma gelmiş gemilerinden çoğunu onarmakla uğraşmış; I. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında donanmayı hazırlamak ve hazır tutmak konusunda çaba harcamıştır. Mondros Mütarekesi ile İtilaf Devletleri nin kontrolü altına giren ve Kurtuluş Savaşı nın ardından Lozan Anlaşması ile birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesi nin getirdiği kısıtlamalar gereği sahip olduğu makine ve teçhizatın büyük bölümü Gölcük e taşınan tersane, askeri gemiler dışında bazı ticari gemilerin bakım ve onarımlarını sürdürmüştür da Montrö Sözleşmesi ile Boğazlar üzerindeki hükümranlık haklarını yeniden elde eden Türkiye, bu tarihten itibaren Taşkızak Tersanesi ni bir anlamda yeniden kurmaya başlamıştır. Bir Alman firması ile 4 denizaltı için yapılan anlaşmanın ilgili hükümleri uyarınca denizaltılardan 2 si Taşkızak ta inşa edilmiştir. Bu denizaltılardan Atılay 14 Ağustos 1937 de Yıldıray ise 9 Eylül 1937 de kızağa konmuşlardır. Taşkızak Tersanesi, özellikle 1960 dan sonra hızlı bir gelişme göstermiş; eski yapıların restore edilmesi, yeni atölyelerin ve kapalı çalışma alanlarının inşası gerçekleştirilmiştir de Atılay ve Yıldıray denizaltılarıyla başlayan atılım, 2000 li yıllara kadar büyük

14 çoğunluğu 1960 dan sonra olmak kaydıyla 200 e yakın muhtelif cins ve büyüklükte gemi ve deniz aracının inşasıyla sürmüştür. Gölcük Askeri Tersanesi nin 17 Ağustos 1999 depreminde büyük hasar görmesi üzerine, Pendik Tersanesi nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı na devredilmesinin ardından; Taşkızak Tersanesi personeli ve tersaneye ait bazı araç gereç de Pendik e nakledilmeye başlanmıştır m 2 si kapalı olmak üzere m 2 alan üzerine kurulu olan Taşkızak Tersanesi, bu nakilden önce; yaklaşık 600 adet muhtelif ebat ve özellikte tezgâhtan oluşan makine parkına, ve ton kaldırma kapasiteli 2 adet yüzer havuza, 1 adet 132 x 20 m ebadında kuru havuza, DWT büyüklükte gemi inşa kapasitesine sahip 120 x 26 m ebadında yeni inşa kızağına, kızak ve havuzlara hizmet veren 1 adet 65 ton ve 2 adet 35 ton kapasiteli raylı kreyne ve 2 adet 23 x 4 m ebadında çekek düzeneğine sahipti. IV. Yargılama Konusu Alanın Mevcut Durumu Günümüzde Haliç, Camialtı ve Taşkızak tersaneleri olmak üzere üçe ayrılan Haliç-İstanbul Tersaneleri Beyoğlu ilçesi sınırları içindedir. Türkiye Gemi Sanayii Anonim Şirketi ne bağlı olan Haliç Tersanesi 2006 yılında tersane olarak işlevini sürdürmek koşulu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne devredilmiştir. Camialtı Tersanesi nin kullanımı gün 46/1 sayılı Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde Türkiye Denizcilik İşletmeleri nin kullanımındadır ve mülkiyeti Maliye Hazinesi ne aittir. TC Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Taşkızak Tersanesi ise, 2005 yılında imzalanan Kasımpaşa Takas Protokolü yle, devredilmeyen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Divanhane binasının restorasyonu, Beşiktaş taki Deniz Müzesi nin yenilenmesi ve Deniz Kuvvetleri nin çeşitli inşaat işlerinin yaptırılması karşılığında belediye devredildi. Protokolün devir şartlarından en önemlisi, takas yoluyla devredilen bölgenin Mülkiyeti üçüncü taraflara devredilmemek, tarihsel dokunun bozulmaması ve sosyal amaçlı, toplumsal kullanıma yönelik tesislerin yapımı amacı ile kullanılması idi. Atatürk Köprüsü nden Hasköy e doğru tarihsel süreç içinde tersane ile bağlantılı diğer yapılar ise, Kasımpaşa Vapur İskelesi, kuzeyde Kuzey Deniz Saha Komutanlığı tarafından kullanılan eski Kalyoncu Kışlası, kıyıda Kuzey Deniz Saha Komutanlığı binası, Bahriye Dikimevi Tesisleri, kuzeyde Bahriye Hastanesi ve ek binaları, spor tesisleri, kıyıda Çorlulu Ali Paşa Camii ve son olarak kuzeyde Aynalıkavak Kasrı olarak sıralanmaktadır.

15 V. Yargılama konusu işlem kamu yararına aykırıdır. Halen yerinde işler vaziyette duran veya izleri okunabilen gemi üretim tesisleri Osmanlı teknoloji ve gemicilik tarihinin kayda değer tanıklarıdır. Tarihsel önemi yanında bugüne kadar kendisini yenileyerek gelebilmesi, ileri teknoloji gerektiren konularda dünyadaki gelişmelere ayak uydurabilmesi, tersaneye süreklilik taşıyan bir endüstri mirası özelliği kazandırmaktadır. Örneğin Haliç Tersaneleri, başta Venedik Tersanesi olmak üzere, Avrupa ülkelerinde tersaneler ile gemicilik teknolojisi, bilgi birikimi konusunda çok sıkı bağlar kurmuş, knowhow yani bilgi akışı sürekli güncel kalmıştır. Bu bağlamda tersaneler gemicilik tarihi ve teknolojik gelişimin en önemli belgesi olmanın yanı sıra, gemi inşa ve bakımı konusunda da teknik bilgilerin biriktiği ve güncellendiği, hat analizine bağlı gemi üretiminin yapıldığı çok önemli bir kaynaktır. Tersanede bir geminin tüm parçaları tasarlanmakta, çizilmekte, üretilmekte ve birleştirilebilmektedir. Örneğin, alan, gemi yapımı için kullanılan ilk tersane gözlerinden başlayarak, kuru havuzlar ve taş kızaklar gibi halen işlevini başarıyla sürdüren gemi inşa alanları, atölyeleri ve fabrikaları ile gemicilik teknolojisini özgün yerinde tanıtma olanağı sunmaktadır. Venedik Tersanesi dışında ki o da işlevini yitirmiştir dünyanın hiçbir yerinde Osmanlı gibi büyük bir imparatorluğun başta denizcilik olmak üzere teknoloji tarihinin neredeyse 6 asırlık bir bölümünü çalışır biçimde yerinde izleme ve tanıma olanağı yoktur. Bunun yanı sıra, tersaneler kendi gelişimleri ile eş zamanda hem konumlandıkları semtin gelişimine katkıda ve etkide bulunmuşlar, hem de yeni yapılanmalara neden olmuşlardır. Kasımpaşa dan Hasköy e kadar uzanan alanın yerleşim ve mimari tarihi tersanelerden bağımsız düşünülemez. Diğer yandan Haliç Tersaneleri Türkiye nin gemi sanayii için çok önemli bir ekonomik kaynaktır. Bugün bir kitle ulaşım aracı olan şehir hatları vapurlarının bakım-onarım ve imalatının gerçekleştirildiği en ekonomik tek kuruluş Haliç Tersaneleri dir. Kentte ulaşım biçimi olarak kullanım oranı sadece %3 ü bulan deniz ulaşımını arttırmanın ve yetkinleştirmenin yolu tersanenin kullanılmasından geçmektedir. Haliç Tersaneleri nin kentsel hafızadaki yeri, sadece geçmiş ile sınırlı değil, yeni kuşaklara da bellek oluşturacak denli sürekli ve güçlüdür. Tersane, Haliç in iki kıyısında bugüne dek gerçekleştirilen dönüşüm çalışmalarından da, tabula rasa girişimlerinden de kendini korumuş tek bakir alandır. Bu alanda, denizlerin kirlenmesine neden olan gemi söküm işleri ya da alanı yükleyecek büyük tonajlı gemiler üretilmemektedir. Dolayısıyla çevreyi kirletmeyen bir tesis olan Tersane nin işlevsel sürekliliği, bölgede sahici ve canlı bir üretim ortamı

16 yaratmakta, sürprizli kentsel karşılaşmalara olanak sağlamaktadır. Zamanında mal ve hizmet aktarımı ile Haliç in iki kıyısının birlikteliğini sağlayan tesis, bugün artık mevcut olmayan söz konusu ilişkiyi de sürdürebilecek potansiyeldedir. Öte yandan Tersane alanı geçmiş tüm depremlerde dayanıklılığını ispatlamıştır ve olası bir depremde lojistik destek belki de kentte bir tek bu alandan sağlanabilecektir. Endüstri arkeolojisi siti olarak bu kadar önemli bir alanın hem işlevini sürdürmesi, hem de yerinde sunulması ve tanıtılması olanağı Haliç Tersaneleri ne çok özel bir ayrıcalık kazandırmaktadır. Öte yandan, yargılama konusu Haliç Tersaneleri nin endüstri siti olarak işlevini sürdürmesi kamu yararınadır. Şöyle ki; Haliç Tersaneleri Haliç in 2 km lik kıyı sürekliliğinde Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti nin ardı ardına yapımlarla gelişen gemicilik tarihi ve teknolojisinin yerinde izlenebildiği en önemli belgesi olmanın yanı sıra, halen gemi inşa ve bakımı konusunda da güncel teknik bilgiler vermektedir. Osmanlı İmparatorluğu nun sanayileşme sürecinde, fabrikaların inşaatında, makinelerin kurulmasında ve işletmede genelde Avrupa ülkelerinden getirilen donanım, uzman ve üretim teknikleri kullanılmıştır. Bugün Türkiye nin endüstri arkeolojisi araştırılırken Avrupa nın etki ve desteğinin yoğunluğunu görmek mümkündür. Buna karşılık tersanelerde özgün teknikler mevcuttur. Ayrıca kendi uzmanlarını yetiştirmek ve eğitmek amacıyla, tersane bünyesinde okullar açılmış, yurt dışından getirilen mühendislerden matematik ve teknik konularda bilgi alınmış, böylece dışarıya bağımlılık azaltılmıştır. Örneğin, 1776 yılında bir tersane gözü içinde Hendese Odası adıyla açılan bir sınıf ile başlayan tersane içi eğitim uygulaması, 1782 yılında iki-üç oda eklenerek büyütülmüş, Mühendishane-i Bahri Hümayun adını almış ve 20.yüzyıla dek gemicilik eğitimi devam etmiştir (Uzunçarşılı, 1988 ve Köksal, 1996). Bu durum tersanelerin endüstri tarihimiz için önemini vurgulamaktadır. Tersaneler kendi gelişimleri ile eş zamanda hem konumlandıkları semtin gelişimine katkıda ve etkide bulunmuşlar, hem de yeni yapılanmalara neden olmuşlardır. Kasımpaşa dan Hasköy e kadar uzanan şeridin tarihçesi ve yerleşkesi tersanelerden bağımsız düşünülemez. Tersaneler sadece söz konusu bölge için değil, bugüne ulaşabilen nadir endüstri sitlerinden biri olması özelliği ile İstanbul ve Türkiye için önemlidir. Tersaneler gemi sanayii için önemli bir ekonomik kaynaktır.

17 Tersanelerin kentsel hafızadaki yeri, sadece geçmiş ile sınırlı değil, yeni kuşaklara da bellek oluşturacak denli sürekli ve güçlüdür. Kente yerleşenlerin ulaşım ve savunma aracı olarak kullandıkları gemilerin üretim yeri olan tersane, kentin suyla ilişkisinin teknolojik, tarihsel, mimari, ekonomik, siyasi ve sosyal karşılığıdır. Tersane bugüne dek dönüşüm çalışmalarından da, tabula rasa girişimlerinden de kendini korumuş tek bakir alandır. Bugün izlenemeyen Haliç in iki kıyısı ve kentsel ilişkilerin kuvvetlendirilmesi Tersaneler sayesinde sağlanabilir Haliç Tersaneleri bir üretim modeli dir. Tuzla Tersaneleri ndeki ölümlü kazaların sayısının gittikçe artmasının Haliç Tersanelerinin işlevsizleştirilmesi ile yakından ilgili olduğu bilinmektedir. Bu alana sadece herhangi bir faaliyetin yapılacağı bir arsa olarak bakmak, en gelişmiş donanım ve en tecrübeli kadroya sahip Tersaneleri feda etme lüksüne sahip değiliz. Zira üretimsiz kentler, finans sektörünün abartılı bir şekilde büyüdüğü ve büyük dünya kriziyle sonuçlanan veya sonuçlanacak olan neoliberal dönemin bir ideolojisidir. Kentlerde üretim, çevre ve planlama etkileri yeniden değerlendirilerek, yeniden yapılandırılmalı, kentlerin hybrid özelliği korunmalı, teşvik edilmeli, kentin bütünü veya kendi içindeki parçaları monokültürleşmelerden korumalıdır. Bu aslında kentin korunmasıdır. Tersaneler bünyesindeki binlerce çizim-belge Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti nin denizcilik tarihinin kayıtlarıdır. Tersane alanı kadar bu arşivlerin de korunması, araştırılması gereklidir. İstanbul un aynı zamanda bir deprem kenti de olduğu, ülkede Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri dışında kalan önemli tersanelerinin çok büyük bölümünün, Kuzey Anadolu Fay Hattına çok yakın olan Yalova, İzmit-Pendik arası kıyı bölgesinde ve dolgu arazi üzerine yerleşik bulunduğu bilinmektedir. Oysa fay hattına daha uzak ve sağlam zeminde kurulu olan ve yüzyıllardır muhtelif büyüklüklerdeki depremlere dayanıklılıkları kanıtlanmış Haliç Tersaneleri nin, olası bir Marmara depreminin ardından ne denli önem kazanacakları da gözden uzak tutulmamalıdır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle, fazla yatırım gerektirmeden çok kısa sürede ekonomiye geri dönmesi mümkün ve gerekli olan Tersanelerin, işlevsizleştirilerek Haliç Port adı altında ihale edilmesi, yalnızca önemli bir potansiyel, istihdam imkânı ve maddi değerin değil, aynı zamanda dünyanın en az 6 asırdır hala üretimini sürdüren tek sanayi tesisinin,

18 gemi yapım işlevini devam ettiren tek endüstriyel arkeolojik sitin yok edilmesi anlamına geleceğinden gelecek kuşaklara aktarmamız gereken tarihsel mirasın ve manevi değerin de heba edilmesi ile sonuçlanacak olan bu ihalenin iptaline karar verilmesi gerekmektedir. VI. Yargılama Konusu Alanın Korunmasına İlişkin Koruma Kurulu Kararları Tersanelerin içinde yer aldığı Beyoğlu İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu nun gün, 4720 sayılı kararı ile kentsel sit alanı ilan edilmiştir. Tersane bölgesi ise, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu nun tarihinde yapılan 6482 sayılı ve 379 numaralı toplantısı ile ayrıca sit alanı olarak tescil edilmiştir. 24 Nisan 1996 da ise, Haliç, Camialtı ve Taşkızak tersanelerine ait toplam 31 yapı/yapı kalıntısı da ayrıca tescil edilmiştir; 2863 sayılı Kanun uyarınca yargılama konusu alanda yargılama konusu ihale kapsamında yapılacak her türlü uygulama için ilgili koruma kurulunun karar vermesi gerektiği açıktır. VII. Yargılama konusu işlem 2863 sayılı kanunun 9. ve 18. maddelerine açıkça aykırıdır. Yargılama konusu işlem 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanunun İzinsiz Müdahale ve Kullanması Yasağı başlıklı 9 uncu maddesinde... korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez... hükmüne açıkça aykırıdır. Aşağıda ayrıntılı olarak açıklayacağımız üzere, yargılama konusu alanın tümü ve içindeki yapılar ile ilgili hükümler öngören yargılama konusu işlem hem (aşağıda ayrıntılı olarak açıklayacağımız üzere) usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş Koruma Amaçlı Nâzım ve Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı bulunmaması nedeni ile hem de 2863 sayılı kanunun 9 uncu maddesindeki düzenlemeye aykırı sonuçlar doğuracak olması nedeni ile açıkça hukuka aykırıdır. Başka bir söyleyişle, yargılama konusu alan gibi bir sit alanında 2862 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 17 inci maddesi uyarınca yürürlüğe konulmuş Koruma Amaçlı Nâzım ve Uygulama İmar Planı kapsamında plan kararları söz konusu olmaksızın ya da buna ilişkin kurul kararları bulunmaksızın ihaleye çıkılması açıkça yasaya aykırı niteliktedir.

19 Öte yandan, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin 7 inci fıkrasında ifadesini bulan... Korunması taşınmaz kültür varlığı parselleri, taşınmaz kültür varlıklarının maliyetine etki edecek şekil ve surette ayrılamaz ve birleştirilemez... hükmüne de açıkça aykırıdır. VIII. Yargılama konusu alan ile ilgili koruma ve arazi kullanım esaslarını belirleyen bir plan olmaksızın tesis edilen yargılama konusu işlem kamu yararına ve hukuka aykırıdır. Kent merkezlerindeki kısıtlı kamu kaynağı niteliğindeki kentsel araziler ile ilgili düzenlemelerin, koruma ve kullanıma ilişkin kararların imar planları ile tesis edilmesi gerektiği açıktır. Arazi kullanım kararları, trafik çözümlemesine ilişkin kararlar ya da yargılama konusu alan gibi alanlar için koruma ve kullanma esaslarını belirleyen kararlar olmaksızın mekân kullanımına ilişkin hangi usul ve esaslar ile ihaleye çıkılabildiğini hukuken anlamak, hukuka uygun olarak nitelemek olanaksızdır. Yargılama konusu alan ile ilgili usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş Koruma Amaçlı Nâzım ve Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı bulunmamaktadır, bu koşullarda tesis edilmiş olan yargılama konusu işlem açıkça kamu yararına ve hukuka aykırıdır. Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle kamu yararına ve hukuka açıkça aykırı işlemin iptaline karar verilmesini talep ederiz. SONUÇ VE İSTEM 1) Yargılama konusu karar hukuka aykırı ve idari işlemin uygulanması durumunda telafisi güç zararların doğacağı açık olduğundan öncelikli olarak YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA, 2) Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi ile ilgili günlü Resmî Gazete de davalı idare tarafından 3396 sayılı kanun Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında ihale edileceği duyurulan ve tarihinde gerçekleştirilen ilk değerlendirme sonrasında tarihinde gerçekleştirilen açık artırma ile sonuçlandırılan ihale işleminin İPTALİNE,

20 3) Sayın Mahkemenizce yürütmenin durdurulması kararı verilmesi durumunda gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılması ve tamamlayıcı açıklamalarımızla kanıtlarımızı sunmamız için süre verilmesine 4) Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla. Saygılarımızla. Davacı TMMOB Mimarlar Odası (İstanbul Büyükkent Şubesi) Vekili Av. Ş. Can Atalay Eki: Vekâletname

Daha göster

GÜNCEL

Tersane-i Amire’yi Talan Edecek Haliç Port’a Karşı: HALİÇ DAYANIŞMASI

T. Gül Köksal, Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

Yaklaşık 600 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen, günümüz teknolojisine ayak uydurabildiği için hâlâ işlevini sürdüren Haliç Tersaneleri, konumu itibariyle yeni rant odaklı projelerin ilgi odağı olması kaçınılmazdı. Bu projelere bir yenisini eklemeye kararlı erklere direnen bir oluşum var: Haliç Dayanışması.

İstanbul 2013 yılının yaz aylarını her zamankinden daha sıcak ve hararetle karşıladı. Mayıs 2013’de başlayan Gezi direnişi önce İstanbul’u ardından hızla ülkeyi, hatta yabancı ülkeleri bile etkiledi. Halk kent suçlarına karşı daha cesur tavır aldı. Artık daha güçlü ve daha yakındık birbirimize. Anlaşılan hükümet bu duygumuzu pekiştirmek istedi ki, Temmuz 2013’de ivedi bir hızla yeni bir dayanışma oluşturmak durumunda bırakıldık. Çünkü İstanbul’da her geçen gün “kentsel dönüşüm” adı altında piyasaya sürülen projelerden biri de bu kez Haliç Tersaneleri’ni hedef almıştı.

Sürecin yakın tarihinden başlarsak, 13 Mayıs 2013 tarihinde Resmî Gazete yoluyla, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’nün 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ve 2011/1807 sayılı Bakanlar Kurulu kararında belirtilen usul ve esaslar kapsamında, Haliç Tersaneleri’nin Camialtı-Taşkızak Tersaneleri kısımlarının “İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi” adı altında yap-işlet-devret modeliyle ihale edileceği bilgisine ulaşmıştık. (1) İhale duyurusunda “Alanın teklif verme şartnamesinde detaylandırılan usul ve esaslar kapsamında kapalı teklif alma usulü ile ihale edileceği, ihale dosyalarının 15 Mayıs 2013 tarihinden itibaren açık adresi verilen yerden ücretsiz olarak görülebileceği, ancak ihaleye iştirak etmek için KDV dahil 50.000 TL dosya bedelinin ödenmesi gerektiği” belirtiliyordu. Ancak ihale daha başından itibaren usulsüzlük ile doluydu. Çünkü Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, ihale dosyasının incelenmesi için ilgili yere başvuruda bulunmuş ama başvurusu “ihaleye katılmayacak olanlara bilgi de verilemeyeceği” yanıtıyla geri çevrilmişti. (2) Altı asırlık geçmişi olan tersaneler için, bir buçuk aylık kısa bir süre içerisinde, 2 Temmuz 2013 tarihinde yapılan ilk değerlendirmenin ardından, 24 Temmuz 2013 tarihinde “Cengiz İnşaat, Taca İnşaat ve Galeri Kristal” ile “Sembol Uluslararası Yatırım, Ekopark Turizm ve Fine Otelcilik” isimli iki girişim grubunun katıldığı açık artırma yoluyla ihale düzenlendi. Alan 1 milyar 346 milyon Dolar bedel öneren Sembol Uluslararası Yatırım, Ekopark Turizm ve Fine Otelcilik grubuna verildi. (3)

Basına yansıyan haberlere göre, ihaledeki tarihî tersane alanı için önerilen program, “her biri 70 yat kapasiteli 2 yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı iki otel, dükkanlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, 1000 kişilik cami ve otopark” olarak geçiyor. Projenin 4 yılı inşaat, 45 yılı işletme süresi olmak üzere 49 yıllığına yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirileceği de ifade ediliyor. (4) Ne alanın hangi koşullarla ihale edildiğini gösteren dosyasının görülebildiği, ne de projesinin hazırlandığı sözkonusu ihalede geçen Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri, koruma altında. Şöyle ki, ihalenin yapıldığı 1045 no.lu adanın tamamı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun 22.03.1995 gün ve 6482 sayılı kararı ile belirlenen tarihî sit alanı içerisinde yer almakta olup, 1995’den 2009 yılına dek alandaki 39 yapının da tek tek tescili yapıldı (Haliç Tersanesi dâhil tersaneler bütününde toplam 52 yapı tescil edilmiştir). İhale alanı için üretilmiş ve 2010 tarihinde ilgili koruma kurulundan onay almış bir koruma amaçlı nazım imar planı da var. Ama şunu da ifade etmeli, bu plan da kamuoyu bilgisine sunulmak üzere henüz askıya alınmış durumda değil.

Diğer yandan biliyoruz ki, koruma altındaki bir alan için program belirlemeden önce,  üst ölçekteki karar ve vizyonlara göre ön etütlerin yapılması gerekmekte. Bu etütlerin, alanın özgün değerlerinin neler olduğunu, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesine yönelik gelecekte hangi önlemlerin alınması gerektiğini göstermesi önemli. Ayrıca, hangi alanlara nasıl müdahale edilebileceği ya da edilmemesi gerektiği, koruma altına alınmak yoluyla artık ulusal bir değer kazanan alanın, kamu yararına göre ne şekilde düzenlenebileceği gibi çok sayıda sorunsalı kapsaması gerektiği de açık. Aynı zamanda bu sürecin ilgili uzmanların katkısı ile geliştirilmesi, kentli ile şeffaf bir şekilde paylaşıma açılması da dünyada uygulanan bir yöntem. Ancak ne yazık ki Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri’ni işaret eden bu ihale kapsamında yukarıda sayılan hazırlıkların bir tanesi dahi yapılmadı. Biz de bu nedenle sözkonusu sürece karşı çıkmak için Temmuz 2013’de Haliç Dayanışması’nı oluşturduk.

Haliç Dayanışması Kimlerden Oluşmaktadır?

Tarihî, arkeolojik, endüstriyel, kültürel ve mimari miras olan Tersane-i Amire’nin yok edilmesi ile sonuçlanacak olan Haliç Port İhalesi’nin kamuoyuna yansıması üzerine, uzun yıllardır alan üzerine çalışan kişiler biraraya geldiler ve Haliç Dayanışması’nın oluşturdular. Haliç Dayanışması bünyesinde, tersane işçi ve emeklileri, TMMOB, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, İstanbul Barosu gibi meslek kuruluşları, sendikalar ve bu kurum / kuruluşların mensupları, tersaneler komşuluğundaki Bedrettin Mahallesi gibi mahallelerin sakinleri ve dernekleri, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, basım kuruluşları ile temsilcileri ve diğer konuya ilgi duyan kişi / kurumlar yer almaktadır.

Haliç Dayanışması Ne için Mücadele Ediyor?

Dayanışma öncelikli olarak Tersane-i Amire’yi yok edecek bu projenin, Okmeydanı, Kasımpaşa ve Galata ile etkileşimi gözönüne alındığında daha büyük çaplı bir rantsal dönüşümün önünü açmak üzere gündeme getirildiğine dikkat çekmeye çalışmaktadır. Yaklaşık 10 yıldır İstanbul’un bütünü ve dolayısıyla Haliç’in iki kıyısında gerçekleştirilmeye çalışılan bu projeler bir plan üzerine işlendiğinde, kentin tüm değerli alanlarına sistematik olarak müdahale edildiği açıkça görülmektedir. (Resim 1)Haliç’in kuzey kıyısında el değmemiş tek arazi parçasının da kamu alanı olmaktan çıkarılması anlamına gelen bu projeye konu olan Tersane-i Amire, yüzyıllar süren ard arda yapımlar sonucunda, güncel üretim tesislerini içeren teknolojik altyapıya sahiptir. Bunun yanı sıra, Bizans ve Osmanlı klasik dönemlerinden kalan tarihsel belge niteliğindeki çok önemli kalıntılar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin denizcilik ve gemi yapım teknolojisini de bünyesinde barındırmaktadır. (Resim 2)

Kasımpaşa’dan Hasköy’e kadar uzanan alanın yerleşim ve mimari tarihi tersanelerden bağımsız düşünülemez. Tarihsel önemine ek olarak, bugüne kadar kendisini yenileyerek gelebilmesi tersaneye süreklilik taşıyan bir endüstri mirası özelliği kazandırmaktadır. Tersaneler, gemicilik tarihi ve teknolojik gelişimin en önemli belgesi olmanın yanı sıra, gemi inşa ve bakımı konusunda da teknik bilgilerin biriktiği ve güncellendiği, hat analizine bağlı gemi üretiminin yapıldığı çok önemli bir kaynaktır. Bununla birlikte, dünyada neredeyse altı asırdır gemi üretiminin yapıldığı ve halen sürdürülmekte olduğu tek örnek olması nedeniyle Dünya Miras Listesi’ne aday bir alandır. (Resim 3-6) Haliç Tersaneleri, Türkiye’nin gemi sanayisi için çok önemli bir ekonomik kaynaktır. Bugün toplu taşımaya en uygun ulaşım aracı olan Şehir Hatları Vapurları’nın bakım-onarım ve imalatının gerçekleştirildiği en yetkin ve ekonomik tek kuruluş Haliç Tersaneleri’dir. Kentte ulaşım biçimi olarak kullanım oranı sadece % 3’ü bulan deniz ulaşımını artırmanın, geliştirmenin ve yetkinleştirmenin yolu tersanelerin kapatılmasından değil, daha etkin kullanılmasından geçmektedir. Olası bir depremde lojistik destek sağlayabilecek bir noktada bulunan tersane alanı, geçmiş tüm depremlerde de dayanıklılığını ispatlamıştır. 1980’lere dek eğitim kurumları, sağlık hizmetleri, sosyal tesisleri ve teknolojik altyapısı ile önemli bir üretim ve istihdam potansiyeli, ayrıca çağdaş bir üretim modeli olan Haliç Tersaneleri’ne, sadece herhangi bir faaliyetin yapılacağı "arsa" olarak bakmak ve tersaneleri toplum yararına kullanmak yerine ranta feda etmek kabul edilecek bir tutum değildir. Aksine, Haliç Tersaneleri'nin bir bütün olarak ülkenin ve İstanbul’un ihtiyacı olan gemilerin yapımı, bakım ve onarımını gerçekleştirmek üzere yeniden yapılandırılması çalışmalarına ivedilikle başlanması gerekmektedir. Haliç Dayanışması, bu değerlere sahip çıkmak, 558 yıllık endüstri mirasının, Haliç kıyılarındaki tarihî, arkeolojik, güncel yerleşim dokusunun, kamusal alanlardaki kamu mülkiyetinin korunmasını sağlamak, sözkonusu kamusal mirasın, üretim-istihdam potansiyelinin iyileştirilerek ve geliştirilerek geleceğe taşınmasını savunmak amacıyla yola çıkmıştır.

Haliç Dayanışması “Bu Daha Başlangıç!” Diyor

Haliç Dayanışması, oluşumundan kısa bir süre sonra (23 Ağustos 2013) amacını açıkça ifade ettiği ve bu amaçlar doğrultusunda ilgili kişilere çağrıda bulunduğu bir basın metnini kamuoyu ile paylaşıma açmıştır. (5, 6)Haliç Port ihalesine karşı dava açan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin dava metni hazırlıklarına destek olmuştur. Açılan dava, şu an ihale dosyasının incelenmesi amacıyla ertelenmiştir. Bu arada CHP Milletvekili Melda Onur’un, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na yönelik hazırladığı soru önergelerine bilimsel destek vermiştir. (7)29 Eylül 2013 tarihinde geniş katılımlı olarak gerçekleşen panel ve forumlara, (8)uluslararası “Tersane İşçilerinin Küresel Emek Tarihi” çalışma grubu da destek vermiştir. (9)

Dayanışma örgütlendiği günden itibaren “teknik komite”, “hukuk komitesi”, “medya ve halkla ilişkiler komitesi” ile “örgütlenme komiteleri” isimli çalışma gruplarıyla yoluna devam etmektedir. Komiteler sıklıkla biraraya gelirken, dayanışma 2-3 hafta aralıklarla toplanarak çalışmalarına devam etmektedir. Haliç Dayanışması, ülkesine, kentine, mahallesine, doğaya ve çevreye sahip çıkan, tarihî-kültürel mirasın korunması ve geleceğe taşınması konusunda duyarlı tüm kişi, kurum, kuruluş, sendika, meslek örgütü, siyasi parti ve diğerlerini desteğe çağırmaktadır. Zira basından öğrenildiğine göre, ihaleyi alan ortaklık yakında proje aşamasına geçecektir. (10) Bu durumda dayanışmanın daha söyleyecek çok sözü, yerine getireceği eylemleri olacaktır. Çünkü bu sadece bir başlangıçtı…

Bilgi için:http://halicdayanismasi.blogspot.com/

https://www.facebook.com/halic.dayanismasi
İletişim için:[email protected]

NOTLAR

1. URL1. http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=
http://www.resmigazete.gov.tr/ilanlar/eskiilanlar/2013/05/20130513.htm&main=
http://www.resmigazete.gov.tr/ilanlar/eskiilanlar/2013/05/20130513.htm[Erişim: 09.10.2013]
2. URL2.http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/halic-tersanesi-ile-
ilgili-bilgi-istiyorsan-50-bin-lira-odeyeceksin-haberi-75711[Erişim: 09.10.2013]
3. URL3. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24356529.asp[Erişim: 09.10.2013]
4. URL4. http://ekonomi.milliyet.com.tr/fatih-in-tersanesi-turizme-/ekonomi/detay/1726518/default.htm
[Erişim: 09.10.2013]
5. URL5. http://everywheretaksim.net/tr/tag/halic-dayanismasi/[Erişim: 09.10.2013]
6. URL6. http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/halic-
dayanismasindan-ilk-eylem-yurt-savunmasi-satilamaz-haberi-78488[Erişim: 09.10.2013]
7. URL7. http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/bakanlar-bu-sorulara-ne-cevap-
verecek-halicport-ile-ilgili-dort-bakana-49-soru-haber[Erişim: 09.10.2013]
8. URL8. http://www.mimarist.org/gundem/3332-gecmisten-gelecege-tersane-i-amire-forumu-gerceklestirildi.html[Erişim: 09.10.2013]
9. URL9. http://politeknik.org.tr/site/index.php?option=com_content&view=article&id=
3954:halic-tersanesi-icin-gecmisten-gelecege-tersane-i-amire-paneli-
duzenlendi&catid=10:guncel&Itemid=20[Erişim: 09.10.2013]
10. URL10. http://www.odatv.com/n.php?n=basbakani-ruyasinda-gordu-2407131200[Erişim: 09.10.2013]

 

AYRINTILI OKUMA LİSTESİ

Köksal, T. G., 1996, Haliç Tersaneleri’nin Tarihsel Teknolojik Gelişim Süreci ve Koruma Önerileri, İTÜ FBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Köksal, T. G., 2001, “İstanbul’un Önemli Bir Endüstri Arkeolojisi Siti: Haliç Tersaneleri“, İstanbul, sayı:39, ss.27-32. 

Köksal, T.G., 2004, “Haliç Tersaneleri’nin Tarihsel-Teknolojik Gelişim Süreci ve Geleceği”, Dünü ve Bugünü ile Haliç Sempozyum Bildirileri, 22-23 Mayıs 2003, Kadir Has Üniversitesi, İstanbul, ss.411-420. 

Köksal, T.G., 2005, İstanbul’daki Endüstri Mirası İçin Koruma ve Yeniden Kullanım Önerileri, İTÜ FBE, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul.

Bu icerik 8205 defa görüntülenmiştir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır