Hamilelikte Sağlık
Haber Giriş: 01.06.2022 - 12:27
Hormonlar, metabolizmaların bünyedeki bazı faaliyetleri denetim altında tutmak için ürettikleri salgılardır. 'İç salgı' olarak da adlandırılırlar. Vücudumuzun salgıladığı farklı hormonların farklı etkileri vardır. İşte hormonlardan bazıları ve işlevleri…
Boyundaki tiroit bezi tarafından salgılanan iki türlü tiroit hormonu vardır. T3 ve T4 hormonlarının en önemli görevi vücutta harcanan kaloriyi ayarlamak ve enerji üretimini sağlamaktır. Vücudun ısısını ayarlar. Tiroit bezinin az çalışması durumunda vücut ısısı düşer ve üşürüz. Metabolizmanın yavaşlaması ile beraber kalpte yavaşlama, kilo alma, uyku hali, bağırsak sisteminin yavaşlaması, kabızlık gibi bulgular ortaya çıkar. Kan yağları fazla yakılamaz, kolesterol ve trigliserid yükselir. Öte yandan fazla salgılanması kan yağlarının yakılmasını artırır ve kan düzeyleri düşer. Kalp hızlanır, aşırı terleme, zayıflama, titreme, sık dışkılama ortaya çıkar. Çocuklarda sağlıklı büyüme için yeterli olması gerekir. Az salgılanması durumunda çocuklarda büyümede gerilik, boy kısalığı, zeka geriliği gelişebilir.
Östrojen, yumurtalıklardan salgılanan, kadınların adet döngüsünde, cinsel fonksiyonlarda ve doğurganlıkta önemli rol oynayan bir grup steroid hormondur. Hem erkek, hem kadınlarda bulunmakla beraber, üreme çağında kadınlarda seviyeleri çok daha yüksektir ve menopozda düşer. Hipofizden salgılanan folikül uyarıcı hormon (FSH) ve lüteinizan hormon (LH), yumurtlayan kadınlarda östrojen üretimini düzenlerler.
Ergenlik çağında hipofiz bezinden salgılanan FSH ve LH, genç kızlarda yumurtalıkları uyararak östrojen salgısını başlatır. Ergen kızlarda boy uzaması ve ergen erkeklere nazaran erken başlar, hızlı olur ve daha çabuk biter. Östrojenin etkisi ile genital bölgede kıllanma, kalça bölgesinde yağlanma, memelerde büyüme görülür. Kadınlarda ergenlik adet kanaması ile sonlanır ve bununla beraber boy büyümesi durur. Östrojen, progesteron dediğimiz diğer bir hormonla belirli bir düzen içinde çalışır. Adetin ilk iki haftasında östrojen salgılanıp, rahmi büyütür ve yumurtanın oluşmasında rol oynar. Adet döneminin son iki haftasında progesteron salgılanarak rahmi hamileliğe hazırlar, gebelik oluşmaz ise progesteron adet kanamasına yol açar. Östrojenin geçici düşmesi cinsel isteksizliğe, kalıcı düşmesi menopoza, sıcak basmaları, gece terlemelerine yol açar.
Östrojen fazlalığı yumurtalık faaliyetlerinin bozulması sonucu gelişir. Polikistik over hastalığı dediğimiz sendromda yumurtlama aksar ve kısırlık gelişebilir. Overler östrojeni fazla salgılarsa armut tipi şişmanlık ortaya çıkar, yani kalçalarda yağ birikir, selülit artışı olur. Östrojen düzeyinin kanda yüksek olması rahim ve meme kanseri için risk faktörüdür. Östrojen fazlalığı yağ dokusunun miktarını arttırır. Artan yağ dokusunda daha fazla testosteron östrojene çevrilir, bu da yağ dokusu miktarını daha da artırır. Sonuçta bir kısır döngü oluşur. Östrojen fazlalığı vücudun su ve tuz tutmasına neden olur. Yüz yuvarlaklaşır, el ve ayaklarda şişlik ve ödem gelişir. Östrojen fazlalığı pıhtılaşma eğilimine ve buna bağlı damar tıkanmalarına, tansiyonda artışa da yol açabilir.
Progesteron, adet döngüsü ve gebelikte rol oynayan, her ay rahmi hamilelik için hazırlayan bir kadınlık hormonudur. Ayın ikinci yarısında progesteron seviyesi yükselir ve ardından adet kanamasıyla birlikte düşer. Doğum kontrol hapları progesteronun sentetik formlarıdır. Progesteron başlıca etkilerini kadın cinsel organlarında gösterir. Östrojenin etkilerini bastırır ve östrojenle birlikte bazı değişimlere yol açar.
Serotonin vücudun ürettiği, temelde iyi hissetmeyi sağlayan mutluluk hormondur. Ruh halini, uyku düzenini, iştahı, hafızayı ve bazı kas işlevlerini düzenler. Serotonin dengesizliğinde, beyin-ruh halini ve stres seviyesini düzenlemek için yeterli hormon salgılanamaz. Serotonin seviyesinin düşük olması depresyona yol açabilir. Migren, kilo alma, panik ataklar, karbonhidrat açlığı ve uykusuzluk da eksiklikte ortaya çıkar. Serotonin seviyesinin aşırı yüksek olması da çok ciddi bir sorundur ve ajitasyona, kafa karışıklığına, uyuşmaya ve libidonun düşmesine neden olabilir.
Pankreas, salgıladığı insülin ve glukagon hormonları ile vücudun şeker, yağ ve protein metabolizmasını düzenler. İnsülin vücudun temel yakıtı olan glukozun kullanılmasını, enerjiye dönüştürülmesini sağlar. Bu sayede hücre ve organlar görevlerini yerine getirir. Bu hormonun eksikliği veya görev yapmaması (insülin direnci) durumunda kanda glukoz yükselirken, enerjinin tam olarak kullanılamadığı organlarda fonksiyon bozukluğu ortaya çıkar ve bu tablo diyabet olarak tanımlanır. Glukagon ise kanda glukozun belli bir düzeyin altına inmesini engeller, insülin etkilerini dengeler.
Stres, korku ve şok gibi durumlarda böbreküstü bezlerinden salgılanan adrenalin ve noradrenalin vücudun direncini artırır. Kan basıncının artması, kalp hızının artması, göz bebeklerinin büyümesi ve kan şekerinin yükselmesi, adrenalin salgılandığında oluşan olaylardır. Bu hormonlar, salgılandığında organizma tehlikelere karşı dirençli bir hale gelir. Ancak adrenalin uzun süreler yüksek kalması vücudu ve damarları yıpratır, hipertansiyona yol açar.
Vücut dengesinin sağlanmasında birçok hormon görev alır. Bu hormonlar ve temel görevleri şunlardır:
Vücudun su ve mineralini dengesini başlıca kortizol, aldosteron ve vazopressin sağlar. Kandaki su oranı artınca hipotalamusta bulunan algılayıcılar, su tutucu vazopressinin salgılanmasını yavaşlatır. Vazopressin azalınca idrar sıvısı artar ve kandaki su miktarı normal düzeyine indirilir. Sıvı ve mineral dengesini aldosteron da kontrol eder. Aldosteron, böbreküstü bezlerinden salgılanıp, böbreklere etki ederek sodyum ve potasyum elektrolitlerinin emilimini düzenler. Sıcak havalarda, su kaybını en aza indirmek amacıyla aldosteron salınımı artar. Salgılanan aldosteron böbrekten su ve sodyumun atılmasını azaltıp geri emilmesini artırır.
Genel belirtiler, adet düzensizliği (sık ya da seyrek kanama olabilir), adet dışı kanama, tüylenmede artış, sivilcelenme, ödem ve buna bağlı kilo değişimi olabilir. Tiroit hormonları da üreme fonksiyonlarını etkiler; bozukluğunda hipotirodizm ya da hipertiroidizm bulguları olabilir. Bunlar hipotiroidizm durumunda üşüme, halsizlik, uyku hali, depresyon, kuru cilt gibi bulgular iken, tam tersi bulgular hipertiroidizm halinde görülür. Ancak her iki durum da üreme ve adet döngülerini etkiler.
Hormon bozuklukları aşırı kıllanma yapar. Fazla salgılanan androjen (erkeklik hormonu) nedeniyle sık görülen bir durumdur. Ayrıca hormonları kanda taşıyan protein olan SHBG (seks hormon bağlayıcı globulin/SHBG;Testesteron-Estradiol-Binding Globulin) azalmasında da artış olur. Tiroit hastalıkları SHBG düzeylerini değiştirir. Androjen kaynağı sadece yumurtalıklar değil, böbreküstü bezleri de olabilir. Bu nedenle tüylenme ile gelen hastalarda tam bir endokrinolojik inceleme yapılmalıdır.
Polikistik over sendromu hormonal düzensizliklere neden olan bir durumdur. Kökeninde yumurtalıkların daha fazla androjen hormonu salgılaması vardır; ama bu durumun neden mi yoksa sonuç mu olduğu net değildir. Fazla salgılanan androjen yumurtlama bozukluğu, kısırlık, tüylenme ve sivilcelenme yapar. Bu hastalarda diyabete eğilim de görülür. FSH/LH oranı normal bir kadında 2-3 civarında iken polikistik over sendromlu kadınlarda LH yükselişi vardır ve bu oran ters dönmüştür. Adet döngüsünün ikinci yarısında (luteal faz) bakılan progesteron değerleri düşük çıkar ve yumurtlama olmadığını gösterir.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Erkek bebek belirtileri birçok ebeveyn tarafından merak ediliyor. Peki, hamilelikte cinsiyet tahmin yöntemleri gerçeği yansıtıyor mu? Hamilelikte bebeğin erkek olduğu nasıl anlaşılır? Gelin birlikte ayrıntılarıyla inceleyelim.
Eğer "Erkek bebek nasıl anlaşılır?" diye merak ediyorsan babaannelerimizden bize kalan erkek bebek anlama yöntemlerine göz atabilirsin. İşte en yaygın belirtiler:
Hamilelikte bebeğin erkek olduğunu anlamanın yollarının başında bunlar gelmektedir. Peki, babaannelerimizden öğrendiğimiz bu yöntemler gerçek mi? Ultrasonsuz bebek cinsiyeti öğrenmek mümkün mü?
Ninelerimizden öğrendiğimize göre erkek bebeğin anlaşılma zamanı en geç hamileliğin 15. haftası. Hamileliğin ilk 15 haftasında anne karnında hareketlilik olmaması ise erkek bebek belirtileri arasında görülüyor.
Ayrıca, gebeliğin ilk haftalarının rahat geçmesi, annenin ağrı sorununun olmaması ve sabah bulantısı yaşamaması da diğer erkek bebek belirtileri arasında. Yani eğer "Erkek bebek belirtileri ne zaman başlar?" diye soruyorsanız, çoktan başlamış bile olabilir.
Hamilelikte erkek bebek belirtilerinden biri de anne adayının sürekli sol tarafa dönerek uyumak istemesidir. Bu durumun nedeni ise hamilelikte erkek bebeğin sağ tarafta olmasıdır. Yani sorumuzun cevabı "Sağ.".
Bebeğinizin cinsiyetini zaten biliyorsanız erkek bebek belirtileriyle ilgilenmiyor olabilirsiniz. Ancak erkek bebeğe hamile olmak nasıldır, biliyor musunuz?
Dilerseniz Hamilelikte Kasık Ağrısı yazımıza göz atarak şimdiden fikir sahibi olabilirsiniz.
Maalesef "Hayır." Erkek bebek belirtileri olarak günümüze ulaşan bilginin çoğu aslında geçmişte nenelerimizin gözlemlediği birkaç tesadüften ibaret. Yoksa bilimsel açıdan bakıldığında bebeğin cinsiyetinin erkek ya da kız olduğu ancak ultrasondanda belli olur. Bu nedenle ultrasona girmediğiniz sürece bebeğinizin erkek olma ihtimali yalnızca %50'dir.
Öncelikle belirtmek isteriz ki maalesef bebeğinizin cinsiyetini önceden belirleyemezseniz; yani erkek bebek yapmak diye bir yöntem maalesef bilinmemektedir.
Ancak, binlerce yıl eskiye dayanan bir Çin geleneğine göre annenin yaşına ve bebeğin doğduğu aya göre bebeğin cinsiyeti önceden belirlenebilir. Çin Takvimi ile cinsiyet hesaplama olarak bilinen bu yöntem günümüzde oldukça popülerdir; ancak bilimselliği yoktur.
Yine de denemek isterseniz Çin Takvimi ile Cinsiyet Hesaplayıcı'mızı kullanabilirsiniz.
Bebeğin anne karnındaki gelişimi ve erkek bebeğin belli olma haftası hakkında gerçek, bilimsel bilgiler şu şekilde sıralanabilir:
Kaynak: Doğumla İlgili Adet ve İnanmalar
Nenelerimizden öğrendiklerimize göre erkek bebekler daha hareketsiz olur. Aksine kız bebekler daha faza tekme atar.
Hayır. Gebelikte annenin ne kadar uyduğu bebeğin cinsiyetiyle alakalı değildir.
Yaygın inanışa göre erkek bebekte annenin canı tatlı ve tuzlu çeker; kız bebekte ise ekşi.
Maalesef, kesin bir yöntemi yoktur. Ancak, dilerseniz Çin Takvimi ile Cinsiyet Hesaplayıcımızı kullanarak bir tahmine ulaşabilirsiniz.