hamileyken turbelere gidilir mi / Hamile Kadın Mezarlığa Gidebilir mi? - Sayfa 2 - İslamiyet - Estanbul.com

Hamileyken Turbelere Gidilir Mi

hamileyken turbelere gidilir mi

Hamile Bayanların Türbeye Gitmesi Doğrumudur

  1. Ana Sayfa
  2. İslam
  3. Hamile Bayanların Türbeye Gitmesi Doğrumudur
Son güncelleme: 16.10.2010 10:06
  • hamile kadınların kabir ziyareti - hamile kadınların mezarlık ziyareti - hamilelerin türbe ziyareti - türbe ziyaretleri

    Soru: Hocam hamile bayanlar türbelere giderse doğan çocuğun herhangi bir yerinde ben çıkıyormuş. Böyle bir şey var mıdır, doğru mudur?
    Cevap:

    Hamile bayanların türbe veya mezarlık ziyaretinde bulunmasında dinen herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Duyduğunuz şey hurafedir. Aslı astarı yoktur. Böyle şeylere itibar etmeyiniz.

    Sakıncalı olan şey, türbede yatan kişiye gösterilecek tavırdır. Orada yatan kişinin bağışlanması ve ikram görmesi için Allah'a dua etmekten başka yapılacak hiçbir şey yoktur.Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, kabir ziyaretini tavsiye etmiş ve: "Kabirleri ziyaret ediniz, bu size ahireti hatırlatır." (İbn Mâce Sünen, Cenâiz, 47) buyurmuştur. Kabir ve türbe ziyaretlerinde İslâm'ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen, itikâdî bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir. Bunun için dinimiz, kabir ziyaretleriyle ilgili bazı ölçüler koymuştur. Buna göre kabir ziyaretinde şunlardan sakınılması gerekmektedir:

    1 - Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek, bu kişileri "bunlar Allah'ın sevgili kullarıdır, bunların Allah'a sözü geçer, Allah bu zatları geri çevirmez" vs. diyerek Allah ile kendi arasında aracı kılmak.

    2 - Bu ziyaretleri dini bir vecibe gibi telakki etmek,

    3 - Çaput ve bez bağlamak, mum yakmak,

    4 - Türbelere ve orada yatanlara adak adamak,

    5 - Kurban kesmek,

    6 - Şeker v.b yiyecek maddeleri dağıtarak onlardan yardım dilemek,

    7 - Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak,

    8 - Kabrin etrafındaki demir ve taşları öpmek, onlara sarılıp ağlamak.

    Bu gibi şeyler tevhit dini olan İslâmla bağdaştırılamaz. Ölen kişilerden medet ummak ve onlardan bazı şeyler beklemek 'şirktir'. Şirk ise Allah'ın bağışlamayacağını bildirdiği tek günahtır. Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:

    "Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar; Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır." (Nisa, 5/116)

    Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Kabrin yanına gelince; "Müminler yurdunun sakinleri! Sizlere selam olsun. İnşâallâh biz de size katılacağız. Allah bizden ve sizden ölmüş ve ölmemiş olanlara ikramda bulunsun. Allah'tan bize ve size afiyet dileriz. Ey Allah'ım! Bunlara rahmet eyle, bunları bağışla. Cehennem azabından koru, onları Cennetine koy." Şeklinde dualar edilebilir.

Türbe ve kabir ziyaretleri hakkında dinimizin ölçüleri nelerdir?

Değerli kardeşimiz,

Kabir Ziyareti:

Genel olarak kabirleri ziyaret etmek erkekler için müstehab olup, kadınlar için caizdir. Salih kimselerin, anne, baba ve yakın akrabanın kabirlerini ziyaret etmek mendup sayılmıştır. Kadınların kabirleri ziyaret etmesi, bağırıp çağırma, saçını başını yolma ve kabirlere aşırı saygı gibi bir fitne korkusu olmadığı zaman mümkün ve caizdir. Çünkü Hz. Peygamber (asm), çocuğunun kabri başında ağlamakta olan bir kadına sabır tavsiye etmiş, onu ziyaretten alıkoymamıştır. (Buhârî, Cenâiz, 7, Ahkâm, ll; Müslim, Cenâiz, 15). Diğer yandan Hz. Âîşe (ra)'nin de kardeşi Abdurrahman b. Ebi Bekr'in kabrini ziyaret ettiği nakledilir (Tirmizi, Cenâiz, 61).

Hz. Peygamber (asm), henüz kader inancının kökleşmediği ve cahiliye alışkanlıklarının devam ettiği dönemde kabir ziyaretini bir ara yasaklamış, ancak bunu daha sonra serbest bırakmıştır. Hadiste şöyle buyrulur:

"Size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Artık kabirleri ziyaret edebilirsiniz."(Müslim, Cenâiz, - 106, Edâhi, 37; Ebû Dâvud, Cenâiz 77, Eşribe, 7; Tirmizi, Cenâiz, 7; Nesaî, Cenâiz, 100; İbn Mâce, Cenâiz, 47; Ahmed b. Hanbel, I, 147, 452, III, 38, 63, 237, 250, V, 35, 355, 357).

Hz. Peygamber (asm)'in kabirleri çok ziyaret eden kadınlara lânet ettiğini bildiren hadisler (Tirmizi, Salât, 21; Cenâiz, 61; Nesaî, Cenâiz, 104; İbn Mâce, Cenâiz, 49), ziyaret yasağı olan döneme aittir. Tirmizi bunu açıkça ifade etmiştir (Tirmizi, Cenâiz, 60). Hz. Âîşe ve İbn Abdilberr bu görüştedir.

Hanefilerin sağlam görüşüne göre, saç baş yolma, ağlamayı tazeleme gibi aşırılıklar olmamak şartıyla, kadının kabir ziyareti caiz görülmüştür. Çünkü hadislerde yer alan ruhsat, kadınları da kapsamına almaktadır. (Tirmizi, Cenâiz 60, 61; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtâr, İstanbul 1984, II, 242).

Kabir ziyaretinin, tarihi akış içinde, ölülerden yardım istemek, hatta tapılmak için de yapıldığı görülmektedir.

İslâm'ın başlangıcında Hz. Peygamber (asm)'in kabir ziyaretlerini yasaklamasının sebebi bu idi. Yahudi ve Hristiyanlar, aziz saydıkları kimselerin kabirlerini ibadet yeri edinmişlerdi. Cahiliyye devrinde kabirlere secde ediliyor, putlara tapılıyordu. Putperestlik, büyük tanınan kimselerin heykellerine saygı ve ta'zim ile başlamış, neticede bu saygı putlara ibadete dönüşmüştü. İslâm Dininin gayesi tevhid akidesini (Allah'ı yegane hâlık ve müessir tanıyıp yalnızca ona ibadet etmeyi) kalblere yerleştirmekti. Önceleri Hz. Peygamber (asm) bu sebeple tehlikeli gördüğü kabir ziyaretini yasaklamıştı. Fakat tevhid inancı gönüllere iyice yerleşip müslümanlar tarafından gayet iyi anlaşıldıktan sonra, kabir ziyaretine izin verilmiştir.

Çünkü kabir ziyaretinde, hem hayattakiler, hem de ölüler için faydalar vardır. Resulullah (asm) Mekke seferi sırasında annesi Amine'nin kabrini ziyaret ederek ağlamış, etrafındakileri de ağlatmış ve Müslümanların kabirleri ziyaretine de izin verilmişti. (İbn Mâce, Cenâiz 48; Nesâf, Cenâiz; 101;Müslim, Cenâiz, 36; Ebû Dâvud, Cenâiz, 77). Bu izin hatta ziyareti teşvik konusu meşhur rivayetlerle sabittir. (İbn Mâce, Cenâiz, 47; Tirmizî, Cenâiz, 60).

Kabir Ziyaretinin Faydaları

a) İnsana ölümü ve ahireti hatırlatır ve ahireti için ibret almayı sağlar. (Müslim, Cenâiz, 108; Tirmizî, Cenâiz, 59; İbn Mâce, Cenâiz, 47-48; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 145).

b) İnsanı zühd ve takvaya yöneltir. Aşırı dünya hırsını ve haram işlemeyi engeller. Kişiyi iyilik yapmaya yöneltir. (İbn Mâce, Cenâiz, 47).

c) Salih kişilerin kabirlerini, özellikle Hz. Peygamber (asm)'in kabrini ziyaret, ruhlara ferahlık sağlar ve yüce duyguların oluşmasına yardım eder. Hz. Peygamber (asm)'in ve Allah'ın veli kullarının kabirlerini ziyaret için yolculuğa çıkmak menduptur. Bir hadis-i şerifte;

"Kim, beni öldükten sonra ziyaret ederse, sanki hayatımda iken ziyaret etmiş gibi olur."(Mansur Ali Nasif, et- Tâc, el-Câmiu'l-Usûl, II, 190). buyurulmuştur.

d) Ziyaret; insanın geçmişi, dinî kültürü ve tarihi ile bağlarının güçlenmesine yardımcı olur.

Ziyaretin Ölüye Faydası

a) Özellikle anne, baba diğer akraba ve dostların kabirleri, ruhları için Allah'a dua ve istiğfar etmek amacıyla ziyaret edilir. Ölüler adına yapılan hayır ve hasenâtın sevabının onlara ulaşacağı sahih hadis ve icmâ delili ile sabittir. Ölüler ziyaret edilirken, onların ruhları için Allah'a dua edilir, Kur'an okunur, yapılan iyiliklerin sevabı bağışlanır. Kabre ağaç dikmek sevabtır. Dikilen ağaç ve bitkinin ölünün ruhundan azabın hafifletilmesine sebep olacağına dair hadisler vardır. Hristiyanların yaptığı gibi kabre çelenk götürmek mekruhtur.

Dua ve istiğfarın ölülerin ruhları için faydalı olacağına şu ayet-i kerime de delâlet eder:

"Ey Rabbimiz, bizi ve iman ile bizden önce geçmiş olanları yarlığa. İman etmiş olanlar için kalbimizde bir kin bırakma."(Haşr, 59/10).

Bu konuda varid olan pek çok hadis vardır (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 509; VI, 252; İbn Mâce, Edeb).

b) Ölünün dirileri işitmesi. Kabir ziyareti sırasında konuşulanları kabirdeki kişinin duyduğu ve verilen selâmı aldığı hadislerle sabittir.

Abdullah b. Ömer (r.a)'den nakledildiğine göre Hz. Peygamber (asm) Bedir gazvesinden sonra yerde yatan Kureyş büyüklerinin cesetlerine karşı: "Rabbinizin va'dettiği azabın doğru olduğunu anladınız mı?" diye seslenmişti. Hz. Ömer (ra)'in: "Ey Allah'ın Resulu! Bu duygusuz cesetlere mi hitap ediyorsunuz?" demesi üzerine, Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur: "Siz bunlardan daha fazla işitici değilsiniz. Fakat bunlar cevap veremezler." buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, II, 121). Bu konuda Hz. Aişe (ra)'den, ölülerin işitmesi yerine, Resulullah (asm)'ın; "Gerçeği ölünce şimdi daha iyi anlarlar. Nitekim Cenâb-ı Hak'da: "Habibim sen, sözünü ölülere duyuramazsın." hadisi nakledilmiştir. Ancak çoğunluk İslâm bilginleri bu konuda Hz. Âîşe'ye muhalefet etmişler, başka rivayetlere uygun düştüğü için yukarıda zikrettiğimiz Abdullah b. Ömer'in hadisini esas almışlardır. (bk. ez-Zebîdi, Tecrid-i Sarih Terc. Kâmil Miras, Ankara 1985, IV, 580).

Ziyaretin Âdabı

Ziyaretçi mezarlığa varınca yüzünü mezarlara döndürerek Peygamberimizin (asm) dediği gibi şöyle selâm verir:

"Ey müminler ve Müslümanlar diyarının ahalisi, sizlere selâm olsun. İnşaallah, biz de sizlere katılacağız. Allah'tan bize ve size âfyet dilerim."(Müslim, Cenâiz, 104; İbn Mâce, Cenâiz, 36).

Hz. Âîşe (ra)'nin rivayetinde anlam aynı olduğu halde ifade biraz farklıdır. Tirmizi'nin İbn Abbâs'tan rivayetinde Resulullah (asm) bir defasında Medine mezarlığına uğradı ve onlardan tarafa dönerek şöyle dedi:

"Ey kabirler ahâlisi, size selâm olsun! Allah bizi ve sizi mağfiret eylesin. Sizler, bizden önce gittiniz, biz de sizin ardınızdan (geleceğiz)."(Tirmizi, Cenâiz, 58, 59).

Kişi, tanıdığı bir kimseye kabrinin başından geçerken selâm verirse, ölü selâmını alır ve onu tanır. Tanımadığı bir kimsenin kabrinin yanından geçerken selam verirse, ölü, selâmını alır. (Gazzâli, İhyau Ulûmi'd-din, IV, Ziyâretü'l-Kubur bahsi).

Kabir ziyareti sırasında mezarda namaz kılınmaz. Kabirler asla mescid edinilmez. Kabre karşı da namaz kılmak mekruhtur. Kabirlere mum dikmek ve yakmak caiz değildir (Müslim, Cenâiz, 98; Ebû Dâvud, Salât, 24; Tirmizî, Salât, 236).

Boş yere para harcandığı için, ya da kabirlere tazim için buralarda mum yakılmasını Hz. Peygamber (asm) yasaklamıştır. Kabrin üzerine oturmak ve mezarları çiğnemek mekruhtur. (Müslim, Cenâiz, 33; Tirmizi, Cenâiz, 56).

Kabirde ziyaretle bağdaşmayan edep dışı ve boş söz söylemekten, kibirlenip çalım satarak yürümekten sakınmak ve mütevâzı bir durumda bulunmak gerekir (Nesâî, Cenaiz, 100; Tirmizî, Cenaiz, 46). Kabirlere, küçük ve büyük abdest bozmaktan sakınmak gerekir. (Nesaî, Cenâiz, 100; ibn Mâce, Cenâiz, 46). Kabristanın yaş ot ve ağaçlarını kesmek mekruhtur. Kabir yanında kurban kesmek Allah için kesilse bile mekruhtur.Hele ölünün rızasını kazanmak ve yardımım elde etmek için kesilmesi kesinlikle haramdır. Bunun şirk olduğunu söyleyenler de vardır. Çünkü kurban kesmek ibadettir; ibadet ise yalnız Allah'a mahsustur. Kabirler Kâbe tavaf edilir gibi dolaşılıp tavaf edilmez. Ölülerden yardım istemek ve bunun için mezar taslarına bez, mendil ve paçavra bağlamak kişiye yarar sağlamaz. Bazı kabir ve türbelerin hastalıklara şifalı geldiğine inanmak ve bunların taş, toprak ve ağaçlarını kutsal saymak İslam'ın tevhit inancı ile bağdaşmaz.

Diri veya ölü olsun salih kimseleri Allah'tan bir şey istemek için aracı kılmaya "tevessül" denilir. Kabirde kişinin başkasına bizzat bir fayda vermeye veya bir zararı gidermeye gücü yetmez. ibn Teymiyye ve taraftarlarına göre Allah'tan bir şey isterken peygamber bile oka salih kulları aracı kılmak haram, hatta şirktir. Çoğunluk İslâm âlimlerine göre ise Allah'tan bir şey isterken salih zatları aracı ve esile kılmak ve bunun için onların kabirlerini ziyaret etmek caizdir. Meselâ "Hz Muhammed hakkı için, onun hürmetine, ya Rabbi onunla sana dua ediyorum, şu isteğimi yerine getir." demek, duaların kabulüne vesile olur.

Hanefi ve Malikilere göre kabir ziyaretini cuma ve bunun iki yanındaki perşembe ve cumartesi günleri yapmak daha faziletlidir. Şafiîler, perşembe gününün ikindi vaktinden başlamak üzere cumartesi sabahına kadar ziyaretin daha uygun olacağını söylemişlerdir. Hanbeliler, ziyaret için belli bir gün tahsis etmenin doğru olmadığını belirtmişlerdir. Sonuç olarak cuma günü ziyaret daha faziletli ise de diğer günlerde ziyaret de mümkün ve caizdir (Abdurrahman el-Ceziri, el-Fıkh ale'l-Mezâhibi'l-Erbea, I, 540).

TÜRBE:

Türbe; ziyaret olunan mezar, Müslümanlardan, büyük âlim, velî, hükümdar, hükümdar zevcesi ve çocukları, emir, vezir ve komutanların kabirleri üzerine inşa edilmiş, üzerleri özellikle kubbelerle örtülü bina. Müslüman olmayanların kabirleri üzerine yapılmış binalara türbe denilmiş. İslâm büyüklerinin üstü açık olan mezarlarına da onlara hürmeten türbe denir. İran ve Azerbaycan'da türbeye, sonundaki tâyı telaffuz ederek "türbet" derler. Hz. Fatıma (r.a) babasının (asm) mezarını ziyaret ederken şöyle demişti: (...)

Hz. Fatıma (ra) bu sözünde Kabr-i Şerif için Türbet'e Ahmed sözünü münasip görmüştü. Hz. Fatıma'nın Kabr-i şerifin başında söylediği nazmın tamanının anlamı şöyledir:

"Ahmed Aleyhissalatü vesselamın Kabrinin toprağını koklayan kimseye ne olur? Ona ömür boyunca miskü-anber gibi güzel koku koklamamak lazım gelir. Benim üzerime öyle musibetler döküldü ki, onlar gündüzlerin üzerine dökülselerdi, belki gece olurlardı." (Kastallanî, Mevâhibü'l-Ledünniye, Mısır 1281, II, 501).

Fakat, Hücre-i Saadete (Hz. Peygamberin Kabr-i şerifine) hürmeten ve tebcilen türbe denilmeyip "Ravza-i Mutahhare, Kubbetü'l-Hadrâ" isimleri verilir.

Peygamberimiz (asm) bazı hadislerinde kabirler üzerine bina ve mescidler yapılmasını yasaklamıştır (bk. Buhârî, Cenaiz, 69; Müslim, Cenâiz, 31-32, Mesâcid 63; Ebu Davud, 76; Neseî, Cenaiz 295, 339, 299). İslam alimlerinin çoğunluğu şöyle demişlerdir: Kabir üzerine, ev, türbe, kümbet, medrese veya mescid ya da duvarlı oturma bahçesi yaptırmak, eğer bunlarla ziynet ve övünmek kastedilmiyorsa mekruh olmakla beraber haram olmaz; eğer, övünme ve ziynet kastedilirse haram olur. Umuma aid olan mezarlıkta türbe yaptırmak meşru değildir. Eğer, mezar müteveffanın mülküne dahil ise, onun üzerine türbe yaptırmak mekruh olur [bk. Abdurrahman el-Cezîrî, el-Fıkh Ale'l-Mezahibi'l-Erbea, Kahire (t.y) I, 536].

Ancak bir kısım İslâm âlimleri meşayih, ulema, hükümdar ve hükümdar eşleri ve çocuklarının üzerine türbe yapılmasını caiz görmüşlerdir. Türbelerin yapıldığı yerde, bunun gibi bina ve kubbeler çok olup, bunlar ölenlerin isimlerinin bilinmesi ve tanınmalarından başka, onlara prestij ve buna benzer bir hürmet ve saygıya sebep olmayacaksa, böyle zamanlarda türbe ve kubbe inşasının caiz olduğuna fetva veren alimler bulunmuştur (Hasen el-Idvî, Meşâriku'l-Envâr, Mısır, 1316/26).

Müteveffanın ismi ve yattığı yer bilinsin diye taş gibi bir alamet dikilmesinin gerekli olduğunda (Vahhabiler hariç), ittifak edilmiştir.

Mezarlarda ölünün isminin ve yerinin unutulup kaybolmaması için mezar taşı dışında lüzumsuz, süsleme ve yapılardan kaçınmak lazımdır. Mezarlara yapılacak masraflar, ölüden ziyade dirilere layıktır. Bunların (ağaç dikmek hariç) ölülere hiçbir faydası olmaz.

(Muhiddin BAĞÇECİ - Mefail HIZLI)

(bk. Şamil İ.A., Kabir Md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Anne olmak isteyenler bu türbeye koşuyor!

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Hamile bir kadın türbeye giderse çocuğunda ben çıkarmış. Doğru mu?

Hamile bir kadın türbeye giderse çocuğunda ben çıkarmış. Doğru mu?

DangeR
Soru: Hocam hamile bayanlar türbelere giderse doğan çocuğun herhangi bir yerinde ben çıkıyormuş. Böyle bir şey var mıdır, doğru mudur?

Cevap:
Hamile bayanların türbe veya mezarlık ziyaretinde bulunmasında dinen herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Duyduğunuz şey hurafedir. Aslı astarı yoktur. Böyle şeylere itibar etmeyiniz.
Sakıncalı olan şey, türbede yatan kişiye gösterilecek tavırdır. Orada yatan kişinin bağışlanması ve ikram görmesi için Allah’a dua etmekten başka yapılacak hiçbir şey yoktur.

S.vakfı


Cevap: Hamile bir kadın türbeye giderse çocuğunda ben çıkarmış. Doğru mu?

Desert Rose
Birde şöyle bir iddayı savunanlar var.
Hamile bir kadın türbe ziyaretinde bulununca
artık o doğacak çocuk o türbedeki zata bağlanmış oluyor
ve hayatının her döneminde o türbeye ziyarete gitmesi gerekiyor.
Bunları halk arasında yayarak insanların hem kafalarını karıştırıp
hemde inanç sistemini zedelemeye çalışıyorlar
Allah c.c İslah etsin doğruluktan ayırmasın…


hamileler turbeye girer mi, hamile kadın türbe ziyareti yapabilir mi, hamileyken türbeye gitmek

Bu kategoride yer alan Dinen kadının çalışmasında bir sakınca var mıdır? Erkeklerin içinde yanyana çalışması dinen caiz midir? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Benzer Yazılar:

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır