hasan sabbah selahaddin eyyubi hikayesi / Selahaddin Eyyubi ve Haşhaşiler, En İyi Kitaplar - Ravzakitap.com

Hasan Sabbah Selahaddin Eyyubi Hikayesi

hasan sabbah selahaddin eyyubi hikayesi

omerhayyam1

Nurlar içerisinde yatsın dedem, bizlere sık sık masallar anlatırdı. Bu masallar arasında esrar içerek uyuştuktan sonra, devlet görevlilerine suikastlar düzenleyen ve “Haşhaşîn” diye isimlendirdiği bir tarikata ait anlatımlar da vardı. O yıllarda benim için sadece bir masal olan bu isim, daha sonraki zamanlarda ilgi alanlarımdan biri oluverdi.


Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ve Nizam-Ül Mülk
Alamut Kalesi’ne, çok ilgi duyduğum Ömer Hayyam’ın yaşamını okuyarak vardım. Tabiî ki Alamut ve Ömer Hayyam ismi geçince hemen arkasından iki ismi, Hasan Sabbah ve Nizam-ül Mülk’ü de saymak gerekiyor. Ömer Hayyam, biliyorsunuz 11. yüzyılın sonu, 12. yüzyılın başında yaşamış önemli bir Türk bilim insanı. Sanatçı, şair. Nizamül Mülk de Selçukluların kudretli veziri. Ömer Hayyam, Nizam-ül Mülk ve Hasan Sabbah medreseden arkadaşlar. Hasan Sabbah’ın bilime yatkınlığı ve sanata ilgisi de Hayyam’dan hiç geri değil. Buna rağmen Hayyam; bilimsel çalışmaları, Nizam; yöneticiliği ile tarihe kalmışken, Hasan Sabbah dünyanın ilk teröristleri kabul edilen Haşhaşînler Tarikatı’nın kurucusu ve Alamut Kalesi’nin şeyhi olarak biliniyor.


Hasan Sabbah, dünyanın ilk teröristleri kabul edilen Haşhaşî Tarikatı’nın kurucusu olarak biliniyor.


Alamut Kalesi
Alamut Kalesi bugünkü İran’ın Hazar Denizi kıyılarındaki dağlık Rudbar Bölgesi’nde bulunmaktaydı. Bölge öyle bir dağlık, Alamut bu dağların öyle yüksek bir tepesindeydi ki, kale, Hasan Sabbah’tan sonra asırlar boyunca İsmailî Tarikatı’na sığınak olmaya devam etti. Moğol İmparatoru Hülagu’ya kadar kimse orayı fethedemedi.


İsmailî Tarikatı ve Ağa Han
Şimdi aklınıza İsmailî Tarikatı da ne ki? diye bir soru takılacaktır. Bu sorunun cevabı için ta Hazreti Ali’ye kadar gidebiliriz. Biliyorsunuz Hazreti Ali’nin ölümü, halifeliği Emevi Aşireti’nden Muaviye’nin alması, Muaviye’nin Kerbela’da Hazreti Ali’nin tüm yakınlarını öldürmesi sonucu, Hazreti Ali yanlılarının inandığı 12 İmamlar dönemini başlatmıştı. Ancak 6. imam Cafer es Sadık’ın ölümünün ardından, büyük oğlu İsmail’in yerine, küçük oğlu Musa İmam yapılınca büyük bir kırılma olmuş, İsmail’in ardından gidenler İsmailî Tarikatı’nı kurmuşlar.

Asabah2


Bu görüşe bağlı olanlar, önce Hz. Ali döneminde, arkasından da Hz. Ali’nin acısını birlikte yaşadıkları kişiler tarafından İsmail döneminde haksızlığa uğrayıp, dışlandıklarını düşündüklerinden içlerine kapanarak, kendilerince haklarını entrika ve suikastlerle arayan, birbirine (tabiî ki şeyhlerine) aşırı bağlı insanlar topluluğu haline gelmişler. Tarikatın şeyhlerine önceleri Şeyh-ül Cebel (Dağların Şeyhi) denilirmiş, 1834 yılından sonra da Ağa Han denilir olmuş. Ağa Han günümüzde dünyanın en önemli mimarlık ödülünü veren bir kişi olarak biliniyor.

 

Selahaddin Eyyubî de Haşhaşînler Kurbanı
Dedem Haşhaşînleri anlatırken Selahaddin Eyyubî’den de bahsederdi… Şöyle ki; Şeyh-ül Cebel, haçlıları bile dize getiren Selahaddin’e bir elçi göndermiş. Elçi komutana şeyhinin mesajını –tehditkâr bir şekilde ancak baş başa kaldıklarında söyleyebileceğini ifade etmiş. Eyyubî önce yanındakilerin bir kısmını çıkartmış, ama elçi yalnız kalmakta ısrarlı olmuş. Bu kez Selahaddin, en çok güvendiği iki muhafızı olmadan görüşemeyeceğini belirtmiş.


Ve çok güvendiği iki adamı dışında, diğer efradını dışarı çıkarmış.Bunun üzerine elçi o iki muhafıza dönüp, “Şeyhim size Selahaddin’i öldürmenizi emretse ne yaparsınız?” demiş. Bu sözün üzerine Selahaddin’in en çok güvendiği muhafızların ikisi birden kılıçlarını çekip, Eyyubî’nin boğazına dayamışlar.Böylece Haşhaşîlerin, kendinin en yakınına adamlarını sokabilecek kadar örgütlü ve kararlı olduğunu gören Eyyubî korkmuş ve İsmailîler’e özel haklar vermiş.


Bu cennette; günümüz film platoları mantığıyla hazırlanmış, meyve bahçeleri, göller ve akarsular, en önemlisi çok sayıda güzel kadın bulunurmuş.


Dedemin Öyküsü Doğru mu?
Dedemin Selahaddin Eyyubi ile ilgili anlattığı bu öykü doğru mudur bilmiyorum ama, Hasan Sabbah’ın iki fedaisinin, Selçuklular’ın kudretli veziri Nizam-ül Mülk’ü öldürdüğü tarihi bir gerçek. Ve tarihin yazdığına göre Hasan Sabbah fedailerine, astronomi, matematik, tıp ve din alanlarında uzun bir eğitim vermek Ve çok güvendiği iki adamı dışında, diğer efradını dışarı çıkarmış.Bunun üzerine elçi o iki muhafıza dönüp, “Şeyhim size Selahaddin’i öldürmenizi emretse ne yaparsınız?” demiş. Bu sözün üzerine Selahaddin’in en çok güvendiği muhafızların ikisi birden kılıçlarını çekip, Eyyubî’nin boğazına dayamışlar.Böylece Haşhaşîlerin, kendinin en yakınına adamlarını sokabilecek kadar örgütlü ve kararlı olduğunu gören Eyyubî korkmuş ve İsmailîler’e özel haklar vermekteymiş. İsmailî toplumuna zarar verdiğini düşündüklerini öldürecek fedaîleri de bu öğrenciler arasından seçermiş.

hasan_copy


Seçilmiş kişilere haşhaş içirerek, Alamut’ta Şah Rud Nehri’nin yanına kurduğu sahte cennete yollar; eğer suikastta başarılı olurlarsa bu cennette sonsuza kadar yaşayabilecekleri sözünü verirmiş.Bu cennette; günümüz film platoları man Bu cennette; günümüz film platoları mantığıyla hazırlanmış, meyve bahçeleri, göller ve akarsular, en önemlisi çok sayıda güzel kadın bulunurmuş.tığıyla hazırlanmış, meyve bahçeleri, göller ve akarsular, en önemlisi çok sayıda güzel kadın bulunurmuş. Fedaîlerin bu güzel kadınlardan en az birine sevdalanması sağlanır, böylece suikastı başarıp, bunun sonunda da ölerek cennete tabiî ki bu arada sevgilisine ulaşabileceği sanısı oluşturulurmuş. Bu yüzden fedaî, görevini ölmeyi amaçlayarak yerine getirmeye çalışırmış.

 

Canlı Bombaların Sırrı
Hasan Sabbah’ın kurduğu bu örgütlenme, dünyanın ilk terör örgütlenmesi sayılmaktadır. Ve bu düzen 17. Yüzyıla kadar bir Haşhaşîn özelliği olarak devam etmiş,  hatta sonradan Haşhaşînler suikastlarını para karşılığı da yapmaya başlamışlar. Ancak daha sonraları İsmailîler suikastlerden vazgeçip, içine kapalı, kendine özgü iyi bir toplum olarak yaşamlarına devam etmişler.


Günümüzde artık Haşhaşîler yok ama, her dönem canlı bomba veya ölüm fedaîsi olabilecek insanlar olmuş.

hasann2


Suikastlerden vazgeçmişler ama, şeyhlerine bağlılıklarında bir değişiklik olmamış zannederim. Bunu İran’ın Rudbar Bölgesi’nde bulunan Masuleh Köyü’ne gidince günümüzde bile görebiliyorsunuz. Birçok kişinin köyde bulunan caminin etrafındaki yolların içine gömüldüğünü, insanların bu mezarları çiğneyerek dolaştıklarını gördüğümde çok şaşırmam bu yüzdendi. Sorduğumda, İsmailî olan Masulehliler’in camide makamı olan şeyhlerinin yakınına gömülebilmek için tepelenmeyi bile göze aldıkları, hatta bunu kendilerine bir onur kabul ettiklerini öğrenince de şaşkınlığım daha da arttı. Günümüzde artık Haşhaşînler yok ama, her dönem canlı bomba veya ölüm fedaîsi olabilecek insanlar olmuş. Ancak ben Haşhaşînleri tanıdıkça, bu insanlara daha az şaşırmaktayım. Bence hepsi vaat edilmiş sahte cennetler peşinde…




kaynağı değiştir]

Hasan Sabbah'ın kurduğu tarikat sıkı bir hiyerarşi ve katı kurallara dayanmaktadır. Tarikat kendi örgütlenmesini "davet" olarak adlandırmıştır. Tarikatın temsilcileri "davetçiler" anlamındaki dâîlerdir. Dâîlerin en alt kademesinde "davete cevap veren" anlamına gelen "müstecip"ler, en üst kademede ise "delil" manasına gelen "hücce" yani baş dâî yer almaktadır. "Cezire", dâînin faaliyet gösterdiği bölgedir. İsmaililer de diğer mezhepler gibi dinî liderlerine şeyh, pir, ata gibi unvanlarla hitap eder. Tarikat mensuplarının birbirleri için kullandıkları terim ise "yoldaş" anlamına gelen "refik"tir. Sıklıkla fedai olarak bilinen suikastçılar ise tarikat tarafından esasiyun olarak adlandırılmıştır.

Haşhaşiler tarihte kendilerinden önce pek görülmemiş olan bir askerî taktik geliştirdiler. Özel olarak tek bir önemli kişiyi öldürmeyi temel askerî taktik olarak kullanan Haşhaşiler, suikastı da kendilerince dinî ve psikolojik bir şekilde uygulamışlardır. Haşhaşilerce yapılan suikastların hiçbirinde ok, zehir gibi silahlar kullanılmamıştır. Neredeyse tüm suikastlarda hançer kullanılmıştır. Diğer önemli husus ise suikastı gerçekleştiren Haşhaşi'nin kaçmaya çalışmaması ve öldürülen kişinin korumaları veya halk tarafından linç edilmesidir. Uzmanlar bunu Haşhaşiler'in eylemlerine ayinsel bir hava katmak ve insanları korkutma, etkileme amacıyla bu şekilde yaptığını düşünmektedir. Haşhaşiler'in bu eylem biçimi Batılılar tarafından günümüzün Müslüman intihar eylemcileri ile ilişkilendirilmiştir. Ancak Orta Çağ İslam tarihi uzmanı Bernard Lewis'e göre Haşhaşiler'in kendilerini öldürmeyip korumalar tarafından öldürülmeyi beklemesinin günümüzün intihar bombacılarının kendilerini öldürmesinden kesin biçimde ayrıldığını, İslam dinine göre ikincisinin günah sayıldığını belirtmektedir.[5]Hurûfilik, Batınilik ve Ezoterizm üzerinde uzmanlaşmış Aytunç Altındal'a göre ise Tapınak Şövalyeleri ile Haşhaşiler arasında kendilerine has ezoterik ve batıni itikatların paylaşımında pek çok ortak husus mevcuttu.[10]

Haşhaşilerin liderleri[değiştir kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız: Şiiliğin tarihi

Haşhaşiler'in karargahı Elemût Kalesi'nin Moğollar tarafından kuşatmasını gösteren bir minyatür.

Haşhaşiler'in tarihi Elemût Kalesi'nin alınmasıyla başlar. Hasan Sabbah uzun süren misyonerlik ve insan kazanma faaliyetleri sırasında Selçuklularla mücadele etmek için rahat edebileceği ulaşılmaz bir yer aramış, Deylem'de yaptığı faaliyetler sırasında Alamut Kalesi'nde karar kılmıştır. Büyük ve yüksek bir kayalık tepe üzerine inşa edilmiş olan bu kaleye sadece dar bir patikadan ulaşılmaktaydı.

Hasan Sabbah buraya vardığında kale onu Selçuklu sultanından almış olan Zeydî-Alevîler Hanedanlığı soyundan gelen Alevi Mehdi adındaki bir hükümdarın elindeydi.[9]:23 Önce bölgeye dâîlerini yollayan Hasan, bölge halkını ve Alamut'ta yaşayanları kendi tarafına çekmiştir. Hasan Sabbah bu olayları şöyle anlatmaktadır:

Ve sonra Kazvin'den Alamut Kalesi'ne bir dâî gönderdim. Alamut insanlarından bazıları dâînin telkinlerine uyup mezhep değiştirdiler ve Alevileri de buna teşvik ettiler. Dâî yenilgiye uğramış gibi göründü ancak bir yolunu bulup dönmelerin tümünü kale dışına çıkardı ve bütün kapıları kapatarak kalenin sultanın malı olduğunu ilan etti. Uzun münakaşalardan sonra onları yeniden içeri aldı ve insanlar da daha kötüsüyle karşılaşmamak için onun himayesi altına girdiler.[5]

Bundan sonra 4 Eylül 1090 günü gizlice kaleye alınmış, kalenin önceki sahibi elinden bir şey gelmediği için kaleyi terk etmiştir. İranlı tarihçilere göre Hasan Sabbah, Mehdi'ye üç bin altın dinar değerinde bir senet vermiştir. Böylece Hasan Sabbah ve Haşhaşiler örgütlerini resmen kurmuş ve faaliyetlerine başlamışlardır.[5]

Haşhaşiler, Orta Çağ İslam dünyasında çok önemli rol oynamışlardır. Büyük Selçuklu Devleti'nin en parlak döneminde düşüşe geçmesine ve Sencer, Berkyaruk ile Muhammed Tapar arasındaki taht kavgalarına önemli etkide bulunmuşlardır. Bu süreçte bazı Selçuklu sultanlarıyla müttefik olan Haşhaşiler çoğuyla da mücadele içinde olmuşlardır. Selçukluların dağılmasından sonra da etkisini sürdüren İran Haşhaşileri Moğolların İran'ı ve Bağdat'ı ele geçirmesine kadar ayakta kalmış, sonrasında ise Moğol-Nizari Savaşı sonucu son liderleri Rükneddin Hür Şah'ın Hülagü'nün isteklerine uymasıyla 1256 yılında Alamut Kalesi, teslim olmuş 1258 yılında Lemeser Kalesi ele geçirilmiştir. Ancak Girduh kalesi 1270 yılına kadar direnmiştir. Moğollar başta Alamut Kalesi olmak üzere tüm kaleleri yakıp yıkmışlardır. Bölgedeki 100.000'i aşkın İsmailiyi Möngke Hanın emriyle katletmişlerdir. Suriye Haşhaşileri Haçlı Seferleri sırasında siyasal olaylarda önemli bir rol oynamışlardır. Raşidüddin Sinan el-İsmaili döneminde siyasal ve öğretisel olarak en parlak dönemlerini yaşamışlardır. 1273 yılında ise kalelerini Baybars'a teslim etmişlerdir.[5]

Sinan ve Suriye İsmailileri[değiştir kaynağı değiştir]

Haşhaşiler'in önemli suikastları[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır