Organel, genellikle bir hücrenin içinde bulunan ve spesifik bir görevi bulunan alt birimlerin her birine verilen isimdir. Bu yapılara "organel" denmesinin nedeni, tıpkı vücudumuzdaki organların kendilerine has görevleri olması gibi, organellerin de hücre içinde kendilerine has görevleri olmasıdır. "Organ" sözcüğünün sonuna eklenen "-el" eki, bir küçültme ekidir.
Organeller ya kendi lipit çift tabakaları ("zara bağlı organeller" olarak da adlandırılır) içinde ayrı ayrı çevrelenirler veya çevreleyen bir lipit çift tabakası ("zara bağlı olmayan organeller") olmadan uzamsal olarak farklı fonksiyonel birimlerdir. Organellerin çoğu hücre içinde işlevsel birimler olsa da, hücrelerin dışına uzanan bazı işlev birimleri de genellikle organel olarak adlandırılır (örneğin kirpikler, flagellum, arkelum ve trikosist).
Organeller mikroskoplar yardımıyla tanımlanır ve ayrıca hücre fraksiyonasyonu denen bir işlem yardımıyla ile saflaştırılabilirler. Özellikle ökaryotik hücrelerde birçok organel türü vardır: İç zar sistemini oluşturan yapılar (nükleer zarf, endoplazmik retikulum ve Golgi aygıtı gibi), mitokondri ve plastidler gibi diğer yapılar organellere örnek verilebilir. Prokaryotlarda ökaryotik organeller olmasa da, bazı prokaryotlar, ilkel prokaryotik organeller gibi davrandığı düşünülen protein kabuklu bakteriyel mikro bölmeler içerir ve ayrıca zarla çevrili başka yapılara dair kanıtlar da vardır.[1], [2] Ayrıca, hücrenin dışına çıkıntı yapan prokaryotik flagellum, flagellumun motoru ve büyük ölçüde hücre dışında bulunan pilus gibi yapılar da genellikle organel olarak adlandırılırlar.
Hücreler, bir organizmanın en küçük yapıtaşıdır. Tüm hücre tiplerinde üç ortak şey vardır:
İki temel hücre kategorisi vardır:
Organel "küçük organ" anlamına gelir. Organeller, belli bir görevi yerine getirmek üzere özelleşmiş hücre içi yapılardır.
Çoğu hücre biyologu, "organel" terimini genellikle "bir veya iki lipit çift tabakasıyla bağlı bir boşluk içeren hücre bölmesi" olarak tanımlarken, bazı hücre biyologları "organel" terimini "deoksiribonükleik asit (DNA) içeren, eskiden bağımsız hücrelerken evrimsel süreçte endosimbiyoz yoluyla ökaryotik hücrelere dahil olmuş hücre bölmeleri" olarak sınırlandırırlar.[3], [4], [5] Bu kısıtlı tanım altında yalnızca iki geniş organel sınıfı olacaktır:
Neden Desteğe İhtiyacımız Var?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor. Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak... Daha fazla göster
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Destek Ol
Endosimbiyotik kökenlere sahip olan ancak kendi DNA'ları bulunmayan bazı organeller de mevcuttur (örneğin bakteri kamçısı buna güzel bir örnektir).
Organellerin daha az kısıtlayıcı tanımı ("zara bağlı yapılar") da kusursuz değildir; çünkü bu tanımı kabul edecek olursak, hücrenin farklı işlevsel birimler olduğu bilinen bazı bölümleri (örneğin ribozomlar) organel olarak nitelendirilemez. Bu nedenle organel tanımı olabildiğince geniş tutulup, ribozomlar gibi zara bağlı olmayan yapılara da atıfta bulunmak için de kullanılır.[6]
Büyük biyomoleküler kompleksler olarak da adlandırılan zara bağlı olmayan organeller, belirli ve uzmanlaşmış işlevleri yerine getiren büyük makromolekül topluluklarıdır, ancak zar sınırlarından yoksundurlar. Bunların çoğu, ana yapıları proteinlerden oluştuğu için "proteinli organeller" olarak adlandırılır. Bu tür hücre yapıları şunları içerir:
Ökaryotik hücreler yapısal olarak karmaşıktır ve tanımları gereği, kendileri de en dıştaki hücre zarına benzeyen lipit zarlarla çevrelenmiş iç bölmelere sahiptirler. Çekirdek ve vakuoller gibi daha büyük organeller ışık mikroskobu ile kolayca görülebilirler - ki bu nedenle bu organeller, mikroskobun icadından sonra yapılan ilk biyolojik keşifler arasındadırlar.
Tüm ökaryotik hücreler, aşağıda detayları listelenen organellerin her birine sahip değildir. İstisnai organizmalar, normalde ökaryotlar için evrensel kabul edilebilecek bazı organelleri (mitokondri gibi) içermeyen hücrelere sahiptir.[7] Ayrıca, belirli bir hücrede bulunan her türden organellerin sayısı, o hücrenin işlevine bağlı olarak değişir.
Hücrenin kontrol merkezi olan çekirdek ile başlayalım. Çekirdek DNA'yı, yani genetik materyali barındırır. DNA hücrenin ne yapacağını ve nasıl yapacağını söyler. Kromatin ağ, çekirdek zarının içine yayılmış DNA formudur. Bir hücre bölünmek üzere olduğunda DNA, kromozom denilen yapılara dönüşür. Çekirdeğin içinde ayrıca çekirdekçik vardır, bu yapı ribozomların yapıldığı bir organeldir.
Ribozomlar çekirdekten ayrıldıktan sonra "sentezleme", yani protein yapma gibi önemli bir görevi yerine getirirler. Çekirdeğin dışındaki ribozom ve diğer organeller jelimsi bir madde olan sitoplazmada yüzmektedir. Ribozomlar sitoplazmada serbestçe yüzebilirler ya da bazen ER diye de kısaltılan endoplazmik retikuluma bağlanabilirler.
İki çeşit ER vardır: Granüllü ER'nin üzerinde ona bağlı ribozomlar varken granülsüz ER'nin üzerinde ribozom yoktur. Endoplazmik retikulum, ribozomlar tarafından sentezlenen proteinler gibi materyallerin taşınımını sağlayan zarla kaplı bir geçittir. Proteinler ve diğer materyaller endoplazmik retikulumdan küçük kesecikler halinde çıkar ve Golgi cisimciğine birleşirler.
Proteinler Golgi cisimciğinin içinde hareket ederken hücrelerin kullanabileceği bir şekle dönüşürler. Golgi cisimciği bunu proteinleri uygun şekillere bükerek veya onlara lipit ya da karbonhidrat gibi diğer materyaller ekleyerek yapar.
Kofullar değişik materyalleri depolyan kese benzeri yapılardır. Buradaki bitki hücresinin merkezinde yer alan koful su depolar.
Hayvan hücresine dönersek lizozom denilen bir organel göreceğiz. Lizozomlar hasarlı ya da ömrünü tamamlamış hücre parçalarını toplayan çöpçüler gibidirler. Bu hücresel artıkları parçalayabilecek enzimlerle doludurlar.
Mitokondri ise hem hayvan hem de bitki hücreleri için enerji santrali niteliğindedir. Hücresel solunum denilen bir işlem süresince mitokondri, tüm hücre aktiviteleri için enerji sağlayan ATP moleküllerini üretir. Daha çok enerji ihtiyacı olan hücrelerin daha çok mitokondrisi vardır.
Bu arada hücre, şeklini bir hücre iskeleti ile korur. Hücre iskeleti, yapısında protein bulunan ipliksi mikroflamentler ve ince, içi boş tüplere benzeyen mikrotübüllerden oluşur.
Bitkiler gibi ışık özümseyebilen, yani besin yapabilmek için ışığı kullanabilen bazı organizmaların kloroplast isimli organelleri olan hücreleri vardır. Kloroplastfotosentezin gerçekleştiği yerdir. Yeşildir çünkü klorofil denilen yeşil pigmente sahiptir.
Bitki hücreleri ayrıca hücre zarlarının dışında onları şekillendiren, destekleyen ve koruyan bir hücre duvarına sahiptirler. Hayvan hücrelerinde ise hücre duvarı bulunmaz.
Tüm bunlara ek olarak, sadece bazı hücrelerin sahip olduğu birçok emsalsiz yapı bulunmaktadır.
Örneğin insanlarda solunum yolu boyunca sil isimli tüycükleri (kirpikleri) olan hücreler vardır. Bunlar, dalgalanarak hareket edebilen mikroskobik kılsı yapılardır. Bu özellik solunun havanın içindeki parçacıkları hapsedip öksürüldüğünde vücuttan atmaya yardım eder.
Bazı hücrelerdeki bir başka benzersiz yapı ise kamçılardır. Örneğin bazı bakterilerin kamçısı vardır. Hücrenin hareketine ya da kendini ileri itişine yardım eden kamçı, küçük bir kuyruğa benzer. Kamçıya sahip olan tek insan hücresi sperm hücresidir.
Bunlara ek olarak sayılabilecek bazı diğer minör organeller şunlardır:
Prokaryotlar, yapısal olarak ökaryotlar kadar karmaşık değildir ve bir zamanlar çok az iç organizasyona sahip oldukları ve hücresel bölmelerden ve iç zarlardan yoksun oldukları düşünülmüştür; ancak prokaryotik iç yapılar hakkında bu varsayımları alt üst eden ayrıntılar yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.[2] 1970'lerde, bakterilerin mezozomlar olarak adlandırılan hücre zarı kıvrımları içerebileceği fikri ileri sürülmüştür, ancak daha sonra bunların, hücreleri elektron mikroskobu altında görüntülemek üzere hazırlarken kullanılan kimyasallardan kaynaklanan hatalar olduğu gösterilmiştir.[8]
Bununla birlikte, en azından bazı prokaryotlarda bölümlere ayrılmaya ilişkin artan kanıtlar vardır.[2] Son araştırmalar, en azından bazı prokaryotların karboksizomlar gibi mikro bölmelere sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır.[1] Bu hücre altı bölmelerin çapı 100–200 nm'dir ve bir protein kabuğuyla çevrilidir. Daha da çarpıcı olanı, 2006'da bakterilerde keşfedilen zara bağlı manyetozomlardır.[9], [10]
Bakteriler altındaki şubelerden biri olan Planctomycetota üzerinde yapılan çalışmalar, bakterilerde de bir dizi bölümlendirme olduğunu ortaya çıkarmıştır. Planctomycetota hücre planı, sitoplazmayı paripoplazma (ribozom içermeyen bir dış alan) ve pirellozom (veya ribozom içeren bir iç alan olan riboplazma) olarak ayıran intrasitoplazmik zarları içermektedir.[11] Membrana bağlı anammoksozomlar, anaerobik amonyum oksidasyonu gerçekleştiren beş Planctomycetota anammox cinsinde keşfedilmiştir.[28] Planctomycetota türlerinden olan Gemmata obscuriglobus'taysa lipid zarlarla çevrili çekirdek benzeri bir yapı bildirilmiştir.[11], [12]
Bölümlere ayırma, prokaryotik fotosentetik yapıların da bir özelliğidir.[2] Mor bakteriler, hücre zarının invajinasyonlarında bulunan reaksiyon merkezleri olan kromatforlara sahiptir. Yeşil kükürt bakterileri, hücre zarlarına bağlı bulunan fotosentetik anten kompleksleri olan klorozomlara sahiptir. Siyanobakteriler, ışığa bağımlı fotosentez için iç tilakoid zarlara sahiptir. Yapılan çalışmalar, hücre zarı ile tilakoid zarların birbiri ile devamlılık arz etmediğini ortaya koymuştur.
Tüm bunlar ışığında, bugüne kadar keşfedilen veya varlığından şüphelenilen prokaryotik organeller şöyle özetlenebilir:
Alıntı Yap
Okundu Olarak İşaretle
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna GitBu İçerik Size Ne Hissettirdi?
Kaynaklar ve İleri Okuma
Hayvan hücresinde farklı görevlere sahip olan ve bu görevleri düzenli gerçekleştiren pek çok organel bulunmaktadır.
Ribozom: Protein sentezinden sorumlu organeldir. Tüm canlı hücrelerde bulunur.
Golgi cisimciği (Golgi aygıtı): Bitki ve hayvan hücrelerinde paketleme yapılması ve salgı üretilmesinden sorumlu organeldir.
Mitokondri: Hücrenin enerji santrali gibidir. Gerek duyulan enerji, oksijenli solunum ile mitokondride üretilir. Bitki ve hayvan hücrelerinde ortak olarak bulunur.
Endoplazmik retikulum: Bitki ve hayvan hücrelerinde madde iletiminden sorumlu organeldir.
Koful: Hücrede besin, su, atık gibi maddelerin depolandığı yerdir. Hayvan hücrelerindeki kofullar küçük ve çok sayıdadır.
Lizozom: Hayvan hücresinde hücre içi sindirimde görevlidir. İlkel bitki hücrelerinde bulunur. Gelişmiş bitki hücrelerinde bulunmaz.
Sentrozom: Gelişmiş bitki hücrelerinde bulunmayıp hayvan hücrelerinde bulunur. Hücre bölünmesinde görev alır.
Kaynak: