hayvanın dışkısından kan gelmesi / Kedi Dışkısında Kan Olmasının Sebepleri ve Tedavi Yöntemleri » Petibom

Hayvanın Dışkısından Kan Gelmesi

hayvanın dışkısından kan gelmesi

Kış Dizanterisinin Belirtileri Ve Bu Hastalıktan Korunma Yolları Nelerdir?

Kış dizanterisi, yılın soğuk aylarında (Ekim-Nisan) kendini gösteren son derece bulaşıcı viral bir hastalıktır. Daha çok kendini sulu bir ishalle gösterir. İshal kanlı da olabilir. Ayrıca bu hastalık hayvanlarda iştahsızlık ve ani süt düşüşleri meydana getirebilir.

Kış dizanterisi, daha çok yetişkin sığırlarda gözlenirken zaman zaman da genç sığırlarda gözlemlenebilmektedir. Hastalığın yayılması temas yoluyla,dışkıyla ve hava yoluyla olur. Kış dizanterisinin görülme sıklığı, nemli ve soğuk aylarda en üst düzeydedir. Hastalığın bulaşması çok hızlı salgın şeklinde olur. Hatta yetişkin sürünün tamamına yakını bu hastalığa yakalanabilir. Hastalık ani ve hızlı bir şekilde yayıldığı için yem kaynaklı olduğu düşünülür. Hastalığın belirtileri; başlangıçta yüksek ateş (39,,5°C), iştahta azalma, süt veriminde düşüş (%), koyu yeşilimsi yada boz renkte kötü kokulu ishal olarak gösterilebilir. İshal, bazı durumlarda parlak kırmızı kanlı şekilde olabildiği gibi içerisinde pıhtılaşmış kan da olabilir. Hastalığın asidozis (rumen ekşimesi) ile karıştırılmaması gerekmektedir. Hastalık birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşir. Eğer ağır şekilde kanlı ishal var ise kanamayı önleyici ilaçlar kullanılabilir. Virüs etkenli bir hastalık olduğu için antibiyotikler beklenen etkiyi gösteremezler. Genellikle tedavi uygulanmaz. Ancak ishal nedeniyle vücut sıvı kaybedeceği için içme sularına elektrolit içeren katkılar kullanılabilir. Ayrıca halsizlik gibi durumların yaşanmaması için enerji takviyesi yapılabilir.

Hastalığın önlenmesi için enfeksiyon yapıcı etmenlerin işletmeye girişi engellenmelidir. Özellikle işletmeye giriş yapan kişilerin ve araçların (veteriner hekim ,süt toplayıcısı, yem fabrikası elemanı, başka çiftlik sahipleri yada bakıcıları vb.) biyogüvenlik prosüdürlerini tam uygulamaları gerekmektedir. Ayrıca işletmeye yeni hayvan katılacaksa karantina yapılması büyük önem arz etmektedir. İşletme içerisinde gübre temizliğinde kullanılan alet ve ekipmanın yem hazırlamak için de kullanılması hastalık bulaşmasını hızlandıracaktır. Bu işler için ayrı ekipman kullanımı önemlidir.

Buzağılarda Kanlı Dışkı

Buzağıların dışkısında kan görülmesi çoğunlukla akla Koksidioz vakalarını getirmektedir. Fakat burada takılıp kalmak doğru değildir. Çünkü buzağıların dışkısında kan görülmesine sebep olan başka hastalıklar da vardır.

Eğer bir hastalıkta takılırsak, örneğin; Koksidiyoz ile uğraşırken vakit kaybedersek, buzağıyı kaybedebiliriz. İshal, özellikle kan kaybıyla birlikte görülen ishal, buzağıyı hızla çökertir, küçücük buzağı bu kayıplara dayanamaz.

Kanlı dışkı ile karşımıza çıkabilecek diğer hastalıkları gözden geçirelim; Hemorajik enterotoksemi, enterohemorajik E. coli enfeksiyonları, rotavirus ishalleri, Salmonellosis, nekrotik enteritis, BVD tip 2 (Trombositopenik BVD). Görüldüğü gibi koksidiyozdan başka 6 adet daha kanlı dışkı ile seyreden hastalık sayabiliyoruz.

Klostridyum enfeksiyonları genelde ani ölüm ile sonuçlanır. Eğer belirti görülecek kadar zaman olursa kanlı enterotoksemi (hemorajik enterotoksemi) söz konusu olabilir.

İshalin başlıca etkeni olan E. coli’nin bir çeşidi kanlı ishal ile kendini gösterir. Buna Enterohemorajik E. coli adı veriliyor.

İlk hafta içerisinde rotaviruslar kanlı ishale yol açabilir.

Salmonella enfeksiyonu (Salmonella enterica subspecies enterica) şiddetli karın ağrısı, aşırı sulu ishal ve dışkıda kan ile ortaya çıkar.

Nekrotik bağırsak yangısı (nekrotik enteritis) sebebi tam olarak bilinmeyen, kanlı ve sümüksü dışkı ile ortaya çıkan bir buzağı hastalığıdır. Hastalığı Klostridyum perfringens ve E. coli’nin birlikte oluşturduğu tahmin ediliyor.

Bovine Viral Diyare (BVD), bilindiği gibi, bir viral enfeksiyon. BVD tip 2, özellikle Trombosit azlığı ile seyreden BVD enfeksiyonu kanın pıhtılaşmasındaki aksaklıklara ve dolayısıyla buzağılarda kanlı dışkıya sebep olabilir.

Kanlı dışkı söz konusu olduğunda genel belirtilere ek olarak diğer belirtiler de göz önüne alınmalıdır. Buzağının kaç günlük olduğu önem taşıyan bir konudur.

Zayıflama, susuzluk (dehidrasyon) zaten tümünde söz konusu olacaktır. Gözlerin yuvalarına çökmesi, derinin elastikiyetini yitirmesi bize susuzluk olduğunu gösterir.

Bu genel belirtilere iştahsızlık ve durgunluk da eklenir. Ama hastalıklara yönelik özel belirtiler de ele alınmalı, örneğin; diş etinde, dudak ve dilde ülserler olup olmadığı kontrol edilmeli, laboratuvar tetkiklerine başvurulmalı, ayırıcı tanı yöntemiyle gerçek hastalık ortaya çıkarılmalıdır.

Koruma:

Korumanın temeli sürü yönetiminin ana ilkelerine dayanır.

Kuru ve temiz barınaklar, aşısı olan hastalıklara karşı aşılama yapılması, antiserumu olan hastalıklarda doğum olur olmaz derhal antiserum kullanılması, göbeğin dezenfeksiyonu ve tekrarı, kalabalık ve karışık barınaklardan uzak durmak başlıca koruma yöntemleridir. Her türlü stresi yok edecek şekilde davranmak gerekir. Örneğin; nemli ve soğuk ortamların stres faktörü olduğunu unutmayalım. Hastalık görüldükten sonra yapılacak en akıllı iş derhal hastaları sağlıklılardan ayırmaktır.

Zaman kaybı ve ihmal buzağı kaybı ile sonuçlanır.

/tarafından teknikEtiketler:b

Sığırlarda Kanlı Dışkı

Sığırlarda ve özellikle de yeni doğum yapmış ineklerde bazen kanlı dışkı ile seyreden hastalıklar söz konusu olabilir.

Kanlı dışkı; içinde kan pıhtıları görülen ishaller veya katran renginde dışkı şeklinde göze çarpar.

İneklerde doğumu takip eden günlerde daha çok görülme sebebi doğumla ilgili stres ile ilişkilidir.

Öncelikle sığırlarda kanlı dışkı ile karşımıza çıkabilecek olan hastalıkları listeleyelim;

İlk akla gelen 2 önemli hastalık vardır. Birincisi sığırların kanlı bağırsak hastalığı, ikincisi ise sığırlarda kış ishalidir. Bunlar dışında, hastalığın şiddetine göre, dışkıda kan ile veya katranımsı dışkı şeklinde karşımıza çıkabilecek hastalıklar da vardır.

İşkembe kelebekleri yani, paramphistomum adı verilen parazit, EHD=Epizootik Hemorajik hastalık, theileriosis (taylerioz), coccidiosis, salmonellosis, BVD-MD ve abomasum ülserine yol açan tüm hastalıklar bu listede yer alır.

Sığırların kanlı bağırsak hastalığı yabancı literatürde Haemorragic Bowel Syndrome (HBS) ve Jejunal Haemorragic Syndrome (JHS) olarak geçen, bazı yerlerde “ölü bağırsak” olarak adlandırılan bir hastalıktır. Küflü yemler başlıca sebeptir. Küflü yemlerde bulunan Aspergillus fumigatus’un toksinleri ile bağırsakta zaten bulunmakta olan Klostridyum perfringens birleşerek bu hastalığı oluşturur. Doğum sonrası stresi ile birlikte ortaya çıkan bu sendrom öldürücü olabilir.

Sığırlarda kış ishali veya kış dizanterisi koronavirus tarafından oluşturulan dışkıda kan ile ortaya çıkan bir ishaldir. Beta Coronavirus1, BoCv veya BCV olarak bilinen etken özellikle kış aylarında ineklerde gözlendiği için bu isim verilmiştir.

İşkembe kelebeği adı verilen parazit yani Paramphistomum bazen kanlı ishal ile birlikte görülür.

EHD (Epizootik Hemorajik hastalık) sineklerle (culicoides) nakledilen bir orbivirus enfeksiyonudur. Etken EHDV 1 – EHDV 2 virüsleri olup, geyik hastalığı olarak bilinir. Ancak bu hastalık sadece geyiklerde değil, tüm geviş getirenlerde (ruminant) görülebilir. Ülkemizin batısında yılında sığırlarda görülmüştür.

Taylerioz (theileriosis) yazın kenelerin bulaştırdığı bir kan paraziti hastalığı olup ileri safhasında, diğer belirtilerle birlikte, kanlı ishalde görülebilir.

Coccidiosis Eimeria adı verilen bir protozoa’nın oluşturduğu hastalıktır. Özellikle buzağılarda kanlı ishal veya koyu renkli dışkı ile kendini gösteren hastalık bazen, çok şiddetli vakalarda ergin sığırlarda aynı belirtilerle ortaya çıkar. Ancak ergin sığırlarda koksidiyoz çoğunlukla gizli seyreder. Aşırı vakalar dışında buzağılardaki gibi belirgin şekilde kan veya koyu dışkı görülmez.

Salmonelloz özellikle buzağılarda, bazen de yeni buzağılamış ineklerde şiddetli ishal ile birlikte görülür. Aşırı şiddetteki vakalarda kanlı ishal de görülebilir.

BVD – MD (Bovine Viral Diyare &#; Mukozal Disease) bir virüs hastalığı olup, şiddetli, aşırı sulu, sarımsı bir ishal ile kendini gösterir. İshal kanlı da olabilir. Abomasum (mide) ülseri çoğunlukla kanın sindirilmesi ile melena (katranımsı dışkı) olarak kendini gösterir. Mide (Abomasum) ülseri çok faktörlü bir hastalıktır. Zaten tek başına bir hastalık değil, bazı hastalıkların belirtisi olarak karşımıza çıkar. Doğumdan sonra görülen, özellikle doğumu takip eden 6 hafta sonra kendini gösteren bir durumdur. Bazen karın zarı yangısı (peritonitis) ile kombine olabilir.

Kanlı ishal, kan pıhtılı dışkı veya katranımsı dışkı (melena) şeklinde görülen belirtiler çoğunlukla colic (sancı) ile birlikte ortaya çıkarlar.

Ayrıca tanı için; her hastalığın kendine özel belirtisi ile gözden geçirilmesi şarttır.

Tabii ki doğru ve kesin teşhis için laboratuvar tahlillerine başvurmak gerekir.

Koruyucu hekimlik:

Aşısı olan hastalıkların aşılarının eksiksiz olarak yapılması şarttır.

Doğumun stresli bir durum olduğunun ayırdına varmış olmak, bu dönemdeki stresi gidermek gerekir.

İşkembe kelebeklerine diğer antiparaziter ilaçlar etki göstermeyebilir. İçeriğinde oksiklozanid olan ilaçlar kullanılmalıdır.

Küflü yemlerden kaçınmak, özellikle göz göre göre küflü yem vermemek için gerekli özeni sarf etmek en önemli koşuldur.

Küflerin sadece bu yazıda adı geçen sorunları değil, birçok sorunu birlikte getireceğini aklımızda bulundurmalıyız.

Dışkıda kan, kanlı ishal veya katranımsı dışkı söz konusu olduğunda acilen ve doğru şekilde müdahale edilmelidir.

Yukarıda listelenen hastalıklar sadece bilinen antibiyotik uygulamaları ile tedavi edilemeyen hastalıklardır. Deneme – yanılma metoduyla zaman kaybederken hayvanı da kaybedebiliriz. Bunu da aklımızda tutalım.

/tarafından afen-adminEtiketler:i
Koksidiyozis, Eimeria veya Isospora soylarına ait protozoonların neden olduğu bağırsak mukozasının yıkıma uğramasıyla sonuçlanan genellikle akut seyirli bir enfeksiyondur1-3. Özellikle buzağılarda ve danalarda şiddetli seyretmektedir1,3. Genç sığırlar buzağılamadan sonraki haftalarda yaygın olarak hastalanabilirler. Klinik koksidiyozis yetişkin sığırlarda ise nadir olarak görülür15.

Hayvan sahibinin anamnez bilgisinden hayvanda iştahsızlık ve ağırlık kaybının olduğu, 3 gün önce ishal başladığı ve 1 gün önce ise ishalin kanlı olduğu öğrenildi. Dışkının fiziksel muayenesinde ise dışkının, muhatlı ve kanlı olduğu görüldü. Bu bulgular koksidiyozisde görülen ani ishal, ateş, iştahsızlık, ağırlık kaybı, zayıflama ve sulu, muhatlı ve kanlı dışkı şeklindeki klinik bulgularla2,5 paralellik göstermektedir. Sığırların bazı hastalıkla

rında da dışkıda kan ve mukus görülebilmektedir. Bu hastalıklar arasında Salmonellozis, enterotoksemi, koriza gangrenoza bovis (CGB), akut bovin viral diyare (BVD), volvulus, invaginasyon ve intestinal helmintler sayılabilmektedir. Hastalık, akut kanlı ve fibrinli ishalin gözlenmemesiyle ve tenesmusun varlığıyla salmonellosisten, olayın akut ve kronik seyretmesiyle Clostridium perfiringes tip C enfeksiyonu'ndan, ultrason bulgularına göre volvulus ve invaginasyondan, ağızda erozyon, ülserlerin olmaması ve gözde keratitis bulunmaması ile CGB'den, ağız lezyonlarının olmamasıyla akut BVD'den, dışkı muayenesi ile intestinal helmintozis'ten ayrılır16.

Bazı yazarlar17,18 klinik olarak kanlı ishal görülen, gram dışkıdaki ookist sayısının (OPG) 'nin üzerinde olduğu ve patojen türlere ait ookistlerin bulunduğu vakaları klinik koksidiyozis olarak ifade etmektedirler. Bu vakada ise klinik olarak kanlı ishalin yanında, OPG sayısı ve dünyadaki en patojen iki tür olan Eimeria bovis ve E. zuernii'nin yanında E. ellipsoidalis ve E. bukidnonensis tespit edilmiştir. Bu bulgular klinik koksidiyozisi ifade eden literatürlerle paralellik göstermektedir.

Sığırlarda Eimeria enfeksiyonlarının genellikle birden fazla tür tarafından meydana getirildiği, miks enfeksiyonların %19, %10 ve %20 oranında görüldüğüne dair bildirimler yapılmıştır. Miks enfeksiyonların en fazla 6 ve 7 farklı tür tarafından meydana getirildiği10,19, yaygın olarak ise 2 ve 3 türün bulunduğuna dair çalışmalar mevcuttur7,10,21-23. Bu vakada ise hayvanın 4 farklı türle enfekte olduğu tespit edilmiştir.

Türkiye'de sığırlarda E. alabamensis, E. auburnensis, E. bovis, E. brasiliensis, E. bukidnonensis, E. canadensis, E. cylindrica, E. ellipsoidalis, E. illinoisensis, E. subspherica ve E. zurneii türlerinin bulunduğu kaydedilmiştir24. Türkiye'de bulunan türlerden en yaygınları olarak E. bovis, E. zurneii ve E. auburnensis'in olduğu, en az görülenlerin ise E. brasiliensis, monash.pwensis, E. bukidnonensis, E. ellipsoidalis ve monash.pwisensis olduğu bildirilmiştir10,11,19,24-28. Elazığ yöresi sığırlarında adı geçen türlerden monash.pwensis hariç diğer Eimeria türleri ile Isospora sp. tanımlanmıştır19. Bu vakada ise hastalık etkeni olarak E. ellipsoidalis, E. bukidnonensis, E. bovis ve E. zurneii tespit edilmiştir.

Klinik olarak koksidiyozis tanısı konulan hayvanlarda tedavinin ilk adımı olarak sulfonamidlerin, trimethoprime ile birlikte kombine olarak kullanılması tavsiye edilmektedir. Gerekli görülen durumlarda ise destekleyici olarak parenteral ve oral rehidrasyon tedavileri önerilmektedir.2,15,29. Bu vakada da tedaviye trimetoprim+sülfadimidin ile başlanmış ve anaerob bakterilerin olası enfeksiyonuna karşıda metronidazole uygulanmıştır. Ayrıca hayvanın şiddetli dehidrasyon durumu göz önüne alınarak hem paranteral hem de oral rehidrasyon tedavisi tercih edilmiştir.

Sonuç olarak, koksidiyozis her ne kadar 3 haftalıktan 6 aylığa kadar olan genç hayvanların hastalığı olarak bilinse de kanlı ishal görülen yaşlı hayvanlarda da enfeksiyon oluşturabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca ülkemizde iyi bakım ve besleme koşullarına sahip işletmelerde dahi koksidiyozis önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. İşletmelerde rutin kontrollerin yapılması ve hijyen kurallarına uyulmasının, hastalıktan korunmada etkili olacağı kanısındayız.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır