İlacın etken maddesi kondroitin polisülfat’tır. Hirudoid forte jel, kanın pıhtılaşmasına engel olan, oluşan pıhtıyı ise eriterek bağ dokusunun yenilenmesini hızlandırmaya yarayan bir ilaçtır. Yaralanmalara veya hastalıklara bağlı olarak zedelenmiş olan normal dokunun yerine geçen, sert bir haldeki yeni oluşumun yumuşatılmasında, hasar veya zedelenme sonucu oluşan çürüklerin giderilmesinde, toplardamar iltihabı veya pıhtı oluşumu gibi nedenlerden kaynaklanan çürük, kan oturması ve ödemin giderilmesinde kullanılan bir ilaçtır.
Hakkında Bilinmesi Gereken Hususlar
Kullanım Şekli
Arnica krem, darbeye bağlı olarak meydana gelen şişliklerin ve kızarık ve morlukların giderilmesi için kullanılan oldukça etkili bir kremdir. Kremin içeriğinde bulunan etken maddeler, uygulandığı sorunlu vücut bölgesine bölgeye hızlı bir şekilde nüfuz ederek şişliklerin kısa sürede inmesini, kızarıklık ve morarmanın da yine oldukça kısa bir süre içerisinde giderilmesini sağlar. Krem ayrıca morarmaya neden olan kılcal damar hasarlarının da giderilmesini sağlamaktadır.
Özellikle darbelere bağlı morarmaların giderilmesi için kullanılmakta olan arnica krem, gözaltı morluklarının geçirmek için de oldukça başarılı bir kremdir.
İş, stres ve uyku düzensizliğe bağlı oluşan gözaltı morluklarını yok etmede etkili olan arnica krem morluk giderici krem olarak bilinmektedir. Arnica kremin bir diğer avantajı ise içeriğinde bulunan güneş ışınlarından koruyucu özellikteki etken maddeleridir. Krem aynı zamanda cerrahi müdahaleler sonrasında da kullanılmaktadır.
Kremin Özellikleri
Kremin Kullanım Şekli
Kremin Kullanılmasıyla İlgili Uyarılar
Kremin Kullanıldığı Yerler
Kremle İlgili Olarak Bilinmesi Gereken Hususlar
Kremin Yan Etkileri
Haricen deri üzerine uygulanarak kullanılan bir ürün olmasından dolayı yan etkileri de deri üzerinde görülmektedir. Kremin neden olduğu başlıca yan etkileri şunlardır:
İlacın etken maddesi heparinoid’dir. Vücuttaki biyolojik ve kimyasal işlemlerin üzerine etki ederek çalışan bir ilaç olup iltihabi durumlar üzerinde de etkili bir ilaç olma özelliği bulunmaktadır. İlaç, kanın pıhtılaşmasına engel olur ve ödemlerin de çözülerek vücuttan atılmasını sağlar. Burkulma, ezilme, şişme ve eklemlerde su toplanması meydana gelmesi gibi deri altında kan oturmasına bağlı olarak ya da başka bir nedenden kaynaklanan kapalı yaralar ile spor yaralanmalarının tedavi edilmesinde kullanılan bir ilaçtır.
Hakkında Bilinmesi Gereken Hususlar
Kullanım Şekli
Doktor tarafından başka bir şekilde kullanılması önerilmediği sürece ilacın tedavi edilecek bölgeye ince bir tabaka halinde sürülerek uygulanması tavsiye edilir.
Çarpma ve düşme gibi küçük kazalar ya da spor yaralanmaları veya çeşitli nedenlere bağlı olarak yapılan operasyonlara bağlı olarak meydana gelen morluk, şişlik, ciltte meydana gelen renk değişimleri ve kızarıklık gibi durumların giderilmesi için kullanılmakta olan bir kremdir.
Kremin Özellikleri ve Bilinmesi Gerekenler
Kremin Kullanım Şekli
Kremin uygulanması sırasında vücudun emebileceğinden daha fazla kullanılmamasına dikkat edilmelidir. Sorun bulunan bölgenin tamamını kaplayacak şekilde cilde sürülerek uygulanır. Kremin günlük 1 veya 2 kez uygulanması mümkündür. Kremin düzenli olarak kullanılması halinde 2 hafta içerisinde gözle görülür bir iyileşme sağladığı fark edilmektedir.
Kremin içeriğinde bulunan etken maddeler, vücutta meydana gelen morarmanın hızlı bir şekilde iyileşmesine yardım eder. Morarmaya neden olan kılcal damar zedelenmelerinin ve kopmalarının da tedavi edilmesini sağlar. Kremin rahatsızlık giderilinceye kadar günde iki kez kullanılması önerilmekte olup bu şekilde morarmanın rahatsız edici görüntüsünden hızlı bir şekilde kurtulma mümkün olmaktadır.
Kremin Özellikleri
Krem, çarpma ve düşme gibi küçük kazalar ve spor yaralanmaları gibi nedenlerle vücudun çeşitli yerlerinde meydana gelebilen morarmaların giderilmesine yardımcı olmaktadır. Kremin içeriğinde aktif kometikajanlar ile A, C, E ve K vitaminleri bulunmaktadır. Morluklar dışında yüzde, bacaklarda veya diğer vücut bölgelerinde meydana gelen kızarıklıkların giderilmesi için de kullanılan bir üründür. Kremin plastik cerrahi operasyonlarından sonra da kullanıldığı bilinmektedir. Etkilerini hızlı bir şekilde gösteren bir üründür.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Bu kremin açık yara bulunan cilt bölgelerine, mukozaya ve gözlere uygulanmaması gerekmektedir.
Kullanım Şekli
Kremin uygulanacağı cilt bölgesinin önceden temizlenmesi gerekmektedir. Sorun bulunan cilt bölgesine sabahları akşamları olmak üzere günde iki kez sürülerek uygulanır. Kremin cilt tarafında tamamen emilinceye kadar hafif hareketlerle masaj yapılmaya devam edilmesi gerekmektedir.
Gebelik dönemi hiç bir şekilde ilaç kullanılmaması gereken bir dönem değildir. Anne adaylarının çeşitli yakınmaları olduğunda bu yakınmaları gidermek amacıyla (bulantı, mide yanması, baş ağrısı gibi) ya da bir hastalığa yakalandıklarında hastalığı tedavi etmek amacıyla (idrar yolu enfeksiyonları, şeker hastalığı gibi) ilaç tedavisi verilir.
Seçilen ilaçlar gebelik döneminde kullanıma uygun olan ilaçlardır.
Enfeksiyonlar tıbben tedavisi zorunlu olan hastalıklardır ve gebelikte kullanıma uygun çok sayıda ilaç arasından enfeksiyona en etkili olanı seçilir.
Penisilin grubu antibiyotikler (Augmentin, Duocid gibi) yıllardan beri kullanılan ve antibiyotikler arasında gebelikte kullanım açısından en güvenli olanlardır. Bunlara yeni jenerasyon penisilin türevleri de dahildir.
Eritromisin de özelllikle penisilin allerjisi olanlarda kullanılan diğer bir antibiotiktir.
Sefalosporin grubu antibiotikler (Zinnat; cefatin gibi) konusunda yapılan kısıtlı sayıda çalışmada fetus üzerine olumsuz bir etki bildirilmemiştir. Bu grubun yıllardan beri anne adaylarında kullanıldığı gözönüne alınırsa penisilinler kadar güvenli olduğu söylenebilir.
Tetrasiklin grubu antibiotiklerin (tetradox, monodoks gibi) kullanımından çok ender durumlar hariç, gebelikte kaçınılır. Özellikle gebeliğin son dönemlerinde kullanıldığında bebeğin dişlerinde kalıcı renk değişikliğine neden olabilir.
Sulfonamidler gebeliğin son dönemlerinde kullanıldığında doğan bebekte hiperbilirubinemi (sarılık) yapabilirler.
Nitrofurantoin (pyeloseptyl) oldukça güvenli ve idrar yolu enfeksiyonlarında sıklıkla tercih edilen bir ilaçtır. İdrar yolu enfeksiyonlarında penisilin ve sefalosporinler de sıklıkla tercih edilirler.
Florokinolon grubu (DNA giraz inhibitörü, Tarivid, Cipro gibi) antibiyotikler hayvan deneylerinde eklem hasarına yol açtıklarından çok dirençli idrar yolu enfeksiyonları hariç kullanılmazlar.
Hamilelikte vajinada mantar enfeksiyonlarına sık rastlanır ve güvenle kullanılan vajinal fitiller ve kremler mevcuttur.
Günümüzde virüslere karşı kullanılan ilaçların çoğu henüz deneme aşamasındadır. Virüslere etkili olduğu bilinen ilaçlar sayıca çok azdır ve etkileri de kısıtlıdır. Gebelikte kullanımı ile ilgili bilgiler de çok azdır.
Ancak bu ilaçlar etkilerini genellikle hücre içinde virüse ait DNA ya da RNA'ya yönelik olarak gösterdiklerinden gebelikte kullanımının sakıncalı olabileceği düşünülmektedir. Zidovudin (Daha önce AZT), AIDS de dahil olmak üzere çeşitli HIV enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılmaktadır. Günümüzde kanında virüs taşıyanlarda belirtileri geciktirmede ya da virüsle kazayla temas etmiş birini korumada kullanılır. Her ne kadar teorik olarak anne adaylarında kullanımı sakıncalı olduğu düşünülse de AIDS hastalığının ölümcüllüğü gözönünde bulundurularak kullanılması gerekebilir.
Asiklovir (zovirax) uçukta lokal uygulandığında kana çok az geçtiğinden bebeğe etkilerinin de az olması beklenir, ancak yine de gebelikte kullanılması önerilmez..
Amantadin gripte kullanılan bir virüs ilacıdır. Gebelikte etkileri üzerine bilgi yoktur.
Gebelikte parazit enfeksiyonları sık görülür. Hamilelik döneminde bağırsak parazitleri, bit uyuz gibi parazitler ve diğer parazitlere karşı kullanılmaya uygun ilaçlar mevcuttur.
Vajinal trikomonas enfeksiyonlarında kullanılan metronidazol erken gebelikte tercih edilmez, ancak hamile olduğunu bilmeden ilacı kullananlarda riskin oldukça düşük olduğu söylenebilir.
Kalp ve ilaçları ve tansiyon düşürücüler, aritmi ilaçları ve diğer dolaşım sistemi etkili ilaçlar:
Anne adaylarının yaklaşık %1'inde kalp hastalığı vardır. Gebelikte kullanıma uygun olan ilaçların çoğunun gebelik ve bebek üzerine olumsuz bir etkisi olmadığı düşünülmektedir.
Tansiyon düşürücü ilaçlar arasından ACE inhibitörleri gebelikte kullanılmazlar.
İdrar söktürücü ve tansiyon düşürücü olarak kullanılan furosemid (Lasix) erken gebelik döneminde kullanıldığında bebekte anomalilere neden olabileceğinden kullanılmaz.
Derin ven trombozu ve pulmoner embolide pıhtılaşmayı engellemek için molekül büyüklüğü nedeniyle plasentayı geçemeyen heparin kullanılır
Kumarin (Coumadin) ise bebeğe geçerek bebekte yaygın kanamalara ve özellikle birinci trimesterde (ilk üç aylık dönem) kullanıldığında fetal warfarin sendromu adı verilen bir doğumsal kusura (sakatlığa) neden olduğundan gebelikte kullanılmaz.
Anne adaylarının yaklaşık %1-2'sinde astım vardır. Astım tedavisi için kullanılan ilaçların çoğunun güvenli olduğu ve bebekte anomaliye neden olmadığı düşünülmektedir.
Anne adaylarının yaklaşık 200'de birinde sara hastalığı vardır ve gebelikte de sara ilaçlarının devam ettirilmesi gerekir. Bu ise ciddi bir problem oluşturur, zira sara ilaçlarının bir kısmı bebekte anomali meydana gelme riskini artırır. Yine de nörologlar gerekirse ilk üç aylık dönemde ilacı keserek, dozunu azaltarak veya ilacı değiştirerek hem anne hem de bebek için güvenli bir tedavi şeması çoğunlukla oluşturabilmektedir.
İlaç kullanan saralı anne adaylarının bebeklerinde anomali ortaya çıkma riski nispeten yüksektir. Ancak son çalışmalarda epilepsi hastalığının kendisinin de genetik yolla bebekte anomali oluşma eğilimini artırdığı yönünde fikirler öne sürülmektedir.
Salisilatlar (aspirin) ve parasetamol (asetaminofen) hamilelerin en sık kullandıkları ilaçlardandır. Bunlardan parasetamol (asetaminofen diğer adıdır, minoset, parol) gebelikte kullanılabilecek en güvenli ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçtır. Ancak çok yüksek dozlarda (intihar amacıyla alınması gibi) anne adayında karaciğer hasarına ve bebeğin ölmesine neden olabilmektedir.
Klasik 500 miligramlık dozdaki aspirinle ilgili başta yapılan çalışmalar bebekte doğumsal kalp hastalığı riskini artırdığını, sonradan yapılan bir büyük çalışma ise bu riski artırmadığını ortaya koymuştur. Başka bir çalışma gebeliğin ilk yarısında ve çok sayıda kullanılan aspirinin bebeğin IQ puanını düşürdüğünü, diğer bir çalışma da etkilemediğini iddia etmektedir. Diğer muhtemel riskler arasında özellikle gebeliğin son dönemlerinde kullanıldığında anne adayında kanama, miad geçmesi, doğum eyleminin uzaması ve özellikle prematüre bebekte kanama sayılabilir.
Aspirin de diğer ağrı kesiciler gibi (parasetamol hariç) bebeğin ductus arteriosus adlı yapısının doğmadan önce erken kapanmasına ve bebekte dolaşım bozukluğu oluşmasına neden olabilmektedir.
Sonuç olarak gebelikte 500 miligramlık doz aspirinin kullanımı sakıncalı olabileceğinden tercih edilmemelidir.
Düşük dozlarda (80-100) miligram aspirin (Coraspin, Babyprin) ise bazı riskli gebeliklerde (gelişme geriliği, lupus hastalığı, önceden ağır preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) geçirmiş anne adayları, ileri yaşlarda hamilelik gibi) halen kullanılmaktadır.
Nonsteroid anti enflamatuar adı verilen grupta yer alan ağrı kesiciler (parasetamol hariç çoğu ağrı kesici bu grupta yeralır, apranax, majezik, aprol gibi.) arasında gebelikte en sık ibuprofen ve naproksen kullanılmaktadır. Bu ilaçların bebekte anomali oluşturmadıkları kabul edilir. Ancak bebeğin ductus arteriosus adlı yapısının erken kapanmasına ve bebekte pulmoner hipertansiyon adı verilen durumun gelişimine neden olabildiklerinden 34. gebelik haftasından sonra kullanılmamaları önerilir.
Gebelikte diş problemlerinin tedavisinde sıklıkla bölgesel uyuşturucu ilaçlar kullanmak gerekir. Bunlar arasından lidokain, tetrakain ve prokain içerenlerin güvenli olduğu, bupivacainin ise şüpheli ancak muhtemelen güvenli olduğu düşünülmektedir.
İlgili Konular:
Gebelikte ilaç kategorileri ve bebeğe kesinlikle zarar verdiği bilinen ilaçlar >>