house of the dragon 1 bölüm / House of the Dragon'ın ilk bölümü YouTube'da yayınlandı | DonanımHaber

House Of The Dragon 1 Bölüm

house of the dragon 1 bölüm

Heyecan Verici Bir Giriş Yapan House of the Dragon Dizisinin 1. Bölüm İncelemesi

--- house of the dragon 1. sezon 1. bölüm spoiler içerir ---

her ne kadar prequeli olsa da, fire & blood, a song of ice and fire serisinden çok farklı bir kitap. yazılış itibariyle tamamen karakterlerin gözünden anlatılan ve bu karakterlerin gelişim ve değişimlerinin, bütün olaylardan daha önemli olduğu asoiaf'a kıyasla, fire & blood, bir tarihçinin, belli bir döneminin belgelerinden olaylara anlam verme çabası olarak inşa ediliyor. her ne kadar, dance of dragons, targaryen tarihinin en ilginç karakterlerinden bazılarını barındırsa da, bu karakterlerin hiç birisini, asoiaf'ın pov karakterleri kadar yakından tanıma imkanımız olmuyor. dizinin dayandığı kaynak olan fire & blood, çoğunlukla bir 'exposition' şeklinde anlatıldığı için, olay ve karakter sayısı olarak zengin ancak nitelik olarak çok da derin değil. bu açıdan, hotd ile ilgil en büyük endişem, 'sıkıcı tarihçe dizisi' olma ihtimaliydi. asoiaf nerdü olan bendeniz, bundan çok da şikayetçi olmazdı ancak dizinin genel popülaritesini ve hatta varlığını tehlikeye düşürebilirdi. ilk bölümden gördük ki, dizi, ne kadar bilgi, ne kadar duygu, ne kadar karakter işlemesi gerektiğinin dengesini mükemmele yakın tutturdu.


george martin'i, modern fantezi yazarlarından ayıran önemli bir özellik, okuyucusunu hiç bir zaman aptal yerine koymamasıdır. martin, kitaplarını yazarken, her şeyi bir bebeği besler gibi kaşık kaşık okuyucusunun ağzına vermez. bazı şeyler göründüğü gibidir, bazı şeyler arka planda yaşanır, bazısının sadece ipucu verilir, bazı olay örgüleri ise kitabı 3 kere okumuş okuyucunun bile gözünden kaçar. martin, katmanlar halinde yazar ve hangi katmana kadar inmesi gerektiğini okuyucuya bırakır. 30 yıllık bir dönemi, 10 bölümde anlatma denemesine kalkışan hotd'nin başarılı olabilmesi için, bu katmanlı anlatım olayını iyi kotarması gerekiyor. ilk bölüm de bu açıdan oldukça umut vericiydi. evet, alicient ve rhaenyra arasındaki dorne tarihçesi muhabbeti ya da targaryenlerin aralarında sürekli kendi tarihçelerine referans vermeleri gibi 'exposition' bölümler vardı, ancak 1 saati aşkın bölüme ustaca yayılmış bu referanslar, diziye bir 'tarih belgeseli' havası verme tuzağına düşmedi. tersine, ilk bölüm, tarihten daha çok, 3 ana targaryen karakterinin ve aşırı travmatik bir olayın üzerine inşa edilmişti.


daemon, viserys ve rhaenyra ilk bölümü sırtlarına koyup taşıdılar ancak aemma arryn resmen dizinin duygusal saatli bombasıydı. dizinin premierini izleyen insanların, aemma arynn'in doğum sahnesinde ağlayıp, ayılıp bayıldıklarını okuduğumdan mıdır nedir, kendisini ilk gördüğüm andan itibaren resmen stres oldum. sahnenin güçlü olacağını biliyordum ama miguel sapochnik resmen dayak attı seyirciye. kitapta 3 satırla geçiştirilen bir olayın, bütün sezonun duygusal çıpası olarak kullanılması gerçekten çok etkileyici. yine kitapta resmen 'saf' olarak işlenen viserys'in, bu tramva ile tamamen trajik bir karaktere dönüşümü de, dizinin kitapları geçtiği bir bölüm olarak hatırlanacak. daha önce dediğim gibi, elimizde asoiaf gibi karakterlerin nakış bir gibi işlendiği bir kaynak yok. dizinin, bu tip duygusal noktalarda fire & blood'ın çok üzerine çıkma her zaman olacak ve yapımcılar ellerine geçen ilk fırsatı çok iyi kullanmışlar.


sapochnik'in, doğum sahnesini turnuvadaki düelloyla paralel işlemesi ise diziye editing alanında emmy kazandıracak bir tercih olmuş. aemma arynn'in, kızına "doğum, bizim savaş alanımız" dedikten sonra, kendi hayatını kaybedeceği gerçek bir savaşı vermesi. dışarıda, savaşıyormuş gibi yapan şovalyeler alkışlar arasında şov yaparken, içeride öleceğini anlayan arynn'in çığlıkları.. kadınların daha zayıf, daha korkak olarak görüldüğü bir dönemin işlendiği bir hikayede, kadınların verdiği savaşın gücünü göstermek için eline geçen fırsatı çok iyi kullanmış spochnik. bu sahne, beni red wedding'ten daha çok etkiledi ama büyük ihtimal bunda dizinin, yazılığı kaynağı kat kat aşarak beni şaşırtmasının da etkisi var.


dizi, duygu/bilgi/karakter anlatımı dengesini çok iyi kurmuş olsa da, illa ki bir kusur bulacaksam daemon'ın biraz fazla 'villian' tarafına kaymasından ve otto hightower'ın yeterince işlenmemesi yüzünden sığ kalmasından bahsedebilirim. yapımcılar, daemon'ın karakterini daha ilk bölümden bizi aktarmak istediklerinden olsa gerek, kendisine şehir merkezinde kasaplık yaptırarak biraz fazla 'maegor the cruel' referansına kaymışlar ama sadece 10 bölümde 30 sene anlatacak dizi için böyle şeyler normal. hatta, daemon'ın, vierys'e "you're weak' demesi de, direk olarak 'aenys' - 'meagor' ilişkisinden alınmış gibiydi. zaten, daemon'ın kral olması halinde meagor'dan farklı olmayacağını da otto hightower dile getiriyor. daemon, maegor'a göre çok daha gri bir karakter ve umuyorum kendisine 'vicdansız kral' klişesini yapıştırmazlar. nitekim, dizi, cenaze sahnesinde daemon'ın kardeşine olarak sevgisini dolaylı olarak resmederek olaya bir denge getirmeye çalıştı ve umuyorum ilerki bölümlerde de daemon, 'hot head prince' değil de, tam olarak ne yapacağı öngörülemeyen bir karakter olarak işlenir.


dizi, ilk bölümü viserys, rhaenyra, daemon üçgeninin üzerine kurunca otto hightower ve corlys velaryon karakterleri biraz öksüz kalmış. corlys, tamamen geri planda kaldığı için onunla ilgili bir problem yoktu, belli ki ilerki bölümlerde işleyecekler. hightower, yeterli altyapısı olmadan biraz fazla hırslı resmedildi. hightower, bölümü direk daemon ile çatışarak açtı; arada corlys velaryon'a ayar verdi ve bölümü, kızını, dul kalan kralı baştan çıkarmak için kullanmak gibi son derece littlefingervari bir hareket ile kapattı. hightower'ın söyledikleri ve yaptıklarında herhangi bir problem yoktu ancak bu karakterin motivasyonu nedir henüz öğrenmediğimiz için ilk bölüm itibariyle kendisini koltuk hırsıyla yanan bir pragmatik olarak izledik. yapımcılar, hightower ailesini bu seviyede mi tutacaklar yoksa daha da derinleştirecekler mi, ilerleyen bölümlerde göreceğiz.


çok fazla spoiler vermeden şöyle bir not düşeyim. otto hightower'ın corlys ve deamon ile olan çatışması yapımcılar açısından tam bir politik maden olabilir. hightower hanedanının başkenti old town, aynı zamanda westeros'un en yaygın dini 'seven''ın lideri high septon (bir nevi papa) ve meaesterların merkezi citadel'e ev sahipliği yapıyor. dolasıyla, hightower ailesi ve bu 2 kurum arasında çok derin bir bağ var. yani otto hightower'ın attığı her adımı, acaba high septon ya da citadel'in amaçlarına mı hizmet ediyor diye incelemek mümkün. targaryenler, westeros'taki ilk 100 senelerini seven dini ile ensest ilişki yüzünden çatışarak geçiriyorlar ve jaehaerys zamanında 'targaryen exceptionalism' doktrini ile bir barış sağlanmış olsa da içten içe hala bir gerginlik var. citadel ve maesterlar ise, ejderha ve büyüye karşı oldukları rivayet edilen bir kurum. citadel'in komplo teorisyeni maesterı marwyn, ejderhaları citadel'in yok ettiğini iddia bile ediyor. her iki kurumun amaçlarına çok derinlemesine girmek istemiyorum ancak hightower'ın attığı adımları bu iki kurumu akılda tutarak değerlendirmekte de yarar var.


ilk bölümün son süprizi, aegon targaryen'in westeros'un yok oluşunu rüyasında gördüğü için westeros'u işgal ettiği bilgisinin, viserys tarafından rhaenyra'ya aktarılmasıydı. bu bilgi, ilk kez the world of ice and fire'da bir rivayet olarak karşımıza çıkmıştı ve george martin, bunu hotd'nin senaryosuna koyarak canon haline getirmiş gibi oldu. bundan daha önce biraz bahsetmiştim ve targaryen tarihindeki bir çok olaya başka bir anlam kazandırma ihtimali olan bir gelişme olduğu ortada. dizi, en azından ilk bölüm itibariyle, bu bilgiyi ilginç bir şekilde kullandı ve viserys karakterine de derinlik katmış oldu. viserys'in, rhaenyra'yı varisi olarak ilan etmek istemeyip bir erkek çocuk istemesine yüzeysel bakarsanız ortada seksist bir kafa yapısı görüyorsunuz. ancak, dizi viserys'i "geri kafalı" işlemek yerine, onun neden rhaenyra'ya tahtı vermek istemediği sorusuna bir başka yanıt vermiş oldu. viserys, tahttan ve onun getirdiği sorumluluktan nefret ediyor ve kızına böyle bir sorumluluğu vermenin, onun hayatını mahvedeceğini düşünüyor. yani, herkes kızına yeterince değer vermediği için onu varis ilan etmediğini düşünse de aslında viserys'in yaptığı bunun tam tersi. bir babanın, kızını koruma içgüdüsüyle hareket ederek, onun dünyanın sonunu getirecek bir felaket ile karşı karşıya kalmasını istemediği için rhaenyra'nın tahta çıkmasını istemiyor. ben daha diziyi izlemeden bile ortada "kuru bir kadın hakları eleştirisi" olmadığını söylemiştim ve dizi daha ilk bölümden yüzümü kara çıkarmadı. viserys'in, geri kafalı bir seksist olduğu için mi, yoksa nefret ettiği tahtın sorumluluğu ile kızının hayatını mahvedeceğini düşündüğü için mi rhaenyra'yı varis ilan etmediğinin kararını herkes kendi yorumlasın. çıkardığınız sonuç ne olursa olsun, dizi, yapması gerekeni yani hiç bir kararın siyah-beyaz olmadığı felsefesini işlemeyi başarmış oluyor.

bu haftalık burada bırakayım. dizinin gittiği yöne göre ileride daha da derinleşiriz. it's good to be back.

House Of Dragon 1. Bölüm Ne Zaman, Hangi Kanalda Yayınlanacak?

House of the Dragon dizisi dünya çapında geniş izleyici kitlesine hitap ediyor. Game of Thrones fanlarının büyük bir merakla beklediği dizinin yayın tarihi belli oldu mu? House of the Dragon 1. bölüm ne zaman, hangi kanalda yayınlanacak? İşte detaylar...

HOUSE OF DRAGON NE ZAMAN BAŞLIYOR?

House of the Dragon dizisi oyuncuları ve konusu, yabancı dizi severler tarafından merak ediliyor. Günümüzde Amazon Prime Video, Disney+, Netflix, HBO Max ve farklı platformlarda birbirinden iddialı yabancı diziler var. Peki, Game of Thrones efsanesinin uzantısı olan House of Dragon dizisi ne zaman ve nerede yayınlanacak?

House of the Dragon dizisi için geri sayım başladı. Olivia Cooke, Paddy Considine, Emma D'Arcy, Matt Smith, Rhys Ifans, Eve Best ve Paddy Considine gibi isimlerin kadrosunda yer aldığı dizi, Game of Thrones dizisinin devamı niteliğini taşıyor.

Game of Thrones'dan önceki dönemlerde geçen dizide Targaryen hanedanlığının taht savaşları anlatılıyor. George R. R. Martin'in Fire & Blood adlı eserinden diziye uyarlanan House of the Dragon dizisi 21 Ağustos yani bu gece yayına giriyor. 22 Ağustos sabahında ilk bölümü ekranda olacak. İlk sezonda 10 bölüm yer alacak.

Türkiye ve dünyada uzun süredir heyecanla beklenen fantastik bilim kurgu türündeki House of the Dragon dizisi HBO Max'de ekranlara gelecek.

House Of Dragon 1. bölüm ne zaman ve hangi kanalda yayınlanacak?

Haberin Devamı

House of the Dragon dizisi oyuncuları ve konusu merak konusu haline geldi. Yayın hayatına başlayacak olan House of the Dragon dizisi için geri sayım başladı. Dünyada ses getiren yapımlardan biri olan Game of Thrones'un izleyicileri heyecanla yeni diziyi bekliyorlar. Peki, House of the Dragon ne zaman, nerede yayınlanacak? İşte oyuncuları, konusu ve yayın tarihi

HOUSE OF THE DRAGON DİZİSİ OYUNCULARI

House of the Dragon dizisi oyuncuları arasında Olivia Cooke, Paddy Considine, Matt Smith, Rhys Ifans, Emma D'Arcy, Eve Best, Paddy Considine gibi isimler bulunuyor.

HOUSE OF THE DRAGON DİZİSİ KONUSU

Game of Thrones'dan önceki dönemleri konu alan dizi Targaryen hanedanlığı içindeki taht mücadelesini anlatıyor. Game Of Thrones'da yaşananlardan 300 yıl öncesinin aktarılacağı dizi, George R. R. Martin'in Fire & Blood kitabından uyarlama.

Haberin Devamı

HOUSE OF THE DRAGON NEREDE YAYINLANACAK?

House of the Dragon dizisi HBO Max'de ekranlara gelecek.

House of the Dragon – 1. Bölüm İncelemesi

Game of Thrones, 2019’da sekizinci sezonuyla rekorlar kıran maratonuna son verdiğinde seyircilerin çoğu, dizinin kötü bittiğini iddia etmişti. Sosyal medyada dönen eleştiri tufanı da neredeyse bir sene hiç bitmedi. Buradaki asıl sorun dizinin altıncı sezondan sonra George R. R. Martin’in kitaplarının dışına çıkması ve kendi hikayesini yazmasıydı. George Martin söz verdiği kitapları bir türlü yazamayınca, yapımcılar kendi hikayelerini yazmak zorunda kaldı. Şahsen hiçbir zaman eleştirenler arasına katılmadım. Dizinin enfes başladığını ve dillere destan bir şekilde bittiğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Bugün televizyonda hikaye anlatıcılığı ve tasarımı dendiğinde akla kalan 3-5 diziden biri Game of Thrones. HBO, 10 yıllık maratonda bütün dünyaya örnek olacak bir şahesere imza attı. Hatta bence TV’de yapım tarihini de baştan aşağı değiştirdi. Bu örnek tavırlarının da yeni dizilerinde hala devam ettiğini görmek beni çok mutlu etti. Özellikle popülizm ile bulanmış, karakterlerini günümüz siyasetine kurban eden birçok dizi eleştiri yağmuruna tutulurken House of Dragon bizlere tekrar bu işlerin nasıl yapıldığını gösterecek.

King’s Landinge Geri Dönüş

Dizi ağırlıklı olarak King’s Landing ve Dragonstone’da geçecek. Targaryenlerin iç çatışmalarını izleyeceğimiz için hanedan hanedan gezmeyeceğiz. Dizi, Harrenhal’daki varis seçme anları ile başlıyor ve ardından bulutların içerisinden geçerek King’s Landing üzerinde uçmakta olan Syrax ve Rhaenyra’ya dönüyor. King’s Landing bildiğimiz gibi, gün batımının etkisiyle tüm şehre yansımış olan turuncunun tüm güzelliği ile arzı endam etti. Rhaenyra uçarken Red Keep’in yanından geçti ki Red Keep üzerinde hala bir inşaatın devam ettiğini görebiliyoruz. Aegon’un tasarladığı Red Keep yıllar geçmesine rağmen yenilenmeye devam ediyor. Rhaenyra, orijinal dizide yıkık olarak gördüğümüz Dragon Pit’e iniş yapıyor. House of Dragon’un finalinde yıkılmasına şahit olacağımız bu yeri sağ salim görmek de güzel oldu. Aslında King’s Landing’de değişen hiçbir şey yok. Suç, seks, ticaret, kavga ve gürültü şehrin ana teması. 172 sene boyuna da değişen pek bir şey olmuyor. Milyon insan tek bir yere toplandığında kaosun oluşmaması elde değil. Lakin bu kaosu istemeyen biri var: Daemon Targaryen.

Hırslı Bir Adam

Matt Smith’in canlandırdığı ve bence oldukça da yakışan Daemon Targaryen, sadece tek bir bölümde bile bize karakteri adına oldukça iyi bir izlenim verdi. Hırslı, abisinin tam tersine vahşi, tahtı istemesine rağmen nerede duracağını iyi bilen biri. Nerede duracağını biliyor olması çok önemli. Criston Cole’a kaybettiğinde pes etmesiyle bu özelliğini daha iyi anlamış olduk. Konseyin ve abisinin onun hakkında neler düşündüğünü iyi biliyor. Ama hakkını almak için beklemesi gerektiğinin de farkında. Bu sebeple abisi olan kral Viserys’in sözlerine uyarak şehirden ayrıldı. Ama Mysaria’yı yanına almış olması, ileride olacakların habercisi. Mysaria, daha ilk bölümden yılanlığının hakkını verecek bir izlenim verdi. İlerde de Daemon’u gazlayark ortalığı büyük ihtimal bol bol karıştıracak.

İyi Olmak Başarılı Olmak Demek Değildir

Kral Viserys, krallığına sükunet ile yaklaşan barışçıl bir adam. Kavgayı gürültüyü sevmez, çözüm odaklıdır ve turnuvalar düzenleyerek lordlarını memnun etme peşindedir. Bu sebeple de iyi bir kral olarak bilinir. Lakin iyi biri olmak başarıyı garantilemiyor. Hatta entrika kazanının tam ortasında iyi biri olmak maalesef kötü sonuçlara yol açabiliyor. Kardeşi Daemon da bunu dile getirmekten hiç çekinmiyor. Onun iyi niyetinin kullanıldığını açık açık söyleyerek aslında gelecekte yaşanacaklara dair bir uyarı yaptı. Ve evet. Viserys, aslında farkında olmadan gelecekte yaşanacak olan tüm kaosun kurucusu. Niyeti bu olmasa da sarayda yaşanan çatışmaların hiçbirinin önüne geçmeyerek kanlı iç savaşın başlangıcına sebep oluyor. Bölüm içerisindeki en güzel detay ise kardeşi Deamon’u kovduğu sahnede tahttaki kılıçlar ile elini kesmesi. Efsane odur ki, tahtta oturmak yetenek ister. Eğer ki bir tarafınızı keserseniz, lanetlendiğiniz anlamına gelir.

172 Yıl Öncesinin Daenerys ve Sansa’sı

Dizi birkaç karakter üzerinden ilerleyecek. Ana karakterlerimizden biri bölüm sonunda varis ilan edilen Rhaenyra Targaryen. Aslında tahta pek ilgisi olmayan Rhaenyra’yı varis olmayan iten motivasyon, babasının ona hiçbir zaman istediği ilgiyi göstermemesi. Kendini bir savaşçı olarak tanımlayan ve özgürlüğüne düşkün olan Rhaenyra, babasının oğlan aşkından ötürü tahtı kendisine bir hak olarak görüyor ve daha ilk bölümün sonunda da istediğini alıyor. Onun varis ilan edildiği bölümde Khaleesi’nin şarkısının çalması da kulaklarımdan kaçmadı.

İlk bölümde bize daha ılıman bir izlenim veren Rhaenyra’nın asıl değişimi 15 sene içerisinde olacak. Onu Arya ya da Daenerys ile benzer yapan şey zaman içerisinde özgürlükçü tavrından demir yumruğa geçişi olacak. Aslında dizinin ilk bölümünde, ki ilgimi çeken taraf oldu, Targaryen’ler çok daha naif ve yapıcı olarak karşımıza çıkıyor. Ejderhaların varlığının verdiği güvenden ötürü herhangi bir tehlike hissetmeyen Targaryenler bu sebeple orijinal dizide gördüğümüz saraydaki karakterlerden çok daha uzak bir tavırdalar. Orijinal dizide sarayda yer alan herker adım atarken bile arkasına bakma ihtiyacı duyuyordu.

Rhaenyra hakkında detaylı bir izlenim almış olsak da henüz Alicent’ın karakterine dair bir şey göremedik. Onun kim olduğunu ilerleyen bölümlerde göreceğiz. Rhaenyra, 172 sene sonra doğacak olan ve 7 krallığı fethedecek akrabasına benziyorken Alicent daha çok Sansa ile Cersei karışımı birine dönüşecek. Şimdilik sarayın Sansa’sı rolünde olan Alicent 15 sene sonra tam bir Cersei olarak karşımıza çıkacak. İki karkateri de canlandıran Milly Alcock ve Emily Carey’nin rollerine çok yakıştığını da özellikle söylemem gerek.

Siyaset Her Şeydir

Rhys Ifans’ın canlandırdığı Otto Hightower karşımıza kralın eli olarak çıkıyor. Görsel olarak da ses tonu olarak da kendisi Tywin Lannister’a çok benziyor. Çocuğu ile arası pek de iyi olmayan hatta kızını belirli bir amaç için kullanmaya hazır bir adam. Tywin de Robert’ın isyanı sonrası kızı Cersei’yi o istememesine rağmen Robert ile evlendirmişti. Otto da daha ilk bölümden kızı Alicent’ı eşi ölen kral Viserys’e hazırlamaya başladı bile.

10 bölümlük ilk sezonun en önemli kısımlarının konsey kısımları olacağı da belli oldu. Masadaki herkes belirli çıkarlar üstüne hareket ediyor ama ortak bir noktayı bulmakta zorlanıyorlar. Viserys’in de kararım karardır bir kral olmaması ileride özellikle Otto’nun ve diğerlerinin ortalığı oldukça karıştırmasına sebep olacak.

Bazı Güzel Detaylar

Dizinin görsel olarak orijinalinden pek farkı yok. Ki bu da 10 bölüm boyunca teknik anlamda hiçbir sorun yaşamayacağımızın garantisi. Ejderler de, şehir de, iç tasarımlar da gayet şahane. Rhaenyra’nın yetişkinliğini canlandıracak olan Emma D’Arcy’nin söyledikleri geliyor aklıma:

King’s Landing setine ilk geldiğimde çok şaşırdım. Orada onlara filmler artık böyle yapılmıyor sizin haberiniz yok mu demek istedim. Neredeyse her şeyi birebir aynı yapmışlar.

İlk bölümde dikkatimi çeken bir diğer detay Valyria dilini çok iyi kullanıyor olmaları oldu. Orijinal dizide kullanılan dilde bir yapmacıklık söz konusuydu lakin Matt Smith ve Milly Alcock dili öyle güzel konuşuyor ki hayran kalmamak elde değil.

Turnuvada karşılaştığımız ve Daemon’u da devirmeyi başaran Criston Cole, dizinin en önemli karakterlerinden birine dönüşecek. İleride kendisini zaten sarayın bir parçası olarak göreceğiz. Onun daha ilk bölüden Rhaenyra’ya olan merakını belli etmesi de gelecekte yaşanacakların habercisi.

George R. R. Martin’in Hot D olarak adlandırdığı House of Dragon’da normalde 17 ejderha olması gerek. Yapımcılar ise ilk sezonda 9 tanesini göreceğimizi söylüyor. Yanlış görmediysem de 2 tanesi olan Syrax ve Caraxes’i gördük bile. Daemon’un ejderi olan Blood Wyrm lakaplı Caraxes’in ise tasarımı şahane. Uzun boyunlu, kıpkırmızı derisi ile görsel olarak gerçekten korkunç.

Sözün Özü

House of Dragon, övüldüğü kadar var. Uzun süre sonra hikaye ve tasarımsal işçilik olarak böylesine düzgün bir işle karşılaşmak çok sevindirdi beni. Birkaç ten ve saç rengi değişimi dışında hikayeye sadık kalacaklarının garantisini de almış gibiyiz. Daha ilk bölümden entrika tufanının açılışını da yaptılar. Orijinal dizinin ilk 5 bölümü çok sıkıcıydı aslında. İlk bölümünde ise izleyenin üzerine çöken bir karanlığı vardı. Fakat House of Dragon, açılış renkli ve güçlü yaptı. Devamı hakkında da umut hatta garanti verdi.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır