hpv den korkmayın / HPV'den korkmayın, geç kalmaktan korkun

Hpv Den Korkmayın

hpv den korkmayın

Rahim ağzı kanserinden korkmayın

Dünyada her iki dakikada bir kadın rahim ağzı (serviks) kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Fakat yüksek riskli HPV virüslerinin uzun süreli enfeksiyonu sonucu ortaya çıkan hastalıktan korunmak mümkün

Yayınlanma:

Rahim ağzı kanserinden korkmayın

Dünyada her iki dakikada bir kadın rahim ağzı (serviks) kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Fakat yüksek riskli HPV virüslerinin uzun süreli enfeksiyonu sonucu ortaya çıkan hastalıktan korunmak mümkün…

7

İdeal olarak ilk cinsel ilişki öncesi HPV aşısının uygulanması gerektiğini söyleyen Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Eralp Başer, “HPV (Human Papilloma Virus) virüsüyle genellikle ilk cinsel ilişkiyi takip eden birkaç yıl içerisinde karşılaşılır. HPV virüsü servikse yerleşse dahi genellikle bu durumu takip eden ayda vücuttan tamamen atılır. Ancak bazı kişilerde virüs vücuttan atılamaz ve rahim ağzı kanseri riski oluşturabilir” dedi. Doç. Dr. Başer, bu konuda önemli bilgiler verip bazı uyarılarda bulundu.

12

Düzenli tarama testleri çok önemli

Rahim ağzı kanseri, en sık karşılaşılan jinekolojik kanserler arasındadır. Bu kanserin en önemli nedeni HPV'dir. Düzenli olarak yapılan tarama testleri sayesinde kanser öncüsü durumlar erkenden yakalanabilir ve tedavi kanser oluşmadan sağlanabilir. Tarama, jinekolojik muayeneyle yapılır. Rahim ağzına sürülen bir fırça yardımıyla o bölgedeki hücreler toplanır. Bu hücrelerin bir mikroskopi camı üzerine yayıldığı ve incelendiği yönteme pap-smear testi, hücreler içerisinde – eğer mevcutsa – HPV virüsünün DNA'sının tespit edildiği yönteme HPV-DNA testi adı verilir. Rahim ağzı kanseri taramasına cinsel olarak aktif kadınlarda 21 yaşından itibaren başlanılmalıdır. yaşları arasında üç yılda bir pap-smear testi uygulanmalıdır. 30 yaşından sonra ise her beş yılda bir HPV-DNA ve pap-smear testi uygulanmalıdır.

13

Şüphe varsa kolposkopi yapılmalı

Tarama testi sonuçlarına göre eğer kanser öncüsü bir durumdan şüphe edilirse kolposkopi işlemi uygulanır. Kolposkopiyi uygulayan hekim mutlaka bu alanda özel olarak eğitimli ve tecrübeli olmalıdır.  Kolposkopi esnasında rahim ağzı ayrıntılı bir şekilde gözlemlenir. Şüpheli bölgelerden küçük biyopsiler alınarak patolojik inceleme yapılır. Bu işlem genellikle dakika arasında sürer ve anestezi gerektirmez. Patolojik inceleme sonucunda ileride kanser riski taşıyan bir durum saptanması halinde, riskli bölgenin temizlendiği servikal LEEP veya konizasyon işlemleri uygulanır. Rahim ağzı kanseri taramaları düzenli olarak yaptırıldığında ve kanser öncüsü durumlara erken müdahale edildiğinde kanser oluşum riski yok denecek kadar azdır.

9

HPV aşısıyla ilgili bilinmesi gerekenler

HPV, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) başta olmak üzere, dünyada önde gelen birçok sağlık kuruluşu ve topluluklar tarafından önerilmektedir. Bu aşı;
– Güvenlidir ve canlı virüs içermediğinden HPV enfeksiyonu oluşturması mümkün değildir.
– Toplamda üç doz olarak altı aylık süre içinde ve koldan enjeksiyon şeklinde uygulanır.
– İdeali, ilk cinsel ilişki öncesinde uygulanmış olmasıdır. İlk cinsel ilişki yaşı sosyo-ekonomik ve kültürel şartlara bağlı olarak değişebileceğinden, aşılamada hedef kitle yaş arası kız çocukları olarak belirlenmiştir. Cinsel ilişki sonrasında da aşının yapılmasında herhangi bir mahzur yoktur ve koruyuculuğu aynı şekilde devam eder. Bu konuda yapılan son bilimsel araştırmalar aşının en az ellili yaşlara kadar koruyucu olduğunu göstermektedir. Daha önce HPV enfeksiyonu geçiren kadınlarda da aşı yapılması tavsiye edilir.
– HPV aşısı, Amerika, Avustralya ve Avrupa'daki bazı ülkelerde zorunlu aşı programına dahil edilmiştir. Ülkemiz de dahil olmak üzere 'den fazla ülkede sağlık bakanlıklarından onay almış ve kullanıma girmiştir.

AmerikaAvrupaAvustralyacanlıcinsel ilişkiDNADünyaKadınkanserSağlık

Kim korkar HPV’den

Bugünlerde ismini sıkça duyduğumuz ve duyduğumuzda da ne yapacağımızı bilemediğimiz HPV karşısında o kadar çaresiz değiliz. Bizi korkutan yanlış bilgilendirilme.

Günümüzde kadınların korkulu rüyası Human Papilloma Virus, nam-ı diğer HPV… Hepimizin çevresinde en az bir kadında HPV ya da onun sebep olduğu bir sorun var. Merak edip Google’a HPV yazsanız çıkan sonuçlar ürkütücü. Öyle ki sadece okuyarak kanser olduğunuza inanabilirsiniz. Peki HPV gerçekten bu kadar korkunç mu yoksa bildiklerimizde bir sorun mu var?

Öyleyse HPV hakkındaki gerçeklere bakalım. HPV gerçekten de günümüzde en sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyon ve cinsel aktif bireylerin hemen tamamı hayatlarının bir döneminde HPV ile enfekte olacaktır. Bu kadar yaygın olduğunu bilmek ürkütücü olsa da HPV enfeksiyonlarının büyük çoğunluğu hiçbir soruna yol açmadan ortalama iki yıl içerisinde kendiliğinden yok olur. Az bir kısmında enfeksiyon kronik hale gelir, bu grubun da az bir kısmı kanser öncesi lezyonlara ilerler ve daha da azı serviks yani rahim ağzı kanserine ilerler. Kronik enfeksiyonu belirleyen faktörler neler olabilir bu durumda? Virüsün tipinin yanında kişinin bağışıklık sisteminin durumu da çok önemli. Bu nedenle HIV taşıyıcılarında daha hızlı bir ilerleme görülebilir. Diğer faktörler, başka cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların varlığı, sigara tüketimi, erken yaşta doğum ve çok sayıda doğum olarak sıralanabilir. Kanser sözcüğünü duyunca hemen irkilmeyelim, kanser öncesi lezyonların kansere ilerlemesi için gereken süre yıl. Bu uzun süre bize kanser öncesi lezyonları yakalayıp tedavi etme şansı verir.

HPV dediğimiz virüsün yaklaşık tipi var ve bunların çoğunun kanserle ilişkisi yok. Kanserle ilişkisi olmayıp kadında ve erkekte genital siğil yapan tipler 6 ve Kanserle ilişkili tiplere yüksek riskli tipler diyoruz. Bunlardan 16 ve 18 dünya genelindeki serviks kanserlerinin yüzde 70’inden sorumlu. Diğer daha az rastlanan yüksek riskli tiplerden bazıları ise, 31, 33, 45 ve Yüksek riskli tipler kadında rahim ağzı (serviks) kanseri yanında vajina ve vulva kanserleriyle de ilişkili. Erkekte penis ve anüs kanserleriyle ve her iki cinste gırtlak kanserleriyle de ilişkisi olduğu gösterilmiş. Yine de şunu akılda tutmak gerekli: Yüksek riskli tiplerle enfeksiyonların bile çoğunluğu kendiliğinden kaybolacaktır. Tüm bu kanserler arasında bir tek rahim ağzı kanseri için tarama programı var ve bir kadın yaşları arasında yalnızca bir kere bile taransa bu kanserden ölme riski çok düşecektir. Görüldüğü gibi tablo o kadar karanlık değil.

Karanlık olmayan tablo maalesef bu tarama programlarını uygulayabilen ülkeler için geçerli elbette. Dünyada her yıl kadın bu kansere yakalanıyor ve kadın önlenebilir bu kanser nedeniyle ölüyor ve tahmin edebileceğiniz gibi bunların çoğu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde… Yine de yeni ve daha düşük maliyetli ve etkin tarama yöntemlerinin uygulamaya girmesi ve HPV aşıları umut vaat eden gelişmeler.

Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği üç tip tarama yöntemi mevcut. Bunlardan ilki Pap Test ya da Pap Smear (PS). Burada rahim ağzından aldığımız akıntı örneği bir patolog tarafından hücresel değişiklikler açısından incelenir. Saptanan hücresel değişiklik durumuna göre sonraki basamak belirlenir. Hücresel değişiklik bulunmaması durumunda testin negatif olduğu söylenir. Diğer bir tarama yöntemi HPV tiplendirmesi. Bunun için de önce rahim ağzından akıntı örneği alınır. Bu örnekte önce HPV olup olmadığına basit şekilde bakılır. Varsa tiplendirilerek yüksek risk tipli virüs olup olmadığı belirlenir. Yüksek riskli HPV saptanmamışsa test negatif kabul edilir. Pap smear ve HPV tiplendirmesi birlikte de yapılabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) özellikle maliyeti düşük olduğu için önerdiği ancak ülkemizde kullanılmayan bir diğer yöntem de rahim ağzını asetik asit ile boyayarak, şüpheli alan varlığında direkt olarak tedavinin uygulanması şeklinde. Bu yöntemde aynı anda tedavi uygulanma avantajı olsa da aşırı tedavi durumu söz konusu olabilmektedir.

Kanser olmaktan çok korkuyoruz, o zaman her yıl tarama yaptıralım mı? yaş arası bir kere taranmak bile kanserden ölüm ihtimalini çok düşürüyorsa bu gerekli mi? DSÖ, yaşları arasındaki kadınların üç yılda bir PS ile, beş yılda bir ise HPV ya da HPV+PS ile taranmasını öneriyor. Yine, DSÖ 30 yaş öncesi taramayı gerekli görmüyor; çünkü bu yaş grubunda HPV saptansa bile kanser öncesi lezyon saptanma olasılığı çok düşük ve HPV enfeksiyonlarının çoğunluğu da kendiliğinden kayboluyor. Ancak Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Derneği taramanın yaş arasında üç yılda bir PS ile (dikkat edin HPV değil), yaş arası kadınlar için ise, üç yılda bir PS ya da beş yılda bir HPV+PS ile yapılmasını öneriyor. 65 yaş üstünde son iki testi negatif olan kadınların taramadan çıkabileceğini belirtiyor.

Peki, ülkemizde durum ne? Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanan Serviks Kanseri Ulusal Tarama Programı, yaş arası tüm kadınların beş yılda bir HPV+PS ile taranmasını öngörüyor. Taramada öncelikli olarak HPV varlığı aranıyor, HPV varsa tiplendirme yapılıyor. Tiplendirme sonucu yüksek riskli tip saptanırsa aynı örnekten PS bakılıyor. 65 yaş üstü son iki taraması negatif olan kadınlar taramadan çıkıyor.

Testi yaptırdık heyecanla bekliyoruz. Sonuçta yüksek riskli bir HPV saptandı. Elimiz ayağımız boşalıyor. İnternete dalıyoruz, arkadaşlarımıza soruyoruz… Bu kadar endişeye gerek yok. Tekrar hatırlayalım kanser öncesi lezyonlardan kansere gidiş süreci yıl! Burada işte klinisyenin yaklaşımı önemli. Ne de olsa karşısında endişeyle oturan biri var. Bilim rahat olabileceğimizi söylüyor. Hangi yüksek riskli tip olduğu önemli; çünkü 16 ve 18 dışında pozitiflik varsa ve PS negatif ise bir yıl sonra testi tekrarlamak yeterli. HPV 16 ya da 18 pozitifse PS negatif bile olsa, bir sonraki adım tanıyı kesinleştirmek için kolposkopi ve gerekirse biyopsi işlemi yapılmalı. Kolposkopi dediğimiz, rahim ağzını 40 kata kadar büyüterek bakmak. İşlem esnasında jinekolojik muayene pozisyonunda rahim ağzı gözleniyor ve özel boyalar kullanılarak rahim ağzınız inceleniyor. Şüpheli görülen alanlardan biyopsi alınıyor. Biyopsi işlemi tamamen ağrısız bir işlem. Bu dokular da patolog tarafından incelenerek hücresel değişiklik varsa değişikliğin ne kadar olduğu belirleniyor.

Biyopsi sonucu CIN 1 (en az hücresel değişiklik) geldiyse iki yıla kadar yıllık PS ile takip edilebilir çünkü bu lezyonların yüzde 60’ı gerileyebilir. CIN 2 ve 3 için krioterapi (dondurma) ya da LEEP (elektrik ile keserek çıkarma) işlemleri yapılabilir ve sonrasında bir yıl arayla takibe başlanabilir.

Gelelim en önemli soruya; HPV’den korunabilir miyiz? HPV’nin bulaşması için penetrasyon gerekmediği için prezervatifin yüzde koruyucu olmadığını akılda tutmakta fayda var. Riski azaltmanın bir diğer yolu da cinsel ilişkiye başlama yaşını yükseltmek ve partner sayısını azaltmaktır.

En önemli silahımız pek çok enfeksiyon hastalığında olduğu gibi, aşı. HPV aşıları yılından beri kullanımda ve yılı itibariyle 71 ülkede ulusal aşı programı kapsamında. Bu aşı, canlı virüs aşısı olmayıp sadece virüs benzeri yapıları içerir. Yani aşının kendisi enfeksiyona yol açmaz ve hali hazırda var olan enfeksiyonun tedavisinde de rol almaz. İki tip HPV aşısı bulunmakta. Her ikisi de tip 16 ve 18’e karşı koruyucudur. Birinde fazladan genital siğil yapan 6 ve 11 tiplerine karşı da koruyuculuk söz konusudur. yılında dörtlü aşı (6, 11, 16, 18’e karşı koruyucu) yerine çıkan ancak ülkemizde bulunmayan dokuzlu aşı piyasaya çıkmıştır; burada 16 ve 18 dışında beş farklı yüksek riskli tipe karşı da koruyuculuk vardır.

Kimler aşı yaptırabilir? Aşıda amaç birincil (primer) korunmadır ve bunun için virüsle hiç karşılaşmamış olmak önemlidir. Bu yüzden yaş arası çocuklar aşının esas hedef kitlesidir. Aşı hangi tip olursa olsun 15 yaş öncesi iki doz halinde uygulanır. İkinci doz ilkinden en erken altı ay sonra yapılmalıdır. 15 yaş üzeri ve HIV pozitiflere üç doz aşı yapılmalıdır. 26 yaşına kadar aşı yapılabilir ancak koruyuculuk oranları daha düşüktür. Unutulmaması gereken nokta aşılama tarama testi yaptırmamayı gerektirmez. Aşılar ile ilgili en sık karşılaşılan yan etkiler, aşı yerinde rahatsızlık, baş dönmesi ve bayılmadır. Bugüne kadar aşı ile doğrudan ilişkili alerjik reaksiyon dışında başka ciddi bir yan etki bildirilmemiştir. Kimleri aşılayalım sorusu akla gelebilir. Öncelikli hedef kız çocukları olmasına rağmen erkek çocukların da aşılanması önerilmekte.

Bugünlerde ismini sıkça duyduğumuz ve duyduğumuzda da ne yapacağımızı bilemediğimiz HPV karşısında o kadar çaresiz değiliz. Bizi korkutan yanlış bilgilendirilme. Belki esas üzücü olan, dünyanın halen pek çok ülkesinde, pek çok kadının aşı ya da tarama programlarına ulaşamadığı için tamamen önlenebilir bu kanserden ölüyor oluşu.

Hpv Vir&#;s&#; Hakkında Bilmesi Gerekenler

Aktif cinsel ya&#;ant&#;s&#; olan her 4 ki&#;iden 3'&#;n&#;n yakalanabildi&#;i HPV vir&#;s&#; basit rahats&#;zl&#;klar&#;n yan&#; s&#;ra kansere de yol a&#;abilir. Son derece bula&#;&#;c&#; bir vir&#;s olan HPV'den ba&#;tan a&#;&#; olmak &#;zere farkl&#; y&#;ntemlerle korunmak m&#;mk&#;n. ART T&#;p Merkezi Kad&#;n Hastl&#;klar&#; ve Do&#;um Uzman&#; Op. Dr. Senai AKSOY, HPV vir&#;s&#; ile ilgili en &#;ok merak edilen sorular&#; yan&#;tlad&#;.

HPV (Human Papilloma Vir&#;s&#;) nedir?

HPV cilt temas&#; ile ki&#;iden ki&#;iye bula&#;abilen bir vir&#;st&#;r. HPV'nin 'den fazla tipi vard&#;r. Bunlar&#;n yakla&#;&#;k 30 tanesi erkek ve kad&#;nlarda genital b&#;lge enfeksiyonlar&#;na yol a&#;ar ve cinsel temas yolu ile ki&#;iden ki&#;iye bula&#;&#;r.

HPV ne s&#;kl&#;kta g&#;r&#;l&#;r?

HPV &#;ok s&#;k g&#;r&#;len bir vir&#;st&#;r. Baz&#; ara&#;t&#;rmalar cinsel ya&#;ant&#;s&#; olan her 4 ki&#;iden en az 3'&#;n&#;n hayat&#;n&#;n bir d&#;neminde genital HPV enfeksiyonuna yakalanaca&#;&#;n&#; &#;ne s&#;rmektedir.

HPV enfeksiyonu nas&#;l yay&#;l&#;r?

HPV en fazla vajinal, anal ve oral ili&#;ki yoluyla yay&#;l&#;r ama enfeksiyon olu&#;mas&#; i&#;in cinsel ili&#;ki olmas&#; &#;art de&#;ildir. HPV cilt temas&#; ile bula&#;&#;r ve yay&#;l&#;r. Cinsiyeti ne olursa olsun enfekte olmu&#; bir ki&#;iyle cinsel temasta bulunmak vir&#;s&#;n en s&#;k g&#;r&#;len bula&#;ma &#;eklidir. Pek &#;ok di&#;er cinsel yolla bula&#;an hastal&#;k gibi genital HPV enfeksiyonu da &#;o&#;unlukla belirti vermez.

HPV enfeksiyonu hangi hastal&#;klara yol a&#;ar?

HPV'nin yakla&#;&#;k 20 t&#;r&#; genital si&#;illere yol a&#;ar. Bu si&#;iller vajinan&#;n i&#;inde veya d&#;&#;&#;nda ve penisin &#;zerinde &#;&#;kar. Bu b&#;lgelerin yak&#;n&#;ndaki cilde de bula&#;abilir. Genital si&#;iller an&#;ste, vulvada veya rahim a&#;z&#;nda da olu&#;abilir. HPV'nin yakla&#;&#;k 15 t&#;r&#; an&#;s, rahim a&#;z&#;, vulva, vajina ve penis kanserleri ile ili&#;kilidir. Ba&#; ve boyun b&#;lgesi (bademcik, dilin arka taraf&#; gibi) kanserlerine de yol a&#;arlar. Bunlar HPV'nin y&#;ksek riskli tipleri olarak bilinir.

HPV rahim a&#;z&#; kanserine nas&#;l yol a&#;ar?

Rahim a&#;z&#; (serviks) h&#;crelerden olu&#;an ince bir doku tabakas&#; ile kapl&#;d&#;r. HPV bu h&#;crelere girebilir. Enfekte olan h&#;creler anormal h&#;creler haline gelerek veya zarar g&#;rerek farkl&#; &#;ekilde b&#;y&#;meye ba&#;larlar. Bu h&#;crelerdeki de&#;i&#;imler kanser &#;ncesi olarak bilinen bir de&#;i&#;im olmaya do&#;ru ilerleyebilirler. Rahim a&#;z&#;n&#; kaplayan ince dokudaki de&#;i&#;imlere displazi veya servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) ad&#; verilir. &#;o&#;u kad&#;n&#;n ba&#;&#;&#;&#;kl&#;k sistemi vir&#;s&#; kansere d&#;n&#;&#;meden yok eder. Fakat baz&#; kad&#;nlarda HPV ba&#;&#;&#;&#;kl&#;k sistemi taraf&#;ndan yok edilmez ve v&#;cutta kal&#;r. Bu durumda HPV kansere ya da daha s&#;k olarak kanser &#;ncesi olu&#;umlara yol a&#;abilir.

Rahim a&#;z&#; kanseri i&#;in tarama testleri var m&#;d&#;r?

Genellikle rahim a&#;z&#; kanserinin olu&#;mas&#; y&#;llar s&#;rer. Bu s&#;re i&#;inde HPV enfeksiyonu rahim a&#;z&#; &#;st&#;ndeki veya &#;evresindeki h&#;creleri anormal h&#;creler haline getirir. Smear testi (Pap smearveya servikal sitoloji taramas&#;) anormal h&#;cre de&#;i&#;imlerini erken evrede saptayarak kansere d&#;n&#;&#;meden tedavi edilmelerine olanak sa&#;lar. Smear sonucu anormal veya &#;&#;pheli &#;&#;kan 30 ya&#; ve &#;st&#; kad&#;nlarda ek olarak HPV tiplemesi de yap&#;l&#;r. Bu test 13'ten fazla y&#;ksek risk grubu HPV t&#;r&#;n&#; saptayabilir.

HPV enfeksiyonu &#;nlenebilir mi?

HPV enfeksiyonunun baz&#; t&#;rleri HPV a&#;&#;s&#; ile &#;nlenebilir.

Bunun d&#;&#;&#;nda HPV enfeksiyonu riskini azaltmak i&#;in &#;u &#;nlemler al&#;nabilir:

-Tek e&#;li olmak

-Cinsel ili&#;ki s&#;ras&#;nda prezervatif kullanmak

Ancak prezervatif HPV enfeksiyonuna kar&#;&#; % koruma sa&#;lamaz. Prezervatifin kaplamad&#;&#;&#; enfekte olmu&#; b&#;lgelere (genital veya anal) temas ile bula&#;abilir.

Uzm. Dr. Serta&#; SEVER

Sertac bey esimde yillar once hpv virusu varmisyildir monash.pwasiz iliskiye girmiyiruz,yalnizca monash.pw monash.pw hala korkularim devamı

HPV – Genital Siğil Tedavisi İstanbul 

Genital siğil; hem erkek hem de kadın cinsel organında görülebilen, karnabahara benzeyen siğil yapılarıdır. Genellikle Human Papilloma Virüs yani HPV adı verilen virüs nedeniyle oluşurlar. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüstür. Oluşturduğu siğillerle birlikte kanser yapma riski de olduğu için HPV’ye karşı önlem almak oldukça önemlidir. Genital siğillerin tedavi edilmesi, HPV’yi tamamen vücuttan atmaz. Ancak siğil yapılarının kümelenmesini engeller ve genital bölgenin doğal görünümünü korumasına yardımcı olur.

Yazımızın devamında HPV ve genital siğiller hakkında tüm merak ettiklerinize yanıt bulabilirsiniz. İstanbul’da HPV ve genital siğil tedavisi için ise Doç. Dr. İlker Kahramanoğlu ile iletişime geçebilirsiniz.

Genital Siğil Nedir?

Genital siğiller, HPV virüsüne bağlı olarak ortaya çıkan cilt hastalıklarıdır. Küçük, karnabahar görünümünde olan bu siğiller bazen tek bir tane bazen ise küme hâlinde görülebilirler. Genital siğil tespit edilen hastada, mutlaka HPV kontrollerinin yapılması gerekir. Bu siğiller herhangi bir şikâyete neden olmazlar. Çoğu zaman kişi dokunarak ya da gözlemle bu siğilleri fark edebilir. Eğer siğilin boyutu büyükse, iç çamaşırına takılarak kişiye fiziksel rahatsızlık da verebilir.

Human papillomavirüs (HPV), dış genital bölge gibi cilt dokusunda ve vajina, rahim ağzı ve ağız gibi mukozal dokularda sık enfeksiyona yol açan bir virüstür. Genital siğil, diğer adıyla kondilom (kondiloma akuminatum), anogenital bölgede HPV enfeksiyonu sonucu oluşan kabarık, pütürlü siğillerdir. Vulvada, dış genital bölgede, anüs etrafında, kasıklarda veya perinede yerleşebilir. En sık etkenleri, HPV tip 6 ve tip 11’dir.

HPV Nasıl Bulaşır? Cinsel İlişki Dışında Bulaşabilir Mi?

Human (İnsan) Papillomavirüs (HPV), cilt temasıyla bulaşan bir virüstür. ’den fazla farklı tipi vardır. Genellikle cinsel kontakt ile bulaşır. Bu, vajinal ilişki olabileceği gibi, oral seks, anal seks veya genital alanı içeren herhangi bir temasla (ör: elden genital alana) olabilir. Cinsel bulaş, HPV için % geçerli olmayabilir. Kondomlar, cinsel yolla bulaşan birçok enfeksiyonu engellerken, HPV’den tamamen korunmayı sağlamaz. Çünkü genital bölgenin tamamını sarmamaktadır. Aynı zamanda kadınlarda, rahim ağzı kanserinin başlıca nedenidir.

  • HPV; vajinal, anal ya da oral cinsel ilişki ile bulaşabilir.
  • Esas bulaş yolu ten temasıdır. Bu nedenle kondom da % koruma sağlamaz. Korunmasız her cinsel ilişkide HPV bulaş riski vardır.
  • HPV bazı hastalarda siğil belirtisi göstermez. Bu nedenler partnerlerde siğil olmasa bile bulaşabilir.
  • HPV, doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir. Geçse de, bebeklerin neredeyse tamamı, ilk 6 ay içerisinde virüsü temizler.

HPV (Human Papilloma Virüs) Türleri Nelerdir?

HPV, Papillomaviridiae ailesine üye olan, zarfsız, çift sarmallı DNA virüsüdür. ’den fazla farklı tipi vardır. 40’dan fazla farklı HPV tipi, genital bölgede tutulum yapabilir (El-ayakta sık görülen siğiller, genital enfeksiyona yol açan HPV tiplerinden farklı tiplerden kaynaklanır).

Genital HPV tiplerini, kansere yol açma potansiyellerine göre, düşük riskli ve yüksek riskli olarak ayırmaktayız. Genital siğillere yol açan HPV 6 ve 11, rahim ağzı/vajina/vulva kanserine yol açma ihitmalleri neredeyse yok denecek kadar az olmaları nedeniyle düşük riskli HPV sınıfında yer alırlar.

HPV, tüm dünya genelinde ve ülkemizde, en sık cinsel yolla bulaşan hastalıktır. Cinsel aktif bir kadının ömrü boyunca HPV’ye maruz kalmış olma ihtimali yaklaşık %90’dır.

Düşük riskli HPV türleri: 6, 11, 40, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81

Yüksek riskli HPV türleri: 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68, 73, 82

HPV vakalarında en yaygın görülen HPV türleri ise yüksek risk grubundaki 16 ve 18’dir.

HPV Virüsü Kimlerde Görülür?

Kadın ve erkeklerin birçoğu, HPV’ye ilk kez yaş aralığında maruz kalır. 50 yaşına kadar, cinsel aktif erişkinlerin %’i en az bir genital HPV enfeksiyonuna yakalanacaktır.

HPV Virüsü Nasıl Bulaşır?

Genital ve servikal HPV enfeksiyonları, primer olarak genital-genital veya anal-genital temas ile bulaşır. Genital HPV’nin en önemli prediktörü, seksüel aktive olmuştur.

HPV, Sadece Cinsel İlişkiyle mi Bulaşır?

HPV, insanlarda en sık cinsel yolla bulaşan virüstür. HPV’nin non-seksüel bulaşı, daima tartışma konusu olmuştur.

Yeni kazanılan HPV enfeksiyonuyla ilgili yapılan çalışmalarda, HPV’nin ilk cinsel ilişkiden kısa bir zaman sonra vücuda girdiğini göstermiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, üniversitede okuyan ve ilk kez cinsel ilişkiye giren kadınlarda yapılan prospektif bir çalışmanın sonucunda, HPV’nin ayda kadınların %40’ında pozitifleştiğini göstermiştir. HPV (+) olguların da %10’unda HPV 16 izole edilmiştir.

Yine de, HPV’nin cinsel ilişki dışında da bulaşabildiğini biliyoruz.

Dış Ortamdan Bulaş

Hemen hemen her zaman cinsel ilişkiyle bulaşsa da, HPV, stabil kapsidi nedeniyle dış ortama dayanıklı nadir virüslerdendir. Dış yüzeylerde enfeksiyöz yapısını koruyabilir. Hatta, sık kullanılan dezenfektanlara karşı dayanıklıdır. Virüs dış ortamlara, dökülen epitel hücreleriyle bulaşır. Dış ortamda HPV’nin kuruluğa karşı dayanıklılığını test eden bir çalışmada, HPV’nin oda ısısında 3. günde %50 infektivitesini koruduğu gösterilmiştir. Bu data, HPV’nin non-seksüel bulaş riskini ortaya koymaktadır.

HPV 16’nın, sık kullanılan 11 dezenfektana maruziyetini araştıran bir çalışma ilginç sonuçlar vermiştir. Öncelikle, hastanelerde yaygın olarak kullanılan geniş antimikrobiyal olan glutaraldehite bakacak olursak (glutaraldehitin adenovirüs, parvovirüs, enterovirüslere karşı etkin olduğu gösterilmiştir), HPV, glutaraldehitin etkilerine rezistan kalmayı başarmıştır. Glutaraldehitin alternatifi olarak kullanılan ortofitalaldehit de HPV 16’ya karşı tam etkinlik gösterememiştir. Etanol ve izopropanol gibi alkol bazlı dezenfektanlara karşı da HPV, dayanıklı kalmıştır. HPV, nihayet, hipoklorit ve perasetik asite karşı duyarlı bulunmuştur. Burada önemsenmesi gereken noktalardan biri şudur: el dezenfektan sistemleri, HPV’nin bulaşını efektif olarak önlememektedir.

Nozokomiyal bulaşlar, birçok virüs enfeksiyonu için oldukça yaygındır. HPV’nin hastane kaynaklı bulaşında, önemli potansiyel yol, transvajinal ultrason problarıdır. HPV barındıran vajinal problar, muayene esnasında serviks ve vajina ile temasta olacağı için bulaştırmaya adaydırlar. Problar üzerinde HPV DNA bakılan çalışmalarda, sadece HPV DNA değil, aynı zamanda serbest virionların da varlıkları gösterilmiştir. Problar, hastalar arasında temizlense de, geniş sterilizasyon özellikle de aletin hassasiyeti düşünüldüğünde sıkça uygulanmamaktadır. Her hasta için muayene esnasında prob üzerine kılıf (prezervatif, eldiven,…) yerleştirilir. Fakat, bu kılıfların perforasyon ihtimali %9’lara dek varmaktadır.

Jinekoloji polikliğindeki aletler üzerinde yapılan bir çalışmada, aynı günün sabahı ve akşamında, aletlerin içerdiği HPV ve tiplerine bakılmıştır. Muayene masası, kolposkop, muayene lambası, klozet kapağı ve sifon, bakılan bazı aletlerdendir. Bu belirttiğimiz aletlerin hiçbirinde sabah ’da HPV saptanmazken, akşamüstü ’da hepsinde HPV saptanmıştır. En çok saptanan tipler, HPV 6 ve 16 olmuştur.

Oral kavite de HPV ile enfekte olabilen ve HPV’yi bulaştırabilen bir yoldur. Nasıl ki, serviks epiteline HPV’nin girmesi için mikroyaralar gerekiyorsa ve cinsel ilişkinin kendisi mikroyara sebebiyse, oral kavitede de diş bakımı, yemek yeme gibi mikroyara yaratacak birçok aktivite mevcuttur.

Oto-inokülasyon

HPV’nin non-seksüel olası bulaşında diğer yol da oto-inokülasyondur. Bununla ilgili datalar, daha önce ilişkiye girmediğini belirten kadınlar ve çocuklar üzerinde yapılan çalışmalardan gelmektedir. Cinsel ilişki hikayesi olmayan ve olan kadınların HPV pozitifliğine bakan bir çalışmada, ilk grupta %51 hastada, ikinci grupta ise %69 hastada HPV saptanmıştır. Yani, cinsel ilişkiye girmediğini fiade eden kadınların yarısında HPV maruziyeti bulunmuştur. Çocuklarda yapılan bir çalışmada, düşük rüsk HPV tipleri gösterilebilmiştir. Özellikle HPV ile enfekte kişilerin parmaklarında HPV DNA saptanmıştır. Dolayısıyla, bu kişilerin HPV’yi elleriyle kendilerine ve etrafındaki kişilere, non-seksüel fiziksel kontaktla bulaştırması mümkündür.

Vertikal bulaş

Anneden bebeğe vertikal bulaş, diğer olası bulaş yollarından birisidir. Bu potensiyel bulaş, uterus içine olabileceği gibi, doğum esnasında veya doğum sonrası temasla da olabilir. HPV’li annenin doğum kanalından bebeğe geçiş gösterilmiştir. Hatta, annedeki HPV DNA yükü ne kadar çoksa, infanta HPV geçme ihtimali de o kadar yüksektir. Genom sekansları ve HPV tiplendirmeleri çalışmalarının sonuçlarına göre, infanta bulaşta anne direk sorumludur. HPV (+) gebelerde, HPV DNA, hem plasenta hem de amniyotik sıvıda gösterilmiştir. Bu durum, konjenital enfeksiyon olasılığını akla getirse de, bebeğe bulaşta en yüksek risk, doğum esnasında enfekte doğum kanalından geçiştedir. Birçok kez, HPV DNA, yenidoğanın oral kavitesinde bulunur. HPV’nin oral kanserlerle ilişkili olduğunu biliyoruz ancak, yenidoğana bulaşan HPV’nin regresyonu ay içinde %90’ın üzerinde, 6. ayda ise %’dür. Bununla beraber, HPV 6 ve gibi düşük risk tipler, jüvenil reküren respiratuar papillomatozise yol açabilir. Genellikle, yaşları arasında ortaya çıkar. Kondilomu olan kadınların çocuklarında gelişme ihtimali, kondilomu olmayan kadınların çocuklarına göre kat daha fazladır.

HPV Siğilleri Kendiliğinden Geçer Mi?

HPV’nin neden olduğu siğiller, çoğunlukla kendiliğinden geçmez. Bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gerekir. HPV siğilinin tedavi edilmesi, HPV’nin de tedavi edildiği anlamına gelmez. Siğiller yok edilse bile, virüs hâlâ vücuttaki varlığını sürdürüyor olabilir. Bu nedenle düzenli takip önemlidir. Ancak siğillerin tedavi edilmemesi, estetik sorunlara yol açabilir. Bazı kişilerde siğiller birikerek, küme hâlini alırlar. Bu durumdaki siğiller iç çamaşırına da takılabilir. Bu nedenle estetik sıkıntılarla birlikte fiziksel rahatsızlığa da neden olabilir.

Genital siğillerin %90’ından fazlasında etken, HPV 6 ve/veya ’dir. Genital siğiller, kondiloma akuminatum veya kondilom olarak da adlandırılmaktadır. Cilt üzerinde bulunabildikleri gibi, vajina, anüs gibi mukozal alanlarda da tutulum yapabilmektedir. HPV’ye bağlı gelişen en sık lezyon olan genital siğiller, hastaları sadece fizyolojik olarak değil, psikolojik ve sosyal olarak da etkilemektedir.

Genital siğiller, genellikle polimorfik, asimetrik, karnabahar görünümünde belirti verir. Bununla beraber, düz, sivri, papuler lezyonlarla da karşımıza çıkabilir. Tek lezyon şeklinde bulunabileceği gibi, multipl lezyonlar halinde de bulunabilir. Beyaz, ten rengi, eritematöz, kahverengi, hiperpigmente gibi değişişk renkte olabilir. Palpasyonda yumuşak hissedilir. Boyutları 1 mm’den birkaç cm’e dek değişmekte olup bazen dev boyutlarda görülebilmektedir.

HPV – Genital Siğiller Nasıl Tedavi Edilir?

Genital siğillerin tanısında klinik görünüm yeterlidir. Kanser veya öncü lezyon (vulvar intraepitelyal neoplazi-VIN veya vajinal intraepitelyal neoplazi-VaIN) şüphesi olduğunda veya hastanın bağışıklık sistemi baskılanmışsa, tanıda belirsizlik mevcutsa, lezyonlar standart tedaviye yanıt vermiyorsa ve lezyon tedavi döneminde şekil değişikliği gösteriyorsa dikkatli olunmalı ve  biyopsi yapılmalıdır.

HPV’li hastalar, tekrar eden enfeksiyonlarla psikolojik sorunlar yaşayabilmektedir. Şunu bilmekte fayda var ki, HPV enfeksiyonu bulunan ve immün sistemi normal olan kişiler, HPV’yi kaptıktan sonra 12 ay içinde %80, 24 ay içinde %92 ihtimalle HPV’yi temizleyecektir.

HPV’ye bağlı lezyonlar ise nadiren kendiliğinden kaybolabilir. Bunun için sağlam bağışıklık sistemi gerekir. Özellikle sağlam bağışıklık varlığı, gizli HPV enfeksiyonlarını yüksek oranda kontrol altında tutar, hastalık oluşumunu engeller ve nüks ihtimalini azaltır. İmmün sistemin baskılandığı durumlarda ise bu korunma olamayacağından, genital siğil tekrarı daha yüksek oranlarda olabilmektedir. Genital siğil tedavisinde amaç, mevcut lezyonların ortadan kaldırılarak fiziksel ve kozmetik iyileşmenin sağlanmasıdır.

Genital siğil tedavisi, hastaya göre değişir. Siğilin yerleşimi, yaygınlığı, tipi, ne kadar süredir var olduğu ve hastaya ait bazı özellikler, tedavi seçimimizi etkiler. Sonuç olarak, genital siğil ile başvuran hastalarımızda, hastaya göre tedavi uygulamaktayız. Siğil tedavisinde başarı oranımız, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’daki ileri klinik literatürleriyle uyumlu olup %90’ın üzerindedir.

Anogenital siğilin tedavisinde birinci basamak kesin bir yöntem yoktur. İdeal tedaviye karar verirken lezyonun sayısı, büyüklüğü, morfolojisi, keratinizasyon derecesi, lokalilzasyonu, hastanın tercihi, hekimin tecrübesi, uygulamanın maliyeti ve yan etkileri dikkate alınmalıdır. Sonuç olarak anogenital siğil tedavisi bireyselleştirilmeli, yani hastaya göre tedavi uygulanmalıdır. Mevcut tedavilerle genital siğillerin yaklaşık %’i tedavi edilebilir.

Genital siğillerin tekrar etme oranları, literatürde geniş bir aralıkta (%) bildirilmektedir. Hastalık tekrarının bu kadar yüksek oranlarda olmasındaki neden, yaygın hastalık veya gizli lezyonların rol oynaması dışında hekimin deneyim eksikliğidir. Hangi lezyona nasıl bir tedavi uygulanacağının doğru belirlenmesi gerekir. Bu noktada hekimin konu ile ilgili tecrübesinin rolü önemlidir.

Tedavide amacımız, semptomları azaltmak ve görünür lezyonların yok olmasını sağlamaktır. Genital siğil tedavisiyle, HPV  DNA pozitifliğini ortadan kaldırmaya yönelik bir tedavi yoktur.

Tedavi yöntemleri, sitodestrüktif tedavi (direkt siğilin yok edildiği) ve immünite aracılı tedaviler olarak sınıflandırılabilir. Verilen eğitim sonrası, hastanın kendisine uygulayabileceği tedavi yöntemleri olduğu gibi, hekim tarafından uygulanması gereken yöntemler de mevcuttur. Bazı durumlarda hastanın kendisi tarafından uygulanan tedaviler (hastaların mahremiyetinin ve evde uygulanabilirliğinden dolayı) tercih edilebilir. Bu tedavi yönteminin etkili olabilmesi için hastalara tedavi ile ilgili yeterli bilgi verilmeli ve tedavi dönemlerinde tedaviye verdikleri yanıtın değerlendirilmesi için mutlaka klinik kontrollere gelmeleri sağlanmalıdır.

Aldara (İmikimod)

İmikimod, genital siğil tedavisinde kullanılan immunmodülatör bir ilaçtır. Sitokin denilen ve immün sistem aktivasyonunu sağlayan maddelerin salgılanmasını sağlar.

Siğil tedavisinde, siğillerin yaygınlığı, tipi ve yerleşim yerine göre tedavi seçeneği belirlenir. Koter (yakma), kriyoterapi (dondurma) gibi bazı tedaviler, tek seferde klinikte siğil tedavisini sağlarken, Aldara, asit tedavisi gibi bazı tedavi seçenekleri birden çok kez uygulama gerektirir. Hangi tedavinin seçileceği muayene ile belirlenir. Önemli olan kozmetik defekt bırakmamaktır.

Aldara %5 krem olarak piyasada mevcuttur. Siğilin üzerine sürülür ve o bölgedeki hücresel bağışıklığı arttırır.

İmikuimod mukozal yüzeylere uygulanmamalıdır. Vajinada kullanımı önerilmemektedir. Kullanımı ile ilgili hastaya detaylı bilgilendirme sağlanmalıdır. Yatmadan önce, kuru lezyon üzerine uygulanmalı ve krem görülmeyecek seviyeye kadar iyice emdirilmelidir. Uygulamadan saat sonra su ve sabunla yıkanmalıdır. Dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi, krem cilt üzerinde iken cinsel ilişkiden kaçınılması gerektiğidir. Ayrıca, kondom ve diyaframın etkinliklerinin, imikuimod kullanımı ile azalabilir.

%5’lik Imikuimod (Aldara), haftada üç gün olacak şekilde, 16 haftaya dek kullanılabilir. İlacın rahatsız edici  bulguları; erozyon, yanma, kaşıntı, eritem gibi hafif lokal inflamatuar reaksiyonlardır ve sık görülmektedir. Ayrıca lokal hipopigmentasyon da bildirilen etkiler arasındadır

HPV’yi önlemede 2×2 adımımız var:

  • HPV aşısı yaptırınız (Detaylı bilgi için lütfen Sık Sorulan Sorular kısmına bakınız).
  • Sigara içiyorsanız, mümkünse bırakınız.

Diğer iki adımımız ise şunlardır:

  • Düzenli jinekolojik muayeneye gidip HPV ve/veya smear testinizi yaptırınız.
  • HPV enfeksiyonunuz varsa, tedaviye uygun iseniz HPV’ye bağlı lezyon gelişmeden tedavi olunuz.
  • HPV’den korkmayın, gecikmekten korkun.

İstanbul HPV – Genital Siğil Tedavisi Fiyatları

HPV ile enfekte kişilerin birçoğunda herhangi bir bulgu veya semptom olmaz. Yine bu kişilerin çok büyük bir kısmında, HPV’ye bağlı bir sorun gelişmeyecektir. Bununla birlikte, HPV’li kişilerin %’sinde HPV enfeksiyonu gerilemeyebilir. Bu durumda, HPV’ye bağlı lezyon gelişme ihtimali, özellikle servikal kanser öncesi lezyonlar ve servikal kanser (rahim ağzı kanseri), bulunmaktadır. HPV enfeksiyonu ile başvuran hastaların birçoğu, kanser endişesini taşısalar da unutulmamalıdır ki, yeni HPV enfeksiyonundan sonra serviks (rahim ağzı) kanseri gelişimi, ortalama yılı almaktadır. Bu sebeple düzenli olarak rahim ağzı kanseri taraması (HPV testi ve/veya smear testi) yaptıran hastalarda, kanser gelişiminden önce, oluşacak lezyonların tanı ve tedavisi kolaylıkla sağlanabilmektedir. Smear veya HPV testinde anormallik saptanmış hastalarımıza söylediğimiz şey, ‘endişe etmemeleri, önerdiğimiz işlemleri ve takipleri yaptırdıkları sürece kanser gelişme ihtimallerinin oldukça düşük olduğu’dur.

İstanbul HPV ve genital siğil tedavisi hakkında daha fazla bilgi almak için Doç. Dr. İlker Kahramanoğlu ile iletişime geçebilirsiniz.


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır