Halk edebiyatında Fıkralar, kıssadan hisse anlayışına göre söylenmiş, genellikle gerçek olaylardan hareket ederek ders vermeyi amaçlayan kısa mizahi hikayelerdir. Fıkralardaki amaç okuyucuyu düşündürmek ona ders vermektir. Nasreddin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa gibi belli isimler dışında fıkraların kahramanları molla, imam, derviş, Bektaşi, muhtar, bakkal gibi toplumun her kesiminden insanlardır.
Politika, ekonomi, spor, sanat-edebiyat gibi alanlarda yazılabilir. Gazete ve dergilerin belli sütunlarında güncel siyasal ve toplumsal olaylar yorumlanır. Fıkrada yazar, nesnel olmak zorunda değildir. Düşüncesinde kanıtlama amacı gütmez. Ancak yapılan yorumlarda gazete ve derginin politik çizgisi, yazarı dünya görüşü etkili olur. Konu güncel olduğundan yarınlara katırlığı yoktur. Fıkrada yalın bir dil vardır. Makaleye göre daha kısadır ve ayrıntıya inilmez, öznel yanı ağır bastığından, makaledeki ciddiyet görülmez. Fıkra yazarının, yazdığı konuda uzman olması gerekmez.
Fıkra nedir ? Fıkranın Özellikleri
Fıkralar, nükte ve latife türünde, mizahi unsurlarla örülü kısa anlatılardır. Halk zekasının ürünleridir. Görünürde hoş vakit geçirmek, gülüp eğlenmek gibi bir amaca dönük olsa da bazen açık açık ifade edilmek istenmeyen bir görüşü dolaylı yoldan anlatmak, taşı gediğine koymak, ibret uyandırmak gibi maksatlara da hizmet eder. Bazen de söylenen söze, anlatılan konuya hem destek olmak hem de üsluba renk katmak için kullanılır. Fıkra kahramanları belirli tipler çerçevesinde doğmuş ve şekillendirilmişlerdir.
Fıkralar halk edebiyatı uzmanlarınca bazı niteliklerine göre birkaç türe ayrılırlar:
• Tarihin belirli bir devresinde yaşamış, hayatı adeta efsaneleşmiş kişiler çevresinde doğup gelişen fıkralar: Nasreddln Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa vb.
• Bir kavmi veya topluluğu esas alan tipleri konu alan fıkralar: İskoçyalı, Laz (Temel) fıkraları, Kürt, Arnavut, Kayserili Yahudi, Ermeni, Bektaşi fıkraları vb.
• Kahramanlarının çifte olarak tanzim edildiği fıkralar, karı-koca, hoca-talebe, usta- çırak, efendî-uşak fıkraları vb.
Fıkra; gazete ya da dergilerde günlük olayların, ülke sorunlarının değerlendirildiği; sanat, spor, bilim ve kültür alanındaki düşüncelerin rahat ve samimi bir üslupla ortaya konduğu yazı türüdür. Fıkralarda düşüncelerin kanıtlanması gerekmez. Kişisel görüşler kısa, özlü bir biçimde yazıya aktarılır:
Mizah süpürge sopası değildir, vurmak, dövmek, kaba kaba güldürmek için kullanılsın Bu bir fırçadır, dimağımızın yorucu ilim ve hayat yollarında topladığı tozları alır; nazik, ince bir iştir. Mizah haşhaş yağı gibi yutulmaz, hazmolmaz, bulanık, sıvaşık bir mâyi de değildir, kirletmez, lekelemek için kullanılsın Bu bir şuruptur, ağır yemeklerin üzerine nefis râyihasıyla yudum yudum içilir, tadına kanılmaz.
Günlük siyasi, toplumsal, ekonomik gelişmelerin yorumlandığı fıkralarda yazar; okur kitlesinin düşüncelerini yönlendirme amacındadır. Bu nedenle fıkra yazarı kendini devamlı yenilemeli, bilgi birikimini üst düzeyde tutmalıdır.
Köşe yazısı olarak da bilinen fıkra türü, nükteli ve güldürücü hikâyecik olan fıkra ile karıştırılmamalıdır. Sohbet ve fıkra türünde yazılan yazılar daha çok gazete ve dergilerde yayımlanır, daha sonra yazarları tarafından kitaplaştırılabilir.
Fıkra, Türk edebiyatına Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde girmiştir. Bu dönemde yazılan fıkralarda hürriyet, eşitlik, adalet, kanun gibi toplumsal temalar ele alınmış; dönemine göre halkın anlayacağı bir dil kullanılmaya çalışılmıştır.
Gazete çevresinde oluşan bu yazı türünün ilk örneklerini İbrahim Şinasi, Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi vermiştir. Sonraki dönemlerde onları Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ziya Gökalp gibi yazarlar takip etmiştir.
Refik Halit Karay; Mizahta Ehliyet adlı yazısında kendi mizah anlayışını ortaya koyarken mizahın bir yaradılış ve yetenek işi olduğunu, herkesin nitelikli mizah yapamayacağını vurgulamaktadır.
Cumhuriyet Dönemi’nde gazete ve dergilerin çoğalması ile fıkra türündeki yazılar daha çok görülmeye başlanmıştır. Bu dönem fıkralarında yazarlar; sade bir dil ve anlatımla güncel, siyasi, sosyal konularda düşüncelerini ifade etmişlerdir.
Cumhuriyet Dönemi Fıkra Yazarları kimlerdir eserleri nelerdir
Cumhuriyet Edebiyatı Dönemi’nde Peyami Safa, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Sabri Esat Siyavuşgil, Ercüment Ekrem Talu, Burhan Felek, Haldun Taner, Attila İlhan, Ahmet Kabaklı, İlhami Soysal, Ergun Göze gibi yazarlar fıkra türünde yazılar kaleme almışlardır.
GenelAlt Kategoriler:Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı, Edebi Türler, PDF