Cevap: Dirlik, Baş Dinçliği, Gönül Rahatlığı, Rahatlık, Erinç
Ön, Yan, Kat, Makam, Yamaç
Bir Yerde Bulunma
Padişah Katı
Cevap: Huzur
Huzur kelimesi ile Google aramalarda en çok sorulan sorular şunlardır: Huzur ne demek? Huzur kelimesi nasıl yazılır? Huzur kökeni nedir? Huzur kelimesinin cümle içerisinde kullanımı
dirlik
is. 1. Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim. 2. Huzur, erinç: "Madem birsin, birlik olsun / Dilde, dinde, milliyette / Murat et de dirlik olsun / Baştan başa cemiyette" -O. S. Orhon. 3. tar. Osmanlı Devleti'nde bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık veya bir yere bağlı gelir: "Zaten onun için, hazinelerin, varlıkların, dirliklerin ne değeri vardır." -S. Ayverdi.
erinç
is. Hiçbir eksiği, üzüntüsü ve acısı olmama durumu, dirlik, rahat, huzur: "Değiliz, erinç içinde değiliz biz, erinç içinde olmayı da aramıyoruz, dilemiyoruz." -N. Ataç.
kat
(I) is. 1. Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey: Bir kat yufka, bir kat peynir. 3. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. 4. Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız." -A. Gündüz. 5. Apartman dairesi. 6. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır." -S. Birsel. 7. Huzur. 8. Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı: Kumaşın katı. 9. Makam, mevki. 10. Kez, defa, misil: Bu, ondan iki kat pahalı. 11. jeol. Katman. 12. mat. Tekrarlanan bir sayının toplamı: 6, 9, 12 ve 15 sayıları 3 sayısının katlarındandır.
kat
(II) is. esk. 1. Kesme, kesilme. 2. İlgiyi kesme. 3. Sonuca bağlama, bitirme. 4. ed. Kesme.
makam
is. (maka:mı) 1. Mevki, kat, yer: "İnsan değil gökyüzündeki makamını şaşırarak yere inmiş bir melektir." -H. R. Gürpınar. 2. müz. Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi.
ön
is. 1. Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı: "Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." -A. Ümit. 2. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı: "Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim." -B. Felek. 3. Bir kimsenin ilerisi: "Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi." -S. F. Abasıyanık. 4. Yakın gelecek zaman: Önümüz kış. 5. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü: "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık." -P. Safa. 6. Önce olan, ilk: Ön söz. Ön görüşme. 7. Civar, yöre: Kanlıca önlerine geldiler. 8. sf. Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan: "Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım." -A. Gündüz.
rahatlık
is. 1. Üzüntüsü, sıkıntısı, tedirginliği olmama durumu, rahat: "Nilgün'ü sükûna kavuşmuş görmenin rahatlığı içindeyim." -R. H. Karay. 2. Yorgunluk veya sıkıntı vermeme durumu: "Başkalarının rahatlık saydığı işlerde sıkıldım, sinir kesildim." -N. Cumalı.
yamaç
is. 1. Dağın veya tepenin herhangi bir yanı: "Ay ışığında düz yolda yürümek iyi ama dik yamaçlardan nasıl inecektik aşağıya?" -A. Erhat. 2. hlk. Ön, kat, huzur: "Kız, hele beri gel yamacıma." -H. Taner.
yan
is. 1. Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü: "Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı." -M. Ş. Esendal. 2. Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet: "Yaşlı garson yanımıza geldi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Yer. 4. Üst. 5. Birlikte, beraberinde olma: "Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler." -N. Cumalı. 6. Bedenin bir bölümü: Sağ yanına inme inmiş. 7. sf. Üstte, altta, arkada veya önde olmayan. 8. sf. İkinci derece olan: İlacın yan etkileri. 9. sf. Tali: "Siyasi partiler kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde ayrıcalık yaratan yan kuruluşlar meydana getiremezler." -Anayasa. 10. zf. Bir tarafa yönelerek. 11. mec. İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri. 12. ask. Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri. 13. mat. Bir denklemde "=" işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri. 14. sp. Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç (II).
a. (huzu:ru) 1. Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç: Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz. -N. F. Kısakürek. 2. Ön, yan, kat, makam, yamaç: Ertesi sabah tutukluyu huzuruna çağırtıp ona düşüncesini söylediğinde hiç beklemediği bir karşılık aldı. -İ. O. Anar. 3. esk. Bir yerde bulunma: Bu sorunun konuşulması için sizin huzurunuz şarttır. 4. esk. Padişah katı: Huzura çıkmak.
< Ar. huzûr) huzur, makam, katKat, nezt, huzur
Cinsiyet: Erkek Baş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç.Cinsiyet: Kız Baş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç.
huzur, 5 karakter ile yazılır. Ayrıca, h harfi ile başlar, r harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'h', 'u', 'z', 'u', 'r', şeklindedir.
huzur kelimesinin tersten yazılışı ruzuh diziliminde gösterilir.