hz meryem ingilizcesi / Sesli Sözlük - meryem

Hz Meryem Ingilizcesi

hz meryem ingilizcesi

kaynağı değiştir]

'de Kunduzca savaşında aldığı mağlubiyete rağmen Deşt-i Kıpçak'taki gücünü koruyan Toktamış, Memluk sultanı Berkuk'a elçiler göndererek Timur'a karşı onunla ittifak kurmuştu. Öcünü almak için için Timur'un Mardin ve Diyarbakır bölgesinde bulunduğu bir sırada Derbend üzerinden Şirvan'a bir baskın yaparak tüm halkını kılıçtan geçirdi kenti yağmalatıp, yakıp yıktı. Gürcistan'daki fetihlerden sonra hazırlıklarını tamamlayan Timur, yılı Şubat ayında Toktamış üzerine hareket emri verdi. Toktamış'ı kesin olarak ortadan kaldırmak amacıyla harekete geçen Timur'un ordusu Toktamış'ın ordusu ile 'te Terek Irmağı kıyısında karşı karşıya geldi. Timur, üç günde ordusunu çember haline getirip çember daraldıkça açlık karşısında ordusuna büyük bir av ve moral sağladı. Timur, Terek nehri karşısında üç gün karşılıklı aşağı yukarı hareket eden ordusundaki kadınlara asker kıyafeti giydirip aşağı doğru hareket ettirdi erkekler ise yukarı kesimden karşıya geçerek karşıya geçerek Toktamış askerlerini korkunç biçimde yenilgiye uğratıp perişan etti. Timur, Toktamış’ı bir kez daha yenilgiye uğratmışsa da onu ele geçirememişti. Buna üzülen Timur, Toktamış’ın yeniden kuvvet toplayarak üzerine gelmesini engellemek için, Özü (Dinyeper)ırmağı taraflarına yürüyerek Toktamış ile birlikte hareket eden kabileleri yağmalamış, onları Balkanlara doğru sürmüştür. Timur ileri harekâtına devamla Astrahan ve Saray Berke'nin üzerine yürümüş, ciddi bir mukavemet görmeden buraları da ele geçirmiştir. Bu seferiyle Timur, Altın Ordu Hanlığı’na çok büyük bir darbe indirerek Altın Ordu’nun bütün gücünü hemen tamamen yok etmiştir.

Hindistan seferi[değiştir kaynağı değiştir]

Timur'un Memlukler ile savaşı

Timur Behisni ve Antep'i aldıktan sonra Halep önlerine vardı ve 28 Ekim 'de Halep yakınlarında bir yerde karargahını kurdu. Timur'un Halep'e yaklaştığı sıralarda Halep beylerbeyi Timurtaş hemen Mısır'a çapar göndererek durumu bildirdi ve Memluk Sultanı haberi alınca Şam'daki orduların da Halep'te toplanmalarını emretti. Çevre beylerin askerleriyle yardıma gelmeleri sayesinde kalabalık bir ordu kurulmuş oldu. Beylerin toplanmasından sonra Timurtaş toplantı yaparak alınması gereken önlemler hususunda karar alınmasını kararlaştırdı. Timurtaş üzerlerine gelen tehlikenin farkındaydı ve ülkenin selâmeti açısından Timurla anlaşma niyetindeydi. Fakat Şam Beylerbeyi Şudun bu görüşün korkakça olduğunu ileri sürerek, ülkelerinin Timur tarafından fethedilen hiçbir ülkeye benzemediği, kalelerin kara taştan yapılma, asker ve silahlarının çok namlı olduğunu iddia ederek savaşmaktan yana tavır sergiledi. Diğer beylerin de Şudun'dan yana olmaları neticesinde kurultayda savaş kararı alındı.

Timur askerlerini bizzat idare etmek için merkezde kıymetli eğerler ile örülmüş bir fil istihkamı arkasında yerini aldı. Bu fillerin üzerindeki okçular yanar oklarla Grejuva yağdırıyorlardı. Savaşın başlangıcında filler hareketsiz kalmışlardı ancak sonradan Memluk askerlerinin üzerine hücum ettiler. Askerleri hortumlarıyla havaya fırlatıp havadan yere düştüklerinde ayaklarıyla ezdiler. Memluk askerleri korkup kaçtı. Şam Beylerbeyi Şudun ve Halep Beylerbeyi Timurtaş kaçarak kaleye gelmişlerdi. Timur kaledekilere birini gönderip şöyle dedi: "Bizim işimiz askerlerle. Sivillerle bir işimiz yok. Allahü Teâlâ'nın inayetiyle kale, dağ ve nehir bizim için aşılması kolay yerlerdir. Bu yüzden kaleye güvenip binlerce Müslümanın kanına girmeyin. İtaat kemerini bağlayıp dışarı çıkın. Aksi halde dökülecek Müslüman kanından sizler sorumlu olursunuz, karılarınız ve çocuklarınız esir edilirler". Kale halkı bu sözleri duyunca korkuya kapılıp, yapacak bir şeyleri olmadığını anladı. Affedilme talebiyle Timur'un huzuruna geldiler. Şudun ve Timurtaş kale askerleriyle birlikte tutuklandı. Timur, Memluk Sultanı Farac'a bir elçi gönderip "Şudun ve Timurtaş'ı ele geçirip Halep şehrini zapt ettik. Eğer Atalmış'ı bize gönderirsen biz de sana bu beyleri göndeririz. Atalmış'ı bize hemen gönderesin" dedi. Timur'un askerleri şehre kolaylıkla girdi. Hezimet sırasında şehir kapıları önünde meydana gelen izdihamda Timur'un askerlerinin atlarının ayakları altında binlerce insan telef oldu. Timur, Halep'te yaklaşık 15 gün kadar kaldı. Şehir yağma edildi ve bütün sakinleri kadın erkek çocuk yaşlı ayırt edilmeksizin kılıçtan geçirildi. Bu süre zarfında Halep'te öldürülen erkek, yaşlı, kadın ve çocukların sayısı yirmi bin civarında idi. Açlık ve susuzluktan ölenlerin sayısı buna dahil değildi. İbn-i İlyas, Timur'un, ölülerin kellesinden her biri yirmi zirâ' yükseklikte on minare yaptırdığını ve kellelerin yüz kısmını rüzgâr alacak şekilde dışa getirdiklerini anlattıktan sonra Timur'un askerlerinin soygun ve öldürme konusunda çok aşırıya gittiğini ve cami ile evlerin yakılması için ağaçlar kesildiğini aktarır. İbn-i Tagrıberdi ise Halep'in içi ve çevresinin cesetlerle dolduğunu ve cesetlerden artık toprağın görünmediğini, yürümek isteyen kişinin cesede basmadan yürüyemeyeceğini yazar. İbn-i Arabşah'a göre Timur'un, Halep'te bu kadar aşırıya kaçmasının sebebi, Şam naibi, Timur'un Halep'e gönderdiği çaparın başını keserek üstündekleri soyup aldıktan sonra, çaparın akrabalarından biri de olan biteni Timur'a anlatıp öldürülen kişinin intikamının Haleplilerden alınmasını istemişti. Timur da onun bu isteğini kabul ederek ona Halep halkına istediğini yapma hakkı vermişti. Buna karşılık Hicaz'a gitmek üzere yola çıkan ve Halep'e gelen Nizameddin Şâmî'nin, tüm olayları bizzat bir evin çatısından gördüğünü belirtmesine rağmen, diğer müelliflerin kaydettiği kellelerden minareler yapılmasından hiç bahsetmemesi dikkat çekicidir.

Timur, 30 Ekim tarihinde Halep şehrini aldığı zaman, şehrin alimlerini ve kadılarını huzuruna kabul ederek onlarla bir görüşme yaptı. Bu görüşmede bulunan İbn Şıhne, bu toplantıyı şöyle anlatır:

«&#;Bizi çağırttı, huzuruna geldik ve oturmamız emredildi. Bize, size Semerkand, Buhara, Herat şehirlerindeki ulemaya sorduğum ve cevap veremedikleri soruyu soruyorum. En iyiniz ve en bilginizden başkası bana cevap vermesin ve ne konuştuğunu bilsin dedi. Bunun üzerine Timur sordu. Dün sizden ve bizden ölenler oldu,peki hangisi şehittir? Sizden ölenler mi, bizden ölenler mi? Herkes susmuştu ki, Allah bana cevabı hemen gösterdi. Dün sizden ve bizden kim Allah adını yüceltmek için savaştı ve öldüyse o şehittir” diye ekledim. Bunun üzerine Timur güzel, güzel dedi. Kendisinin son sorusu Hz. Ali, Muaviye ve Yezid hakkında ne diyorsunuz? şeklinde oldu. Kadı Alemuddin el-Kufsî, üçü de müçtehiddir deyince Timur çok kızdı ve haklı olan Hz. Ali’dir, Muaviye zalim, Yezid ise canidir. Siz Halepliler Hüseyin'i katleden Şamlılar kadar suçlusunuz dedi.[42]&#;»

Es-Sehavî de bu konuyla ilgili olarak şunları söylüyor:

«&#;Timur Halep’te, kaleyi de alınca ulemayı toplayıp onlara eziyet etmek için Muaviye ve Yezid hakkında ne düşündüklerini sordu. Kadı Alemuddin el-Kufsî de ‘Hz. Ali içtihat etti iki sevap aldı, Muaviye içtihat etti ama içtihadında yanıldı bir sevap aldı’ diye cevap verince, Timur çok kızdı. Musa el-Ensari eş- Şafii de ‘Muaviye’ye lanet caiz değildir, çünkü o sahabedir’ dediğinde de Timur ‘Sahabe kime denir?’ diye sordu. O da ‘Muhammed’i görene denir’ diyerek cevap verdi ve bunun üzerine Timur, ‘Yahudi ve Hristiyanlar da onu gördüler, peki onlar da mı sahabe?’ diye sordu. Kadı Şerafeddin de ‘Müslüman olması gerekir’ diyerek, ‘Bazı kitapların haşiyesinde Yezid’in lanetlenmesinin caiz olduğunu gördüğünü’ ekledi ama Timur yine kızdı&#;»

Şam'ın Fethi[değiştir kaynağı değiştir]

Ana madde: Ankara Muharebesi

yılının Temmuz ayında kırk gün süren kuşatmadan sonra Bağdad’ı ele geçirmişti. Timur'un Şam, Haleb ve Bağdad’ı ele geçirdiği esnada Karakoyunlu Kara Yusuf ile Sultan Ahmed Celayirî’nin Yıldırım Bâyezîd’e sığınması gerçekleşmişti. Bu durum Yıldırım Bâyezîd ile Timur arasındaki bir başka problem idi. Timur ile Yıldırım Bayezid karşı karşıya gelmeden önce, aralarında mektuplaşmaların olduğunu tarihi kaynaklar bildirmektedirler. Mektupların, Farsça ve Arapça olarak yazıldıkları yine bu mektupların içerisinde belirtilmektedir. Timur, Yıldırım Bayezid’e yazdığı birinci mektubunda; Kara Yusuf ile Bağdat Sultanı olan Ahmed Celâyir’in, Osmanlı idaresine sığınma taleplerini kabul etmemesini, bu iki kişiyi yakalayıp aileleri ile birlikte ya kendisine teslim edilmesini, veya öldürülmelerini ya da ülke sınırları dışına çıkarılmaları gibi tekliflerini iletmiştir. Yıldırım Bayezid, Timur’un bu gibi isteklerini emrivâki saymış, muhtemelen kendisine iltica edenlerin kışkırtmaları ve onun daha önceki Sivas kuşatması da dahil, Osmanlıya karşı beslediği istila planları sebebiyle çok sert ve hakaret edici şekilde cevaplamıştır. Mektubunda Timur'a kudurmuş köpek demekten çekinmeyen Bayezid, bu tarafa gelmezsen üç talak ile zevcelerin boş olsun ben de sana karşı çıkmazsam zevcelerim üç talak ile boş olsun diye ağır bir dil kullanmıştır.[43][44]

Timur’u, Osmanlı devleti üzerine yürümeye teşvik edenler arasında Erzincan Emiri Mutaharten, Akkoyunlu Beyi Karayölük, Osmanlı karşısında topraklarını kaybeden diğer Türk beylikleri, özellikle de Karaman beyi yer almaktaydı. Ayrıca Ceneviz, Fransa, Bizans ve Kastilya gibi Osmanlı karşıtları da, bu savaşın olması yönünde Timur’la yakın ilişki içerisinde bulunmuşlardır. Batı Hristiyan devletleri ve Bizans 'den beri Timur ile iyi ilişkiler içindeydiler. İstanbul'u kuşatma altında tutan Bayezid'e karşı imparator II. Manuil, Timur'un egemenliğini tanıdığını haraç ödemeye hazır olduğunu bildirmekte idi.[45] Ayrıca Timur, Anadolu'da Tatar gruplara adam göndererek onları Bayezid'e karşı kazanmaya çalışıyordu.

Yıldırım Bayezid'in Timur'un huzuruna getirilişini tasvir eden bir çizim

Timur, Karabağ kışlağında Bayezid'ten gelen Osmanlı elçisine, Osmanlılar daim Frenklere karşı gaza yaptıklarından ona karşı yürümek Frenklerin kuvvetlerinin artmasına neden olur, bu nedenle Rum diyarı üzerine yürümek yanlısı değilim yanıtını verdi. Fakat, Bayezid'in Karakoyunlu Kara Yusuf'u himaye etmekte ısrarını bir meydan okuma olarak görüyordu. Timur son olarak barış için Bayezid'in Kara Yusuf'u idam yahut kendisine teslim veya yanında uzaklaştırması koşulları ileri sürdü. Bunu kabul ederse baba oğul oluruz gazalara yardım ederiz dedi ve 12 Mart 'de Karabağ'dan Anadolu'ya hareket etti. Bayezid'e haber gönderip koşulları tekrarladı. Bayezid'ten tekrar elçi geldi. Timur, savaş için hazır ol mesajıyla elçiyi geri gönderdi. Sivas sahrasında Bayezid'in elçileri önünde ordusuna resmî geçit yaptırdı. Oradan tekrar barış önerdi. Bu kez eski Erzincan Beyi Taharten ailesinin teslimini istedi. Bayezid'in büyük bir ordu ile hareket ettiği haberi geldi. Bayezid, Timur'u karşılamak üzere Doğu Anadolu yollarına düşmüştü. Timur ise güneye yönelip Ankara'ya ulaştı. Bayezid stratejik manevrada kaybetmişti. Aceleyle geri döndü. Yorgun askeriyle Çubuk Ovasında elverişsiz susuz bir yerde konaklarken Timur'un ordusu en iyi koşullarda konuşlanmıştı.[46] Savaş Timur'un askerlerinin saldırısıyla başladı ve Osmanlıların sol kolu bozuldu. Tatarlar ve Timur'un yanına sığınmış Anadolu beylerinin Bayezid'in ordusundaki askerleri kendi beylerinin yanına kaçtılar. Kendi askeriyle kalan Bayezid'in bozgunu gören birlikleri kendi yurtlarına dönmeye bakıyordu. Devlet ileri gelenlerinden her biri bir şehzadeyi alarak kaçmış ve Bayezid, Timur'un bütün seferleri sırasında yanında bulundurduğu sadık adamlarından Mahmud Han tarafından esir alınmıştı.[45]

Ankara Savaşı sonrasında Anadolu'daki faaliyetleri[değiştir kaynağı değiştir]

Timur, Türk kimliğini gururla benimsemiş ve kendisine yakıştırılan "Moğol" ifadesinden nefret etmiştir.[17]

Ahmed İbn'i Arabşah'ın, Acaibu'l-Makdur adlı eserinde Timur'un hayatı çalışmasının el yazması, Adilnor Koleksiyonu, İsveç
Timur ve Oğullarını gösteren kısım. Mirzaların isimleri Uygur ve Arap harfleri ile yazılmıştır.

Cengiz Han ölmeden önce imparatorluk topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştı. Han, Kaşgar civarı ile Maveraünnehir'in büyük bölümünü ikinci oğlu Çağatay’a vermiş, Moğol İmparatorluğu'nun 'te parçalanmasından sonra bu topraklara Çağatay'ın soyundan gelenlerin hükmettiği devlete Çağatay Hanlığı denilmekte idi. Çağatay hükümdarları Tengricilik inancını benimsiyorlardı. Ancak içlerinde Budist olanlar da vardı. Çağatay Hanlarının ciddi İslamlaşması ise Tarmaşirin'in İslam'ı kabul etmesinden sonra yaşanmıştır. yılları arasında hüküm süren ve Müslüman olduktan sonra Alaaddin ismini alan Tarmaşirin, Müslümanlığı seçen ilk Çağatay Hanıdır. Bu dönemde Maveraünnehir'de yaşayan ve kent kültürüne adapte olan Çağatay Hanlığı bünyesindeki halk, kendilerine "Çağataylı" olarak hitap etmeye başlamıştır. Bu dince İslamlaşmış, dil olaraksa Türkleşmiş Çağataylılar tarihçiler tarafından Çağatay Türkleri ve kullandıkları dil de Çağatayca ya da Çağatay Türkçesi olarak adlandırılmıştır.

Timur, o dönemde Çağatay Hanlığı toprakları içerisinde yer alan Semerkand şehri ile Belh şehri arasında eski adı Keş olan Şehr-i Şebz şehri sınırları içerisinde Hoca Ilgar köyünde dünyaya geldi. Şerefeddin Al-i Yezdi'nin Zafername adlı eserinde Timur'un doğum tarihi 27 Nisan Salı, Oniki Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Sıçan Yılı olarak verilmektedir. Rivayete göre Timur, avucunda pıhtılaşmış kan ve ihtiyar adam saçları gibi beyaz saçlarla doğmuştur. Avucunda kan ile doğması zamanın hakimi anlamına gelen sahip kıranlık alameti olmakla beraber ileride çok kan dökeceği biçiminde yorumlanmıştır. Timur Sâhipkıran unvanını ilerleyen yıllarda Cihangir unvanını ile birlikte kullanmıştır. Saçlarının beyazlığı ise erken yaşta meydana gelen bir olgunluk görülüp onun ileride büyük işler başaracağına inanılmıştır.

Kaynaklarda Timur'un babasının adının Turagay, annesinin adının Tekira Hatun olduğu kaydedilmektedir.[18] Çağatay ulusunu oluşturan Türk-Moğol kabilelerinden Barlaslar'ın reisi olan Turagay sadece kendi kabilesinde değil Tüm Çağatay ulusunda itibarlı bir bey idi. Moğolların Gizli Tarihi adlı eserde belirtildiğine göre Barlaslar aynı zamanda Cengiz Han'ın da atası olan Moğolların efsanevi atası Alangoya'nın soyundan gelmektedir.[19] Dul olduğu halde iki çocuk doğuran Moğolların büyük efsanevi atası ve büyük annesi olarak kabul edilen Alangoya yalnızca Cengiz Han’ı değil onunla birlikte “Nirun” yani ışığın çocukları adı verilen bir yığın boyu ilgilendirir. Cengiz Han’ın boyu Borciginler gibi Timur'un boyu Barlaslar da bunlar arasında sayılmaktadır. Barlaslar boyundan olan Timur’un yüzyılın başına ait mezar kitâbesinde de Alangoya'dan, tıpkı Meryem Ana gibi hürmetle bahsedilir. Yine Timurlu dönemine ait bir minyatürde Alangoya yanında bir kurt ile tasvir edilmiştir.

Timur'un doğduğu dönemde Barlaslar, İslam dininin dışında Şamanizme ve Budizime mensup insanları da barındırmaktaydı. Aynı zamanda bu yoğun halk hareketleri halkların kültürel olarak birbirlerini etkilemelerine ve karışmalarına neden olmuştur. Bunun doğurduğu sonuçlardan biri olarak bir Moğol boyu olan Barlaslar, Moğolcanın yanı sıra Türk dillerinin Uygur kökenli bir türü olan ve Farsçadan yoğun şekilde etkilenmiş[20] olan Çağataycayı da kullanmaktaydılar.[21][22] Avrupalı tarihçiler arasında yaygın görüş Timur'un Moğol olduğu yönündedir. Timur'un Moğol kökenli olmadığını[23]Türk kökenli olduğunu söyleyen tarihçiler de vardır. Elçi olarak Semerkand'a Timurun sarayına giden İspanyol asilzade Ruy Gonzales De Clavijo Timur'un Hayatı & Kadiz'den Semerkant'a Seyahatler kitabında Timur'un, Türk göçmenlerinin ırkından olup soylarıyla övünen asil bir nesilden geldiğini belirtmiştir.[24] Richard Bulliet, Barlasların Moğollukla ilgisi olmadığını söylerken[25] Rene Grousset[26]'de Timur’un kendi zamanında yazılan kitaplarda soyunun Cengiz’e dayandırıldığını, halbuki onun Moğollukla alâkası olmadığını belirterek Timur’un Türk olduğunu söylemektedir. Zeki Velidi Togan'a göre Cengiz Han Türk’tür bu nedenle Timur da Cengiz ile aynı kökten olduğu için o da Türk’tür. Fransız Türkolog Jean-Paul Roux ise Timur'un Türkleşmiş bir Moğol olduğunu ileri sürmektedir. Türkiye'de Timur tarihinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. İsmail Aka, Timur ve Devleti adlı eserinde, Timur ve Cengiz’in aynı soydan geldiklerini yazmaktadır ancak, Türk veya Moğol olduğu konusunda bir şey söylememektedir. Ona göre Timur’un ilk evlilikleri ve kız kardeşlerinin yaptığı evlilikler onun soyunun alelade bir yere bağlanmadığını göstermektedir. Prof. Dr. Hayrunisa Alan da Bozkırdan Cennet Bahçesine Timurlular adlı eserinde Timur ve Cengiz’in uzak atalarının bir olduğunu belirtmektedir. Ancak, o da İsmail Aka gibi Timur’un Türk ve Moğol olduğu konusunda bir şey söylememektedir.

Emir Timur'un soyu ölümünden sonra torunu Uluğ Bey tarafından Isık Göl civarından getirilip Semerkant'ta yazılarak, Timur'un mezarı üzerine dikilen yeşim taşı üzerinde şu şekilde kaydedilmiştir: Emir Timur Küregan b. Emir Turagay b. Emir Berkel b. Emir İlengir b. Emir İtil b. Emir Karaçar Noyan b. Emir Suguçcin b. Emir Erdemci Barula b. Emir Kaçulay b. Emir Tummanay. Timur'un ceddi Tumanay'ın beşinci göbekten Cengiz Han'ın da atası olduğu düşünülmektedir.

Askeri ve siyasi hayatı[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır