Atatürk Üniversitesi Ünite Değerlendirme Soruları Nedir
Ünite değerlendirme soruları kitap ünitelerinin arkasındaki bulunan sorulardır. 14 Ünite şeklinde 10'ar sorular vardır. Toplamda : Soru Vize & Final ve Bütünlemeyi Kapsar Ünite değerlendirme soruları sınavlarınızda gerçek anlamda
İstanbul Üniversitesi (Auzef) ders notlarını (özetlerin
İşlerinde uzman dershane hocalarımız tarafından ders kitapları birebir okunup özetlenir daha sonra dizgileştirilir ve kitapçık halinde getirilir. Özetler dersine göre 50 ile 80 sayfa arasında değişmekle birlikte, punto yazı boyutu ile büyük boy d
Anadolu Üniversitesi Ders Kitabı A4 Nedir ?
Anadolu Üniversitesi'nin sisteminde yayınlanan birebir orijinal kitaplarıdır. Tüm Üniteleri Kapsar . Kitaplardan herhangi bir değişiklik monash.pwu Üniversitesi sistemlerinden indirilen kitaplar A4 Spiralli şekilde ciltlenerek
Atatürk Üniversitesi Ders Kitabı A5 Nedir ?
Atatürk Üniversitesi'nin LMS sisteminde yayınlanan birebir orijinal kitaplarıdır. 14 üniteyi kapsar. Kitaplardan herhangi bir değişiklik monash.pw sistemlerinden indirilen kitaplar A5 Yatay olarak zımbalanır… A5 Zımba Ders Kitabı yazıları küçüktür
Atatürk Üniversitesi Ders Kitabı A4 Nedir ?
Atatürk Üniversitesi'nin LMS sisteminde yayınlanan birebir orijinal kitaplarıdır. 14 üniteyi kapsar. Kitaplardan herhangi bir değişiklik monash.pw sistemlerinden indirilen kitaplar A4 Spiralli şekilde ciltlenerek kitap haline getirilir.. A4 Der
TÜRK İDÂRE TEŞKİLATINA HÂKİM OLAN GENEL İLKELER
İdâre teşkilatı idârenin siyâsî ve hukuki dokusu olarak ortaya çıkmaktadır. Yaniteşkilat, idârenin iskeletidir.
İdârenin Kanuniliği İlkesi
İdârenin kanuniliği ilkesi, idârenin yapısında ve yaptığı işlerde yasalara bağlı kalınarak keyfilikten kaçınılması demektir.
İdârenin kanuniliği ilkesi dört boyutludur. Birinci boyut; idârenin, işlevini yerine getirirken yasalara saygılı davranmasını ifade eder. İkinci boyut, idârenin kuruluşunun kanunlarla düzenlendiğini, belirtir. Üçüncü boyut idârenin üstlendiği görevlerin kanunda gösterilmesidir. Dördüncü boyut idârenin yapmış olduğu işlemlerin aksi ispat edilinceye kadar hukuka uygun olduğunun kabul edilmesidir.
Merkezden Yönetim (İdârî Merkeziyet) İlkesi
Bu ilkeye göre idâre teşkilatı devlet kamu tüzel kişiliğidir. Merkezden yönetim ilkesi katı bir şekilde uygulanırsa bütün kamu hizmetleri devlet adına yürütülür.
Merkezî idâre, bakanlıklara ayrılabilir, ancak bakanlıkların kendi tüzel kişiliği yoktur.
Merkezden Yönetimin Faydaları
Merkezden yönetimin yararları olarak şunlar sayılabilir:
a)Devlet yönetiminde birliği sağlar,
b) Ülke içerisindeki silahlı güçler üzerinde sivil idârenin üstünlüğü, sivil idârenin merkezîleşmesiyle olmuştur,
c) Kamu hizmetlerinin verimli bir biçimde yürütülmesi için gereken uzmanlık ve mâlî kaynaklar, merkezden yönetim ile daha kolay sağlanır,
d) Kamu hizmetlerinin ülkeye eşit bir biçimde yayılması sağlanır,
e) Kamu hizmetlerinin maliyeti azalır,
f) Kamu görevlileri yerel etkilerden uzaklaşır.
Merkezden Yönetimin Sakıncaları
Merkezden yönetimin sakıncaları ise şunlardır diyebiliriz:
a)Bürokrasiye neden olur,
b) Aşırı merkeziyetçilik, demokrasi esaslarıyla bağdaşmaz,
c) Siyasal açıdan güçlü olan parlamenterler, kamusal kaynakların kendi seçim bölgelerine kaydırılmasına neden olabilir,
d) Merkez adına görev yapanlar, hizmetin gerekleri yerine merkezin görüşünün gereklerini uygulamayı yeğleyebilirler.
Merkezden Yönetimin Sakıncalarına Karşı Geliştirilen Önlem: Yetki Genişliği
Sakıncalarına olamsına rağmen, tarihî, siyasal, sosyal ve ekonomik nedenlerle tüm ülkeler merkezden yönetimi kullanmaktadır. Bu sakıncaları ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için bazı önlemler alınmıştır. Bunların en önemlisi yetki genişliğidir.
Yerînden Yönetîm İlkesi
Yerinden yönetim kavramı (adem-i merkeziyet) topluma sunulacak bazı hizmetlerin devlet kamu tüzel kişiliğinin dışında kurulan kamu tüzel kişileri tarafından yürütülmesini ifade eder. Bu tanım idârî anlamdaki yerinden yönetimi tanımlamaktadır.
Yerinden Yönetim İlkesinin Uygulanış Biçimleri
Yerinden yönetim ilkesi, yer açısından veya hizmet açısından uygulanabilir. Yer açısından olması için belirli bir coğrafyadaki örgütlere uygulanması gerekmektedir.
Yerinden Yönetimin Faydaları
a) Yerinden yönetim, demokratik hukuk devletinin bir sonucudur.
b) Kamusal ihtiyaçların belirlenmesinde yerinden yönetim ilkesi daha etkindir.
c) Merkezden yönetimin sakıncalarını gideren bir yönetim biçimidir.
Yerinden Yönetimin Sakıncaları
a) Yerinden yönetim ilkesine göre kurulan idârelerin büyük bir bölümü mâlî sıkıntı çekmektedirler.
b) Yerinden yönetim ilkesine göre kurulan kamu tüzel kişilerine tanınan mâlî özerklik, zaman zaman o idâre içinde kötü idârî geleneklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
c) Yerinden yönetim ilkesinin aşırı uygulamaları, üniter devletlerde ülke birliği açısından tehdit oluşturabilmektedir.
İdârenin Kamu Tüzel Kişiliklerinden Oluşması İlkesi
Tüzel Kişilik Kavramı
Bireylerin amaçlarını gerçekleştirmek için birleşmişlerdir. Bunun sonucu olarak gerçek kişilerden bağımsız tüzel kişilik kavramı ortaya çıkmıştır.
Hukuk devletinde, kişiler devlet yetkilisi oldukları kamusal makamların bir görevlisi sıfatıyla hareket edebilirler.
Kamu Tüzel Kişiliği ve İdâre Tüzel Kişiliği
Genel Kamu tüzel kişileri ile özel hukuk tüzel kişileri arasındaa büyük farklılıklar vardır. Kamu tüzel kişileri özel hukuk tüzel kişilerine göre daha üstün yetkiler ve ayrıcalıklara sahiptirler.
Kurulması ve Kaldırılması
Kamu hukuku alanında tüzel kişilik Anayasanın maddesine göre, “ ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak” bir idârî işlemle kurulabilir.
İdârenin Bütünlüğü İlkesi
Anayasanın maddesine göre idâre kuruluş ve görevleriyle bir bütündür. Fakat Anayasanın ilgili hükmünün kastettiği bütünlük, sistem bütünlüğüdür
İdâre düzeninde yer alan varlıkların bir bütün olarak Türk İdâre Sistemini oluşturabilmeleri, “hiyerarşi”, “idârî vesâyet” ve “özerklik” adını alan hukuki araçlarla sağlanır.
Hiyerarşi ve Kanunsuz Emir Hiyerarşi
İdâre hukukunda hiyerarşi kavramı, idâre teşkilatı içinde yer alan makam ve görevlilerin aşağıdan yukarıya doğru birbirlerine derece derece bağlanarak tepedeki yetkili ya da yetkililere tâbi olmasını ifade eder (Duran, , s). Hiyerarşi sayesinde idârî teşkilatın en üst makamında bulunan yönetici, tüm örgütü yönlendirebilmek ve yönetebilmek imkânına sahip olmaktadır.
Kanunsuz Emir
Anayasamızın maddesine göre kamu hizmetinde herhangi bir sıfat ve surette çalışan kimse, üstünden aldığı emri yönetmelik, tüzük, kanun ve Anayasaya hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez. Bu durumda aykırılığı o emri verene bildirir
İdârî Vesâyet
İdârî vesâyet, merkez konumundaki idârenin, yerinden yönetim idârelerinin yürütülebilir kararlarını ve işlemlerini denetlemek ve bu kararları bozabilmek yetkisidir. İdârî vesâyet, merkez konumundaki idâre ile yerinden yönetim idâreleri arasında bir bağ oluşturmak ve yerinden yönetim idârelerinin karar ve işlemleriyle devletin birliğini, kamu hizmetlerinin bütünlüğünü ihlal etmelerine engel olmak için kabul edilmiş bir araçtır.
İdârî Vesâyetle Hiyerarşinin Karşılaştırılması
Özerklik
Özerklik, “muhtâriyet” (autonomy) sözcüğünün Türkçe karşılığı olarak kullanılan bir terimdir. Kamu tüzel kişilerinin, üstlendikleri kamu hizmetlerini yürütürken, kendi organları aracılığıyla karar alıp uygulaması ve bu uygulama aşamasında kendi mâlî kaynaklarını kullanmasına özerklik denmektedir,
İdâre hukuku alanında kullanılan özerklik terimiyle üç çeşit özerklik kastedilir.
Özerklik, merkezden yönetim uygulamasının ve bürokrasinin getirdiği hantallıktan kurtulmak için düşünülen bir yönetim biçimidir.
Kamu tüzel kişilerinin özerklikleriyle üzerlerinde uygulanan idârî vesâyet yetkisi ters orantılıdır. Bir başka deyişle, özerkliğin sınırı genişledikçe, idârî vesâyetin sınırları daralmakta, idârî vesâyetin sınırları genişledikçe de özerkliğin sınırları daralmaktadır.
İDÂRENİN TEŞKİLATLANMA BİÇİMLERİ (KAMU TÜZEL KİŞİLİKLERİNİN TÜRLERİ)
Türkiye’de, hem merkezî idârenin yanında yerinden yönetim (yerel yönetimler ve hizmet yerinden yönetim kurumları) kurumlarına yer verilmiştir, hem de idârenin bütünlüğü ilkesi benimsenmiştir.
Merkezden yönetim ve yerinden yönetim ilkelerinin bir arada kullanıldığı gerçeğinden hareketle Türk İdâresinin örgüt türlerini şu biçimde sayabiliriz:
a) Devlet idâresi (genel idâre/merkezî idâre), b) Yerel yönetimler, c) Kamu kurumlan, d) Kamu kurumu niteliğinde meslek teşekkülleri.
DEVLET İDÂRESİ (GENEL İDÂRE / MERKEZÎ İDÂRE)
İdâre hukukunda devlet idâresi denince yasama, yürütme ve yargı erklerinin toplamı değil, sadece yürütme organı kastedilir. Devlet idâresine, merkezî idâre veya genel idâre de denmektedir.
Merkezî idârenin anlamı, idârî faaliyetler alanında, yasal düzenlemelerin merkez olarak kabul ettikleri bir yerde toplanmış bulunan üst düzey yöneticilerinin aldıkları karar ve yaptıkları yürütülebilir işlemlere, tüzel kişiliğin yetki alanında bulunan tüm örgütsel birim ve görevlilerce uyulmasıdır.
Başkent Teşkilatı
Başkent teşkilatı, devlet idâresinin (merkezî idârenin/genel idârenin), yürütülmesini üzerine aldığı kamu hizmetlerinin nasıl yürütüleceğinin planlanıp kararlaştırıldığı bölümüdür.
Başkentteki İcracı Birimler Cumhurbaşkanlığı
Cumhurbaşkanı esas itibariyle teknik idâre organının dışında kalır ve devletin yürütme organının sorumsuz kanadını oluşturur. Ama bazı yönleriyle idâre işlevine giren konularla yakından ilgilidir.
Anayasanın maddesine göre Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır, Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır.
Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, Anayasanın maddesindeki yemin metnini okuyarak ant içer. Cumhurbaşkanına, gerekli hâllerde TBMM başkanı vekillik eder,
Cumhurbaşkanının idârî görevleri, Anayasanın maddesinde “yürütme alanına ilişkin olanlar” biçiminde düzenlenmiştir,
Başbakan ve Bakanlar Kurulu
Başbakan ve Bakanlar Kurulu, yürütmenin sorumlu kanadını oluşturur, Başbakanlık, Cumhurbaşkanı, TBMM üyeleri arasından başbakanı atayarak, hükümeti kurmakla görevlendirir (Ay. md). Ancak, Cumhurbaşkanı herhangi bir TBMM üyesini başbakan olarak atayamaz. Çünkü anayasa hukuku geleneklerimize göre, Cumhurbaşkanı, TBMM’de en fazla üye ile temsil edilen siyâsî partinin başkanmı (TBMM üyesi olmak koşuluyla) başbakan olarak atayabilir veya hükümeti kurmakla görevlendirebilir.
Başbakanın görevleri şunlardır:
1. Bakanlar arasında işbirliğini sağlamak.
2. Bakanların görevlerini Anayasaya ve yasalara uygun yerine getirmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almak.
3. Ters düştüğü bakanların görevine son vermek için Cumhurbaşkanına öneride bulunmak.
Bakan ve Bakanlıklar
Bakanlıklar, merkezî idârenin üstlendiği kamu hizmetlerinin örgütlenme biçimidir. Her bakanlık, uzmanlaştığı bir kamu hizmeti alanında devlet kamu tüzel kişiliğini temsil eder. Bundan dolayı da bakanlıkların tüzel kişiliği yoktur.
Bakanlıkların kuruluş ve görev esasları, tarihli sayılı Kanunla düzenlenmiştir. Her bakanlığın başında bir bakan bulunur.
Bakanlıkların üstlendikleri kamu hizmet ve görev alanlarına giren faaliyetlerini yürüten birimlerine ana hizmet birimi denir. Bunlar genel müdürlük veya daire başkanlığı tarzında teşkilatlandırılmışlardır.
Bakana bağlı olarak, bakana ve bakanlığa verilen görevlerin yapılmasında bakana yardımcı olmak üzere bakan yardımcıları atanabilir. Bakan yardımcıları, bakanlık hiyerarşisi içerisinde bakan ile müsteşar arasında yer alır.
Bakanın emrinde ve ona yardımcı olan müsteşar, meslekten yetişmiş bir kişi olarak bakanlığın en yetenekli ve en sürekli unsurudur. Bakan siyâsî bir kişi olduğundan, ilgili bakanlığın mesleğinden olması gerekmez.
Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanunun 9. maddesine göre bakanlıkların yurt dışı teşkilatı (Akyılmaz-Sezginer, , s), yurt dışm- da sürekli veya geçici görev yapan, hizmet gereklerine ve ihtiyaçlara göre kurulan şu birimlerden oluşur:
Bakanlar Kurulu
Başbakan ve bakanlardan oluşur, yürütme organının sorumlu kanadıdır (Duran, , s; Yıldırım, , s). Bakanlar Kuruluna, hükümet veya kabine de denmektedir.
Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı tarafından TBMM üyeleri arasından atanan Başbakan ve onun TBMM üyeleri arasından ya da milletvekili seçilme yeterliğine sahip olan yurttaşlar arasından seçtiği ve yine Cumhurbaşkanı tarafından atanan bakanlar, birlikte Bakanlar Kurulunu oluşturur. Bakanlar Kurulu, kurulduğu anda göreve başlar, fakat görevine devam edebilmesi için TBMM’den güvenoyu alması gerekir.
Bakanlar Kurulu, kararlarını oybirliğiyle alır. Herhangi bir bakan karara muhalif kalırsa, istifa etmek zorundadır.
Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar
Hükümete veya bakanlıklara görevlerinde yardımcı olmak, belli konularda görüş bildirmek, ya da denetimde bulunmak üzere, çeşitli idârî birimler kurulmuştur, Bunlar kural olarak merkez teşkilatının (başkent örgütünün icracı birimlerinin) hiyerarşisi içinde değillerdir.
Ortak Yanları
1. Varlık nedenleri ve amaçları, devlet faaliyetlerinin topluca göz önünde tutularak tutarlı ve uyumlu bir uygulama sağlamak, idârenin bütünlüğünü gerçekleştirmektir.
2. Bunların bazıları, Anayasa tarafından öngörülüp güvenceye bağlanmışlardır,
3. Bakanlıkların ve başbakanlığın hiyerarşisine tâbi olmamaları gerekir.
4. Yardımcı kuruluşlar, siyâsîlerle tecrübeli uzman kamu görevlilerinin (bürokratların/teknokratların) birlikte çalışıp yetkili organ ve makamlara görüş ve düşüncelerini bildirdikleri heyetlerdir.
5. Bazıları, danışmanlık görevleriyle birlikte, denetleme yetkilerine de sahiptir.
6. Bazıları, Osmanlı împaratorluğu’ndan Cumhuriyetimize geçmiş kuruluşlardır.
Türleri
Millî Güvenlik Kurulu
Milli Güvenlik Kurulu, devlet idâresinin başkent teşkilatının yardımcı kuruluşlar bölümünde yer almaktadır (Duran, , s; Giritli-Bilgen-Akgüner, , s), Demokratik parlamenter sistemlerle idâre edilen devletlerin başkent teşkilatında yer alan bu tür kuruluşlar, ancak danışma niteliğinde görüşler içeren kararlar alabilirler. Askerlerin ve siyâsîlerin birlikte karar aldıkları bir kuruldur.
Danıştay
yılında Fransız Conceil d’Etat (Brown-Graner, , s) örneğinden esinlenilerek kurulmuştur. Danıştay bir yandan en yüksek sivil idârî mahkeme, diğer yandan da devlet genel idâresinin en yüksek danışma ve inceleme kuruluşudur. Danıştay’ın idâresi ve dışarıya karşı temsili, Danıştay başkanı tarafından yapılır. Danıştay’ın başkan ve bütün üyeleri, Anayasal güvenceye sahip yüksek yargıçlardır.
Sayıştay
Sayıştay (Özay, , s), Anayasa ile öngörülmüş bir mâlî denetim organıdır. Anayasanın maddesine göre Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idâreleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleriyle mallarını TBMM adına denetleyen, sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlayan bir kuruluştur
Devlet Denetleme Kurulu (DDK)
Devlet Denetleme Kurulu, diğer yardımcı kurullardan farklı olarak, bağımsız ya da özerk değil, doğrudan doğruya Cumhurbaşkanlığına bağlı bir örgüttür. Bir başka deyişle, Cumhurbaşkanlığı örgütü içinde yer alır. DDK, bir inceleme, araştırma ve denetleme kuruludur. Kurul üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanır. İki yılda bir, kurul üyelerinin üçte biri yenilenir. Kurul başkanı, üyeler arasından iki yıl için Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. Kurulun idârî görevleri, kurul sekreterliğince yürütülür. Görev süresi dolan başkan ve üyeler yeniden seçilebilir veya görev süresi bitmeden görevden alınabilir.
Ekonomik ve Sosyal Konsey
Önce, sayılı Kanunla kurulan, daha sonra, 12 Eylül tarihli halk oylamasıyla kabul edilen ve Anayasa değişikliklerini içeren sayılı Kanunun maddesiyle Anayasanın maddesine eklenen ek fıkrayla Anayasal güvenceye kavuşturulmuş bir yardımcı kuruluştur.
Ekonomik ve Sosyal Konseyin amacı, sayılı Kanunun 1. maddesinde, “ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında, toplumsal uzlaşma ve işbirliğini sağlayacak, sürekli ve kalıcı bir ortam yaratarak, istişari mahiyette ortak görüş belirlemek için oluşturulan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in kuruluşunu, çalışma esas ve yöntemlerini düzenlemek” olarak belirlenmiştir.
Kamu Denetçiliği
Kamu Denetçiliği Kurumu, Anayasa değişikliğini içeren sayılı Kanunun 8. maddesiyle Anayasanın maddesine eklenen fıkralarla, anayasal güvenceye kavuşturulmuştur. Anayasanın maddesine eklenen yeni hükümlere göre, herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.
Genel (Merkezî) İdârenin Taşra Teşkilatı Genel Yapısı
Genel ya da merkezî idâre, sadece başkent teşkilatından ibaret değildir. Yurdun her köşesini kapsayacak biçimde ülkeye yayılmıştır (Kalabalık, , s). Genel idârenin başkent dışındaki tüm ülkeye yayılmış örgütüne, taşra teşkilatı denir.
Türleri
İl Genel İdâresi
Merkezî idârenin mülkî idâre temelinde taşrada örgütlenmesinin ilk basamağını il genel idâreleri oluşturur. İller biçimsel yasalarla kurulurlar, kaldırılırlar ve adları biçimsel yasayla değiştirilir. Bugünkü iller, Anayasanın öngördüğü ilkeler göz önünde tutularak kurulmuş değildir. İllerin büyük bir bölümü, tarihsel gelişime ve geleneklere dayanmaktadır. Bir bölümü de siyasal düşüncelerle kurulmuştur.
İl genel idâresi, esas itibariyle üç bölümden oluşmaktadır: Vâli, il idâre başkanları ve il idâre kurulu. Ayrıca yönetimde demokrasinin Türk İdâre Sistemine bir yansıması olarak oluşturulan il insan hakları kurulu da dördüncü bir bölüm olarak sayılabilir, Vâli, il idâresinin başıdır. Başka bir deyişle, ilgili il sınırları içerisinde en büyük mülkî âmirdir. İlde devletin, hükümetin ve her bir bakanlığın ayrı ayrı temsilcisidir.
İlçe İdâresi
Mülkî idârenin taşra teşkilatının ikinci bölümü ilçe idâresidir. İlçeler de tıpkı iller gibi kanunla kurulurlar. Eski bir geleneği bulunan ilçe idâresi, gerek kamu hizmetlerinin halka sunulması, gerekse çevredeki sosyal ve ekonomik şartların iyileştirilmesi açısından önem taşır. Mülkî idârenin taşra teşkilatının ikinci bölümü olan ilçelerdeki hiyerarşik sıralama; kaymakam, ilçe müdürlüğü, şayet ihtiyaç varsa şube müdürlüğü, şeflik ve memurluk biçimindedir.
İlçe idâresinin başı kaymakamdır. Kaymakam, görevlerini vâlinin gözetim ve denetimi altında yapar. Kaymakamlık, vâliliğin aksine bir meslek memurluğudur, Kaymakam, ilçe sınırları içinde yasaların uygulanmasından sorumludur. İlçe içindeki idârî kuruluşları denetler ve aralarında işbirliğini sağlar. İlçedeki bütün kolluk güçleri, kaymakamın emri altındadır.
İlçe idâresinde yer alan bakanlık taşra kuruluşlarının başında bulunan memurlara “ilçe yönetim başkanlar” veya “ilçe şube başkanlar” denmektedir ve bakanlıkların ilçedeki örgütlerinin başında bulunurlar. Bunlar yazı işleri müdürü, mal müdürü, hükümet tabibi, tarım teknisyeni, veteriner ve nüfus memuru gibi memurlardır. İlçe yönetim başkanları, kendi alanlarındaki kamu hizmetlerinin yürütülmesinden kaymakama karşı sorumludurlar.
Merkez İlçe
İl merkezi ile o il içerisinde hiçbir ilçeye bağlı olmayan bucak ve köylerin oluşturduğu alana merkez ilçe denmektedir. İlin genel idâresinden sorumlu olan vâli, merkez ilçenin idâresinden de sorumludur. Bir başka deyişle, vâliler merkez ilçede kaymakamlık görevi de yapmaktadırlar.
Bucak İdâresi
İl İdâresi Kanununa göre bucak, “coğrafya, ekonomi, güvenlik ve mahallî hizmetler bakımından aralarında münasebet bulunan kasaba ve köylerden meydana gelen” bir idâre birimidir. Bucakların kuruluş amacı, merkezî idârenin yerel yönetimlere sağlayacağı teknik ve mâlî yardımları bir merkezî idâre biriminin yönetimi altında sağlamak, böylece bir taraftan idârenin bütünlüğünü gerçekleştirmek, diğer yandan da toplumsal kalkınmaya öncülük etmektir. Bucaklar idârî bir işlemle kurulur. Bucakların kurulabilmesi için İçişleri Bakanlığının kararı ve Cumhurbaşkanının onayı gerekir.
Merkezî İdârenin Bölge Teşkilatlan
Uygulamada çeşitli nedenlerle merkezî idâre ile ilgili bazı kuruluşlar, taşra teşkilatlarını il sınırlarını aşacak bir biçimde kurmuşlardır. Bunlara merkezî idârenin bölge teşkilatları ya da bölge kuruluşları denmektedir (Gochot, , s; Payaslıoğlu, , s; Yıldırım, , s).
sayılı KHK ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden bazılarını kapsayan Olağanüstü Hâl Bölge Vâliliği kurulmuştur. Olağanüstü Hâl Bölge Vâliliğinin İçişleri Bakanlığına bağlı olarak çalışacağı öngörülmüştür.
Merkezî idârenin taşrada bölge bazında teşkilatlanma biçiminin ikinci türünü, bir veya birden çok ili içine alan ve yetki genişliği esasına dayanmayan bölge müdürlükleri oluşturur. Bölge müdürlükleri, merkezî idârenin başkentteki makamlarına hiyerarşi bağı ile bağlıdırlar.
YEREL YÖNETİMLER
Yerel Yönetimlerin Genel Yapısı
Anayasa mahallî idarelere özel bir önem vermiş ve bazı düzenlemeler yapmıştır.
Anayasanın koymuş olduğu ilkeler ışığında mahallî idarelerin ortak özellikleri şunlardır: Tüzel kişilikleri vardır. Özerk kuruluşlardır. Karar organları seçimle iş başına gelir. Organlarının organlık sıfatını kazanmaları veya kaybetmelerine ilişkin denetim yargı yerlerince yapılır.
Yerel Yönetimlerin Türleri
Türkiye’de yerel yönetim türleri şunlardır: İl özel idâreleri, belediyeler ve köyler.
Bu türlerin dışında yeni bir tür yerel yönetim türü oluşturabilmek için, Anayasa’mn maddesinde değişiklik yapılması gerekir.
İl Özel İdâreleri
İl özel idâresinin yasal temelleri, Fransa örnek alınarak, eyâlet sisteminden il sistemine geçişi sağlayan tarihli Vilayet Nizâmnâmesi ile atılmıştır. sayılı Kanun, il özel idârelerini yeni baştan düzenlemiş ve kendinden önce çıkarılan yasaları yürürlükten kaldırmıştır.
İl özel idâreleri sayılı Kanunda, “il halkının mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idârî ve mâlî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi” olarak tanımlanmıştır, İl özel idâresinin üç organı vardır. Bunlar, il genel meclisi, il encümeni ve vâlidir, İl genel meclisi, ilçeler adına seçilen üyelerden oluşur. sayılı Kanuna göre, üye seçimi tek dereceli ve nispi temsil usulüne göre yapılır. Üyeler beş yıl için seçilir. Üye sayısı o il içindeki ilçe sayısına ve ilçelerin nüfusuna göre değişir.
sayılı İl Özel İdâresi Kanunu’na göre il encümeni, il özel idâresinin hem danışma (yardımcı) organı, hem de ikinci karar organıdır. Bu Kanunun maddesine göre, il encümeni vâlinin başkanlığında, il genel meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği beş üye ile biri mâlî hizmetler birim âmiri olmak üzere vâlinin her yıl birim âmirleri arasından seçeceği beş üyeden oluşur.
Belediyeler Belediye Kavramı
Belediye, sayılı Belediye Kanununun 3. maddesine göre, belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idârî ve mâlî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir. Belediye, bir yerleşim yerindeki nüfus yoğunluğunun doğurduğu doğal bir sonuç olduğu için, belediye kurulması her zaman devletin veya halkın rızasına bağlı değildir. Nüfus sayısı kaç olursa olsun, il ve ilçe merkezlerinde belediye kurulması zorunludur.
Belediye ve Türleri
İzledikleri amaç, etkinlik alanı ve tüzel kişilik açısından belediyeler arasında bir fark yoktur. Bunlar arasındaki fark, ortak ihtiyaçlarını karşıladıkları yerleşik nüfus yoğunluğundaki ve bunun sonucu olarak da organların ve örgütün genişliğinden kaynaklanmaktadır.
sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra, Türkiye’de üç tür belediye kalmıştır. Bunlar; geleneksel belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleridir.
Geleneksel Belediyeler
Bu tür belediyeler, “belediye” kavramının omurgasını oluştururlar ve bunlara “standart belediye” diyenler de vardır (Öztürk, , s). Çünkü, “standart belediye” veya “klasik belediye” tamlamalarıyla belirtilmek istenen belediye türü, Tanzimat’tan sonra gelişen ve ’li yıllara kadar başka türü olmayan belediyelerdir. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri dışında kalan tüm belediyelere, geleneksel belediye denebilir.
Geleneksel belediyelerin organları; belediye meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanıdir.
Büyükşehir Belediyesi
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 3. maddesinde büyükşehir belediyesi; “En az üç ilçe veya ilk kademe belediyesini kapsayan, bu belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan; kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan; idârî ve mâlî özerkliğe sahip ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişisi” olarak tanımlanmıştır.
Büyükşehir belediyeleri, kanunla kurulmak zorundadır. Çünkü, Anayasanın maddesindeki “Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir” hükmüne göre, idârî tasarruflarla büyükşehir belediyeleri kurulamaz. Fakat büyükşehir belediyelerinin kurulduğu yerlerde daha önce bir belediye kurulu bulunduğundan, uygulamada il merkezlerindeki belediyeler, kanunlarla veya kanun hükmünde kararnamelerle büyükşehir belediyelerine dönüştürülmüşlerdir. Büyükşehir belediyelerinin sınırları, adını aldıkları büyükşehirlerin belde sınırlarıdır.
İlçe Belediyeleri
İlçe belediyesi, teknik terim olarak bütün ilçelerde kurulan belediyeleri tanımlamaz. Sadece, büyükşehir belediyesi sınırları içinde yer alan ilçelerde kurulan ve üzerinde büyükşehir belediyesinin bir çeşit idârî vesâyet yetkisi bulunan belediyeleri tanımlar. sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 3. maddesi ilçe belediyelerini; “Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçe belediyesi” olarak tanımlamıştır.
İlçe belediyelerinin sınırı, adını taşıdıkları ilçenin tümünü değil, o ilçenin merkezini kapsar.
İlçe belediyelerinin organları, personeli, örgütü, gelirleri ve giderleri ile geleneksel belediyeler arasında hiçbir fark yoktur. Dolayısıyla, bu konularda geleneksel belediyeler için yapmış olduğumuz açıklamalar, ilçe belediyeleri için de geçerlidir.
Köy İdâresi
Kamu idârelerinin en küçüğü ve yerel yönetimlerin en eskisi köydür. Köy Kanunu ve sayılı Belediye Kanununun ilgili hükümlerini birlikte değerlendirdiğimizde, köyün tanımını şu biçimde sentezleyebiliriz: Nüfusu ile ’in arasında olan, taşınır ve taşınmaz mallara sahip, kendisine verilen mahallî müşterek hizmetleri yapan kamu tüzel kişiliğidir.
Yeni bir köy, İçişleri Bakanlığının kararı ile kurulur ( sayılı İl İdâresi Kanununun 2/C maddesi). İçişleri Bakanlığı bir yerde köy kurmadan önce o yerdeki il idâre kurulu, il genel meclisi ile Bayındırlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının görüşünü alır.
KAMU KURUMLARI
Genel Bilgiler
Kamu kurumu (Giritli-Bilgen-Akgüner, , s), belirli bir veya birkaç kamu hizmetini ya da faaliyetini yürütmekle görevli tüzel kişiliğe sahip idâre teşkilatıdır. Kamu kurumları oluşturulurken, hizmet yönünden yerinden yönetim (işlevsel yerinden yönetim) ilkesi uygulanır ve bir kamu hizmetinin kendisine tüzel kişilik verilir.
Kamu kurumları idârî, teknik, sosyal ve iktisâdî faktörlerin zorlamasıyla, oluşturulmuşlardır. Kendiliğinden oluşmadıkları için, yasama organının iradesiyle meydana gelmişlerdir. Kamu kurumlarının kurulmasında belirli bir ölçüt yoktur.
Kamu Kurumlarının Türleri
Kamu kurumları birden çok kritere göre tasnife tâbi tutulabilirler. Ancak idâre hukuku açısından en önemli üç kriter vardır. Bunlardan birincisi faaliyet konuları (işlevleri), ikincisi faaliyet yürüttükleri coğrafî alan, üçüncüsü de yönetim biçimidir.
Kamu kurumları, faaliyet konularına göre, idârî kamu kurumları, iktisâdî kamu kurumları, sosyal kamu kurumları, bilimsel teknik ve kültürel kamu kurumları ile düzenleyici ve denetleyici kamu kurumları olmak üzere beş gruba ayrılılar.
Faaliyet Konularına Göre Kamu Kurumları İdârî Kamu Kurumları
Kamu idârelerinin yerine getirmekle yükümlü olduğu görevleri, yani klasik kamu hizmet ve faaliyetlerini kendi bünyelerinden ayırıp tüzel kişiliğe kavuşturduğu teşkilat birimlerine, idârî kamu kurumlan denmektedir (Duran, , s; Giritli- Bilgen-Akgüner, , s). Söz konusu hizmetler, genellikle idârece yürütülmesi mecburi olan kamu hizmetleridir.
İktisâdî Kamu Kurumları
iktisâdî kamu kurumlan; ticâret, sanâyi, mâliye, bankacılık, tarım ve madencilik gibi ekonomik faaliyetlerde bulunmak üzere kamu sermayesi veya katkısıyla kanun ya da kanunun verdiği açık yetkiye dayanılarak idârî işlemler uyarınca kurulup işletilen kamu kurumlandır. Anayasamız, iktisâdî kamu kurumlarına “kamu iktisâdî teşebbüsleri” demektedir.
Sosyal Kamu Kurumlan
Çeşitli insan topluluklarının çalışma, sağlık, konut, dinlenme, eğlenme, işsizlik emeklilik vs. sosyal ihtiyaçlarını karşılamakla, kısaca sosyal haklarını ve güvenliğini sağlamakla görevli özerk kamu kurumlandır (Duran, , s). Bu tür kamu kurumlan, sosyal devlet ilkesinin gerçekleşme araçlarıdır.
Bilimsel, Teknik ve Kültürel Kamu Kurumlan
Bilimsel, teknik, sanat ve kültür hizmetleri ve faaliyetlerinin yürütülmesini devlet başlangıçta denetlemeyi ve teşvik etmeyi tercih ederken zaman içinde bu tür hizmet ve faaliyetlerle doğrudan ilgilenmeye başlamış, bunları da kendi görevleri arasında saymaya başlamıştır.
Düzenleyici ve Denetleyici Kamu Kurumları (Bağımsız İdârî Otoriteler)
Düzenleyici ve denetleyici kamu kurumlan sermaye piyasasının düzgün işlemesi, rekabet ortamının korunması, radyo ve televizyon yayıncılığının karmaşadan kurtarılması, bankacılık gibi kamusal hayatın hassas alanlarında düzenleme ve denetleme görevini yerine getiren, devlet adına icraî karar alma yetkisine sahip çok geniş bir özerkliğe sahip kamu tüzel kişileridir.
Hizmet Sundukları Yer Açısından Kamu Kurumlan
Kamu kurumlan, faaliyette bulundukları coğrafî alan açısından, ulusal, bölgesel ve yerel olmak üzere üçe ayrılırlar.
Ulusal Kamu Kurumları
Ulusal kamu kurumları, ülke çapında kamu hizmeti yürütmekle görevli kamu kurumlandır. Bu tür kamu kurumları ülke çapında bazen mülkî idâre (il ve ilçe) temelinde, bazen de bölge temelinde bazen de hem bölge hem de il ve ilçe temelinde örgütlenebilirler.
Bölgesel Kamu Kurumları
Bölgesel kamu kurumları sadece belli bir bölgede yaşayanlar için kamu hizmeti üstlenirler. Bir başka deyişle, üstlendikleri kamu hizmetini sadeceyetkili oldukları bölgede yürütürler. Bölgesel kamu kurumları faaliyet konuları açısından daha ziyâde idârî ve iktisâdî kamu kurumları olarak ortaya çıkabilirler.
Türkiye’de bölgesel kamu kurumları üç biçimde ortaya çıkmıştır. İlk çıkış biçimi ülke düzeyinde kurulmayan yerel yönetim birlikleri biçimidir (Gönül, , s). İkinci çıkış biçimi, tümüyle kamu kesimi tarafından oluşturulan bölge kalkınma idâreleridir.
Yerel Kamu Kurumları
Mahallî idârelerden özellikle belediyeler, üstlendikleri kamu hizmetlerinden bir tanesine, yasaların verdiği yetkiye dayanarak tüzel kişilik kazandırıp kamu kurumu haline getirebilirler. Bu tür kamu kurumlarının faaliyet konuları genellikle iktisâdî kamu hizmetleri niteliğindedir.
Yönetim Biçimleri Açısından Kamu Kurumları
Kamu kurumları, yönetim biçimleri açısından kamusal yönetim biçimleri uygulanan kamu kurumları ve özel yönetim biçimleri uygulanan kamu kurumları olmak üzere ikiye ayrılır.
Kamu yönetim biçimleri uygulanan kurumlar, aslında devlet genel idâresinin eskiden beri sürdürdüğü klasik hizmet ve faaliyetlerin devlet bünyesinden ayrılması sonucu ortaya çıkmışlardır. Örneğin Vakıflar Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü gibi.
KAMU KURUMU NİTELİĞİNDE MESLEK TEŞEKKÜLLERİ
Anayasanın maddesinin “kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları” olaraköngördüğü teşkilat birimleri, meslek, sanat, zanaat erbabının ve esnafın zorunluolarak katıldıkları ve bağlı oldukları kamusal örgütlerdir.
Belirli mesleklerin yürütülmesi veya belirli meslek unvanlarını alan kişilerin, bu unvanları gereğince mesleklerini profesyonel biçimde yürütmeleri için zorunlu olarak katıldıkları kamusal yetkilerle donatılmış kuruluşlardır.
1. Aşağıdakilerden hangisi idare hukuku alanı içerisinde yer almaz?