İçişleri Bakanlığı, haziran ve temmuzda hazırladığı KHK’lar ile binlerce polisi FETÖ soruşturmaları çerçevesinde ihraç ederek teşkilattaki görevine son verdi.
Bilindiği üzere, 15 Temmuz’dan sonra uygulanan OHAL’in sona ermesiyle birlikte milli güvenliğe karşı terör örgütleriyle bağlantısı olduğu değerlendirilen devlet memurlarının görevine son verilmesi amacıyla 375 sayılı KHK yürürlüğe girmişti.
Söz konusu KHK ile ihraç edilenlerin bir daha devlette görev alması mümkün değil.
KHK’nın uygulama süresi aslında geçen yıl tamamlandı. Ancak, TBMM’nin yasalaştırdığı torba yasa tasarısına konulan bir madde ile süre bir yıl uzatıldı. KHK’nın uzatması da temmuz sonu itibarıyla bitti.
Ve KHK’nın uygulanabilmesi amacıyla İçişleri Bakanı’na “personeli kamudan ihraç etme yetkisi” verildi.
Hatırlanacağı üzere; 2017’de “Garson” adlı gizli tanık, FETÖ’nün 2011 – 2017 yılları arasında emniyet teşkilatında binlerce polisi nasıl fişlediğini gösteren verileri savcılığa teslim etmişti.
Sonrasında yaklaşık 10 bin polis önce açığa alınmış sonrasında da peyder pey ihraç edilmişti.
Kamuoyuna yansıyan emniyet teşkilatından gerçekleştirilen ihraç rakamları muhtelif. Ancak edindiğim bilgiye göre iki ayrı dönemde ihraç edilen toplam polis sayısı 8 bin dolayında.
Bu sayıya İçişleri Bakanlığı çatısı altında toplanan mülki idare, jandarma ve sahil güvenlik kurumlarından ihraç edilenler dahil değil.
* * *
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun onayından geçen ihraç kararları sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü, “ortaya çıkan hasarı gizlemek” amacıyla toplu ihraç listesi hazırlamak yerine listeleri ihraç edilen personelin görev yaptığı birimlere ayrı ayrı göndermeyi tercih etti!
Ne de olsa binlerce polisin yeni dönemde FETÖ’yle bağlantıları anlaşılmış ve devlet memuriyetinden çıkarılmışlardı.
Yaşanan bu gelişmeden dolayı gürültüyü asgaride tutmak gerekiyor haliyle.
Bu arada çeşitli il emniyet müdürlüklerine gönderilen ihraç listelerinin ortaya saçılmasıyla birlikte farklı bir fotoğraf da kendiliğinden ortaya çıkıverdi.
Fotoğrafı birlikte inceleyelim.
İhraç listelerindeki personelin sicil numaralarına bakıldığında ilginç sonuca ulaşmak mümkün.
Şöyle ki; listelerde yer alan 335 binden sonra sicile sahip olan personel ne zaman emniyet teşkilatına alındı biliyor musunuz?
Yanıtı ben vereyim; 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’nün başarısız darbe girişimden sonra!
Yani, bu ayın sonu itibarıyla altı yıldır İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Süleyman Soylu döneminde!
İhraç listelerine bakıldığında yüzlerce 400 bin sicilli, 500 bin sicilli personel var. Birkaç yıllık polisler bu sicil numarasına sahip olanlar.
Hatta sadece polisler yok. İçişleri Bakanı Soylu’nun “gece kartalları” diyerek kamu güvenlik sistemine soktuğu “Çarşı ve Mahalle Bekçileri”nden FETÖ’cü denilerek ihraç edilenler mevcut listelerde.
Bitmeyen sorular
Şimdi bu tabloyu yaratanların, “Efendim, FETÖ bağı olanları tek tek tespit edip ihraç ederek gereğini yaptık. Teşkilatı temizliyoruz” açıklamasını yapmaları muhtemel.
Ancak bir de madalyonun öteki yüzü var doğal olarak.
Adama sormazlar mı?: “Elinizde Emniyet ve Jandarma gibi iki büyük kurumun gelişmiş istihbarat birimleri var. Yetmedi MİT var. Buna rağmen 15 Temmuz’da yaşananlardan ders alınmayıp halen FETÖ’yle bağı olanlar nasıl oluyor da polis, jandarma veya mülki idare amiri oluyor?”
Uçan kuştan haberinin olduğunu söyleyen İçişleri Bakanı Soylu’nun, nasıl olmuş da bu isimlerin devlete girmesinden haberi olmamış?
Bugün FETÖ’cü denilerek teşkilattan atılanların isimleri, dün AKP ve iktidardaki küçük ortağı MHP teşkilatlarından gelen listelerde yer almış olmasın?
Bu süreç sadece listelerin oluşturulmasıyla bitmiyor elbette. Sözlü sınav süreci var.
AKP ve MHP’den ulaştırılan isimler, İçişleri Bakanlığı’nda bizzat Soylu’nun danışmanlarınca elden geçirilip listelenerek polisliğe alım sınavlarını gerçekleştiren Polis Akademisi Başkanlığı aracılığıyla sözlü sınav komisyonlarının başkanlarına kapalı zarflar içinde gönderilmiş olmasın?
Sözlü sınav komisyonlarına ulaşan listelerdeki isimlerin karşılığında kurşun kırmızı kalemlerle alacakları puanlar, sınavlar öncesinde yazılmış halde gönderilmiş olmasın?
İhraç edilenlerden kaç tanesi “Alnı secde gören bizim çocuklar” denilip; torpili olmaksızın sınava giren adayların hakkına tecavüz edilerek teşkilata alınanlardan?
FETÖ’cü denilerek ihraç edilen binlerce polisin boşalttığı kadrolara şimdi de Menzil başta olmak üzere farklı cemaatlerden isimler alınacak olmasın?
Bu sorunun yanıtının “hayır” olması durumunu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş sağlayabilecek mi?
Doğrusu, sanmıyorum.
Bir not ekleyim; son ihraçlarda yer alan polislerin torpilcilerine bakılsa, FETÖ’nün siyasi ayağının tespiti daha kolay olur kanaatindeyim. Tabii istenirse…
Mor Beyin’den dönenler neden ihraç edildi?
İhraç listeleri bir ilginç ve önemli durumu ortaya çıkardı.
Önce kısa bir hatırlatma yapayım.
15 Temmuz soruşturmalarıyla birlikte FETÖ’nün kendi içinde Bylock isimli bir iletişim sistemini kullandığı MİT tarafından ortaya konulmuştu.
Bylock kullanıcı listeleriyle ilgili aslında halen araştırılması gereken konular var, orası ayrı. Ancak “kendi inisiyatifi dışında Bylock kullanıcısı olduğu” gerekçesiyle Mor Beyin uygulamasıyla aklanan isimler var.
Yani bu isimler FETÖ’cü değil, ama nasıl olmuşsa telefonlarına bir şekilde sadece FETÖ’nün kullandığı iletişim sistemi yüklenmiş!
Şimdi yine İçişleri Bakanı Soylu’ya ve Emniyet Genel Müdürü Aktaş’a sormak gerekiyor:
İhraç edilen polisler arasında, önce Bylock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle açığa alınan sonrasında Mor Beyin kapsamında geri dönen fakat son hazırlanan ihraç listesinde yer alan polisler var mı?
Örneğin; büyük bir kentimizin Emniyet İstihbaratı’nın başında bulunan ve Mor Beyin ile teşkilata dönen şube müdürü, bu gerekçeyle mi ihraç edildi?
Bu tablo sonucunda, daha önce Mor Beyin ile teşkilata dönen personel yeniden gözden geçirilecek mi?
Sorular, sorular… Bitmeyen sorular…
Daha önce de yazmıştım, bir kez daha notu bırakayım:
“Soran olursa FETÖ’yle mücadele ediyoruz…”
Kaynak: t24.com.tr
Maddenin kamu personellerinin kamu görevinden çıkarılmasına dair B bendi şu hükümleri amirdir:
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;
İlginizi Çekebilir; Memur Davalarına Bakan Avukatlar
Bu fıkranın birinci paragrafı uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemez; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Birinci paragraf uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünden çıkarılanların, mahkeme kararı aranmaksızın, karar tarihinden geçerli olmak üzere rütbe ve memuriyetleri geri alınır, bu kişiler yeniden kamu görevlerine kabul edilmez ve on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu paragrafta sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu paragraf hükümleri uygulanır.
Bu fıkraya göre görevlerine son verilenlerin silah ruhsatları, gemi adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edilir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamaz.
Bu fıkrada öngörülen usuller uyarınca, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek idari işlem tesis edilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılanların itirazları üzerine yapılacak değerlendirme sonucunda görevlerine iadesine ilişkin işlemler aynı usullerle yapılır. Bu kapsamda görevine iade edilenlere kamu görevinden çıkarıldıkları tarihten göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi, kamu görevinden çıkarıldıkları tarihte bulundukları yöneticilik görevi dışında öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık derecelerine uygun kadro ve pozisyonlara atanmak suretiyle de yerine getirilebilir.”
375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinde terör örgütü ile ilişkinin üst düzeyden alt düzeye doğru üyelik, mensubiyet, iltisak yahut irtibat olarak sıralandığı ve iltisak yahut irtibat düzeyindeki bağlantının dahi kişinin kamu görevinden çıkarılması için yeterli olduğu görülmektedir.
Terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatınne şekilde gerçekleşeceği hususunda mevzuatta hiçbir açıklamaya yer verilmemiştir. Uygulamaya bakıldığında kamu görevlilerinin Bylock kullanımı, üye oldukları sendika, eğitim gördükleri yahut çocuklarını gönderdikleri özel öğretim kurumları, Bank Asya’ya para yatırma, gazete ve dergi abonelikleri, Digitürk aboneliği iptali, daha önce kaldıkları yurt ve evler, 2010 yılındaki KPSS sonuçları, daha önce SGK’lı çalıştıkları firmalar, ankesörlü telefonlardan ardışık aranma, takipsizlik veya beraat kararı verilmiş olsa dahi hakkında silahlı terör örgütüne üyelik, yardım ve yöneticilikten ceza soruşturması yahut kovuşturma açılması, aleyhe tanık beyanları gibi hususların 375 sayılı KHK uyarınca kamu görevinden çıkarma işlemine sebep gösterildiği görülmektedir.
Öte yandan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun yürüttüğü bir soruşturma kapsamında 18/04/2017 tarihinde ele geçirdiği micro SD kartta Emniyet Genel Müdürlüğü nezdinde çalışan personellerin FETÖ/PDY üyeleri tarafından muhtelif kodlamalar ile fişlendiği ve bu fişlemelerin dahi tek başına 375 sayılı KHK uyarınca kamu görevinden çıkarma işlemine gerekçe gösterildiği görülmektedir. Halbuki personelin FETÖ/PDY terör örgütüne yakınlık derecesini özel hayatına ilişkin bulgulara göre belirleyen fişleme niteliğindeki bu veriler hukuka aykırı delildir ve hiçbir idari işleme esas alınamaz.
375 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarma işlemi kamu personeli hakkında idari soruşturma açılması ile başlayıp görevlendirilen soruşturmacının süreci yürütmesi ile devam eder. Gerekli somut bilgi ve belgeler toplanınca kamu görevlisine en az 7 (yedi) günlük savunma süresi verilir. Danıştay kararlarına göre, 7 (yedi) günlük savunma süresinin tanınmaması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur ve işlemi usûl açısından sakatlar.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensupları ile Emniyet Teşkilatına girmeden önce intibatınız olmuş ise;
Tesis edilen kamu görevinden çıkarma işlemi sonucunda başka bir kamu kurumunda çalışılması imkânsız hâle gelmektedir. “Memur teminatı” gereğince, kamu personelinin terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatıolduğu sonucuna ulaşılabilmesi için, somut delillere dayanılmalı ve ilgiliye isnat edilen eylemlerin belli bir dereceye kadar ağır ve vahim bir nitelik arz etmesi gerekmektedir.
Verilen kamu görevinden çıkarma kararı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca herhangi bir disiplin cezası niteliğinde değildir. 375 sayılı KHK’nın Geçici 35. maddesinde belirlenen şartların gerçekleşmesi sonucunda ilgili Bakan’ın onayı ile kamu görevlisi sıfatı sona ermektedir.
İlginizi Çekebilir; Anayasa Mahkemesi 399 sayılı KHK
Yukarıda arz ve izah edildiği üzere Olağanüstü Hal (OHAL)’in sona ermesi ile birlikte idarenin kanun hükmünde kararnameler ile kamu personellerini ihraç etmesi sona ermiştir. Bunun üzerine aynı hız ve süreklilikte kamu personellerini ihraç etmek için 7145 sayılı Kanun 26. Maddesi ile 375 Sayılı KHK’nın Geçici 35. Maddesi düzenlenmiştir.
375 Sayılı KHK’nın Geçici 35. maddesinin geçerliliği 31/07/2022 tarihinde son bulacak ve bu madde uyarınca kamu görevinden çıkarma işlemleri 31/07/2022 tarihinden sonra yapılamayacaktır. Herhangi bir nedenle 375 sayılı KHK’nın Geçici 35/B maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılanlar, işlemin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içerisinde bu idari işlemin iptali istemi ileidari dava açmalıdır. Zira kişinin kamu görevine son verecek kadar önemli bir sonuç doğuran bir konuda hukuka uygun bir karar verilmemiş ise kamu görevinden çıkarılmaya ilişkin işlem, idare mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak kamu personeli görevine iade edilecektir.
375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesine dayanılarak kamu görevinden Bakan oluru ile çıkarılan kişiler en son görev yerlerinin bulunduğu yer idare mahkemesinde hiç zaman kaybetmeden 60 gün içerisinde iptal davası açmalıdırlar. Aksi takdirde 60 günlük süre kaçırılırsa ne yazık ki bir daha dava açılamayacaktır. Dava açılsa bile idare mahkemesi süre red kararı verecektir. Bu sebeple alanında uzman avukatlardan hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti alınması oldukça önemlidir. 375 sayılı khk ile ihraç edilenler bu sürelere oldukça önem vermelidirler.
Astsubay olarak görev yapmakta olan bir davacının 375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinin B bendi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına dair işleme karşı açılan iptal davasında; Muğla 2. İdare Mahkemesi tarafından E: 2020/896 sayılı emsal Yürütmenin Durdurulması kararı verilmiştir. Kararın gerekçesi;
“Davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan yargılamada; ardışık arama kaydının olmadığı, 0 saniyelik görüşme yapılmamış tek başına bir arama kaydının bulunduğu, bylock kullanıcısı olmadığı, evinde yapılan aramada ve dijital materyallerinin incelenmesinde herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, örgüt hiyerarşisi içerisinde yer aldığına dair tanık beyanı veya aleyhine başkaca bir delil bulunmaması nedeniyle beraat kararı verildiği, öte yandan davalı idare tarafından dava konusu işlemi gerekçelendirir mahiyette bir bilgi ve belgenin işbu dava dosyasına sunulmadığı gibi ceza dava dosyasında da bu nitelikte bir tespitin yer almadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda yukarıda aktarılan hususlar birlikte göz önüne alındığında, irtibat yahut iltisakın varlığına ilişkin değerlendirmenin yeterli tespit, bilgi ve belgelerle ortaya konulamadığı anlaşıldığından dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklindedir.
375-sayili-khk-polis-meslekten-cikarma-ihrac-emsal-kararİndir
polis-ihrac-375-sayili-khk-meslekten-cikarma-emsal-kararİndir
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 Sayılı Hakimler Ve Savcılar Kanunu, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu İle Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması, Devlet Memurları Ve Diğer Kamu Görevlilerine Memuriyet Taban Aylığı Ve Kıdem Aylığı İle Ek Tazminat Ödenmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamedir.
375 sayılı KHK 31/07/2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olan kimselerin bir daha kamu hizmetine kabul edilmeyecek şekilde ilişiğinin kesilmesini düzenleyen maddedir.
375 sayılı KHK 25/07/2022 tarihinde sona erer.
Kişinin bünyesinde çalıştığı bakanlığın en üst konumunda bulunan bakan devlet memurluğundan çıkarma kararını onaylamaya yetkilidir.