İlk Yerli Yolcu Uçağımız İstanbul’dan Ankara’ya Uçtu (1944)
İlk yerli yolcu uçağımız olan NU-D-38 26 Mayıs 1944 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya başarılı bir uçuş gerçekleştirdi. Bu ilk yerli yolcu uçağı Nuri Demirağ’ın fabrikasında imal edilmişti. Yolcu kapasitesi 6 olan bu uçak 1000 km uçabilmekte, saatte 325 km hızı olan ve çift pilot kabinli zamanının A sınıfı kategorisinde bir uçaktı. THY bu uçaklardan almamış üretilen uçaklardan bir kısmı Hollanda’ya ambulans uçak olarak satılmıştı.
Türkiye kendi uçağını 1936 yılında üretmişti
NuD38 adında çift motorlu altı kişilik bir yolcu uçağı yapımı başarıyla tamamlandı. Bu Türkiye’nin kendi uçağını artık yapabildiği anlamına gelmekteydi. Üretilen uçaklar İstanbul’daki test uçuşlarından başarı ile geçti. Bu uçaklarla binlerce saat uçuş gerçekleştirildi ve herhangi bir aksaklık yaşanmadı.
Tarih Dosyası / Dünya Bülteni
Son zamanlarda gündeme gelen Türkiye kendi otomobilini yapabilir mi tartışmaları bir yana Türkiye 1936 yılında kendi uçağını üretmişti. Türkiye’nin önemli iş adamlarından Nuri Demirağ’ın çabalarıyla kurulan uçak fabrikası yaşanan talihsiz bir olayın ve dönemin yöneticilerinin desteğini çekmesi üzerine kapanmak zorunda kaldı.
İlk demiryolu müteahhidi Nuri Demirağ
1930’lu yıllarda Türkiye demiryollarına ağırlık vermeye başlamıştı. Ülkedeki demiryolu ağı artırılacaktı aynı zamanda da yabancıların işletmesinde olan demiryolu hatları devletleştirilecekti. Bu devletleştirme hareketi sürecinde bir Fransız şirketine verilen Samsun-Sivas hattı demiryolu inşaatının ihalesi iptal edildi. Yapım hakkının iptal edilmesinin ardından bu hat için tekrar ihaleye çıkıldı ve ihaleyi en düşük teklif veren Nuri Demirağ kazandı. Böylece Türkiye’nin ilk demiryolu müteahhidi Nuri Demirağ oldu. Kısa süre içinde bu hattı tamamlayan Demirağ daha sonra Samsun-Erzurum,Sivas-Erzurum ve Afyon-Dinar hattını yani yaklaşık 1250 kmlik hattın inşasını tamamlar. Soyadı kanunun çıktığı günlerde ise bu başarısından dolayı Atatürk kendisine Demirağ soyadını vermişti.
Nuri Demirağ’ın ülkeye kazandırdıkları yalnızca bunlar değildi. Karabük’te demir-çelik fabrikası,İzmit’te kağıt fabrikası,Bursa’da Merinos, Sivas’ta ise çimento fabrikalarının inşaatlarını yapmıştı. Demirağ ülkenin kalkınması için yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi bunun için de sanayinin güçlendirilmesi gerektiğini düşünmekteydi.
1930’lu yıllarda yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle ordunun uçak ihtiyacı halktan ve zengin işadamlarından toplanan bağışlar ile karşılanmaktaydı. Bu amaçla bağış kampanyaları düzenleniyordu. Türk Hava Kurumu yetkilileri işadamlarından yardım topluyordu. Nuri Demirağ kendisine bağış için gelen görevlilere “Benden bu millet için bir șey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.” diyordu.
Türk tipi uçak hayali
Nuri Demirağ Türkiye’nin kendi uçağını kendi plan ve projeleri ile üretmekten yanaydı. Yüzde yüz Türk malı bir uçak yapılması gerektiğini düşünmekteydi.Bu konuda şöyle diyordu: "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir"
Bu amaçla İstanbul Beşiktaş’ta atölye olarak kullanılacak bir bina yaptırdı.Asıl fabrika ise Sivas Divriği’de kurulacaktı. Demirağ ayrıca şu anki Atatürk Havaalanının bulunduğu Yeşilköy’de Elmas Paşa Çiftliğini satın aldı. Burada uçuş sahası, uçak tamir atölyesi ve hangarlar yaptırdı.
İlk Türk uçağı: ND-36
Nuri Demirağ Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin Alan ile beraber hareket ediyordu. Çalışmalar kısa sürede netice vermeye başladı. Beşiktaş’taki fabrikada Selahattin Alan’ın projesini çizdiği ND-36 adı verilen tek motorlu Türkiye’nin ilk uçağı üretildi. Aynı günlerde Türk Hava Kurumu da 10 tane eğitim uçağı siparişi vermişti. Bu siparişler yapılırken aynı zamanda bir de yolcu uçağı yapım çalışması sürmekteydi. 1938 yılına gelindiğinde NuD38 adında çift motorlu altı kişilik bir yolcu uçağı yapımı başarıyla tamamlandı. Bu Türkiye’nin kendi uçağını artık yapabildiği anlamına gelmekteydi.
Üretilen uçaklar İstanbul’daki test uçuşlarından başarı ile geçti. Bu uçaklarla binlerce saat uçuş gerçekleştirildi ve herhangi bir aksaklık yaşanmadı. Uluslararası havacılık kuruluşlarından A sınıfı yolcu uçağı belgesi alınmıştı.Yani her şey yolunda gidiyordu.
Yaşanan kaza ve sonun başlangıcı
Fakat Türk Hava Kurumu İstanbul’daki uçuşları yeterli görmedi, test uçuşlarının Eskişehir’de tekrar gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti. Tekrar yapılacak test uçuşunu uçağın planını projesini hazırlayan Mühendis Selahattin Alan kendisi yapmak istemişti. Ancak bu isteği hem kendisinin hem de Türk uçağının sonunu getirdi. Test uçuşu başarılı bir şekilde sona eriyordu ki iniş sırasında bir kaza gerçekleşti. Selahattin Alan piste inerken geride açılmış olan hendekleri göremeyince hendeğe çarpmış böylece hem uçak düşmüş hem de kendisi hayatını kaybetmişti. Uçak pilot hatasından kaynaklanan bir sebeple düşmesine karşın Türk Hava Kurumu daha önceden verdiği siparişleri iptal etti. Nuri Demirağ Türk Hava Kurumunu mahkemeye verdi. Ancak oradan çıkan karar da Demirağ’ın aleyhine oldu.
Nuri Demirağ test uçuşlarının yeniden yapılmasını talep etmesine birkaç kez Cumhurbaşkanı İnönü’ye mektup yazmasına karşın herhangi olumlu bir karşılık alamadı. Uluslararası test sonuçları Türk Hava Kurumunu yeni bir test uçuşu gerçekleştirmek için bile ikna edemedi. İsmet İnönü ise Nuri Demirağ’ı zenginlikten başı dönmekle itham etmeye başlamıştı.İşte tüm bu yaşananların ardından Türkiye’nin ilk uçak üretim serüveni sona erdi.Nuri Demirağ’ın ürettiği uçaklar sattırılmadı bu durum fabrikanın kapanmasına sebep oldu.Ayrıca Yeşilköy’de satın aldığı Elmas Çiftliği arazisi yani oluşturmaya başladığı havaalanının arazileri devlet tarafından metrekaresi bir buçuk kuruştan istimlak edildi.Onun da yarım kuruşu vergi olarak alındı.
Kaynaklar:
"Nuri Demirağ Hayat ve Mücadeleleri, Nu.D Matbaası, Necmettin
Deliorman", 1957
Nuri Demirağ: Türkiye'nin Havacılık Efsanesi, Ötüken yay. Dr.Fatih Dervişoğlu", 2007
spooh/iStock
Hiç kuşlar gibi özgür bir şekilde uçtuğunuzu, her şeyi kanatlarınızın altına alarak havada süzüldüğünüzü hayal ettiniz mi? Bugün bir kıtadan diğerine uçakla zaman kaybetmeden seyahat edebiliyorsak, bu, kuş gibi uçmayı hayal eden ve bunu gerçekleştirmek için çaba gösteren insanlar sayesinde mümkün oldu. Peki bugüne nasıl gelindi? Dünyanın en önemli teknolojik buluşlarından biri olarak kabul edilen uçaklar nasıl ortaya çıktı? Gelin şimdi geçmişten bugüne bir yolculuğa çıkarak uçağın icadına yakından bakalım.
floridastock/iStock
Uçak Nedir?
Kanatlarının altındaki havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtlarına uçak diyoruz.
Geçmişten Bugüne Uçma Arzusu
Hükümdarlarını kanatlarıyla gökte uçarken resmeden Eski Mısırlılar, arkalarında uçma isteğini anlatan çok sayıda resim bıraktılar. Yunanlar ve Çinliler ise uçma arzularını mitolojik hikâyelere ve efsanelere aktardılar. Elbette bu heves yalnızca kâğıt üzerinde kalmadı. Dünyanın farklı yerlerinde farklı dönemlerde bunu pratiğe dökmeye çalışanlar oldu.
Uçmayla ilgili ilk girişimlerden birini 9. yüzyılda yaşayan Müslüman bilgin ve mucit Abbas Kasım İbn Firnas yaptı. Firnas ipek ve kartal tüylerini kullanarak uçmaya yarayan büyük kanatlar geliştirdi. Kollarına taktığı kanatlarla bir tepeye çıkarak uçmayı deneyen Firnas bir süre havada kalsa da başarısız oldu.
Wikimedia
İbn Firnas’ın Bağdat Havalimanı’nda bulunan heykeli
15. yüzyıla gelindiğinde İtalyan bilgin Leonardo da Vinci -kendisi uçmayı denemese de- çırpan kanat denilen ve insanın sırtına bağlanarak kullanılması öngörülen bir makine tasarımı çizdi. Da Vinci’nin fikirleri uçmayı sağlayacak bir makine icat etmenin amaçlandığı ilk bilimsel girişimlerden biri olarak kabul ediliyor.
the_guitar_mann/iStock
Leonardo da Vinci’nin uçmak için tasarladığı makinenin yer aldığı pul
Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde anlattığına göre, 1633 yılında İstanbul’da Lâgarî Hasan Çelebi ilk insanlı roketi icat etti. Roketi ile gökyüzüne yükselen Çelebi, belirli bir yüksekliğe ulaştıktan sonra birkaç kanat çırparak yere sağ salim inmeyi başardı. Yine aynı dönemde yaşayan Hezarfen Ahmet Çelebi ise üzerine kartal tüylerini dikerek yaptığı kanatlarla İstanbul’daki Galata Kulesi’nden atladı ve boğazın karşı tarafındaki Üsküdar’a başarılı bir iniş yaptı.
Flickr
Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Galata Kulesi’nden gerçekleştirdiği uçuşu gösteren benzetim
İnsanların gerçek anlamda gökyüzüne yükselmesiyse balonlarla mümkün oldu. Fransız Montgolfier kardeşler, 1783’te kâğıttan devasa bir balon yapıp içini soğuk havadan daha hafif olan sıcak havayla doldurarak başarılı bir uçuş gerçekleştirdiler. Sıcak hava balonları bugün dahi kullanılıyor.
popovaphoto/iStock
Montgolfier kardeşler tarafından tasarlanan sıcak hava balonunun yer aldığı pul
Balonla gökyüzüne yükselen insanlar havada süzülmenin farklı yollarını aramaya devam ettiler. Britanyalı mühendis George Cayley, 1853 yılında, üzerinde hiçbir güç kaynağı olmadan uçabilen sabit kanatlı hava taşıtı olarak tanımlanan dünyanın ilk planörünü yaptı ancak başarılı bir uçuş gerçekleştiremedi. Bu yüzden planörüyle 2.000’den fazla uçuş gerçekleştiren Alman Otto Lilienthal planörün mucidi olarak anılıyor.
Grafissimo/iStock
Fotoğrafta Otto Lilienthal planörüyle uçuş yaparken görülüyor.
İlk Uçak
ABD’li Wright kardeşler, başkaları tarafından üretilen çok sayıda planörü inceleyerek 1903 yılında kendi hava araçlarını yaptılar. Ama bu aracı diğerlerinden ayıran ve ona ilk uçak unvanını kazandıran, araçta pervaneleri döndürmeyi sağlayan benzinli bir motor kullanmalarıydı. Wright kardeşlerin uçağı, deneme sırasında 12 saniye boyunca yaklaşık 40 metre uçtu ve güvenli bir şekilde yere indi. Böylece dünyanın ilk motorlu uçuşu gerçekleştirilmiş oldu.
Timm Ziegenthaler/Stocktrek Images/Getty Images
Wright kardeşler tarafından icat edilen ilk uçağın replikası
1909 yılında Fransız Louis Bleriot kendi tasarladığı uçağıyla İngiliz Kanalı üzerinde Fransa’dan İngiltere’ye kadar 41 kilometre boyunca uçmayı başardı.
Vecihi Hürkuş
1923 yılında Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan uçaklarından kalan motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal etti. Hürkuş, aynı zamanda Türk havacılık tarihinde, cephede uçak düşüren ilk savaş pilotu oldu.
UtCon Collection/Alamy
Vecihi Hürkuş ve Vecihi XIV adlı uçağı
1930 yılında İngiliz mühendis Frank White tarafından jet motorunun icat edilmesiyle birlikte yolcu taşıyan büyük uçakların üretilmesi mümkün hâle geldi. Jet motoru aynı zamanda uçaklara, ilk modellere kıyasla, olağanüstü bir hız kazandırdı. Öyle ki bugün ses hızını aşan süpersonik uçaklar bile var.
Fertnig/Getty Images
Uçaklarda kullanılan jet motor
Biz bu yazıda uçağın icat öyküsüne yer verdik. Uçakların nasıl uçtuğu ve havada nasıl hareket ettiğini merak ediyorsanız konuyla ilgili daha önce yayınladığımız yazılarımızı inceleyebilirsiniz.
Kaynaklar: