iltihaplı omurga romatizması bitkisel tedavisi / Ankilozan Spondilit - Omurga Romatizması | Romatolog Dr. Selda Öktem

Iltihaplı Omurga Romatizması Bitkisel Tedavisi

iltihaplı omurga romatizması bitkisel tedavisi

Spondiloartrit (SPA) benzer özellikleri taşıyan bir grup iltihabi romatizmal hastalığa verilen isimdir. Bu grup hastalıklarda sıklıkla diz, kalça, bilekler gibi orta ve büyük boy eklemlerde simetrik olmayan ve/veya omurgada iltihabi eklem sorunları ortaya çıkar. Aynı zamanda kasların eklemleri hareket ettirmesini sağlayan tendon denen yapıların kemiklere yapışma noktalında da iltihabi bulgular (entezit) gelişebilir. 

Ankiozan Spondilit (AS), en çok bilinen Spondiloartrit tipidir. Başlıca omurgalarda kendini gösterir. Spondilit, omurganın iltihaplanması demektir. İltihabi durum sürdükçe, omurgayı oluşturan kemikleri (omur) bir arada tutan ligament denen yapılarda kalsiyum birikmeye başlar. Buna bağlı olarak sırt ve bel bölgesinde hareket kabiliyeti azalır ve omurga çevresindeki bu yapılarda kemik oluşumları ortaya çıkar. Sonuçta ayrı omurlardan oluşan ve bu sayede hareketli bir yapı olan omurga sabit bir kemik yapı haline gelebilir. Bu duruma ankiloz denir ve röntgen filmlerinde tespit edilebilir.

Ankilozan spondilit tipik olarak omurga ve leğen kemiği arasındaki eklemde (sakroiliyak eklem) başlar. Fakat zamanla omurga boyunca boyna kadar yayılabilir. Bazen diğer eklemler, tendonlar ve gözler gibi başka vücut bölgelerinde de bu hastalık etkisini gösterebilir.

Bu hastalık erkeklerde biraz daha fazla görülür. Genelde genç yaşlarda başlar ve 20’li yaşlarda bulgular görülmeye başlar.

Diğer Spondiloartritler Nelerdir?

Spondiloartrit grubu hastalıklarla ilişkili pek çok rahatsızlık mevcuttur ve bu rahatsızlıkların pek çok ortak özelliği vardır.

Preradyolojik Ankilozan Spondilit ve Ayırt Edilemeyen Spondiloartritler: Bulguları AS ile benzer olsa da röntgen filmlerinde eklem ve omurlarda belirgin bir hasar bulgusu saptanamaz. Bu durumda olan bazı bireylerde ileriki yıllarda tipik AS gelişebilir.

Psöriyatik (Sedef Hastalığı İlişkili) Spondiloartrit:Sedef Romatizmasının bir türüdür ve ciltte eşlik eden Sedef Hastalığı bulguları vardır. 

İltihabi Barsak Hastalığı İlişkili Spondiloartrit: Enteropatik Artrit de denir. Eklem ve omurga bulgularınız Crohn Hastalığı veya Ülseratif Kolit gibi bir İltihabi Barsak Hastalığı ile ilişkilidir.

Reaktif Spondiloartrit (Reiter Sendromu olarak da bilinir): Bir mikrobik enfeksiyon varlığında mikrop olmasa da eklemde iltihabi bulgular gelişirse verilen isimdir.

Entezit İlişkili Artrit: Tendon ve ligamanların kemiklere yapıştığı bölgelerde iltihabi süreç geliştiğinde verilen isimdir.

Ankilozan Spondilit Bulguları Nelerdir?

Bu hastalığın erken dönemlerinde şu bulgular görülebilir:

  • Alt bel bölgesinde sabahları hissedilen ve gün içinde hareket ve egzersiz ile rahatlayan ağrı ve tutukluk
  • Sakroiliyak eklemlerde ( Omurga ile leğen kemiğinin birleştiği eklem), kalçalarda veya uyluk arkalarında ağrı

Bu hastalıkla ilişkili diğer durumlarda da bu bulgular görülebilir.
Bazı zaman ilk bulgular bir zorlanma sonrası ortaya çıktığı için başlangıçta klasik bir bel-sırt ağrısı ile karışabilir. Ancak uzun süre belde sabahları 30 dakikadan uzun süren tutukluk olması basit bel ağrısından ayırt etmede yol gösterir. Dinlenme sonrası olabildiği gibi bazen de gece uykudan uyandıran ağrı olabilir. Tutukluk hali hareket ve egzersiz ile açılır.

Ayrıca uzun süre masa başında oturmak gibi uzun hareketsizlikten sonra boyun, omuz, kalça ve uyluklarda ağrı olabilir. Ağrılar geceleri daha kötü olabilir. Bazı kişilerde dizlerde, ayak bilekleri veya daha nadir olarak el ile ayakların küçük eklemlerinde de ağrı, tutukluk ve şişlik olur. Yine bazı kişilerde, özellikle çocuklar ve genç yaştakilerde şikayetler bel ağrısı yerine kalça veya dizde ağrı şeklinde başlayabilir. Tendonların kemiklere bağlandığı vücudun her bölgesinde (Ör: çene, omuz, diz gibi) iltihabi süreç olabilir.

Diğer Olası Bulgular Şunlardır

  • Topuklarda hassasiyet. Sert zeminde ayakta durmayı zorlaştırabilir. Topuğa yapışan aşil tendon adlı yapının iltihaplanması ile ortaya çıkar ve bu duruma plantar fasiit de denir.
  • El ve ayak parmaklarında ağrı ve şişlik. İlgili parmağın tamamen şişmesine “daktilit” denir.
  • Pelvis (Leğen Kemiği) tabanında hassasiyet. Bu durum otururken ağrıya neden olur.
  • Göğüs ağrısı. Sırt omurları etkilenmişse bu durum kaburgalar ile göğüs kemiğinin hareketini olumsuz etkileyebilir. Böyle bir durumda derin nefes almak zorlaşır. Kaburgalar çok hassas hale gelir ve ufak bir aktivite bile nefes darlığına neden olabilir. Öksürmek, hapşırmak ağrıya neden olabilir.
  • Göz iltihabı (Üveit veya irit) İlk bulgusu genelde gözde kızarma, sulanma ve ağrıdır. Parlak ışıklara bakmak şikayeti artırabilir. Bu bulgular olur veya bulanık görme başlarsa 24-48 saat içinde bir Göz Hekimine muayene olmak şarttır. Bazı kişilerde tekrarlayan göz atakları olabilir. Ancak zamanında tedavi edildiği takdirde genelde kalıcı göz hasarı yapmaz.
  • Barsak iltihabı. AS olan bireylerde iltihabi barsak hastalığı veya kolit olarak da bilinen barsak sorunları olabilir. İki haftayı aşan ishal veya kanlı, sümüksü madde içeren dışkı olduğu takdirde bunu doktorunuza bildirmeniz gerekir. Semptomlar ve hastalığın seyri kişiden kişiye farklılık gösterebilse de sıklıkla ilaç tedavisine iyi yanıt verir. Bazen kortizon olmayan iltihap azaltıcı ilaçlar (KOİAA) barsak şikayetlerini artırabildiği için doktorunuz bu tür ilaçları kesmenizi isteyebilir.
  • Yorgunluk. AS’de hastalık aktivitesi arttığında, kansızlık gelişirse veya bazen kronik hastalık varlığına bağlı depresyon gelişirse yorgunluk hissedebilirler.

Ankilozan Spondilitin Nedeni Nedir?

Niye bazı kişilerde AS hastalığının geliştiği net olarak bilinmemektedir. Genlerin etkisi olduğu bilinmekle beraber hastalık direkt ebeveynden çocuklara geçiş göstermez. Bu hastalık bulaşıcı bir durum değildir, yani başka birinden size geçmesi söz konusu değildir.

AS tanısı olan çoğu kişide HLA-B27 adı verilen bir gen mevcuttur ve bu genin varlığı kan testleri ile tespit edilebilir. Bu gen hastalığın tek sebebi değildir ancak hastalık gelişimine katkı sağlar. Bu genin sizde saptanması mutlaka AS olacağınız anlamına gelmez ve bu test hastalığın tanısında çok zaman gerekli değildir. Kardeşleriniz veya diğer yakın akrabalarınız HLA-B27 genini taşıyıp hasta olmayabilirler.

Hastalık Seyri Nasıldır?

Ankilozan Spondilit ve ilişkili durumların seyri genelde değişkendir ve gelişimini önceden tahmin etmek güçtür. Hastalık seyri dalgalanmalar gösterir. Bazı zamanlar ağrı ve tutukluk artarken diğer zamanlarda tamamen yatışır ya da hafifler.

Birçok AS hastasında omurga da, özellikle alt bel bölgesinde katılık gelişir. Bu durum ağrısız olabilir ve boyun, kalça, sırt bölgelerinizde fazla sorun yoksa fiziksel aktivitenizi fazla etkilemeyebilir. Ancak diğer omurga bölgelerinde de veya diz ve kalçalarda hastalığın etkilerine bağlı katılık geliştiyse hareketlerinizde belirgin kısıtlılık ortaya çıkabilir.

Günümüzdeki tedavi olanaklarıyla zamanında tedavi başlanarak bu çeşit hareket kısıtlılığının önlenmesi ve ağrıları giderilmesi mümkün olmaktadır. Nadiren hastalığa bağlı kalp, akciğer ve sinir sistemi komplikasyonları gelişebilir. Bu AS ilişkili diğer spondiloartritlerde nadir görülen bir durumdur ve AS olan hastaların da sadece %1’inde bu çeşit sorunlara rastlanır. Kalp kapaklarında kaçaklar olabilir ve bu durum kapaklarda daha fazla hasarlanmaya zemin oluşturabilir.

Akciğerlerde ve kaburgalardaki uzun süreli iltihabi süreç ve bozulup iyileşme döngüsü kaburga hareketlerini kısıtlayabilir ve bu durum derin nefes almanızı zorlaştırabilir. Sigara içilmesi kalp ve akciğerdeki olası komplikasyonların daha sık görülmesine neden olduğu ve her iki organa da ek zararlar verdiği için eğer kullanıyorsanız sigaranın bırakılması hayati önem taşımaktadır.

Uzun süredir AS tanısı olan ve omurgalarında kemikleşme ve katılaşma olan kişilerde hafif travma ve darbelerde bile omurga kırık riski artmıştır. Omurga kırığı nörolojik sorunlara neden olabileceği için doktorunuza her türlü kaza, düşme, darbe gibi durumunuzu anlatmanız, özellikle de omurgada yeni başlayan, nedeni belli olmayan ağrı, kol ve bacaklarda güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma gibi durumları bildirmeniz çok önemlidir. Omurga kırıklarını röntgen filmi ile görmek her zaman mümkün olamayacağı için gereği halinde tomografi ve MR gibi yöntemlere gerek duyulabilir.

Bazı AS hastalarında osteoporoz yani kemik erimesi gelişebilir ve bunun tedavi edilmesi gerekir. Doktorunuz böyle bir durumun olup olmadığını anlamak için “Kemik Yoğunluk Ölçümü” yapılmasını isteyebilir.

Ankilozan Spondilit Tanısı Nasıl Konur?

Çoğu bel ağrısının nedeni AS değildir. Ancak AS’nin erken dönem bulguları basit ve sık görülen bel ağrıları ile benzerlik gösterir. Bu nedenle pek çok kişi bel ağrısına çözüm aramadan önce uzunca bir süre ağrıyı göz ardı etmeyi tercih eder.

Doktorunuz sizi ilk değerlendirdiğinde, hastalığın erken döneminde ise kesin olarak AS olduğunu tespit edecek ve diğer olası bel ağrısı nedenlerinde ayırt ettirecek yeterli bulgu olmayabilir. Hatta pek çok kişide bu hastalık olmadığı halde yanlış olarak AS tanısı konması da olasıdır. Bu nedenle AS tanısı mutlaka bir Romatoloji uzmanı ile değerlendirilmelidir.

Bu hastalığa özgül bir test yoktur. Tanı pek çok veri ve bulgunun doktorunuz tarafından bir araya getirilmesi ile düşünülür ve konur. Örneğin:

  • Hastalığın, bel ağrısının geçmişi (Örneğin hareketsizlik ile artması, uykudan uyandırması, sabah bel ağrısı olması gibi)
  • Fizik muayene
  • İltihabi süreç göstergesi olan kan testlerinin değerlendirilmesi.
  • Röntgen veya MR gibi görüntüleme yöntemlerinin yorumlanması

Hangi Testler Yapılır?

Kan testleri ile vücutta bir iltihabi süreç olup olmadığı değerlendirilebilir. Ancak bu testler hastalığın sadece aktif fazlarında yüksek olduğu gibi bazen bu testler normal olmasına rağmen hastalık bulguları ve aktivitesi devam ediyor olabilir. İltihabi süreci gösteren testler C-Reaktif Protein (CRP) ve Eritrosit Sedimantasyon Hızıdır (ESR). Bu testler genelde normal seyrediyor olsa bile kontrol muayenelerinde doktorunuz bu testleri olası hastalık alevlenmelerinin takibi için düzenli olarak isteyecektir. Özel durumlarda ve olası ilaç tedavisi başlanması planlanıyorsa duruma özgü diğer bazı tetkiklerin de görülmesi gerekebilir.

Bir diğer yol gösterici kan testi hastalığa olan genetik yatkınlığı tespit etmeye yarayan HLA-B27’dir. Bu test AS olan hastaların çoğunda (+) saptanır. Ancak bu testin (+) olması kesin hastalık olduğu ya da olacağı anlamına gelmez. Avrupa toplumlarında bu genetik yapı toplumun yaklaşık %8’inde saptanmasına rağmen bu genetik yapıyı taşıyan 15 kişiden sadece 1’inde AS gelişmektedir. Bu test sadece tanıdan emin olunamadığı zamanlarda tanıyı destekleyen bir faktör olarak istenebilir.

Röntgen filmleri tanının doğrulanması amacıyla istenebilir. Ancak hastalığın erken dönemlerinde belirgin bir bulgu saptanmayabilir. Hastalık ilerledikçe bazı kişilerde omurlar arasında kemikleşmeler meydana gelebilir ve bu röntgen filmleri ile tespit edilebilir. Ancak bu değişimlerin röntgen filmleri ile gözlenebilir hale gelmesi için yıllar geçmesi gerekir.

Hastalığın erken dönemlerinde daha ileri tetkikler gerekebilir. Bunların başında Manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gelir. Bu yöntemle röntgen filmlerinin normal olduğu dönemde bile aktif hastalığı tespit dilmesi ve görüntülenmesi mümkün olabilir.

Hastalığınız İçin Siz Ne Yapabilirsiniz?

Tıbbi tedavi ile AS bulgularını genelde kontrol etmek mümkündür ve ilerleyen yaşla birlikte hastalığın aktivitesi azalmaktadır. Hareketlilik ve egzersizlerinize özen gösterdiğiniz takdirde AS’ye bağlı gelişebilecek uzun vadeli olumsuz etkileri en aza indirmek mümkün olabilmektedir.

Egzersiz: Uzun süreli yatak istirahati omurganızda katılaşmayı artırabileceğinden önerilmemektedir. Ancak çok yoğun ağrınız varsa ve egzersiz yapmak çok zor geliyorsa önce mevcut durumun yatıştırılması için verilen tedavilerin etkin hale gelmesi beklenir. Sonrasında egzersiz miktarı ve yoğunluğunun yavaşça artırılması uygun olacaktır, aksi takdirde aşırı egzersiz ağrıların artmasına neden olabilir. Egzersiz konusunda doktorunuzun yönlendireceği bir uzman veya eğitmenden detaylı bilgi alabilirsiniz.

Eklemlerinizde hasara neden olabileceğinden temas içeren sporlardan (Futbol, basketbol gibi) kaçınmakta fayda vardır. Mücadele sporlarını seviyorsanız voleybol, tenis gibi rakiple temasın olmadığı sporlar seçilebilir. Pilates ve Tai Chi gibi egzersizler de duruş ve esneklik açısından katkı sağlayabilir. Yüzme, eklemler üzerine ağırlık yüklemeden tüm kasları çalıştıran bir spor olarak AS için en uygun egzersizlerden biridir. Eğer boyun hareketliliğiniz kısıtlıysa başınızı kaldırıp nefes almak zor geleceğinden serbest stilde yüzmek güç olabilir. Böyle bir durumda maske ve şnorkel kullanarak yüzmek denenebilir. Yüzme dışında havuz içinde yapılabilecek egzersizler de faydalı olacaktır.

Beslenme: Ankilozan spondiliti iyileştiren veya artıran özel bir gıda maddesi yoktur. Ancak dengeli beslenmek ve kilo kontrolünün sağlanması çok önemlidir. Kilonuzun fazla olması sırt, bel ve eklemlerdeki zedelenmeyi artıracak bir faktördür.

Ankilozan spondilitte kemik erimesi daha sık görüldüğünden kemik sağlığınızı korumak için yeterli kalsiyum ve D vitamini alınması önemlidir.
Hastalığınız konusunda pek çok önerilen diyet mevcuttur. Ancak size gerekli olan pek çok gıda maddesinden mahrum kalmamak ve zarar görmemek açısından böyle bir diyet denemeyi düşünüyorsanız bunu Romatoloji uzmanınıza danışmanızda fayda vardır.

Ağrı Kontrolü: Pek çok kişide zaman zaman ağrı ve tutukluğun arttığı hastalık alevlenme dönemleri olur. Ayrıca yine bazen kendinizi yorgun ve kötü hissedebilirsiniz. Bu alevlenme dönemleri birkaç günden birkaç haftaya kadar sürebilir ve kendinizi tükenmiş hissetmenize neden olabilir.
Duruma göre sıcak veya soğuk uygulamalar ağrı kontrolüne katkı sağlayabilir. Bu tür uygulamalar için öncelikle sizi takip eden doktorunuzun fikrinizi almanız ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçların engellenmesi açısından önemlidir.

Ağrı durumlarında ağrı kesiciler, kısa ve dikkatlice yapılan germe egzersizleri ve bazen masaj katkı sağlayabilir.

Akupunktur başta olmak üzere Tamamlayıcı tıp metotları da bu konuda uzman hekimlerce uygulandığında katkı sağlayabilir.

Uyku: Ankilozan Spondilitiniz varsa yorgunluk ve gece ağrısı ciddi bir sorun olabilir. Bu bulguların sebebi aktif iltihabi süreç olabilmekle beraber kansızlık (anemi) veya gece ağrılarına bağlı uyuma zorluğu da yorgunluğun diğer olası nedenleridir. Neden ne olursa olsun iyi bir gece uykusu önemlidir.
Yatağınızın çok yumuşak olmak yerine orta sertlikte olması ve omurgayı destekler özelliği olması önemlidir. Boynunuzun doğal pozisyonda kalabilmesi için olabildiğince az yastık kullanılması önerilir. Çok ağrılı günlerde uyku öncesi ılık bir banyo rahatlatıcı olabilir.

Sigaranın Bırakılması: Ankilozan Spondilitte göğüs kafesi hareketlerinizi azalabileceği için sigara kullanılması solunumla ilgili ciddi sorunlar yaşamanıza neden olabilir. Ayrıca iltihabi romatizmal hastalıklarda damar sertleşmesi ve kalp hastalıkları daha fazla görüldüğü için sigara içmek ek bir risk faktörü olarak bu hastalıkların daha çok görülmesine neden olur. Ayrıca sigara içilmesinin iltihabi romatizmal hastalıklarda alevlenmeleri tetikleyebileceği bilinmektedir.

Hamilelik ve Emzirme: Ankilozan Spondilit bulguları hamilelikte bazı zorluklara yol açabilir. Eğer omurgada ileri kemikleşme varsa “epidural anestezi” uygulanması mümkün olmayabilir. Yine kalça ve kuyruk sokumu bölgelerinde hastalığa bağlı katılık hali varsa sezaryen doğum gereği ortaya çıkabilir. Ancak genel olarak hamilelik anne ve bebek sağlığına özel bir sorun yaratmaz.
Hamilelikte bazı ilaçların, özellikle de hamileliğin ilk 3 ayında alınmaması gerekir. Erkeklerin de baba olmak istediklerinde bir süre ilaçlarını kesmeleri gerekebilir. Bu açılardan mutlaka Romatoloji uzmanınız ile görüşmenizde fayda vardır.

Çalışma Hayatı: Ankilozan Spondilit olan çoğu birey bir sorun yaşamadan çalışma hayatlarını sürdürebilmektedir. Ancak, özellikle fiziksel aktivite gerektiren meslekleri olan kişilerin iş yaşamlarında bazı düzenlemeler yapmaları veya farklı bir biçimde çalışmaları gerekebilir. Eğer evde ya da işte bilgisayar kullanıyorsanız ekranın doğru yükseklikte yerleştirildiğine emin olun. Aksi takdirde sırt ve boyun bölgesinde zorlanmaya neden olacaktır. Eğer sürekli oturarak çalışıyorsanız zaman zaman yürümek ve/veya ufak germe egzersizleri yapmak faydalı olacaktır.

Araba Sürmek: Pek çok AS hastasının araba sürmesinde herhangi bir sorun olmamaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken birkaç nokta vardır.

  • Eğer araba ile uzun yolculuk yapılıyorsa bir kaç saatte bir ara verip germe egzersizlerin yapılması faydalı olur
  • Eğer boyun veya sırt bölgesinde ciddi bir katılık geliştiyse arabayla geri gitmek gerektiğinde zorluk yaşanabilir. Böyle bir durumda özel aynaların veya park sensörü kullanılmasının katkısı olacaktır.
  • Araba koltuğunda boynunuzun gerektiği gibi desteklenmesi için koltuk ayarlarının doğru yapılması gereklidir.

Çocuğumda da Ankilozan Spondilit Olur mu?

Eğer sizde AS varsa, çocuğunuzda da bu hastalığın çıkma ihtimali toplumdaki diğer bireylere göre bir miktar artmış olsa bile küçük bir olasılıktır.
Bazı zamanlar ebeveynler çocuklarında AS gelişme riskini görmek için HLA-B27 adlı genetik testi yaptırmayı düşünebilirler. Ancak bu testin yapılması önerilmez, çünkü bu test (+) gelse bile bu genetik yapıyı taşıyan bireylerin sadece %6-7’sinde AS gelişmektedir. Eğer çocuğunuzda veya bir yakınınızda AS olabileceğinden şüphe duyuyorsanız kendiniz test istemek yerine bir uzman ile görüşmeniz daha doğru olacaktır.

Ankilozan Spondilit – Omurga Romatizması

Bu yazı Romatolog Dr. Selda Öktem tarafından kaleme alınmıştır. Herkesin anlayabilmesi amacıyla basitleştirilmiş ve sadeleştirilmiştir.

Ankilozan Spondilit nasıl bir hastalıktır?
Ankilozan spondilit en sık görülen omurga romatizması tipidir. Yani bu grup hastalıkların en bilinenidir. Öncelikli olarak omurgada, bazen de çevresel eklemlerde yangıya neden olur.

Ankilozan spondilitin nedeni nedir? 
Bu hastalığın bilinen tek nedeni genetik yatkınlıktır. Yani herhangi bir dış faktör başlatıcı ve kolaylaştırıcı rol oynamaz. Diğer omurga romatizmalarında ise kolaylaştırıcı ve yardımcı faktörler olabilir. “HLA B27” denilen genetik yapının varlığı bu hastalıklarla ilişkili olarak bulunmuştur. Dünya yüzeyindeki beyaz ırka sahip insanların %10’unda HLA B27 pozitiftir ama bu insanların da ancak %2’sinde AS gelişmektedir. Zencilerde bu genetik yapı daha az olduğu için zencilerde AS nadir görülür.

Kimlerde ve hangi yaşlarda görülür?
Ankilozan spondilit erkek cinsiyette daha sıktır, hatta erkeklerde 3 kat sık görülmektedir. Başlangıç yaşı çoğunlukla ergenlik döneminden, erişkin yaşlara kadar değişebilir ama genellikle 45 yaşından sonra başlamaz. Erken yaşlarda 16-20 yaş arası başlangıç çok tipiktir. Hastaların %40’ı ergenlik döneminde başlangıç gösterir. Hatta başlangıç yaşı ne kadar erkense hastalığın şiddeti ve ağırlığı da o nispette fazla olmaktadır. Genç ve aktif insanlardaki bel ağrısı yanlışlıkla travma ve zorlamayla ilişkilendirildiği için, AS genellikle gözden kaçar ve tanıda gecikmelere yol açar.

Belirtileri nelerdir?
AS’nin en sık görülen yakınma alt bel ağrısıdır. Bu ağrı belin biraz daha aşağı tarafında hissedilir. Bazen kalçanın ortasına doğru yayılır. Bir gün sağ taraf, bir gün sol tarafta değişen ağrılar yapabilir. Hasta yürümekte zorlanır. Özellikle sabaha karşı ağrı ve tutukluk başlar, yatakta pozisyon değiştirirken zorlanmaya neden olur ve sabahları yataktan kalkarken zorlanma ve bazen yardımla yataktan kalkmayı gerektiren tutukluk olabilir. Zamanla başlangıçta alt belde hissedilen bu ağrılar azalırken, omurganın daha üst seviyelerinde, sırtta ve boyunda ağrı ve tutukluklar artmaya başlar. Topuklarda ayak tabanlarında ağrı, sabah üstüne basamama görülebilir. Ayak bileği ve diz eklemlerinde daha sık olmak üzere eklemde şişlik, ağrı ve hareket kısıtlılıkları görülmektedir. Ama bu şekildeki eklem yakınmaları her hastada görülmez, hastaların az bir kısmında çevresel eklem iltihabı gelişir. AS’li hastalarda kas iskelet sistemi dışında da birtakım yakınmalar sıklıkla görülür. Bunlardan en sıklıkla rastlanan göz iltihabıdır. Gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görme yakınmaları aynı anda başlarsa üveit gelişmiş olabilir. Bu yakınmalar başlarsa hemen hekime başvurulmalıdır. Aort kapak yetmezliği, kalpte ritm sorunları, kronik ishal ve kalın bağırsakta kolit beraberinde görülen sorunlardandır. Göğüs kafesinin hareketlerinin azalması akciğer kapasitesinin sınırlanmasına ve solunum sıkıntısına yol açar.

Tanısı nasıl konur, ne tür testler kullanılır?
Ankilozan spondilit tanısını koyabilmek aslında zor değildir. Tanı için en önemli basamak bu hastalıktan şüphelenmektir. Özellikle genç yaşta başlamış, sabahları yakınmaların daha şiddetli olduğu bel ağrısı olan kişilerin mutlaka bir romatoloji uzmanına başvurması gereklidir. Genellikle bu hastalar ortopedi ve fizik tedavi ve bazen de beyin cerrahisi bölümlerine başvurdukları için tanıda gecikmeler çok sıklıkla görülür. Tanı için omurga ve omurganın leğen kemiğiyle yaptığı eklemi içine alan bir direk röntgen filmi çekilmesi çoğunlukla yeterli olmaktadır. Hastalığın henüz yeni başladığı durumlarda direk röntgenler yeterli bilgi vermeyebilir, bu durumda manyetik resonans (MR) veya bilgisayarlı tomografi (BT) çekmek ve kan tahlillerinde iltihap belirteçlerine ve genetik yatkınlık molekülü olan HLA B27’ye bakmak gerekebilir.

AS ile spondiloz (kireçlenme) aynı şeyler midir?
Bu iki hastalık birbirinden çok farklıdır. AS iltihaplı bir romatizmadır ve genç yaşlarda başlar ve giderek omurgada şekil bozukluğuna yol açar. Spondiloz ise özellikle ileri yaşlarda görülür. Sebebi çoğunlukla yaşla ilişkili olarak omurlar arasındaki disklerin sıvı içeriğinin azalması, dayanıklılığının azalmasıdır. Ağır yük taşıma, kötü kullanım, hareketsizlik ve travmalar bu süreci hızlandırır.

Erişkin ve çocuklarda AS farklı mıdır ?
Erkeklerde daha sık görülen bu hastalık şiddet olarak da erkekleri daha fazla etkiler. Ağrının şiddeti, hareket kısıtlılığı daha belirgindir ve omurgadaki şekil bozukluğu daha erken yaşlarda gelişir. Kadınlarda yakınmalar daha hafif olduğu için kadın hastalara tanı koymak daha zordur. Çocukluk çağında ise omurga yakınmaları daha az görülürken, çevresel eklem şişlik ve ağrıları daha sık görülür. Yaş büyüdükçe bel ağrısı ve omurga tutuluşu görülmeye başlar.

AS sakatlığa neden olur mu?
Bu hastalık yaşam kalitesini bozar. Şiddetli ağrısı olan kişiler bazen kişisel ihtiyaçları için başkalarına ihtiyaç duyarlar, iş gücü kaybına neden olur. Omurgadaki şekil bozukluğu ve ağrı özellikle bedensel güç gerektiren işlerde çalışanlarda sorunlara neden olur ve erken emekli olmak zorunda kalabilirler. Örneğin, ileri derecede kısıtlılığı olan ve başını çeviremeyen bir taksi şoförü gibi. Ek olarak şiddetli ağrı ve kısıtlılık depresyona yol açabilir.

AS’li bir kişinin çocuklarında da AS çıkar mı, kalıtsal mıdır?
AS’li kişi eğer HLA B27 genini taşıyorsa yatkınlığını çocuklarına aktarır. Ancak yatkınlığın geçmesi hastalığın mutlaka gelişeceği anlamına gelmez, sadece hastalık gelişme riskini artırır. Ailesinde AS olan bir kişinin diğer insanlara göre riski 20 kat artmıştır.

AS tamamen iyileşir mi?
Bu hastalık diğer romatolojik hastalıklar gibi, hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi kroniktir, tamamen iyileşmez veya yok edilemez. Kullanılan ilaçlarla ve egzersizle hastalığın şiddeti ve doğacak sonuçları azaltılabilir, hafifletilebilir. Hastanın yaşam kalitesi korunur. İyi olabilmek için sürekli ilaç kullanması ve doktor kontrolünde olması gerekmektedir.

Ankilozan Spondilit Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavinin en önemli kısmını ilaçlar oluşturur. En sıklıkla yangı baskılayıcı ağrı kesiciler, romatizma tedavisine özel ilaçlar ve son yıllarda kullanıma giren biyolojik ajanlar kullanılır. Son yıllarda ilaç sektöründeki gelişmelerle çok başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Yeni geliştirilen ilaçlar hastalığı etkin bir şekilde kontrol altına almakta hatta bir miktar yapısal düzelme sağlayabilmektedir. Ancak bu ilaçların da konunun uzmanları tarafından kullanılması son derece önemlidir. Zaten Sağlık Bakanlığı bu tedavilerin kullanımına sınırlama getirmiş ve sadece romatologları yetkilendirmiştir. Egzersiz de ilaçlar kadar önemlidir, omurganın elastikiyetini koruyabilmek için mutlaka şarttır. Bu hastalık omurgayı hareketsiz ve katı hale getirmeye çalışır, buna direnebilmek için omurgayı egzersizle çalıştırmak gerekir. Hastalığın çok ilerlediği ve kalıcı hasar geliştiği durumlarda, iltihabın olmadığı dönemlerde rahatlatıcı olması açısından fizik tedavi, kaplıca ve ılıca tedavileri kullanılır. Kaplıca tedavisinin zamanını hekim belirlemelidir çünkü aktif iltihaplı dönemde uygun olmaz.

Kişinin kendi yapabileceği şeyler neler?
Öncelikle hastalığı ciddiye alması, doktor kontrollerine düzenli gitmesi, sürekli ve düzenli ilaç kullanması ve egzersiz yapması gerekir. Bu hastalığa yakalanmayı engellemek gibi bir durum yoktur. Yaptığımız, yediğimiz hiçbir şey engelleyici veya tedavi edici değildir. Özel bir diet tedavisi yoktur.

Cerrahi tedavi gerekir mi?
Normal şartlarda bu hastalık için ameliyat gerekmez. Omurlarda gelişen bir kırık ve onun ardından gelişen nörolojik bir sorun durumunda acil ameliyat gerekir. Omurganın sabitlenmesi ve sinir basısının giderilmesi hayat kurtarıcı olur.

Sedef Romatizması (Psöriyatik Artrit) Nedir?

Sedef romatizması, Sedef hastalığı olanlarda ortaya çıkan, el, ayak, diz, dirsek, omuz gibi çevresel eklemleri, bazen de omurgayı ve omurga ile leğen kemiği arasındaki eklemleri etkileyebilen iltihabi bir romatizma türüdür.

Deride pullanma gösteren beyaz renkli sedef hastalığı cilt bulguları genellikle romatizmadan önce ortaya çıkar. Bu lezyonlar el ve ayaklarda, gövdede olabileceği gibi saçlı deride, genital (cinsel) bölgede ve tırnaklarda da gelişebilir.

Sedef Romatizması Kimlerde Görülür?

Sedef hastalığı, toplumda en sık görülen kronik deri hastalıklarından birisidir. Toplumdaki 100 kişiden 2’sinde görülmektedir. Sedef romatizması ise, sedef hastalığı olan hastaların yaklaşık olarak 1/5’inde ortaya çıkmaktadır.

Sedef artriti, romatoid artrit ve ankilozan spondilit gibi diğer iltihaplı romatizmalardan daha az sıklıkta karşımıza çıkmaktadır. Sedef romatizması genel olarak 30-40 yaşlarında başlar. Cinsiyet ayrımı göstermez; erkek ve kadınlarda benzer oranlarda görülür. 65 yaşından sonra hastalığın başlaması çok sık değildir. Sedef romatizması çocukluk yaşlarında da başlayabilir. Sedef romatizması olan kişilerin çocuklarında ileride sedef romatizması olma olasılığı, normal nüfusa göre 30-55 kat artmıştır. Yani, normal toplumda, bir bireydeki Sedef artriti gelişimi binde 1 iken, sedef romatizması olan bir hastanın birinci derece yakınlarında bu oran %3-5,5 arasındadır.

Sedef romatizmasında eklem bulguları sedefin deri bulgularından önce veya sonra ortaya çıkabilir.  

Sedef Romatizmasının Belirti ve Bulguları Nelerdir?

Sedef romatizması eklemlerde iki şekilde görülebilir.:

  1. Çevresel Eklemlerin Etkilenmesi: Sedef romatizmasında en sık etkilenen eklemler el ve ayak eklemleri, el ve ayak bilekleri ve diz eklemleridir. Bazı kişilerde özellikle el ve ayak eklemlerinde kalıcı hasara ve sonuçta sakatlığa neden olabilecek ”artritis mutilans" denilen ağır tablolar gelişebilir. 
  2. Omurga ve Sakroiliyak Eklemlerin Etkilenmesi: Sedef romatizmasında omurganın tutulması ankilozan spondilite benzemekle birlikte bazı farklılıkları da bulunmaktadır. Omurga tutulumu, Sedef romatizması olan hastaların ilk değerlendirmesinde olabileceği gibi ilerleyen yıllarda da ortaya çıkabilir. 

Özellikle çevresel artriti olan ve HLA-B27 genetik testi pozitif olan bireylerde omurga tutulumu daha sık görülmektedir. Bu tipteki sedef romatizması, omurgada ve sakroiliyak eklemlerde iltihaba ve sonuçta ağrı ve tutukluğa neden olur. Bu hastaların çoğunda ilk başvuru yakınması iltihabi (inflamatuvar) tipte bel ağrısıdır.

Bu tip bel ağrısının en önemli özellikleri şunlardır:

  • Kırk yaştan önce başlaması
  • Sinsi başlangıç göstermesi
  • Üç ay veya daha uzun sürmesi
  • Dinlenmeyle (özellikle gecenin 2. yarısında veya sabaha karşı) ortaya çıkması; hareketle azalması
  • Yarım saatten daha uzun süren sabah tutukluğunun/katılığının olması
  • Kortizon olmayan anti-inflamatuvar ilaçlar (KOAİİ)  iyi yanıt vermesidir.

Bu hastalar özellikle belin aşağı kısımlarında ve kalçaların arka kısmında ortaya çıkan ağrılardan yakınırlar. Ağrı, daha sonraları sırt ve boyun bölgelerinde ve göğüs kafesinde de ortaya çıkabilir. Sedef artriti olan hastaların boyun bölgelerinde önemli derecede değişiklikler oluşabilir.

Sedef romatizmasında eklemlerin haricinde sıklıkla kasların ve bacakların kemiğe yapıştığı  bölgelerde (tendonlar) ağrı ve şişlik (entezit) ortaya çıkabilir. Özellikle sabahları ilk kalkışta ortaya çıkan topuk ağrısı, entezit sonucunda gelişebilen önemli bir yakınmadır. Entezit diz çevresinde veya vücudun diğer bölgelerinde de ağrı ve şişliğe yol açabilir. Entezit, sedef artriti olan bireyleri yaklaşık ⅓’ünde görülen bir bulgudur. 

Sedef romatizmasında oluşabilecek bulgulardan birisi de parmağın tümünde şişlik olarak kendini gösteren sosis parmaktır (daktilit). Özellikle ayakta 2 ve 3. parmaklarda ve elde 2-4. parmaklarda ortaya çıkar. Eklemle beraber çevre dokuların da sürece katılması nedeniyle ortaya çıkar. Hastalık için tipik bulgulardan biridir.
Sedef hastalığı, deri bulgularının yanı sıra tırnakta da kendisine özgü değişikliklere neden olmaktadır. Tırnağın üzerinde toplu iğne batmış gibi çökmeler olarak tanımlanan ”yüksük tırnak”, tırnağın katmanlara ayrılması veya sararması görülebilir. Tırnak lezyonları, hastalar için kozmetik bir sorun oluşturabilir. Ayrıca tırnak tutulumu olan hastalarda, özellikle tırnağa komşu uç eklemlerde daha sık olmak üzere Sedef Romatizması da sık olarak gelişebilir.

Sedef Romatizması Cilt ve Eklemler Dışında Başka Sistemleri de Etkiler mi?

İltihaplı romatizmal hastalıklar sürecinde gelişen kalp damar hastalıkları özellikle son 10 yıl içerisinde daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Süre giden iltihap, uzun zamanda kalp damar rahatsızlıklarına neden olabilir. Kalp krizi, inme ve çevresel damar hastalıklarına yakalanma sıklığı artabilir. Sedef hastalarında, kan yağlarının yükselmesi, hipertansiyon, şeker hastalığı, obezite ve ürik asit yüksekliği de sağlıklı topluma göre daha sık görülmektedir. Kalp damar hastalıkları açısından önemli risk faktörleri olan bu değişiklikler de Sedef hastalarında kalp-damar hastalığına yakalanma riskini arttırmaktadır.

Sedef Romatizması Olan Bir Kadın Gebe Kalabilir mi?

Sedef romatizması olan kadınlarda doğurganlık ile ilgili problem olmadığı düşünülmektedir. Gebelik planlamadan önce, son 6 ay içerisinde hastalık bulgularının aktif olmaması tercih edilir. Tedavide kullanılan bazı ilaçların gebelik planlamadan en az 3-6 ay önce ilaç kesilmesi, bazı ilaçlar içinse ilaç arındırma programı uygulanması şarttır. Gebelik sırasında genel olarak hastalık aktivitesinde bir azalma ortaya çıkmaktadır.

Gebelik döneminde kesin olarak güvenilir bir ilaç yoktur. Doktorunuz gerekli gördüğünde, anne karnındaki bebeğe zarar verme riski en düşük olan ilaçları kullanabilir. Emzirme döneminde, Sedef romatizmalı hastaların %70'inde hastalık bulgularında alevlenme olabilmektedir. Doktorunuz bu dönemde de, sizin ve bebeğinizin durumuna göre tedaviyi düzenleyecektir. 

Sedef Romatizması Tanısı Nasıl Konulur?

Çoğu hastalıkta olduğu gibi Sedef Artritinde de, tanı koymada en önemli ipuçları hastalığın öyküsünden elde edilir. Sedef hastalığının deri bulgularına eşlik eden eklem ağrı ve şişliği, iltihabı, omurga ağrıları, tendon bölgelerinde iltihabi bulgular (entezit), sosis parmak bulgusu sedef romatizması tanısını akla getirir. Hastaların bir kısmında önce eklem bulguları ortaya çıkar, devam eden süreçte deri bulguları gelişir. Bu nedenle bazen doktorlar, sedef döküntüsü görmemesine rağmen hastaya Sedef romatizması tanısı koyabilirler.

Sizin kişisel öykünüzün yanı sıra kan bağı olan akrabalarımızda da bu tip yakınmaların olması tanınızın konmasına yardımcı olur.

Tanı koyma surecinde röntgen filmleri ve gerekirse manyetik rezonans (MR) görüntülemelerinden yararlanılmaktadır. EI ve ayak grafilerinde Sedef Romatizmasına özgül olan ve olmayan birçok lezyon saptanabilmektedir. Kalça röntgenlerinde, sakroiliyak eklemlerde görülen kemik değişikliklerinin(sakroiliit) varlığı, klinik bulgular eşliğinde omurga tutulumlu sedef romatizması tanısı koydurur. Ancak hastalığın ilk dönemlerinde bazı hastalarda röntgenlerde hiçbir bulgu saptanmayabilir. İşte böyle bir durumda, doktorunuz sizden Sakroiliyak bölgenin MR incelemesini isteyebilir. Bu şekilde bel ağrısı olan kişilerin bir bölümünde aktif iltihabı göstererek sürece erken tanı konabilir.

Sedef romatizmasına özgün bir laboratuvar incelemesi yoktur. Kanda bakılan eritrosit sedimantasyon hızı (ESH) veya CRP testlerindeki yükselme iltihabi bir sürecin varlığı yönünde bilgi verebilir. Ancak hastalıkları aktif dönemde olan hastalarda dahi bu testler normal bulunabilir. Ayrıca ESH veya CRP'si yüksek bulunan her hastada bunların nedeni iltihaplı romatizma olmayabilir. Çeşitli mikrobik durumlarda (örneğin diş apsesi, sinüzit vb.) veya başka nedenlerle ortaya çıkan iltihabi durumlarda da bu değerler yükselebilmektedir. İltihaplı romatizmal hastalıkların seyrinde uzun süreli iltihap ve/veya kullanılan ilaçların etkisiyle kansızlık (anemi) ortaya çıkabilir. Romatoid artrit tanısında yardımcı olan romatoid faktör testi, sedef romatizmasında genelde negatiftir.

Sedef Romatizmasının Tedavisi Nasıl Yapılır?

Sedef hastalığında ortaya çıkan deri bulguların tedavisi dermatoloji (cildiye) uzmanları tarafından yapılmakta; bu amaçla daha çok deriye uygulanan ilaçlar ve PUVA kullanılmaktadır.

Sedef romatizması tedavisinde ise iltihabi süreci ortadan kaldırabilmek için bazen birden fazla ilacın bir arada kullanılması gerekebilir. Tedavide öncelik, hastalığı baskılamada etkili olan ve yan etkileri az olan ilaçlara verilir. Eklemlerdeki aşırı ve şişliği, omurgadaki ağrı ve tutukluğu gideren ve şekil bozuklukların ortaya çıkmasını engelleyen ilaçların bazıları aynı zamanda sedef bulgularını da düzeltir.

Doktorunuz durumunuza göre kullanacağınız tedavi seçeneklerini belirleyip sizin de görüşlerinizi alarak tedavinize başlayacaktır.

Sedef Romatizmasının Seyri Nasıldır?

Sedef romatizması, tedavisiz kalmış bazı hastalarda sakatlık oluşturacak kadar ilerleyici bir hastalık olarak seyredebilir. Sedef romatizmalı hastalarda, esas olarak kalp-damar rahatsızlıklarındaki artıştan dolayı yaşam sürelerinin bir miktar azaldığı görülmektedir. Bu nedenle sedef hastalığı olan bireylerin kalp-damar hastalıkları ile ilgili takiplerini düzenli şekilde yaptırmaları ve eğer kullanıyorlarsa sigarayı bırakmaları önerilmektedir.

Bu Gıdalar Romatizma Ağrılarını Azaltıyor!

Genç, yaşlı hatta çocuklarda bile görülebilen romatizma dünya genelinde birçok insanı etkiliyor. Kronik bir rahatsızlık olan romatizmanın onlarca çeşidi mevcut. Romatizma bağışıklık sisteminin dengesiz çalışması sonucunda kendi hücrelerine saldırması ile oluşur. Eklemlerin iç yüzeyinde kronik iltihaplanma meydana gelir.

Romatizma nasıl geçer diye soranlar için hemen açıklayalım. Kronik bir rahatsızlık olduğundan ömür boyunca takip ve tedavi gerektirir. Romatizma eklem ağrıları ve tutukluk ile kendini gösterir. Zamanla eklemlerde kaynaşma ve hareket kısıtlılığı oluşur. Türüne göre değişmekle birlikte romatizma hastaları için düzenli egzersiz yapmak çok önemlidir.

Doktorun önerdiği ilaçların aksatılmadan, düzenli olarak kullanılmasına özen gösterilmelidir.

Bir söz vardır: “Ne yersek oyuz” Son dönemde başta fitoterapi ve bütüncül tıp uzmanları olmak üzere birçok doktor romatizma hastalarında sağlıklı beslenmenin önemine vurgu yapıyor. Bunun sebebi özellikle bazı besinlerin romatizma ağrılarını arttırırken bazı besinlerin ise hafifletmesi.

Peki hangi besinler romatizma hastalarının yaşam kalitesini arttırır, romatizma ağrılarına ne iyi gelir? Gelin, sizi fazla bekletmeden bu soruların yanıtlarına bakalım!

Romatizmaya Ne İyi Gelir? En Etkili 13 Besin

1) Balık

  • Romatizmaya ne iyi gelir sorusuna verilebilecek ilk cevap balıktır.
  • Yenilebilen balık türleri insan sağlığı üzerinde mucizevi birçok etkisi bulunan vitamin, mineral ve bileşenler içerirler.
  • Omega 3 doymamış yağ asitleri bakımından zengindirler. Omega 3 doymamış yağ asitlerinin en önemli faydası vücuttaki iltihap ile mücadele etmesidir.
  • Özellikle ülkemizde bolca bulunan hamsi ile somon, ton balığı, sardalya ve uskumru romatizma hastalarına en çok önerilen balık türleridir.
  • Romatizma ağrılarından muzdaripseniz haftada 3 kez balık yemeyi ihmal etmeyin.
  • Düzenli olarak balık tüketemiyorsanız doktorunuza danışarak balık yağı takviyesi alabilirsiniz.

Balık Mevsimi Listesi – Hangi Ayda Hangi Balık Yenir? 12 Ay 12 Tarif

balık

2) Nar

  • Nar ve nar özünün içinde bulunan flavonoid antosiyan bileşeni iltihap ile mücadelede oldukça etkilidir.
  • Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda özellikle nar özünün kemiklerde meydana gelen iltihabı önlediği ve azalttığı gözlenmiştir.
  • Düzenli olarak nar yiyerek ya da nar suyu içerek romatizma ağrılarınızın şiddetini azaltabilirsiniz.

Narın Faydaları Nelerdir? Neye İyi Gelir? Besin Değerleri

nar

3) Yumurta

  • Yumurta içerisindeki B vitamini ve sülfür sayesinde kas, eklem, kıkırdak ve bağ dokularının gelişmesini sağlar.
  • Kemik sağlığını korur.
  • Romatizma hastaları düzenli olarak yumurta tükettikleri takdirde hem ağrıları azalır hem de kemikleri güçlenir.
  • Tabii ki organik, gezen tavuk yumurtası tercih etmeye özen gösterilmelidir.

Yumurtanın Sarısı Mı Daha Sağlıklı Beyazı Mı?

yumurta

4) Keten Tohumu

  • Keten tohumu yüksek oranda omega 3 – omega 6 yağ asitleri ve lignan ihtiva eder.
  • Lignan, lif gibi sindirim dostu, yararlı bir maddedir.
  • Keten tohumu benzersiz içeriği sayesinde hem ağrıları hafifletir hem de eklemlerin sertleşmesini azaltır.
  • Düzenli olarak kullandığınız ilaçlar varsa keten tohumu tüketmeden önce doktorunuza danışmanızı öneririz.

Keten Tohumu Faydaları Nelerdir? Ne İşe Yarar? Zayıflatır Mı?

keten tohumu

5) Zencefil

  • Antienflamatuar bir baharat olan zencefil, iltihap ile mücadelede oldukça etkilidir.
  • Zencefili çay olarak tüketebilir ya da yemeklerinize ekleyebilirsiniz.
  • Zencefil aynı zamanda bağışıklığı güçlendirir ve üst solunum yolu hastalıklarına iyi gelir.

Zencefil Faydaları, Çayından Macununa Mucize Etkileri

zencefil

6) Zerdeçal

  • Zerdeçal da tıpkı zencefil gibi iltihap ile mücadelede çok etkilidir.
  • Sadece romatizma ağrılarını hafifletmek ile kalmaz, kanserden diyabete kadar birçok sağlık sorununa iyi gelir.
  • Bağışıklığı güçlendirir.
  • Beslenme rutininize zerdeçalı dahil ederek romatizma ağrılarını büyük oranda hafifletebilirsiniz.

Zerdeçalın Faydaları: Az Bilinen 11 Özelliği

zerdeçal

7) Çilek

  • En lezzetli yaz meyvelerinden biri olan çilek, içeriğindeki salisilik asit sayesinde romatizma ağrılarına da iyi geliyor.
  • Mevsim yaz ise doya doya, bol bol çilek tüketebilirsiniz.

Çilek Faydaları – En Sevdiğiniz Meyve Olacak 10 Muhteşem Özelliği

çilek

8) Kelle Paça Çorbası ve Kemik Suyu

  • Romatizma hastalığının en önemli sebeplerinden biri de vücuttaki kolajen üretiminin azalmasıdır.
  • Bol miktarda kolajen içeren kemik suyu ve kelle paça çorbasını hayatınıza dahil ederek romatizma ağrılarınızı hafifletebilirsiniz.
  • Kemik suyunu hazırlayıp buzluğa atarsanız dilediğiniz zaman yemeklerinize ilave edebilirsiniz.

Kelle Paça Çorbası Tarifi (Videolu)

9) Probiyotik Besinler

  • Bağırsak dostu probiyotik besinler vücuttaki iltihabı önleme ve azaltma konusunda oldukça etkilidir.
  • Romatizma hastaları sirke, turşu, yoğurt, kefir, boza gibi probiyotik besinleri daha fazla tüketmeye özen göstermelidir.

Probiyotikler: Faydaları Nelerdir? Hangi Besinlerde Bulunur?

probiyotik

10) Maydanoz

  • Yapılan araştırmalarda flavonoid luteolin içeren maydanozun iltihabı önlediği ortaya konmuştur.
  • Antienflamatuar bir besin olan maydanoz hem ağrıları hafifletir hem de eklem sertliğini yok eder.

Maydanozun Faydaları – Hiç Duymadığınız Her Derde Deva 13 Özelliği

maydanoz

11) Yeşil Çay

  • Antioksidan içeriği yüksek bir besin olan yeşil çay romatizma hastaları için ideal bir içecektir.
  • Günde bir bardak yeşil çay içmek eklem ağrılarını büyük oranda azaltır.
  • Romatizma hastasıysanız siyah çay ve kahveyi bir kenara bırakıp yeşil çaya fırsat tanıyabilirsiniz.

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Zayıflatır Mı? Ne Zaman İçilmeli?

yeşil çay

12) Ananas

  • Yüksek oranda C vitamini içeren ananas içeriğindeki bromelain enzimi sayesinde iltihabı, yangıyı ve eklem şişliğini azaltır.
  • Romatizmanın sebep olduğu şikayetleri minimize etmek için ananas tüketebilir veya suyunu içebilirsiniz.
  • Düzenli olarak kullandığınız herhangi bir ilaç varsa ananas tüketimi konusunu mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Ananas ilaç ile etkileşime girerek farklı etkiler yaratabilir.

Vitamin Deposu Tropikal Ananasın 10 Faydası

ananas

13) Isırgan Otu

  • Romatizma iyi gelen bitkiler denildiğinde genellikle ısırgan otu önerilir.
  • Bunun sebebi ısırgan otunun yangı giderici özelliğidir.
  • Hastalığınızın aktif olduğu dönemlerde ısırgan otu çayı tüketerek yangı ve ağrıyı hafifletebilirsiniz.

Isırgan Otu Çayı Nasıl Yapılır? Faydaları Nelerdir? Zayıflatır Mı?

ısırgan otu

Romatizma Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Eklem Ağrıları Neden Olur? Ne İyi Gelir?

Menisküse İyi Gelen 5 Bitkisel Tedavi Yöntemi

Boyun Kireçlenmesine İyi Gelen 9 Bitkisel Tedavi

Diz Ağrısına Ne İyi Gelir? Ağrılarınıza Son Verecek 7 Bitkisel Çözüm

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır