iltihaplı yere iğne batırılırsa / Proloterapi, Proloterapi İstanbul | Elitium

Iltihaplı Yere Iğne Batırılırsa

iltihaplı yere iğne batırılırsa

Diş apsesine ne iyi gelir, nasıl ge&#;er? Diş apsesini patlatmak ve delmek zararlı mı?

Ağız ve diş sağlığına dikkat edilmemesi birçok diş problemine davetiye çıkarmaktadır. Diş ağrısına sebep olan bu rahatsızlıklardan biri de diş apsesidir. Diş apsesinden şikayet edenler nelerin diş apsesine iyi geldiğini araştırıyorlar. Diş apsesine ne iyi gelir? Nasıl geçer? Diş apsesini patlatmak ve delmek zararlı mı? Gibi bilinmesi gerekenleri sizler için derledik. Diş apsesi, diş etlerinde bir bakteriyel enfeksiyon neticesinde meydana gelen içi irin dolu oluşumlardır. Dişin farklı bölümlerinde ortaya çıkabilmektedir. Kulak ya da boyun bölgesine yayılan şiddetli ağrılara yol açabilmektedirler. Bu açıdan etkili bir şekilde tedavi edilmeleri son derece önemlidir.

Diş apsesi ve türleri

Diş apsesi, diş etlerinde ya da diş köklerinde irin birikmesi ile oluşur. Orta veya şiddetli ağrılara sebep olur. Diş apsesine, cilt yüzeyinin altındaki bakteriyel bir enfeksiyon sebep olmaktadır. Diş apsesinin görünüşü sivilceyi andırır. Periapikal ve periodontal apse olmak üzere iki türü bulunur. Periapikal apse, diş üzerinde görülen apsedir. Bu apse türü, diş kökünün ucunda meydana gelmektedir. Periodontal apse, diş etlerinde görülen apsedir. Diş eti ve diş arasına yiyecek sıkıştığı zaman bu durum diş etinin altında ve kemikte bakteri birikimine yol açar. Bu da diş eti apsesine neden olmaktadır.

Diş apsesinin belirtileri nelerdir?

- Ateş

- Ağız kokusu

- Uykusuzluk

- Ağır durumlarda yüzde şişlik

- Ağır durumlarda lenf bezlerinde şişme

- Etkilenen bölgeye ısı ya da basınç uygulandığı zaman artan ağrı

- Genel rahatsızlık ve sıkıntı

- Keskin, aşırı ya da zonklayan ağrı

- Hastanın ağzını açmakta zorluk çekmesi

Diş apsesine ne iyi gelir?

Diş apsesi, ağrılara yol açan bir rahatsızlıktır. Aspirin gibi ağrı kesiciler diş apsesinin neden olduğu ağrılar için içilebilir. Ağrılı yere kolonyalı pamuk koyma ise bilinen en eski tedavi yöntemlerinden biri olsa da zararlı olabilir. Diş apsesinin iyileşmesi için çok sıcak ve çok soğuk yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır. Yumuşak bir diş fırçası diş fırçalarken kullanılmalıdır. Tuzlu su ya da sirkeli su ile gargara yapılmasının diş apsesine iyi geldiği belirtilmektedir. Sarımsak ile tampon yapılması da sarımsağın anti bakteriyel özelliği ile birlikte etkili yöntemler arasındadır.

Evde uygulanabilen yöntemlerden biri de karbonatı bir miktar su ile karıştırarak gargara yapmaktır. Diş apsesi ağrısı için karanfil de tercih edilebilir. Çiğnenebilen karanfillerden birkaç adet alınarak ağrıyan bölgeye konulur. Başka bir uygulama ise karanfil yağının bir pamuğa konularak ağrıyan yerde bekletilmesi şeklindedir. Yine diş apsesi ağrısını geçirmek için tuz ile ovulan bir dilim salatalık ağrıyan yere konularak bekletilmektedir. Dışarıdan ağrıyan tarafta bulunan yanağa buz koyulması da diş apsesinin sıkıntılarına faydalı olan uygulamalardan biridir.

Diş apsesi nasıl geçer?

Diş apsesi, enfeksiyon kaynaklı bir diş problemi olduğu için tıbbi tedavisi son derece önemlidir. Bu yüzden diş apsesinin kısa sürede geçmesini isteyenler mutlaka uzman bir diş doktoruna başvurmalı ve doktor tarafından reçetelenen ilaçları ve uygulamaları söylenildiği şekilde yerine getirmelidir. Özellikle enfeksiyonun iyice yayıldığı durumlarda uzman doktor müdahalesi şarttır.

Diş apsesi tedavisinde ilk önce apsenin ortadan kaldırılması hedeflenir. Apse ile iltihaplanan bölgeye müdahale edilmemektedir. Apsenin şişliği indikten sonra hala iltihabın mevcut olduğu göz önünde tutulmaktadır. Apse yapan diş çekilmez ve uzun süreli antibiyotik kullanımı önerilmektedir.

Tıbbi tedavi yöntemlerinin dışında çeşitli doğal tedavi yolları da diş apsesinin geçmesine yardımcı olabilmektedir. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir:

Nane çayı: Bazı uzmanlara göre ıslak, soğumuş nane çayı poşetlerini apseli diş üzerine koymak, diş apsesinin yol açtığı ağrıları hafifletici bir etki doğurmaktadır.

Tuzlu su ile çalkalama: Ağzın ılık tuzlu su ile çalkalanması, iltihaplı bölgeden bakterilerin temizlenmesine yardımcı olmaktadır. Ağrıdan yakınan kişiyi de rahatlatır.

Adaçayı ile gargara: Evde hazırlanan adaçayı ile yapılan gargara, ağız kokusunu gidermekle birlikte hissedilen ağrıyı da azaltmaktadır.

Sarımsak: Sarımsak doğal bir antibiyotik olarak diş apsesi ağrılarının giderilmesinde etkili olmaktadır. Sıklıkla tüketilebilir.

Diş apsesinin kısa zamanda geçmesi için ağız ve diş bakımına ve hijyenine son derece önem verilmelidir. Diş ipi kullanma alışkanlığı edinilmeli ve dişlerin günlük bakımı düzenli yapılmalıdır. Bol bol sıvı tüketilmelidir. Diş hekimi kontrolleri de ihmal edilmemelidir.

Diş apsesine iyi gelen başlıca bitkiler; papatya, karabaş otu, adaçayı, karanfil yağı, zerdeçal, Aloe vera ve ekinezya olarak sıralanabilir.

Diş apsesini patlatmak ve delmek zararlı mı?

Apse tedavisinde dikkat edilmesi gereken iki önemli husus vardır. Birinci husus, apseli dişe hekim müdahale etmelidir. Kişi apse yapan dişine, apseyi patlatmak ve delmek için kesinlikle müdahale etmemelidir. Kişinin apseli dişe müdahalesi apseyi patlatması ya da delmesi zararlı sonuçlar doğuracağından yapılmaması gereken bir harekettir. İlerleyen dönemde iltihabın tekrar oluşmasına da sebep olmaktadır. İkinci olarak dikkat edilmesi gereken husus, diş apsesi olan kişinin kulaktan dolma bilgilerle ilaç tedavisi uygulamamasıdır.

Diş apsesi rahatsızlığı olan bir kişi, miktar ve dozajını bilmeden ilaç tedavisini kendi başına uygulamamalıdır. Çünkü bu şekilde yapılacak gelişigüzel bir tedavi diş apsesinin iyileşmesinden ziyade daha da kötüye gitmesine de sebep olabilir. Sağlık için bir risk ve tehlikeli durum yaratabilir. Diş apsesi tedavisinde kullanılacak tıbbi ilaçlar, doktorun reçete ettiği ilaçlar olmalı ve doktorun kontrolünde ve belirttiği dozlarda kullanılmalıdır. Diş apsesinin iyileşme süreci de doktorlar tarafından takip edilmelidir.

Kuru İğne Tedavisi

Kuru İğne Tedavisi Nedir?

Fizik tedavi ve rehabilitasyon tedavileri arasında yer alan “Kuru iğne yöntemi” kronik kas iskelet sistemi hastalıkları ve bu hastalıklara bağlı oluşan ağrı ve hareket kısıtlılıklarının tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Tedavide ince enjeksiyon iğneleri kullanılır ve bu iğneler ilaç içermez. Kasta oluşan sertleşmeler, iğnenin mekanik etkisinden faydalanılarak giderilmeye çalışılır. Fibromiyalji, kronik kas ve iskelet sistemi hastalıkları ve bu hastalıklara bağlı oluşan ağrı ve hareket kısıtlılıklarının tedavisinde son dönemde sıkça kullanılan kuru iğne tedavisinin, ince ve çeşitli boylarda iğneler sayesinde kaslara uyarı vererek yapılmaktadır.

Kuru İğne Tedavisi Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır?

Boyun ağrısı, sırt ağrısı, bel ağrısı, omuz hareket kısıtlılığı ve omuz ağrısı, miyofasiyal ağrı sendromu, fibromiyalji sendromu, tenisçi ve golfçü dirseği, ağrılı kas spazmlarında; aynı pozisyonda sabit durma sonucu oluşan ağrılarda (bilgisayar kullanımı gibi), duruş bozukluğu ya da skolyoza bağlı oluşan kas gerginlikleri sonucu oluşan ağrılarda; el, dirsek, omuz, topuk ve kalça tendinitlerinde, spor yaralanmalarında ve rehabilitasyonunda, çene eklemindeki tetik noktalara bağlı oluşan ağrılarda, travma sonrası omurga ağrılarında kuru iğne yöntemine başvurulur. Kasların etkilenme durumuna göre tek iğne uygulaması yapılabileceği gibi çoklu iğne uygulamaları da yapılabilir.

Kuru İğne Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kas tutulmalarında kasta spazm ve tetik noktalar oluşur; bunlar halk arasında kulunç olarak tarif edilir. Kuru iğnelemede bu kulunçların içine iğne batırılır ve birkaç saniye beklenilir; bu sayede spazmın çözülmesi, tetik noktaların gevşemesi hedeflenir. Bu yöntem tetik nokta aktivasyonunun giderilmesinde oldukça güvenli ve etkin bir biçimde kullanılabilir. Kuru iğne tedavisi (İMS) için çeşitli uzunlukta ve çok ince iğneler kullanılır. Kasılmış, bu nedenle ağrılı olan ve fonksiyonunu yeterince yerine getiremeyen kaslara bu özel iğneler batırılır. Kaslara uygulanan bu işlem ile kaslardaki spazmın çözülmesi, tedavinin esasını oluşturur.

Akupunktur Tedavisinden Farkı Nedir?

Akupunktur iğneleri tedavide kullanılsa da bu yöntem, akupunktur uygulamasından farklı bir yöntemdir. İğneler muayene sonucu belirlenen, direkt tetik nokta olan kasa batırılır; uygulamanın yeri hastaya ve hastalığının durumuna göre değişebilmektedir. Akupunktur uygulamasında olduğu gibi standart uygulama noktaları yoktur. İlaç içermeyen bir uygulama olduğu için alerji, ilaç etkileşimi gibi yan etkiler oluşmaz. İşlem sırasında kuru iğnelemeye bağlı ağrı duyulması, iğneler ince olduğu için genellikle minimaldir; bu ağrı duyma durumu da tetik noktaların hassasiyetine ya da kişilerin ağrı eşiğine bağlıdır. Bazı hastalar işlem sırasında hiç ağrı duymadıklarını da ifade etmektedirler.

Kuru İğne Tedavisinin Seans Sıklığı ve Sayısı Nasıl Olmalıdır?

Genellikle haftada seans uygulama yapılır. Toplam seans sayısı genellikle seans şeklinde hastanın hastalığı ve iyileşme periyoduna göre değerlendirilir. Bazı hastalarda seans yeterli olurken bazı hastalarda hastalığın şiddeti ve durumu ile ilgili olarak nadiren seans uygulama da yapılabilmektedir.

Kuru İğne Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kuru iğne tedavisi, iğne ile yapılan bir tedavi olduğu için bu uygulamayı; alanında uzman, tetik nokta yerleşimini iyi bilen hekimlerin yapması gerekir. Doğru uygulamalarla kuru iğne tedavisinin etkinlik oranları oldukça yüksektir. Başka tedavilerle birlikte ya da tek başına kullanılabilir. Başka tedavilerle birlikte kullanımında da etkinlik artabilmektedir. Doğru ve etkin bir uygulama için mutlaka ilgili branşın (Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon) uzman hekimlerine başvurulması önemlidir.

Kuru İğne Tedavisi Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kuru iğne tedavisi sonrası germe ve eklem hareket açıklığı egzersizlerinin kombine edildiği bir egzersiz programının hastaya öğretilip günlük uygulanması tedavinin etkinliğini arttırır. Steril iğnelerle yapılan uygulamadan birkaç saat sonra banyo yapılabilir, uygulama yerinin kapatılmasına gerek yoktur.

Enjeksiyonlar

Enjeksiyonlar, belirli ilaçları ağız yoluyla kullanmak yerine doğrudan sorunlu bölgeye uygulamak amacıyla yapılan bir tedavi yöntemidir. Başta hareket sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıklar olmak üzere pek çok ağrılı sendromun tedavisinde kullanılmaktadır.

Günümüzde bölgesel olarak enjeksiyon yoluyla kullanılan ilaçların en önemlileri:

Lokal Anestezikler

Enjeksiyonlar

Bu iki ilaç türünden en çok tartışılanı kortizonlu ilaçlardır. Kortizonlu ilaçlar tek başına veya lokal anesteziklerle birlikte çok çeşitli ağrılı durumları tedavi amacıyla kullanılabilirler. Örneğin el ve ayaktaki ağrılı sendromlar, fibromiyalji, donuk omuz gibi hareket kısıtlılığı ile birlikte olan durumlar, tendinit, karpal tünel sendromu, bel ve boyundaki fıtıklar, kas spazmları ve bazı eklem rahatsızlıklarında kortizonlu ilaçlardan yararlanmak mümkündür. Romatizmal hastalıkların akut dönemlerinde eklem içine de kortizon enjeksiyonları yapılabilir; ancak bu tedavi yönteminde vazgeçilemez bazı şartlar vardır.

  • Bu işin uzmanı ve deneyimli bir hekim tarafından yapılmalıdır.
  • Steril şartlara dikkat edilmelidir.
  • Eklemdeki hastalığın mikrobik olmadığı kesinlikle bilinmelidir.
  • 1 veya 2 kez yapıldığı halde istenen sonuç alınamıyorsa tekrar edilmemelidir.
  • En sık görülen diz ağrısı nedenlerinden diz artrozunda yani kireçlenmesinde, erken dönemde yapılmamalıdır.
  • Eklem içindeki veya çevresindeki yapılarda yırtık şüphesi varsa yapılmamalıdır.

Bu koşullara uyulduğu takdirde eklem içine veya eklem çevresine yapılan kortizon enjeksiyonları çok etkili bir tedavi yöntemi olup, diğer ilaçlarla ve fizik tedavi yöntemleriyle birlikte uygulanabilir.

Enjeksiyonlar

Enjeksiyonlar Hakkında

Son yıllarda artrozlu eklemlere yapılan bir başka enjeksiyon yöntemi daha geliştirilmiştir. Bilindiği gibi artroz yani eklem kireçlenmesi, kemiklerin arasındaki kıkırdağın aşınması sonucunda ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Aşınma sonucu kıkırdak yüzeyi bozulmakta ve kıkırdağı besleyen eklem sıvısının miktarı azalmaktadır. Bu kayıpları telafi etmek amacıyla etken maddesi Hiyalüronik asit olan ilaçları enjeksiyon yoluyla eklem içine vermek ve kıkırdaktaki hasarı kısmen onarmak mümkündür. Genellikle horoz ibiğinden yapılan veya sentetik yoldan elde edilen bu ilaçlar, birer haftalık aralıklarla üç kez art arda uygulanır ve 6 ayda bir tekrar edilebilir. Diğer tedavi yöntemleriyle birlikte uygulanabildiğinden hastalar tarafından tercih edilen bir şeklidir. Burada da kortizon enjeksiyonlarındaki koşullara aynen dikkat etme zorunluluğu vardır. Mutlaka bu konuda deneyimli bir uzman hekim tarafından yapılmalı, eklemde iltihap bulunmadığından emin olunmalıdır.

Bazen herhangi bir ilaç vermeden sadece aşırı artmış eklem sıvısını almak amacıyla da enjeksiyon yapılabilir. Eklem ponksiyonu adı verilen bu tedavi yönteminin amacı, travma veya romatizmal hastalıklar sonucunda artan eklem sıvısını boşaltıp eklemi rahatlatmak ve bu sıvı içinde biriken zararlı maddeleri ortamdan uzaklaştırmaktır. Bu işlemin mutlaka steril şartlar altında, deneyimli bir hekim tarafından yapılması ve enjeksiyondan sonra hastanın takip edilmesi gerekir. Şüpheli durumlarda alınan eklem sıvısı tahlile gönderilir ve içinde iltihap olup olmadığı araştırılır. Normal şartlarda eklem için hayati önemi olan eklem sıvısında aşırı artış olmadan bu işlemin yapılmaması gerekir. Aksi takdirde faydadan çok zarar meydana gelir. O nedenle bu yönteme karar verecek hekimin bilgisi ve deneyimi çok önemlidir.

İlaçlı enjeksiyon yöntemlerinden başka ağrılı noktalara, herhangi bir ilaç vermeden yalnızca iğne batırılarak yapılan bir tedavi yöntemi daha vardır. “Kuru iğne tedavisi“ adı verilen bu yöntemde ağrılı bölgeye, ilaç vermeden iğneler batırılıp çıkarılır. Amaç o bölgedeki ağrılı sinir uçlarının hassasiyetini azaltmak ve ağrı iletimini engellemektir. Uzak Doğuda binlerce yıldır başarıyla uygulanan akupunktur tedavisine benzeyen bu tedavi yöntemi son yıllarda Batı ülkelerinde oldukça yaygınlık kazanmıştır. İlaç enjekte edilmediğin ilaçlara bağlı herhangi bir yan etki söz konusu değildir. Diğer tedavilerle ve fizik tedavi yöntemleriyle birlikte kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur. Başta fibromiyalji olmak üzere, bel ve boyun fıtıklarında, ağrılı kas spazmlarında, ağrılı eklem hastalıklarının tedavisinde etkili olan bir tedavi yöntemidir.

Buna benzer bir diğer tedavi şekli “Mezoterapi”dir. Küçük uçlu enjektörlerle az miktardaki lokal anestezik maddelerin vücuda belirli noktalardan enjekte edilmesiyle yapılan bir tedavi yöntemidir. Kullanılan ilacın miktarı çok az olduğundan ilaca bağlı yan etkiler görülmez. Uygulama sırasında steril koşullara dikkat edilmesi, iltihap şüphesi olan bölgelere ve açık yaraların yakınına yapılması gerekir.

Mezoterapi’ye benzer şekilde uygulanan, ancak lokal anestezikler yerine dekstroz solüsyonu kullanılarak yapılan bir diğer enjeksiyon tedavi yöntemi “Proloterapi” dir. Küçük uçlu enjektörlerle ağrılı bölge çevresine yapılan bu tedavi şeklinin de deneyimli hekimler tarafından uygulanması gerekir. En çok uygulandığı durumların başında kronik romatizmal hastalıklar, bel-boyun ağrıları, kas spazmları ve fibromiyalji gibi ağrılı rahatsızlıklar gelir.

Enjeksiyonlar ile sorunlarınızla ilgili bilgi almak için hemen bizi arayın. 76 86

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır