Çeviri uygulamasında , desteklenen diller arasında metin, ses ve yazışma çevirisi yapabilirsiniz. Tamamen aygıtta, internet bağlantısı bile olmadan çeviri yapmak için dilleri indirebilirsiniz.
Not: Çeviri, desteklenen dillerde kullanılabilir. iOS ve iPadOS Özelliklerinin Kullanılabilirliği web sitesine bakın.
Metin, konuşma veya görüşme çevirisi yapmadan önce çeviri yapmak istediğiniz dilleri seçtiğinizden emin olun.
Çeviri yapmak istediğiniz dillleri seçmek için iki dilin yanındaki oklara dokunun.
Yazmaya başlamak için dillerden birine dokunun veya konuşmak için mikrofonu kullanın.
Hangi dilden çeviri yapıyorsanız onun yanında görünür.
Giriş dilini değiştirmek için diğer dile dokunun.
Çeviri’ye dokunun, çeviri yapılacak dilleri seçin, sonra aşağıdakilerden birine dokunun:
Metni çevirme: “Metin girin”e dokunun, bir ifade yazın (veya metin yapıştırın), sonra Git’e dokunun.
Konuştuklarınızı çevirme: simgesine dokunup ardından bir ifade söyleyin.
Not: simgesi, hangi dilden çeviri yaptığınızı gösterir. Giriş dilini değiştirmek için diğer dile dokunun.
Çeviri gösterilirken aşağıdakilerden herhangi birini yapın:
Sesli çeviriyi çalma: simgesine dokunun.
İpucu: Çalma hızını ayarlamak için simgesini basılı tutun.
Çeviriyi favori olarak kaydetme: simgesine dokunun.
Bir sözcüğü sözlükte araştırma: simgesine dokunun, sonra tanımını görmek istediğiniz bir sözcüğe dokunun.
Çeviriyi başka birine gösterme: simgesine dokunun.
İpucu: Yakın geçmişinizi görüntülemek için çeviriyi aşağıya kaydırın.
iPhone, yazışmanın her iki tarafından çeviri metin balonlarını gösterir. Yazışmalar, indirilen diller için internet bağlantınız olmadığında veya Aygıtta Çeviri Modu açıkken çalışır.
Yazışma’ya dokunun.
simgesine dokunun, sonra iki dilden birinde konuşun.
İpucu: Her bir kişi konuşmadan önce mikrofon düğmesine dokunmadan bir yazışmayı çevirebilirsiniz. simgesine dokunun, Otomatik Çeviri’ye dokunun, sonra yazışmayı başlatmak için simgesine dokunun. iPhone konuşmaya başladığınız ve durduğunuz zamanı otomatik olarak algılar.
Yüz yüze sohbet ederken simgesine dokunun, sonra herkesin yazışmayı kendi tarafından görebilmesi için Yüz Yüze’ye dokunun.
İnternet bağlantınız olmadığında veya Aygıtta Çeviri Modu açıkken çeviri yapmak için dilleri indirin.
Ayarlar > Çeviri bölümüne gidin.
İndirilen Diller’e dokunun, sonra indirmek istediğiniz dillerin yanındaki simgesine dokunun.
Aygıtta Çeviri Modu’nu açın.
Ayrıca bakın:iPhone’daki uygulamalarda metin çevirisi yapmaiPhone’daki Çeviri uygulamasında kamera ile metin çevirisi yapma
By Yuliya Geikhman and Canan VanerLast updated:
Dünyada milyonun üzerinde kitap var.
Her yıl, İngilizce konuşulan ülkelerde yarım milyon civarında yeni kitap yayınlanıyor. İngilizce yazılmış diğer metinleri sayamıyoruz bile!
Çevrimiçi olarak rakamlar daha da etkileyici: Tahminlere göre, günde iki milyonun üzerinde yeni blog yazısı yayınlanıyor ve Wikipediada şu anda beş milyonun üzerinde İngilizce makale var.
Bu epey bir içerik demek!
Demek ki, İngilizce okuyacak çok şeyiniz var; peki, ama bunları okumayı nasıl öğreneceksiniz?
Endişelenmeyin, bu yazıdaki ipuçlarını kullanarak istediğiniz her şeyi okumayı öğrenebilirsiniz.
Çünkü okuma becerisi öğrenilebilen bir beceridir ve zamanla geliştirilebilir.
Bu yedi teknikle İngilizce okuduğunuz şeyleri daha iyi anlayabilirsiniz seviyeniz ne olursa olsun. Özellikle daha zorlayıcı metinlere geçtiğinizde, bu sistemin size büyük yardımı dokunacak.
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
İngilizce okumayı öğrenirken en iyisi okuma seviyenizin biraz üzerindeki metinleri okumaktır.
Bu da sizin için biraz zor olan makale ya da kitapları okumanız anlamına gelir. Metinlerdeki bazı kelimeler ve cümleler size tanıdık gelmeyebilir veya sizin için biraz zorlayıcı olabilir, ama yine de metnin neden bahsettiğini anlayabilirsiniz.
Peki, neden rahatça okuyabildiğiniz seviyenin üzerinde okumalısınız? Kolay bir şey okumak eğlenceli olabilir, fakat yalnızca kolay metinleri okursanız, kendinizi geliştiremezsiniz. Zaman zaman daha kolay bir şeyler okumak iyi bir fikir olabilir, ancak bu sizi bir sonraki seviyeye taşımaz. Size kolay gelenin hemen üzerinde bir seviyeyi okuyarak her seferinde biraz daha fazlasını öğrenmek için kendinize meydan okumuş olacaksınız.
Bu yolla okuma seviyenizi gittikçe daha da yükseltebilirsiniz. Farkına bile varmadan, size önceden biraz zor gelen bir metin artık kolay gelmeye başlar!
Yine de, kendinizi seviyenizin çok üzerindeki bir şeyi okumaya zorlamayın eğer bunu yapmak zorunda değilseniz. Fazla zor bir metin üzerinde çalışmak oldukça sinir bozucu olabilir. Bu yüzden amaç biraz zorlayıcı olan fakat çok da zor olmayan bir metin bulmaktır.
İster kolay bir şey, ister zor veya tam seviyenize uygun bir şey okuyor olun, işte size okumanızı kolaylaştırmak için atabileceğiniz bazı adımlar (üstelik daha okumaya bile başlamadan!).
yılında, gazeteci Nicholas Carr, The Atlantic dergisinde Is Google Making Us Stupid? yani Google Bizi Aptallaştırıyor mu? başlıklı bir makale yazdı. Makale Googleın ve internetin okuma ve düşünme biçimimizi nasıl değiştirdiği ile ilgiliydi. Bu makale günümüz teknolojisinin beyinlerimizin çalışma biçimini nasıl değiştirdiğine dair ilginç bir bakış açısı getirse de, İngilizce öğrenenler için oldukça zor bir parça.
Size kolay ya da zor herhangi türden bir metni nasıl okuyacağınızı göstermek için, öğrenme ipuçlarımızı Carrın bu makalesinin (biraz değiştirilmiş) iki paragrafı üzerinde uygulamalı olarak göstereceğiz.
Bu iki paragraf aşağıda. Şimdi bu paragrafları okumaya çalışın, ancak eğer anlamazsanız endişelenmeyin. Size söz veriyoruz, bu yazının sonunda anlayacaksınız!
Reading is not an instinctive skill for human beings. It’s not etched into our genes the way speech is. We have to teach our minds how to translate the symbolic characters we see into the language we understand. And the media or other technologies we use in learning and practicing the craft of reading play an important part in shaping the neural circuits inside our brains.
Experiments demonstrate that readers of ideograms, such as the Chinese, develop a mental circuitry for reading that is very different from the circuitry found in those of us whose written language employs an alphabet. We can expect as well that the circuits woven by our use of the Net will be different from those woven by our reading of books and other printed works.
Yukarıdaki parçada bilmediğiniz bazı İngilizce kelimeler fark etmiş olabilirsiniz. Metni anlamak için bazı kelimeler diğerlerinden daha önemlidir (bunları ikinci ipucumuzda daha ayrıntılı bir şekilde öğreneceğiz). Metni okumadan önce bilmediğiniz kelimeleri tespit etmek için metne hızlıca göz gezdirin ve kelimelerin yanına tanımlarını da yazdığınız bir liste oluşturun.
Okuduğunuz metinlerde öncelikli olarak aramanız gereken kelimeler:
İşte size örnek metnimizden çıkarılabilecek bir örnek kelime listesi:
1 numaralı ipucunda da bahsettiğimiz gibi, bir metni anlamak için bütün kelimelerini bilmenize gerek yok. Her bir kelimenin anlamını bulmak için durmak zaman alır ve metni anlama sürecinde dikkatinizi dağıtır.
Bilmediğiniz bir sözcükle karşılaştığınızda, kendinize o sözcük olmadan da cümleyi anlayıp anlayamadığınızı sorun.
Örnek metnimizde, ilk paragrafın son cümlesi şöyle diyor:
“And the media or other technologies we use in learning and practicing the craft of reading…”
Craft kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyor olabilirsiniz, fakat aslında bilmenize de gerek yok! Bu kelimenin üzerinde durmasanız da cümleyi anlayabilirsiniz: And the media or other technologies we use in learning and practicing reading
Eğer merak ediyorsanız, craft bir şeyi yapma veya yaratma becerisi, yani zanaat anlamına gelir. Artık bunu biliyorsunuz!
Cümlelerin en harika yanı, yeni kelimelere bir bağlam kazandırmalarıdır. Bu, bilinmeyen bir kelimenin etrafında anlamını açıklığa kavuşturacak başka kelimeler olduğu anlamına gelir. Bilinmeyen kelimeden önce ve sonra gelen sözcüklere bakarak genel bir anlam çıkarabilirsiniz.
Örneğin, ilk paragrafın son cümlesinin sonunda “neural circuits inside our brains,” yazıyor ve siz neural circuits nedir bilmiyorsunuz. Cümlenin bu kısmı sizin için, beynimizin içindeki neural circuits şeklinde. Ancak cümlenin gerisine bakarak, en azından neural circuits denilen şeyin beynimizin içindeki bir şey olduğunu anlayabilirsiniz.
Eğer okumaya başlamadan önce bir kelime listesi yaptıysanız, circuit kelimesinin devre anlamına geldiğini zaten biliyorsunuzdur. Bu yüzden neural circuit tamlamasının düşündüğümüzde, hareket ettiğimizde veya bir şey öğrendiğimizde beynimizdeki sinyallerin aldığı yol olduğunu tahmin etmiş olabilirsiniz. Eğer tahmininiz buysa, haklısınız!
İngilizcedeki çoğu sözcüğün oluşumunda Latince, Yunanca ve başka birtakım dillerden faydalanılmıştır.
Ön ekler sözcüklerin başına gelen sözcük parçalarıdır. Ön eklere örnek olarak şu ikisini verebiliriz:
Son ekler kelimelerin sonlarına gelirler. Son eklere örnek olarak şu ikisini verebiliriz:
Kökler ön ve son ekleri çıkardığınızda kelimede geriye kalan kısımlardır. Kök, kelimenin esas anlamını veren ana bölümüdür. Örneğin:
Bicycle ve biology kelimelerinin başında aynı bi varmış gibi görünüyor. Ancak bu tam olarak doğru değil. Bi ve bio iki farklı Latince kelimeden gelir. Bu yüzden yeni bir kelimeye bakarken dikkatli olun. Ön ekler, son ekler ve kökler oldukça kullanışlı olabilir, ancak bunlara bakmak yalnızca bir kelimenin muhtemel anlamını çıkartmanın bir yoludur.
İki örnek paragrafımızda Latince kökenlerinden tanıyabileceğiniz birkaç kelime var:
Artık kelimelerin tek başlarına anlamlarını bildiğinize göre, bu yeni bilgiyi tam cümlelere uygulayabilirsiniz. Bazı cümleleri takip etmek zor olabilir çünkü uzun olabilirler veya karmaşık bir yapıları olabilir. Onları daha küçük parçalara bölerek anlaşılması daha kolay hale getirebilirsiniz. Cümleleri virgüllere göre veya ifade ettikleri düşünce ve fikirlere göre ayırabilirsiniz.
İkinci paragrafın ilk cümlesi oldukça uzun:
Experiments demonstrate that readers of ideograms, such as the Chinese, develop a mental circuitry for reading that is very different from the circuitry found in those of us whose written language employs an alphabet.
Bu cümleyi bölüp parça parça ele almaya çalışın. Her bir parçayı kendi kelimelerinizle yeniden ifade etmek faydalı olabilir. Aşağıda, cümlenin parçalarını hem İngilizcede farklı bir şekilde ifade edilmiş şekilde, hem de Türkçe karşılıkları ile göreceksiniz. Yukarıdaki cümleyi bölersek, ortaya şöyle bir şey çıkar:
Cümlenin farklı bölümlerini anladığınıza göre, artık cümleyi kendi sözcüklerinizle bir araya getirebilirsiniz:
Araştırmalar alfabe yerine karakterleri okuyan insanların (örneğin, Çinliler) alfabe kullanan insanlarınkinden daha farklı beyin yolları vardır.
Bakın, cümle göründüğü kadar karmaşık değilmiş!
Her bir cümleyi anlamak iyi bir başlangıç, ancak artık sıra bütün cümleleri birbirine bağlayıp metnin tamamını anlamakta. Bunu bağlantılı sözcük ve fikirlere bakarak ve nasıl bir araya geldiklerini anlayarak yapabilirsiniz.
Bunu yapmanın bir yolu, tekrarlanan kelime ve ifadelere bakmaktır. Bu metot, örneğimizde işe yarıyor çünkü circuit kelimesi yalnızca iki paragrafın içinde bile pek çok kez tekrarlanıyor.
İlk paragraf, okuma biçimimizin beynimizin (sinir devrelerini kullanarak) bilgileri anlamlandırma yolunu değiştirdiğini belirtiyor. İkinci paragraf ise bunun daha belirgin bir örneğini veriyor. Bu paragraf, alfabe kullanarak okuyan insanların ve ideogram kullanarak okuyan insanların çok farklı beyin devrelerine sahip olduğunu ifade ediyor.
Sizin okuduğunuz metinde tekrarlanan sözcükler olmayabilir. Bu durumda, koyu yazılmış kelimelere,italik yazılmış kelimelere veya tırnak işaretleri arasında bulunan diyaloglara dikkat edebilirsiniz.
Eğer kurgu okuyorsanız, karakterlerin başına gelen şeyler ve onların bu olaylara verdiği tepkilere dair bir ipucu bulmak için duygulara bakabilirsiniz. Kurgu-dışı metinlerde, bilgileri zihninizde organize edebilmek için before, then ve soon after (sırasıyla önce, sonra ve çok geçmeden) gibi zamanla ilgili kelime ve ifadelerden yardım alabilirsiniz.
Metnimizde yalnızca circuit kelimesini takip ederek, neredeyse bütün metni anlıyorsunuz. Geriye yalnızca bir ipucumuz daha kaldı.
Kelimeleri anlıyorsunuz. Cümleleri anlıyorsunuz. Hatta fikirleri de anlamaya başlıyorsunuz. Şimdi durun! Metni bir kez daha okuyup özetlemeye çalışın. Ana noktaları ve fikirleri kendi kelimelerinizle ifade edin.
Bu yedi ipucundan faydalanarak metni adım adım ele aldıktan sonra, ilk kez tam anlamıyla okuduğunuzda çok daha iyi anlamanız gerekir. İşte size metnin daha basit kelimelerle oluşturulmuş bir özeti:
Okumak doğal olarak yaptığımız bir şey değildir, bu yüzden beyinlerimizin sayfadaki harfleri asıl anlamlarına nasıl dönüştüreceğini öğrenmeleri gerekir. Nasıl ve nerede okuduğumuz beyinlerimizin bu dönüşümü yapma biçimini değiştirebilir.
Araştırmalar beyinlerimizin alfabetik bir metin okuduğumuzda, ideogram biçiminde (Çince karakterler gibi) yazılmış bir metin okuduğumuz zamankinden daha farklı yollarla çalıştığını göstermiştir. Bu da, muhtemelen beyinlerimizin çevrimiçi bir metin okuduğumuzda da, basılı bir kitap okuduğumuz zamankinden farklı çalıştığı anlamına geliyor.
Başka bir deyişle, sırf şu anda bu sözleri basılı bir sayfa yerine bir ekranda okuyarak bile beyninizin çalışma biçimini değiştiriyor olabilirsiniz. Oldukça çılgınca, değil mi?
Sizin özetiniz ve anladıklarınız, yukarıdaki özete ne kadar yakındı?
Az önce bir metni hemen hemen hiç anlamıyorken, gayet iyi anlayacak hale geldiniz. Harika bir iş çıkardınız! Artık önünüze çıkan her metni okuyabileceğinizi biliyorsunuz.
Biz aslında çok daha uzun olan bir makalenin yalnızca iki paragrafını kullandık. Siz bütün makaleyi bu şekilde, parça parça birer ya da ikişer paragraf üzerinde çalışarak okuyabilirsiniz.
Yine de bazen zorlanabilirsiniz, bu yüzden yardım istemenin normal olduğunu unutmayın! Eğer bir metnin bir kısmı size çok zor geliyorsa, anlamadığınız yeri bir arkadaşınıza, ana dili İngilizce olan birine veya bir öğretmene sorabilir, hatta Googlea makalenin başlığını yazıp yanına summary veya özet yazarak okuduğunuz makalenin bir paragraflık birkaç özetini bile bulabilirsiniz.
Örnek makalemizin yazarı Googleın bizi aptallaştırdığını düşünüyor olabilir, ancak daha akıllı olmamız için bize yardım ettiği de bir gerçek! İngilizce öğrenmeyi kolaylaştıracak pek çok şeyi orada bulabilirsiniz, size de çalışmak kalır! Okunacak tonlarca İngilizce metin sizi bekliyor!
Yuliya is a freelance writer and editor based in NYC. She's been writing professionally since and editing since and has a degree in English education that's gathering dust in a drawer. She answers to Yuliya, Julie and Hey You.
« Online İngilizce Öğretmeni mi İstiyorsun? Hayalindeki Öğretmeni Bulmak için Bu 14 Siteyi Bugün Dene!
#İngilizceÖğren: Twitterda İngilizce Öğrenmek için Mükemmel 6 Yol »