şirket hisse haczi / Anonim Şirketlerde Hisse Haczi ve Rehni Üzerine – ATLI HUKUK

Şirket Hisse Haczi

şirket hisse haczi

Anonim Şirketlerde Hisse Haczi ve Rehni Üzerine

Anonim Şirketlerde Hisse Haczi ve/veya Rehni yapılabilir mi?

Haciz ve rehin yapılabilir. Bu durum engellenemez. Şöyle ki;

Sermaye şirketlerinde ortakların sahip olduğu şirket hisseleri mali değer ifade etmeleri sebebiyle haczi kabil mal ve haklar arasında kabul edilmektedir. Bu bağlamda ortakların kişisel alacaklıları da borçlu ortak aleyhine genel haciz yolu ile ve rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatabilirler. Şirket ortaklarının şirketteki hisselerinin haczini öngören ortakların kişisel alacaklıları başlıklı TTK madde 133 şöyledir:

  1. E) Ortakların kişisel alacaklıları

(2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir.

Anonim şirketlerde nama veya hamiline yazılı hisse senedi çıkarılmış(bastırılmış) veya ilmühaber çıkarılmış ise İİK madde 88’e göre icra dairesi tarafından haczedilip muhafaza altına alınır.

Bilindiği üzere hamiline yazılı hisse senetleri dışında nama yazılı hisse senedi için senet bastırma zorunluluğu getirilmemiştir. Eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalır. Hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmamış (çıplak) pay da hisse senedi gibi her çeşit işlemin konusu yapılabilir, devredilebilir, rehnedilebilir, üzerinde intifa hakkı tanınabilir, haczedilebilir.

Saygılarımızla,

ATLI HUKUK

Av. V. Alper ATLI

Özgün Law Firm

1-HİSSE SENEDİ YA DA İLMUHABER ÇIKARTMIŞ OLAN ANONİM ŞİRKETLERDE HİSSE SENEDİ HACZİ

1.1-Halka Açık Olmayan Anonim Şirketlerde Hisse Senedi Haczi

Bir anonim şirketin nama ya da emre yazılı hisse senedi çıkartmış olması durumunda bu senetlerin ortağın kişisel borçlarından dolayı haczi mümkün bulunmaktadır.

TTK 145. maddesinin ikinci fıkrasında, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerle, anonim şirketlerde alacaklıların, borç­lularına ait bulunan hisse senetlerini haczettirebilecekleri açıkça düzenlenmiş­tir.[1]

Hisse senetlerinin borçluya teslim edilmiş olması durumunda, icra müdü­rünün şirketten borçluya ait hisseler üzerine haciz konulmasını ya da şirket pay defterine haciz hususunun işlenmesini talep etmesi mümkün değildir. Zira hisse senetleri kıymetli evrak niteliği taşımakta olduklarından, İcra ve İflas Kanunun 88. maddesi gereğince fiilen haczedilerek muhafaza altına alınmaları gerek­mektedir.[2]

Hisse senetleri borçlunun elinde değil de herhangi bir sebeple (rehin, ve­kalet, vedia vs.) üçüncü şahsın elinde bulunuyor olabilir. Böyle bir durumda senetler, “borçlunun üçüncü şahıs nezdindeki menkul malı” niteliği taşımakta olduklarından İİK.nun 89. maddesinde belirtilen prosedüre göre haczedilmeli­dir.[3]

1.2- Halka Açık Anonim Şirketlerde Hisse Senedi Haczi

a-Borsada İşlem Görmeyen Şirketlere Ait Hisse Senetlerinin Haczi

İcra İflas Kanununun, taşınır malların haczini içerir 88. Maddesi gereği, borsada işlem görmeyen anonim şirketlerin hisse senetlerinin fiilen haczedilerek muhafaza altına alınması zorunludur. İİK.’nın 89. Maddesi gereğince yani anonim şirkete haciz ihbarnamesi tebliğ etmek ve yine 94. Maddesi gereğince şirkete tebliğ ile pay defterine işlenmek suretiyle de haciz mümkün değildir. Fiili haciz ve muhafaza altına alma geçerlilik koşuludur. Hisse senetlerinin İİK. 89. Maddesi gereğince haczedilmeleri durumunda bu konuda yapılacak şikâyet süreye tabii değildir.[4]

Hisse senetlerinin hamiline ya da nama yazılı olması haczin İİK. 88. maddesine göre gerçekleştirilmesi yönünden bir farklılık getirmez. Nama yazılı hisse senetlerinin de haczi 88. Maddeye göre gerçekleştirilecektir. [5]

Fiilen haczedilen hisse senetlerinin şirket yetkilisine ya da borçlu elinde ise borçluya ya da borçlunun eşine yediemin sıfatı ile bırakılması da mümkün değildir. Böyle bir durumda hisse senetlerinin haczinin geçersizliği söz konusu olacaktır. Çünkü hisse senetlerini muhafaza altına alma koşulu gerçekleşmemiş olup, haczin geçerliliği için hisse senetlerinin muhafaza altına alınması şarttır.[6]

İcra dairesi fiilen haczettiği hisse senetlerini Adalet Bakanlığınca uygun görülen bankalardaki mevcut kiralık kasası var ise öncelikle buralarda muhafaza etmeye, yok ise icra dairesinde kasası mevcut ise burada saklamak zorundadır. (İİK m.9).

Hisse senetlerinin fiili haczi ve muhafaza işleminden sonra, icra dairesinin, hisse senetlerinin haczedildiğinin şirket pay defterine işlenmesi hususunda anonim şirkete bildirimde bulunması gerekecektir. Ancak buradaki bildirim ve dolayısıyla haczin pay defterine işlenmesi hususu haczin geçerliliği için şart olmayıp alacaklı ve 3. Şahısların menfaatlerinin korunması ve aleniyetin sağlanması açısından bildirici nitelik taşımaktadır.

Haczin Kapsamı

Anonim şirket hisselerinin haczi durumunda, haciz kapsamına kâr payı, tasfiye payı, hazırlık devresi faizi gibi haklar da girecektir. Kâr payı alma hakkı kuponlara bağlanmış ve hisse senedinden ayrılmış ve bağımsız hale getirilmiş ise bu durumda kâr payının haczin kapsamına girmesi için bunların da fiilen haczedilerek muhafaza altına alınması gerekir (İİK. m.88). Eğer kâr payı kuponları asıl senetle birlikte bulunuyor ve bağımsız hale getirilmemişse hisse senedinin haczi ile birlikte kâr payı kuponları da haczedilmiş olur ve dolayısıyla kâr payı da haczin kapsamına dahil olur.

Hisse senetlerinin rehnedilmesi halinde; kuponlar senetten ayrı ise rehnin kapsamına kâr payı girmemektedir. Rehnin kapsamına girmesi için rehin sözleşmesinde bu konuda hüküm yer almalı ve kanuna uygun olarak ayrıca rehnedilmeleri gerekir (TMK. M.959/2). Eğer kuponlar hisse senedine bağlı durumda is kâr payı da rehne dahil olmaktadır.

 b-   Borsada İşlem Gören Şirketlere Ait Hisse Senetlerinin Haczi

Halka açık bir anonim şirket hissesinin elinde bulunuyor olması durumunda herhangi bir sorun bulunmamakta olup, bu durumda icra müdürlüğü İİK’nın 88. Maddesi gereğince hisse senetlerini fiilen haczederek muhafaza altına alacaktır. Ancak çoğu zaman bu tür senetlerin borçlunun elinde değil de tedavül ya da saklama kolaylığı nedeniyle bir aracı kurum ya da İMKB (İstanbul Menkul kıymetler Borsası) üyesi bir banka nezdinde açılmış bir hesapta bulunduğu görülmektedir. Borçlunun halka açık bir anonim şirkete ait hisse senedinin haczi için bu senetlerin saklanmakta olduğu Takasbank’a ya da yatırım hesabının açıldığı ve her türlü alım-satım işlemlerinin yapıldığı İMKB üyesi bulunan Banka ya da aracı kuruma İİK’nın 89. Maddesi gereğine haciz ihbarnamesi gönderilmesi yeterli bulunmaktadır.[7]

1.3- Anonim Şirketin Hisse Senedi Yerine Geçmek Üzere İlmühaber Çıkarmış Olması Durumunda, İlmühaberlerin Haczi

Anonim ortaklıkta hisse senetleri çıkarılmadan önce, payın kolayca tedavülünü sağlamak için ilmühaberler çıkarılmış ise, ilmühaberlerin de kıymetli evrak sayılmalarının tabii sonucu olarak, haciz işlemi İİK. m.88 hükmüne göre yani fiilen haczedilerek ve icra dairesince muhafaza altına alınmak suretiyle gerçekleştirilebilecektir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da ilmühaberlerin İİK. m.88 hükmüne göre haczedilebileceği yönündedir. İlmühaberlerin fiili haczi ve muhafaza işleminden sonra, icra dairesinin, ilmühaberlerin haczedildiğinin şirket pay defterine işlenmesi hususunda anonim şirkete bildirimde bulunması gerekecektir. Ancak buradaki bildirim ve dolayısıyla haczin pay defterine işlenmesi hususu haczin geçerliliği için şart olmayıp alacaklı ve 3. Şahısların menfaatlerinin korunması ve aleniyetin sağlanması açısından bildirici nitelik taşımaktadır.[8]

2- Hisse Senedi ya da İlmühaber Çıkartmamış Olan Anonim Şirket­lerde Hisse Senedi Haczi

Bilindiği üzere anonim şirketlerde hisse senedi çıkartılma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Senede bağlanmamış olan bir ano­nim şirket hissesi de senede bağlanmış olanlar gibi üçüncü kişilere devredilebi­lir.[9]

Devir şekli ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmadığından, devir işleminin Borçlar Kanunu’nun 162. ve devamı madde­leri gereğince alacağın temliki hükümlerine istinaden yapılması gerekmektedir.

İktisadi değer taşımakta olan, başkasına devri mümkün bulunan ve hakla­rında haczedilemeyeceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmayan hak ve alacakların haczi mümkün olacağına göre, borçlunun bir anonim şirketteki senede bağlanmamış payı da haczedilebilir.

Nihayetinde borçlunun bir şirket nezdindeki hissesinin haczedilebileceği İİK m. 94’te açık olarak belirtilmiş bulunmaktadır.[10]

SONUÇ

Prensip olarak borçlu, borcu için alacaklısına karşı malvarlığı ile sorumludur. İşte bir borçlunun sahip olabileceği anonim şirket hisseleri de borçlunun haczi kabil taşınır malvarlığına dahildir ve borçlunun alacaklısı tarafından hacze konu edilebilir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 133. maddesinin ikinci fıkrasına göre, alacaklı, anonim şirketlerde borçlu ortağa ait kâr ve tasfiye payının, senede bağlanmış veya bağlanmamış hisselerinin İcra ve İflas Kanunu’nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilir. Bu haczi anonim şirket pay defterine işletebilir.

Anonim şirket hisselerine haciz tatbik edilebilmesi için, öncelikle anonim şirket ortağı olan borçluya karşı kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması gerekmektedir. Kesinleşmiş icra takibi kapsamında haczedilecek anonim şirket hisselerine yapılacak haciz uygulaması da söz konusu hissenin senede bağlanıp bağlanmamış olmasına göre farklılık gösterecektir.

Stj. Av. Sinem Akın

 

Kaynakça:

1. TTK m.145 “Bir şirket devam ettiği müddetçe ortaklardan birinin şahsi alacaklıları, haklarını ancak şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço tanzim edilmemişse alacaklı bilançonun tanzimi neticesinde borçluya düşecek kar ve tasfiye payı üzerine ihtiyati haciz koydurabilir.

2.(Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 06.02.1996 tarih, E. 1996/1547, K.1996/1654)

3. (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 06.02.1996 tarih, E. 1996/1547, K.1996/1654)

4. Doç. Dr. Umut Yeniocak, Anonim ve Limeted Şirket Hisselerinin Haczi, Ocak 2019

5. Anonim Şirketlerde Hisse Haczi, Emine Başçı Devres, Dünya Gıda Dergisi, Sayfa 82, 2018, Nisan

6. Anonim Şirketlerde Hisse Haczi, Emine Başçı Devres, Dünya Gıda Dergisi, Sayfa 82, 2018, Nisan

7.Bkz. www.takasbank.com.tr

8.Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 01.11.2004 T. 2004/18478 E. 2004/27444 K: İİK.’nun m.94/1. fıkrası açıkça, anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya ilmühaberi çıkarılmamışsa borçlunun, şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir, hükmünü getirmiş bulunmaktadır. Anonim şirketlerde hisse senedi çıkarma zorunluluğu yoktur. Hisse senedi çıkarılmış ise bu hisse senetleri İİK.’nun menkul mallarla ilgili haciz ve muhafaza hükümlerini düzenleyen 88. Maddesi uyarınca haczedilir ve muhafaza altına alınır.

9. İMKB Borsa Uyuşmazlıkları Uygulama, Örnek Kararlar ve Mevzuat s. 474 – İMKB Yayını

10. Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 01.11.2001 tarih E.2001/16851 K.2001/17585

İİK m. 94/1 “Bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi haczedilirse icra dairesi ikametgahları bilinen ilgili üçüncü şahıslara keyfiyeti ihbar eder.”

T. C. Y A R G I T A Y

12. HUKUK DAİRESİ

ESAS : 2013/7955

KARAR : 2013/17423

TARİH : 07.05.2013

● LİMİTED ŞİRKET HİSSE HACZİ

ÖZET : Alacaklı tarafından 25.07.2012 tarihinde borçlunun S.. su ürünleri Ltd. Şti firmasındaki hisselerinin haczi için Adana Ticaret Sicil memurluğuna haciz müzekkeresi yazılması talep edilmiş, ticaret sicil memurluğu haczin sicil kayıtlarına tescil edildiğini bildirmiştir. Ayrıca 3. kişi şirkete 03.08.2012 tarihli birinci haciz ihbarnamesi ile 28.08.2012 tarihli haciz müzekkeresinin gönderildiği görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere haciz tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK.nun 133/2.maddesi gereğince, borçlunun limited şirketteki ortaklık payının haczi mümkün olup, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. (6762 s. TTK m. 145, 522, 523) (6102 Türk Ticaret K m. 133, 145, 593, 595, 596)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : 6762 Sayılı TTK.nun 145 inci maddesine göre, limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, şirket devam ettiği sürece haklarını borçlu şirket ortağının şahsi mallarından, şirket bilançosu gereği o ortağa düşen kar payından ve şirket fesholunmuş ise tasfiye payından alabilir. 6762 Sayılı TTK’nun 522 ve 523 üncü maddelerinde limited şirketlerde cebri icraya ilişkin KOŞULLAR DÜZENLENMİŞTİR. Bu düzenlemeler karşısında limited şirketlerde ortağın şahsi borcundan dolayı, ortaklık payının doğrudan haczi mümkün olmayıp, sadece ortağın kar payı, masraf ve avans alacağı veya tasfiye halinde, tasfiye bakiyesine katılma hakkı haczedilebilir. 6762 Sayılı TTK’nun 522 nci maddesinde alacaklıya tanınan borçlu ortağın limited şirketteki hissesini haciz hakkı, satış isteme HAKKINDAN YOKSUNDUR. Zira, limited şirketlerde pay kural olarak bölünmez. Ancak, bunun istisnası devir veya miras yoluyla intikalde mümkün olup, pay önce bölünür, sonra devir veya intikal edilir. Ayrıca pay kavramı ortaklık hak ve yükümlülüklerinin tamamını ifade eder. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 133 üncü maddesi 6762 Sayılı TTK.nun 145 inci maddesinden farklı bir düzenlemeye YER VERMİŞTİR. Bu düzenlemeye göre, sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir. Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini DE HAİZDİR. Yapılan bu değişiklik sonucu, sermaye şirketi olan limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısına, 6762 Sayılı TTK.nın 145 inci maddesinin aksine, ortağın ortaklık payının haczini ve paraya çevrilmesini isteme HAKKI TANINMIŞTIR. Söz konusu değişiklik madde gerekçesinde; “6762 Sayılı kanundaki sermayesi paylara bölünmüş şirketlerle anonim şirketlere ve hisse senetlerine özgülenmiş bulunan ikinci fıkra “sermaye şirketleri”ibaresi kullanılarak limited şirketleri ve senede bağlanmamış payları da kapsayacak TARZDA GENİŞLETİLMİŞTİR. Haczedilecek ve paraya çevrilecek payın anonim, limited ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmaması, herhangi bir hüküm farkı yaratmaz.”ŞEKLİNDE AÇIKLANMIŞTIR. Madde gerekçesinin devamında da belirtildiği üzere, hükmün diğer bir yeniliği, haczin ve paraya çevrilmenin hangi hükümlere göre yapılabileceğinin AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASIDIR. 6102 sayılı TTK.nın 133/2 nci maddesi gereğince, limited şirketlerde borçlu ortağın payı İcra İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümlerine GÖRE HACZEDİLECEKTİR. Bu durumda, icra müdürlüğü, alacaklı tarafından borçlunun üçüncü kişi limited şirketteki hissesinin haczi istendiğinde, borçlunun hisse hakları şirkete haciz yazısı tebliğ olunarak haczedilebileceği gibi icra memuru mahalline (şirket merkezine) bizzat giderek, haczi şirkete tebliğ etmek ve pay defterine işlenmesini sağlamak suretiyle bu hususu tutanakla tespit ederek çıplak pay haczini yapabilir. Burada üzerinde durulması gereken diğer bir husus da şudur: 6102 Sayılı TTK.nun 593/2 nci maddesinde getirilen bir diğer yenilikle limited şirketlerde, esas sermaye payının, ispat aracı olan bir senede veya nama yazılı senede bağlanabilmesine İMKAN TANINMIŞTIR. Madde gerekçesinde, esas sermaye payını içeren nama yazılı senet çıkarılmasının, paya devir ve dolayısıyla dolaşım kolaylığı sağlamayacağı, 595 ve devamı hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş ve bu olanağın, limited şirket esas sermaye payını, anonim şirket payına dönüştürmeyeceği ve yaklaştırmayacağı, sadece ispatıyla gereğinde – limited şirkete ilişkin hükümler çerçevesinde- payın devrinde bazı kolaylıklar SAĞLAYABİLECEĞİ BELİRTİLMİŞTİR. O halde, limited şirketlerde pay senetleri birer ispat vasıtası niteliğinde olup, pay senedinin teslimiyle ortaklık hakkı devir ve temlik edilemez ve yine aynı nedenle bu haklar üzerine rehin ve haciz konulamaz. Pay senetlerinin kazanılmasıyla sermaye payı devralınmış olmaz. Esas sermaye payının devredilebilmesi 6102 Sayılı TTK.nun 595 ve 596 ncı maddesi hükümleri ŞARTLARINDA MÜMKÜNDÜR. Buna göre pay senedinin teslimi ortaklık hakkının devrini sağlamadığından, pay senedinin haczedilmesi borçlunun, limited şirketteki ortaklık payının haczedildiği sonucunu doğurmaz. Yukarıda da belirtildiği üzere, ortaklık payı, limited şirkete haciz yazısının tebliğiyle haczedilebileceği gibi icra memurunun mahalline (şirket merkezine) bizzat giderek, haczi şirkete tebliğ etmek ve pay defterine işlenmesini sağlamak suretiyle bu hususu tutanakla tespit ederek pay haczini YAPMASI MÜMKÜNDÜR. Yapılan bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olaya gelince; Alacaklı tarafından 25.07.2012 tarihinde borçlunun S.. su ürünleri Ltd. Şti firmasındaki hisselerinin haczi için Adana Ticaret Sicil memurluğuna haciz müzekkeresi yazılması talep edilmiş, ticaret sicil memurluğu haczin sicil kayıtlarına tesçil EDİLDİĞİNİ BİLDİRMİŞTİR. Ayrıca 3. kişi şirkete 03.08.2012 tarihli birinci haciz ihbarnamesi ile 28.08.2012 tarihli haciz müzekkeresinin GÖNDERİLDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR. Yukarıda açıklandığı üzere haciz tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK.nun 133/2 nci maddesi gereğince, borçlunun limited şirketteki ortaklık payının haczi mümkün olup, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü yönünde hüküm TESİSİ İSABETSİZDİR. Öte yandan HMK’nun 297 nci maddesinin (1). fıkrası gereği hükümde “Türk Milleti Adına” ibaresinin yazılması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da DOĞRU BULUNMAMIŞTIR.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428 inci maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

İlmühabere bağlanan şirket hissesine devirden sonraki tarihteki ve salt ticaret sicil vasıtasıyla yapılan haciz bozma sebebidir

 

Özet: Mahkemece, gerektiğinde uzman bilirkişi aracılığıyla şirketin kayıt, defter ve belgeleri incelenmek suretiyle, haciz işlemine başlanıldığı tarih itibariyle pay senedi çıkarılıp çıkarılmadığı araştırılarak, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda usulüne uygun olarak yapılmış hisse haczi olup olmadığı tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

 

T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
E: 
2014/1162 K: 2014/14068 K.T.: 12.05.2014

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi  tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Şikayetçi E., takip borçlusu M.’nin ortağı olduğu K.…. A.Ş.’deki hisselerini satın aldığını, şirket hissedarlığının ticaret siciline tescili ve işlenmesi amacıyla ticaret sicil müdürlüğüne başvurduğunda, satın aldığı hisseler üzerinde, satın almadan önce takip alacaklısı tarafından konulmuş haciz olduğunu öğrendiğini, ancak yapılan işlemin İİK’nın 94. maddesine uygun olmadığını, zira hisse haczi için icra müdürlüğünce şirkete yapılan tebligatın bila tebliğ iade edildiğini, dolayısıyla hisse haczinin şirket pay defterine işlenmediğini, bu nedenle sadece ticaret siciline yazılan müzekkereye dayalı olarak hisse haczinin yapılamayacağını ileri sürerek şirket hisseleri üzerine konulan haczin kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Mahkemece, haciz tarihinden sonra gerçekleştiği ileri sürülen pay devrinin, daha önce  konulan haczin kaldırılmasına gerekçe olamayacağından bahisle şikayetin reddine karar verilmiştir.

 

6102 Sayılı TTK’nın 133/2. maddesinde; “Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kar veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir” hükmü yer almaktadır.

 

Maddenin hükümet gerekçesine bakıldığında; “6762 ksayılı kanunun 145’inci maddesini karşılayan bu hüküm, uygulamanın gereksinimlerine cevap verecek şekilde ve Yargıtay kararlarına göre yeniden düzenlenmiştir. Birinci fıkra, eski metnin aksine, haklı ve doğru olarak sadece şahıs şirketlerine özgülenmiştir.

 

6762 sayılı Kanundaki sermayesi paylara bölünmüş şirketlerle anonim şirketlere ve “hisse senetleri”ne özgülenmiş bulunan ikinci fıkra, “sermaye şirketleri” ibaresi kullanılarak limited şirketleri ve senede bağlanmamış payları da kapsayacak tarzda genişletilmiştir.

 

Haczedilecek ve paraya çevrilecek payın anonim, limited ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmaması, herhangi bir hüküm farkı yaratmaz. Hükmün bir diğer yeniliği, haczin ve paraya çevrilmenin hangi hükümlere göre yapılabileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır. Nihayet, haczin talep halinde pay defterine işlenebileceği belirtilerek aleniyete kavuşması, bu yolla şeffaflığın sağlanmasına olanak verilmiştir” açıklamasına yer verildiği görülmektedir.

 

TTK’nın 133/2. maddesinden ve madde gerekçesindeki; “Haczedilecek ve paraya çevrilecek payın anonim, limited ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış  olup  olmaması,  herhangi bir hüküm farkı yaratmaz” ifadesinden, sermaye şirketlerinde senede bağlanmış veya bağlanmamış payların haczedilebileceğinin düzenlendiği, hacze konu olabilecek şirket hisselerinin senede bağlanmış olsun veya olmasın “İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilebileceği” belirtilmek suretiyle de haczin ne şekilde yapılabileceğinin belirlendiği görülmektedir.

 

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, hacizde, senede bağlansın veya bağlanmasın tüm paylar yönünden İİK hükümlerine atıf yapılmış bulunmaktadır. TTK’nın 133/2. maddesindeki “Sermaye şirketlerinde alacaklılar, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler” şeklindeki bu atıftan hareket edildiğinde, haczin icrası usulünün, İİK’nun taşınırların haczi hükümlerine tâbi olduğu,bu durumda şirket hisselerinin haczi için İİK’nın 88. ve 94. maddelerinin geçerliliğini koruduğu ve söz konusu maddelerde öngörülen usulün uygulanmasına devam edileceği anlaşılmaktadır.

 

Diğer yandan haczin pay defterine işlenmesi ise, hacizde bir geçerlilik şartı olmayıp, muhafaza tedbiri niteliğindedir. Nitekim TTK’nın 133. maddesinin gerekçesinde “… haczin talep halinde pay defterine işlenebileceği belirtilerek aleniyete kavuşması, bu yolla şeffaflığın sağlanmasına olanak verilmiştir” ifadeleriyle de, haczin pay defterine işlenmesinin, hacizde bir geçerlilik şartı olmayıp, aleniyeti sağlamaya yönelik muhafaza tedbiri niteliğinde olduğuna işaret edilmiştir. Maddede ” Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir” denmekte olup, senede bağlansın veya bağlanmasın tüm payların hacizlerinin pay defterine işlenmek suretiyle gerçekleşeceğinden bahsedilmemiştir. Kanun koyucu burada, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların haciz işleminin tamamlanmasından sonra muhafaza tedbiri olarak haczin deftere işlenmesini aleniyetin sağlanması açısından öngörmüştür. Bu durumda TTK’nın 133/2. maddesi, haczin uygulanması bakımından bir değişiklik ve yenilik getirmemiştir.

 

Sadece hisse senedi ve ilmühabere bağlanmış senetlerin İİK’nın 88. maddesine göre fiilen el konulmak suretiyle haczi halinde de, muhafaza tedbiri olarak (İİK m. 94’te olduğu gibi) haczin pay defterine işlenebilmesi imkanı açısından bir yenilik getirdiği sonucuna varılabilir.

 

Tüm bu nedenlerle ortağın borcundan dolayı anonim şirketteki çıplak payın haczinin gerçekleştirilmesi İİK’nın 94. maddesi hükmüne; hisse senedi veya onun yerine geçen ilmühabere bağlanmış payların haczinin gerçekleştirilmesi ise İİK’nın 88. maddesi hükmüne tâbi olmaya devam etmektedir.

 

Borçlunun ortağı olduğu anonim şirket, hisse senedi çıkarmış ise, bu hisse senetleri İİK’nın 88/1. maddesi uyarınca, taşınır malların haczi hakkındaki hükümlere göre haczedilir. Öte yandan, anonim şirkette, payın (hissenin) hisse senedine bağlanması zorunlu değildir. Eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalır. Hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmamış (çıplak) pay da hisse senedi gibi her çeşit işlemin konusu yapılabilir, devredilebilir, rehnedilebilir, üzerinde intifa hakkı tanınabilir, haczedilebilir. Anonim şirketlerde, paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. (İİK m. 94/1 C.3). Buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürü, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda değildir. İcra müdürü, İİK m. 94/l C.3 hükmüne göre, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebilir.

 

Bu ihbarnamede (bildiride), borçlunun anonim şirketteki çıplak payının haczedildiği, bu haczin pay defterine işlenmesi, ilerde hisse senedi (veya ilmuhaber) çıkarılması halinde borçlunun (çıplak) payına düşen hisse senetlerinin (veya ilmuhaberlerin) borçluya verilmeyip, icra dairesine (dosyasına) teslim edilmesi, borçluya, çıplak payı ile ilgili olarak yapılacak bütün tebligatların bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar ve kararlar için borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği (anonim şirkete) ihbar edilir (bildirilir). Böylece, borçlunun haczedilen çıplak payı üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK m. 86. m.94/1 C.6) anonim şirkete bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK m. 90) alınmış olur. İcra dairesinin bu ihbarnamesini (haciz bildirisini) alan anonim şirket, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorundadır; ancak, çıplak pay haczi, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılır (İİK m. 94/1 Prof.Dr.Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2004 baskı, s.392,393).

 

Somut olayda şikayetçinin, haciz konulan K… İnş. A.Ş.’deki hisselerin maliki olması nedeniyle usulsüz olduğu iddiasıyla haczin kaldırılmasını istemekte hukuki yararı bulunmaktadır.

 

O halde, mahkemece, gerektiğinde uzman bilirkişi aracılığıyla şirketin kayıt, defter ve belgeleri incelenmek suretiyle, haciz işlemine başlanıldığı tarih itibariyle pay senedi çıkarılıp çıkarılmadığı araştırılarak, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda usulüne uygun olarak yapılmış hisse haczi olup olmadığı tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

 

SONUÇ: Şikayetçi E.’nin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nın 366 ve HUMK’un 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır