ishak danış yasin 3 sayfa / İshak Danış "Görüntülü ve Mealli Tek Parça Yasin Suresi" | İzlesene.com

Ishak Danış Yasin 3 Sayfa

ishak danış yasin 3 sayfa

Yasin Suresi, Yasin suresinin anlamı ve tefsiri ile Türkçe ve Arapça okunuşu

Yasin Suresi Dinle

Yasin Suresi Oku

Yasin Suresi 1. Sayfa, Arapça okuYasin Suresi 2. Sayfa, Arapça okuYasin Suresi 3. Sayfa, Arapça okuYasin Suresi 4. Sayfa, Arapça okuYasin Suresi 5. Sayfa, Arapça okuYasin Suresi 6. Sayfa, Arapça oku

Yasin Suresi Türkçe Okunuşu

  1. 1. Yâsîn
  2. 2. Vel Kur’ân-il hakîm
  3. 3. İnneke leminel murselîn
  4. 4. Alâ sırâtin mustakîm
  5. 5. Tenzîlel azîzirrahîm
  6. 6. Litunzira kavmen mâ unzire âbâuhum fehum gâfilûn
  7. 7. Lekad hakkal kavlu alâ ekserihim fehum lâ yu’minûn
  8. 8. İnnâ cealnâ fî a’nâkihim aglâlen fehiye ilel ezkâni fehum mukmehûn
  9. 9. Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden feağşeynâhum fehum lâ yubsirûn
  10. 10. Ve sevâun aleyhim eenzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn
  11. 11. innemâ tunziru menittebeazzikra ve haşiyerrahmâne bilgaybi febeşşirhu bimağfiretiv ve ecrin kerîm
  12. 12. İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârehum ve kulle şey’in ahsaynâhu fî imâmin mubîn
  13. 13. Vadrib lehum meselen ashâbel karyeh. İz câehel murselûn
  14. 14. İz erselnâ ileyhi musneyni fekezzebûhumâ fe azzeznâ bisâlisin fekâlû innâ ileykum murselûn
  15. 15. Kâlû mâ entum illâ beşerun mislunâ vemâ enzelerrahmânu min şey’in in entum illâ tekzibûn
  16. 16. Kâlû rabbunâ ya’lemu innâ ileykum lemurselûn
  17. 17. Vemâ aleynâ illel belâgul mubîn
  18. 18. Kâlû innâ tetayyernâ bikum lein lem tentehû le nercumennekum vele yemessennekum minnâ azâbun elîm
  19. 19. Kâlû tâirukum meakum ein zikkirtum bel entum kavmun musrifûn
  20. 20. Vecâe min aksalmedineti raculun yes’â kâle yâ kavmittebiul murselîn
  21. 21. İttebiû men lâ yeselukum ecran ve hum muhtedûn
  22. 22. Vemâ liye lâ a’budullezî fetarenî ve ileyhi turceûn
  23. 23. Eettehizu min dûnihî âliheten in yuridnirrahmânu bi-durrin lâ tuğni annî şefâatuhum şey’en velâ yunkizûn
  24. 24. İnnî izen lefî dalâlin mubîn
  25. 25. İnnî âmentu birabbikum fesmeûn
  26. 26. Kîledhulil cennete, kâle yâleyte kavmî yâ’lemûn
  27. 27. Bimâ gaferelî rabbî ve cealenî minel mukremîn
  28. 28. Vemâ enzelnâ alâ kavmihî min badihî min cundin minessemâi vemâ kunnâ munzilîn
  29. 29. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâhum hâmidûn
  30. 30. Yâ hasreten alel ibâdi mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânûbihî yestehziûn
  31. 31. Elem yerev kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim lâ yerciûn
  32. 32. Ve in kullun lemmâ cemî’un ledeynâ muhdarûn
  33. 33. Ve âyetun lehumul ardul meytetu ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhu ye’kulûn
  34. 34. Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîliv ve a’nâb ve feccernâ fîha minel uyûn
  35. 35. Liye’kulû min semerihî vemâ amilethu eydîhim efelâ yeşkurûn
  36. 36. Subhânnellezî halekal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitul ardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya’lemûn
  37. 37. Ve âyetun lehumulleylu neslehu minhunnehâre fe izâhum muzlimûn
  38. 38. Veşşemsu tecrî limustekarrin lehâ zâlike takdîrul azîzil alîm
  39. 39. Velkamere kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm
  40. 40. Leşşemsû yenbegî lehâ en tudrikel kamere velelleylu sâbikunnehâr ve kullun fî felekin yesbehûn
  41. 41. Ve âyetul lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fil fulkil meşhûn
  42. 42. Ve halâknâ lehum min mislihî mâ yarkebûn
  43. 43. Ve in neşe’ nugrıkhum felâ sarîha lehum velâhum yunkazûn
  44. 44. İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn
  45. 45. Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum vemâ halfekum leallekum turhamûn
  46. 46. Vemâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’ridîn
  47. 47. Ve izâ kîle lehum enfikû mim mâ rezakakumullâhu, kâlellezîne keferû, lillezîne âmenû enut’ımu menlev yeşâullâhu et’ameh, in entum illâ fî dalâlin mubîn
  48. 48. Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sâdikîn
  49. 49. Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te’huzuhum vehum yehissimûn
  50. 50. Felâ yestetîûne tavsıyeten velâ ilâ ehlihim yerciûn
  51. 51. Ve nufiha fîssûri feizâhum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn
  52. 52. Kâlû yâ veylenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânu ve sadekal murselûn
  53. 53. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâ hum cemî’un ledeynâ muhdarûn
  54. 54. Felyevme lâ tuzlemu nefsun şeyen velâ tuczevne illâ mâ kuntum tâ’melûn
  55. 55. İnne ashâbel cennetil yevme fîşuğulin fâkihûn
  56. 56. Hum ve ezvâcuhum fî zılâlin alel erâiki muttekiûn
  57. 57. Lehum fîhâ fâkihetun ve lehum mâ yeddeûn
  58. 58. Selâmun kavlen min rabbin rahîm
  59. 59. Vemtâzul yevme eyyuhel mucrimûn
  60. 60. Elem a’hed ileykum yâ benî âdeme en lâ tâ’buduşşeytân innehû lekum aduvvun mubîn
  61. 61. Ve enî’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm
  62. 62. Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran efelem tekûnû ta’kılûn
  63. 63. Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn
  64. 64. lslevhel yevme bimâ kuntum tekfurûn
  65. 65. Elyevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn
  66. 66. Velev neşâu letamesnâ alâ a’yunihim festebekus sırâta fe ennâ yubsirûn
  67. 67. Velev neşâu lemesahnâhum alâ mekânetihim femestetâû mudıyyev velâ yerciûn
  68. 68. Ve men nuammirhu nunekkishu filhalkı, efelâ ya’kilûn
  69. 69. Ve mâ allemnâhuşşi’ra vemâ yenbegî leh in huve illâ zikrun ve kur’ânun mubîn
  70. 70. Liyunzira men kâne hayyen ve yehıkkal kavlu alel kâfirîn
  71. 71. Evelem yerav ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydîna en âmen fehum lehâ mâlikûn
  72. 72. Ve zellelnâhâ lehum feminhâ rekûbuhum ve minhâ ye’kulûn
  73. 73. Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşâribu efelâ yeşkurûn
  74. 74. Vettehazû min dûnillâhi âliheten leallehum yunsarûn
  75. 75. Lâ yestetîûne nasrahum ve hum lehum cundun muhdarûn
  76. 76. Felâ yahzunke kavluhum. İnnâ na’lemu mâ yusirrûne vemâ yu’linûn
  77. 77. Evelem yeral insânu ennâ halaknâhu min nutfetin feizâ huve hasîmun mubîn
  78. 78. Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkah kale men yuhyil izâme ve hiye ramîm
  79. 79. Kul yuhyihellezî enşeehâ evvele merrah ve huve bikulli halkın alîm
  80. 80. Ellezî ceale lekum mineşşeceril ahdari nâren feizâ entum minhu tûkidûn
  81. 81. Eveleysellezî halakassemâvati vel arda bikâdirin alâ ey yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm
  82. 82. İnnema emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehû kun, feyekûn
  83. 83. Fesubhanellezî biyedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn.

İlgili Yazılar

  • Felak Suresi, Felak suresinin anlamı, okunuşu ve tefsiri
  • Hümeze Suresi, Hümeze Suresi anlamı, okunuşu, meali ve tefsiri. Hümeze suresi ezberle
  • Nasr Suresi, Nasr suresinin anlamı ve tefsiri ile okunuşu, izaca nasrullahi suresi
  • İnşirah suresi, İnşirah suresinin anlamı, yazılışı, tefsiri ile okunuşu, Elem neşrah leke sûresi
  • Tebbet Suresi, Tebbet Suresinin anlamı, okunuşu ve tefsiri
  • Tekasür suresi, Tekasür suresinin anlamı, yazılışı, tefsiri ile okunuşu
  • Fil Suresi, Fil Suresi anlamı, okunuşu, meali ve tefsiri. Elemtere keyfe suresi ezberle
  • Yasin Suresi Okunuşu: Yasin Suresi Arapça oku, dinle, fazileti

    Yasin Sûresi, Mekke döneminde inmiştir ve 83 ayettir. Yasin Suresi, adını ilk ayeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Sûrede başlıca insanın ahlâkî sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu edilmektedir.

    Yasin Suresi Arapça okunuşu ve Türkçe anlamı, mealini, faziletini bulabilirsiniz. Yasin Suresi oku, dinle, ezberle...

    Yasin Suresi dinle, ezberle

    Mehmet Emin Ay'ın yorumuyla Yasin Suresi dinle.

    İshak Danış'ın yorumuyla Yasin Suresi dinle.

    Yasin Suresi Arapça okunuşu

    Tin Suresi Arapça Türkçe Okunuşu, Tefsiri, Anlamı, Dinle, Ezberle
    Tin Suresi Arapça Türkçe Okunuşu, Tefsiri, Anlamı, Dinle, Ezberle

    Tin Suresi, Mekke döneminde inmiştir ve 8 ayettir. Tin, incir demektir. Tin Suresi'nde bazı önemli varlıklar üzerine yemin edilerek insanın yüksek değeri vurgulanmış, kötü ahlâkın bu değeri düşürdüğü ifade edilmiştir. İman edip iyi işler yapanlar övülmüş, hesap ve cezayı yalan sayanlar kınanmış, hüküm verenlerin en üstününün Allah olduğu bildiril­miştir. İçeriğimizde Tin Suresi'nin Arapça yazılışı Türkçe okunuşu, Tin Suresi Diyanet meali bulabilir, dinleyip ezberleyebilirsiniz.

    Yasin Suresi'nin birinci sayfası

    Yasin Suresi'nin ikinci sayfası

    Yasin Suresi'nin üçüncü sayfası

    Yasin Suresi'nin dördüncü sayfası

    Yasin Suresi'nin beşinci sayfası

    Yasin Suresi'nin son sayfası

    Yasin Suresi Türkçe okunuşu

    • (3) İnneke IemineI mürseIîn

    • (6) Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm gâfiIûn

    • (7) Lekad hakkaIkavIü aIâ ekserihim fehüm Iâ yü'minûn

    • (8) İnnâ ceaInâ fî a'nâkihim agIâIen fehiye iIeI ezkâni fehüm mukmehûn

    • (9) Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min haIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm Iâ yübsirûn

    • (10) Ve sevâün aIeyhim eenzertehüm em Iem tünzirhüm Iâ yü'minûn

    • (11) innemâ tünzirü menittebazzikra haşiyerrahmâne biIgaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm

    • (12) İnnâ nahnü nuhyiI mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve küIIe şey'in ahsaynâhü fî imâmin mübîn

    • (13) Vadrib Iehüm meseIen ashâbeI karyeh. İz câeheI mürseIûn

    • (14) İz erseInâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürseIûn

    • (15) KâIû mâ entüm iIIâ beşerün misIünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey'in in entüm iIIâ tekzibûn

    • (16) KâIû rabbünâ ya'Iemü innâ iIeyküm IemürseIûn

    • (17) Vemâ aIeynâ iIIeI beIâguI mübîn

    • (18) KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm

    • (19) KâIû tâirüküm meaküm ein zikkirtum beI entüm kavmün müsrifûn

    • (20) Vecâe min aksaImedineti racüIün yes'â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn

    • (21) İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn

    • (22) Vemâ Iiye Iâ a'büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn

    • (23) Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey'en veIâ yünkizûn

    • (24) İnnî izen Iefî daIâIin mübîn

    • (25) İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn

    • (26) KîIedhuIiI cennete, kâIe yâIeyte kavmî yâ'Iemûn

    • (27) Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn

    • (28) Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn

    • (29) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn

    • (30) Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye'tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn

    • (31) EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn

    • (32) Ve in küIIün Iemmâ cemî'un Iedeynâ muhdarûn

    • (33) Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye'küIûn

    • (34) Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a'nâb ve feccernâ fîha mineI uyûn

    • (35) Liye'küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn

    • 36) SübhânneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya'Iemûn

    • (37) Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn

    • (38) Veşşemsü tecrî Iimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm

    • (39) VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm

    • (40) Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn

    • (41) Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn

    • (42) Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn

    • (43) Ve in neşe' nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn

    • (44) İIIâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn

    • (45) Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn

    • (46) Vemâ te'tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu'ridîn

    • (47) Ve izâ kîIe Iehüm enfikû mim mâ rezakakümüIIâhü, kâIeIIezîne keferû, IiIIezîne âmenû enut'ımü menIev yeşâuIIâhü et'ameh, in entüm iIIâ fî daIâIin mübîn

    • (48) Ve yekûIûne metâ hâzeI va'dü in küntüm sâdikîn

    • (49) Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te'huzühüm vehüm yehissimûn

    • (50) FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn

    • (51) Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn

    • (52) KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekaI mürseIûn

    • (53) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî'un Iedeynâ muhdarûn

    • (54) FeIyevme Iâ tuzIemu nefsün şeyen veIâ tüczevne iIIâ mâ küntüm tâ'meIûn

    • (55) İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn

    • (56) Hüm ve ezvâcühüm fî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn

    • (57) Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn

    • (58) SeIâmün kavIen min rabbin rahîm

    • (59) VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn

    • (60) EIem a'hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ'buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn

    • (61) Ve enî'budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm

    • (62) Ve Iekad edaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta'kıIûn

    • (63) Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn

    • (64) lsIevheI yevme bimâ küntüm tekfürûn

    • (65) EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn

    • (66) VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a'yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn

    • (67) VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn

    • (68) Ve men nüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya'kiIûn

    • (69) Ve mâ aIIemnâhüşşi'ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur'ânün mübîn

    • (70) Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn

    • (71) EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn

    • (72) Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye'küIûn

    • (73) Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn

    • (74) Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn

    • (75) Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn

    • (76) FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na'Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu'Iinûn

    • (77) EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn

    • (78) Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm

    • (79) KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm

    • (80) EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn

    • (81) EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm

    • (82) İnnema emrühû izâ erâde şey'en en yekûIe Iehû kün, feyekûn

    • (83) FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey'in ve iIeyhi türceûn.

    Yasin Suresi Diyanet meali

    Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

    Yâ Sîn. ﴾1﴿

    (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin. ﴾2-4﴿

    Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. ﴾5-6﴿

    Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. ﴾7﴿

    Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. ﴾8﴿

    Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler. ﴾9﴿

    Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. ﴾10﴿

    Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele. ﴾11﴿

    Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir. ﴾12﴿

    (Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. ﴾13﴿

    Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler. ﴾14﴿

    Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." ﴾15﴿

    (Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor." ﴾16﴿

    "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir." ﴾17﴿

    Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur." ﴾18﴿

    Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler. ﴾19﴿

    Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." ﴾20﴿

    "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." ﴾21﴿

    "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." ﴾22﴿

    "Onu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar." ﴾23﴿

    ᅠ"O takdirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum." ﴾24﴿

    "Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!" ﴾25﴿

    (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi. ﴾26-27﴿

    Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.

    Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. ﴾29﴿

    Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar. ﴾30﴿

    Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi? ﴾31﴿

    Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır. ﴾32﴿

    Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler ﴾33﴿

    Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi? ﴾34-35﴿

    Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. ﴾36﴿

    Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. ﴾37﴿

    Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri(düzenlemesi)dir. ﴾38﴿

    Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. ﴾39﴿

    Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. ﴾40﴿

    Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir. ﴾41﴿

    Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. ﴾42﴿

    Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar. ﴾43﴿

    Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar. ﴾44﴿

    Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler. ﴾45﴿

    Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar. ﴾46﴿

    Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler. ﴾47﴿

    "Eğer doğru söyleyenlerseniz bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar. ﴾48﴿

    Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. ﴾49﴿

    Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine dönebilirler. ﴾50﴿

    Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler ﴾51﴿

    Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler." ﴾52﴿

    Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır. ﴾53﴿

    O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir. ﴾54﴿

    Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. ﴾55﴿

    Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. ﴾56﴿

    Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. ﴾57﴿

    Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine) "Selam" (vardır). ﴾58﴿

    (Allah şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!" ﴾59﴿

    "Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?" ﴾60-61﴿

    "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?" ﴾62﴿

    "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir." ﴾63﴿

    "İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!" ﴾64﴿

    O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. ﴾65﴿

    Eğer dileseydik onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu halde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?! ﴾66﴿

    Yine eğer dileseydik oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. ﴾67﴿

    Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi? ﴾68﴿

    Biz o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. ﴾69﴿

    (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik. ﴾70﴿

    Görmediler mi ki biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. ﴾71﴿

    Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. ﴾72﴿

    Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? ﴾73﴿

    Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilahlar edindiler. ﴾74﴿

    Onlar ilahlar için (hizmete) hazır asker oldukları halde, ilahlar onlara yardım edemezler. ﴾75﴿

    (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. ﴾76﴿

    İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. ﴾77﴿

    Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?" ﴾78﴿

    De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir." ﴾79﴿

    O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz. ﴾80﴿

    Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. ﴾81﴿

    Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. ﴾82﴿

    Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. ﴾83﴿

    Yasin Suresi Arapça yazılışı

    بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

    وَالْقُرْاٰنِ الْحَك۪يمِۙ٢

    اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ٣

    عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۜ٤

    تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ٥

    لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ٦

    لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلٰٓى اَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ٧

    اِنَّا جَعَلْنَا ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ اَغْلَالاً فَهِيَ اِلَى الْاَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ٨

    وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْد۪يهِمْ سَداًّ وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَداًّ فَاَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ٩

    وَسَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ١٠

    اِنَّمَا تُنْذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمٰنَ بِالْغَيْبِۚ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَاَجْرٍ كَر۪يمٍ١١

    اِنَّا نَحْنُ نُحْـيِ الْمَوْتٰى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَاٰثَارَهُمْۜ وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ ف۪ٓي اِمَامٍ مُب۪ينٍ۟١٢

    وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلاً اَصْحَابَ الْقَرْيَةِۢ اِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَۚ١٣

    اِذْ اَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُٓوا اِنَّٓا اِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ١٤

    قَالُوا مَٓا اَنْتُمْ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَاۙ وَمَٓا اَنْزَلَ الرَّحْمٰنُ مِنْ شَيْءٍۙ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا تَكْذِبُونَ١٥

    قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ اِنَّٓا اِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ١٦

    وَمَا عَلَيْنَٓا اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ١٧

    قَالُٓوا اِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْۚ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُمْ مِنَّا عَذَابٌ اَل۪يمٌ١٨

    قَالُوا طَٓائِرُكُمْ مَعَكُمْۜ اَئِنْ ذُكِّرْتُمْۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ١٩

    وَجَٓاءَ مِنْ اَقْصَا الْمَد۪ينَةِ رَجُلٌ يَسْعٰى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَل۪ينَۙ٢٠

    اِتَّبِعُوا مَنْ لَا يَسْـَٔلُكُمْ اَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ٢١

    وَمَا لِيَ لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ٢٢

    ءَاَتَّخِذُ مِنْ دُونِه۪ٓ اٰلِهَةً اِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمٰنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنّ۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا يُنْقِذُونِۚ٢٣

    اِنّ۪ٓي اِذاً لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ٢٤

    اِنّ۪ٓي اٰمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِۜ٢٥

    ق۪يلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَۜ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْم۪ي يَعْلَمُونَۙ٢٦

    بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ٢٧

    وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلٰى قَوْمِه۪ مِنْ بَعْدِه۪ مِنْ جُنْدٍ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا كُنَّا مُنْزِل۪ينَ٢٨

    اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ خَامِدُونَ٢٩

    يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِۚ مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ٣٠

    اَلَمْ يَرَوْا كَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ اَنَّهُمْ اِلَيْهِمْ لَا يَرْجِعُونَ٣١

    وَاِنْ كُلٌّ لَمَّا جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ۟٣٢

    وَاٰيَةٌ لَهُمُ الْاَرْضُ الْمَيْتَةُۚ اَحْيَيْنَاهَا وَاَخْرَجْنَا مِنْهَا حَباًّ فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ٣٣

    وَجَعَلْنَا ف۪يهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا ف۪يهَا مِنَ الْعُيُونِۙ٣٤

    لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِه۪ۙ وَمَا عَمِلَتْهُ اَيْد۪يهِمْۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ٣٥

    سُبْحَانَ الَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْاَرْضُ وَمِنْ اَنْفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ٣٦

    وَاٰيَةٌ لَهُمُ الَّيْلُۚ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَاِذَا هُمْ مُظْلِمُونَۙ٣٧

    وَالشَّمْسُ تَجْر۪ي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاۜ ذٰلِكَ تَقْد۪يرُ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۜ٣٨

    وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَد۪يمِ٣٩

    لَا الشَّمْسُ يَنْبَغ۪ي لَـهَٓا اَنْ تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا الَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِۜ وَكُلٌّ ف۪ي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ٤٠

    وَاٰيَةٌ لَهُمْ اَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ٤١

    وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِه۪ مَا يَرْكَبُونَ٤٢

    وَاِنْ نَشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَر۪يخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنْقَذُونَۙ٤٣

    اِلَّا رَحْمَةً مِنَّا وَمَتَاعاً اِلٰى ح۪ينٍ٤٤

    وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ اَيْد۪يكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ٤٥

    وَمَا تَأْت۪يهِمْ مِنْ اٰيَةٍ مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِمْ اِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِض۪ينَ٤٦

    وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ اَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُۙ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ اَطْعَمَهُۗ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ٤٧

    وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ٤٨

    مَا يَنْظُرُونَ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ٤٩

    فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟٥٠

    وَنُفِـخَ فِي الصُّورِ فَاِذَا هُمْ مِنَ الْاَجْدَاثِ اِلٰى رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ٥١

    قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَ۔اۢ هٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ٥٢

    اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ٥٣

    فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـٔاً وَلَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ٥٤

    اِنَّ اَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ ف۪ي شُغُلٍ فَاكِهُونَۚ٥٥

    هُمْ وَاَزْوَاجُهُمْ ف۪ي ظِلَالٍ عَلَى الْاَرَٓائِكِ مُتَّكِؤُ۫نَ٥٦

    لَهُمْ ف۪يهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَۚ٥٧

    سَلَامٌ قَوْلاً مِنْ رَبٍّ رَح۪يمٍ٥٨

    وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ٥٩

    اَلَمْ اَعْهَدْ اِلَيْكُمْ يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ اَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَۚ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌۙ٦٠

    وَاَنِ اعْبُدُون۪يۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ٦١

    وَلَقَدْ اَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلاًّ كَث۪يراًۜ اَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ٦٢

    هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ٦٣

    اِصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ٦٤

    اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْد۪يهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ٦٥

    وَلَوْ نَشَٓاءُ لَطَمَسْنَا عَلٰٓى اَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَاَنّٰى يُبْصِرُونَ٦٦

    وَلَوْ نَشَٓاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلٰى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِياًّ وَلَا يَرْجِعُونَ۟٦٧

    وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِۜ اَفَلَا يَعْقِلُونَ٦٨

    وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ٦٩

    لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَياًّ وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِر۪ينَ٧٠

    اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ اَيْد۪ينَٓا اَنْعَاماً فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ٧١

    وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ٧٢

    وَلَهُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ وَمَشَارِبُۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ٧٣

    وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اٰلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَۜ٧٤

    لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَهُمْۙ وَهُمْ لَهُمْ جُنْدٌ مُحْضَرُونَ٧٥

    فَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْۢ اِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ٧٦

    اَوَلَمْ يَرَ الْاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَص۪يمٌ مُب۪ينٌ٧٧

    وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُۜ قَالَ مَنْ يُحْـيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَم۪يمٌ٧٨

    قُلْ يُحْي۪يهَا الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَل۪يمٌۙ٧٩

    اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْاَخْضَرِ نَاراً فَاِذَٓا اَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ٨٠

    اَوَلَيْسَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْۜ بَلٰى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ٨١

    اِنَّـمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْـٔاً اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ٨٢

    فَسُبْحَانَ الَّذ۪ي بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ٨٣

    Yasin Suresi'nin fazileti nedir?
    Yasin Suresi'nin fazileti nedir?

    Yasin Suresi, Mekke döneminde inmiştir, 83 ayettir. Sure, adını ilk ayeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Surede başlıca insanın ahlaki sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah'ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu edilmektedir. Peki Yasin Suresi'nin fazileti nedir?

    Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple 12. âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur.

    Hz. Muhammed aleyhisselâmın hak peygamber olduğu ona indirilen Kur’an deliliyle desteklenerek açıklanır; başka peygamberlerin tevhid mücadelelerinden bir kesit verilerek bu uğurda büyük sıkıntılara katlanan Resûl-i Ekrem ve ona tâbi olanlar teselli edilir. Allah Teâlâ’nın birlik ve kudret delillerine ve evrendeki yaratılış sırlarına dikkat çekilerek öldükten sonra dirilme gerçeği ve bunun sonuçları üzerinde durulur. Râzî’nin belirttiği üzere bu sûrenin, İslâm inançlarının üç temel umdesinin (Allah’ın birliği, peygamberlik ve âhiret) en güçlü delillerle işlenmesine hasredildiği söylenebilir. Şöyle ki: 3. âyette –devamındaki delillerle teyit edilerek– peygamberlik müessesesi üzerinde durulmuş; müteakip âyetlerde Allah’ın birliği ve eşsiz gücü, öldükten sonra dirilmenin ve ilâhî huzurda yargılanmanın kaçınılmazlığı ortaya konmuş, son âyette de yine bu iki nokta (vahdâniyet ve haşir) özetlenmiştir. Kur’an’dan bu ölçüde de olsa nasibini alan kimse artık kalbinin payı olan imanı elde etmiş demektir ki bunun tezahürleri de diline ve davranışlarına yansıyacaktır (XXVI, 113).

    Yasin Suresi'nin fazileti

    Hadis kaynaklarında Hz. Peygamber’den Yâsîn sûresinin faziletine dair nakledilmiş sözler yer alır. Bunlardan biri şöyledir:

    "Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir”

    (Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 7; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 21; krş. Müsned, V, 26. Diğer bazı rivayetler için bk. Şevkânî, IV, 410-411).

    İbn Abbas’ın da –bu sûrenin son âyeti hakkında– “

    Yâsîn’in ve onu okumanın niçin bu kadar faziletli olduğunu bilmiyordum; meğer bu âyetten dolayı imiş”

    dediği nakledilir (Zemahşerî, III, 294-295).

    Hadislerin sıhhat durumu tartışmalı olmakla beraber, öteden beri İslâm âlimleri Resûlullah’ın bu sûreye özel bir ilgi gösterdiği kanaatini taşımışlar ve müslümanlar da Kur’an tilâvetinde ona ayrı bir yer vermişlerdir. Bu sebeple Yâsîn sûresi için özel tefsirler kaleme alınmıştır (

    Ölülere Yâsîn okunmasıyla ilgili hadiste “ölmek üzere olanlar”ın kastedildiği kanaati hâkim olmakla beraber, bunu öldükten sonra veya ölünün kabri başında okunacağı şeklinde anlayanlar da vardır,

    bk. Elmalılı, VI, 4004).

    Korku ve sıkıntı duası: Peygamberimizin sıkıntı anında okuduğu dua
    Korku ve sıkıntı duası: Peygamberimizin sıkıntı anında okuduğu dua

    Depremler, yangınlar, seller, savaşlar. Dünya bir imtihan yeridir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim birçok ayette bu hakikati dile getirir. Rabbimiz, kullarını türlü türlü sınava tabi tutmaktadır ki, Enbiya Suresi’nin 35. ayetinde, “Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.” buyrulmaktadır. Hayatın akışı içerisinde her birimizin yaşadığı zorluklar, çile ve kederler, maddi ve manevi sıkıntılar mutlaka olacaktır. Çünkü bu dünya imtihan dünyasıdır. İmtihanlarla sınanan mümin ise sabır kalkanına yapışıp bol bol dua ve niyazda bulunacaktır. Peki Peygamberimizin sıkıntı anında okuduğu dua hangisidir? Sıkıntıya karşı Efendimiz (s.a.v) ne tavsiye etmiştir? Sıkıntı duası nasıl yapılır, hangi dualar okunur? İşte Sıkıntı dert ve sabır duaları.

    nest...

    oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır