istanbul barosu genel sekreteri / Başkan ve Yönetim Kurulu

Istanbul Barosu Genel Sekreteri

istanbul barosu genel sekreteri

Av. Niyazi Paksoy

Başkan Yardımcısı

BARO SİCİL

Av. Nurcan Yanardağ

Genel Sekreter

BARO SİCİL

Av. Kemal Kaya

Sayman

BARO SİCİL

Av. Ersin ALAKESE

Üye

BARO SİCİL

Av. Menderes Demir

üye

BARO SİCİL

Av. Hatice Akkaya

üye

BARO SİCİL

Av. Hizbullah Hikmetyar Ceylan

üye

BARO SİCİL

Av. Ali Kasım Tuna

üye

BARO SİCİL

      Av. Muhammed Furkan  

                     Akıncı

 üye

BARO SİCİL

Av. Ömer Furkan Alpay

üye

BARO SİCİL


İstanbul Barosu'nun yeni başkanı Filiz Saraç oldu (Filiz Saraç kimdir?)

SON DAKİKA HABERİ: İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu başkan adayı avukat Filiz Saraç, Baro Başkanı seçildi. Saraç, yıllık İstanbul Baro'sunun ilk kadın başkanı oldu.

Son dakika haberi! İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu'ndan Filiz Saraç başkan seçildi.

Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen kurulda, 9 aday yarışırken sandık kuruldu.

56 bin avukatın oy kullanma hakkının bulunduğu kurulda, sandıklar saat itibarıyla kapandı. Sandık görevlileri oy sayımı yaparken, avukatlar kurulan ekrandan sonuçları takip etti.

Seçimde, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu'ndan Filiz Saraç başkan seçildi.

Alkışlarla karşılanan Saraç'a avukatlar sloganlar atarak destek oldu.

Baronun yeni başkanı Filiz Saraç, konuşmasında kendisine bu onuru yaşatan meslektaşlarına teşekkür etti.

İstanbul Barosu'nun yıllık tarihiyle hak mücadelesinin simgesi olduğunu belirten Saraç, "Cumhuriyetimizin 'üncü yılına girerken, yıllık baromuzun ilk kadın başkanı olmanın onurunu bana yaşatan İstanbul Baromuza teşekkür ediyorum. Atatürk ve Cumhuriyetin kazanımları sayesinde bugün bu onuru yaşıyorum. Huzurunda saygıyla eğiliyorum." dedi.

Saraç, daha sonra meslektaşlarıyla birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi.

&#x;stanbul Barosu'nun yeni başkan&#x; Filiz Saraç oldu (Filiz Saraç kimdir?) - 1Avukat Filiz Saraç, y&#x;ll&#x;k &#x;stanbul Barosu'nun ilk kad&#x;n başkan&#x; oldu.

FİLİZ SARAÇ KİMDİR?

yılında  Trabzon’da doğan Filiz Saraç aslen Gümüşhane’lidir.  tarihinden bugüne İstanbul Kadıköy’de serbest avukatlık yapmaktadır.

- tarihinde Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk eğitimi almıştır. Sonrasında Kamu Hukuku dalında yüksek lisans yapmıştır.

İstanbul Barosu’nda;

Yönetim Kurulu Üyeliği,

Genel Sekreterlik,  

Başkan Yardımcısı olarak görevler yapmıştır.

yılında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'na seçilmiştir.

Hukuk Okur Yazarlığı projesinin kurucusu ve TBB nezdinde proje ve genel koordinatörüdür.

Kamu Yararını Savunma Derneği’nin kurucu başkanı ve sonrasında da onursal başkanıdır.

Serbest avukatlığı yanı sıra, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yılları arasında misafir öğretim görevlisi olarak çalıştı.

“Ceza hukukunda BİNA ÇÖKMELERİ ” adlı yüksek lisans tezi önce makale olarak Legal Hukuk Dergisi’nde; yılında da  İstanbul Barosu tarafından kitap olarak yayınlandı.

Kamuoyunda Veli Göçer davası olarak bilinen deprem davasında depremzede vekilliği yaptı. Baro Genel Sekreteri olarak yılında meydana gelen Bingöl depreminde yerinde incelemelere katıldı. yılında Pamukova’da meydana gelen tren kazasında Baro adına kaza sonrası tespitleri yaptıran Baro heyetinde yer aldı.

NTV’yi sosyal medyadan takip edin

TwitterFacebook

TÜRK&#x;YE HABERLER&#x;

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden  İstanbul Barosu’na dayanışma ziyareti

TGC Başkanı Turgay Olcayto ziyarette adaletin olmadığı yerde demokrasinin yeşeremeyeceğini, haberin özgür dolaşımının sağlanamayacağına işaret etti.  İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ise  “Adaletin, basın ve ifade özgürlüğünün hava gibi, su gibi gerçek olduğuna” dikkat çekti. İktidarın gazetelere ve gazetecilere açtıkları davalarla hukuksuzluklarını meşrulaştırmaya çalıştıklarını söyledi.  

İSTANBUL-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş İstanbul Barosu’na dayanışma ziyareti yaptı. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ve Başkan Yardımcısı Nazan Moroğlu’nun bulunduğu toplantıda karşılıklı dayanışma mesajları iletildi.

TGC Başkanı Turgay Olcayto ziyarette şu mesajları verdi:

“Adaletin olmadığı yerde demokrasi yeşeremez. Haberin özgür dolaşımı sağlanamaz. Hukuk alanında Türkiye’nin anıt kurumları en büyük baroları İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları bölünmek isteniyor. İktidar erkinin planları içinde yer alan ‘böl-yönet’ uygulamalarıyla hukuk kurumları, gazeteciler, hekim meslek örgütleri, sanat kurumları birbirinin peşi sıra darbeler alıyor. Anlaşılan o ki, tek tip gazetecilik, tek tip düşünce biçimi yerleştirilmeye çalışılırken, hukuk alanında da savunma hakkı yok edilmek isteniyor. İktidara bitişik tek bir baro kurulması planlanıyor. Buna karşın dimdik ayakta duran 60 baro adına İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu’nu ziyaret ederek dayanışmamızı göstermeyi görev bildik.

Sivil toplum örgütlerinin bile bölündüğü ortamda yurttaşın temel hak ve özgürlüklerinin savunan kurumlar olarak mücadeleye devam edeceğiz. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarının, anıt kurumlarının yok edilmesine izin vermeyeceğiz.”

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ise ziyarette “Adaletin, basın ve ifade özgürlüğünün hava gibi, su gibi gerçek olduğuna” dikkat çekti. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik olumsuz yasalar çıkaramayacağı için iktidarın gazetelere ve gazetecilere açtıkları davalarla hukuksuzluklarını meşrulaştırmaya çalıştıklarına işaret etti.

“BAROLAR SARI ÖKÜZ KONUMUNDA”

“Türkiye’de oluşmaya başlayan otoriterleşmeden payımıza düşen kısmını aldığımızı düşünüyorum. İşin tehlikeli yönünün de bu olduğu kanısındayım” diyen Başkan Durakoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:  

Baroların bölünmemesi, yargı bağımsızlığı mücadelesi verdiğimiz için çok önemli. Türkiye’de otoriterleşmenin sağlanmaya çalışıldığını görüyoruz. Meslek odaları açısından bakıldığında  barolardan başlayarak bu süreç gelişecek. Belki barolar o anlamda ‘sarı öküz’ konumunda. Yargı ise siyasal stratejilerin taktik alanı olmaya dönüşmüş durumda. Siyaset üretemeyen iktidar, kendisini bir biçimde yargıdan döndürerek sağlama almaya çalışıyor.

“GAZETECİLERE VERİLEN CEZALAR TOPLUMA YÖNELİK”

Basın ve ifade özgürlüğü bakımından da sistematik bir planlama ile karşı karşıyayız.

Halk bugün basını haber alma özgürlüğünün temel işlevi olarak görmeli. Cumhuriyet Gazetesi  Davası, Sözcü Gazetesi Davası, Oda TV Davası halen devam eden davalar, verilen cezalar aslında orada ismi anılan gazeteciler için değil. Bu cezalar topluma yönelik, basın özgürlüğüne yönelik bir tehdit. Basın ve ifade hürriyetine yönelik olumsuz mekanizmalar,  yasalar getirilemeyeceği için iktidar bunu yargı alanında sağlamaya çalışıyor. Bu anlamda yargıyı kullanıyor. Hukuksuzlukları yargı kararlarıyla meşrulaştırıyorlar bir anlamda. “

Baroların demokrasi açısından işlevini halka daha fazla anlatacaklarına işaret eden İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Barolara yönelik baskı vatandaşı çok yakından ilgilendiriyor. Şiddete uğrayan kadın önce yanında avukatını buluyor, cinsel istismara uğrayan çocuğun yanında önce avukatı oluyor. İşkence iddiasını biz kovuşturuyoruz. Bir yerde kötü muamele varsa biz koşturuyoruz. Nerede çevre katliamı varsa biz oradayız” diye sözlerine ekledi.

“ANAYASA MAHKEMESİ ÖNÜNDE TUTACAĞIMIZ NÖBETİN ADINI SON NÖBET KOYDUK”

Ziyarette baroların bölünmemesi için yürütecekleri eylem planını da anlatan Mehmet Durakoğlu şunları söyledi:

“Eylemselliğe başladık. Bunlardan biri yürüyüştü. Tasarı Meclis Komisyonu’na geldiğinde ‘Duran Baro Başkanı’ diye bir eylem yapacağız. Kızılay’da Meclis’e giden yol üzerinde baro başkanı yol üzerinde saat duracak.

Daha sonra görüşlerimizi Meclis’e gidip anlatacağız. İktidarın önerisi Genel Kurul’dan geçtiği taktirde muhalefet partilerinin Anayasa Mahkemesi’ne dava açmasını sağlayacağız. Karar çıkana kadar da Anayasa Mahkemesi önünde nöbet tutacağız. Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediği için, kararın bir an önce çıkması için her gün nöbet tutacağız. Kapısının önünden ayrılmayacağız. Gazetelere ilanlar vereceğiz. Sosyal medyayı etkin kullanacağız, halka anlatacağız. Anayasa Mahkemesi’nin önünde tutacağımız nöbetin adını ‘Son Nöbet’ koyduk. Bu nöbeti biz halk için tutacağız. Yürekten inanıyorum bu son nöbete. Barolar böyle parçalanırsa yargı bağımsızlığı konusunda mücadele eden başka bir kurumsallık kalmayacak. yılından bu yana planlı bir hareket yürütülüyor. "

İstanbul Barosu başkan adayı Filiz Saraç, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı

Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyeliği de dahil pek çok görevde bulunan avukat Filiz Saraç, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu İstanbul Barosu Başkan Adayı. İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin kararın görüşüldüğü Danıştay salonunda bulunan Saraç, “İstanbul Sözleşmesi için beklenen karar yargı açısından önemli. ‘İktidar şiddetle mücadele edenle değil, şiddet uygulayanla mücadele etmeli’ dedi. 

Saraç; kadın hakları, Türkiye’de yargının durumu ve adaylığına ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. 

- Kadın bir avukat olarak baro başkan adayısınız. Neler hissediyorsunuz?

Uzun yıllardır İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyeliği, Genel Sekreterliği, Başkan Yardımcılığı ve son olarak Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği de dahil pek çok görevde bulundum. Dolayısıyla aday adaylığım bu emeğe dayalı. yıllık bir geçmişe sahip ve dünyanın en köklü barolarından olan İstanbul Barosu’nda bugüne kadar kadın baro başkanı olmamıştır. Şu anda İstanbul’da kadın avukat sayımızın erkek avukat sayısından fazla olduğu da dikkate alındığında hak temelli bir meslek örgütü için bu durumu olağan karşılamak zor. Baro genel kurulumuzun seçmesi halinde ilk kadın başkan olmaktan elbette ki onur duyacağım. Kadın olarak büyük önderimiz Atatürk’e ve kurduğu Cumhuriyete borcum olduğunu, bu görevlere aday olmanın bu anlamda bir görev olduğu düşünüyorum.

- Yargıya dair gördüğünüz sıkıntılar neler, bununla ilgili ne gibi çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Yargıya güvenin sağlanması ve adil yargılanma; parlamenter bir sistemin varlığını ve kuvvetler ayrılığının güçlü bir şekilde uygulanmasını gerektirir. Yargının tarafsız ve bağımsız olması için öncelikle ülkeyi yönetenlerin, hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne inanan ve bunu içselleştiren bireyler olmaları gerekir. Hâkim ve savcılar siyasi iradeden bağımsız karar verebilmeli, bu bağımsızlık yasal düzenleme ve uygulama ile güvence altına alınmalı. Yargı sisteminde hak mücadelesini veren öncelikle avukatlardır. Bu nedenle yargının güvenilir hale gelmesi, avukatın saygınlığının artırılması ve avukatlık mesleğinin sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Yargısına güvenilmeyen bir ülkede demokrasi ve insan hakları da olmaz. Her gün sayısı artan hukuk fakülteleri, avukatsız savunma isteyen anlayış, iş alanlarının genişletilmemesindeki direnç, genç avukatlarımızın geleceğe dair umutlarını yitirmesine neden oluyor. Meslektaşlarımızın artan intihar olaylarını duymak bizi derinden yaralıyor

- Peki ya kadın cinayetleri 

Kadın haklarında da ileri gitmemiz gerekirken hep geriye gidiyoruz, kadın cinayetleri bir türlü durdurulamıyor. Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi için koruyucu nitelikteki önlemlerin uygulanmasına ihtiyaç var. Şiddet olgusu, topyekun bir mücadeleyi gerektirir. Öncelikle ülkeyi yönetenlerin şiddetle etkin mücadele konusunda sadece söylemde değil, eylemde de kararlı olmaları gerekir. Kadınlar, güçlendirilmeli. Çocukluktan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan bireyler yetiştirmek bu anlamda büyük önem taşıyor. 

- Ancak Türkiye  İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini açıkladı

Söz konusu çekilme hukuka aykırıdır. Bu sözleşme; yaşam hakkı başta olmak üzere temel haklarla ilgili. Sözleşmenin yürürlüğe girmesi TBMM kararı ile oldu. Cumhurbaşkanlığı kararıyla sözleşmeden çekilmek mümkün değil, kararın dayanağı olan kararname, ki temel haklar kararname ile düzenlenemeyeceğinden’ anayasaya aykırı. Oluşan tabloda, şiddet uygulayan cesaretlenirken şiddet mağdurlarında devletin kendini koruma iradesinde olmadığı algısı oluştu. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali davasına katıldım.  Verilecek karar sadece şiddetle mücadele yönünden değil, yargı açısından, hukuk devleti olmakta kararlılık ifade edecek olması yönünden de önemlidir.  

"İKTİDAR YARGIYA KARIŞMAMALI"

- Yargıya güven kalmamasının nedeni nedir?

Yargıya güvenin giderek daha da azalmasındaki temel neden yargıya siyasilerin müdahalesidir. Yargıya müdahale edildiği sürece adil yargılamadan söz edilemez, yargıya güven duyulmaz. Hâkim ve savcı alımlarında tek kriter liyakat ve hukuk devletine inanan hukukçular olmalı. İktidarların yargıya müdahalesinin önlenmesi ve yargının bağımsız karar vermesi için de hâkim ve savcı güvencesi sağlanmalı. En yakın örnek olarak, Gezi davası için verilen kararlar ve yaşanan süreç yine bağımsız ve tarafsız yargı sorununu gündeme getirdi ve yargıya güveni bir kez daha zedeledi. Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir sistemde yargıya güven tesis edilemez. Bu nedenle ülkemizin parlamenter sisteme ve kuvvetler ayrılığına bir an önce dönmesi gerekiyor.

ADALET PEŞİNDE 32 YIL 

yılında Trabzon’da doğdu. yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 32 yıldır serbest avukat olarak görev yapıyor.

Kamu hukuku dalında yüksek lisans yaptı. yılında İstanbul Barosu yönetim kuruluna seçildi. 

yılından yılına kadar istanbul Barosu Genel Sekreterliği’ni yaptı. 

yılları arasında İstanbul Barosu başkan yardımcılığı görevinde bulundu. 

Altı yıl özel bir üniversitede avukatlık hukuku ve meslek kuralları ve uygulamalı hukuk kurgusal dava dersleri verdi.

yıllarında Türkiye Barolar Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı. 

Bu dönemde çoklu baro ve temsilde adaletsizlik ile ilgili muhalif bir duruş sergileyerek ikinci baroya şerh koydu. 

Saraç, Türk Kadınlar Birliği tarafından toplumda hukukun üstünlüğü ve hak arama bilincine katkılarından dolayı ödüle layık görüldü.


Türkiye Barolar Birliğiİstanbul Barosu

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır