Türk asıllı İtalyan yönetmen Ferzan Özpetek’in on birinci uzun metrajlı filmi İstanbul Kırmızısı, 3 Mart tarihinde seyirciyle buluşuyor. Geçtiğimiz günlerde galası yapılan filme gelen ilk yorumlar olumlu yönde. İstanbul Kırmızısı fragmanı ile daha ilk andan seyircileri büyülemiş, Ferzan Özpetek’in tıpkı diğer filmleri gibi büyük ilgi görmüştü. İstanbul Kırmızısı oyuncu kadrosuyla da özel ilgi görüyor. Halit Ergenç, Mehmet Günsür, Nejat İşler, Tuba Büyüküstün, Selim Bayraktar gibi isimlerin yer aldığı dev kadro daha filmin çekim aşamasındayken dahi ilgi görmeye başlamıştı. Oyuncuların ve yönetmenin fanları, sinema dünyası ilgiyle filmi takip etmiş ve vizyon tarihini beklemişti. Nihayet filmin tüm aşamaları tamamlanarak vizyon tarihi belirlendi. İstanbul Kırmızısı filmi, Türkiye’nin ve Avrupa’nın birçok noktasında 3 Mart tarihinde gösterime girecek.
İstanbul Kırmızı filminin konusu; uzun zamandır yurt dışında yaşayan yazar Orhan’ın, ünlü bir yönetmen olan Deniz Soysal’ın kitabı ile ilgili çalışma yapmak için yurtdışından İstanbul’a gelmesiyle başlıyor. Orhan’ın İstanbul’a gelip Deniz ve romanında anlattığı kişilerle tanışmasından hemen sonra ortadan kaybolan Deniz, ilginç tesadüfleri işaret eder. Film; Deniz’in karmaşık hayatı, ilişkileri, gizemli arkadaşları ve ailesinin içine düşen yazar Orhan’ın hikayesini anlatıyor. Ferzan Özpetek’in aynı isimli romanından uyarlanan film İstanbul’a farklı bir pencereden bakmaya davet ediyor. Film süresince İstanbul’a dair eşsiz manzara ve görüntüler izleyicileri bekliyor. İstanbul Kırmızısı fragmanı filmin gizemini, hikayesini ve İstanbul temasını gösterirken aynı zamanda filmin başarılı kadrosu hakkında seyirciye ipucu veriyor.
İstanbul Kırmızısı fragmanı yayınlandıktan kısa süre sonra izleyicilerden beğeni yorumları almaya başladı. Filmin gösterim tarihinin yaklaşmasıyla birlikte sinema salonları İstanbul Kırmızısı ön bilet satışı yapmaya başlayarak izleyicilere filmi ilk seyredenlerden olma fırsatı sundu. Film, Türkiye’nin birçok noktasında gösterime girecek. Aynı zamanda İtalya’da ve Avrupa’nın belirli noktalarında seyirciyle buluşacak. Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün ve Mehmet Günsür’ün Orta Doğu ülkelerinde çok sevilen oyuncular olması filmin Arap izleyiciler tarafından da ilgiyle takip edilmesini sağlıyor. Oyuncular Orta Doğu’daki popülaritesinden sonra Avrupalı seyirciler ile tanışmaya hazırlanıyor.
Orhan Pamuk Resimli İstanbul isimli kitabına dair açıkladığı, Beni eski fotoğraflara bağlayan daha ince zevk ise, bazı duyguları yeniden yaşamak, kendimi bir an hâlâ o zamanlarda yaşıyormuş gibi hissetme ihtiyacı idi. Evet, o zamanlar dünyanın dışında, kenarda, önemsiz hayatlarımız vardı!” sözleri ile geçmişini neden hatırlama ihtiyacı hissettiğini ifade etmeye çalışıyordu. İstanbul, ülkenin en önemli yazarlarından birinin tüm mazisini içinde barındıran ana kucağıydı. Kezâ anlatım yönünden beyaz perdenin Orhan Pamuku sayılabilecek Ferzan Özpeteki de İtalyaya yönetmenlik eğitimi almaya gitmeden önce yaşadığı İstanbula dönmeye mecbur hissettirmişti benzeri hisler. Ferzan Özpetek’in İstanbul Kırmızısı (), Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı’sı gibi başyapıtı olur mu bilemem ama kırmızının ortak tonunun iki sanatçıda da İstanbul olduğu aşikâr.
Yönetmen bize, içinden şehir geçen bir şiirin senaryoya eklemlendiği bir film hayal ettiriyor yine. Genelde İtalyan’ın barok dönem izlerini taşıyan taş sokaklarından hikâyelerinin fonunu inşa eden Özpetek, filmografisinin başlangıcını her ne kadar Hamam () ve Harem Suare () gibi İstanbul’da geçen öykülerle açsa da, İstanbul Kırmızısı yönetmenin ilk yerli projesi. Bu sefer konumuz tamamen İstanbul ve Özpetek’in geçmişinden duyumsamalar
Artık hepimiz Ferzan Özpetek sineması diye bir olgudan bahsedebiliyorken, kendi film haritasında yeni fikir ve kamera kullanımlarını denemekten çekinmeyen bir yönetmen de gördüğümüzü unutmayalım. Anlatım dilinin naifliğini her daim korusa da, psikolojik gerilimde Saturno Contro (), Un Giorno Perfotto (); dramada Cuore Sacro (); romantik veya aile komedisi tadında Magnifica Presenza () kurmacada Allacciate Le Cinture (), bağımsız sanat filmi yapısı ile modern sinemayı sentezlediği La Finestra Di Fronte () gibi deneme addedebileceğimiz yeni tür filmlerle karşımıza çıkabiliyor kendisi. Benim en sevdiğim filmi olan Mine Vaganti () ile burjuvaziye, makarna fabrikası sahibi Cantone ailesi üzerinden bir bakış atan Özpetek, aynı bu eserinde olduğu gibi tüm filmlerinde de gelenekselliğin, aşkın ve kişisel gelişimin önünde her daim bir engel olduğu düşüncesini çarpıştırır seyircisiyle. İstanbul Kırmızısı ise farklı olarak, kendi düşünce dünyasını henüz yeni keşfetmeye çalışan kafası karışık bir Ferzan Özpetek yansıması gibi duruyor. Bunu da öyküsünü filme çekmeden önce kaleme aldığı aynı isimli romanından anlıyoruz. Kezâ kendisi de Nejat İşler’i kafası karışık yönetmen rolüne, yani kendi geçmişini oynatmaya lâyık gördüğünü söyleyerek bu tezimizi doğruluyor: ‘‘Nejat İşler benim rolümde. Yani bir yönetmeni oynuyor. O yönetmen ben miyim ben de tam bilmiyorum. Mehmet (Günsür) ve Tuba (Büyüküstün) benim hayatımdaki çok önemli iki insanı canlandırıyor. Halit (Ergenç) ise tamamen yeni bir karakteri oynuyor.“ Film, kadrosu bakımından çok bilinir isimlere sahip. Nejat İşler, Halit Ergenç, Mehmet Günsür, Tuba Büyüküstün ana rollerde yer alırken yan karakterler de Zerrin Tekindor, Rıza Kocaoğlu, Deniz Türkali, Reha Özcan, Ayten Gökçer ve Özpetek’in kadrolu oyuncusu Serra Yılmaz gibi usta isimlere yer verilmiş.
Filmin konusu, kitapla bire bir aynı olmamakla birlikte senaryonun şekillenmesinde yine temel olarak alınmış. Orhan (Halit Ergenç) yaşadığı acı bir kayıp sonrası sahip olduğu pek çok şeyi ardında bırakarak kendisini doğal yaşama atan bir karakterdir. Aynı zamanda da yazardır. Fakat bir gün aniden Londra’ya yerleşmeye karar verir. Aradan geçen onca zamandan sonra bir editör olarak İstanbul’a geri dönecektir. Bu geri dönüşün en önemli sebebi ise önceden tanışmış olduğu yönetmen Deniz Soysal (Tuğba Büyüküstün) ile yakınlık kurmaktır. Yeni filminin çekimlerine hazırlık yapan Deniz’in, Orhan’ın gelmesi ile ortadan kaybolmasının aynı ana denk gelmesi ilginç bir duruma işarettir. Başlatılan gizli bir soruşturmanın akabinde Deniz’le ilgili kitabında anlatılan olguların gerçeğe dönüşmesi, gizemli bir yaşamın aydınlatılmasına vesile olacaktır.
Ferzan Özpetek için aslında tam bir İtalyan yönetmen diyebiliriz. Oranın sosyal kodlarını çok iyi analiz etmesi sayesinde, yabancıları çok içselleyemeyen İtalyanları bile kendilerinden biri olarak görmelerini sağlamasını, yılında cumhurbaşkanı Napolitano’nun tarafına verdiği özel devlet ödülünden de anlayabilirsiniz. Şu an İtalyanlar için Özpetek, sinema tarihleri açısından önemli bir konuma sahip. Yönetmenin bu ahengi yakalamak için kendini zorladığını ise asla söyleyemeyiz. Filmlerinde her ne kadar orijini olan Türkiye’ye dair ögeler görsek de, bize ait bir yönetmen olarak hissedemememiz, futboldaki Mesut Özil vakasını biraz çağrıştırıyor. Bunda belki de kendi kimliğini hayatın doğal akışında sorun çekmeden yaşayabildiği yer olarak İtalya‘yı görmesini ekleyebiliriz. Bu nedenle İstanbul Kırmızısı’nı, konusu itibariyle hem tamamen bize ait ve bize dair olması hem de Özpetek sinemasında bir ilk olması nedeni ile ayrı bir yerde konumlandırabiliriz. Filmin Mart’ında vizyona girmesi planlanıyor.
[tooplay file=monash.pw type=mp4]Etiketler:deniz türkaliferzan özpetekhalit ergençmehmet günsurmine vagantinejat işlerserra yılmaztuba büyüküstünyerli sinemaZerrin Tekindor
Öneriler
En iyi ve en faydalı yorumlar
Coğunluğun düşük puan vermesi hayret edici gelmedi aslinda. Bu cahillerin bu kadar kaliteli bir eserde kafa gerektiren yerleri cozemedikleri icin girip dusuk bir puan vermeleride dogru tabi(!) recep ivedik gibi dusunmeyi gerektirmeyen Türkiye'yi rezil gosteren filmin yaninda İstanbul kirmizisi gibi izlerken gogsunuzun kabardigi bir film baska ne denir ki? TEBRİK EDERİM
Film çok derin. Çok dikkatli izlenmesi gerek. Belki 2 kere izleme gerektirebilir. Son derece profesyonelce yapılmış diye düşünuyorum. Bu film benim sinama kültürümü genişletmemi sağladı. Teşekkür ediyorum bu yüzden yapımcilara.
Ayrıca anlaşılması çok zor olmasından dolayı bicok insan kötü yorum yazmış. O insanlar muhtemelen recep ivediği beğenen insanlardır.
Inanilmaz basarili bir film. Kesinlike resim teknikleri ve goruntu yonetimiyle bir sure hayata bakis acimi degistirdi diyebilirim. Hikayenin derinligi ve yarattigi bosluklar izleyicinin algisina basarili bir sekilde birakilmis. Filmi elestiren arkadaslar dusundurmeden izleten filmleri seviyor olmalilar. Aksine Ferzan istanbula ve hayatlara ait tum tabulari sorgulatmis ve aslinda turk sinemasinda verilen her karakterin oldugu gibi benimsenmesini
Devamını oku
Ferzan Özpetek'in tüm filmleri gibi bu filmini de çok beğendim. Düşündürücü, güzel manzaralı, oyunculuk süper. Kitabı okumadığım için hayal kırıklığı da yaşamadım. Genelde kitapla film örtüşmez. Ya kitabı okuyacaksınız, ya filmi seyredeceksiniz, yoksa hayal kırıklığı kaçınılmaz olur. Olumsuz eleştirileri yazanlar Recep İvedik izleyicileri mi acaba? Türkiye'de en çok izlenen filmmiş!
Ferzan Özpetek filmi kendi kitabından sinemaya uyarlamıştır.
Ünlü yönetmen filmi "Benim ilk Türk filmim" şeklinde niteliyor.
Ülke Türkiye, İtalya
Dağıtımcı Mars Dağıtım
Yapım yılı
Metrajuzun metrajlı film
İlginç Detaylar 2 başlık
Bütçe-
Dil Türkçe
Görüntü formatı -
RenkRenkli
Ses formatı-
Yapım formatı-
Viza numarası-
Bu filmi sevdiyseniz, şunlar da ilginizi çekebilir: : Yılın en iyi filmleri , En iyi film: Dram, {Genre} türündeki en iyi filmler :
Tüm Sinema Haberleri
En Popüler Fragmanlar
Vizyondaki En İyi Filmler
Ferzan Özpetek'in ayn isimli kendi kitabndan sinemaya uyarladğ stanbul Krmzs, stanbul'a yeni gelen Orhan'n ve çevresindekilerin hikâyelerine odaklanyor.
Uzun yllar yurt dşnda yaşayan yazar-editör Orhan Şahin, ünlü yönetmen Deniz Soysal'n ilk kitab üzerinde çalşmak için stanbul'a gelir. Deniz, zenginliğinin son demlerindeki ailesiyle birlikte bir yalda yaşamaktadr. Orhan daha ilk günden kendisini Deniz'in karmaşk ilişkileri, esrarengiz arkadaşlar ve aile bireylerinin ortasnda bulur.
daha fazla göster