istanbul un fethinin hazırlıkları / Fetih Hazırlıkları | Osmanlı'yı Keşfet | TheOttomans.Org

Istanbul Un Fethinin Hazırlıkları

istanbul un fethinin hazırlıkları

İSTANBUL’UN FETHİNE GİDEN SÜREÇ

x

II. Mehmed’in İstanbul’u fethetmek için pek çok nedeni vardı. Dini, siyasi ve stratejik sebepler II. Mehmed’i adım adım İstanbul’a yaklaştırdı.

İstanbul, tarih boyu pek çok devlet tarafından defalarca kuşatıldı. Ancak bu kuşatmaların hiçbiri sonuç vermedi. Ta ki Fatih Sultan Mehmed’e kadar…

İstanbul’un Osmanlılar tarafından ilk kez kuşatılması 1391’e dayanır. Kent, I. Bayezid tarafından kuşatıldı ama sonuç alınamadı. I. Bayezid, iki kez daha ordusuyla İstanbul önlerine dayansa da sonuç değişmedi. Osmanlı dönemindeki bir başka kuşatma ise 1412 yılında Şehzade Musa Çelebi tarafından gerçekleştirildi. Sonuç yine aynıydı, kentin güçlü surları yine aşılamadı... İstanbul’u Fatih’ten önce son kuşatan padişah ise II. Murad oldu. Fatih Sultan Mehmet’in babası olan II. Murad, Küçük Mustafa’nın İznik’te padişahlığını ilan etmesi üzerine kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı.


Hz. Muhammed’in hadisi

İstanbul’un fethedilmesi Osmanlı Devleti açısından pek çok nedenden ötürü gerekliydi. Bunun ilk sebebi, Hz. Muhammed’in bir hadisinde İstanbul’un alınışını müjdelemesiydi: “Kostantiniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” İstanbul’un fethi siyasi sebeplerden dolayı da gerekliydi. Bizans İmparatorluğu, şehzadeleri kışkırtıyordu. Şehzadeler birbirine düşerek taht kavgasına tutuşuyordu.


Bizans’ın kışkırtma hareketleri

Bizans, konumu itibariyle Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de büyümesine engeldi. Anadolu ve Rumeli toprakları arasında bağlantı sağlanamıyordu. İstanbul’un alınmasıyla bu engel ortadan kalkacaktı. İstanbul’un fethiyle Anadolu ve Rumeli arasında askeri geçiş için de engel kalmayacaktı. Bizanslılar, Avrupa’daki Hristiyanları kışkırtarak Haçlı Seferleri’nin yapılması için uygun koşulları yaratıyordu. Dahası, Anadolu beyliklerini de Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtıyordu. Bu da Anadolu’daki Türk birliğinin bozulmasına neden oluyordu. Ekonomik sebepler, İstanbul’un fethini gerekli kılan bir başka unsurdu. İstanbul’un fethiyle Osmanlı Devleti, kara ve deniz ticaretinde avantajlı konuma geçecekti. Ayrıca İpekyolu’nun bir koluna da hakim olacaktı.

x

İstanbul’u almayı kafasına koyan II. Mehmed, fetih için çok ayrıntılı planlar hazırladı. Öyle ki fethin hazırlık süreci bile bir yılı buldu.

II.Mehmet, babası II. Murad’ın ölümünden sonra 1451’de tahta çıktı. Tahta çıkar çıkmaz da İstanbul’un fethi için hazırlıklara başladı. İstanbul o güne kadar çeşitli uygarlıklar tarafından defalarca kuşatılsa da alınamamıştı. Osmanlılar ise İstanbul’u beş kez kuşatmış ancak başarılı olamamıştı.

Padişah II. Mehmed, zorluğun farkındaydı. Hazırlık sürecinde bu yüzden işi sıkı tutuyordu. Öyle ki, 1452 yılını İstanbul’un fethi için gerekli hazırlıkları yapmakla geçirdi. II. Mehmed ilk olarak Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. İnşaat dört ay gibi kısa bir zamanda bitirildi. Hisarın kulelerine, o devre göre hayli görkemli toplar yerleştirildi. Rumeli Hisarı’nın inşası Bizans İmparatorluğu’nu huzursuz etti. Çünkü Karadeniz’den Marmara’ya geçiş artık tamamen Osmanlı’nın kontrolündeydi. O yıllarda Venedik ve Ceneviz büyük bir deniz gücüne sahipti. II. Mehmed, her iki tarafla anlaşmalar yaparak Bizans İmparatorluğu’nu iyice çaresiz duruma getirdi.


Güçlü toplar döktürüldü

İstanbul’un kilidini açmak, Bizans’ın güçlü surlarını aşmaya bağlıydı. II. Mehmed, bunu iyi biliyordu. Bu yüzden, kuşatmada kullanılmak üzere büyük toplar döktürdü. Ünlü topçu Urban’ın döktüğü toplar, o güne kadar görülmemiş büyüklükteydi. Topların tek güllesi 550 kilogram civarındaydı. Bir taraftan da İstanbul surlarını aşmak için büyük ve hareket ettirilebilen merdivenler hazırlandı.

Kuşatmaya denizden destek verilmesi için 400 parçalık donanma hazırlandı. Haliç’in, Bizanslılar tarafından zincirle kapatıldığını bilen II. Mehmed, gemileri karadan geçirmek için gerekli teçhizat ve malzemeyi imal etti. O sırada Turhan Bey komutasındaki bir donanma, 1452’de Mora’ya gönderildi. Amaç, Bizans’a yardım gelmesini engellemekti.

II. Mehmed, bir taraftan da farklı cephelere bölünmemek için barış anlaşmaları yapmaya devam ediyordu. Venedik ve Ceneviz’den sonra Eflak, Macaristan, Sırbistan ve Karamanoğulları Beyliği ile barış anlaşmaları yapıldı. Bizans İmparatorluğu’nun elinde bulunan Misivri, Ahyolu, Vize ve Silivri kaleleri hazırlık sürecinde ele geçirildi. Böylece Bizans, tamamen İstanbul’a sıkıştırılmış oldu.


O sırada Bizans…

İstanbul’un kuşatılması için II. Mehmed’in yaptığı hazırlıklar, Bizanslıları da harekete geçirdi. İstanbul’u çevreleyen surlar elden geçirildi. İstihkam çalışmaları yapıldı. Şehrin savunması için yeni mevziler açıldı. İmparator Konstantin, Girit ve Mora yarımadası başta olmak üzere Haçlı dünyasından birçok asker kiraladı. Kentin deniz yönünden savunması için Haliç’in girişi eski gemi ve varillerle desteklenen büyük ve kalın bir zincirle kapatıldı. Bunun yanı sıra karışımı çok az kişi tarafından bilinen ve temas ettiği her şeyi yakan Grejuva Ateşi (Rum Ateşi) stokları yapıldı. Bu ateşin en büyük özelliği, su dökülünce daha da alevlenmesiydi. Bizans İmparatoru, kuşatmanın uzun süreceğini tahmin ediyordu. Bu nedenle yiyecek, içecek ve ilaç stoku yaptı. Sivil halkı kuşatmaya karşı silahlandırdı. Dahası, halk arasından asker topladı. Böylece, Bizans’ın savunma hazırlığı da tamamlanmış oldu.



6 Nisan

• Fatih Sultan Mehmed’in otağı Topkapı önüne kuruldu.

• İstanbul, Haliç’ten Marmara’ya kadar kuşatıldı.

• İlk top atışları başladı.

9 Nisan

• Baltaoğlu Süleyman Bey, Haliç’e girmek için ilk saldırıyı yaptı.

9-10 Nisan

• Boğaz’daki surların bir bölümü ele geçirildi.

11 Nisan

• Büyük surlara top atışları yapıldı. Surlarda yer yer gedikler açıldı.

12 Nisan

• Haliç’teki gemiler toplarla vuruldu. Bu saldırıda bir kadırga batırıldı.

18 Nisan

• Baltaoğlu Süleyman Bey, Prens Adaları’nı aldı.

20 Nisan

• Bizans ve Papalık donanması ile Osmanlı donanması Yenikapı açıklarında karşı karşıya geldi. Osmanlı donanması, bu çarpışmada yenilgiye uğradı.

22 Nisan

• II. Mehmed, 70 kadar gemiyi kızaklar üzerinde karadan geçirerek Haliç’e indirdi.

28 Nisan

• Ayvansaray ile Sütlüce arasına köprü kurularak Haliç surları ateş altına alındı. Deniz tarafındaki surlar kuşatıldı.

• Bizans İmparatoru Kostantin’e Cenevizliler aracılığıyla koşulsuz teslim olma önerisi iletildi. İmparator, bu teklifi kabul etmedi.

12 Mayıs

• Tekfur Sarayı ile Edirnekapı arasında büyük bir saldırı gerçekleştirildi.

16 Mayıs

• Haliç’teki zinciri kaldırmak için saldırı başlatıldı.

• Edirnekapı surlarının altından tüneller kazıldı. Ancak Bizanslılar bunu fark edip tüneli çökertti.

18 Mayıs

• Hareketli ahşaptan bir kule ile Topkapı yönünden saldırıya geçildi. Bizanslılar gece kuleyi yaktılar.

25 Mayıs

• II. Mehmed, İmparator Konstantin’e elçi göndererek son kez teslim olma teklifinde bulundu. İmparator, bu teklifi de geri çevirdi.

26 Mayıs

• Batı devletlerinin Bizans’a büyük bir donanma ile yardım hazırlığında olduğu haberi üzerine savaş meclisi toplandı. Saldırıya devam kararı alındı.

28 Mayıs

• İmparator Konstantin, Ayasofya’da düzenlenen ayinde halkı şehri savunmaya davet etti.

29 Mayıs

• II. Mehmed öğleye doğru Topkapı’dan şehre girdi. Doğruca Ayasofya’ya giderek burayı camiye çevirdi.

x

Eyüp Sultan’ın mezarı İstanbul’un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddin tarafından gün yüzüne çıkarıldı.

Emeviler, 669 yılında İstanbul’u kuşattı. Bu kuşatmaya Hz. Muhammed’in sahabelerinden Ebu Eyyup El-Ensari ya da bilinen adıyla Eyüp Sultan da katıldı. Eyüp Sultan, kuşatma sırasında şehit düştü. Vasiyeti üzerine cenazesi surların dibine defnedildi. Ancak aradan geçen zaman içerisinde mezarının yeri kayboldu.

II. Mehmed bu hikayeyi biliyordu ve Eyüp Sultan’ın kabrini bulmak istiyordu. Bir akşam otağında hocası Akşemseddin’le sohbet ederken, bu isteğini dile getirdi. Akşemseddin, fethin yaklaştığı günlerde padişaha müjdeyi verdi: “Şu karşı yakadaki tepenin eteğinde bir nur görüyorum. Orayı kazacağız, Eyüp Sultan orada olmalıdır.” Ve tarif ettiği yer kazılmaya başlandı. Gerçekten de Akşemseddin’in dediği gibi Eyüp Sultan’ın kabri oradaydı. Padişah II. Mehmed, bunun üzerine Eyüp Sultan’ın kabrinin bulunduğu yere türbe ve cami yaptırdı.



x

II. Mehmed, 53 gün süren zorlu kuşatmanın ardından İstanbul’u fethetti. Böylece adını tarihe “Fatih Sultan Mehmed” olarak yazdırdı.

II.Mehmed, beyaz atının üzerinde İstanbul’un surları önüne geldiğinde henüz 21 yaşındaydı… Tahta çıktığı andan itibaren İstanbul’u almak en büyük tutkusuydu. Bu uğurda uzun süre hazırlık yaptı, her ayrıntıyı tek tek düşündü.



Kuşatma 6 Nisan’da başladı

Osmanlı ordusu, II. Mehmed önderliğinde harekete geçtiğinde takvimler 6 Nisan 1453’ü gösteriyordu. Ordu, Haliç’ten Marmara’ya doğru surların önünde mevzilendi. Bizanslılar da buna karşılık, bugün Edirnekapı olarak bilinen Adrianopolis Kapısı’na konuşlandı.

İmparator Konstantin’in İstanbul’u vermeye niyeti yoktu. O da boş durmayarak bir savunma planı yapmıştı. Romanos Kapısı (Topkapı), Giustiniani ve askerleri tarafından tutuluyordu. Romanos Kapısı (Topkapı) ve Adrianopolis Kapısı (Edirnekapı) arası Bizans-Ceneviz kuvvetleri tarafından korunuyordu. Romanos Kapısı (Topkapı) ile güneydeki Selymbria Kapısı (Silivrikapı) arası savunmayı ise Bizans-Venedik kuvvetleri yapıyordu. İmparator Konstantin, kuşatmanın başladığı gün, zırhlı ve silahlı bin askerini hem halkın hem de Osmanlı ordusunun görebileceği şekilde surlara çıkardı. Amacı halkın moralini yükseltmek ve Osmanlılara gözdağı vermekti.

Osmanlılar, buna aldırmadan kuşatmaya başladılar. Önce topların yerleştirileceği noktaları belirlediler. Bunun için surların en zayıf bölgelerini seçtiler. Galata cephesine Zağanos Paşa’nın kuvvetleri, surların güney kısmına Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa, kuzey kısmına ise Rumeli Beylerbeyi Karaca Paşa yerleşti. Romanos Kapısı (Topkapı) ve Adrianopolis Kapısı (Edirnekapı) arasındaki merkez cephede ise II. Mehmed, yeniçerileriyle birlikte konuşlanmıştı.

Osmanlı ordusu, topların namlularını surlara çevirdikten sonra II. Mehmed, veziri Veli Mahmud Paşa’yı İmparator Konstantin’e gönderdi, şehrin teslim edilmesini istedi. Ancak Konstantin bunu kabul etmedi. Böylece 12 Nisan 1453 günü ilk topçu ateşi başladı.

Top atışları çok güçlüydü ve çıkan ses, Bizanslıların moralini bozuyordu. Surlarda açılan gedikler, Bizanslılar tarafından çeşitli yöntemlerle onarılmaya çalışıyordu. Top atışı 18 Nisan’a kadar sürdü. Ve nihayet Osmanlı merkez ordusunun bulunduğu noktada, birinci ve ikinci surlarda büyük gedikler açıldı. Surların önünde yer alan hendek dolduruldu. Osmanlı ordusu o gece taarruzu başlattı. II. Mehmed, savaş kuleleri inşa ettirerek taarruzu destekledi. Ancak istenilen sonuç elde edilemedi.


II. Mehmed atını denize sürdü

Osmanlılar denizde de taarruza başladı. 15 Nisan 1453’te Haliç önlerine gelen Osmanlı donanması geri çekilmek zorunda kaldı. 20 Nisan’da bir Bizans ve üç Ceneviz kalyonundan oluşan yardım filosu İstanbul’a yaklaştı. Bunun üzerine Baltaoğlu Süleyman Bey, 18 gemiyle yardım filosunu engellemeye gitti. Ancak başarılı olamadı. Osmanlı donanması ağır kayıplar verdi. Çarpışmayı bir tepeden izleyen II. Mehmed, o kadar sinirlendi ki atını denize sürdü. Peşinden Baltaoğlu Süleyman’ı kaptan-ı deryalıktan azletti.


Gemiler karadan yürütüldü

Hem karada hem de denizde yaşanan bu başarısızlıklardan sonra II. Mehmed, donanmanın Galata surları önünden kızaklarla kaydırılarak Haliç’e indirilmesini emretti. Yine Haliç surlarını ve donanmayı vurmak için Galata civarındaki hakim tepelere toplar yerleştirildi. Gemilerin geçeceği mesafe 2 ila 4 kilometreydi. Güzergah ormanlıktı. Askerler hızla ağaçları kestiler. Zeytinyağıyla kayganlaştırdıkları ağaçları yere sabitlediler. Gemiler, Bizanslıların fark etmemesi için 21-22 Nisan gecesi karadan yürütüldü. Hatta Bizanslıların dikkatini başka yöne çekmek için Romanos Kapısı (Topkapı) civarında büyük bir gedik açıldı. Bizanslılar bu gediği kapatmakla uğraşırken gemiler Haliç’e indirildi.

Sabah olduğunda Osmanlı donanmasının 72 gemisi Haliç’teydi. Bu beklenmedik hamleye karşı Bizanslılar boş durmadı, Haliç’teki Osmanlı donanmasına saldırdılar. Osmanlı donanması her saldırıyı ustaca savuşturmayı başardı.

Osmanlılar, Galata’da mevzilenen topçular ve Haliç’teki gemilerle birlikte surları vurmaya başladı. Bizanslılar da bu ateşe karşılık verdi. Gece gündüz süren ateşe rağmen her iki taraf da birbirlerinin toplarını imha edemedi.



Toplar günlerce surları dövdü

Osmanlı sadece Haliç’te değil, şehrin dört bir yanında saldırılarını sürdürüyordu. Romanos Kapısı (Topkapı) civarındaki surlar da aynı sıralarda top atışlarına tutuluyordu.

Surların yeterince zayıfladığını düşünen II. Mehmed, 6 Mayıs günü taarruz için emir verdi. Fakat Bizans’ın sert direnişi üzerine geri çekildi.

Bizanslılar taarruzları püskürtmeyi başarsa da kuşatma, surların arasında kalan halkı zorlamaya başladı, şehirde kıtlık baş gösterdi. Beklenen yardımların bir türlü gelmemesi İmparator Konstantin’i umutsuzluğa düşürdü. Bizans İmparatoru bir taraftan kıtlıkla uğraşırken bir taraftan da durmak bilmeyen Osmanlı toplarına karşı surları korumaya çalışıyordu.


Mücadele yeraltında da sürdü

Denizde ve karada kıyasıya süren mücadele bir süre sonra yerin altına da sıçradı. Osmanlı lağımcıları surları yeraltından aşmak için tünel kazdılar. Bunu fark eden Bizans birlikleri hemen kendi tünellerini açtılar. İki tünel birleşince bir de yeraltında çarpışma başladı. Bizans askerlerinin tünelde çıkardığı yangında her iki taraf ağır kayıplar verdi. Ancak Osmanlıların tünel kazması İmparator Konstantin’i daha da endişelendirdi. Şehrin dört bir yanında Osmanlıların açtığı tüneller keşfedildi. Bu tünellerin kimi ateşe verildi, kimine kızgın yağ döküldü, kimi ise kapatıldı.


Kuşatma 53 gün sürdü

İmparator Konstantin’in işi giderek zorlaşıyordu. Osmanlı donanması Haliç’teydi. Savaş hem yerin üstünde hem de yerin altında kıyasıya devam ediyordu. Üstelik kıtlık, imparator için savunmayı iyice çıkmaza sokuyordu. II. Mehmed bunun üzerine İsfendiyaroğlu Kasım Bey’i İmparator Konstantin’e elçi olarak gönderdi ve teslim olmasını istedi. Ancak Konstantin yine ret cevabı verdi.

Aynı günlerde Macaristan Krallığı elçisi ordugaha geldi. Kuşatmanın kaldırılmaması halinde Macar-Bizans ittifakının kurulacağını ve büyük bir Haçlı donanmasının da yola çıktığını iletti. Bunun üzerine 27 Mayıs’ta Osmanlı ordugahında bir toplantı yapıldı ve 29 Mayıs’ta son hücumun gerçekleştirilmesine karar verildi. 29 Mayıs’ta güneş doğmadan muharebe başladı. Kıyasıya süren muharebe sonunda yeniçeriler, açtıkları gediklerden içeriye girmeyi başardılar.

Nihayet, 53 gün süren kuşatmanın ardından II. Mehmed, vezirleri ve komutanları eşliğinde Romanos Kapısı’ndan (Topkapı) İstanbul’a girdi. Başardığı, sıradan bir fetih hareketi değildi. İstanbul’un fethiyle bir çağın kapanıp bir çağın açılması bu yüzdendi. Büyük fethin mimarı II. Mehmed ise artık tarih kitaplarında “Fatih Sultan Mehmed” olarak anılacaktı.



x

Kuşatmada çok sayıda Paşa görev aldı. Emirlerindeki birliklerle İstanbul'un fethedilmesine büyük katkılar yaptılar.

Zağanos Paşa

İstanbul’un fethi sırasında Osmanlı donanmasının karadan Kasımpaşa’ya indirilmesini sağladı.

İshak Paşa

İstanbul’un fethi sırasında Anadolu Beylerbeyi’ydi.

Karaca Paşa

İstanbul’un fethi sırasında Rumeli Beylerbeyi’ydi.

Baltaoğlu Süleyman Bey

Kaptan-ı Derya... İstanbul’un fethi sırasında prens adalarını aldı.

400

Parçalık donanma hazırlandı

72

Gemi karadan yürütüldü

550

Her bir güllenin ağırlığı (kg)

x

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethi pek çok şeyi değiştirdi. Fetih, Osmanlı için gerçek bir sıçrama tahtası oldu.

Fatih Sultan Mehmet, 53 gün süren zorlu kuşatmanın ardından surlardan içeri girdi. Fetih, Osmanlı Devleti’ni önlenemez bir şekilde güçlendirdi. İstanbul’un alınması dünya tarihi açısından da derin etkiler yarattı.



Yükselme dönemine girildi

İstanbul’un fethi Türklerin tarihinde önemli izler bıraktı. Fetihle birlikte Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi sona erdi ve yükselme dönemine geçildi.

Bizans İmparatorluğu, o güne kadar Osmanlı toprakları için tehdit oluşturuyordu. Özellikle Anadolu ve Rumeli toprakları arasında tehdit yaratıyordu. Fetihle birlikte bu tehlike ortadan kaktı. Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü sağlandı. Boğazların savunması fetihle birlikte kolaylaştı. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti oldu. İstanbul’un alınmasıyla Osmanlı’nın İslam dünyasındaki saygınlığı da arttı.

Fethin siyasi kazançları bir yana önemli ekonomik kazançları da oldu. Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan ticaret yolları Osmanlı’nın eline geçti. Bunun yanı sıra İpekyolu’nun Avrupa’ya ulaşan kolu Osmanlı himayesine girdi.


Osmanlı hoşgörüsü

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldıktan sonra şehirde kalan halka ibadetlerini özgürce yapma hakkı tanıdı. Tüm dinlerin mensuplarına kucak açtı. Öyle ki Rahip Scholarius’u, “II. Gennadios” adıyla patrik seçtirdi. Hatta ona birtakım imtiyazlar bile tanıdı. Mesela Ortodokslara özel mahkemeler kurulabilecek ve bu mahkemelerin üyeleri ruhbanlardan seçilecekti. Fatih, 1461’de Ermeni Patrikhanesi’ni kurdurdu ve Bursalı I. Hovagim patrik seçildi. Aynı imtiyazlar Ermeni patriğine de tanındı. İstanbul’da yaşayan Yahudi halk da unutulmadı. Osmanlı himayesindeki ilk Hahambaşı olarak Moş Kapsari seçildi.


Ortaçağ kapandı Yeniçağ açıldı

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinin dünya tarihi üzerinde de büyük etkileri oldu. Bunlardan en önemlisi Ortaçağ’ın kapanması, Yeniçağ’ın başlamasıydı.

Fetih sırasında kullanılan büyük toplar bir gerçeği de gözler önüne serdi. En güçlü surların dahi yıkılabileceği ortaya çıktı. Avrupa’daki derebeyliklerin sonu olan bu gelişme, merkeziyetçi krallıklara yaradı. Daha da güçlendiler.

Tüm bunlar gibi fethin dünya tarihi açısından yarattığı ekonomik sonuçlar da hayli önemlidir. Avrupalılar, İpekyolu’nun önemli bir kısmı Osmanlı’nın eline geçince farklı ticaret yolları aramaya başladı. Bu da coğrafi keşiflerin yapılmasına zemin hazırladı.

Fetih sonrası İtalya’ya giden bilim insanları, eski Yunan ve Roma eserlerini inceleme fırsatı buldu. Böylece Rönesans’ın önü açıldı.



İSTANBUL'UN FETHİ İÇİN YAPILAN HAZIRLIKLAR

İstanbul tarihte birçok devlet tarafından kuşatılmış, fakat bir türlü ele geçirilememiştir. Avrupa ve Asya Kıtasının bağlantı noktasında bulunan İstanbul; Avarlar, Persler, Müslüman Araplar, Bulgarlar ve en nihayetinde Osmanlılar tarafından defalarca kuşatılmasına rağmen Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar bir türlü ele geçirilememiştir.

Yapılacak kuşatmanın başarısızlıkla sonuçlanmaması için Fatih Sultan Mehmet Han en ince detaylarına kadar kuşatmanın hazırlıklarını planlamış ve bu hedef doğrultusunda kuşatma hazırlıklarına başlamıştır.

Yapılan bu hazırlıklar kısaca şu şekilde özetlenebilir:

1. Bogazkesen olarak da isimlendirilen, İstanbul Boğazın'ın en dar kesimine, Anadolu Hisarı'nın karşısına, Bizans'a denizden gelebilecek yardımları önlemek ve Anadolu'daki askerleri güvenle karşıya geçirmek için Rumeli Hisarı inşa edilmiştir.

2. İstanbul'un fethi için yapılacak kara kuşatması haricinde denizden de kuşatma yapılabilmesi için gerekli görülen yaklaşık 400 parçadan oluşan bir Osmanlı donanması hazırlatılmıştır.

3. Akıncı komutanlarından Turhan Bey Mora üzerine gönderilmiş ve Avrupa'dan gelebilecek yardımları engellemek maksadı ile Balkanlarda bir ordu teşkil etmesi sağlanmıştır.

4. Dönenim sağlam olarak nitelendirildiği İstanbul surlarını aşmak için büyük ve hareket ettirilebilen merdivenler imal edilmiştir.

5. Osmanlı topraklarının kuşatma sırasında güvenliğinin sağlanması maksadı ile Venedik, Eflak, Macaristan, Sırbistan ve Karamanoğulları Beyliği ile önceden gerekli görülen barış antlaşmaları yapılmış ve harekat esnasında gelebilecek tehlikelere karşı önden hazırlıklı bulunulmuştur.

6. Şahi olarak isimlendirilen ve bizzat Fatih Sultan Mehmet'in çizimlerini yaptığı, İstanbul surlarını yıkabilecek teknolojiye haiz büyük kuşatma topları, Bizans hapishanesinden kaçırılan Macar Usta Urban tarafından Edirne'de hazırlatılmıştır.

7. Bizans'ın elinde bulunan Saray ve Vize Kaleleri, İstanbul dışındaki diğer Bizans toprakları ele geçirilmiştir.

8. İstanbul'un güvenliğini sağlamak için Haliç'in zincirlerle kapatıldığını bilen Fatih Sultan Mehmet, 72 parçadan oluşan Osmanlı donanması unsurlarını karadan geçirmek maksadı ile gerekli teçhizat ve malzemenin imal edilmesini sağlamıştır.

9. Venedik ve Cenevizlilerle ticari anlaşmalar yapılarak, kolaylıklar sağlanarak, İstanbul'un kuşatılması öncesi ve sonrasında, Bizans'a yardım edilmesinin önüne geçilmesi için çalışmalarda bulunulmuştur.

 

İSTANBUL’UN FETHİ İÇİN YAPILAN HAZIRLIKLAR VE FETİH Soner BUDAK* GİRİŞ Bu çalışmada, İstanbul’un fethi için Fatih Sultan Mehmed’in en ufak detayına kadar düşündüğü, en iyi şekilde yapmaya çalıştığı, gece gündüz demeden üstünde durduğu fetih taktikleri ve yapılan hazırlıklar ve bu hazırlıklar nihayetinde 29 Mayıs 1453’te Osmanlı Devleti’ne yeni başkent olacak olan, Batı’daki topraklarının garantileyicisi olacak olan, Osmanlı’nın kendini tam olarak güvende hissetmesini sağlayacak olan, Batı’ya açılan kapı İstanbul’un Fethi anlatılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma hazırlanırken Yavuz Sabri Altuntaş’ın, Kenan İnan’ın, Önder Bayır’ın, Feridun Emecen’in makalelerinden fetih için yapılan hazırlıklar ve İstanbul’un fethi incelenmiş, okunmuş, buna ilaven Nicolae Jorga’nın ve Hüseyin Tekinoğlu’nun kitaplarından İstanbul’un Fethi için önemli bilgiler edinilmiş çalışmaya eklenmiş ve yararlanılan kaynaklar ışığında çalışma hazırlanmıştır. Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar Osmanlı için ilk hazırlık Rumeli Hisarı’nın inşasıdır.1 II.Murad’ın Varna seferi sırasında Anadolu’dan Rumeli’ye geçerken çektiği sıkıntılar sebebiyle buraya bir hisar yapılması kararı alınmıştı. Genel kanı “ İstanbul’un can damarı olan boğaz trafiğini kendi kontrolüne almak” şeklindeydi. Kritovulos’a göre ise “iki kıtayı bağlamak, 2 deniz arasını kesmek”2 amacı vardı. İmparator Konstantin ise başlayan hisar inşasının İstanbul için büyük bir tehdit olduğunun farkındaydı ve elçiler göndererek anlaşmaya uyulmasını ve inşaatın durması için vergi ödemeyi bile teklif etmiştir. 4 ayda biten Rumeli Hisarı’nın inşaatı sırasında Bizanslılar ve Osmanlı askerleri arasındaki münakaşalar daha sonraları İstanbul’un kuşatılmasında sebep olarak gösterilecektir.3 Düzenlediği toplantı sonrasında Fatih Sultan Mehmed; 1- Atalarımız gibi bizim de esas vazifemiz gaza yapmaktır. 2- Memleketimiz ortasında bulunan İstanbul, düşmanlarımızı korumakta ve tahrik etmektedir. 3- Devletin istikbali ve emniyeti için şehri zabtetmemiz gerekir. 4- “Her birinizin fikrini öğrenmek istiyorum”, demiştir. Bizans tarafında ise Konstantin surları onartmıştır. Kuşatma fikrine yapılan muhalefetler yoğundur. Sebep ise; önceki kuşatmaların başarısızlığı ve Yıldırım sonrası devletin çökme eşiğine gelmesidir.4 Ancak Çandarlı’nın muhalefeti ise aldığı rüşvetler sonrası ve Dukas’ın dediği gibi “kâfir ortağı” olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bizans ise çaresizce Haçlılardan, Papa’dan, Venediklilerden, Cenevizlilerden ve Macarlardan yardım istemiştir. Yalnızca Cenova’dan Giovanni Guistiniani ve beraberindeki askerlerle yardımlar geldi. Haliç’e de zincir çekilerek korumaya alındı. Birleşme karşıtı olan büyük dük Lucas Notaras “ Kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederim.” 5 diyerek aslında mezhep birleşmesine karşı tavrını belirtmiştir. Rumeli Hisarı’nın yapımı, kuşatma kuleleri hazırlıkları, kuşatma topları hazırlıkları, kara ve *Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü I.Sınıf I.Öğretim 319292 No’lu Öğrencisi. 1 Yavuz Sabri Altuntaş, “İstanbul’un Fethi ve II.Mehmed’in “Fatih” Oluşu”, www.academia.edu., s.5. 2 Gös. yer. 3 Gös. yer. 4 Gös. yer. 5 Gös. yer. deniz birliklerinde yapılan hazırlıklar, deniz kuvvetleri, silah ve gereçler, Rum Ateşi (FeuGregois), Haliç’e girişine zincir çekilmesi gibi birçok fetih amaçlı hazırlıklar yapılmıştır. Rumeli Hisarı’nın ( Boğazkesen ) Yapımı Osmanlılar, başlarından geçen bu olayların verdiği tecrübe ile Anadolu ve Rumeli arasındaki bir geçişin ancak İstanbul’un alınmasıyla mümkün olacağının farkına varmışlardı.6 Bu amaçla ilk önce İstanbul Boğazının kontrolü sağlanmalıydı. Karadeniz’den gelecek her türlü yardımın da kesilmesi amacı ile Boğazkesen adını alacak olan Rumeli sahilinde Anadolu Hisarı’nın karşısına yapılmaya başlandı.7 İmparator Konstantin ise başlayan hisar inşaatının İstanbul için büyük bir tehdit olduğunun farkındaydı ve elçiler göndererek anlaşmaya uyulmasını ve inşaatın durması için vergi ödemeyi bile teklif etmiştir. Ancak Fatih Sultan Mehmed bunu kabul etmemiş ve inşaata devam etmiştir. Bizzat Fatih Sultan Mehmed tarafından verilen Boğazkesen adının da gösterdiği gibi, Hisar “iki denizin arasını kesmek ve kıtadan kıtaya ve denizden denize geçişe hakim olmak” için yapılmıştır. Hisarın inşası tamamlanınca hisara bir de beççe8 eklenerek buna denize açılan 20 kapı konuldu ve her kapıdan içeride birer top konulmak suretiyle boğaz tamamen kesilmiş oldu.9 Kuşatma Kulelerinin Hazırlanması Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un kuşatılması sırasında kullanılmak amacı ile Rumların “Eppolin” ismini verdikleri büyük kuleler yaptırmıştı.10 Bu kuleler tekerler üzerinde gitmekteydi. Kulelerin yan tarafları ateşe, ok ve mermiye dayanıklı 3 kat sert deriden yapılmıştı. Yanmaması için sürekli ıslak tutulmasına özen gösteriliyordu. Bu kulelerin üst kısmında askerleri koruyabilmek için küçük kuleler ile siperler bulunurdu. Kulenin altında, kuşatma sırasında şehir tarafına açılan ve askerlerin şehre girebilmelerini sağlayan 3 kapı bulunurdu. Bu kapılar odun ve çalı ile doldurulmuştu. Ayrıyeten açılır-kapanır bir köprü mevcuttu.11 Bu kulelerin nerede yapıldığına dair bilgi bulunmamaktadır. Rivayetlerden birine göre kuleler, şehir yakınında gizlice yapılmış ve kuşatma esnasında bir anda ortaya çıkmışlardır. Diğer bir görüş ise bu kuleler Edirne’de inşa edilmiş denedikten sonra İstanbul kuşatmasında kullanılmıştır.12 Kuşatma Toplarının Hazırlanması İstanbul kuşatmasına gelinceye kadar o dönemdeki top teknolojisi güçlü surları yıkabilecek güçte değildi. Osmanlılar top kullanmaya 14.yüzyılın ikinci yarısının ortalarından itibaren kullanmaya başlamışlardır. Bildiğimiz kadarı ile Fatih Sultan Mehmed, silah teknolojisine ve mekanik mühendisliğine oldukça meraklıydı. Şehzadeliği döneminde top dökümü ile ilgili çalışmalar yapmaya başlamıştı. Kaynaklar, fetih sırasında Haliç’in karşı kıyısına konarak surları döven 6 Kenan İnan, “Fatih Sultan Mehmed-İstanbul’un Fethi ve Etkileri”, Türkler, C.9, ed. H. Celal Güzel, K. Çiçek, S. Koca, Ankara 2002, s.501. 7 Gös. yer. 8 İnan, a.g.m., s.502. 9 Gös. yer. 10 Önder Bayır, “Çağ Açan Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar”, Türkler, C.9, ed. H. Celal Güzel, K. Çiçek, S. Koca, Ankara 2002, s.584. 11 Bayır, a.g.m., s.584. 12 Gös. yer. 2 ibtidai seviyedeki havan toplarının mucidinin kendisi olduğu belirtilmektedir.13 Fatih Sultan Mehmed kuşatma sırasında büyük toplara ihtiyaç olduğunu bildiği için Edirne’de tophaneler kurdurmuştur. Bu dönemde Macar asıllı Urban adında bir top döküm ustası karşımıza çıkmaktadır. Urban’ın rivayetlere göre Bizans’ın hizmetinde çalışıyorken maaşının artırılması talebinde bulunmuş, isteği geri çevrilince İstanbul’dan kaçarak Osmanlılara iltica etmiş. Fatih Sultan Mehmed, onu iyi bir şekilde ağırlayıp yeterli bir ücretle hizmete almıştır. Başka bir anlatıma göre Urban, tıpkı hidrografi, seramik ve bira üretimi konusunda ustalaşmış olup, siyasi projeler de dahil olmak üzere, başka birçok konuda bilgi sahibi olan Antonio Marini zamanında ortaya çıkan ve hizmetine girip, zenginleştirecekleri ya da savaşlarında zafer kazanmalarını sağlayacakları hamiler arayan yaratıcı fikirli mucitler gibi, basit malzemeler ile ancak yaratıcı bir ruhla çalışan dahiyane bir teknik adamdı.14 Fatih Sultan Mehmed, Urban’a “İstanbul surlarını sarsacak, hatta yıkabilecek kadar güçlü top yapıp yapamayacağını” 15 sorduğunda, Urban, “İstanbul ve hatta Babil surlarını yerle bir edecek top yapabilirim”16 cevabını vermiştir. Urban, namlu uzunluğu 8 metre, namlu çevresindeki bronza kalınlığı 20 cm, attığı güllelerin ağırlığı yaklaşık 678 kg olan bir top yapmıştır. Bu topu deneme sırasında patlama sesi 5 km uzaklıktan duyulmuş, barut dumanı ise bütün şehri kaplamıştı. Toplar yapıldıktan sonra hepsi koruma altında ve gerekli malzemeler ile birlikte 700-1000 kadar asker ve 50-150 öküz yardımı ile arabalar ile çekilerek İstanbul önüne getirilmiştir. Kara ve Deniz Birliklerinde Yapılan Hazırlıklar Osmanlı kara ordusu Kapıkulu askeri, eyalet askeri, sınır boylarınki akıncı birlikleri, yabancı yardımcı kuvvetler ve lojistik birliklerden oluşuyordu.17 Kara kuvvetleri için surları yıkabilecek ateşli silahların ve diğer savaş makinelerinin temini ve yapılışından söz etmek gerekir.18 Bunlar, o dönem için bir kuşatmada kullanılmasına alışılmamış, korkutucu silahlar olarak belirlenmişlerdir. Kapıkulu askerleri sürekli silahaltında olan, İstanbul veya İstanbul dışındaki önemli kalelerin muhafazasında görevli maaşlı askerlerdi. Yeniçeri, sekban, acemi, süvari, cepheci ve topçu ocaklarından meydana gelmekteydi. Eyalet askeri, barış zamanlarında kendi işleri ile uğraşan, sefer zamanlarında kendilerine emredilen yer ve zamanda sefere katılan askeri sınıftı. Bunlar tımarlı sipahi veya müsellem olarak anılıyorlardı. Avrupa sınırlarında devamlı sefer ve akınla uğraşan uç birlikleri olan akıncılar vardı. Kuşatma öncesinde Anadolu ve Rumeli’ye emirler gönderilip bu askerlerin toplanılması istenmişti. Osmanlı kara ordusunun sayısı hakkında muhtelif görüşler vardır. Ancak, kapıkulu askerleri, Rumeli ve Anadolu’dan kuşatmaya katılan askerler ve İstanbul önlerinde gönderilen askerler ile birlikte 100.000 kadar olduğu sanılmaktadır.19 Osmanlı ile iyi münasebetler kuran Sırp despotu Brankoviç’in gönderdiği birlik de bu orduya katılmıştır. Oruç Bey, Anadolu’dan 10 bin azap, Rumeli’den de 10 bin azap ile 10 bin yeniçerinin ve şeyh, derviş gibi gönüllülerinin de İstanbul kuşatmasında katıldığı bilinmektedir. Donanmadaki hazırlık ve düzenlemelere bakacak olursak: Fatih Sultan Mehmed, daha önceki başarısızlıklarının sebepleri arasında İstanbul’u denizden kuşatılmamasını gördüğü için donanmaya büyük önem vermiş ve eski gemileri onartmıştır. Kaynaklarda Fatih Sultan 13 Gös. yer. 14 Nicolae Jorga, Fatih ve Dönemi; Büyük Türk, Çev.Nilüfer Epçeli, İstanbul 2007, s.35. 15 Bayır, a.g.m., s.585. 16 Gös. yer. 17 Gös. yer. 18 Feridun Emecen, “Fatih ve İstanbul’un Fethi”, Türkler, C.9, ed. H. Celal Güzel, K. Çiçek, S. Koca, Ankara 2002, s.559. 19 Bayır, a.g.m., s.586. 3 Mehmed’in Gelibolu’da 400 gemi hazırlattığı ve içlerine de kürekçiler ve 20.000 kadar azap20 koyduğu kaydedilmiştir. Hazırlanan donanma İstanbul önlerine geldiğinde, denizin üzeri gemiden görünmez olmuştu. Her ne kadar gemi hazırlanmış olsa da, bu gemiler çokta güçlü değildi. Bizans’ın Kara ve Deniz Kuvveti Hazırlıkları Bizans’ın daimi olarak hazır bulunan kara birlikleri Bulgar, Adalı, Fransız, Moralı, Giritli, Alman, İngiliz ve Bizans askerlerinden oluşuyordu.21 Asker sayısının 5000 civarında olduğu sanılmaktadır. İstanbul kuşatması sırasında Bizans ordusuna yardımcı kuvvetlerde katılmıştır. Bunlar: Kardinal İzodor komutasındaki 200 arbeletçi, Guistiniani ile gelen 400’ü zırhlı, 300 kadarı da hafif piyade olmak üzere 700 savaşçı. Haliç’e çekilen Bizans’a ait ve yabancı gemilerin içindeki yaklaşık 2.000 asker, üç Ceneviz ve bir Bizans gemisiyle yardıma gelen yaklaşık 1500 zırhlı asker vardı. Bütün bunlar ile birlikte Bizans ordusunun 9 bin civarında olduğu düşünülmektedir.22 Deniz Kuvveti Bizans, sağlam surlarına güvendiği için ne kara ne de deniz güçlerine çok önem vermemiştir. Venedik kaynaklarına göre, 12 gemiye sahip oldukları belirtilmiştir.23 Bunun yanı sıra Kuşatmadan önce 5 büyük Venedik gemisinin yardıma geldiği bilinmektedir. Başka bir kaynakta ise Bizans ve müttefiklerinin gemi sayısının 8 Ceneviz, 5 Venedik, 7 Bizans ve 3 de çeşitli olmak üzere 23-26 gemi civarında olduğu belirtilmektedir.24 Silah ve Gereçler Bizans kuvvetlerinin silahları tüfek, top, mancınık, ok, yay, mızrak, kargı, sapan, arbalet ve espigale isimli zırh delebilen ağır tüfeklerden oluşmaktaydı.25 Cenevizliler ise Mustoken isimli 6 veya 10 namlulu bir silah ile top kullanmaktaydı.26 Bizans’ın topları, Türk ordusunun toplarına göre daha hafif ve küçüktü. Rum Ateşi (Grek Ateşi, FeuGregois) Bizanslılar, savaşlarında sıvı halde bulunan yakarak öldürücü ve tahrip edici bir ateş kullanırlardı.27 Bu ateşle düşman askerlerini, donanmasını ve harp araçlarını yakarlardı. Su ile sönmeyen, su ile daha çok alevlenen ancak kum, sirke gibi birkaç madde ile söndürülebilen bu sıvı ateşin formülü gizli tutulur; güvenilir ustalara yaptırılırdı.28 Haliç Girişine Zincir Gerilmesi Bizans İmparatoru, 2 Nisan günü Venedikli komutan Bartolomeo Soligo’ya zinciri Sarayburnu ile Galata arasına germesi emrini verdi. Kaynaklarda belirtildiği üzere Fatih’in kuşatması sırasında önemli bir rol üstlenmiş, Osmanlı gemilerinin geçişine izin vermemiştir. Bu zincir, büyük ağaç kütüklerinin, büyük kalın demir halkalar ile birbirine bağlanması ile oluşmuştu. Zincirin iki ucunda iki büyük halka vardı ve bunlarla surlara bağlanıyordu. 20 Gös. yer. 21 Bayır, a.g.m., s.587. 22 Gös. yer. 23 Gös. yer. 24 Gös. yer. 25 Bayır, a.g.m., s.588. 26 Gös. yer. 27 Gös. yer. 28 Gös. yer. 4 İstanbul’un Fethi 29 Mayıs 1453 “Titre Güneş! Yeryüzü ağla! Çünkü, şehir fethedildi!”29 Boğazkesen Hisarı’nın tamamlanmasından sonra Fatih Sultan Mehmed ordusu ile birlikte İstanbul’a bir mil mesafeye kadar yaklaşarak bir tepeden İstanbul’u iyice görebilmiş bu süre içinde arazi üzerinde incelemeler yapmış ve Edirne’ye dönmüş.30 Şimdi aklında tek düşünce vardı İstanbul’un Fethi. Fatih Sultan Mehmed, Edirne’de fetih hakkında fikir toplamak için bir meclis topladı.31 Bu toplantıda taraftar olanlar ile muhalif grup fikirlerini söylediler. Fetih fikrine karşı fikirlerin olması Fatih Sultan Mehmed’in canını sıkmasına rağmen bu fikirden vazgeçmeyeceğini ortaya koyunca Bizans’ın fethi fikrine karar verildi. Genç yaşta yönetime gelen Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u daha bu yaşlarda hedef olarak belirlemiştir.32 Mecliste verilen karardan sonra bahara kadar askerlik ile ilgili olanların hazırlanmaları emredildi. Hazırlıkların en önemlileri Gelibolu ve Edirne’de yapılmaktaydı.33 Gelibolu’da kuşatma için gereken gemilerin yapımı sürerken Edirne’de İstanbul’un surlarını yıkabilecek güçte toplar yapılıyordu. Fatih Sultan Mehmed İstanbul kuşatmasına hazırlanırken güvenlik tedbirlerini almayı da ihmal etmedi. Bu amaç ile Mora yarımadasında hüküm süren ve Bizans’a yardım etme ihtimalleri bulunan imparatorun kardeşleri üzerine Turhan Bey’i sefere gönderdi.34 İbrahim Bey komutasın bir başka birlik Arnavutluk üzerine gönderildi. Dayı Karaca Bey İstanbul civarındaki Bizans kasabalarını işgal etti. Bizans’ı düşürmek için gerekli tedbirlerin hepsi 1453 Nisan’ından önce alınmış bulunuyordu. Bütün kışı savaş hazırlıkları ile geçiren Fatih Sultan Mehmed 23 Mart 1453 Cuma günü Edirne’den hareket ederek 5-6 Nisan Cuma günü İstanbul surları önüne gelmiş ve şehri kuşatmıştır.35 Osmanlı ordusunun 150-160 bin kişilik kuvvetten oluştuğu varsayılmaktadır. Osmanlı donanması büyüklü küçüklü 150 parçadan oluşuyordu. Donanma komutanı Baltaoğlu Süleyman Bey, Haliç tarafındaki surlar hariç, deniz tarafından İstanbul’u kuşatmıştı. Fatih Sultan Mehmed kuşatma başladıktan sonra İslam geleneğine uyarak Mahmud Paşa’yı İmparatora göndermiş ve şehrin teslim edilmesini istemiş ancak reddedilmiş. Bunun üzerine asıl kuşatma topların devreye girmesi ile başlamıştır. Başlangıçtan İstanbul’un fethedildiği güne kadar kuşatma sırasında meydana gelen olayları özetlersek: Topçu ateşi eşliğinde yapılan ve altı saat süren yürüyüş başarıya ulaşamamıştır. Haliç’teki zinciri kırma teşebbüsü başarısızlığa uğramıştır. Deniz muharebesi başarısızlığa uğramıştır. 20 Nisan’da tahıl yüklü bir Bizans gemisi ile üç Ceneviz gemisi, Türk donanmasının ablukasını yararak Haliç’e girmişler. Bu olay, Bizans’ta büyük bir sevinç ve ümit uyandırdı. Bu gemilerin Batılıların gönderdiği donanmanın öncüsü olduğu dedikodular yayıldı. Bu olaydan sonra Akşamseddin’in de desteğini göre Fatih Sultan Mehmed bütün vezirlerin ve komutanların katıldığı bir divan toplamış. Bu divanda yine zıt görüşler olmasına rağmen hocası Ahmed Gürani’nin destekleri ile savaşa devam kararı alınmış.36 Bu durumu takiben surlara yönelik top ateşi şiddetlendirilmiş ayrıca ertesi gün donanmanın bir kısmının Galata sırtlarından Haliç’e indirilmesi ile Bizans’a bir nevi cevap verişmiştir.37 O sırada Galata 29 Hüseyin Tekinoğlu, Fatih Sultan Mehmed Han’ın Yönetim ve Liderlik Sırları, İstanbul 2005, s.39. 30 İnan, a.g.m., s.502. 31 İnan, a.g.m., s.503. 32 Emecen, a.g.m., s.560. 33 İnan, a.g.m., s.503. 34 Gös. yer. 35 Gös. yer. 36 İnan, a.g.m., s.504. 37 Gös. yer. 5 Cenevizlerin elinde bulunuyordu. Cenevizliler, Türklere dost görünmekle birlikte, geceler Bizans’a yardım ediyordu.38 Haliç’e denizden girmenin imkânsızlığı yüzünden, 22 Nisan gecesi beşik şeklinde hazırlanan kızaklar, denize indirildi.39 Gemiler halatlar ile karaya çekilerek kızaklar üzerine oturtuldu ve insan ve hayvan gücü ile Haliç’e nakledildi.40 İstanbul kuşatmasındaki ikinci buhranlı an Mayıs ayının sonlarına doğru kendini göstermiş ve fetih ile neticelenmiştir. Fatih Sultan Mehmed 27 Mayıs’ta son bir meclis toplamış ve bu meclis sonunda alınan kararda harbin devamı şeklindeydi. Geçmişte Osmanlıların sulh siyaseti Haçlı ordu ve donanmasının saldırısına mani olmadığı gibi şimdi bunu engelleyeceğini düşünmek hata olurdu. Fatih Sultan Mehmed istemediği halde şehrin yağmalanmasına izin vermiş 29 Mayıs’ta sabaha doğru başlayan taarruz sonucu şehir fethedildi.41 İstanbul’un Fethi ile birlikte “Fatih” ünvanını almıştır.42 Fatih Sultan Mehmed ümera ve uleması ile şehre girdi.43 Şehirde dolanıp göz gezdirdikten sonra Orduyu Hümayuna döndü. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’un başkent olmasında karar verdi. Haziran 1453’te, Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’dan ayrılmadan önce Süleyman Bey’i Subaşı ve Hızır Bey’i de şehrin ilk kadısı atadı44 ve onlara da şehrin imar edilmesi gereğini söyleyerek Edirne’ye döndü. Artık Fatih Sultan Mehmed, Doğu Roma’nın fatihi sıfatı ile onun gerek varisi olmuştu.45 İmparatorluk merkezini ele geçirmesi sebebi ile çağdaş bazı Bizans tarihçileri onu “Roma İmparatoru” olarak nitelendirmişlerdi. Fatih Sultan Mehmed ise “cihanda tek bir devlet tek bir hükümdar”46 ideali çerçevesinde bunu siyasi bir araç olarak görüyordu. İç siyaset bakımından ise Fetih, Fatih Sultan Mehmed’e bazı güçlü aileleri bertaraf etme fırsatı vermişti. İstanbul’un Fethi Avrupa’da derin yankı yaratmasına rağmen Osmanlılar aleyhine toplu bir hareket görülmedi.47 Ancak Papa Avrupa’daki Osmanlı karşıtı devletleri bir araya getirerek bir Haçlı seferi organize etme çabasındaydı. Fatih Sultan Mehmed, bu olaylardan haberdar olması sebebi ile özellikle denizci devletler ile anlaşmalar imzalayarak bunları bu tür organizasyonların dışında bırakmayı amaçlamıştır. SONUÇ Ele alınan bu konuda sonuç olarak İstanbul’un fethi ile Fatih Sultan Mehmed, Osmanlıya sadece yeni bir başkent kazandırmayacak, aynı zamanda kurdukları devletin, Batı dünyasındaki topraklarının da garantisini sağlamış olacaktı. Egemenlikleri altındaki ülkelerin merkezinde ve Avrupa-Asya geçidi üzerinde bulunan bu yeni başkent ellerinde olmadan, Türklerin kendilerini güvende hissetmeleri mümkün değildi. Kendilerini tedirgin eden Rumlar değil, Hristiyan dünyasının birleşerek İstanbul gibi bir mevkiden harekete geçmeleri ihtimaliydi. Fatih Sultan Mehmed ayrıca İstanbul’u ele geçirmek ile İslam dünyasında meşhur olan bir müjdenin, “İstanbul elbet fethedilecektir, onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onun askeri ne güzel askerdir.” Hadisinin gerçekleştiricisi olmak istiyordu. Tüm bu istekler sonucunda Osmanlı, Fatih Sultan Mehmed’in önderliğinde tüm hazırlıkları ve planları yapmış bütün bu çaba sonucunda amaçlara ulaşılmış, İstanbul fethedilmiştir. 38 Tekinoğlu, a.g.e., s.62. 39 Gös. yer. 40 Gös. yer. 41 İnan, a.g.m., s.504. 42 İnan, a.g.m., s.505. 43 Gös. yer. 44 Tekinoğlu, a.g.e., s.98. 45 Gös. yer. 46 Gös. yer. 47 Gös. yer. 6 KAYNAKÇA ALTUNTAŞ, Yavuz Sabri, “İstanbul’un Fethi ve II.Mehmed’in “Fatih” Oluşu”, http://www.academia.edu. (ET: 05.05.2015), s.5. BAYIR, Önder, “Çağ Açan Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar”, Türkler, C.9, ed. H. Celal Güzel, K. Çiçek, S. Koca, Ankara 2002, s.577-611. EMECEN, Feridun, “Fatih ve İstanbul’un Fethi”, Türkler, C.9, ed. H. Celal Güzel, K. Çiçek, S. Koca, Ankara 2002, s.559-576. İNAN, Kenan, “Fatih Sultan Mehmed-İstanbul’un Fethi ve Etkileri”, Türkler, C.9, ed. H. Celal Güzel, K. Çiçek, S. Koca, Ankara 2002, s.496-558. JORGA, Nicolae, Fatih ve Dönemi; Büyük Türk, Çev.Nilüfer Epçeli, İstanbul 2007. TEKİNOĞLU, Hüseyin, Fatih Sultan Mehmed Han’ın Yönetim ve Liderlik Sırları, İstanbul 2005. 7

Bu yazımızda İstanbul’un fethi için yapılan hazırlıklar nelerdir? İstanbul’un fethi için II. Mehmet’in yaptığı hazırlıklar nelerdir sorularını yanıtladık. Tüm hazırlıklara maddeler halinde yer verdik.

Bu Yazının İçindeki Başlıklar:

İstanbul’un Fethi İçin Yapılan Hazırlıklar Nelerdir?

İstanbul, coğrafi ve stratejik konumlarından ötürü tarih boyunca birçok devlet tarafından ilgi duyulan bir bölge olmuştur. Bunun sebebi, İstanbul’un jeopolitik konumu itibarı ile önem arz eden kara ve deniz yolları üzerinde konumlanmış olmasıdır. Zaman geçtikçe İstanbul, önemli ticaret yollarının kesiştiği bir merkez haline gelmeye başlamıştır. Ayrıca İstanbul, Akdeniz ve Karadeniz kültürlerinin birleştiği bir boğaza sahiptir. Şehrin bu özelliği, önemini artırmıştır.

İstanbul’un sahip olduğu bu özelliklerden kaynaklı olan şehrin taşıdığı önem, dönemin padişahı olan Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almak için çaba sarf etmesine yol açmıştır. İstanbul’a sahip olmanın en büyük avantajı ise hali hazırda Anadolu coğrafyasında hüküm sürmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun dünya siyasetinde ve ekonomisinde kayda değer bir önem kazanması için şart olmasıdır. Fatih Sultan Mehmet yani 2.Mehmet’in bakış açısı da bu yönlüydü. İstanbul’u fethetmek onun için kendi iktidarının kaçınılmaz bir gereklilikti.

Fatih Sultan Mehmet’in padişahlığında Osmanlı Devleti tarafından İstanbul’un fethi için yapılan hazırlıklar;

  • Doğu Roma’ya Karadeniz üzerinden deniz yoluyla gelebilecek yardımları önlemek için Anadolu Hisarı’nın karşısına “Boğazkesen” adı verilen Rumeli Hisarı yapıldı.
  • Doğu Roma’nın İstanbul dışındaki toprakları alınarak (Vize ve Silivri kaleleri) Batı ile bağlantısı kesildi.
  • Surları aşmak için yürüyen tekerlekli kuleler yapıldı.
  • Kuşatmayı denizden desteklemek üzere 400 gemiden oluşan donanma hazırlandı. Bu gemilere toplar yerleştirildi.
  • Edirne’de Saruca, Müslihüddin ve Macar Urban’a surları yıkabilecek büyüklükte toplar döktürüldü. Fatih’in katkılarıyla havan topları yapıldı.
  • Avrupa’dan gelebilecek saldırılara karşı Mora ve Balkanlara kuvvet gönderildi.

Avrupalı Devletlerle Antlaşmaların İmzalanması

İstanbul kuşatmasından sonra Osmanlı Devleti’ne karşı olan devletlerin Bizans’a verecekleri desteği engellemek adına birtakım önlemler aldı. Fatih Sultan Mehmet bunun için yabancı devletlerin elçilerine nazik bir şekilde davrandı. Bizans ve Sırpların genç bir padişahın tahtta olmasından faydalanmak istemelerine tavizler verdi. Venedik ile yapılmış olan antlaşma yenilendi. Macarlar ile üç yıl geçerliliği olan bir ateşkes antlaşması yapıldı. Bosna kralı ve Sırp despotunun ve Bosna kralının Osmanlı’nın tarafında olması sağlandı. Bunların yanında Mora ve Arnavutluk’un da Bizans’a yardım etme potansiyelleri vardı. Fatih Sultan Mehmet, bu devletlerin üzerine kuvvetler göndererek bu devletlerden gelme ihtimali yüksek olan yardımların gerçekleşmesini engelledi. Genç padişah Fatih Sultan Mehmet’in siyasi yeteneğiyle birlikte aldığı bu önlemler, İstanbul’u fethetme sürecinde yapılacak hazırlıklar için zaman kazandırdı.

Rumeli Hisarı’nın Yaptırılması

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethi ile ilgili hazırlıklarından biri de deniz yoluyla Bizans’a gelme potansiyeli olan her türlü yardımı engellemek amacıyla deniz yolunun güvenliğini en iyi şekilde sağlamak da vardı. Bu amaç doğrultusunda Fatih Sultan Mehmet, Karadeniz’e geçişi denetim altına almak için hasar görmüş durumda olan Anadolu Hisarı’nın tamir edilmesini emretti. Denetimi sıkılaştırmak adına Anadolu Hisarı’nın tam karşısına Rumeli Hisarı’nı inşa ettirdi. Rumeli Hisarı’nın inşasında 300 adet usta, 700 ila 800 arasında işçi ve 200 adet arabacı, nakliyeci, kayıkçı ve diğer görevleri üstlenen işçi çalışmıştır.

Rumeli Hisarı, 60000 metrekare alanı kaplamaktadır ve 57700 metreküptür. Hisar’da kuleleri birleştiren duvarlar vardır ve Hisar’ın birçok farklı yerinde kapısı vardır. Hisar’ın bu özellikleri, dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı Hisarı korumaktadır. Bu hazırlıkların yanında Fatih Sultan Mehmet, Gelibolu’da bulunan eski ve hasarlı gemileri tamir ettirdi. Yeni gemilerin yapılmasını sağlayarak 350-400 civarında gemiden oluşan bir donanma elde etmiş oldu. Hazırlanan donanma, İstanbul’un fethi sürecinde oldukça etkili olacaktı.

Şahi Toplarının Döktürülmesi

Fatih Sultan Mehmet, Edirne’deki devlet adamlarına danışmayı ve onların görüşlerini göz önünde bulundurmayı ihmal etmiyordu. Devlet adamlarına danışması sonucu düşüncelerinden biri de Bizans’ın Osmanlı Devleti’nin güvenliği için bir sorun teşkil ettiği ve İstanbul’u da bir an önce alarak bu tehditten kurtulması gerektiğiydi. Fakat İstanbul’u çevreleyen surlar oldukça yüksek, kalın ve sağlamdı. Bu durumda Bizans karşısında gerçekleştirilecek bir savaş Osmanlı Devleti açısından oldukça tehlikeli olacaktı. Devlet adamlarına göre saldırı oldukça tehlikeli bulunsa da padişahın ve halkın baskısı ağır bastı. İstanbul’u ele geçirme planı geçerli oldu. İstanbul’a saldırma kararının netleşmesi sonucu Fatih Sultan Mehmet tasarım ve çizimlerini kendisinin yaptığı toplar döktürdü. Topun dökülmesi, daha öncesinde Bizans’ın da hizmetinde bulunmuş Urbain adında Macar mühendis tarafından gerçekleştirildi. Top Edirne’de döküldü. Topun dökülmesinde Mimar Muslihiddin Ağa ve Saruca Paşa da Urbain’e yardım ettiler. Topun dökümünün yaklaşık 3 ay sürdüğü tahmin edilmektedir. Topun ölçüleri hakkında tarihçiler tarafından verilen bilgiler farklılık göstermektedir.

Ancak en güvenilir kaynak olarak Françes gösterilmektedir. Françes’in söylemlerine göre top, 5,5 metre uzunluğa sahiptir. Dış çevresi ise 2 metre 74 santimdir ve 92 cm bir yarı çap ölçüsüne sahiptir. Ağırlıkları 18 ton olan bu topların 680 kg’a kadar kütleye sahip gülleler atabildiği söylenmektedir. Gülleler 1,883 km mesafeye gidebilmektedir ve düştüklerinde toprağa gömüldükleri mesafe 1 metre 83 cm’dir. Topun sesi 24 km mesafeden duyulmaktadır. Fatih Sultan Mehmet, yaptırdığı bu toplara Şahî ismini vermiştir. Edirne’de Şahîlerin atış denemeleri atış denemeleri yapılmadan önce bölgedeki halk, gönderilen birtakım tellal aracılığıyla halkı uyarmıştır. Gelebilecek gürültülerden ötürü telaşlanmamalarını söylemiştir.

Çıkacak gürültünün çok yüksek miktarda olması ve topların 24 km öteden duyulabilmesi bu uyarının gerekliliğini sağlayan önemli faktörlerdi. Urbain önderliğinde dökülen toplar o kadar ağırdır ki topların Edirne’den İstanbul önlerine getirilmesi yaklaşık iki ay sürmüştür. Toplar 1452 yılının ocak ayında Edirne’den çıkarılmıştır ve mart ayında İstanbul önlerine getirilmiştir. Topların sürülmesi Kıraç Bey önderliğinde gerçekleştirilmiştir. Kıraç Bey’in liderliği altında on bin akıncı süvarisinden oluşan bir grup gitmiştir. Elli ila altmış arası öküz, topları çekmiştir.

Haliç’e Köprü Yaptırılması

Fatih Sultan Mehmet, havan toplarının atası olarak kabul edilen aşırtmalı toplar olan Şahî toplarını yaptırmıştır. Aynı zamanda Haliç üzerine bir köprü kurularak askerlerin geçişi sağlanmıştır. Bu köprü Kumbarahane ve Defterdar arasında bağlantı sağlamaktadır. Aynı zamanda Osmanlı askerinin köprü üzerinde gidiş gelişi ve topların taşınması bu köprü aracılığıyla olmuştur. Bizanslı bir tarihçi olan Kritobulos, binin üstünde fıçının, sandalın ve dubanın birbirlerine demir çengeller ve kalaslar aracılığıyla bağlanmış olduğunu belirtmiştir. En üst kısım ise döşeme tahtaları kullanılarak kaplanmıştır. Köprü 700 metre uzunluğundadır ve 5 askerin yan yana rahatlıkla yürüyebileceği kadar geniştir.

Fatih Sultan Mehmet, Haliç üzerine kurduğu bu köprünün yanında ok ve mermilerin delici özelliklerine karşı bir önlem olarak, bunlara karşı dayanıklı olan tekerlekli kuşatma kuleleri inşa edilmiştir. Bunu yanında düşman saldırısına karşı korunma amacı güdülerek surları yıkmak için lağımlar açılmıştır. Bunun yanında birçok stratejik tedbir alınmıştır. Kuşatmadan hemen önce, şehrin çevresinde Bizans’a ait olan kaleler ve kasabalar Karaca Paşa’nın komuta ettiği 10000 askerden oluşan bir ordu tarafından yıkılıp ele geçirilmiştir. Dönemin Bizans imparatoru olan Konstantin, şehrinin geleceğini göz önünde bulundurarak son bir siyasi gelişim olarak Fatih Sultan Mehmet’ten Rum köylerinin ve köylerde yaşayan sivillerin zarar görmemesini talep etmiştir. Ancak Fatih Sultan Mehmet, müthiş bir kararlılıkla, tam zıddını gerçekleştirerek hayvanların otlanmasını ve fark etmeksizin her bir köylünün katledilmesini emretmiştir.

Galatalılarla Antlaşma Yapılması

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmeden önce Galatalılarla anlaşma yapmıştır. Galatalılara bir ahitname göndermiştir ve bu ahitnamede Galata halkının özgür bırakılacağını bir nevi teyit etmiştir. Surları yıkılsa bile halkın malları, evleri, değirmenleri, bağları gibi önceden sahip oldukları şeyler onlara geri iade edilecekti. Ki Fatih, İstanbul’u fethettikten sonra sözünü tutacaktı. Fatih Sultan Mehmet’in stratejik olarak büyük bir öneme sahip olan İstanbul’u ele geçirme planı, Fatih Sultan Mehmet’ten önce Osmanlı Devleti’nin de yaptığı bazı hazırlıkların katkılarıyla, 5 Nisan 1453 tarihinde uygulamaya konulmuştur. Sonuçta İstanbul bu şekilde ele geçirilmiştir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır