Sitemizde İstiklal Marşı'nın 10 kıtasının kıta kıta şeklinde açıklaması ve anlamı açıklanmıştır.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Mehmet Akif Türk milletine cesaret,ve tahammül aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine korkma sözüyle başlıyor.
Bayrak bir milletin bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrağın sönmesi Türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor.
O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden Türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız milletimizin yıldızıdır.
Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz. Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal!
Şair ikinci kıtada bayrağımızın o zaman ki kırgın, küskün, öfkeli halini dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları, işgal edilmiştir.
Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş yerine düşman bayrakları asılmıştır. Kaş çatmak öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca edebiyatımızda hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir.
Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır. Kahraman Türk milletini üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği gülen bir bayraktır.
Türk bayrağının gülmesi göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milleti de özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir. Bu milletimizin en doğal hakkıdır.
Çünkü Türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah'a inandığı ve taptığı için özgürlük onun hakkıdır.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Şair 'ben' diyor.(Ancak kast ettiği mana aslında bizdir Türk milleti adına konuşmaktadır) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır,hür yaşayacaktır.
Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı,zira böyle bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp,denizleri taşıracaktır güçtedir.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan Avrupalılara meydan okuyor. 20. asrın başında Avrupa medeniyeti 19.yy. deki görkeminden oldukça uzaktır. O sebeple şair bayıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor.
Ancak Avrupa mevcut teknik imkanlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır.
Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini çelik zırhla korurken Mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir.
Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor.
Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah'ın Türk milletine Kuran-Kerimde vaat ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Şair Türk ordusuna vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark vardır.
Toprağı vatan haline getiren onu elde etmek ve korumak için savaşan fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz; ama vatan toprağı uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki mezarlarıdır.
Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan topraklar vatanımız üzerindedir.
Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında yattığı için cennetten farksızdır.
Bir avuç toprağı sıksak şehitler fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu Allah alsında yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Allah'a şair hitap ediyor. Mehmet Akif'in Allah'tan tek dileği ibadet yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza kadar Türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizin de ruhları şaad olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına bile tesir eden yüce bir anlam taşır.
Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyamaktadır.
Türk milleti yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Artık onun için yok olma korkusu kalmamıştır. Bayrağımız şehitlerimizin kanlarını hak etmiştir. Bağımsızlık Allah'a tapan ve doğruluktan ayırmayan Türk milletinin en doğal hakkıdır.
Aşağıda İstiklal Marşımız ile ilgili aklınıza takılabilecek konularda soru cevapları bulabilirsiniz. Bunlar haricinde bir sorunuz veya katkınız olursa yorum kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
İstiklal Marşı'nda En Çok ve En Az Geçen Kelimeler Hangileridir?
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kahraman Türk ordusu ve milletine ithafen yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından kabul edildi.
Kurtuluş Savaşı devam ederken Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) “Milli Marş” yazılması için şiir yarışması düzenledi ve 500 Lira ödül belirledi.
Gözler, Çanakkale Şehitleri’ne yazdığı muhteşem şiirle Türk milletinin gönlünde taht kuran Mehmet Akif Ersoy’dan çevrildi. Ancak Akif, konulan ödül yüzünden yarışmaya katılmadı. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, Mehmet Akif ile görüşerek, onu yarışmaya katılması için ikna etti. Bunun üzerine Mehmet Akif, Ankara’da Tacettin Dergâhı’na kapanarak yaklaşık 10 gün içinde “İstiklal Marşı” adını verdiği “Milli Şiir”i yazdı.
TBMM tarafından 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal Marşı, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı 10 kıtalık dizelerle kayıtlara geçti.
Milli Şair, İstiklal Marşı’nın kabulünden sonra kazandığı 500 Liralık ödülü Kızılay (Hial-i Ahmer) bünyesindeki Darül Mesai Vakfı’na (Fakir kadın ve çocuklara meslek öğreten ve cepheye kıyafet gönderen vakıf) bağışladı.
Birkaç gazeteci, ölümünden kısa bir süre önce Mehmet Âkif’i ziyarete gitti. Sohbet sırasında söz bir ara İstiklal Marşı’ndan açıldı ve bir vesile ile değiştirilip değiştirilemeyeceği konuşuldu. Âkif hasta yatağından heyecanla doğruldu, yanından hiç ayrılmayan genç dostu Âsım Şakir’in arkasına koyduğu yastığa yaslanmadan önce, Meclis’te kabul edildiği gün Zonguldak Milletvekili Tunalı Hilmi hariç herkesin ayakta dinlediği İstiklal Marşı’nı değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Bitkin bir halde yastığa yaslanırken “İstiklal Marşı bir daha yazılamaz” dedi. “Kimse bir daha İstiklal Marşı yazamaz, ben de yazamam!” Sonra derinden gelen bir sesle: “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!” dedi, sustu.
استقلال مارشى
İstiklal Marşı
قهرمان اوردومزه
(Kahraman Ordumuza)
قورقما، سونمزبو شفقلرده يوزن آل صانجاق
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
سونمدن يوردمك اوستنده توتن اك صوك اوجاق
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
او بنم ملتمك ييلديزيدر، پارلاياجاق
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
او بنمدر ، اوبنم ملتمكدرآنجاق
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Şair Türk ulusuna ve onun ayrılmaz bir parçası olan kahraman Türk ordusuna “Korkma!” diye sesleniyor.
Akşam ufuklarının al rengi silinebilir, ama Türk bayrağının al rengi hiç bir zaman sönmez. Bu bayrak yurdumda son aile ocağı, son kişi kalıncaya dek dalgalanacaktır. Bayrak, Türk ulusunun yıldızı, açık talihi gibi hep göklerde parlayacaktır. O, yalnızca Türk ulusunun sembolüdür, dünya durdukça da öyle kalacaktır.
چاتما ، قوربان اوله يم ، چهره كى اى نازلي هلال
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
قهرمان عرقمه بر كول .. نه بو شدت بو جلال
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
سكا اولمازدوكولن قانلريمز صوكره حلال
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
حقيدر ، حقه طاپان ، ملتمك استقلال
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ey yeni doğmuş ay ile bezenmiş, gönlü yüce, gururlu bayrağım! Uğruna canımı vereyim. Ne olur, kaşlarını çatma, yüzünü asma. Bana, Türk ulusuna gücenme. Kahraman Türk ulusuna bir kerecik gül. Tarih boyunca seni şanla, şerefle dalgalandırabilmek için kanımızı akıttık, sayısız şehit verdik. Bu öfke, dargınlık, şiddet ve durgunluğun sebebi nedir? Böyle durgun, dargın, küskün durursan sonra tarih boyunca atalarımızın senin uğruna akıttıkları kanlar sana helâl olmaz. Doğruluktan, Allah’ın buyruğundan ayrılmayan Türk ulusunun özgür ve bağımsız yaşamak vazgeçilmez hakkıdır.
بن ازلدن بريدر حر ياشادم ، حر ياشارم
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
هانكى چیلغین بکا زنجير ووراجقمش ؟ شاشارم
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
كوكره مش سل كبى يم : بنديمى چيكنر، آشارم
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
ييرتارم طاغلرى ، انكينلره صيغمام طاشارم
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Şair “ben” diyor. (Ancak kast ettiği mana aslında “biz”dir, Türk milleti adına konuşmaktadır.)
Şair bu kıtada Türk milletinin her zaman özgür yaşadığını ve yaşayacağını, buna kimsenin engel olamayacağını, bu özgürlüğe zincir vurmak isteyenlerin çabasının beyhude olduğunu söylüyor. Türk milletinin böyle bir durum karşısında Ergenekon Destanı’nda olduğu gibi dağları delip tüm zorlukları aşacağını söylüyor.
غربك آفاقنى صارمشسه چليك زرهلى ديوار
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
بنم ايمان طولى كوكسم كبى سرحدم وار
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
اولوسون ، قورقما نصيل بويله بر ايمانى بوغار
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
مدنيت !" ديديكك تك ديشى قالمش جاناوار "
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Bu kıtada Şair vatanımızı istilaya kalkışan Avrupalılara meydan okuyor. Batı’yı tek dişi kalmış canavara benzeten Şair, Avrupa’nın mevcut teknik imkânlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalıştığını ancak Türk milletinin korkmamasını, Mehmetçiğin iman gücüyle karşılık vereceğini söylüyor.
آرقداش ! يورديمه آلچاقلرى اوغراتما صاقين
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
سپر ايت كووده كى ، طورسون بو حياسزجه آقين
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
.طوغاجقدرساكا وعد ايتديكى كونلر حقك
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
كيم بيلير، بلكه يارين ، بلكه ياريندن ده ياقين
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini tavsiye ediyor.
Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Şair düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah’ın Türk milletine Kur’an’da vaat ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.
باصديغك يرلرى " طوپراق ! " دييه رك كچمه ، طانى
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
دوشون آلتنده كى بيكلرجه كفنسز ياتانى
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
سن شهيد اوغليسين ، اينجيتمه ، يازيقدر، آتاكى
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
ويرمه ، دنيالرى آلسه ك ده ، بو جنت وطنى
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Şair Türk ordusuna vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Ayak basılan bu toprağın normal bir toprak olmadığını, üzerinde atalarımızın/şehitlerimizin kanı olduğunu ve bu yüzden bir kutsiyet ifade ettiğini söylüyor.
Bu vatanın şehit kanlarıyla sulandığı için çok değerli olduğunu ve dünyalara değişilemeyeceğini belirtiyor.
كيم بو جنت وطنك اوغرينه اولمازكه فدا
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
شحدا فيشقيراجق طوپراغى صقسه ك ، شهدا
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
جانى ، جانانى ، بوتون واريمى آلسينده خدا
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
ايتمسن تك وطنمدن بنى دنياده جدا
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Şair bu vatan için herkesin canından seve seve vazgeçebileceğini ve vatanın her karışında şehit kanı olduğunu söylüyor. Allah’ın gerekirse canımızı, her şeyimizi almasını ama bizi vatanımızdan ayırmamasını diliyor.
روحمك سندن الهى شودر آنجاق املى
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
دكمه سين معبديمك كوكسنه نامحرم الى
Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
بو اذانلركه شهادتلرى دينك تملى
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli,
ابدى يورديمك اوستنده بنم ايكله ملى
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Şair bu kıtada Allah’a hitap ediyor. Şair’in Allah’tan tek dileği ibadethanelere düşman elinin değmemesidir. Camilerimizde okunan ezanların dinimizin temeli olduğunu ve sonsuza kadar Türk yurdunun üstünde yankılanmasını temenni ediyor.
او زمان وجد اله بيك سجده ايدر وارسه طاشم
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
هر جريحه مدن الهى ، بوشانوب قانلى ياشم
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
فيشقيرير روح مجرد كبى يردن نعشم
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
او زمان يوكسله رك عرشه دكر، بلكه ، باشم
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Şair bu kıtada Türk yurduna düşman eli değmediği zaman, şayet ölmüşse mezar taşında bir taş varsa, o taş bile Allah’a olan şükranlarımı ifade eder, huzurla senin yanına gelirim diyor. Her secde etmesinde, her yarasında kanlı yaşların boşaldığını ve belki naaşının arşa değeceğini de temenni ediyor.
طالغه لان سن ده شفقلر كبى اى شانلى هلال
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
اولسون آرتيق دوكولن قانلريمك هپسى حلال
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
ابدياً سكا يوق ، عرقمه يوق اضمحلال
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
حقيدر، حر ياشامش ، بايراغمك حريت
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
حقيد حقه طاپان ، ملتمك استقلال
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyayacağını belirtiyor.
Türk milleti yeniden bağımsızlığına kavuştuğunu ve artık onun için yok olma korkusu kalmadığını söylüyor. Bağımsızlığın, hür yaşamanın Allah’a inanan ve doğruluktan ayrılmayan Türk milletinin en doğal hakkı olduğunu belirtiyor.
محمد عاكف
Mehmet Akif
İslam ve İhsan
Güncelleme Tarihi:
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
İstiklal Marşı milli şair Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış ve Osman Zeki Üngör tarafından beslenmiştir. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin milli marşıdır.
İstiklal Marşı'nın 10 kıtası ve sözleri kıta kıta aşağıdaki gibidir.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Bağımsızlığımızı ve kurtuluşumuzu anlatan İstiklal Marşı milletimiz açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Mehmet Akif Ersoy her kıtada okuyan kişilere oldukça hisli duygular oluşturan ve anlamı çok etkileyici olan bir şiir kaleme almıştır.
İstiklal Marşı'nın tarihçesi hakkındaki bilgiler
İstiklal Marşı 12 Mart 1921 tarihine Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir.
İstiklal Harbi'nin kazanılmasını cesaretlendirmek amacıyla yapılan yarışma için yazılmıştır. Şair şiir içerisinde milletinin özgürlüğünü ve kurtuluşunu elde edeceğine olan inancını dile getirir.
İstiklal Marşı Mehmet Akif Ersoy tarafından Tacettin Dergâhı'nda yazılmıştır.
Osman Zeki Üngör 1930 yılında tarafından bestelenmiş, Edgar Manas tarafından 1932 yılında orkestrasyon haline getirilmiştir.
Ali Rıfat Çağatay İstiklal Marşı'nın ilk bestecisidir.
Mehmet Akif Ersoy tarafından söylenmiştir.
İstiklal Marşı'nın okunuşu ve nefes yerleri konusunda detaylı bilgi almak için tıklayınız
İstiklal Marşı toplamda 10 kıtadan oluşmaktadır.
İstiklal Marşı'nın güncel kullanılan bestesini besteleyen kişi Osman Zeki Üngör'dür.
Korkma, sönmez bu Åafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Mehmet Akif Ersoy, Türk milletine seslenir. BaÄımsızlık, vatan tehlikededir ama milletinin moralinin yüksek olması gerekmektedir. BaÄımsızlıÄımızın, vatan bütünlüÄümüzün tehlikede olduÄu bu dönemde milletçe inancımız tam ve morallerimiz yüksek olmalıdır.
Vatan üzerinde en son ocak tütene kadar, yani son fert bile hayatta kaldıÄı müddetçe Türk milleti baÄımsızlık adına mücadele edecektir. Ve baÄımsızlıÄımızın simgesi olan bayrak, Türk milletinin sonsuza kadar üzerinde dalgalanmaya devam edecektir.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu Åiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl!
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Åair bu dörtlükte bayraÄı kiÅileÅtirmektedir. Ona göre baÄımsızlıÄımız kaybedildiÄinde bayrak dalgalanamayacaÄı için Türk milletine karÅı kızgın bir çehreye bürünmüÅtür.
Åair ise, Türk milletinin bunu hak etmediÄini belirtiyor ;
Çünkü Türk milleti baÄımsızlık ve onun simgesi bayrak uÄrunda çok Åehit vermiÅtir. EgemenliÄin, mutlaka Allah’a iman eden, tapan Türk milletinin hakkı olacaÄını haykırıyor.
Ben ezelden beridir hür yaÅadım, hür yaÅarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmıÅ? ÅaÅarım!
KükremiÅ sel gibiyim, bendimi çiÄner, aÅarım.
Yırtarım daÄları, enginlere sıÄmam, taÅarım.
Åair, Türk milletinin vatanına ve baÄımsızlıÄına göz diken tüm düÅman güçlerine, emperyalist güçlere karÅı seslenmektedir. Türk milletinin tarih boyunca baÄımsız olduÄunu, kimsenin egemenliÄi altına girmediÄini söylemektedir. BaÄımsızlıÄına göz diken düÅman karÅısında hiçbir engelin, Türk milletinin durduramayacaÄını haykırmaktadır.
Garbın âfâkını sarmıÅsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göÄsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boÄar,
Medeniyet! dediÄin tek diÅi kalmıŠcanavar?
Åair, bu dörtlükte de Türk milletine moral vermek istemektedir. BaÄımsızlıÄımıza kasteden düÅmanlar, çok güçlüdür. Zamanın en modern silahlarıyla üzerimize gelmektedirler. Türk askerinin ise bunların karÅısında donanımı, askeri gücü daha zayıftır. Ancak Åair, garbın (batılı düÅman güçlerinin) büyük gücüne karÅı Türk milletinin buna üstün gelecek bir imana sahip olduÄunu belirtmektedir. Batı, Åair tarafından tek diÅi kalmıÅ, zayıflamıŠbir canavara benzetilmekte; bunun bir köpek gibi ulumasının korkulacak bir Åey olmadıÄını belirtmektedir.
ArkadaÅ! Yurduma alçakları uÄratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
DoÄacaktır sana va’dettiÄi günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Åair, Türk milletine, Türk askerine seslenmektedir. DüÅmanın sebepsiz, alçakça saldırılarına karÅı yılmadan mücadele etmesini istiyor. Çünkü Allah, Kur’an’da kendisine inanan Müslümanlara yardım etmeyi vadetmiÅtir. Ve Allah’a iman eden Türk milletine zafer, er geç gelecektir.
BastıÄın yerleri toprak diyerek geçme, tanı:
DüÅün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen Åehit oÄlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Åair, bu dörtlükte de milletine seslenmektedir. Üzerinde yaÅadıÄımız bu topraklar, alelade bir toprak parçası deÄildir. Vatan topraklarının altında sayısız Åehit yatmaktadır. Bu toprakların düÅmanlar tarafından çiÄnenmesi, Åehitlerimizin ruhunu incitecektir. Milletimizin bu bilinçle vatana sahip çıkması gereÄini Türk milletine bildirmektedir.
Kim bu cennet vatanın uÄruna olmaz ki feda?
Åühedâ fıÅkıracak topraÄı sıksan, Åühedâ!
Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hûda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Åair bu dörtlükte de milletine seslenmektedir. Vatanın topraÄı Åehit kanlarıyla doludur. Vatanı anlamlı kılan da budur. Allah, canımı da sevdiÄimi de benden alsın ama beni vatanımdan ayrı kılmasın sözleriyle vatan sevgisini dile getirmektedir.
Ruhumun senden, ilâhi, Åudur ancak emeli:
DeÄmesin mabedimin göÄsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar -ki Åahadetleri dinin temeli-
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Åair bu dörtlükte Allah’a yakarmaktadır. ÖldüÄünde ruhunun Allah’tan isteÄi, vatanın kutsal mabedlerine yabancıların, düÅmanların kirli elleri deÄmesin. Ä°slam dinine Åahitlik eden ezanlar ebediyen yurdumuzda okunsun.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taÅım.
Her cerihamdan, ilâhi, boÅanıp kanlı yaÅım,
FıÅkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’Åım;
O zaman yükselerek arÅa deÄer belki baÅım.
Ruhunun bu dileÄi yerine geldiÄinde, yani vatan baÄımsız olduÄunda mezarımın baÅında bir taÅ varsa bu, sana bin kez Åükür secdesi yapacaktır. Ve bir Åehit olarak ölmüÅsem yaralarımdan sevinçle kanlı yaÅlar boÅanır. Bu sevinçle, huzurla ruhum yükselir ve göÄün en yüksek noktasına cesedim ulaÅır.
Dalgalan sen de Åafaklar gibi ey Åanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaÅamıÅ, bayraÄımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Son kıtada Åair Türk bayraÄına sesleniyor. BaÄımsızlık kazanılmıÅ; vatan, düÅman iÅgâlinden kurtarılmıÅtır. Bayrak yine eskisi gibi tüm Åanıyla dalgalanmaya devam edecektir. Ve bayraÄımız uÄrunda döktüÄümüz kanlar helaldir. Özgürlük, hür yaÅamıŠbayraÄımın, Allah’a iman eden Türk milletinin hakkıdır.