Japonya'nın Kagawa Üniversitesi Sismoloji ve Afet Azaltma Bilimi Anabilimdalı’ndan Profesör Yoshiyuki Kaneda ve Japonya Ulaştırma Bakanlığı’nda afet riskinin azaltılması konusunda uzun süre çalışan Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı Kıdemli Danışmanı Dr. Hitoshi Baba, depreme dayanıklı bina inşa etmenin kuralını anlattı.
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Habertürk yazarı Esra Boğazlıyan'ın haberine göre, Japon bilim insanları, 9 büyüklüğündeki depremde bile zarar görmeyen bina inşa etmenin sırrının şantiye denetiminde olduğunu söyledi. .
Prof. Dr. Yoshiyuki Kaneda (solda) Dr. Hitoshi Baba (sağda) Fotoğraf: Habertürk
Zemine uygun bina
Japonya'da da İzmir'de olduğu yumuşak zeminli alanlar bulunduğunu belirten Dr. Hitoshi Baba, “Japonya’da çok fazla yumuşak zemin ve tortul vardır ve üstüne bina inşa edilir ama binalar sismik standartlara göre maksimum sismik yoğunluk varsayılarak sismik standartlara göre inşa edilir” diye yanıt verdi.
Prof. Kaneda ise, bu tür zeminlerde uygulanacak yapı tekniği hakkında şu bilgiyi veriyor:
“Japonya’da da birçok yumuşak zemin var. Dolayısıyla depremlerde bazı sıvılaşma hasarları meydana geldi. Bu tür gevşek zeminlerdeki inşaatlar yeterli güç ve uzunluğu sahip kazık temel kullanılarak dikkatle yapılmalıdır”
Depremin ardından yapılan arama-kurtarma çalışmalarının iyi yapıldığını düşündüğünü belirten Hitoshi Baba, “İyi iş yaptıklarını düşünüyorum çünkü yıkılmış binalardan birçok insan kurtardılar” diyor.
Türkiye’de yıkım yapan depremler neden Japonya’da yapmıyor?
Japon uzmanlar “Japonya’yı etkilemeyen bu büyüklükteki deprem, Türkiye’de neden büyük yıkımlara neden oluyor? Japonya neyi doğru yapıyor, Türkiye neyi yanlış yapıyor” sorlarını se şöyle yanıtladı:
Dr. Hitoshi Baba: Fark yaratan faktörlerden biri, deprem dayanıklılık standartının doğru uygulanmasıdır. Bu, sadece Japon halkının ciddiyetiyle başarılmış bir şey değil. Mimarlar gibi uzmanlar tarafından yapılan bina teftiş ve onay sistemi ve her büyük deprem meydana geldiğinde depreme dayanıklılık standartlarına yeni bilgiler getiren yönetişimin sonucudur.
Prof. Kaneda: EEW sistemi (deprem erken uyarı) ve deprem dayanıklılık teknolojisi Japonya’da bilinir. Japonya’da sık sık tahliye tatbikatları gerçekleştiriliyor. Bu yüzden birçok Japon deprem anında sakin kalıyor. Ayrıca sismik alanlarda yapılan binaların deprem şartnameleri yakından takip ediliyor. Yapı denetimiyle zayıf binalar belirleniyor, depreme dayanıklı hale getiriliyor.
Doğal afet eğitimi
“Deprem bizim bir gerçeğimiz ve bununla yaşamayı öğrendik. Anaokulundan başlayarak öğrencileri bir doğal afette nasıl davranmaları gerektiği konusunda düzenli tatbikatlar yaparak eğitiyoruz” diyen Baba ve Kaneda, doğal afetler konusunda hem vatandaşların hem de ilgili birimlerin sürekli eğitilmesinin ve bu bilincin sağlanmasının önemine de dikkat çekiyor.
9 büyüklüğündeki Büyük Doğu Japonya Depremi sırasında binaların ayakta kaldığını belirten Japon bilim insanları, Türkiye’de deprem sırasında bir bina ayakta kalırken diğerinin yıkılmasının nedenini şöyle izah ediyor:
Prof. Kaneda: Bina yapısına bağlıdır. (Depreme dayanıklı bina olup olmadığı ve bina yaşı) Sığ zemin koşulları homojen değil. Bir yapının yıkıldığını diğerinin zarar görmediğini ayakta kaldığını görmek çok talihsiz bir durum. Yapının depreme dayanıklılığına, yapım şartlarına, donatı miktarına, yapılışındaki dikkate, deprem şartnamesine uygun olup olmadığına, önceki depremlerde hasar almış olup olmadığına bağlıdır. Başka bir kritik nokta ise yük taşıyıcı beton duvarlara ve sütunlara uygunsuz bir şekilde müdahale, kolonların kaldırılması da neden olabilir. Yapı denetimi bu anlamda vazgeçilmezdir.
Prof. Kaneda: Muhtemelen bina yapısının düzenlemeleri farklı. Ben Türkiye’de birçok uygunsuz yapı olduğunu anladım. Türkiye’de İzmit depreminden sonra hazırlanmış olan ve birkaç kez güncellenmiş kapsamlı deprem yasaları ve şartnamaleri var. Ancak en önemli şey bu yasaların ve şartnamelerin şantiyede doğru şekilde uygulanmasıdır. Japonya’da şantiye teftişleri ve yapı denetimleri yasalara uygun olarak titizlikle yürütüldü. Bu nedenle afet dayanıklılığı yüksek ve güçlüdür.
Independent Türkçe, Habertürk
Orta Japonya'daki bilim insanlar, Japon folklorundaki yaratklar ürkütücü bir ekilde anmsatan üç yeni biyolüminesan solucan türü kefettiler. Japonya'nn çeitli yerlerinde bulunan yeni Polycirrus solucanlar, bu doaüstü varlklarn yan sra ünlü bir Japon deniz biyolounun da adn tayor.
Biyolüminesans, organizmalar tarafndan kemilüminesans olarak bilinen kimyasal bir reaksiyonla ortaya çkar. Reaksiyon, “souk k” olarak da anlmasna sebep olan ekilde çok düük s seviyeleri üretir. Bu etkiyi yaratan organizmalar, özellikle potansiyel eleri veya avlar kendilerine çekmek gibi çeitli amaçlarla kullanr. Krkayaklar ve ateböcekleri gibi baz türler ise yrtclar savuturmak için kullanr.
Ancak bu parlak biyolüminesan organizmalar oldukça nadirdir. Bilim insanlar, u anda dünya genelinde ve çounlukla okyanusta bu türden yalnzca civarnda organizma türü buldular. Snflandrma ve karlatrma için yeterli örnek bulunamadndan dolay bu alanda snrl sayda aratrma yapld.
Biyolüminesan canllarn bu kadar nadir olmas, yeni solucanlarn kefini daha da önemli hale getiriyor.
Japonya'daki Nagoya Üniversitesi'nde ba aratrmac olan Naoto Jimi, yapt açklamada, “Polycirrus cinsinin lüminesans üzerine önceki aratrmamz, onu biyolüminesans çalmalar için deerli bir örnek olmasn salad” dedi ve devam etti: “Ancak daha sonra, tek bir Polycirrus türü olduunu düündüümüz eyin aslnda üç farkl tür olduunu kefettik.”
Polycirrus, Japonya'da genellikle nehirler ve akarsular gibi s sularda veya kylarda bulunan küçük solucanlardr. Bu solucanlar, yiyeceklerini aramak için kullandklar dokunaçlaryla da tannr. Dokunaçlar, parlak mavi-mor bir parlt yayarak solucanlara ilginç, etkileyici bir görünüm veriyor.
Jimi ve ekibi, bu nedenle yeni kefedilen üç türden ikisine Japon folklorundaki varlklarn adn vermeyi uygun gördü. Solucanlardan biri, uzak bölgelerdeki yolcular ölüme sürüklediine inanlan, onibi (iblis atei) olarak adlandrlan, iradeli yokai türüne (Japon ruh varl) ithafen Polycirrus onibi olarak adlandrld.
Bir dieri ise, boynuzlar ve keskin dileri olan beyaz bir kimono giyen eytani bir kadn olarak görünen hayalet benzeri bir yokai'den adn alan Polycirrus aoandon veya mavi fener. Bu yokai, fenerlere musallat olur ve alevlerini maviye çevirir.
Son solucan Polycirrus ikeguchii, adn Notojima Akvaryumu'nun eski yöneticisi Shinichiro Ikeguchi'den alyor.
Aratrmaclar imdi yeni kefedilen solucanlarn parltlarn nasl ürettiklerini örenmeyi amaçlyor. Bulgularnn, biyolüminesansta yer alan moleküler süreçler hakkndaki anlaymz derinletireceini ve yeni teknolojilerin gelitirilmesi üzerinde etkisi olabileceini umuyorlar.
Çalma Royal Society Open Science'da yaynland.
İlgili GaleriHayvanların neden kuyruğu var? Galeriye Gözat