TUG (Türkiye Ulusal Gözlemevi) yönetimince güncellenerek yılında TÜBİTAK’a sunulan yasa tasarısı taslağı.
Diğer Ülkeler Neler yapıyor?
Işık kirliliğine karşı gökbilimciler arasında duyarlılık özellikle ABD'de larda ve lerde başladı. Ancak yılına kadar, birkaç gözlemevi çevresi dışında, dış aydınlatmayı denetleyen hiç bir yasa ya da yönetmelik yoktu. Bugün bir çok ülkede den fazla yerel yönetim özel yasa çıkarmıştır; onlarcası hazırlık içindedir. Birçok ülkede ışık kirliliğine karşı dernekler, birlikler kurulmuş, ulusal komiteler oluşturulmuştur. Bu kuruluşların üyeleri arasında, profesyonel ve amatör gökbilimciler dışında, aydınlatma mühendisleri, mimarlar, armatür üreticileri ve diğer çevreciler vardır. Hepsinin amacı uyarmak, bilgilendirmek, eğitmek ve uygulatmaktır. Hepsinin gerekçesi aynıdır: ışığı nerede lazımsa orada kullan, gece güvenliğin artsın, görüş iyi olsun, gökyüzü karanlık kalsın ve böylece enerji de tasarruf edilsin.
Ülkeler, başarı sağlamak için ilgili resmi ve özel kuruluşlarla işbirliği yapıyorlar. Dış aydınlatma için ve aydınlatmada kullanılacak armatürler için yeni tanımlar, kriterler geliştiriliyor ve çıkarılan yasa veya yönetmeliklerle en kısa zamanda uygulamaya koymaya çalışıyorlar. Hepsinin İnternet iletişim sayfaları var; bunlarla toplumun her kesimine ulaşmayı amaçlıyorlar. Işık kirliği hakkında bilgi veren, çözümler öneren, bilgi yayan bu sayfaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Birkaç ülke karartma uygulayarak, hem bilinçlenmeye katkıda bulunmayı hem de gece gökyüzünün güzelliğini şehir sakinlerine göstermeyi amaçlıyor.
Gökbilimcilerin de herkes ile aynı aydınlatmaya gereksinmeleri vardır. Sokak lambalarının söndürülmesini hiçbiri talep etmiyor; yalnız modern, iyi tasarımlanmış, nitelikli, nerede gerekiyorsa orada aydınlatma istiyorlar. Bu amaçla Uluslararası Astronomi Birliği( IAU) Yönetim Kurulu, 4 Temmuz de bir bildiri ile Birleşmiş Milletler'i uyarmış, ışık kirliliğini önleyici her türlü çalışmayı desteklediğini duyurmuştur.
Işık kirliliğine karşı kampanya açan kişi ve kuruluşların amacı:
ABD
de, kar gütmeyen, vergiden muaf Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği (IDA) kuruldu; sonu itibariyle 68 ülkeden üyesi vardır. Birlik; sorunları açıklayan ve çözüm öneren broşürler yayınlıyor, bunları hem üyelerine gönderiyor hem de internet sayfalarına koyuyor. Enerji tasarrufu ve çevre için US Environmental Agency ile birlikte çalışıyor. İngiltere, Kanada, Japonya gibi ülkelerin ilgili kuruluşları ile işbirliği yapıyor. IDA'nın baskıları sonucu, istenen özellikte armatür üreten firmaların sayısı artıyor, bunlar internet sayfalarında duyuruluyor. Firmalar, ticari amaçla da olsa, IDA ile işbirliği yapıyor.
Çevresinde büyük gözlemevleri olan Tuscon şehri aldığı önlemlerle hem ABD'de hem dünyada örnek olmuştur. Tuscon yerel yönetimi,10 yıl önce şöyle bir deneme yaptı:
Birkaç cadde ve sokağa yüksek basınçlı sodyum (YBS), Düşük basınçlı sodyum (DBS) ve cıva buharı lambaları yerleştirildi. Belli bir zaman sonra ilgili cadde ya da sokak üzerinde oturanlara tepkileri soruldu. DBS lambalı caddede oturanlar en memnun olanlardı. Şimdi Tuscon ana caddelerinde YBS, tali cadde ve sokaklarda DBS lambaları kullanılıyor. Tuscon'da bir görevli şikayetleri topluyor, yasayı çiğneyenleri izliyor. Şikayet konusu lamba yasadan önce konmuşsaişlem yapmıyor, sonra konmuşsa düzeltilinceye kadar izliyor. Uygulamada, insanların alışkanlıklarını değiştirmenin zor olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalınmaktadır. Astronomi ve aydınlatma sanayii dışında kalan insanların hala bu konularda bilgisiz olduğu belirtilmektedir. Bütün bunlara karşın, Tuscon şehrinin nüfusu arttığı halde iyi titiz uygulamalarla kirlilik sınırlandırıldı. Bugün uygulanan yasa de kabul edildi (Tercümesi için bkz Ek-1) Gece şehir aydınlatıldığı halde Samanyolu görülebilmektedir deniyor.
ABD'de 16 eyalette 74 yerel yönetim (belediyeler ya da eyalet) dış aydınlatma yönetmeliği çıkardı. 11 eyalette 19 yerel yönetim ise yönetmelik hazırlamaktadırlar. Bu yönetmelikler çerçevesinde şehir ve kasabalarda eski lambalar değiştiriliyor, ilk uygulamalarda ise yeni lambalar kullanılıyor. Örneğin Los Angeles de lambanın 1/3'ü yeni kavram lambalarla değiştirildi. Sonuç daha iyi aydınlatma, daha az enerji tüketimi.
İspanya
Kanarya adalarından Tenerife ve La Palma özel yasa ile çok sıkı koruma altına alınmıştır. Eski lambalar değiştirilmiştir. Bu değişikliğin masrafının yılda enerji tasarrufu ile karşılanacağı hesaplanmıştımonash.pwı uygulayan, gök yüzü parlaklığını sürekli ölçen ve gözetim altında tutan Kanarya Adaları Astrofizik Enstitüsü (AIC) 'nün üç kişilik bir ekibi vardır. İspanya'nın Catalonya bölgesinde yerel yönetim benzer önlemler için harekete geçti.
İngiltere
İngiltere Avrupa'nın en kirli ülkelerinden. yılında İngiliz Astronomi Birliği (BAA), IDA ile işbirliği halinde "Karanlık Gökyüzü İçin Kampanya (CfDS)" adlı bir örgüt oluşturdu. Yılda iki kez (paralı) haber bülteni yayınlıyor.
Kampanyanın başarıları:
Japonya
Yıldızlı Gökyüzünü Koruma Birliği kuruldu, IDA şubesi gibi çalışıyor. Çevre Ajansı ve Tokyo Ulusal Gözlemevi'nin desteğinde den beri ~ Japon her kış, gece gökyüzü parlaklığını ölçme kampanyasına katıldı. Japonya Çevre Ajansı, 4 yıllık bir çalışmadan sonra de, açıklamalar, şekiller ve çizelgeler içeren sayfalık Işık Kirliliği için Rehber yayınladı .(Bu rehberin içeriği için monash.pw2)
İtalya
İlk ışık kirliliği haritası () çıkaran ülke olduğu halde herhangi bir yasa yok, bunun sonucu olarak m lik Galileo teleskobu İspanya'nın La Palma adasına kuruldu. 4 Ekim () "Işık Kirliliği Ulusal Günü" ilan edildi. Lambordy Bölgesi'nde, yasa önerisi için imzalı dilekçe verildi. IDA'nın hazırladığı "Looking to the Stars ( Yıldızlara Bakış)" adlı video filmini Japonca'ya çevirdiler.
Hindistan
de Bangalor'da Nehru Planetaryum' u yeni ışık kirliliği bilinçlendirme programı başlattı.
Fransa
"Gece Gökyüzünü Korumak için Ulusal Komite" oluşturuldu Ekim de Ulusal Işık Kirliliği Konferansı düzenlendi. Mayıs de 3 günlük bilim şenliğinde konu işlendi.
Yunanistan
Milli Eğitim Bakanlığı için iki yıllık halkı eğitim programı düzenlendi. İki okulda pilot eğitim programı başlatıldı. Mayıs da Atina'da uluslararası toplantı yapılacak.
Yeni Zelanda
Dış aydınlatma yönetmeliği çıkaran ilk ülkelerden
Güney Afrika
IDA ile işbirliği içinde yerel toplantılarla bilinçlendirme çalışmaları başlatıldı.
İsviçre
da Karanlık Gökyüzü Derneği kuruldu. Özel olarak İsviçre Alpleri'ni korumak istiyorlar.
Avustralya
Victoria Astronomi Derneği, yerel yönetim üyelerini ve halkı eğitmek için, de "Işık Kirliliği Alt Komitesi" oluşturdu. En az iki büyük şehirde ( Melbourne, Victoria ve Canberra ?) yerel yönetimler dış aydınlatma yönetmeliği çıkardı. Oluşturulan "Avustralya Aydınlatma Standartları" na (AS ) uyulmasına çalıştıkları belirtiliyor.
Belçika
En etkin ülkelerden biri. IDA' ya üye birçok insan "Işıkları söndür" gibi kampanyalarla ilgilileri ve halkı bilinçlendirmeye çalışıyor. da yapılan kampanyaya Flanders halkının %14 ünün katıldığı belirtilmektedir. 20 kadar yerel yönetim, ışık kirliliğine karşı yasa çıkarmaları için ikna edildi.
Kanada
Kanada Karanlık Gökyüzü Kampanyası başlatıldı.
Almanya
Ausburg şehri çevre komitesi, yılında yerel ışık kirliliğini sıfırlayacakları sözünü vermiş durumda
Şili
Şili'de Vicuana şehri civarı lambaları sodyum buharı lambaları ile değiştirildi. Elektrik tüketiminde 2 kat azalma olduğu tespit edildi.
KAYNAKLAR:
IDA Bültenleri
Sky and Telescope, Eylül
monash.pw
monash.pw
Işık kirliliği ile ilgili bilincin artması ve daha fazla kişinin konudan haberdar olması için ’den beri çaba gösteriyorum. En son yazdığım “Işık kirliliği nedir? Türkiye’deki çalışmalar” başlıklı yazı ile de hem tekrar tanımın üzerinden geçmiş hem de Türkiye’de yapılan çalışmalara değinmiştim.
Bu yazıda yapmak istediğim ise, bu problemi büyük oranda ortadan kaldırabilecek 3 temel öneri getirip tartışmalar ve yapılabilecek düzenlemeler için yeni bir başlangıç noktası oluşturmak. Daha doğrusu tek bir önerinin –ışıkları ’dan sonra kapatmak– üç farklı alanda uygulama detaylarına odaklanmak istiyorum.
Işık kirliliğinin kaynağını oluşturan 3 farklı unsur var:
1- Mimari aydınlatma
Öncelikle ışığın aynı ses gibi kamusal alan konusu olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Nasıl ki siz binanızın ister içerisinde ister dışında ses kullanımı için belli kurallara bağlı iseniz, aynı şekilde ışık kullanımı da sadece sizin isteğinize bırakılamaz.
Örneğin binanızın dikkat çekmesi için uyguladığınız bir cephe aydınlatması binanıza bakmak zorunda olan binlerce insan için sürekli bir kirlilik oluşturuyor. Kişisel olarak beğendiğiniz ya da ticari olarak faydasına inandığınız için rengarenk ve yüksek güçte kullandığınız LED’ler esasında hemen karşı çaprazınızda yaşayan biz komşular için sürekli bir “cümbüş”e bakmak demek. Sizin 5 dakika bakarak beğendiğiniz bu tasarıma bütün gece bakmak zorunda olan insanlar olduğunu unutuyorsunuz.
Zeki Aslan hocanın tarihli Işık Kirliliği Kanun Tasarısı’nda olduğu gibi her dış aydınlatma projesinin bir kurula sunulması ve onaylanması zorlu ama ideal bir çözüm gibi duruyor.
Ben ise daha basit ve hızlı uygulanabilir bir çözüm sunuyorum. Kaldı ki kurul olsa bile önerim geçerli. İster kamu ister özel bir kuruma ait olsun, saat ’den sonra tüm dış aydınlatma öğeleri kapatılmalı.
Bazı detaylar farklılaşabilir. Hafta içi , hafta sonu ’e kadar izin verilirken özel günlerde (Yılbaşı gibi) sabaha kadar açık olabilir.
Bu dediğim kullanılmayan bir park ya da cam yüzey sebebiyle tüm iç aydınlatmanın dışarıdan da deneyimlendiği ofisler/plazalar için de geçerli. Ama (tabii ki) sokak, tünel veya meydan aydınlatmaları ile ilgili değil.
2- Işıklı tabela
İşletmeler tamamen reklam amaçlı olarak tabelalar kullanıyorlar. Bu tabelaların LED barındırması veya genel olarak ışıklı olması da reklamın 24 saate dönüşmesini sağlıyor.
Öncelikle bir tabelanın ışıklı olması ekstra bir vergiye tabii tutulmalı. Detaylarını bilmesem de tabelanın zaten bir vergiye tabii olduğunu biliyorum. Tahmin ederim ki tabelanın boyutu da bu noktada önemlidir. Yani hem boyuta göre bir vergi vardır hem de tabelanın olabileceği büyüklük binaya veya işletmenin o binada kapladığı alana göre orantılıdır. (Umarım) Neyse ışıklı olması da bu vergi detayında yer almalı ve bir bedeli olmalı.
Ve tabii ki saat sonrası tüm ışıklı tabelalar kapatılmalı. Bu konuda tek istisna işletmenin sonrası açık olması olabilir. O saatte açık ise varlığını insanların bilmesi önemli bir nokta olacaktır.
3- LED Ekran
Aklımın gerçekten almadığı bir nokta LED ekranlar. Yine ses örneği üzerinden ilerlemek istiyorum. Nasıl ki eğer ben binamın üzerine çok güçlü hoparlörler koyup 24 saat “ben buradayım, şöyle ürünlerim var, böyle ürünlerim var” diye yayın yapamazsam aynı şekilde LED ekran yerleştirip 24 saat açık da tutamamalıyım. Çok güncel bir örnek vermek isterim. İstanbul Mecidiyeköy’deki Quasar isimli binanın arka yüzüne yerleştirilen LED ekran neredeyse tüm boğaza hitap eden bir reklam mecrası. O bölgede oturan arkadaşlarımdan sürekli şikayet duyuyorum ancak herhangi bir yaptırım yapıldığını veya yapılabildiğini sanmıyorum. Peki bir binanın kararı tüm boğazı nasıl etkileyebilir? Bu kamusal alan tecavüzü değilse nedir?
Ve, evet, tüm LED ekranlar, bu sefer istisnasız, saat sonrası kapatılmalı.
Bahsettiğim konular ve öneriler ne kadar basit değil mi? Evet, bence de öyle. Ancak uygulamaya geldiğinde henüz bırakın bunları senelerdir gösterilen çabaya rağmen ışık kirliliğine karşı en ufak bir gelişme sağlanmamış durumda. Sadece bu öneriler bile problemin büyük bir kısmı için çözüm demek.
Zaten bu yüzden bu öneriler bir başlangıç noktası oluştursun ve daha nitelikli ve planlı çözümlere ilerlensin istiyorum. Ama önce bir yerden başlayalım. Ve başlamak için daha kolay bir yer düşünemiyorum.
Sizlerden ricam, bu önerileri çevrenizle paylaşıp mümkün olduğu kadar fazla noktaya ulaştırmanız.
Bir önceki yazımda söylediğim gibi: “Işık kirliliği esasında kaybedeni olmayan bir problem yani bu konuda atılmış her adım hepimiz için iyi sonuçlar getirecek.”
Özet Bölümü
Işık kirliliği aşırı, yanlış yönlendirilmiş veya rahatsız edici yapay (genellikle dış mekân) ışık olarak tanımlanmaktadır. Işık kirliliği bazı istenmeyen sonuçlara neden olur: gece gökyüzünde yıldızların görünmesini engeller, astronomik araştırmalara engel teşkil eder, ekosistemleri bozar, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri vardır ve enerji israfına neden olur.
Günümüzden yıldan biraz daha uzun bir süre önce, herhangi büyük bir şehirde dahi gece dışarıda yürürken Samanyolu galaksisini gece gökyüzünde görebilirdiniz. Van Gogh gibi ilham veren sanatçılar veya Holst gibi müzik bestecileri ya da Shakespeare gibi yazarlar açısından gece gökyüzünde binlerce yıldız görmek günlük hayatın doğal bir parçasıydı.
Bugün ise dünyamız yapay ışıklarla aydınlatılıyor ve yapay ışıkların yıldızlı gece gökyüzünü ortadan kaldırmasına izin vererek (bizi biz yapan) kültürel mirasımızla teması kaybediyoruz. İçinde yaşadığımız topluma ve gelecek nesillere ilham verebilecek tüm güzelliklerle de temasımızı kaybediyoruz.
Yanlış biçimde gerçekleştirilen aydınlatma, gece gökyüzünün rengini ve kontrastını değiştirir, doğal yıldız ışığının görünmesini engeller ve çevreyi, enerji kaynaklarını, vahşi yaşamı, insanları ve astronomi araştırmalarını etkileyen sirkadiyen ritimleri (çoğu organizmanın 24 saatlik yaşam düzenini) bozar. Her yıl yapay ışığa olan talebin artmasına bağlı olarak ışık kirliliğinin yarattığı tehdit de artmaya devam etmekte.
Aslında ışık kirliliği çok yeni bir olgu değildir. Son 50 yılda, ülkeler zenginleştikçe ve kentleşme arttıkça dış mekân aydınlatmasına olan talep de arttı. Bununla birlikte, ışık kirliliği şehir sınırlarının ötesine banliyö ve kırsal alanlara doğru yayılmaya başladı.
Dünya nüfusunun yarısından fazlası şu anda şehirlerde yaşamakta. Şehirlerde yaşamını sürdüren her 4 kişiden 3ü ise bozulmamış karanlık gökyüzünün harika görüntüsünden mahrum durumda.
Işık kirliliğinin birçok açıdan endişe duymamıza neden olan olumsuz sonuçları vardır: güvenlik, enerji tasarrufu, maliyet, sağlık ve vahşi yaşam üzerindeki etkiler ve ayrıca yıldızları görme becerimiz.
Işık kirliliğinin temel nedeni yapay dış mekân ışıklarının gerekli olmayan zaman ve mekanlarda kullanılmasıdır. Kötü tasarlanmış konut, ticari ve endüstriyel dış mekân aydınlatmaları da ışık kirliliğine önemli ölçüde katkıda bulunur.
Koruması bulunmayan aydınlatma armatürleri sağladıkları aydınlatmanın neredeyse %50sinden fazlasını gökyüzüne veya yanlara doğru yayarlar. Pek çok durumda, yayılan ışığın sadece%40ı gerçekten hedeflenen bölgeyi aydınlatır.
Bu kötü tasarımlar nedeniyle dış mekân aydınlatmasının yaklaşık %30unun boşa harcandığı tahmin edilmektedir. Yalnızca Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl 1,7 milyon ton karbondioksit salınımına ve 2,2 milyar dolarlık elektrik israfına neden olmaktadır.
Işık kirliliğinin ölçülmesi karmaşık bir işlemdir, çünkü doğal atmosfer parlama ve dağınık ışık nedeniyle aslında tamamen karanlık değildir. Doğru bir ölçüm elde etmek için bilim adamları, ışık kaynaklarının sayısını ve yoğunluğunu belirlemek ve geceleri toplam gökyüzü parlaklığını hesaplamak için geceleri dünyanın uydu görüntülerini kullanırlar.
Amatör ve profesyonel astronomlar, farklı alanları belgelemek ve karşılaştırmak için gök parlaklığını ölçen bir el cihazı olan gökyüzü kalite metresi (Sky Quality Meter) denen bir aleti kullanabilirler. Dark Sky Meter ve Night of Loss gibi mobil uygulamalar, herkesin gökyüzü parlaklığını ölçmesini sağlayan pratik araçlardır.
Işık kirliliğini ölçmenin diğer bir yolu ise gözlemlenebilir standartlar sağlayarak gökyüzü kalitesini ölçen dokuz seviyeli bir derecelendirme sistemi olan Bortle Ölçeğidir. Emekli bir itfaiye şefi ve amatör gökbilimci olan John E. Bortle, yılında derecelendirme sistemini amatör gökbilimcilerin bir gözlem yerinin karanlığını değerlendirmelerine yardımcı olmak için tasarladı.
Işık kirliliğin çevre ve enerji kaynakları ile vahşi yaşam ekolojisi ve astronomik araştırmalar üzerinde oldukça olumsuz etkileri vardır. Işık kirliliği aynı zamanda insanların yaşam kalitesini ve güvenliğini de olumsuz biçimde etkiler. Aşağıda ışık kirliliğinin bilinen bazı olumsuz etkilerini sıraladık.
Işık kirliliği ya da başka bir deyişle aşırı gece aydınlatmasının her yıl atmosfere ciddi miktarda sera gazı salınımına neden olduğu ve 12 milyon tondan fazla karbondioksit salınımının kaynağı olduğu tahmin ediliyor.
Harcanan ışığın ürettiği karbon dioksiti absorbe etmek için yaklaşık milyon ağaca ihtiyaç olduğu göz önüne alındığında durumun ne kadar vahim olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Işık kirliliği diğer kirlilik türlerine de katkıda bulunabilmektedir. Ulusal Okyanus ve Atmosfer Birliği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ışık kirliliği, geceleri havayı temizleyen doğal olarak oluşan bir süreci baskılayarak dolaylı olarak da hava kirliliğini artırıyor.
Bir nitrojen oksit biçimi olan nitrat radikali, geceleri araç ve fabrika emisyonlarını parçalamaktadır. Gece gerçekleşen bu durum, emisyonların duman, ozon kirliliği veya diğer zararlı tahriş edici maddeler haline gelmelerini önler.
Süreç sadece geceleri gerçekleşir. Zira güneş ışığı nitrat radikalini yok eder. Ancak, binalardan, arabalardan ve sokak lambalarından gelen yapay ışıklar, güneş ışığından kat daha kısık olsa da nitrat radikalini de etkiler ve temizleme işlemini %7 yavaşlatır. Yapay ışık aynı zamanda ozon tabakası için zararlı kimyasalları %5 arttırmaktadır.
Boşa harcanan ışık, enerji israfına yol açar. Yapılan bir çalışmada, kamuya açık dış mekân aydınlatma armatürleri tarafından yayılan tüm ışığın %30unun boşa harcandığı, bunun 22 Terawatt Saat (TWh) / yıl boşa harcanan elektrik enerjisi anlamına geldiği tahmin edilmektedir.
Bu da yılda yaklaşık 3,6 milyon ton kömür veya yaklaşık 12,9 milyon varil petrol demektir. Her yıl israf olan toplam elektrik enerjisi miktarı 11 milyondan fazla evi aydınlatmak veya den fazla aracı çalıştırmak için yeterlidir.
Işık kirliliği, tüm vahşi yaşamın beslenmesini, uyumasını, çiftleşmesini ve göç döngülerini de olumsuz etkiler. Geceleri çok fazla yapay ışık olduğunda yaban hayatının zaman döngüsü bozulabilir.
Yarasalar, rakunlar, çakallar ve geyikler gibi memeliler, geceleri aşırı derecede aydınlatma nedeniyle yiyecek arama zorluğu yaşayabilirler. Doğal avcılara maruz kalma riskini artar ve gece görüşündeki bozulma nedeniyle ölüm oranları artar. Ayrıca üreme konusunda da sorun yaşarlar ve hayvan popülasyonu azalır.
Baykuşlar ve gece kuşları gibi kuşlar, geceleri avlanmak ve göç etmek için ay ışığını ve yıldızların ışığını kullanırlar. Yapay ışık kaynakları, doğal ışık kaynaklarını etkileyerek kuşların yapay ışıklara çekilmesine veya sabitlenmelerine neden olabilir.
Bu, kuşların göç yollarından sapmalarına, tükenene kadar uçmalarına ve diğer hayvanlara av olmalarına neden olur.
Albatroslar gibi deniz kuşlarının, parlak ışıklarından dolayı deniz fenerleri, rüzgâr türbinleri ve denizdeki sondaj platformlarına çarptığı bilinmektedir. Sadece Kuzey Amerikada, her yıl aydınlatılmış bina ve kulelere çarpma nedeniyle milyon kuş ölmektedir.
Gökyüzü parıltısı, bataklıklar ve sulak alanlardaki kurbağalar, kara kurbağaları ve semenderler gibi amfibi hayvanları da etkiler. Aşırı ışık bu hayvanların kafalarını karıştırır ve şaşırtır. Bu da beslenme ve çiftleşmede azalmaya neden olur. Ayrıca, amfibi hayvanları doğal avcılara ve unsurlara karşı koruyan doğal içgüdülerini de bozar.
Deniz kaplumbağaları gibi sürüngenler ışık kirliliğinden büyük oranda etkilenirler. Dişi kaplumbağalar karanlık ve uzak sahillerde yuva yaparlar. Ancak parlak kıyı ışıkları yumurtalarını güvenle saklayacakları yerleri bulmalarını engeller.
Bu, dişi kaplumbağaların yumurtalarını güvensiz bir alana koymalarına neden olur. Deniz kaplumbağası yavruları, yüzlerce yıldır ay ışığı ve yıldızlarla aydınlatılmış okyanus olan plajdaki en parlak bölgeye içgüdüsel olarak gitmektedirler.
Bununla birlikte, sahilde veya kıyıya yakın aşırı aydınlatma, yavruların kafasını karıştırır ve okyanustan uzaklaşmalarına neden olur. Yavrular yırtıcı hayvanlar tarafından yenebilir, araçlar tarafından ezilebilir, yüzme havuzlarında boğulabilir veya dehidrasyon veya yorgunluktan ölebilirler. Yapay ışıklar ayrıca diğer gece sürüngenlerini de olumsuz etkileyebilir.
Güveler gibi böcekler doğal olarak ışığa doğru hareket ederler ve tüm enerjilerini bir ışık kaynağının yakınında kalmak için kullanabilirler. Bu çiftleşme ve göçe müdahale etmenin yanı sıra, popülasyonlarını azaltan doğal avcılara karşı onları savunmasız kılar. Bu aynı zamanda yiyecek veya tozlaşma için böceklere dayanan bütün türleri etkiler.
Işık kirliliği gökyüzüne ve yıldızlara bakışımızı değiştirir, ancak bu fenomenden en fazla etkilenen insanlar astronomlardır. Işık kirliliği ve gök parıltısı astronomik ekipmanı engeller ve gök cisimlerini teleskop yardımı ile görmeyi zorlaştırır.
Astronomi insanlık tarihinin en eski bilimlerinden biridir ve kişisel bilgisayarlar, iletişim uyduları, cep telefonları, küresel konumlanma (GPS) gibi uygulamalarla teknolojiye, ekonomiye ve topluma sayısız katkı sağlamıştır.
Işık kirliliği nasıl önlenir, Işık kirliliği, diğer kirlilik biçimlerinin aksine, dış mekân aydınlatma uygulamalarının iyileştirilmesiyle engellenebilir ve / veya azaltılabilir.
Dış mekân aydınlatması gece periyodunda görüşü ve güvenliği artırma gibi önemli bir amaca hizmet etmektedir. Ancak amacını aşan ışıkların başkalarına zarar verebileceği de unutulmamalıdır.
Konforumuzdan veya güvenliğimizden ödün vermeden ışık kirliliğini azaltmaya yardımcı olacak bazı basit önlemlerle bu sorunun yarattığı etkileri azaltabiliriz.
Korumalı dış mekân aydınlatma armatürlerini seçebiliriz. Bu, ışığın doğrudan gökyüzüne ya da yanlara yayılmasını engelleyen sağlam bir kapak kullanmak anlamına gelir.
Işığın yatay düzlemde kaçmasını önlemek için dış aydınlatma armatürlerini seçebiliriz. Aydınlatmayı en aza indirebilir ve yüksek açılı parlaklığı azaltabiliriz. Böylece en çok ihtiyaç duyulan yer aydınlatılır ve birçok durumda görüş daha da artar.
Hareket sensörlerini dış mekân armatürlerine takabiliriz. Böylece ışık sadece gerektiğinde açılır ve kısa bir süre sonra kendiliğinden kapanır. Bu noktada, ışıkların gereksiz yere açılıp kapanmasını önlemek için hareket dedektörünün hassasiyetini gerektiği şekilde test ettiğimizden ve ayarladığımızdan emin olmalıyız.
Parlamayı, ışık dökülmesini ve gökyüzü ışığını en aza indirmek için tasarlanmış IDA sertifikalı Karanlık Gökyüzü Aydınlatması kullanabiliriz. Karanlık gökyüzü onaylı aydınlatma armatürleri çeşitli avizelerde, gömme lambalarda ve apliklerde mevcuttur.
Sahile yakın yaşıyorsak, sertifikalı aydınlatmalar kullanabiliriz. Bu korumalı aydınlatma armatürleri, kolay dağılmayan ve yüksek açılı parlaklığı önlemek için alçak monte edilmesi gereken uzun dalga boylu bir ışık üretir.
Gece vakti evdeyken veya yatmadan önce gereksiz açık ışıkları kapatabiliriz. Enerji tüketimini azaltmak için evde ya da yatmadan önce, duvar lambaları gibi iç aydınlatma armatürlerini kapattığımızdan emin olmalıyız.
Evimizde, iş yerimizde ve toplumda ışık kirliliğini önlemek ve azaltmak için adımlar atmalıyız. Işık kirliliğini önlemek için panjurları ve perdeleri kapatabiliriz.
Işık ve enerji israfını önlemek için tüm çalışanlar işten çıktıktan sonra yönetimden ofis ışıklarını kapatmasını veya kararmasını isteyebiliriz. Işık kirliliğini azaltmak için yerel yöneticilerimize ve hükümetlere aydınlatma düzenlemeleri önerebiliriz.
Makale: Sektörüm Elektrik Aydınlatma Dergisi araştırma servisi tarafından derlenmiştir.
Sektörüm Dergisi
monash.pw
Sektörüm Dergisi aylık yayımlanan ,Google News, Google Gazetelik-Dergilik, Bundle Haber Uygulaması, Turkcell Dergilik ve diğer tüm dijital mecralarda ve sosyal medya kanallarımızda, eş zamanlı olarak Elektrik, Aydınlatma, Enerji, Güvenlik ve Otomasyon sistemleri sektörlerinde ihtisaslaşmış, Türkiye'nin en güçlü yayın sağlayıcı basılı yayın ve dijital dergisidir. Ulusal ve Uluslararası arenada seçkin okur kitlesine en geniş haber içeriğini sunar. mart ayından beri sadece dijital olarak devam eden sektörüm dergisi sıfır karbon bir firmadır.