kaş yarılması dikiş / CERRAHİ DİKİŞLERİN ALINMASI – Katsan Medical Devices

Kaş Yarılması Dikiş

kaş yarılması dikiş

 

YARA BAKIMI ve YARA İYİLEŞMESİ

YARA ÇEŞİTLERİ:

Dokunun normal anatomik yapı bütünlük ve fonksiyonunun bozulmasına ‘yara’ denir. Yaralar çeşitli sebeplerle olabilmektedir.

1-Akut cerrahi yaralar: Ameliyat sırasında düzgün kesici bir alet ile açılmış düzgün kesilerdir.  Genelde sistematik bir şekilde ve  düzenli bir iyileşme gösterirler.

2-Travmaya bağlı yaralar: Travmanın şekline göre basit ve komplike olabilen, doku eksikliklerine yol açabilen, uzun süreler medikal ve cerrahi tedavisi gerekebilen yaralardır.

3-Yanık yaraları: Sıcak-alev, sürtünme, elektrik, soğuk, radyasyon ve kimyasallara bağlı farklı derecelerde yanık yaraları gelişebilir. Tedavileri uzun süreler devam edebilir.

4-Kronik yaralar

5-Bası yaraları

6-Enfekte yaralar

 

KESİLERE YAKLAŞIM:

1-Muayene: İrili ufaklı  cilt kesileri özellikle çocuklarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu kesilerin tedavisine başlamadan önce hastanın travma nedeniyle tam bir fiziksel muayene ve gerekirse radyolojik incelemeleri yapılmalıdır. Olası kafa travması, karın içi organ yaralanması, vücutta başka bir yaralanma … gözden kaçırılmamalıdır. Kesi yerinde muayenede ise tendon-kas, sinir, damar kesileri, yaradaki kirlilik ve yabancı cisim varlığı ve olası kemik kırıkları iyice muayene edilmelidir.

2-Anestezi: Lokal ve genel çeşitli anestezi yöntemleri uygulanabilir.  Kooperasyonun zor olduğu çocuk ve bebeklerde, komplike müdahalelerin gerektiği durumlarda genel anestezi tercih edilebilir.

3-Yara temizliği: Yaralar antiseptik solüsyonla tezmilenir ve yabancı maddeler çıkarılır. Fırçalama, basınçlı su kullanımı gibi yöntemlerle yara temizlenebilir. Enfekte yaralarda debridman ve ölü dokuların temziliği yapılabilir, bazı durumlarda yara kapatılması ertelenebilir.

4-Yaranın kapatılması:

-Çok küçük kesiler ve sürtünme tarzı yaralarda sadece pansumanla yara kapatılabilir.

-Doku yapıştırıcısı: Yüzeyel, kanaması olmayan, temiz, küçük, yara gerginliği olmayan kesilerde cilt doku yapıştırıcısı kullanılabilir. Yaranın içinde doku yapıştırıcı kullanılmamalıdır. Çünkü vücut tarafından emilmeyen yapıştırıcı, reaksiyon yapıp, enfeksiyon ve fazla iz kalması sebebi olabilir.

-Steristrip: Temiz, yüzeyel, kanaması olmayan yaralarda, yara kenarları yaklaştırılıp Steristrip kullanılabilir. Steristripler ayrıca dikiş atılması sonrasında da destek olarak kullanılabilir. Gergin ve derin yara kenarlarında steristrip tek başına başarılı değildir. Yara açılmasına sebep verebilir.

-Sutürle (dikişle) kapama: Kesininin olduğu vücut bölgesi ve derinliğine göre farklı dikiş materyalleri ve teller kullanılabilir. Derin kesilerde derialtı dikiş de gerekli olabilir. Aslında ‘estetik dikiş, lazerle dikiş’ gibi tabirler gerçekçi değildir. Her bölgede farklı bir dikiş tekniği kullanılabilir. Önemli olan nazik tekniklerle dokuya zarar vermeden mümkün olan en az doku gerilimini sağlamak, mümkün olan en ince dikişleri kullanmak ve yeterli doku iyileşmesi sonrası mümkün olan en erken zamanda dikişleri almaktır. Bebeklerde ve bazı vücut bölgelerinde (ağız içi, vajina…) kendiliğinden eriyen dikişler kullanılabilir. Bazen de dışarıdan görünmeyen ciltaltı dikişler kullanılabilir.

5-Pansuman:

Kesinin yeri ve durumuna göre farklı pansumanlar uygulanabilir. genelde saat yarada su teması önlenir. Temiz yarada; steristrip ile kapalı değilse, yağlı krem ve pomadlarla hafta takip cilt epitelizasyonu için  faydalıdır.  Sızıntısı fazla olan veya kirli yaralarda ise krem ve pomad tercih edilmez; kurutucu pansumanlar önerilir.

Temiz kesilerde steristripler, sutür alınana kadar hatta alındıktan sonra da  kullanılabilir. Steritripler alınırken çekilmemeli, ıslatılarak yumuşanması sağlandıktan sonra kolaylıkla çıkarılmalıdır.

6-Antibiyotik tedavisi ve tetanoz profilaksi:

Temiz kesilerde antibiyotik kullanılmaz. Kirli kesilerde önerilir. Tetanoz profilaksisi gerekebilir.

7-Dikiş (sutür) alınması:

Eriyen dikişlerin alınması gerekmeyebilir. Gömülü dikişler alınmaz. Göz kapağı gibi bölgelerde dikişlerin alınması gün iken, parmaklarda 15 güne kadar uzayabilir. Yaranın gerilimi ve iyileşme durumu gibi faktörler göz önünde bulundurulması daha doğrudur.

8-Takip ve öneriler:

Sutür alındıktan sonra yara kuvvetinin %10’unu kazanmıştır. Bu yüzden yara bölgesini 1 ay daha korumakta fayda vardır. Dikişler alındıktan sonra yara iyileşmesinin devam etmekte olduğu unutulmamalıdır.  Keside kötü iz oluşmasını engelleyebilmek için steroidli pomadlar ay süre ile masaj yaparak kesi bölgesine uygulanabilir. Bazı durumlarda steroid enjeksiyonu, bası giysisi, silikonlu gel sheet kullanımı önerilebilir. Yara bölgesini güneş ışığından 2 yıl boyunca korumak çok önemlidir.

 

AMELİYAT İZLERİNİ AZALTMANIN YOLLARI

1-Uygun cerrahi teknik:

-Estetik dikiş denilen dikiş atma tekniğinin de izsiz olmadığı, bazen diğer dikiş şekillerine göre daha fazla iz bırakabileceği unutulmamalıdır. Bu konuda uzman doktorun önerileri dikkatle dinlenilmelidir.

-Ameliyat sırasında cerrahi kesi yerleri mümkünse vücut çizgileri üzerine, mümkünse paralel olarak ve vücutta kamufle olması daha kolay bölgelere (burun estetiğinde burun içine, karın germe ameliyatında iç çamaşırı içine gibi…)yerleştirilmelidir.

-Ameliyat kesisinin dikilerek kapatılması sırasında cilt içinde kalan dikiş malzemeleri en az reaksiyon yapanlardan tercih edilmeli ve yara dudakları arasındaki gerilim azaltılmalıdır.

-Cilt dikişi sırasında cilt gerginliğini sağlam olarak taşıyabilecek fakat mümkün olan en küçük çaplı dikiş malzemesi kullanılmalı ve eğer vücutta erimeyen dikiş kullanılıyorsa mümkün olan en erken zamanda dikişler alınmalıdır. Gereğinden erken alınan dikişler  yara açılmasına; daha kötü iyileşmesine ve daha fazla iz kalmasına sebebiyet verebilir.

-Dikişler yüzey gerilimin azaltacak şekilde kat kat olmalıdır. Aşırı miktarda atılacak dikişler kan dolaşımını bozabileceğinden, yara açılması ve daha fazla iz kalmasına sebebiyet verebilir; aşırı dikişten kaçınılmalıdır.

-Cilt üzerinde gerilimi azaltmak için iltihaplı ve akıntılı olmayan dikiş yerlerinde Steristrip bantlar kullanılabilir. Sızıntılı, nemli , kolay ıslanan ve terleyen bölgelerde Steristrip tek başına ya da dikiş sonrası kullanımı başarılı olmamakta ve bantlar çıkmaktadır.

-Bazı kesilerde yapıştırıcı kullanımı, dikişe göre daha fazla reaksiyon ve iz kalmasına sebep olabilir. Doku yapıştırıcılar çok yüzeyel kesiler haricinde tercih edilmemelidir.

2-Uygun yara bakımı ve pansuman:

-Yaranın yeri, durumu, genişliği gibi faktörler göz önüne alınarak, dikiş sonrası saat ıslatılmamalı ve yıkanmamalıdır. Cildin en üst tabakasının iyileşmesi  bu sürede tamamlanır.

-Bazı kirli ve akıntılı  yaralarda bol suyla, basınçlı suyla ya da sabunlu suyla yıkamak gerekebilir. Bu gibi yaralarda erken dönemde dikiş atılmaz. Açık bıraklan yaralarda ya kendi kendine kapanma ya da daha sonra cerrahi bir yöntemle kapatılma planlanır. Doktorunuzun pansuman önerilerine uyunuz.

-Ameliyat yerinde gerginliği arttırıcı hareketlerden kaçınılmalıdır (spor yapmak, ağırlık kaldırmak, karın bölgesi yarası olanlarda öksürmek, kabız kalmak…)

-Doktorunuzun belirttiği ölçüde, istirahat ve kısmi hareket yasaklarına uyulmalıdır.

-Diyabet gibi yara iyileşmesini bozan hastalığı olan kişilerde , kan şeker düzeyi daha dikkatli kontrol altına alınmalıdır.

-İltihaplı veya riskli bazı kesilerde doktorunuzun önerisi üzerine antibiyotik tedavisi verilir. Temiz ve basit yaralarda gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır.

-Temiz ve kuru kesi yerlerinde uygun krem ve pomadlar minimal kullanılarak, kesi bölgesinin minimal nemli olması sağlanır.

-İçinde iyot içeren Batikon benzeri pansuman malzemeleri yara iyileşmesini geciktirir, kullanılmamalıdır.

-Kesi yerleri temiz ve kuru tutulmalıdır. Krem ve pomadlar bol miktarda ve vücudun ememeyeceği şekilde kullanıldığı takdirde, yara üzerinde çamur benzeri bir tabaka oluşturabilir. Bu da enfeksiyon gelişimine yol açabilir. Bu maddeler bilinçsizce ve uzman doktor önerisi olmadan kullanılmamalıdır.

-Alkol ve peroksit benzeri ürünler kesi yerlerinde kullanılmamalıdır. Bunlar deriyi tahriş edip, iyileşmeyi bozarlar.

-Yaranın durumuna göre pansumanlar devam edilmelidir.

-Kesi yerinin üst tabaka iyileşmesine göre iz azaltıcı kremler Haftada başlanır.6 ay-2 yıl arası kullanılabilir. İlaç etkinliği en iyi bilinen pomad Kenacort’dur.

-Güneşe maruz kalan bölgelerdeki kesilerde güneşten koruyucu kremler kullanılmalıdır. 2 seneye kadar kullanım önerilir.

-Daha önce yara izleri hipertrofik skar ya da keloid tarzı kabarık iyileşen kişilerde daha sık takip  ve bası giysisi, Silikon gel sheet, Kenacort enjeksiyonu gibi farklı ek tedavi seçenekleri her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

-Doktorunuzun uygun gördüğü zamanda ve şekilde cilt masajına başlayın.

BESLENME:

-Sigara içimi yara iyileşmesini bozar. Hiç içilmemesi en idealidir.

-Alkol ve kafeinli içeceklerden kaçınılmalıdır.

-C vitaminli, proteinli diyetler yara iyileşmesini hızlandırır.

-Vücut susuz bırakılmamalıdır. İdrar renginizden günlük ne kadar su içmeniz gerektiğine kendiniz karar verebilirsiniz. Koyu renkli bir idrar çıkımı susuz kaldığınızı gösterir. Renksiz veya çok açık renkli bir idrar çıkışını idame ettirecek derecede su içilmelidir.

 

AMELİYAT İZİNDE KONTROL EDİLEMEYEN FAKTÖRLER:

1-Yaş: Yaşlandıkça cildimiz daha az elastik ve daha ince hal alır. Güneşi sigara gibi birçok faktör de işin içine girer. Bu nedenle yaşlandıkça iyileşme daha zor hale gelir. Fakat cildinde kırışıklığı ve buruşukluğu fazla olan kişilerde yara izlerinin kamuflajı daha kolay hale gelir. Yara gerginliği daha az olur.

2-Cilt rengi, ırk: Siyak ırkta ciltte kötü izler kalma riski daha fazladır. Öte yandan açık renkli olanlarda kalan en ufak iz bile daha  göze batan bir durumda olabilir.

3-Genetik faktörler:  Bazı kişilerde aileden geçen kötü iyileşme sorunu olabilir. Fakat ailesinde kötü yara iyileşmesi olan kişilerde kendisinde de aynı problemin kesinlikle olacağı manasına gelmediği gibi, kendisinde kötü yara iyileşmesi olan kişilerin çocuklarında da aynı problemin kesinlikle olacağı manasına gelmez. Bunu önceden tahmin etmek mümkün değildir.

4-Kesinin derinliği ve genişliği: Daha derin, daha geniş ve parçalı, daha kirli, daha gergin yaralarda daha fazla iz kalma riski daha fazladır.

5-Yara iyileşme hızı: Bazı kişiler yaranın hızlı ve izsiz iyileşmesi açısından doğuştan şanslıdır.

6-Ameliyat yeri: El sırtında iz kalması riski daha fazla olduğu halde, avuç içinde bu risk daha düşüktür. Bunun gibi kulak memesi, çene ucu, omuz, göğüs kafesi ortası gibi bölgeler yara izi açısından daha risklidir.

 

KRONİK (İYİLEŞMEYEN) YARALAR:

İyileşme beklenen yaranın doğru bakım ve tedaviye rağmen hafta süre içinde iyileşmediği durumlarda ‘kronik yara’dan söz edilir. Bazı faktörler yara iyileşmesini geciktirir ve zorlaştırır:

1-Diyabet (Şeker hastalığı): Diyabetin hem kısa dönem hem de uzun dönem etkileri yara iyileşmesini bozar.  Duyu hissinin ve damar kan akımının azalması yaranın korunmasını ve beslenmesini bozar.

2-Enfeksiyon

3-İlaçlar:  Steroidler ( kortizonlu ilaçlar) ve bazı kemoterapi ilaçları yara iyileşmesini engeller.

4-Beslenme bozuklukları: Protein-kalori eksikliği, çinko ve Vit A,C eksiklikleri yara iyileşmesini bozar.

5-Doku ölümü: Damarsal dolaşım problemi ya da radyasyon nedeniyle doku nekrozu(ölümü) olursa yara iyileşmez.

6-Hipoksi: Damar içi kan azlığı, ağrı  veya soğuk çevre nedeniyle kan akımını azalması iyileşmeyi bozar.

7-Yara kenarları fazla gerilim yara iyileşmesini bozar. Doku ölümü olur.

8-Başka bir yara

9-Düşük ısı

Obesite

Hareketsizlik (yatak yaraları gibi) ve bası

Sigara ve alkol kullanımı

Psikolojik stres ve uykusuzluk

Hasta uyumsuzluğu

İyileşmeyen yara  çeşitleri:

1-Arteryel (atar damar) yetmezliği

2-Venöz (toplar damar) yetmezliği

3-Lenfödem

4-Nöropati:  Sinir harabiyeti sonucu

5- Bası yaraları (dekübit ülserleri-yatak yaraları)

6-Kanser yaraları

7-Radyasyon tedavisi

8-Atheroembolizm ( pıhtı atması)

9-Orak hücreli anemi

Vaskülitler  (çeşitli damar hastalıkları)

Kemik iltihabına (osteomyelit) bağlı yaralar

Bu soru ilk bakışta bazılarına anlamsız gelebilir. Ancak hepimiz günlük yaşantımızdan biliyoruz ki bazı küçük kesiler ve yaralanmalar hiçbirşey yapılmadığı ve sarılmadığı halde kendiliğinde iyileşiyor ve çoğunun izi bile kalmıyor.

Kesilen bir bölge imkansızlık nedeni ile hemen dikilemez ise ne olur sorusu da hem halk hem de sağlık çalışanları arasında merak konusu olmuştur. Günlük hayatta yaşanan deneyimler bazı kesilerin dikilmeden yalnız sargı ile iyileştiğini de göstermiştir. Ayrıca pek çok keside hekimlerin &#;zamanı geçmiş, artık dikiş atılması sakıncalı&#; diye dikmeden pansumanlar ile kesileri tedaviye aldıklarına da şahit olunmuştur. Uzun yıllar hekimler kesilerin 8 saat içinde dikilebiliyor ise dikilmesi daha sonra gelenlerin ise geciktirilerek dikilmesi gerektiğine inanmışlardır. Ancak son yıllarda yara bakımı ve antibiyotiklerdeki ilerlemeler bu inanışı değiştirmiştir. Kesi temiz görünüyor ise ve enfeksiyon bulguları yok ise üzerinden kaç saat veya gün geçtiğinin önemi yoktur ve her zaman dikilebilir. Ancak çok kirli ve içinde ölü dokular olan yaraların birkaç gün dikilmeden pansumanla izlenmesi ve enfeksiyon gelişmiyor ise dikilmesi daha uygun olur. Herhangi bir kesi dikiş atılmadan kendiliğinden iyileşmeye bırakılabilir. Ancak bu durumda bazı aksilikler ile karşılaşmak olasılığı vardır. Bunlardan en önemlisi açık yaranın dış etkenler ile temas ederek mikrop kapması ve iltahaplanmasıdır. İltahap yara iyileşmesini geciktirir ve iltahaplı dokuya dikiş konulması uygun olmaz. İltahap iyileştikten sonra yara kendiliğinden büzüşüp kapanabilir ancak bu daha uzun zaman alır, daha zahmetlidir ve kalan iz çok daha kötü olur. Eğer kesiden hemen sonra yara, kenarları birbirine değecek şekilde uygun malzeme ile sarılırsa dikiş atılmasa da kendi kendine iyileşebilir. Burada önemli olan iki norka vardır. Birincisi yarada doku kaybı dediğimiz kopan bir parçanın olup olmamasıdır. Yaradan bir parça kopup kayboldu ise bunun bir şekilde plastik cerrahlar tarafından yerine konulması gerekir. Bu da ameliyatla olur ve dikişler kullanılır. İkinci nokta ise sarıldığı zaman yara kenarlarının birbirine uygun şekilde temas edip etmediğidir. Sarılma sırasında kenarlar düzgün birleşmez ise iyileşme sonrası daha çok iz kalır. Dikiş atılmasını gerektiren önemli husus ise yaranın derinliği dir. El bölgesinde derin bir yara birkaç milimetre genişliğinde bile olsa derindeki tendon, damar ve sinirleri yaralamış ise mutlaka ameliyat edilmeli ve derindeki yaralar onarılmalıdır. Ayni şey yüz için de geçerlidir. Çok küçük bir kesi yüz sinirini veya tükrük bezi kanalını yaralayarak ciddi hasarlara yol açabilir. Bu küçük kesi kendi haline bırakılsa deri iyileşebilir ancak derindeki hasarlar iyileşmez. Bu nedenle mutlaka opere edilmesi gerekir. Özetliyecek olursak bir kesinin kendiliğinden iyileşip iyileşmeyeceğine cerrahların ve daha doğrusu plastik cerrahların karar vermesi uygundur.

Günlük yaşamda insanların merak ettiği konulardan biri de dikişlerin ne zaman alınması gerektiğidir. Bir dikişi uzun süre tutmak daha mı güvenlidir. Hayır değildir ve derideki bir dikiş ne kadar geç alınırsa o kadar fazla iz bırakır. Aslında dikiş iyileşme süresi diye bir şey yoktur. Kesildikten sonra tekrar dikilen dokuların birbirinden ufak bir kuvvet ile ayrılmaması için geçen süre vardır. Örnek verecek olursak kasık fıtığı genellikle çok gerginliğe maruz kalan dokularda olur ve bu dokular derindedir. Fıtık için atılan dikişlerden sonra kasık bölgesinde en az 3 hafta ciddi bir zorlama olmamalıdır. Kullanılan dikişler de en az 3 hafta yerinde kalacak tipte olmalıdır. Oysa fıtık ameliyatından sona dikilen kasık derisinde gerginlik çok azdır. Dikilen derinin uçları birkaç günde hafif dokunmalar ile ayrılmayacak sağlamlığa erişir. Bu nedenle deri dikişleri erkenden alınabilir. Estetik cerrahide deriyi hiç gerginlik olmadan dikmek gereklidir. Eğer dikiş atılan bölge gergin ise ve dikişleri zorlayarak kapanıyor ise burayı gergin olarak dikmek yerine özel plastik ve rekonstrüktif işlemler ile gerginliği azaltmak ve daha sonra gevşek olarak dikmek gerekir. Cerrahlar genellikle deri dikişlerini bir hafta sonra alırlar. Ancak Prof. Dr. Ege Özgentaş deri dikişlerinde kenarların çok gevşek yanaşmasını sağlamakta ve dikişlerini 3 gün sonra almaktadır. Ayrıca pek çok estetik ameliyatta yalnız derin dikişler kullanılmata ve deriye dışarıdan görünen hiçbir dikiş atılmamaktadır. Halk arasında buna “gizli dikiş” denilmektedir. Şu mutlaka hatırda tutulmalıdır: Deride uzun süre bırakılan dikişler kaybolmayan &#;dikiş izleri&#;nin oluşmasına neden olur ve bazı durumlarda bu dikiş izleri kesinin kendi izinden daha kötü görünür.

Halk arasındaki yanlış inanışlardan biri de estetik ameliyatların izsiz veya dikişsiz yapıldığıdır. Herhangi bir ameliyatta eğer deriye bir kesi yapılıyor ise mutlaka bu kesilen deri dikilmelidir. Estetik ameliyatların bazıları deriye kesi yapılmadan iğne ile girilerek yapılabilir. Bu tip ameliyatlara örnek olarak yalnızca iğne deliklerinden girip iplik ile yapılan kaş asma veya kaldırma, yanak asma ve boyun germe ameliyatlarını verebiliriz. Burada özel bölgelerden geçirilen iplik sonunda bir deliğin üstünde düğümlenmekte ve düğüm delikten deri altına gömülerek görünmez hale getirilmektedir. İğne delikleri kendiliklerinden iz bırakmadan kapandıklarından dikiş atılmaz. Liposuction ameliyatı da küçük deliklerden girilerek yapılır. Eğer bu delikler 0,5 cm den küçük ise dikiş atılmaz ve kendiliğinden kapanmaları beklenir. Daha geniş deliklerde ise dışardan görülmeyen bir iç dikiş ile kapatılır ve böylede dikiş almaya gerek kalmaz. Ancak pek çok estetik ameliyatta uzun kesiler yapılmaktadır. Bu kesiler genellikle göze batmayan yerlere yapılır. Örnek olarak kulak arkası, üst gözkapağında katlanma yeri, alt göz kapağında kirpiklerin hemen altı, saçların veya kaşların içi veya kenarlarını verebiliriz. Ancak estetik cerrahlar kesileri daha uygun koşullarda diktikleri için kalan izler göze çarpmamakta veya farkedilmeyecek kadar ince olmaktadır.

Dikiş konusundaki en yaygın olan ve yanlış olan inanışlardan biri de &#;dikişe su değdirilmemeli&#; inanışı dır. Dikiş uygun olarak atıldığı takdirde özel bir bakıma gerek duyulmaz. Doğru atılan dikişte birkaç saat içinde yara kenarları birbirine vücut tarafından yapıştırılır ve su geçirmez hal alır. Bu nedenle Prof. Dr. Ege Özgentaş estetik ameliyatlarının çoğunda ameliyattan 24 saat sonra hastanın banyo yapmasına izin vermektedir. Ancak bu yıkanma sırasında dikişler zorlanmamalı yalnızca üzerlerinden su akmasına izin verilmelidir ve kurulanırken sürtmeden yalnızca dokunarak kurulanmalıdır. 24 saat sonra dikiş bölgelerine elbisenin veya suyun değmesinin sakıncası yoktur. Ancak gene de yara iyileşmesini kolaylaştırmak için ameliyat bitiminde dikiş atılan bölge üstüne mikropsuz bantlar yapıştırılmaktadır. Bu bantlar bölgenin yıkanmasına izin vermekte ve uzun süre yerinde kalabilmektedirler. Prof. Dr. Özgentaş dikiş bölgesine steri-strip adı verilen bu bantları yapıştırmakta ve üzerlerine ilave bir kapatma yapmamaktadır.

İlgili bağlantılar (linkler):

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır