kabul etmek zıt anlamlısı / Kabul etmek kelimesinin zıt anlamlısı nedir? - Zıt Anlamlı Kelimeler

Kabul Etmek Zıt Anlamlısı

kabul etmek zıt anlamlısı

Yüksek zıt anlamlısı nedir? Yüksek kelimesinin karşıt anlamlıları nelerdir?

Dil gelişimi çocuk yaşta başlamaktadır. Bebeklerin kendi ebeveynlerinin günlük konuşmalarını inleyerek sezgisel anlamda beyin konuşma birimine ulaşır zamanla beynin konuşma merkezinin gelişimi tamamlandıkça ortalama 1 yaş itibariyle bebekler tek ve kolay sözcükleri söylemeye başlamaktadırlar. Dil gelişimi insanın yaşamı boyunca sürekli gelişmeye açıktır. Bir insanın dil gelişimi okuduğu kitaplar ile sürekli hale gelmektedir. İşte, merak edilen tüm detaylar.

Türkçe sözcük ve cümle zenginliği fazla bir lisandır. Dolayısıyla Türkçe dilbilgisinde zıt anlamlı kelimeler iletişimi kolaylaştırmaktadır. Zıt anlamlı kelimeler cümle içerisinde kullanılmaktadır.

YÜKSEK ZIT ANLAMLISI NEDİR?

Yüksek sözcüğünün zıt anlamlı yani karşıt sözcüğü alçak olarak Türk dil kurumu tarafından benimsenmiş ve kayıtlara geçirilmiştir. Yüksek sözcüğünün anlamı yerden yukarıda şeklinde tanımlanmaktadır. Yüksek sözcüğünün karşıt anlamlısı alçak kelimesi ise yere yakın veya yerin altı olarak ifade edilmektedir.

Zıt anlamlı sözcüklerin araştırmalar sonucunda ortalama 9 yaş çocuklardan itibaren fark edilmeye başlandığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda ilköğretim müfredatında 3. sınıftan itibaren ders olarak verilmeye başlanmaktadır.

Öğrencilere zıt anlamlı sözcükler cümle içerisinde öğretilmektedir. Böylece cümlenin ana fikri çocuklar tarafından anlaşılması ve sözcüklerin bu bağlamda önemi fark edilmesi konusunda bu uygulama metodu kabul monash.pw öğretim sınavlarında zıt anlamlı kelimeler ile ilgili soru tipleri oldukça fazladır. Zıt anlamlı atasözleri ile birlikte çocukların dil bilgisi ölçülmektedir.

YÜKSEK KELİMESİNİN KARŞIT ANLAMLILARI NELERDİR?

Eş anlamlı kelimeler ile zıt anlamlı kelimeler genellikle öğrenciler tarafından karıştırılan kavramlar olarak bilinmektedir. Eş anlamlı kelimeler yazılışları farklı ancak anlamları aynı sözcüklerdir.

Yüksek kelimesinin eş anlamlı sözcükleri şiddetli, güçlü, fazilet sahibi olarak ifade edilmektedir. Yüksek kelimesinin zıt anlamlı birden fazla sözcükleri vardır.

Cümle gelişine göre karşıt anlamlı kelimeler kullanılabilmektedir. Yüksek sözcüğünün karşıt anlamlıları zayıf, etkisiz, alçak olarak kullanılan alternatif sözcükleri bulunmaktadır.

Yüksek zıt anlamlısı nedir? Yüksek kelimesinin karşıt anlamlıları nelerdir?

Ustanın zıt anlamlısı nedir? Usta kelimesinin karşıt anlamı ne?

Usta kelimesinin zıt anlamı ve usta kelimesinin karşıt anlamları araştırılıyor. Peki, usta’nın zıt anlamlısı nedir? Usta kelimesinin karşıt anlamı ne?

Zıt ve eş anlamlı kelimeler Türkçe de sıklıkla kullanılan sözcükler arasında yer almaktadır. Buna göre birbirinin tam tersi anlamlı kelimelere zıt anlamlı kelimeler olarak tanımlanmaktadır.

Zıt anlamlı kelimeler yazılışları ve anlamları birbirinden tamamen farklı olan sözcüklerdir. Eş anlamlı kelimeler ise yazılışları farklı anlamları aynı olan kelimelerdir.

USTA ZIT ANLAMLISI NEDİR?

Usta sözcüğünün zıt anlamlısı Çırak olarak bilinmektedir.

Çırak; bir işe yeni başlayan ve deneyimsiz olan kişi anlamında kullanılmaktadır.

USTA KELİMESİNİN KARŞIT ANLAMLILARI NELERDİR?

Bazı zıt anlamlı kelimeler birden fazla olabilmektedir. Buna göre usta kelimesinin karşıt anlamlılarına bakılacak olursa:

- Çömez

- Çırak

- Amatör

- Çaylak

- Toy

Bir cümlenin açık net ve anlaşılır olarak yazılması veya konuşurken iletişimin berrak olması açısında zıt anlamlı kelimelerin yerli yerinde kullanılması uygun olacaktır.

Zıt Anlamlı Kelimeler Nedir? Karşıt Anlamlı S&#;zc&#;kler Konu Anlatımı Ve &#;rnek Listesi

Haberin Devamı

Zıt anlamlı Kelimeler Konu Anlatımı

Anlamları bakımından birbirleri ile çelişen kelimelere zıt anlamlı kelimeler denildiğini öğrendik. Zıt anlamlı kelimeler iyi ve kötü gibi anlam açısından bir birinin tam zıttını ifade eden kelimelerdir. Örnek olarak “ zengin” kelimesinin ele alabiliriz. Zengin kelimesi kişinin elinde bir paranın veya maddi bir değeri olan herhangi malın sayı anlamında fazla olmasını ifade eder.

Zengin sözcüğünün ifade ettiği bu anlamın tam tersini ifade eden; elinde para ya da maddi olarak değeri olan bir malın hiç olmadığı insanlarda vardır. Bu insanlara ise “fakir” denilmektedir. Zengin ve fakir kelimeleri anlam bakımından bir birlerinin tam tersi olan durumları ifade ettikleri için bu iki sözcük birbirleri için zıt anlamlı sözcüklerdir.

Zıt anlamlı olan kelimeler öğrenciler tarafından doğru öğrenilmelidir. Hem sınavlarda hem de tüm hayat boyunca dilin doğru kullanılması ve kişinin kendini etkili şekilde ifade edebilmesi açısından önemlidir. Zıt kelimeler sadece anlam bakımından birbiri ile çelişen kelimelerdir, olumlu anlamı olan bir kelimenin olumsuz anlamı zıt anlamlı kelime olarak sayılamaz. Örneğin; alçalmak kelimesinin olumsuzu olan alçalmamak zıt anlamlı olarak adlandırılamaz. Alçalmak kelimesinin zıt anlamlısı ise yükselmektir.

Haberin Devamı

Kelimelerin olumsuzu zıt anlam olarak adlandırılamaz. Tekrar bir örnek vermek gerekirse; güzel kelimesinin olumsuzu güzel değildir. Fakat güzel kelimesinin zıt anlamlısı çirkindir. İkisi birbirinden farklı sözcüklerdir.

Her sözcüğün zıt anlamı bulunmaz. Zıt anlamlı kelimeler genel olarak derecelendirilebilen kavramlarda karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; az, küçük, dar, soğuk, yüksek gibi kelimelerin zıt anlamlısı bulunabilir. Birçok öğrenci her kelimenin zıt anlamlısının olduğunu sanıp özellikle kelimelerin olumsuzlarını zıt anlam olarak görebiliyorlar. Her sözcüğün zıt anlamlısı olmadığı çok iyi anlaşılmalıdır.

zıt anlamlı kelimeler Listesi

  • Aşağı – Yukarı
  • Açık – Kapalı
  • Koyu – Açık
  • Alt – Üst
  • Akıllı – Aptal
  • Asgari – Azami
  • Çekingen – Atılgan
  • Ön – Arka
  • Usta – Acemi
  • Kara – Ak
  • Satıcı – Alıcı
  • Uslu – Afacan
  • Tok – Aç
  • Tatlı – Acı
  • Kibirli – Alçakgönüllü
  • Siyah – Beyaz
  • Dolu – Boş
  • Doğu – Batı
  • Savaş – Barış
  • Bitirmek – Başlamak
  • Soru – Cevap
  • Cömert – Cimri
  • Korkak – Cesur
  • Tek – Çift
  • Eğik – Dik
  • Geç – Er
  • Yeni – Eski
  • Gece – Gündüz
  • Gelir – Gider
  • Gelecek – Geçmiş
  • Gerçek – Hayal
  • Kalabalık – Issız
  • Zarar – Kar
  • Tenha – Kalabalık
  • Dış – İç
  • Çıkış – İniş
  • Büyük – Küçük
  • Yaz – Kış
  • Kabul – Ret
  • Kaba – Nazik
  • Negatif – Pozitif
  • Çürük – Sağlam
  • Soğuk – Sıcak
  • Çoğul – Tekil
  • Kirli – Temiz
  • Bayat – Taze
  • Yaramaz – Uslu
  • Şişman – Zayıf
  • Genç – Yaşlı
  • Yabancı - Yerli 

ANLAM BİLGİSİ
A. KELİMENİN ANLAM ÇERÇEVESİ
  1. Temel Anlam
  2. Yan Anlamlar
  3. Aktarma
  4. Çok Anlamlılık
  5. Eş Anlamlılık
  6. Eş Adlılık
  7. Zıt Anlamlılık
  8. Alt Anlamlılık
  9. Soyut ve Somut Anlamlılık
  Yerlileştirme
  Bağlam
  Duygu Değeri
  Anlam Alanı
B. ANLAM DEĞİŞMELERİ
  1. Anlam Daralması
  2. Anlam Genişlemesi
  3. Başka Anlama Geçiş

ANLAM BİLGİSİ

Anlam bilgisi (semantik), dil ile düşünce arasındaki ilişkileri; kelimeleri/cümleleri anlam yönüyle inceleyen dil bilgisi dalıdır. Kelimenin cümlede kazandığı anlamlar, dildeki anlam olayları, anlam bilgisinin inceleme alanı içindedir.

Bir kelimenin cümle içinde diğer unsurlara bağlı olarak zihinde oluşturduğu kavramlardan herbirine anlam denir. Kavram ise hareketlerin, somut veya soyut nesnelerin zihinde oluşturduğu tasarımların / çağrışımların bütünü, bunların o dildeki ifadesidir. Aynı dili konuşanlar için o dildeki kelimelerin yaklaşık olarak aynı kavramları çağrıştırması bu sebeptendir.

Bir kelime, onu duyan veya okuyan kişinin eğitim durumuna, kültür düzeyine, yaşadığı çevreye, cinsiyetine… göre tek bir kavramı yansıtmasının dışında o kişinin zihninde başka imgelerin canlanmasına da sebep olur: Okul dendiğinde öğretmen, öğrenci, sınıf, ders, sınav… gibi kavramların da hatıra gelmesi gibi. Bütün bunlar birer tasarım / çağrışımdır.

Dil canlı olduğu için kelimeler, kelime grupları, cümleler zamanla yerine, vurguya hatta söyleyiş tonuna göre bazen asıl anlamı da gölgede bırakacak bir kullanış anlamı kazanır. Anlam bakımından aralarında ilgi veya yakınlık bulunan sözler kelimenin anlam çerçevesini oluşturur.

A. KELİMENİN ANLAM ÇERÇEVESİ

1. Temel Anlam

Kelimenin sözlüklerde ilk sırada yer alan, en yaygın anlamı temelanlamdır. Buna gerçek anlam veya konuluş anlamı da denir. Dil, göz, ayak denildiğinde akla ilk önce organ adlarının gelmesi bunu örnekler.

2. Yan Anlamlar

Kelimenin temel anlamıyla bir yönden bağlantılı olarak kazandığı başka anlamlardır. Buna kullanım anlamı da denir. Kelimenin kullanıldığı yere göre kazandığı mecaz, deyim ve terim anlamı yan anlamlar başlığı altında değerlendirilebilir.

ayak: monash.pw 2. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak (masanın ayağı). 3. Vücudun belden aşağı bölümü. 4. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. 5. Basamak. 6. Fut (terim). 7. Aşağı düzeyde, bayağı (ayak takımı). 8. 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi (terim). 9. Uyak (terim)…

a) Mecazlar

Mecazlar, benzetme amacı veya başka bir ilgiyle bir kelimenin yerine kullanılan, gerçek anlamın dışındaki sözlerdir. Mecazlar çerçevesinde değerlendirilen benzetme (teşbih), eğretileme (istiare) ve ad aktarması (mecazımürsel) gibi söz sanatlarıyla anlatıma ayrı bir incelik, derinlik ve güzellik katmak mümkündür.

Benzetme:

Aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki unsurdan zayıf olanı kuvvetliye benzetmektir. Tam bir benzetmede dört unsur bulunur: Türkülerimiz gibi candan, ana sütü gibi temiz. ifadesinde zayıf unsur türkülerimiz (benzeyen), kuvvetli unsur ana sütü (kendisine benzetilen), candan ve temiz (benzetme yönü), gibi (benzetme edatı).

Benzetmenin iki temel ögesiyle (benzeyen, kendisine benzetilen) yapılan benzetmeye teşbihibeliğ denir: Elma yanak, kömür göz.

Eğretileme (Deyim Aktarması):

Benzetmenin temel unsurlarından (benzeyen, kendisine benzetilen) sadece birinin söylenmesi eğretilemeyi oluşturur. Başka bir deyişle bir varlığı veya kavramı asıl adıyla değil de benzediği başka bir varlığın adıyla ifade etmektir. Kendisine benzetilenle yapılan eğretileme açık eğretileme, benzeyenle yapılan ise kapalı eğretileme adını alır:

Haydi aslanlarım göreyim sizi! (askerler - benzeyen) Açık eğretileme

“Yedi yüz yıl süren hikâyemizi / Dinlemiş ihtiyar çınarlardan” (insan – kendisine benzetilen) Kapalı eğretileme

Deyim aktarması aşağıdaki yollarla yapılır:

- İnsana ait özelliklerin, organ adlarının doğaya aktarılması

Masanın ayağını kırmışlar.

Kör bıçakla oynarsan olacağı bu işte.

- Doğayla ilgili kavramların insana aktarılması

Ömrümde böyle pişkinlik görmedim.

Sen onun ne tilki olduğunu bilmezsin.

- Duyularla ilgili kavramlar arasında aktarma

Keskin bakışların beni hasta ediyor.

“Bir tatlı sıcak kış vakti” (Behçet Necatigil)

- Somutlaştırma

Okuldan atıldığını duyunca yıkıldılar. (Çok üzüldüler.)

Senin kadar taş kalpli değildi. (acımasız)

Ad Aktarması:

Bir sözün benzetme amacı dışında başka bir sözün yerine kullanılmasına ad aktarması (mecazımürsel) denir. Parçayı söyleyip bütünü kastetmek, sebebi söyleyip sonucu kastetmek gibi çeşitli ilgilerle ad aktarması yapılır:

Bu fikre bütün sınıf itiraz etti. (sınıfın içindekiler)

Ne yazık ki hâlâ Âkif’i okumayanlar var. (Âkif’in eserlerini)

İki tabağı bir nefeste bitirdi. (tabaklardaki yemeği)

Üç gündür bereket yağıyor. (yağmur)

b) Terim Anlamı

Terimler çeşitli bilim, sanat ve meslek dallarına ait özel kavramları karşılamak üzere kullanılan kelimelerdir. Terimler, mecaz anlamda olmaz ve kullanıldığı her cümlede aynı anlamı taşır:

sıfat, zarf, zamir, edat, kip, ses, harf (dil bilgisi)

erat, manga, tabur, alay, piyade, siper (askerlik)

üçgen, dikdörtgen, türev, integral, açı, karekök (matematik)

Dilde yaygın olarak kullanılan kelimelerden, terim anlamı kazananlar da vardır: durak (müzik), isim, kök, gövde (dil bilgisi), yağmur, bulut (meteoroloji)

Bir terim, benzerlik ilgisiyle farklı alanlar için de kullanılabilir:

ayak: bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü (anatomi)

ayak: halk edebiyatında uyak (edebiyat)

ayak: göl ayağı (coğrafya)

ayak: bir doğrunun başka bir doğruyu kestiği nokta (matematik)

ayak: 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi (matematik)

ayak: güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri (spor)

ayak: altılı ganyanda yer alan her bir koşu (spor)

c) Deyim Anlamı

Deyimler, yeni bir anlamı karşılamak üzere en az iki kelimenin kalıplaşmasıyla ortaya çıkan mecazlı ifadelerdir. Bazı kelimelerin bu kalıplaşma içerisinde kazandıkları anlam ise deyim anlamıdır:  

Sorular çalıştığımız yerlerden gelmezse hapı yuttuk.

Şimdi mahalleyi ayağa kaldırmanın ne lüzumu var.

Bakıyorum yine eteklerin zil çalıyor.

Yine baltayı taşa vurdun.

Gerçek olaylara ya da hikâyelere dayanan deyimler genellikle cümle şeklindedir: Yorgan gitti, kavga bitti. Atı alan Üsküdar’ı geçti.

eli kulağında, kulağı delik, devede kulak, kafadan sakat, uzaktan uzağa, bilir bilmez, ayağına çabuk, püf noktası, çantada keklik, dil dökmek, gönül almak, boyunun ölçüsünü almak, âdet yerini bulsun gibi örneklere dikkat edilirse bütün deyimlerin aynı yapıda olmadığı görülür.

ç) Argo

Ortak dilden farklı olarak aynı meslek veya aynı topluluktaki kişilerin kullandığı özel dil ya da kelime dağarcığı olarak da tanımlanan argo, sövgü ve küfürle karıştırılmamalıdır. Günlük dilde kullanılan kelimelerden bazıları bir meslek grubu veya külhanbeyleri için farklı bir anlam kazanır:

Bize de ayak yapma. (birini aldatmak için dalavere çevirme)

Merak etme, ben damardan girer onu öttürürüm.

Durakta iki ördek bindi. (yolcu)

Bu sene yine çakmış. (sınıfta kalmış)

3. Aktarma

Aktarma, anlatıma güç katmak amacıyla bazı nesneler, kavramlar arasındaki benzerliklerden veya yakınlıklardan yararlanarak bir kelimenin anlamını o kavrama aktarmaktır:

KavramAktarma

Türk askeri > Mehmetçik

Serbest piyasa > Tahtakale

Sinema > beyaz perde

4. Çok Anlamlılık

Çok anlamlılık, bir kelimenin gerçek anlamını koruyarak, temel anlamıyla bir yönüyle ilgili yeni kavramları karşılaması, birden fazla anlamının olması demektir.

Yeni bir nesneyi, kavramı veya durumu ifade etmek gerektiğinde önce dilin söz varlığına bakılır. Bunu yaklaşık olarak karşılayacak bir kelime dilde varsa ona bu yeni anlam yüklenir. Böylelikle kelime yeni bir yan anlam kazanırken karşıladığı kavram da çoğalmış olur:

Kaynak: 1. Suyun çıktığı yer. 2. Menşe. 3. Gelir sağlayıcı öge. 4. Bir araştırmada yararlanılan belge. 5. Literatür. 6. İki nesneyi  birleştirme işi

Göz: 1. Görme organı. 2. Bakış, görüş. 3. Kaynak. 4. Boşluk, delik. 5. Çekmece. 6. Terazi kefesi

5. Eş Anlamlılık

Farklı kelimelerin aynı kavramı karşılamasına eş anlamlılık denir. kara – siyah, al - kırmızı, ak – beyaz, soru – sual, sorun – mesele – problem, etkin – aktif gibi kelimeler her ne kadar eş anlamlı olarak kabul edilseler de dilde kelimenin tam anlamıyla bir eş anlamlılıktan söz edilemez. Hele Türkçe gibi tasarrufu seven bir dilde eş anlamlı kelimelerden biri her zaman diğerinin yerine kullanılabilseydi ötekine ihtiyaç duyulmazdı. Nitekim kara bahtım kem talihim ifadesi siyah bahtım kem şansım şeklinde söylenemez.

Demek - söylemek - konuşmak - anlatmak - açıklamak - izah etmek, beter - berbat - kötü - fena gibi kelimeleri yakın anlamlı kelimeler olarak değerlendirmek daha uygundur.

Eş anlamlı kelimelerden birinin genellikle başka bir dilden olduğuna dikkat ediniz.

6. Eş Adlılık

Eş adlılık (sesteşlik), aynı seslerle yazılan ancak anlamları farklı olan kelimeler arasındaki ilgidir:

dolu (boş karşıtı) - dolu (bir yağış türü), şık (modaya uygun) – şık (seçenek), yazma (yazma işi) - yazma (elle yazılmış kitap) – yazma (desenli bez).

Yazılışları birbirine benzeyen aşık (aşık kemiği) - âşık (tutkun, seven), bekar (nota işareti) - bekâr (evlenmemiş), hala (babanın kız kardeşi) – hâlâ (henüz) gibi kelimeler eş adlı olarak gösterilemez.  (bk. yazım kuralları)

7. Zıt Anlamlılık

Anlamları birbirine tam karşıt kelimeler arasındaki ilgi zıt anlamlılık (karşıtlık)tır. Zıt anlamlılık ilgisi sıfatlar ve zarflar arasında daha çok olur. Sıcak kelimesinin karşıtı serin değil soğuktur. Tatlı kelimesinin karşıtı tatsız değil, acıdır: uzun - kısa, büyük - küçük, ucuz - pahalı, gündüz - gece, doğru - yanlış, ver- / al-, gel- / git-.

8. Alt Anlamlılık

Bir gruba veya türe ait kelimeler kapsama alanlarına göre genelden özele (tek yönlü içerme bağıntısıyla) sıralanabilir. Bu durumda diğerine göre daha özel anlamlı kelime alt anlamlılık ilgisini oluşturur. Genel anlamlı kelimeler, varlıkları veya kavramları topluca karşılar. Özel anlamlı kelimeler ise daha dar bir çerçeveyi kapsar. Bir kelimenin, diğerlerine göre daha genel veya özel anlamlı olması sıralamaya göre değişir. Mesela, ağaç kelimesi bitkiye göre özel anlamlıdır ancak çınara göre genel anlamlıdır.

metin > fikir yazısı > makale > paragraf > cümle > kelime > hece > harf

9. Soyut ve Somut Anlamlılık

Soyut anlamlı kelimeler, duyu organlarıyla algılanamayan ancak inançla veya hisle var olduğuna inanılan kavram ve varlıkları karşılar: özlem, sevgi, hayal, anlayış, melek, kin, dostluk.

Duyu organlarıyla algılanabilen varlıkları karşılayan kelimeler ise somut anlamlıdır: deniz, gürültü, soğuk, tatlı, aroma, su, bulut, kapı, araba.

Somut kelimenin taşıdığı anlam nesnel olduğu için kişilere göre değişmez. Dağ sözü herkeste hemen hemen aynı imgeyi çağrıştırır ancak herkesin sevinci aynı olmaz.

Somut anlamlı kelimeler kullanıldığı yere göre soyut anlamlar kazanabileceği gibi bunun tersi de mümkündür:

Melek yüzlü bir kızcağızdı. (somutlaştırma)

Dost kazanmanın yolu bu değil ki! (soyutlaştırma)

Yerlileştirme

Halkın anlamını bilmediği, başka dillere ait kelimeleri ses ve anlam bakımından kendi diline ait kelimelerden birine benzetmesi yerlileştirmedir. Yer adlarında çok görülür:

İkonyum > Konya, surb (azize) + Mari (Meryem) > Sürmeli (yer adı), Galandos > Gelendost (yer adı), taht (alt) + kale > Tahtakale (semt), tri (üç) + polis (şehir) > Derebolu (yer adı), anatole (doğu tarafı) > Anadolu, hortensia > ortanca, palla e mezza > balyemez (top), soubassemant > subasman, soutien > sutyen örneklerindeki kelimelerin sırasıyla kon-, sürme, gelen, tahta, dere, ana, bal, su, süt kelimeleriyle köken ve anlam bakımından ilgisi yoktur.

Bağlam

Türkçe Sözlük’te bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü, kontekst şeklinde tanımlanan bağlam, bir kelimenin, içinde bulunduğu cümleki diğer kelimelerle ve ögelerle bütünleşerek onların da yardımıyla bir kavramı yansıtmasıdır:

Çocuğu doğuya tayin etmişler. (yetişkin, çalışan)

Çocuğu askere çağırmışlar. (delikanlı)

Çocuk henüz okula başlamadı. (çocuk)

Çocuğu yeni emzirdi. (bebek)

Elinde ne var? (Sakladığın ne?/ Neye sahipsin? / Hangi malzemeleri satıyorsun? / Elinde iskambil kâğıtlarından hangileri var?)

Duygu Değeri

Kelimenin kişilerin duygularını göstermeye yönelik kullanımıyla ilgili anlamına duygu değeri denir. Bazı kelimeler herkeste aynı çağrışımları uyandırmayabilir. Mesela, morg sözü benzer çağrışımlara yol açabilir ama Erzurum denildiğinde bu, birileri için Doğu Anadolu Bölgesindeki şehirlerden biriyken üniversiteyi Erzurum’da okuyan biri için bu kelimenin duygu değeri ve çağrışımları aynı değildir.

Ana, anne, valide, mader / yuva, ev, barınak, ocak örneklerinde eş anlamlı gibi görünen bu kelimelerin duygu değerleri aynı değildir.

Âlim ve arif kelimeleri bilen anlamındadır ancak bilme şekli her ikisinde de aynı değildir. Arif, sezgi yoluyla, tecrübeyle bilendir.

Anlam Alanı

Bir dilin söz varlığında anlam bakımından aralarında yakınlık veya bazı ilgiler bulunan kelimeler vardır. İşte bunlardan zihinde aynı veya yakın kavramları oluşturan kelimelerin meydana getirdiği ortak alana anlam alanı denir.

Aşk, muhabbet, sevgi / öğretmen, öğrenci, ders / dede, nine, ana, baba, çocuk, torun / kedi, köpek / göndermek, yollamak

B. ANLAM DEĞİŞMELERİ

Bir kelimenin çağrışımlarının değişmesine, çeşitli sebeplerle zamana bağlı olarak temel anlamından az çok uzaklaşmasına veya yeni bir kavramı yansıtmasına anlam değişmesi denir. Anlam değişmeleri birbiriyle ilgili, birbirine yakın kavramlar arasında daha çok görülür. Yeni bir kelimeye duyulan ihtiyaç, yabancı dillerin etkisi, tarihî, toplumsal ve duygusal nedenler bunun belli başlı sebepleri arasındadır.

Birkaç yüzyıl önce kullanılan arabalarla bugünküler aynı olmadığı hâlde araba sözü değişmeden varlığını sürdürürken bugün duygusal sebeplerle kör yerine görme engelli demek tercih edilmektedir.

Anlam değişmeleri üç grupta incelenebilir:

1. Anlam Daralması

Bir kelimenin eskiden karşıladığı nesnenin bir bölümünü, bir türünü anlatmasına, genel anlamdan özel anlama geçmesine anlam daralması denir.

Zerdali, kayısı, şeftali gibi meyvelerin ortak adı eskiden erük>erik iken bugün bu kelime sadece bir meyveyi karşılamaktadır.

Duman ve tütün bitkisini karşılayan tütün, bugün duman yerine de kullanılmıyor.

Mal, mülk, eşya anlamındaki tabar>davar sözü bugün sadece koyun ve keçinin ortak adıdır.

Eski Türkçedeki keyik>geyik sözü, tüm yabani hayvanların ortak adı iken bugün bunlardan sadece birini karşılamaktadır.

2. Anlam Genişlemesi

Bir kelimenin (temel anlamıyla ilgisini korumak kaydıyla) zamanla bir varlığın, bir işin bütün çeşitlerini anlatır duruma gelmesine anlam genişlemesi denir: yurt (çadır) > vatan

Yıldız kelimesi İngilizcenin etkisiyle temel anlamının yanında meşhur sinema ve müzikhol sanatçısı için de kullanılır olmuştur.

Eskiden sadece güreş müsabakalarında galip gelene verilen ödül, bugün çok geniş bir alanda kullanılmaktadır.

Bazı özel adların markalaşması, anlam ve kullanım alanının genişlemesiyle tür adı olması da anlam genişlemesinin bir başka boyutudur. Tursil markasının deterjanı, selpak markasının kâğıt mendili karşılaması bu türdendir.

Gillette (marka) > jilet, tıraş bıçağı, Rudolf Diesel > dizel.

3. Başka Anlama Geçiş

Başka anlama geçiş, bir kelimenin eski anlamından farklı, yeni bir kavramı karşılamasıdır: uçuz (kolay) > ucuz (pahalı olmayan), ayaz (parlak) > ayaz (kuru soğuk), tengri (gök) > Tanrı, misafir (yolcu) > misafir (konuk), uşak (küçük) > uşak (erkek hizmetçi), ordu (kağanın ikamet ettiği yer) > ordu (silahlı kuvvetler)

Başka anlama geçiş iki şekilde olur:

a) Anlam İyileşmesi

Bir kelimenin önceki anlamına göre daha olumlu, daha iyi bir anlam kazanması anlam iyileşmesidir.

yabız > yavuz (kötü, fena) -> yavuz (güçlü, güzel, iyi)

emgek > emek (zahmet, eziyet) -> emek (bir iş için harcanan güç)

b) Anlam Kötüleşmesi

Anlam kötüleşmesi, bir kelimenin önceki anlamına göre daha olumsuz, daha kötü bir anlam kazanmasıdır: Efendi sözü Osmanlı döneminde eğitimli kişilerin unvanıyken bugünkü dilde daha düşük bir statü yerine de kullanılmaktadır.

ukala: Osmanlıcada akıllılar; bugünkü dilde kendini akıllı, bilgili sanan.

kaltak: Eyerin tahta kısmı; bugünkü dilde namussuz kadın.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır