kafirun / Kafirun Suresinin Okunuşu, Anlamı ve Tefsiri | Kul ya eyyühel kafirun okunuşu anlamı

Kafirun

kafirun

Kafirun Suresinin Okunuşu, Anlamı ve Tefsiri

Kafirun ne demek? Kafirun suresi ne zaman ve nerede inmiştir? Kafirun suresi kaç ayettir? Kafirun suresi nasıl okunur? Kafirun suresi ne anlatıyor? Kafirun suresinin faziletleri nelerdir? Kafirun suresi Arapça ve meali... Peygamberimizin (s.a.s.) “umulur ki bu sure ile şirke düşmekten korunursunuz” dediği Kafirun suresinin okunuşu, anlamı ve tefsiri...

Kafirun suresi, Mekke döneminde nüzul olmuştur. Kafirun suresi, 6 âyettir. Kafirun, “inkârcılar” demektir.

KAFİRUN SURESİ ARAPÇA

Kafirun Suresi Arapça Yazılışı

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْكَافِرُونَۙ لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ لَكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ

KAFİRUN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU*

(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)

Bismillâhirrahmânirrahîm.

  1. Gul yâ eyyuhe’l-kâfirûn.
  2. Lâ a’budu mâ ta’budûn.
  3. Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud.
  4. Velâ ene âbidun mâ abettum.
  5. Velâ entum âbidûne mâ a’bud.
  6. Lekum dînukum veliye dîn.

KAFİRUN SURESİ ANLAMI

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. De ki: Ey kâfirler.
  2. Ben sizin taptıklarınıza tapmam.
  3. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz.
  4. Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
  5. Siz de benim ibadet ettiğime, ibadet edecek değilsiniz.
  6. Sizin dininiz size, benim dinim bana.

KAFİRUN SURESİ TEFSİRİ

1: De ki: “Ey kâfirler!”

Hitap, Allah ve Peygamber’e iman etmeyen bütün kâfirleredir. Yani bu, Efendimiz (s.a.s.) zamanında bulunan kâfirler için geçerli olduğu gibi, kıyâmete kadar gelecek bütün kâfirler için de geçerlidir. Bir insan, “kâfir” olduğu sürece bu âyetin muhatabıdır. Küfründen vazgeçtiği an, bu hitabın ayrıştırıcı, uzaklaştırıcı ve kahredici tesirinden de kurtulur. Böyle bir hitabın hedefi, iman ile küfrün arasını tam olarak ayırmaktır. Çünkü iki inanç arasında hiçbir benzerlik yoktur. Aydınlık ve karanlık, gündüz ve gece gibi birbirine tamamen zıt olan iki şey gibi, iman ile küfür de birbirine zıttır ve asla bir arada bulunmaz. Bunların arasını telif edip uzlaşmaya gidilmesi mümkün değildir. Bu sebeple kâfirlere hitaptan sonra onlara bu kesin inancın bir yansıması olarak şöyle demesini istiyor:

2: “Sizin taptığınıza ben tapmam.”

3: “Benim taptığıma da siz tapmıyorsunuz.”

4: “Bundan böyle ben sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim.”

5: “Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.”

Resûlullah (s.a.s.)’in kulluk ettiği ilâh, hiç şüphesiz tek olan Allah Teâlâ’dır. Kâfirlerin taptığı mabudlar ise, Allah’ın dışında O’na ortak koştukları ve bir şekilde kendilerine ibâdet edip yalvardıkları ister taştan ister ağaçtan yapılmış olsun çeşitli putlar, melekler, cinler, nebîler, ölmüş insanların ruhları, güneş, ay, yıldız, hayvanlar, ağaçlar, nehirler, hayalî tanrılar ve tanrıçalar olabilir. Aslında onlar Allah’ı da biliyor ve O’na da ibâdet ediyor, O’na da yalvarıyorlardı. Fakat bu şirkle karışık bir ibâdet olduğu için, makbul bir ibâdet değildi. Terk edilmesi gereken bir durumdu. Çünkü tevhide inanan insanın, sadece Allah’a tapması ve O’nun dışındaki tüm sahte ilâhları bırakması gerekir. Dolayısıyla “Ben sizin taptıklarınıza tapmam” ifadesi içinde elbette “Allah Teâlâ”yı istisnâ etmek lazımdır.

Bu âyet-i kerîmeleri birlikte değerlendirdiğimiz zaman şöyle bir mâna anlamaktayız:

Resûlullah (s.a.s.), Yüce Allah’ın emriyle kâfirlere, üst üste tekitlerle ne şimdi ne de gelecekte kesinlikle putlara tapmayacağını, yaşadığı sürece böyle bir şeyin kendisinden asla sadır olmayacağını ilan eder. Hem ibâdet ettikleri ilâhın, hem de ibâdet etme şekillerinin, asla uzlaşmayacak biçimde birbirinden tamamen farklı olduğunu bildirir. Böylece kâfirlerin “belki uzlaşma olur, biz de gönül huzuruyla putperestliğimize devam ederiz” şeklindeki heveslerini kursaklarında bırakır. Peygamberimiz (s.a.s.), uzlaşmayı tamamen reddettiği gibi, onları da İslâm’a davet etmekle birlikte, Allah’a tapıp tapmamakta kendi tercihlerine bırakmıştır. İsteyen inanır Allah’a kulluk eder; isteyen küfründe devam eder. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“ De ki: «Gerçek, Rabbinizden gelmiştir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin...»”  (Kehf 18/29)

Zaten bir sonraki âyet bu genel kaideyi beyân etmektedir:

6: “Artık sizin dîniniz size, benim dinim bana!”

Bu ifade şu anlama gelebilir: “Benim dinim ayrı, sizin dininiz ayrıdır. Ben sizin mabudlarınıza tapanlardan değilim. Siz de benim taptığım tek Allah’a tapmıyorsunuz. Ben sizin mabudlarınıza asla ibâdet edemem. Siz de benim mabuduma ibâdet için hazır değilsiniz. Onun için benim yolum ve sizin yolunuz hiç bir zaman birleşmez.” Bu ifade, kâfirlere hoş görünmek için değil, gittikleri yolda devam ettikleri sürece onlardan kesinlikle beraat ve ilişki kesmeyi ilan etmek içindir. Aynı zamanda kâfirlerin, din konusunda Allah’ın Rasulü ve ona iman edenler ile hiçbir zaman uzlaşmayacağını belirtmeyi ve bu konuda ümitlerini kesmelerini de kapsamaktadır.

Nitekim bu beraat ilanı, bu sureden sonra nâzil olan Mekki surelerde peş peşe tekrarlanmıştır. Bu mânada âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Eğer seni yalanlarlarsa de ki: «Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız sizedir. Siz benim yaptıklarımdan sorumlu değilsiniz, ben de sizin yaptıklarınızdan sorumlu değilim.»” (Yûnus 10/41)

“Rasûlüm! Bütün insanlara şunu ilan et: «Ey insanlar! Eğer benim dinimden herhangi bir şüphe içindeyseniz, şunu bilin ki, ben sizin Allah’tan başka taptıklarınıza tapmam. Ben ancak sizin canınızı alacak olan Allah’a kulluk ederim. Çünkü bana, mü’minlerden olmam emredildi.»” (Yûnus 10/104)

“De ki: «Bizim işlediğimiz herhangi bir suçtan siz sorguya çekilecek değilsiniz; biz de sizin yaptıklarınızdan sorguya çekilmeyeceğiz.» De ki: «Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra aramızda en doğru bir şekilde hükmünü verecektir. Çünkü O, hükmünü adâletle verip gerçeği ortaya çıkaran ve her şeyi hakkiyle bilendir.»” (Sebe’ 34/25-26)

Aynı üslup Medine döneminde de devam etmiştir:

“İbrâhim’de ve beraberindeki mü’minlerde sizin için uyulması gereken güzel bir örnek vardır. Onlar putperest kavimlerine şöyle demişlerdi: «Biz kesinlikle sizden de sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan da uzağız. Sizi ve bâtıl dininizi reddediyoruz. Sizinle bizim aramıza, siz sadece tek olan Allah’a iman edinceye kadar sürüp gidecek bir düşmanlık ve nefret girmiş bulunmaktadır.» Ancak İbrâhim’in babasına söylediği: «Senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim; ancak Allah’tan gelecek bir azabı senden savmam da mümkün değil» demesi örnek olmaz! Onlar şöyle dua ederlerdi: «Rabbimiz! Yalnızca sana güvenip dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır!»” (Mümtehene 60/4)

Kur’ân-ı Kerîm’in bu beyânları ve “Artık sizin dininiz size, benim dinim bana!” (Kâfirûn 109/6) ifadesinin mânası, “siz kendi dininize devam edin, ben de kendi dinime devam edeyim” değildir. Aslında maksat, bütün insanları tevhid dinine ve “De ki: «Ben, her türlü şirk ve gösterişten uzak durup taat ve ibâdetimi yalnız Allah’a has kılarak sadece O’na kulluk ederim.»” (Zümer 39/14) âyetinde ifade buyrulduğu gibi tek olan Allah’a ihlasla kulluğa davettir.

Netice itibariyle, Kâfirûn sûresinin sonunda Peygamberimiz (s.a.s.)’e izafe edilen dînden maksat Allah’ın yegane geçerli dîni İslâm olduğunu beyân etmek, bu dinin mutlaka dünyaya yayılıp hakim olacağını bildirmektir.

KAFİRUN SURESİ HAKKINDA BİLGİLER

Kafirun suresi, Mekke döneminde nüzul olmuştur. Kafirun suresi, 6 âyettir. Kafirun, inkârcılar demektir.

Kafirun Suresinin Nüzulü

Kâfirûn sûresi, Mushaftaki sıralamada yüz dokuzuncu, iniş sırasına göre on sekizinci sûredir. Mâûn sûresinden sonra, Fîl sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (bk. Şevkânî, V, 597). Tefsirlerde anlatıldığına göre Kureyşliler Hz. Peygamber’den bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını istemişler. Hz. Peygamber de “Allah’a bir şeyi ortak koşmaktan yine O’na sığınırım!” demiş; bu defa Kureyşliler, “Bizim ilâhlarımızdan bazılarını istilâm et (öp, el sür), biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim” demişler. Bunun üzerine Kâfirûn sûresi inmiştir. (Taberî, XXX, 213-214; Kurtubî, XX, 225)

Kafirun Suresinin Adı / Ayet Sayısı

Kâfirûn sûresi, adını ilk âyetinde geçen ve “inkârcılar” anlamına gelen kâfirûn kelimesinden almıştır. “Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, Mukaşkışe, İhlâs, İbadet, Dîn” adlarıyla da anılmaktadır. Ayrıca İhlâs sûresiyle birlikte bu iki sûreye “İhlâsayn (iki İhlâs)” adı verilmiştir.

Kafirun Suresinin Konusu

Kâfirûn sûresinde Hz. Peygamber’in inkârcılarla şirk ve sapkınlıkta birleşemeyeceği kesin bir üslûpla ifade edilmekte ve inancın şirkten uzak tutulması hedeflenmektedir.

Kafirun Suresinin Fazileti

Kâfirûn sûresinin faziletiyle ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kul hüvellahu ehad Kur’an’ın üçte birine denktir, Kul yâ eyyühel-kâfirûn ise dörtte birine denktir” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 10) buyurmuştur.

Yine Peygamber (s.a.s.) Efendimiz sahâbeden birine; “Uyumak üzere yatağına yattığında Kul yâ eyyuhel-kâfirûn sûresini oku; bunu okursan şirk inancına sapmaktan korunursun” diye tavsiye etmiştir. (Ebû Dâvûd, Edeb 97-98; Tirmizî, Da‘avat  22)

Kaynak: kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

Kafirun Suresinin Fazileti

PAYLAŞ:                

Kafirun Suresi Okunuşu: Kafirun Suresi Yazılışı, Anlamı, Meali, Fazileti, Tefsiri ve Türkçe Okunuşu

Kur'an-ı Kerim'in yüz dokuzuncu ve en kısa surelerinden olan Kafirun suresi, Mekke’de nazil olmuştur. İniş sırasına göre 18. suredir ve 6 ayetten oluşur. İlk âyeti kâfirlere hitapla başladığı için bu adı almıştır. Kafirun kelime anlamı olarak “inkârcılar” anlamı taşır. Dini kaynaklarda, Kafirun suresi duası faziletleri, anlamı ve meali ile ilgili önemli bilgiler bulunur. Kafirun suresi okunuşu bilmek önem arz eder..

KAFİRUN SURESİ

Namazda okunan sureler arasında yer alır. Kafirun suresi okunuşu gün içerisinde sık sık yapılmalıdır; çünkü bu surenin fazileti, faydaları ve yararları olduğuna inanılır. Ezberlemek ve dinlemek isteyenler için Kafirun suresi anlamı (meali), Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu, fazileti ve dinle seçeneği hakkında bilgiler içeriğimizin devamında bulunuyor.

KAFİRUN SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm.

  1. Kul yâ eyyühel kâfirûn
  2. Lâ a'büdü mâ ta'büdûn
  3. Ve lâ entüm âbidûne mâ a'büd
  4. Ve lâ ene âbidün mâ abedtüm
  5. Ve lâ entüm âbidûne mâ a'büd
  6. Leküm dînüküm veliye dîn

KAFİRUN SURESİ DİNLE

KAFİRUN SURESİ YAZILIŞI

KAFİRUN SURESİ TÜRKÇE ANLAMI (DİYANET MEALİ)

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

  1. De ki: Ey kâfirler
  2. Tapmam o taptıklarınıza!
  3. Siz de benim kulluk ettiğime tapanlardan değilsiniz.
  4. Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza.
  5. hem de siz, benim kulluk ettiğime tapıcılardan değilsiniz.
  6. Size dininiz, bana dinim (sizin dininiz size, benim dinim bana)

KAFİRUN SURESİ NUZÜL

Kafirun suresi mushaftaki sıralamada yüz dokuzuncu, iniş sırasına göre on sekizinci sûredir. Mâûn sûresinden sonra, Fîl sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (bk. Şevkânî, V, 597). Tefsirlerde anlatıldığına göre Kureyşliler Hz. Peygamber’den bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını istemişler. Hz. Peygamber de “Allah’a bir şeyi ortak koşmaktan yine O’na sığınırım!” demiş; bu defa Kureyşliler, “Bizim ilâhlarımızdan bazılarını istilâm et (öp, el sür), biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim” demişler. Bunun üzerine Kâfirûn sûresi inmiştir (Taberî, XXX, 213-214; Kurtubî, XX, 225).

KAFİRUN SURESİ KONUSU

Kafirun suresinde Hz. Peygamber’in inkârcılarla şirk ve sapkınlıkta birleşemeyeceği kesin bir üslûpla ifade edilmekte ve inancın şirkten uzak tutulması istenmektedir.

KAFİRUN SURESİ FAZİLETİ

Müfessirler bu Kafirun suresinin faziletiyle ilgili olarak Hz. Peygam­ber’in, “Kul hüvellahu ehad Kur’an’ın üçte birine denktir, Kul yâ eyyühel-kâfirûn ise dörtte birine denktir” buyurduğunu; Sahâbe’den birine, “Uyumak üzere yatağına yattığında Kul yâ eyyuhel-kâfirûn sûresini oku; bunu okursan şirk inancına sapmaktan korunursun” dediğini naklederler (İbn Kesîr, VIII, 526; Şevkânî, V, 597-598).

KAFİRUN SURESİ TEFSİRİ (KUR’AN YOLU)

Tevhid ilkesinin sembolü olarak Mekke döneminin ilk yıllarında inen bu sûrede Mekkeli müşriklerin şahsında bütün putperestlere ilân edilmek üzere iman ile şirkin ayrı şeyler olduğu, bu iki inanç sistemi arasında bir benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla ikisinin birlikte bulunmasının, iki inanç arasında bir uzlaşmaya gidilmesinin mümkün olmadığı kesin olarak ifade edilmiştir.

Bazı müfessirlere göre 2-3. âyetlerde, gelecekte Hz. Peygamber’in müşriklerin taptığına tapmayacağı, onların da Hz. Peygamber’in taptığına tapmayacakları ifade edilmiş; 4-5. âyetlerde ise halihazırda da onların tutumlarının farklı olmadığı bildirilmiştir. Ancak Şevkânî bu yorumu reddetmekte, 4-5. âyetlerin 2-3. âyetlerdeki gerçeği pekiştirdiğini söylemekte; bu tekrarlara dil kurallarından ve Arap şiirinden örnekler getirmekte, Hz. Peygamber’in hadislerinde de benzer tekrarların bulunduğunu ifade etmektedir (bk. V, 599-600). Bizim tercihimiz de bu yöndedir. Zira 2-3. âyetlerde Hz. Peygamber’in şahsında müminlerin sadece bir Allah’a kulluk etmeleri emredilmiş, Allah’a ortak koşanlarla gerek inanç gerekse ibadet bakımından hiçbir şekilde benzerliklerinin bulunmadığı vurgulanmıştır. 4-5. âyetlerde ise Hz. Peygamber’i kendi dinlerine döndürmek isteyen putperestlerin ümidini kırmak maksadıyla söz tekrar edilmiştir. “Sizin dininiz size, benim dinim banadır” şeklinde tercüme ettiğimiz 6. âyet, daha geniş kapsamlı ve daha vurgulu bir şekilde önceki âyetleri tekit eder ve bu iki din arasında uzlaşmanın olamayacağını gösterir. Zira bu iki dini uzlaştırmak, hak ile bâtılı uzlaştırmak anlamına gelir.

Son âyetten din, vicdan ve ibadet özgürlüğünün esas olduğu, kimse­nin herhangi bir dine girmeye zorlanamayacağı anlamının da çıkarı­labileceğini düşünen bir kısım müfessirler bu âyetin müşriklere karşı savaşılmasını emreden âyetle (bk. Tevbe 9/36) neshedildiğini yani hükmünün kaldırıldığını ileri sürmüşlerdir. Ancak bizim de katıldığımız görüşe göre âyetin hükmü kaldırılmamıştır; çünkü burada bir emir veya yasak değil, bir vâkıanın tesbiti ve ifade edilmesi (haber) söz konusudur; haber ise Allah’tan olduğu için gerçektir, hükmü değişmez (bk. Şevkânî, V, 600).

KAFİRUN SURESİ NE ZAMAN İNDİ?

  • Kafirun suresi, Mekke döneminde inmiştir.
  • Mushaftaki sıralamada yüz dokuzuncu, iniş sırasına göre on sekizinci sûredir.
  • Mâûn sûresinden sonra, Fîl sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
  • Medine’de indiğine dair rivayet de vardır.

KAFİRUN SURESİ KAÇ AYET?

  • Kafirun suresi, 6 ayetten oluşmaktadır.

KAFİRUN SURESİ KAÇINCI SAYFA VE CÜZDE YER ALIYOR?

  • Kafirun suresi, Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzünde bulunuyor. Kafirun suresi, 603. sayfada yer almaktadır.

KAFİRUN SURESİ KONUSU NEYİ ANLATIYOR?

Kafirun suresinin muhtevası dikkate alındığında, özellikle İslâm inanç sisteminin temelini oluşturan tevhid ilkesi üzerinde durularak yalnızca Allah’a ibadet edilmesi ve O’na ortak koşulmamasının vurgulandığı görülür. Ayrıca Hz. Peygamber’in dilinden onun ibadetinde şirk unsurunun bulunmadığına dikkat çekilmektedir. Sûrede aynı zamanda din ve ibadet özgürlüğü çerçevesinde hiç kimsenin bir başkasının ibadetini engelleme hakkının bulunmadığına işaret edilmektedir.

Sûrenin sonunda yer alan, “Benim dinim bana, sizin dininiz size” ifadesi müşriklerin tavırlarından kesinlikle uzak durmayı vurgular. Nitekim bu hususun daha sonra nâzil olan bazı Mekkî sûrelerde de tekrarlandığı görülür

KAFİRUN SURESİNE NEDEN BU İSİM VERİLMİŞTİR?

  • Kafirun suresi, ilk âyeti kâfirlere hitapla başladığı için bu adı almıştır.

KAFİRUN NEDİR, NE ANLAMA GELİR?

  • Kafirun kelimesi, “inkârcılar” anlamlarına gelmektedir.

KAFİRUN SURESİ DİĞER ADLARI NEDİR?

Kafirun suresine ayrıca Münâbeze, Berâet, İbâdet, Din ve İhlâs adları da verilmiştir. Öte yandan İhlâs ve Kâfirûn sûreleri İhlâseyn (iki İhlâs) şeklinde de anılmaktadır.

  • Kafirun: Kâfirler hakkında nazil olması ve onlara hitapla başlamasından dolayı bu adı almıştır. “Gul yâ eyyuhel kâfirûn” (tercüme: De ki: Ey kâfirler!)
  • Cehd (inkâr): Bu surede Allah’ın dinini inkâr edenler hakkında söz edilmesinden dolayı bu ad verilmiştir.
  • İbadet: İbadet kelimesi ve türemişlerinin bu surede 7 defadan fazla zikredilmesi nedeniyle bu adla anılmıştır.
  • Muşakşaka: Bu sureye nifak, şirk ve pisliklerden temizlediği ve uzaklaştırdığı için Muşakşaka Suresi de denmiştir. Ayrıca bu sure açık ve kesin bir dille putlara ve Allah’tan başkasına ibadet etmeyi reddetmekte ve insanları şirk ve nifaktan temiz, beri ve uzak tutmaktadır.

KAFİRUN SURESİ NE ZAMAN OKUNMALI?

Kafirun suresi Hz. Peygamber’in namazlarda sıkça okuduğu sûreler arasında yer alır. Onun sabah ve akşam namazlarının sünnetlerinde, tavaf namazında ve vitir namazından sonra oturarak kıldığı iki rek‘atlık namazda İhlâs ve Kâfirûn sûrelerini okuduğu rivayet edilmiştir.

Resûlullah’ın bir sahâbîye yatağına girerken Kâfirûn sûresini okumasını öğütlediği de nakledilir.

KAFİRUN SURESİ NE İÇİN OKUNUR, NEYE İYİ GELİR?

Kafirun suresi ile İslam'ın temelini oluşturan tevhid ilkesi üzerinde durularak yalnızca Allah’a ibadet edilmesi ve O’na ortak koşulmamasının vurgulandığı görülür. Kişinin imanında zayıflama, maneviyatında olumsuzluk varsa bu sureye başvurabilir. Bu sureyi okuyarak tevhid inancını yeniden güçlendirecektir.

Kafirun suresini okuyan kişi, kötülüklerden uzak olur. Onu Allah yolundan caydıracak kişiler çevresinden uzaklaşır. Her türlü şerden korunur.

Müfessirler Kafirun suresinin faziletiyle ilgili olarak Hz. Peygamber’in, “Kul hüvellahu ehad Kur’an’ın üçte birine denktir, Kul yâ eyyühel-kâfirûn ise dörtte birine denktir” buyurduğunu; Sahâbe’den birine, “Uyumak üzere yatağına yattığında Kul yâ eyyuhel-kâfirûn sûresini oku; bunu okursan şirk inancına sapmaktan korunursun” dediğini naklederler. (İbn Kesîr, VIII, 526; Şevkânî, V, 597-598)

İbn-i Abbas -radıyallâhu anhümâ- da şöyle demiştir:

“Kur’ân-ı Kerîm’de bu sûreden daha çok İblis’i öfkelendiren bir şey yoktur. Çünkü bu sûre, bir tevhiddir ve şirkten bir ibrânâmedir (borçtan kurtulma, temize çıkmadır.)”

KAFİRUN SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU?

Vakıa suresi, 79. ayette “Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.” şeklinde emredilir. Bu nedenle, cünüp olan ya da abdestsiz birisinin Kur’an-ı Kerim’e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuyamaz.

Özetle, abdesti olmayan birisi, Kur’an-ı Kerim’e el dokundurmadan ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu caizdir; ancak abdestsiz olan birisi Kur’an’a dokunarak Kafirun suresini okuyamaz. Ayet el-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi ayet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa caizdir. (Elmalılı Hamdi YAZAR, Tefsir, Vakıa 79. ayet in izahı; Celal Yıldırım, İslam fıkhı, IV/157)

Keza, başörtüsü olmadan da Kafirun suresi okunabilir; ancak Kur'an'a saygıdan dolayı başörtülü olmak daha iyidir.

KAFİRUN SURESİ ADETLİYKEN OKUNUR MU?

  • Kafirun suresinin adetliyken Kur'an-ı Kerim'den ya da ezberden okunması caiz olmamaktadır.

EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır