kafiyeli atasözleri / Journal of Turkish Studies

Kafiyeli Atasözleri

kafiyeli atasözleri

7. Sınıf Türkçe Deyimler, Atasözleri Ve Özdeyişler konu anlatımı

Haberin Devamı

Çam Devirmek: Pot kırmak, söylenmesi gereken bir şeyi söylemek, gaf yapmak.

Ayran Gönüllü: Sürekli başka birine aşık olan, duyguları kalıcı olmayan, flört etmeyi seven.

Dirsek Çürütmek / Mürekkep Yalamak: Eğitim görmek

Sabahı Zor Etmek: Kaygılanmak, endişelenmek, düşünceli olmak

Saman Altından Su Yürütmek: Etrafındaki insanlardan bir şeyler saklamak, gizli işler yapmak.

Tadı Tuzu Kalmamak: Mutsuz olmak, insanın eski neşesini kaybetmesi

İçli Dışlı Olmak: İçten olmak, samimi davranışlarda bulunmak

Hayra Yormak: Akıbeti belirsiz olan bir şey hakkında iyi düşünmek, iyi dileklerde bulunmak

Kafasına Koymak: Bir konu hakkında karar almak, plan yapmak

Har Vurup Harman Savurmak: Müsrif olmak, geleceği düşünmeden aşırı harcamalar yapmak

Dereyi Görmeden Paçayı Sıvamak: Henüz hiçbir şey belli olmamasına rağmen hazırlık yapmak. Kendi Kendine Gelin Güvey Olmak deyimi de aynı anlama gelir.

2- Atasözleri:

 Sözlü kültüre ait olan atasözleri nesilden nesle aktarılarak gelmiştir. Tıpkı deyimler gibi kalıptır. Atasözlerinin içindeki kelimelerden biri çıkarılamaz ya da değiştirilemez.

Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar: Dürüst olmayan kişilerin söylediği yalanlar er ya da geç ortaya çıkar.

Akıl Akıldan Üstündür: Kişi bir konu hakkında karar almadan ya da plan yapmadan önce başkalarının görüş ve düşüncelerinden faydalanmalıdır. Kimseye danışmadan iş yapmak, kötü sonuçlara yol açabilir.

Haberin Devamı

Ak Akça Kara Gün İçindir: İnsanlar, gelecek günleri düşünüp tutumlu olmalıdır. Türkçede tutumlu olmanın önemini vurgulayan birçok atasözü vardır. Diğerleri: Sakla Samanı Gelir Zamanı, Damlaya Damlaya Göl Olur.

Bakarsan Bağ Bakmazsan Dağ Olur: Hayatta ortaya konan eser, elde edilen başarılar insan emeğinin ürünüdür. Kişi çalışkansa başarıyı yakalar. Tembel ise elindeki fırsatları değerlendiremez ve başarısız olur.

Keskin Sirke Küpüne Zarar Verip: İnsanlara karşı öfkeli davranışlar sergileyenler, en büyük zararı kendisine verir.

Neye Niyet Neye Kısmet: İstediğimiz şeyler ile elde ettiklerimiz her zaman aynı olmaz.

Zorla Güzellik Olmaz: 1) Kimse kimseye ısrar ederek, zorla bir şey yaptıramaz. 2) Güzellik, zor kullanılarak değil tatlı dille elde edilir.

Haberin Devamı

3- Özdeyişler:

 Ünlü yazarların, düşünce adamlarının ve kanaat önderlerinin söylediği ya da kaleme aldığı veciz sözlerdir. 'Batı edebiyatında ''Aforizma'' adıyla da bilinir.

 Mustafa Kemal Atatürk - Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.

 Sokrates - Kötülük, bilgisizliktir. Hiç kimse bile bile kötülük yapamaz.

 Francis Bacon - Doğaya hükmetmek istiyorsanız ona boyun eğeceksiniz.

 Blaise Pascal - Adalet, adil değil geçerli olandır.

 Platon - İnsan kendisini yönetebilirse, dünyayı yönetecek güce sahip olur. .

 Voltaire - Kendi nefsine hakim olan tüm dünyaya hakim olabilir.

s。イ 」。L@b・、イゥL@モaエ。ウ￶コャ・イゥョ、・@s・ウ@e ャゥォャ・イゥヤ@dゥャ@bゥャゥュャ・イゥ@kャエイ@カ・@ e、・「ゥケ。エL@He、エN@m@s。イ 」。L@bN@s。イ 」。IL@p。、。ュ@y。ケ ョャ。イ L@aョォ。イ。@RPQVL@ウN QQMRSNI ATASÖZLERİNDE SES EŞLİKLERİ Doç. Dr. Bedri SARICA* Kelime seslerin bir araya getirdiği anlamlı veya görevli birimlerdir. İlk çağlardan bu yana kelimelerin ses yapısı, melodisi fark edilmiş, sözü işleme kudretine sahip ozanlarca şiir formunda eserler oluşturulmuştur. Destan çağı insanlarının sözü sazla icra ettikleri düşünülürse musikili sözün dua gibi etkili bir yönü olduğu anlaşılır. Kabul gören bir görüşe göre ‘Önce şiir vardı.’ denilir. Sanatın ve inancın beraber yürüdüğü çağlarda insanları etkilemenin en güçlü yolu, fikri ezgili sözler haline getirmekti. Sözün etkisini keşfeden insan, bunu hayatın diğer alanlarına da etkili bir şekilde kullanmak istemiş, her forma uygun manzumeler tertip etmiştir. Atasözlerinin yapısı araştırıldığında şiir ve musikinin unsurlarından yararlanıldığı görülmektedir. Kısa ve özlü ifade bütünü olan atasözlerin yüzyıllarca çok az değişikliğe uğramış olmasında içerdiği sanat ögelerinin, paralel anlam ve ses denkliklerinin rolü büyüktür. Edebiyatın daha çok şiir alanında değerlendirilen ses sanatlarının atasözlerinde işlenişi türlü yönlerden incelenebilir. Kafiye/uyak, redif, asonans, aliterasyon, cinas, ölçü, kelime tekrarları, şiirde olduğu gibi atasözlerinin de yapısında sıkça başvurulan sanat unsurlarıdır. Belâgat; iyi ve güzel konuşma sanatı, edebiyatta anlatımın düzgün, çarpıcı ve etkileyici olması konusunu inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanır. (Parlatır, 2012, s. 175) Edebiyatta ikna yolu olarak da düşünülen belâgat, muhatabı çeşitli yollarla etkileme sanatıdır. Özellikle hitabeti ve güzel konuşmayı ele alan Yunanca rhētorikos (ῥητορικός) sözcüğü ile karşılanmak istenen belâgat, açık, güzel, akıcı bir üslupla konuşmak ve yazmaktır. Atasözleri çeşitli durumlarda muhatabı iknada araç olarak * Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü öğretim üyesi. [email protected] 11 11 kullanılır. Bu yüzden sözün manası derin, kesin ve çarpıcı olması yanında ahenk unsurlarıyla da bezenmiş olması gerekir. Ses benzerlikleri aslında Batıda paralelizm adı altında da incelenir. Paralelizm , (İng. parallelism) cümlelerin, paragrafların dilbilgisel ögelerin değer, ses ve anlamca aynılık veya benzerlik göstermesidir. Bu tabir felsefede de kullanılmakla birlikte edebî metinlerde koşutluk, benzemek, uyum içinde bulunma durumudur. (Karamanoğlu, 2006, s. 232) Paralelizm lexical, syntactic, non-polar gibi inceleme alanları yanında bir de phonoligical parallelism edebî metinlerin incelemesinde kullanılmıştır. Phonoligical parallelism , belli seslerin metin içinde uyumunu (Montgomery, Ways of Reading: Advanced Reading Skills for Students of English Literature, 2001, s. 125) içerdiğinden yumuşak bir anlatımla dinleyenin dikkatini çeker. Temelde mensur kabul edilse de atasözlerinin manzum yapılarla organik bağlantısı, başlangıç dönemi edebî zevkinden miras kalmıştır. Kimi atasözleri bir iki dizelik şiir parçası halindedir: ‘Ak ayranı ite dökerler, Karabiberi ete dökerler’ , ‘Akı kürek kürek atarlar, Karayı dirhem dirhem satarlar’ veya ‘Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak, Cümlenin muradını verecek Hak.’ (Yurtbaşı, 2012, s. 214, 215) gibi iki dizeye bölünebilecek atasözlerin sayısı az değildir. Atasözlerinde ses yakınlığı ve ritim duygusu çokça kullanılan edebî bir anlatım yoludur. Bu özellik bizde olduğu gibi başka dillerde de edebî bir sanat olarak yerini alır. Estonca ‘Mida varem, seda parem.’ 'The earlier, the better' ifadesinde de -arem sesleriyle zengin bir kafiye dizisi oluşturulmuştur. (Krikmann 1998, 5) veya Farsça ‘Men mî-gûyem âsmân, û mî-gûyed rismân’ (Şinasî & Ebuzziya, 1302, s. 133) atasözünde âsmân ve rismân arasındaki -smân sesleri zengin kafiyedir. Farsça ‘‫’توانه بد هر كه دانا بد‬ ‘Bilen güçlüdür.’ sözünde geçen tuvâna ve dânâ sözcükleri arasında kafiye oluşturulduğu görülmektedir. ‘It isn’t life without a wife.’ veya ‘Money talks, everthing else walks.’ (Reitman, 2000, s. 29, 48) gibi Amerikan atasözlerinde de yine uyaklı söyleyişler, anlatımı zenginleştiren birer unsur olarak kullanılmıştır. 12 12 Tek sese dayanan benzerlikler Halk şiirinde yarım uyak olarak bilinen bu benzerlik şairlerimizin en çok icra ettiği kafiye olmuştur. Dilçin yarım uyağı assonance olarak da gösterir. (Dilçin, 1983, s. 73) ‘Az olsun, öz olsun.’ (Aksoy, 171) sözünde son ses z’si ile bir sese dayanan ses eşliği sağlanmıştır, olsun’la ses denkliği arttırılmıştır. ‘Erken kalkan işine, geç kalkan düşüne.’ de iş/düş arasında ünsüz seslere dayanan ses ortaklığı söz konusudur. Ancak iş/düş sözcüklerinde ş sesinden önce gelen i/ü ünlülerinin ahengi bozmadığı, kısmen yardımcı da olduğu söylenebilir. İki sese dayanan benzerlikler Şiirde tam uyak adını alan bu ses benzerliğine atasözlerinde pek çok örnekte rastlamaktayız. (Baht) akıl olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta. (Aksoy, s. 176) sözünde baş/yaş arasında, ‘Bakarsan bağ, bakmazsan dağ (olur.’) (Aksoy, s. 176) sözünde bağ/dağ arasında ‘Ağacı kurt, insanı dert yer.’ (Aksoy, s. 118) sözünde kurt/dert arasında iki sese dayanan paralellik vardır. Üç ve üçten fazla sese dayanan benzerlikler Şiirde zengin uyak olarak görülen bu ses benzerliği, metnin müzikal yapısını oldukça arttırır: ‘Cefa çekmeden sefa da görmezsin.’de cefa ve sefa arasında üç sese dayanan kafiye oluşturulmuştur. Diğer örnekler:  Kadında vefa, borçluda sefa aranmaz. (Yurtbaşı, s. 74)  Cefasız sefa olmaz. (Yurtbaşı, s. 374)  Cefa(yı)çekmeyen (âşık)sefanın kadrini bilmez. (Yurtbaşı, s. 375)  Baktın ki kar havası, gel gör kör olası. (Aksoy, s. 177)  Ana besler hurmayla, eloğlu karşılar yarmayla. (Aksoy, s. 144) Tunç uyak: Şiirde dize sonunda en az üç seslik bir kelimenin diğer dizenin son kelimesinde geçtiği uyak biçimidir. Zengin kafiye içinde de değerlendirilen bu ses benzerliğine atasözlerimizde rastlıyoruz:  Arı söğüdü, akıllı öğüdü sever. (Aksoy, s. 151) 13 13  Arife tarif gerekmez. (Aksoy, s. 152) Redif: Aynı görev veya anlamdaki kelime ve morfolojik ögelerin mısra sonunda oluşturduğu ses uyumdur.  Baktın yârin yâr değil, terkini kılmak az değil. (Aksoy, s. 177)  Ana hakkı, Tanrı hakkı. (Aksoy, s. 145)  Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer. (Aksoy, s. 145) Ömer Asım Aksoy atasözlerindeki ses denkliklerini seci’, aliterasyon ve cinas başlıkları altında inceler. Buna göre ‘Dertsiz baş, mezarda taş’ seci, ‘Kaynayan kazan kapak tutmaz.’ aliterasyon, ‘Dilim seni dilim dilim dileyim’ cinastır. (Aksoy, 1988, s. 22, 23) Seci’ bir tür iç uyaktır. Atasözlerinde seci örnekleri bir hayli çok kullanılmıştır. Yukarıda belirttiğimiz uyaklar seci içinde de değerlendirilebilir:  Akıl akıl , gel çengele takıl. (Yurtbaşı, s. 15)  Allah'tan sıska , ne yapsın muska. (Aksoy, s. 140)  Alma soysuzun kızını, sürer anası izini. (Aksoy, s. 142)  Altmış yetmiş ,aklı başından gitmiş. (Yurtbaşı, s. 16)  Ana kızma taht kurar, kız bahtı kocadan arar. (Aksoy, s. 146)  Ata binmekle murat alınmaz. (Yurtbaşı, s. 121)  Ben derim ‘’bayram haftası’’, o der ‘’mangal tahtası’’. (Yurtbaşı, s. 19)  Donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer. (Yurtbaşı, s. 539)  Et kanlı gerek yiğit canlı. (Aksoy, s. 276)  Ev dememişler, evran demişler. (Aksoy, s. 278)  Evine göre pişir aşını, erine göre bağla başını. (Aksoy, s. 278)  Gafile kelam, nafile kelam. (Aksoy, s. 282) 14 14  Geceler gebedir. (Aksoy, s. 283) Ölçü Geleneksel Türk şiirin ölçüsü hecedir. Atasözlerinde hece ölçüsünün az çok uygulandığı örneklere de rastlanır. Kalıñ birse kız alır Kerek bolsa kız alır ‘İnsan ağırlık verirse kız alır, gerek olursa pahalı alır.’ (Atalay, 1985c, s. 371) Sakla samanı Gelir zamanı (Aksoy, s. 421) Güvenme varlığa Düşersin darlığa (Aksoy, s. 297) Bağa bak üzüm olsun Bakmaya gözün olsun (Aksoy, s. 175) Alma alı, satma kırı İlle doru, ille doru Yağızın da binde biri (Aksoy, s. 141) Bir araştırmada 218 manzum özellik gösteren atasözü tespit edilmiş, bunların vezin yönünden de sayısal değerleri verilmiştir. Buna göre üç heceden 15 heceye kadar çeşitli vezinlerde atasözümüz mevcuttur. En çok tercih edilen ölçü yedi heceden oluşmaktadır. (Karademir, 2006, s. 131) Bir kısım atasözleriyse sanki manzum bir parçadan atasözü biçimine girmiş gibidir: ‘Kahpe düştü peşime, Ağı kattı aşıma.’ (Yurtbaşı, s. 316) ‘Kenarın dilberi nazik olsa da nazenin olmaz.’ Bu söz şair Nâbî’nin on iki beyitlik bir gazelinin onuncu beytinden alınmadır (Mefâ’îlün+ Mefâ’îlün+ Mefâ’îlün+ Mefâ’îlün): 15 15 ‘Bilen hâk-i Sitanbudur rüsûm-i şive vü nâzı Kenârın dilberi nâzik de olsa nâzenin olmaz’ (Nabi, Nabi Dvanı, s. 86) Kutadgu Bilig’de atasözü formunda söylenmiş sözler, mesnevi türü içinde –haliyle- ‘feûlün feûlün feûlün feûl’ aruz kalıbıyla tertip edilmiştir: Kelin kız sewinçi küden tünleri Kür alp er küwençi çerig künleri (2380) ‘Gelin kızların sevinçli anları zifah geceleridir, cesur ve kahraman erin sevinç anları savaş günleridir.’ Köñül kimni sewse körür közde ol Közün kança baksa uçar yüzde ol (3480) ‘Gönül kimi sevse göz daima onu görür, göz nereye baksa orada o uçar. (Arat, 1947) Osmanlı dönemi şairlerinin şiirlerinde atasözlerini konu ettiği veya malzeme olarak yer verdiği pek çok örnek vardır. Bu örneklerde vezin ve kafiyeyi uydurmak için yer yer atasözünün özgün diziminden ve kendi kelime kadrosundan feragat edildiği görülür. Ünsüz benzerliği (Aliterasyon) Eski ve yeni atasözlerinde ünsüz tekrarlarına da rastlıyoruz. Aliterasyon (İng. alliteration) Türkçe Sözlük ’te ‘şiir ve nesirde uyum sağlamak için aynı ünsüzün veya aynı hecelerin tekrarlanması’ olarak tanımlanır. (TDK, 1988, s. 84) Divanü Lugati’t Türk ’te bu tip ses tekrarlarına bağlı atasözleri vardır: ‘Boşlaglansa bohsuklanur.’ ‘Düşünmeden işe girişen adamın eli boynuna bağlanır.’ (Atalay, 1985b, s. 272) sözünde, b sesi üzerine kurulmuş bir paralellik vardır. Bunun yanında g ve k sesleri de sesin çıkış yeri itibariyle aliterasyon sayılır. Bu sözdeki b sesi tam bir aliterasyon iken g ve k sesleri gevşek (İng. Loose aliteration) aliterasyon olarak (Short, 1996, s. 107) değerlendirilir. Günümüz atasözlerinden ‘Demir ıslanmaz, deli uslanmaz.’ (Yurtbaşı, s. 21) sözünde d sesiyle tam, ‘Rezil olmadıkça vezir olunmaz.’ (Yurtbaşı, s. 4) l ve r diş ünsüzleriyle gevşek aliterasyon yapılmıştır. ‘Kazan kazana kara demiş.’ (Aksoy, s. 352) sözünde k sesi baskın ses olarak kullanılmıştır. Ancak a sesiyle de müzikal tını zenginleştirilmiştir. ‘Ağanın gözü öküzü semiz kılar.’ (Aksoy, s. 120) atasözünde z ünsüzüyle uyum sağlanmıştır. Semiz sözcüğündeki s sesi de gevşek bir aliterasyon oluşmuştur. Diğer örnekler: 16 16  Ağızdan burun yakın, kardeşten karın. (Aksoy, s. 122)  Alma alı, satma kırı, ille doru, ille doru, yağızın da binde biri. (Aksoy, s. 141)  Arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur. (Aksoy, s. 150)  Ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez. (Aksoy, s. 120)  Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış. (Aksoy, s. 228)  Ergene var ergene, kaygısız gir yorgana. (Aksoy, s. 268) Tek ünlü benzeşmesi (asonans) Atasözlerinde alliterasyona göre daha az hissedilen bir olgu da asonans yani bir ünlüden oluşan ses tekrarlarıdır. ‘Akıl akıl , gel çengele takıl.’ (Yurtbaşı, s. 15) sözünde yer alan a sesleri böyle bir ahengi sağlayan öge olarak yer alır. Divanü Lugati’t -Türk’te geçen ‘Muş oglı muyavu tugar.’ ‘Kedinin yavrusu miyavlayarak doğar’ (Atalay, 1985b, s. 14) sözünde yuvarlak ünlülerin ahengi dikkatten kaçmaz. Yine ‘Ersek erke tegmes, ewek ewke tegmes.’ ‘Hafif meşrep kadın koca bulamaz, acele eden eve ulaşamaz.’ (Atalay, 1985a, s. 104) sözünde e sesine dayanan ses yoğunluğu söz konusudur. ‘Yuvarlanan taş yosun tutmaz.’ (Hıfzî, s. 28) atasözünde u ve a sesleriyle uyum sağlanmıştır. Diğer örnekler:  Akara kokara bakma, çuvala girene bak. (Aksoy, s. 126)  Ala bakan iki bakar. (Aksoy, s. 133)  Alakargada alacağım olsun, alamazsam gözümü oysun. (Aksoy, s. 134) Cinas Söylenişleri aynı, anlamları farklı olan sözcüklerin mısra sonunda yer almasıdır. Aslında ses olayından çok söz sanatı olarak kabul edilen cinasın divan şiirinde pek çok türü bulunmakla birlikte cinâs -ı tâm (Dilçin, s. 90, 467) olarak adlandırılan örneklerinden birkaç atasözü verelim: ‘Kılıç tatıksa ış yunçır, er Tatıksa er yunçır.’ ‘Kılıç paslanırsa iş kötüleşir, adam Farslılaşırsa kanı bozulur.’ (Atalay, 1985b, s. 281) sözünde 17 17 cinas, tatıksa/Tatıksa ile sağlanmıştır. Aynı şekilde yazılıp söylenen bu sözcüklerden ilki paslansa demekken ikincisi Farslılaşsa anlamındadır. ‘Kalıñ birse kız alır, kerek bolsa kız alır.’ ‘İnsan ağırlık verirse kız alır, gerek olursa pahalı alır.’ (Atalay, 1985c, s. 371) sözünde kız hem kız, hem de pahalı anlamındadır. ‘Ulu söz dinlemeyen uluya kalır.’ (Hıfzî, 1275, s. 4) sözünde de ulu (büyük) sıfatı ve ulu- fiiliyle cinas yapılmıştır.  Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. (Aksoy, s. 177) Kelime tekrarına dayanan eşlikler Ses benzerliğinde aynı kelimenin birden fazla kullanımı zihnî temayülleri bir eksen üzerinde gezdirir. ‘Aç ne yemes, tok ne temes.’ (Atalay, 1985a, s. 79) ‘Aç ne yemez, tok ne demez.’ sözünde ne sözcüğü tekrarlanır. ‘Barçın yamağı barçınka, kars yamağı karska.’ ‘İpekli yaması ipekliye, yünlü yaması yünlüye.’. (Atalay, 1985c, s. 28) sözünde üç tekrar vardır. Barçın ve kars sözcükleri yalın biçimleri yamak (yama) sözcüğü ile tamlama oluştururken yönelme (+ka) ekli biçimleri tekrar unsur olarak kullanılmıştır. ‘Adın kişi neŋi neŋ sanmas.’ ‘Başkasının malı mal sayılmaz.’ (Atalay, 1985, s. 98) sözünde de neŋ (şey, nesne, mal) ayrı cümle ögeleri olarak iki defa kullanılmıştır. ‘Aç, aç ile yatınca arada dilenci dogar.’ (Aksoy, s. 109) sözünde de farklı cümle ögesi olarak aç sözcüğü yinelenmiştir. Kimi atasözlerinde ses benzerlikleri tekerlemeden dönüşmüş hissini verir: ‘Küpe küp deyince küp adama düp (ayı) der.’, ‘Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü.’ (Aksoy, s. 382) gibi. Kaya Bilgegil bu tip ses tekrarlarının musikîden çok söyleyeni yoran, dinleyeni usandıran özelliğine işaret eder ve edebiyatta böyle söyleyişlere tenâfür-i hurûf (cacaphonie) denildiğini hatırlatır. (Bilgegil, 1980, s. 24) Ancak tekerleme mantığının edebî zevkten çok söyleyiş becerisini geliştirmeye yönelik olduğunu ve bu tip sözlerden atasözüne dönüşen ibarelerin çok olmadığını belirtelim. Çeşitli ses benzerlikleriyle kurulmuş aşağıdaki atasözleri eski ve yeni kaynaklardan derlenmiştir:  Ana kızına taht kurmuş baht, kuramamış.(kurmamış.) (Aksoy, 1988, s. 147) 18 18  Arpasız at aşumas, arkasız alp çerig sıyumas. ‘Arpasız at aşamaz, arkasız alp çeriyi kıramaz.’ (Atalay, 1985a, s. 123)  Aslı neyse nesli de odur. (Yurtbaşı, s. 97)  Bağa bak üzüm olsun, yemeğe yüzün olsun. (Yurtbaşı, s. 121)  Bar bakır, yok altun. ‘Hısımlarının yanında değeri bilinmeyen ama yokluğunda aranan için söylenir.’ (Atalay, 1985a, s. 360)  Bor bolmadıp sirke bolma. ‘Şarap olmadan sirke olma.’ (Atalay, 1985c, s. 121)  Çaksa tutnur, çalsa bilnür. ‘Çakmak çakılsa ateş tutuşur, söz kulağa çalsa bilinir.’ (Atalay, 1985b, s. 23)  Çomag uçmagdan çıkmışdır. ‘Dayak cennetten çıkmıştır.’ (Alizade, 1992, s. 50)  Elti eltiye eş olmaz , arpa unundan aş olmaz . (Yurtbaşı, s. 29)  Gardaşdan garın yagındır. (Alizade, s. 61)  Kadaş temiş kaymaduk kadın temiş kaymış ‘Hısım demiş, kardeş demiş kayırmış; kayın demiş kayırmamış.’ (Atalay, 1985a, s. 403)  Kazanmayanın kazanı kaynamaz. (Yurtbaşı, s. 124)  Korkmuş kişike koy başı koş körünür. ‘Korkmuş kişiye koyun başı çift görünür.’ (Atalay, 1985c, s. 126)  Koş kılıç kınka sıgmas ‘Çifte kılıç kına sığmaz.’ (Atalay, 1985a, s. 359)  Közden yırasa köñülden yime yırar. ‘Gözden uzaklaşsa gönünden uzaklaşır.’ (Atalay, 1985c, s. 366)  Kutsuz kudugka kirse kum yagar. ‘Uğursuz kuyuya girse kum yağar, kuyu kurur’ (Atalay, Divanü Lugati’t- Türk Tercümesi I, 1985a, s. 457)  Oglak yiligsiz, oglan biligsiz. ‘Oğlak iliksiz, oğlan bilgisiz.’ (Atalay, 1985a, s. 119) 19 19  Sınamasa arsıkar,sakınmasa utsukar. ‘Sınamasa aldanır, sakınmasa yutulur.’ (Atalay, 1985a, s. 242)  Su gider taş kalır, el gider kardaş kalır. (Yurtbaşı, s. 29)  Tayak bile taymas, tanuk sözün bütmes. ‘İnsan değnekle kaymaz, tanık sözüyle karar kılmaz’ (Atalay, 1985c, s. 166)  Tewe bedük erse madakı bedük ermes. ‘Deve büyükse de pisliği büyük olmaz.’ (Atalay, 1985c, s. 168)  Tilin tirgike tegir. ‘Dil ile sofraya erişilir.’ (Atalay, 1985a, s. 429)  Xan ışı bolsa katun ışı kalır. ‘Hanın işi olunca hatunun işi geri kalır.’ (Atalay, 1985a, s. 410)  Yir basrukı tag, budun basrukı beg. ‘Yeri tutan dağlardır, insanları da beğler idare eder.’ (Atalay, 1985a, s. 466) Sonuç Anonim kültürün önemli ürünlerinden olan atasözleri genellikle kısa ve özlü ifadelerden oluşur. Akılda kalıcı, bu kesin ifadeleri sanatlı yapan ve yüzyıllarca hatırda tutan birçok unsur vardır. Benzetmeler, abartmalar, türlü kelime oyunları yanında anlam, ses ve biçim ortaklıkları sözün kıymetini arttıran sanat unsurlarıdır. Diğer edebî türlerde olduğu gibi atasözlerinin de belli bir kurgusu, anlamı destekleyen mecaz, teşbih, mübalağa gibi söz sanatları ve bunlara sesle eşlik eden ahenk unsurları vardır. Geleneksel şiirin temelini oluşturan kafiye, redif, seci, aliterasyon, asonans, ölçü atasözlerin teşkilinde de kullanılmıştır. Atasözlerini manzum parça olarak anlamak mümkün değilse de manzumelerin yapısal özelliklerinden yararlandıkları da görülmektedir. Eşanlam, yakın anlam, zıt anlam gibi paralellikler yanında ses benzerlikleri, atasözlerinin zamana karşı tutunmasında, insan muhayyilesinde yer edinmesinde etkili bir anlatım aracıdır. Anlatımın ana yapısını ses ve anlam oluşturduğuna göre bu ikilinin uyumlu kullanımları, metni daha anlaşılır hâle getirmektedir. Eski şiirin ana yapısını oluşturan ahenk unsurları, atasözlerinin çok az değişiklikle günümüze ulaşmasını sağlamış kilit taşlarıdır. 20 20 KAYNAKLAR Akdoğan, Y. (tarih yok). Ahmedî Divanı. Eylül 2, 2014 tarihinde T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü: http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10591,ahmedidivaniyasar akdoganpdf.pdf?0 adresinden alındı Aksan, D. (1998). Anlambilim. Ankara: Engin Yayınları. Aksoy, Ö. A. (1988). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü I Atasözleri Sözlüğü. İstanbul : İnkılap Yayınları. Alizade, S. (1992). Oğuzname (Emsal-i Mehmedali) XVI Yüzyılda Yazılmış Atasözleri Kitabı. (A. H. Bayat, Dü.) İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları. Arat, R. R. (1947). Kutadgu Bilig I. Metin. İstanbul. Atalay, B. (1985). Divanü Lugati’t- Türk Tercümesi (Cilt I). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Atalay, B. (1985a). Divanü Lugati’t- Türk Tercümesi I (Cilt I). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Atalay, B. (1985b). Divanü Lugat-it-Türk Tercümesi II (Cilt II). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Atalay, B. (1985c). Divanü Lugat-it-Türk Tercümesi III (Cilt III). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Bilgegil, K. (1980). Edebiyat Bilgi ve Teorileri- I Belâgat. Ankara: Atatürk Üniversitesi Yayınları. Çobanoğlu, Ö. (2004). Türk Dünyası Otak Aasözleri Sözlüğü. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları. Dilçin, C. (1983). Örneklerle TÜrk Şiir Bilgisi. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Ergin, M. (1989). Dede Korkut Kitabı I (Giriş-Metin-Faksimile) (II. Baskı b.). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. 21 21 Eyüpoğlu, E. K. (1973). On Üçüncü Yüzyıldan Günümüze Kadar Şiirde ve Halk Dilinde Atasözleri ve Deyimler. İstanbul. Gaultney, M. (2005). The Parallel Structure of Proverbs. Harrisburg: The Department of Biblical Studies in Candidacy for the Degree of Master’s of Theology . Günay, V. D. (2007). Sözcükbilime Giriş. İstanbul: Multilingual Yayınları. Henderson, G. W. (1910). English Grammar by Parallelism and Comparison. Columbus, Ohio: H. H. Henderson Publisher. Hıfzî. (1275). Durûb-ı Emsâl. İstanbul: Basmacı Aşir Efendi Matbaası. Karademir, M. (2006). Aatasözlerinde Manzum Yapı Meselesi. Osmanlı Araştırmaları(XXVII), 109-132. Karademir, M. (2006). Atasözlerinde Manzum Yapı Meselesi. Osmanlı Araştırmaları(XXVII), 109-132. Karamanoğlu, O. K. (2006). Ansiklopedik İzm'ler Sözlüğü. İstanbul: Anahtar Kitaplar Yayınları. Köprülü, F. (1940). XIII. Asır Şaz Şairleri. İstanbul. Krikmann, A. (1998). On the Relationships of the Rhetorical, Modal, Logical, and Syntactıc Planes in Estonian Proverbs. Folklore. Electronic Journal of Folklore, 6, 99-127. Metin, Ş. (2005). Yahudi Atasözleri. İstanbul: Milenyum Yayınları. Montgomery, M. (Dü.). (2001). Ways of Reading: Advanced Reading Skills for Students of English Literature. New York: Rourtletge. Montgomery, M. (Dü.). (2001). Ways of Reading: Advanced Reading Skills for Students of English Literature. New York: Rourtletge. Nabi. (Tarihsiz). Nabi Divanı. İstanbul. Nabi. (Tarihsiz). Nabi Dvanı. İstanbul. Ömer, T. (1340). Darb-ı Mesellerimiz Hakkında Tahlilî Tedkikat. Evkaf Matbaası. Parlatır, İ. (2012). Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. Ankara: Yargı Yayınları. Reitman, J. (2000). American Proverbs. New York: Hippocrene Books Inc. Yayınları. Short, M. (1996). Exploring the Language of Poems, Plays and Prose. New York: Longman Limited. 22 22 Şinasî, & Ebuzziya. (1302). Durub-ı Emsal-i Osmaniye. İstanbul: Matbaa-yı Ebuzziya. Tahsin Ömer. (1337-1340 "1921"). Darb-ı Mesellerimiz Hakkında Tahlilî Tedkikat. İstanbul: Evkaf Matbaası. Tanpınar, A. H. (2002). Beş Şehir. İstanbul: Dergah Yayınları. TDK. (1988). Türkçe Sözlük (Cilt I). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Tekezade M Said. (1311). Durâb-ı Emsâl-i Türkiyye. İstanbul: Asır Kütüphanesi Sahibi Kirkor. Yurtbaşı, M. (2012). Sınıflandırılmış Atasözleri Sözlüğü. İstanbul: Ex-cel-ence yayınları. 23 23

etiket Küfürlü Atasözleri! Yerine Göre Söylendiğinde Cuk Oturan Bel Altı 31 Atasözü ve Deyim

Haberler

Goygoy

Küfürlü Atasözleri! Yerine Göre Söylendiğinde Cuk Oturan Bel Altı 31 Atasözü ve Deyim

Atasözü ve deyimler deyince aklınıza ne geliyor? Genelde öğüt verici veya her ortamda tereddüt etmeden kullanabileceğiniz sözler değil mi? Bu içerikte bulunan atasözleri ve deyimlerin çoğu sokak dilinde duyduğumuz ve öyle her ortamda zikredilmeyecek tarzdalar. Küfürlü atasözleri yani anlayacağınız. İşte o sözlerin en masumane olanlarını anlamları ile birlikte sizler için derledik.

DİKKAT: Yüksek seviyede argo ve küfür içerir.

#1

#1

#2

#2

#3

#3

#4

#4

#5

#5

#6

#6

#7

#7

#8

#8

#9

#9

#10

#10

#11

#11

#12

#12

#13

#13

#14

#14

#15

#15

#16

#16

#17

#17

#18

#18

#19

#19

#20

#20

#21

#21

#22

#22

#23

#23

#24

#24

#25

#25

#26

#26

#27

#27

#28

#28

#29

#29

#30

#30

#31

#31

Cümle Ni̇teli̇kleri̇ Yönüyle Türkçe Atasözleri̇ (ümit Hunutlu, Gazi Kitabevi, Ankara 2017, 208 S.)

2019

Dergi:  
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature

Özet:

Often, as well as the real meaning, the speeches that come to use in the meaning of the mosquito, from the verbal culture to the literary culture, and through their structures of measurement, are transmitted and publicly expensive, and are expressed in different terms, such as sav and matter, along with this term. Since the time they came into use, some phonetic and morphological changes have occurred, but depending on the frequency of use, the concept and structure have gained a certain pattern in terms of expression beauty and narrative power and have become frozen. In this regard, the words in their speeches and the structures of the speeches of these words can no longer be changed.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır