kafkanın sevgilisi / One moment, please...

Kafkanın Sevgilisi

kafkanın sevgilisi

Aşkta mükemmel başarısızlık: Kafka ve kadınları

Güncelleme Tarihi:

Gülüm DAĞLI

Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2015 01:06

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Bu devirde aşk meselelerinin içinden çıkılmaz bir hale geldiğini düşünüyorsanız, bir de Kafka'nın 1900'lü yıllarda yaşadıklarına bakın. 4 kez nişanlanıp mutlu sona erişemeyen Alman yazarın hayatı, bitip tükenmeyen aşk oyunlarıyla dolu.

Haberin Devamı

Bugüne kadar yazarların öyle tutkulu aşk hikayelerini okuduk ki, "Kafka'nın bunlardan ne farkı var?" diye düşünebilirsiniz. Ahmet Haşim'in hayali sevgililerinden, Balzac'ın Madam Hanska'sına... Peyami Safa'yı kendine bağlamak için felçli rolü yapan karısından, Çehov'un çaçeron kadınlarına... Türlü çeşit aşk masallarına bir yerinden kulak kabartmışsınızdır mutlaka. Kafka ise bu hikayelerden bir yönüyle ayrılıyor: Birincisi; yukarıdaki çekici erkeklerin tersine, Kafka kendini 'çirkin' ve 'sıradan' bulan bir adam. Upuzun boyuna 60 kilo ancak çeken bedeni, ölümüne yakın 40'lı kilolara kadar düşüyor. Kulakları kepçe, gözleri bir cehennem alevi gibi kapkara, cayır cayır yanıyor. Kadınlara sunabileceği tek çekiciliği, 'kalemi'. Ve bunu öyle profesyonelce kullanıyor ki, aşkın kıyısından köşesinden geçmese bile, karşısındaki kadına delicesine vurgun olduğunu inandırıyor. "Aşkından ölecek" diyorsunuz, "Vicdansız kadın, bir ses ver!" diye yutkunuyorsunuz... Ama bir yandan da biliyorsunuz: Bir sonraki mektubunda belki de Kafka kendine gelecek ve aslında o kadar da aşık olmadığını fark ederek evlenmekten vazgeçecek...

Haberin Devamı
Aşkta mükemmel başarısızlık: Kafka ve kadınları

'Edebi Nişanlı Kafka', bugüne kadar bildiğimiz 'karanlık Kafka'nın dışında, yazarın ayrıca 'duygusal bir kazanova' olduğunu gösteren bir çalışma. Hayatı boyunca birçok kadına yazdığı yüzlerce mektubun ipuçlarını takip eden yazar Jacqueline Raoul-Duval, günümüzün en etkili yazarının özel hayatı ve tutkularını ortaya koyuyor.

BİR İLİŞKİYİ SÜRDÜRME TAKTİĞİ OLARAK 'MEKTUPLAŞMA'

Aşkta mükemmel başarısızlık: Kafka ve kadınları

Kafka'nın radarına giren ilk kadın Felice Bauer... Yazar onu 'sade' ve 'hiçbir özelliği olmayan biri' olarak tanımlasa da, bu düşünceleri heyecanlı, hırslı, duygusal mektuplar yazmasına engel olamıyor. Sanki yazdıkça aşık oluyor, hatta belki de yazdığı cümlelere aşık oluyor... Her gün (evet, her gün), hatta bazen günde birkaç kez mektup yazıyor Felice'e. Ama bir tren mesafesinde olan sevgilisiyle çok nadir yüz yüze görüşüyor. Bazen buluşmaları erteliyor, bazen vazgeçiyor, bazen ise hiç yanaşmıyor. Bir ilişkiyi sürdürme taktiği olarak 'mektuplaşma', Kafka'nın favorisi.... Son derece dramatik, heyecan verici ve romantik cümleler, "Sen benim bir parçamsın"lar havada uçuşurken, Felice de Kafka'ya tutuluyor. İki kere nişanlanıyor, iki kere ayrılıyorlar. Bu tuhaf ilişki tam beş yıl sürüyor.

Haberin Devamı

İKİNCİ KURBAN: JULIE

Aşkta mükemmel başarısızlık: Kafka ve kadınları

İkinci nişandan sonra Felice ile ilişkisini tamamen bitiren Kafka, bir hastanede tanıştığı Julie ile sevgili oluyor. Julie'nin nişanlısı henüz ölmüş, Kafka da Felice'den yeni ayrılmış. İkisi de yeni bir ilişkiye başlayıp bir an önce başlarını bağlamak derdindeler. Ama elbette Kafka yine emin değildir. Yıllar içinde birçok kez evlilik konusunda fikrini değiştirir. O ve Julie evlenmeye o kadar yaklaşırlar ki, yaşayacakları bir ev bulup kontrat bile imzalarlar. Bu sırada Kafka fiziksel olarak güçsüz düşer ve evlenmekten yine vazgeçer. Nişanlarını ertelerler ama ilişkilerini yine de bir süre devam ettirirler.

Haberin Devamı

ÜÇÜNCÜ KURBAN: MILENA
(BU SEFER SERT KAYAYA ÇARPTIK)

Aşkta mükemmel başarısızlık: Kafka ve kadınları

Kafka hala Julie ile birlikteyken, bu kez çevirmen bir kadınla tanışır. Gazeteci Milena Jesenská: Entelektüel, güzel ve kendisini sürekli aldatan bir adamla evli olan genç bir kadın... 20'li yaşlarında olmasına rağmen 'olaylı geçmişi ve skandallarıyla' şehirde ün salmış. Uyuşturucu bağımlılığı, yaşadığı aşk maceraları herkesçe biliniyor. Birçok yabancı dil konuşabilen Milena, gazeteci kimliğinin yanında çevirmenlik de yapıyor. Franz Kafka'nın kitaplarını Çek diline tercüme etmek istiyor. Bu vesileyle kendisini kafede görünce gidip tanışıyor.

Haberin Devamı

Kafka ise artık 37 yaşında olgun bir genç adam. Eski çevikliğinden eser kalmamış. Bir sürü hastalık atlatmış, şimdiden saçlarına ak düşmüş, merdivenleri çıkarken soluğu kesilmeye başlamış, Julie ile ilişkisi de onu çok yormuş.

Kafedeki kısa sohbetlerinden sonra ikili mektuplaşmaya başlıyor. Mektupların hızı ve sayısı (bazen günde 5 mektup, birçok da telgraf) gittikçe artıyor. "Bu mektuplaşmalarımız çok saçma... Bana bunu açıklayın Profesör Milena" diyen Kafka'ya cevap çok net geliyor: "Gel, beni kollarına al. Seni seviyorum."

Milena ve Kafka ilk özel buluşmalarını Viyana'da gerçekleştiriyor ve harika bir dört gün geçiriyorlar. Ancak unutmayalım: Milena evli. Kafka ise hala Julie ile nişanlı... Yine de bu durum başlarda sorun yaratmıyor gibi görünüyor. Çok sonraları Kafka, Julie ile ilişkisini bitirip, Milena'ya "Sen benim tek sevdiğimsin" yazarak sevgilisine'boşanma meselesini' gündeme almasını ima ediyor. Bu sefer de işler beklediği gibi yürümüyor. Milena kocasından boşanmıyor. Kafka o güne kadar yazdığı defterler dolusu günlüğünü Milena'ya hediye ederek, bu umutsuz ilişkiyi bitiriyor. Buradaki en önemli nokta; Milena'nın, Kafka yaşarken günlüğünü okuyabilen tek kişi olması... Belki de hayatı boyunca sevdiği tek kadın olması... İlk kez reddedildiği için mi? Muhtemelen.

Haberin Devamı

ÖLÜM DÖŞEĞİNDE YENİ BİR KADIN: DORA

Aşkta mükemmel başarısızlık: Kafka ve kadınları

Aradan bir ay geçtikten sonra Kafka bu kez Dora Diamant isimli, Milena'dan daha genç bir kadınla tanışıyor. Dora cesur, tutkulu, zeki ve Yahudilik üzerine çalışmalar yapan genç bir kadın. Dora ve Kafka bir ev tutup, vahim bir yoksulluk içinde, beraber yaşamaya başlıyorlar. Bu kez evlilik gündemde değil çünkü daha ciddi sorunları var! Yahudilik, II. Dünya Savaşı ve yoksulluk... Kimseye görünmeden, sessiz sedasız, kaçak göçek sürüp giden bu hayatın içinde, bir türlü ısınamayan buz gibi bir evde Kafka son günlerini geçiriyor. Zaten ara ara nüfuz eden hastalığı artık doruk noktasına çıkıyor. Yaklaşık bir sene sonra da hayatını kaybediyor.

EDEBİ BİR KAZANOVA

Aşkta mükemmel başarısızlık: Kafka ve kadınları
'Ebedi Nişanlı Kafka', yazarın 'bir aşık olarak' yeni bir portresini koyuyor ortaya. Gerçekleri umursamayan, en tutkulu paragraflarını ilişkisi bittiğinde yazabilen bir Kafka var karşımızda. Bu mektuplardan tarihi bir gerçeklik yaratan Raoul-Duval, titiz bir çalışma çıkarmış ortaya. Okurları Kafka'nın mektuplarında söyledikleriyle yaptıkları arasındaki ikileme şaşıracak, kendilerine yeni bir çıkış yolu bulmaya çalışacaklar. Ancak Felice, Milena ve Dora'nın yazdığı mektupların günümüze kalmadığını unutmayın. Onların ne düşündüğünü, ne yazdığını asla bilemeyeceğiz...

'Ebedi Nişanlı Kafka'
Jacqueline Raoul-Duval
Can Yayınları
208 sayfa
17 TL.

Franz Kafka'nın tüm basılı eserleri sevgilisi Milena'ya yazdığı bir kaç mektup haricinde hangi dilde yazılmıştır

Franz Kafka'nın tüm basılı eserleri sevgilisi Milena'ya yazdığı bir kaç mektup haricinde hangi dilde yazılmıştır

Franz Kafka'nın tüm basılı eserleri sevgilisi Milena'ya yazdığı bir kaç mektup haricinde hangi dilde yazılmıştır sorusunun cevabını vereceğiz.



Soru : Franz Kafka'nın tüm basılı eserleri sevgilisi Milena'ya yazdığı bir kaç mektup haricinde hangi dilde yazılmıştır

A- Almanca

B- Çekçe

C- Fransızca

D- Rusça

Doğru Cevap: Almanca

Kafka'nın Milena Jesenská'ya Çekçe yazdığı bazı mektupları hariç yayımlanan tüm eserleri Almanca yazılmıştır.
Franz Kafka[a] (3 Temmuz 1883 - 3 Haziran 1924), Almanca konuşan Bohemyalı roman ve hikâye yazarı. 20. yüzyıl edebiyatının en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Gerçekçilik unsurlarını ve fantastik unsurları birleştiren eserleri tipik olarak tuhaf veya sürrealist ön yargılarla ve anlaşılmaz sosyal-bürokratik güçlerle karşı karşıya kalan izole kahramanlara sahiptir ve yabancılaşma, varoluşsal kaygı, suçluluk ve saçmalık temalarını keşfetme olarak yorumlanmıştır. "Dönüşüm" ("Die Verwandlung"), Dava (Der Process) ve Şato (Der Schloss) en bilinen eserleridir. "Kafkaesk" terimi, Kafka'nın yazdıklarındaki gibi durumları tanımlamak için üretilmiştir.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!

👏

👎

😍

😥

😱

😂

😡

◁ GÜNÜN HABERLERİ İÇİN TIKLAYINIZ ▷ Önemli not: Habere dosya, resim ve video ekleme özelliği geçici olarak devre dışı bırakılmıştır. Yorum ve düşüncelerinizin bizim için çok değerli olduğunu biliyor musunuz? Yorumlarınızla soru cevaplarımıza katkıda bulunabilirsiniz.
Sitemizde yer alan tüm hizmet ve içerikler eğitim ve öğretim amaçlı olarak öğrencilerin kullanımına sunulmaktadır.

▼ SIRADAKİ HABER ▼

Bizim kitaplarına aşık olduğumuz Kafka‘nın kısa yaşamına sığdırdığı, çoğunlukla yarım yamalak yaşamak zorunda kaldığı ama günümüz aşklarına ilham olacak aşk yaşamının bir parçasından, Milena’ya olan derin ve anlamlı aşkından bahsedeceğiz bugün size.

Kafka aynı kızla iki kez nişanlanmak üzere tam üç kez nişanlandı ama hiç evlenmedi. Kafka nişanlı olduğu dönemde onun eserlerini Çekçe’ye çeviren güzel ve o sıralar evli olan Milena ile umutsuz ve uzak bir aşk yaşadı. Birbirlerini görmeden karşılıklı mektuplaşmalarla tutku dolu bir aşka sürüklenen çift 5 yıl süren mektuplaşmaları boyunca sadece 3 kez yüz yüze görüşebildi. Hiç kavuşamadılar ama hani kavuşamayınca aşk olur denir ya öyle bir ilişkiydi Kafka ile Milena arasındaki.

Aşıklar ilham alsın diye Kafka’nın kavuşamadığı sevgilisine yazdığı mektupların derlendiği “Milena’ya Mektuplar” kitabından en güzel satırları seçtik. Herkes böyle saf ve derin sevse keşke dedirten aşktan duygulandıran satır başlarına buyurunuz.

Sevgili Bayan Milena’ya,
Size önce Prag’dan, ardından da Meran’dan yazdığım kısacık mektuplarıma kesinlikle cevap beklemiyordum

milena

Umduğum gibi karşılık yazmadınız da sevinmem gerek. Sessiz kaldığımız her gün iyi olduğumuzun işaretidir. bu yüzden sevinmem gerek ki, iyi olduğunuzu bildiğim için…

Dipnot: Kafka da Milena da hayatları boyunca verem hastalığıyla mücadele ettiler.

Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden geçip gidiyorsunuz. Masalar, sandalyeler, geçtiğimiz yer, hatta elbiseniz bile gözümün önünde

kafka-milena

Yüzünüzün, ayrıntılarını çıkaramıyorum. Kötü bir yarım düş olsa gerek bu. Çok ilginç, hem de çok..

Gönül ilişkilerimde edindiğim tecrübe erkeklerin daha çok acı çektiği. Aslında bu acı karşılıklıdır. Kadının çektiği acı gerçektir ama erkeğin acısı fazladır

kafka-gif

Anlaşılmaz bir insansınız Milena. Derdiniz bin parça başkalarını, beni düşünüyorsunuz. Uykusuzluk çektiğim için üzülüyorsunuz

kafka-milena1

Sıkılıyorum size böyle hitap etmekten. Bayan Milena yavan geliyor bu hitap bana. Yeni memuriyete atanmış bir katibin konuşması gibi…

franz-kafka

…dergilere gönderdiğiniz yazıları niçin bana göndermiyorsunuz? Bu bana güvensizlik mi yoksa? Hayalimde canlandırdığım kadına ters düşeceğimi o imajı bozacağımı mı sandınız? Bu üzdü beni. Size küstüm birazcık iyi de oldu. Kalbimdeki küslük size karşı hislerimi belki dengeler.

Burada olmadığınızı söylersem aslında kendime deli demeliyim. O kadar kuvvetli bir şekilde hissediyorum ki burada olduğunu…

kafka1

…Hayır hayali değil, istediğim anda size dokunabileceğim şekilde buradasınız, yanımdasınız..

Bekliyorum. İçim içime sığmadan. Pazar gününe kadar mektup yazar mısınız bana? Delilik gibi geliyor bu istekler? Tek mektup yetersiz mi?

kafka

…Herhalde yeter. Ama yine de okumak istiyorum bunları durmadan, nefes almadan. Nedir bunun mantığı, ah Milena! Sevgili öğretmenim!.

Mektuplarınızın benim üstümdeki etkisini hiç küçümsemeyin Milena!. Bu mektupta da küçük tedirginlikler çok değil aslında. Ama mutluluk veren bir acının gerçeği gibi bir şey…

kafka-mektup

…Zaten senden gelip de dayanamayacağım ne olabilir? Her zaman olmasa da arada sırada ‘sen’ de bana olmaz mı?

Bir odadayız Milena. Birbirine bakan iki kapının ardındayız ama ayrı ayrı. Biri açacak olsa diğeri hemen ürküp kapıyor kapıyı…

kafka7

…Halbuki bu iki kişi ürkeklik olarak bu kadar benzemeseler, biri diğerine hiç aldırış etmese açsa kapıyı çıksa dışarı odayı düzenlese. Ama hayır o da en az diğeri kadar ürküyor ve saklanıyor kapısının ardına ve o güzelim oda bomboş kalıyor ortada.

Yeryüzündeki 38 yıllık yolculuğumdan sonra bir dönemeçte sana rastlıyorum ve bu geç gelen hiç beklemediğim karşılaşma sonrasında ne yapacağımı bilmez şaşırıp kalıyorum…

kafka6

…İçimde fırtınalar kopamıyor, bağıramıyorum, çılgınlıklar yapamıyorum bu yüzden. Sadece diz çökmüş oturuyorum ve karşımda duran ayaklarınızı okşuyorum.

Geç geldi mektupların. Sana ‘yavrucuğum’ dediğim için kızıyorsun yine bana, haklısın. Şakayı severim ama hepsinin altında birşeyler ararım…

kafka-milena3

…Dünkü mektubunda ne kadar çok kullanmışsın ‘ve’ kelimesini. Belki de bir aşağılama vardır bunda kimbilir?

Milena sen şimdi yüreğime aklıma bütün varlığımı büyüleyen o sesinle çağırıyorsun beni yanına…

kafka-milena5

…Ama aslında beni tanımıyorsun bile. Birkaç mektup başkalarının birkaç güzel sözü aldatıyor olabilir hala seni. Belki de bütün bu söylenenlere aldanmayıp foyamı ortaya çıkarmak için çağırıyorsun beni. Başını döndüren şeyler beni görünce kaybolacak biliyorum. Bundan korkuyorum.

Sen benim için saf, el değmemiş bir genç kızsın Milena. Senin gibi tertemiz, el değmemiş bir beyazlığı olan biriyle hiç karşılaşmadım ben…

milena-jesenska

…Böyle birine dokunabilmek büyük bir cesaret işi. Bu kirli, korkak, kararsız, soğuk eli nasıl uzatırım sana..

Çılgınca bir korkunun tutsağıyım Milena. Anlıyor musun korkuyorum? Bu koca satranç oyununda yerim yok benim zaten. İlgimi çekmiyor, ben bütün dikkatimi kraliçeye vermişim…

kafka4

…Gözlerim yalnız onu görüyor. Şahın yerinde olmak için bütün uğraşmalarım. Bunların gerçekten olmasını istiyorsam artık başka türlü davranmam gerektiğini de biliyorum. Bu yüzden Viyana’da kalma artık demem senden daha çok benimle ilgili hele şu an söylediklerim isteklerin en masumu en arınmışı belki de. Mutluluğun ta kendisi o..

Her tarafa ‘Milena’ yazdım, yazmayı bildiğim tek kelime bu ve ben büyük bir coşku ile bunu herkese göstermek istiyorum…

kafka-milena4

…Hasta olduğum için “6 ay boyunca dinlen, günlerini boş geçirmeye bak” diyorlar. Oysa bu altı ayın sadece 4 günü izin veriyorlar mutluluğa. Hala hastaysam suç bende mi peki?

Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti…

Franz-kafka-milena

…Ama ben aksine mutluluk sayesinde tekrar hayata döndüm.

Bu gece de sana mutlu uykular dilerken her şeyimi sana veriyorum bir solukta! Benim mutluluğum sende erimektir

franz-kafka-milena-jesenska

Seninle buluştuğumuz günler geldi aklıma. Bak nasıl adlar taktım onlara, ilk gün en güvensiz geçendi. İkinci gün, fazlası ile güvenliydi. Üçüncü gün, pişmanlık hakimdi; en güzel gün ise dördüncü gündü

kafka3

Yanımda yürüyordun Milena. Düşünsene, yanımda yürümüştün…

kafka-milena2

Aşık biri için ne büyük nimet değil mi? Aşık olduğu kadınla yan yana yürümek, yürüyebilmek. Ne büyük saadet, ne büyük nimet. Gözlerine bakmaya cesaret edemese de onun tüm gerçekliği ile yanında olması bir aşığı mutlu etmek için yeterli sebep.

Biliyorum fazla güçlü ve cesur biri değilim, yazmayı da beceremiyorum üstelik. Biliyorsun ki kalbi olan insan yazı yazamaz. Benden uzaklaşırsan Milena benim de kalbim duruverir

kafka2

Ah Milena sanki denize düşmüş oradan oraya sürüklenip duruyoruz. Ne olursun yanlış anlama beni. Ama senden uzaktayım…

milena1

…Durumum fena sayılmaz, içime kapanık biriyim, çevremde konuşacak biri yok bu yüzden sana içimi döküyorum. Yaptığım doğru değil belki ama kendimi tutamıyorum bir türlü. Sonra yazdıklarıma bakıyorum şaşırıyorum aklım başıma geliyor.

“Ya hep ya hiç” sözü ne kadar büyük bir söz. Sen de ya benimsin ya değilsin. Benimsen eğer hiç mesele yok her şey yolunda demektir.  Ama benim değilsen hiçbir şey yok demektir

kafka5

Ateşten örülmüş uzun alevlerdir sevgilim, dolaşır yeryüzünü sarar beni.Ama sandıklarını değil,görmesini bilenleri sürükler ardından

mektup

Mavimtrak kımıldayan bir nesnesin, hortlak gibi bir şey! Sen de kollarını açıyorsun, ama gerinmek için değil bu, bir çeşit kutsallık var bu kolların açılışında. Birden akşam olmuş ve sen yanımdasın…

kafka-yazi

…Sokakta, kaldırımın üstündesin. Benim bir ayağım kaldırımda, bir ayağım yerde, elini tutuyorum. Hızlı hızlı, kısa kısa cümlelerle bir konuşmadır başlıyor aramızda. Bu konuşma hiç kesilmiyor, uyanıncaya kadar.

Günümüz aşıklarına ders olsun bonusu: Kafka Milena’ya hiç SMS göndermedi

kafka-milena-sms

Aynen.

Yakılmayan el yazmaları üzerine.

Benden geriye kalan her şey... defterler, el yazıları, mektuplar, bana ait olanlar ve başkalarından gelenler, taslaklarım olduğu kadar –sende veya başkalarında kalan ve senin benim için onlardan geri alacağın– yazı ve notlarım da okunmaksızın son sayfasına kadar yakılmalı.

Hasta yatağında, bir deri bir kemik kalmış ve güçten düşmüş, neredeyse konuşamaz ve yutamaz halde, soluğu, yaşamını uzağa öksürecekmiş gibi kısa ve hırıltılı. Kafka, Dora Diamant ve doktorlarıyla fişler üzerine yazdığı kargacık burgacık notlar vasıtasıyla iletişim kurdu. Max Brod, Bu notlar çoğunlukla salt işaretti, diyor, kalanını arkadaşları tahmin etti.

Kafka, yazdığı son karamsar ve kısa öykü derlemesi olan “Açlık Sanatçısı”nın metinlerini gözden geçirdiğinde yaşam enerjisi neredeyse çekilmişti ve bundan ötürü Brod, Kafka’nın yayımcısını derlemeyi yayınlaması için acele etmeye zorladı. Kitaba ismini veren öyküde Kafka’nın bir deri bir kemik kahramanı kendini sirk kafesinde ölüm perhizine sokar. Fark edilmemiştir ve takdir edilmemiş.

"Lütfen her şey için beni bağışlayın,” diye mırıldandı açlık sanatçısı. Onun söylediklerini sadece kulağını kafesin parmaklıklarına dayamış olan yetkili anladı. Ve açlık sanatçısının içinde bulduğu durumu orada çalışanlara göstermek istercesine parmağıyla hafifçe alnına vurdu. "Elbette,” diye cevap verdi yetkili, "elbette seni bağışlarız.” "Hep aç kalışımı takdir etmenizi istedim,” dedi açlık sanatçısı. "Fakat bunu takdir ediyoruz,” dedi yetkili, lütufkârca. "Ama takdir etmemeniz gerekiyor,” dedi açlık sanatçısı. "Peki âlâ öyleyse takdir etmiyoruz,” dedi yetkili, “ancak niçin takdir etmeyelim?” "Çünkü aç kalmak zorundayım, başka türlü yaşayamam,” dedi açlık sanatçısı.

franz kafkaAndy Warhol

Kafka’nın sevgilisi ve Çek çevirmen Milena Jesenská bir keresinde Brod’a şöyle yazar: “Kafka’nın sofuluğu bütünüyle korkakça – ne var ki bu hakikatle daha büyük daha yüce.”

Kafka hastalığı ağırlaşmadan yıllar önce Brod’a sırrını açmış ve ciğerindeki kanamaları hem bir ceza hem de özgürleşme olarak gördüğünü söylemiştir. “Bugün tüberküloza olan tavrım,” diye yazar 1917 yılında Brod’a, “annesinin eteklerine yapışan bir çocuk gibi.” Brod, Kafka’nın hastalığını tasvir ederken günlüğüne not eder: “Kafka hastalığının kökenlerinin ruhsal olduğunu düşünüyor. Hastalığı onun için evlilikten kurtuluş demek.” Kafka teşhisi açıkladığında, Brod, “Mutsuzluğunun içinde mutlusun,” der. Kafka’nın haberi olmadan doktorlara danışan, boğaz hastalıkları uzmanına görünmesi konusunda ısrar eden ve bekleme salonlarına ona eşlik eden Brod’dur. Kendisinden üçüncü kişiymişçesine bahseden Kafka, Max Brod’a ölümden korktuğunu itiraf eder: “Ölmekten müthiş korkuyordu çünkü şimdiye kadar yaşamamıştı.”

Kafka, olması gereken her şeye kendi içinde sahip olduğunun söylenmesine yetecek kadar zaman kendisine bağışlanmadan, kendi yazınının yetersizliğine ikna oldu ve 41. yaş gününe kısa bir süre kala Viyana’nın dışındaki sanatoryumun 12 numaralı özel odasında öldü. Cenazesi bir hafta sonra, 11 Haziran 1924 Çarşamba öğleden sonra saat dörtte, Prag Yeni Yahudi Mezarlığı’nda geleneksel bir törenle defnedildi.

Kafka hayattayken bile onunla ilgili ölümünden sonra ortaya çıkmışa benzer bir şeyler vardır. Kendisi, günlüklerinde sıklıkla ölümden ve benliğiyle ilişkiyi kesmekten bahsededursun Prag doğumlu yazar Franz Werfel Kasım 1915 tarihli mektubunda şöyle yazar: “Sevgili Kafka, öylesine saf, yeni, bağımsız ve mükemmelsin ki, sana sanki çoktan ölmüş ve ölümsüz olmuşsun gibi davranılmalı.” Ve Kafka’nın ölüm haberini alan Milena Jesenská, “Dünyayı öylesine müthiş bir açıklıkla gözlemlerdi ki, buna daha fazla dayanamadı,” der.

Kafka’nın edebiyatı ona şöhret sağlamamış veya edebiyat ödülleri kazandırmamıştır. Toplumsal tanınırlık onu es geçtiği gibi edebiyat çevrelerinde Kafka’ya dair, –gelecek nesillerin çağdaşlarından çok daha kıymet bilir olacakları konusunda– bir beklenti yoktur. Yayımlanan ufak parçalar ses getirmeden geçip gitmiş, örneğin ikinci öykü derlemesi Kasaba Doktoru (Kurt Wolff tarafından 1920 yılında yayımlandı) sadece tek bir incelemeye konu olmuştur. Yayıncılarının ve menajeri Brod’un uğradığı hüsran karşısında Kafka’nın tutumuysa gidişatı değiştirmek adına herhangi bir şey yapmamaktır. Kurt Wolff, 1921 yılının Kasım ayında Kafka’ya yazar:

“Bağlantıda olduğumuz yazarlardan hiçbiri sizin kadar az taleple veya soruyla bize gelmiyor ve hiçbirinde, yayımlanmış kitaplarının kaderinin aynen sizinkinde olduğu gibi bir alakasızlık meselesi olduğu hissine kapılmıyoruz. Eğer zaman içinde edebi öykü derlemelerinize ek olarak, daha uzun, kapsamlı bir öykü veya romanı bize verebilirseniz – çünkü bu tip neredeyse bitmiş hatta tamamlanmış taslaklarınız olduğunu sizden ve Max Brod’dan biliyoruz – müteşekkir oluruz.”

Kafka mektuba asla cevap vermedi.

franz kafkaKate Boxer

Brod Kafka’nın zamansız ölümünü bir “katastrof” olarak tanımlar ve “Diesseitswunder” –dünyevi bir mucize– olarak nitelediği yirmi iki yıllık arkadaşlıkları için “varlığımın dayanağı olmuştu,” der. Cenazesinde mezarının başına gelir ve Kafka’yı içinde “Shekhina’nın (ilahi tecelli) görkeminin parladığı” bir peygamber olarak metheder. Ve kasabaya döndüğünde, eski belediye sarayının güney duvarında asılı, etrafı Kibir, Açgözlülük, Şehvet ve Ölüm figürleriyle kuşatılmış orta çağ saatinin dörtte durduğunu belirtir: “Kafka’nın elleri hala bu saati gösteriyordu”

Kafka’nın ailesi, Hermann ve Julie, Brod’dan Oppelt House’ın üst katında bulunan dairelerine gelmesini isterler. Biyografi yazarı Reiner Stach’a göre Hermann Kafka, “Franz’ın çalışmalarının ölümden sonraki yayım haklarını Brod’a veren bir sözleşme” imzalamıştır. Brod, Kafka’nın çalışma masasına geçer ve uçları kırılmış kalemler, yaka düğmeleri ve Karlsbad’dan gelen bir kâğıt ağırlığının da bulunduğu karmaşanın altında yayımlanmamış defterlerini bulur. Bitirilmemiş taslaklar ve günlüklerden oluşan hacimli bir arşiv çekmecelerde saklıdır.

Brod bu kâğıtları çekmecelerden çıkarırken biri dolma kalemle öteki kurşun kalemle yazılmış iki de not bulur.

Sevgili Max

Son arzum: Benden geriye kalan her şey... defterler, el yazıları, mektuplar, bana ait olanlar ve başkalarından gelenler, taslaklarım olduğu kadar –sende veya başkalarında kalan ve senin benim için onlardan geri alacağın– yazı ve notlarım da okunmaksızın son sayfasına kadar yakılmalı. Sana teslim edilmeyen mektuplarsa en azından onlara sahip olanlar tarafından dürüstçe yakılmalı.

Sevgilerimle, Franz Kafka.

Ve ikinci not, kurşun kalemle yazılmıştır, Brod bu notun ilkinden önce yazıldığını düşünür.

Sevgili Max,

Bir ay kadar süren, zatürre olması muhtemel akciğer ateşinden sonra muhtemelen bu sefer iyileşemeyeceğim. Ve iyileşemeyeceğimiz yazmak bile –yazmakta net bir güç olmasına rağmen– onu engelleyemez. Dolayısıyla bahsettiğim olasılığa göre yazdığım her şeyle ilgili son arzum: Bütün yazılarım içerisinde kalabilecek olanlar Yargı, The Stoker, Dönüşüm, Ceza Kolonisi, Köy Hekimi ve kısa öykülerden oluşan Açlık Sanatçısı... Ancak bunların haricinde bana ait olan her şey... bütün bu şeyler istisnasız yakılmalı, ve sana yalvarırım mümkün olan en kısa sürede yap bunu.

Franz.

Brod bu talimat karşısında pek şaşkına dönmez çünkü Kafka’nın karalama olarak nitelediği yazılarının öyle olmadıklarının farkındadır. Nitekim Kafka’nın günlükleri, onun Schriftstellersein olarak adlandırdığı “yazar-olmak” konusuyla ve kendini karalamaya yönelik, kendi tabiriyle “dermandan yoksun edebi çalışmalarla” ve nasıl ölü, nasıl atıl olduğunu anlatan ağıtlarla doludur.

Günlüklerinden, 13 Mart 1915

İştahsızlık, gece geç vakit eve dönmekten korkmam, ama hepsinden çok dün hiçbir şey yazmadığımı, giderek yazmaktan uzaklaştığımı ve son altı ayda bin bir zahmetle ele geçirdiklerimi yine elden çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğumu düşünüşüm. Daha şimdiden kesinlikle yüz çevirdiğim yeni bir öykünün yazılmış bir buçuk sayfasıyla kanıtladım bunu...

Bir başka örnek, Kafka “Dönüşüm”ün sonunu kast ederek, “neredeyse ilk hali kadar kusurlu,” yorumunu yapmıştır. Öte yandan Kafka, “kafasının içindeki muazzam dünyanın” farkında olduğu gibi “iç dünyanın yaşanabilir ancak tarif edilemez,” olduğunun da farkındadır ve aktarılamaz bir şeyle sürekli bağlantı kurmaya çalışıyorum, diye yazmıştır. 1910 yılında aldığı notların arasında şöyle ifadeler bulunur, “Nerdeyse yazdığım her kelime bir sonrakine tosluyor. Şüphelerim, kelimelerin etrafını çevrelemiş dönüp duruyor.”

Brod 1917’de Frankfurt’ta okuması için bir şeyler vermesini istediğinde Kafka şunları söylemiştir: “Gönderebileceğim parçalar gerçekten benim için bir şey ifade etmiyor; sadece onları yazdığım anlara saygı duyuyorum.” Daha sonra Max’ın karısı Elsa, Kafka’dan topluluk karşısında okumak için bir şeyler ister. “Eski sancıları ne demeye tekrar dirilteyim,” diye yanıtlar Elsa’yı, “sırf onları daha önce yakmadığım için mi?... düşük sanatsal olsa bile bunca başarısız işi (düşüğü) korumanın amacı nedir?”

franz kafkaRosemay

Yaşamının son günlerinde karısı Dora Diamant, “Ruhunu bu hayaletlerden kurtarmak için önceden yazdığı her şeyi yakmak istedi,” der, “arzusuna saygı gösterdim ve hasta düştüğünde ona ait bir şeyleri gözlerinin önünde yaktım.”

Ne var ki Kafka bu noktada bizi bizi spekülasyona sevk eder: Brod’a verdiği son talimat, bütün yaşamını kendini yargılamakla ve suçlamakla geçirmiş edebi bir sanatçının karakteristik davranışı olarak anlaşılabilir mi?

Dava’nın son sahnesinde Joseph K. “bıçağı almak ve kendine saplamak” için teşvik edilir. Sonunda kendi kendini idam edemez. “Kendini bütünüyle kanıtlayamazdı, resmi makamların işini üstlenemezdi, bu son yanlışlığın sorumluluğu, gerekli olan gücün kalanını ondan esirgemiş olana aitti.” Aynen Joseph K. gibi Kafka da son cümlelerinin gereğini yerine getirme gücünden yoksundur: mektup veya günlük gibi kişisel, veya bitirilmemiş öyküler gibi edebi çalışmalarını kendi elleriyle imha etmek. Kendinden feragat etmek konusunda bile kararsız kalan Kafka, infazı arkadaşına, –Kafka’nın kendi kendini kınamasını arkadaşlıklarının başlangıcından beri aşırı bir davranış olarak gören– Brod’a bırakır.

***

Kafka’nın ölümünden hemen sonra Brod, “yaşayan sanat” olarak adlandırdığı arkadaşını yeniden diriltmek için yazmaya koyulur. Bir sonraki romanında, “Her şeyin ötesinde,” diye belirtir, “başka bir yolla da olsa onu, kendim için yaşama döndürmek istedim. Bu kitapta yaşadığım, bu kitapla ilgili çalışma yaptığım sürece o ölmedi, içimde, benimle birlikte yaşadı.”

Max Brod’un yazdığı, The Kingdom of Love (Zauberreich der Liebe, 1928, İngilizce basımı 1930) isimli roman à clef türündeki romanda Kafka, noksansız kanaatkârlık içinde yaşamayı arzulayan, uzun, ince ve zarif Richard Garta kılığında görünür. Garta hem “zarif hüznü” hem de “kudretli, belli belirsiz ancak karşı konulmaz bir gücü” yansıtıyordu, diye yazar Brod. “Buda, İsa veya Musa gibi müritlerine, halka konuşmazdı. Kendi içinde kapalı kaldı. Fakat bu belki de onların gördüğünden çok daha büyük bir sırrı gördüğündendi.”

Garta, bu “günümüz azizi” daha sahne açılmadan verem yüzünden ölür. Ancak arkadaşının, 34 yaşındaki anlatıcı Christof Nowy’nin anılarında canlıdır. Garta ve Nowy öğrencilikleri sırasında “gösteriş ve rollerin en ufak dokunuşuyla bozulmamış büyüleyici bir arkadaşlık” geliştirirler. “Birbirlerinden sakladıkları hiçbir sır yoktur.” Arkadaş çevrelerinde dolanan mırıltılara göre Garta bir dahidir, Nowy ise sıradan biri. “Mırıldananlar Christof’un kalben katıldığı bir hükümdü fakat anlamıyordu, böylesine sevdiği ve takdir ettiği arkadaşıyla niçin karşılaştırılmalı ve kıyaslanmalıydı?” Garta, Nowy için bir istikrar ve teselli kaynağıydı. Garta ona “sakince dünyanın tüm karmaşasına bakabildiğini” hissettiriyordu. “Tüm davranışları,” der Nowy Garta için, “en ufak detayına kadar, -saçını nasıl taradığını izleseniz bile görürsünüz- doğru, titiz, temiz ve sarsılmaz bir biçimde doğal bir yaşam tarzına olan inanca dayanır.”

Nowy, Garta’nın ölümüne alışamaz. “Onun katıksız bütünlüğü,” der Nowy, “kendiliğinden olduğu gibi muhteşemdi ve hiçbir şeye yol açmadı. Onu uyardım, onu kurtarmaya çalıştım. Şüphem yok – mükemmelliğe olan adanmışlığından dolayı öldü.” Nowy, “Garta’nın edebi arta kalanlarının sorumluluğunu üstlenmişti, aslında, Garta ondan bunu yapmasını talep etmişti – tamamı yok edilmek şartıyla.”

kafkaFranz Kafka Müzesi, Prag

Nowy, aynen yazarı gibi bu talebe karşı koyar, “Paha biçilmez değerleri karşısında Garta’nın yazdıklarına sevgiyle bağlıydı.” Nowy, Garta için “kendisi için nihai talepleri vardı; başarısız olduğu vakitler, aslında engin yüksekliklere adım atmış yazılarının onun için hiçbir değeri yoktu. O, aslında, ancak tek başına, yazdıklarını bu yolla hakir görme hakkına sahipti.” Nowy, Garta’nın çalışmalarını güvende tutmaya karar verir. Sonuç olarak, “Aziz, bizim zamanımızda kendini ancak yarım yamalak gösterebildi.”

Yaşarken kurtaramadığı arkadaşını, ölümünde kurtarmaya gayret eden Nowy, “Ölü arkadaşının ruhani mirası için verdiği savaşı,” düzenlemek uğruna buharlı bir gemiye biner ve Filistin’e gider. Garta’nın kardeşi oradadır, Gilboa Dağı eteklerindeki Jezreel Vadisi’nde konuşlanmış, “Garta’nın tapındığı bütünleşmenin asil bir örneği” olan komünist yerleşimlerden birinin önderidir. (“Kafka’nın asli eğilimi,” der Brod, “bir halutz, bir öncü olmaktı.” 1918 yılında, “Workers without Possessions,” isimli sosyalist bir kibutzda geçirilecek basit bir yaşam hayalini kısaca tarif ederken zihninde canlandırdığı, ekmek, su ve hurmalardan oluşan basit öğünlerdi. “Her tür mülkiyet hastane ve evlerin inşası için devlete verilmeli,” diye yazmıştı.)

Romanın kapanış sahnesinde Garta’nın erkek kardeşi onun arzularından birini açığa çıkarır; Garta, Filistin’de yaşamak istediğini itiraf etmekle kalmamış ardında “Almanca olduğu kadar,” İbranice dilinde de yazılmış hacimli bir arşiv bırakmıştır. Bunları işiten Nowy, arkadaşından kalan çalışmaları düzenlemek için Avrupa’ya döner.

Nihayetinde suçlu vicdanının köşeye sıkıştırdığı Brod, yarattığı kurmacayla mezarın ötesine geçmek ve Kafka’nın lütfunu almak istemiştir.

Çeviren: Fulya Kılınçarslan

(Lithub)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır