kalem suresinin ilk beş ayeti / Kalem Suresi 5. Ayet Meali, Kalem 5, 68:5

Kalem Suresinin Ilk Beş Ayeti

kalem suresinin ilk beş ayeti

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Kalem Suresi - 1-7 . Ayet Tefsiri

Ayet


  • نٓ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَۙ

    ﴿١﴾

  • مَٓا اَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍۚ

    ﴿٢﴾

  • وَاِنَّ لَكَ لَاَجْراً غَيْرَ مَمْنُونٍۚ

    ﴿٣﴾

  • وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظٖيمٍ

    ﴿٤﴾

  • فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَۙ

    ﴿٥﴾

  • بِاَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ

    ﴿٦﴾

  • اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبٖيلِهٖࣕ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ

    ﴿٧﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾1-2﴿

Nûn. Kaleme ve (yazanların) onunla yazdıklarına andolsun ki sen -rabbinin lutfu sayesinde- asla deli değilsin.

﴾3﴿

Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir ödül vardır.

﴾4﴿

Sen elbette üstün bir ahlâka sahipsin.

﴾5-6﴿

Aranızdan hanginizin aklı bozuk olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.

﴾7﴿

Doğrusu, yolundan sapan kimseyi en iyi bilen rabbindir; hidayete erenleri de en iyi bilen O’dur.

Tefsir (Kur'an Yolu)


Sûrenin başında bulunan “nûn” harfi, “hurûf-ı mukattaa”dan olup bu tür harflerin ilk inenidir. Bakara sûresinin ilk âyetinde bunlar hakkında geniş bilgi verilmiştir.

Mekke müşrikleri şair, kâhin ve sihirbazların cinlerden bilgi ve ilham aldıklarına inanırlardı. Hz. Peygamber’in de onlar gibi cinlerin etkisi altına girdiğine ve söylediklerinin ona cinler tarafından telkin edildiğine inandıkları için ona şair, kâhin, sihirbaz ve mecnun diyorlardı (krş. Hicr 15/6; Tûr 52/29-30; Müddessir 74/24 ve bu sûrenin 51. âyeti). Bu sebeple Allah Teâlâ kaleme ve kalem ehlinin yazdığı satırlara yemin ederek onun, iddia edildiği gibi mecnun olmadığını, aksine Allah’ın lutfuna yani peygamberlik gibi bir şerefe erdiğini ifade buyurdu (Şevkânî, V, 308).

Elmalılı buradaki bir anlam inceliğine dikkat çekerken özetle şunları söyler: “(Yazanların) yazdıklarına” diye çevrilen cümledeki fiilin kalıbı, yazanların, gerçekte kalemler değil, akıl ve idrak sahibi varlıklar olduğunu gösterir. İfadenin akışı dikkate alındığında burada kalemden maksadın da bu nesnenin kendisi değil onun yazdıkları olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde kalem ve yazılardan, akıl ve anlamlar âlemini, bunlardan da onları beşer aklına yazan ilk kalemi, bundan da onun sahibi olan rabbü’l-âlemîni anlamak gerekir. Öte yandan bu fiilin, “yazmakta oldukları ve yazacakları” anlamlarını birlikte anlattığı da gözden kaçırılmamalıdır (VIII, 5266-5267). “Kalemden maksat vahyi yazan kalem, yazdıklarından maksat Kur’an’dır” diyenler de olmuştur; ancak âyeti genel anlamda değerlendirmek daha doğru olur. Burada kalem ile simgelenen yazının, insanın düşünce, tecrübe ve kavrayışlarının kayıtlar aracılığıyla bireyden bireye, kuşaktan kuşağa ve bir kültür çevresinden diğerine aktarılmasında önemli bir etken; bilginin yazılıp korunmasında, ilim ve irfanın gelişmesinde, dolayısıyla toplumların aydınlanmasında vazgeçilmez bir araç olduğuna işaret vardır. Kur’an-ı Kerîm’in ilk inen sûresine (Alak) “oku!” buyruğuyla başlandığı gibi ikinci inen bu sûrenin ilk âyetinde de Allah Teâlâ tarafından yazı aracı olan kaleme ve kalem ehlinin onunla yazdıkları üzerine yemin edilmiş olup bu durum, İslâm’ın okuma yazmaya, bilime ve yazılı kültüre verdiği önemi göstermesi açısından oldukça anlamlıdır. Özellikle Hicaz Bölgesi Araplarının ilk defa Kur’an ile birlikte yazılı kültüre geçmelerinde –başka âmiller yanında– bu gibi âyetlerin teşvik edici bir role sahip olduğu söylenebilir.

Hz. Peygamber’e verilen “bitip tükenmeyen ödül”, dünyada peygamberlik görevini yerine getirirken her türlü engellere karşı yanında bulduğu Allah’ın yardımı, âhirette ise Allah’ın ona lutfedeceği müstesna mükâfatlardır (İbn Âşûr, XXIX, 62-63). 4. âyetteki “üstün ahlâk” ise Hz. Peygamber’in sahip olduğu Kur’an ahlâkıdır. Nitekim Hz. Âişe bir soru münasebetiyle Hz. Peygamber’in ahlâkının Kur’an ahlâkı olduğunu belirtmiş (Müslim, “Müsâfirîn”, 139); kendisi de güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğini ifade buyurmuşlardır (Muvatta’, “Hüsnü’l-huluk”, 8). Bu açıklamalar, Hz. Peygamber’in, müşriklerin iddia ettiği gibi mecnun değil, aksine Allah’ın lutfuna mazhar olmuş yüksek bir şahsiyete ve üstün bir ahlâka sahip, her yönüyle mükemmel, insanlık için örnek bir önder ve güvenilir bir rehber olduğunu gösterir. 5-6. âyetler ise Hz. Peygamber’e mecnun diyenlere karşı bir cevap ve uyarı içermektedir. Burada inkârcıların, hak ettikleri cezaya çarptırıldıkları zaman Hz. Peygamber’i mi yoksa kendilerini mi cin çarpmış olduğunu görecekleri sert bir üslûpla ifade edilmiştir. Nitekim Bedir Savaşı’nda müslümanlardan beklemedikleri darbeyi yiyince cin çarpmışa dönmüşler ve neye uğradıklarını bilememişlerdir. 7. âyet, önceki âyetlerin gerekçesini anlatmaktadır; buna göre inkârcılar hem dünyada hem de âhirette kendilerine fayda sağlayacak ve mutlu kılacak olan Allah’ın dininden ve O’nun yolundan saptıkları için asıl mecnun kendileridir.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 429-430

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac



Hakkında

Kalem sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 52 âyettir. İsmini birinci âyette geçen اَلْقَلَمُ (kalem) kelimesinden alır. نٓ (Nûn) ismiyle de anılır.  Mushaf tertîbine göre 68, iniş sırasına göre 2. sûredir.


Nuzül

Mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci sûredir. Alak sûresinden sonra, Müzzemmil sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 17. âyetten 50. âyete kadar olan kısmının Medine’de indiği yönünde bir rivayet bulunmakla beraber (bk. Şevkânî, V, 307) âyetlerin üslûp ve içeriğinden bunların da Mekke’de indiği anlaşılmaktadır.


Konusu

Resûlullah (s.a.s.) hakkında müşriklerin ileri sürdüğü bir takım iddialar çürütülerek onun peygamberliği ispatlanır. Bu delillerin başında Resûlullah (s.a.s.)’in sahip olduğu mükemmel ahlâkının geldiğine işaret edilir. Bahçe sahipleri kıssasıyla inkâr, nankörlük ve cimriliğin acı sonu gösterilir. Mü’minlerin ve kâfirlerin âhirette karşılaşacakları durumlara yer verilip Peygamberimiz (s.a.s.)’e sabır, sebat ve metânet telkin edilerek sûre sona erer. 



مَٓا اَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍۚ ﴿٢﴾

وَاِنَّ لَكَ لَاَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍۚ ﴿٣﴾

وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ ﴿٤﴾

فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَۙ ﴿٥﴾

بِاَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ ﴿٦﴾

اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۖ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ ﴿٧﴾

2: Rasûlüm! Rabbinin nimeti sâyesinde sen bir deli değilsin!

3: Senin için asla bitip tükenmeyecek bir mükâfat vardır.

4: Muhakkak ki sen pek yüce bir ahlâk üzerindesin.

5: Yakında sen de göreceksin onlar da görecekler:

6: Hanginizde bir delilik, bir mecnunluk olduğunu!

7: Yolundan sapanları Rabbin çok iyi bilir; doğru yolda olanları en iyi bilen de O’dur.

TEFSİR:

Her ne kadar müşrikler Peygamberimiz (s.a.s.)’e cinlerle münâsebeti olan, onların tesirine girmiş bir “deli” gözüyle baksalar da, bu doğru değildir. O (s.a.s.) deli değil, Allah’ın kendisine lütfettiği risâlet ve nübüvvet nimeti sayesinde, en akıllı ve en faziletli bir insandır. Yaptığı iş de, işlerin en güzelidir. Bu sebepledir ki, onun dünyada ve âhirette mükâfatı hiçbir zaman kesilmeyecek; dünyada dâimâ Allah’ın yardımına ve lütfuna nâil olacak, âhirette de an be an güzelliği artan ebedî nimetlere erişecektir. Onun deli değil, seçkin bir peygamber olduğunun en büyük delili, sahip olduğu yüce ahlâkıdır. Çünkü Allah Resûlü (s.a.s.)’den dâimâ ahlâkın en güzeli ve amelin en mükemmeli zuhur etmekteydi. Ahlâkı ve davranışları bu şekilde olan birine delilik isnadında bulunmak doğru değildir. Zira delilerin ahlâkı kötü olur. Peygamber (s.a.s.)’in ahlâkı ise, son derece mükemmel bir seviyede olduğu için Allah onu “büyüklük” ile vasıflandırmıştır.

Hakîm b. Efleh naklediyor: Allah Resûlü (s.a.s.)’in ahlâkını mü’minlerin annesi Hz. Aişe’ye sordum. Bana “Sen hiç Kur’ân okumuyor musun?” dedi. “Okuyorum” deyince, “İşte, Peygamber (s.a.s.)’in ahlâkı Kur’an’dı” diye cevap verdi. (Müslim, Müsafirîn 139)

Kur’an’ın Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in ahlâkı olması iki şekilde izah edilebilir:

Birincisi; Kur’ân’da anlatılan bütün ahlâkı değerlerin hepsi onda vardı. O, Kur’an’ın sakındırdığı eksikliklerin hepsinden korunurdu. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hûd 11/112) emrinin tam mânasıyla doğruluk mihengi idi. Dolayısıyla onu anlamak, ancak Kur’ân’ı bütünüyle anlamaya bağlıdır. Kur’an’ı anlamak da ancak Resûlullah (s.a.s.)’in örnek hayatını ve ahlâkî yüceliğini en ince noktalarına kadar inceleyip anlamaya bağlıdır.

İkincisi; onun ahlâkı Kur’an’ın ifadesiyle öyle büyük bir ahlâk idi ki, onu başka bir tarif ile anlatmak mümkün değildir.

Gerçek böyle olduğuna göre, yakında kimin deli kimin akıllı olduğu ortaya çıkacaktır. Nitekim müşrikler, kısa bir süre sonra Bedir’de müslümanlardan beklemedikleri darbeyi yiyince cin çarpmışa dönmüşler ve neye uğradıklarını şaşırmışlardır. Kıyâmet gününde ise hak ve bâtıl açık bir şekilde belli olacak, herkes kimin ne olduğunu âşikâr bir şekilde görecektir. Bunların hiçbiri şart da değildir. Çünkü Allah Teâlâ, kimin kendi yolundan saptığını, kimin o yolda yürüdüğünü çok iyi bilmektedir. Onun bilgisinde en küçük bir hata veya yanılma payı yoktur.

Eğer kimin doğru yoldan saptığını öğrenmek istiyorsanız şu âyetlere kulak verin:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


#MealAyet
Arapçaفَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَۙ
Türkçe Okunuşu *Fesetubsiru ve yubsirûn(e)
1.Ömer Çelik Meali Yakında sen de göreceksin onlar da görecekler:
2.Diyanet Vakfı Meali5, 6. Hanginizde delilik olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da.
3.Diyanet İşleri (Eski) Meali5,6. Hanginizin aklından zoru olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.
4.Diyanet İşleri (Yeni) Meali5,6. Hanginizin deli olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.
5.Elmalılı Hamdi Yazır MealiSen de göreceksin, onlar da görecek.
6.Elmalılı Meali (Orjinal) MealiYakında göreceksin ve görecekler
7.Hasan Basri Çantay MealiYakında göreceksin, onlar da görecekler,
8.Hayrat Neşriyat Meali5,6. Artık hanginizin fitneye tutulmuş (bir mecnun) olduğunu, yakında (sen de)göreceksin ve (onlar da) görecekler!
9.Ali Fikri Yavuz MealiYakında göreceksin, onlar da (akıbetlerini) görecekler;
10.Ömer Nasuhi Bilmen MealiArtık yakında göreceksin ve göreceklerdir;
11.Ümit Şimşek MealiSen de göreceksin, onlar da görecekler:
12.Yusuf Ali (English) MealiSoon wilt thou see, and they will see,
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Kalem Sûresi 5. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.

Kalem Sûresi Ayetler:

  1     2     3     4     5     6     7     8     9     10    11    12    13    14    15    16    17    18    19    20    21    22    23    24    25    26    27    28    29    30    31    32    33    34    35    36    37    38    39    40    41    42    43    44    45    46    47    48    49    50    51    52 


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/tebbet-suresinin-fazileti-191803-m.jpg
Tebbet Suresinin Fazileti

Tebbet sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 5 âyettir. İsmini, birinci âyetteki “kurudu/kurusun” mânasındaki تَبَّتْ (tebbet) kelimesinden alır. Ayrıca اَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/develer-ile-ilgili-ayetler-191793-m.jpg
Develer ile İlgili Ayetler

Deve, sözlükte “geviş getiren memelilerden, sırtı bir veya iki hörgüçlü, eti yenip sütü içilen, bacakları ve boynu çok uzun yük ve binek hayvanı” şekl ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/kafirun-suresinin-fazileti-191781-m.jpg
Kafirun Suresinin Fazileti

Kâfirûn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 6 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “kâfirler” mânasına gelen اَلْكَافِرُونَ (kâfirûn) kelimesinden alı ...


Copyright © 2019 Kuran ve Meali. Hiçbir ticari kaygısı yoktur.

kuranvemali.com altında yayınlanan içeriklerin tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi içeriklerin tamamı izinsiz kullanılamaz.

LGS'de okunacak dualar! Kalem suresi Türkçe meali ve Arapça okunuşu! Kalem suresi faziletleri ve tefsiri

Haberin Devamı

KALEM SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

1. Nun velkalemi ve ma yesturune.

2. Ma ente binı'meti rabbike bimecnunin.

3. Ve inne leke leecren ğayre memnunin.

4. Ve inneke le'ala hulukın 'azıymin.

5. Fesetubsıru ve yubsırune.

6. Bieyyikumulmeftunu.

7. İnne rabbeke huve a'lemu bimen dalle'an sebiylihi ve huve a'lemu bilmuhtediyne.

8. Fela tutı'ılmukezzibiyne

9. Veddu lev tudhinu feyudhinune.

10. Ve la tutı' kulle hallafin mehiyni.

11. Hemmazin meşşain binemiymin.

12. Menna'ın lilhayri mu'tedin esiymin.

13. 'utullin ba'de zalike zeniymen.

14. En kane za malin ve beniyne.

15. İza tutla 'aleyhi ayatuna kale esatıyrulevveliyne.

16. Senesimuhu 'alelhurtumi.

17. İnna belevnahum kema belevna ashabelcenneti iz aksemu leyasri munneha musbihıyne.

18. Ve la yestesnune.

19. Fetafe 'aleyha taifun min rabbike ve hum naimune.

20. Feasbehat kessariymi.

21. Fetenadev musbihıyne.

22. Eniğdu 'ala harsikum in kuntum sarimiyne.

23. Fentaleku ve hum yetehafetune.

24. En la yedhulennehelyevme 'aleykum miskiynun.

25. Ve ğadev 'ala hardin kadiriyne.

26. Felemma reevha kalu inna ledallune.

27. Bel nahnu mahrumune.

28. Kale evsetuhum elem ekul lekum levha tusebbihune.

29. Kalu subhane rabbina inna kunna zalimiyne.

30. Feakbele ba'duhum 'ala ba'dın yetelavemune.

31. Kalu ya veylena inna kunna tağıyne.

32. 'asa rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila rabbina rağıbune.

33. Kezalikel'azabu ve le'azabul'ahıreti ekberu lev kanu ya'lemune.

34. İnne lilmuttekıyne 'ınde rabbihim cennatin ne'ıymi.

35. Efenec'alulmuslimiyne kelmucrimiyne.

36. Ma lekum keyfe tahkumune.

37. Emlekum kitabun fiyhi tedrusune.

38. İnne lekum fiyhu lema tehayyerune.

39. Em lekum eymanun 'aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne lekum lema tahkumune.

40. Selhum eyyuhum bizalike ze'ıymun.

41. Emlehum şureka'u felye'tu bişurekaihim in kanu sadikıyne.

42. Yevme yukşefu 'an sakın ve yud'avne ilessucudi fela yestetıy'une.

43. Haşi'aten ebsaruhum terhekuhum zillefun ve kad kanu yud'avne ilessucudi ve lum salimune.

44. Fezerniy ve men yukezzibu bihazelhadiysi senestedricuhum min haysu la ya'lemune.

45. Ve umliy lehum inne keydiy metiynun.

46. Em tes'eluhum ecren fehum min mağremin muskalune.

47. Em 'ındehumulğaybu fehum yektubune.

48. Fasbir lihukmi rabbike ve la tekun kesahıbilhuti iz nada ve huve mekzumun.

49. Levla en tedarekehu nı'metun min rabbihi lenubize bil'arai ve huve mezmumun.

50. Fectebahu rabbuhu fece'alehu minessalihıyne.

51. Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi'uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun.

52. Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne.

KALEM SURESİ TÜRKÇE ANLAMI

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

1 - Nûn, Kaleme ve yazdıklarına andolsun.

2 - Sen Rabbinin nimetiyle mecnun değilsin.

3 - Kuşkusuz senin için tükenmez bir ecir var.

4 - Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

5 - Sen de göreceksin, onlar da görecek.

6 - Hanginizde imiş o fitne ve cinnet.

7 - Doğrusu Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O'dur.

8 - O halde, yalanlayıcılara itaat etme.

9 - Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

10 - Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık,

11 - Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren,

12 - Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr,

13 - Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı,

14 - Mal ve oğulları var diye (böyle davranır).

15 - Kendisine âyetlerimiz okunduğunda: "Eskilerin masalları" der.

16 - Yakında biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden damgalayacağız.

17 - Biz onlara da belâ verdik, bahçe sahiplerine verdiğimiz gibi. Hani onlar sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.

18 - İstisna da etmiyorlardı ("inşaallah" demiyorlardı).

19 - Fakat onlar uyurken dolaşıcı bir belâ onu sardı da,

20 - Bahçe simsiyah kesiliverdi.

21 - Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:

22 - "Haydi, devşirecekseniz erkenden ekininize gidin" diye.

23 - Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı.

24 - "Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın" diyorlardı.

25 - (Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.

26 - Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Biz herhalde yanlış gelmişiz" dediler .

27 - "Yok, biz mahrum edilmişiz." (dediler).

28 - İçlerinde en makul olanı şöyle dedi: "Ben size Rabbinizi tesbih etsenize dememiş miydim?"

29 - "Rabbimizi tesbih ederiz, doğrusu biz zalimler imişiz." (dediler).

30 - Ardından suçu birbirlerine yüklemeye başladılar.

31 - Yazıklar olsun bize, dediler, biz azgınlarmışız.

32 - Ola ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz Rabbimize yönelir, ondan umarız.

33 - İşte azap böyledir. Elbette ahiret azabı daha büyüktür. Fakat bilselerdi.

34 - Kuşkusuz korunanlar için de, Rableri katında nimetleri bol bahçeler vardır.

35 - Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç?

36 - Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?

37 - Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz?

38 - O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı?

39 - Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

40 - Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi?

41 - Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler.

42 - O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.

43 - Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.

44 - Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.

45 - Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim tuzağım sağlamdır.

46 - Yoksa onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

47 - Yoksa gayb onların yanlarında da onlar mı yazıyorlar?

48 - Rabbinin hükmüne sabret, balık sahibi gibi olma. Hani o öfkeye boğulmuş da nida etmişti.

49 - Rabbinden bir nimet yetişmiş olmasaydı, elbette kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

50 - Fakat Rabbi onu seçti de iyilerden kıldı.

51 - O kafirler Kur'ân'ı işittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuşlar "o bir deli" diyorlar.

52 - Halbuki o âlemler için bir öğüttür.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır