kan bagisinin önemi / Kan bağışı - Vikipedi

Kan Bagisinin Önemi

kan bagisinin önemi

Kan Bağışı Hayati Bir Önem Taşır!



Kan, en temel yaşam kaynağıdır. Bir canlıda, kan akışının durması demek, hayatının sona ermesi anlamına gelmektedir. Yetişkin bir insanda ortalama litre kan bulunur. Kan, akciğerden aldığı oksijeni dokulara ve dokularda üretilen karbondioksidi akciğere taşır. Gerekli besin ve hormonları, dokuların süzgecinden geçirir. İletirken de, artık maddeleri atmak için akciğer, karaciğer ve böbrek gibi organlara taşır. Ayrıca vücut ısı dengesini sağlar, asit-baz dengesini korur. Kanserojen maddelerden, yabancı maddelerden, mikroplardan ve virüslerden korur. Pıhtılaşma yaparak kan kayıplarını önler. İnsanların vücudunda gerekenden az bulunduğu durumlarda, kan alışverişinin yapılmasına neden olmaktadır. Kanın, insan hayatındaki önemi hayati seviyededir.


Kan Bağışı Nasıl Yapılır?

Kan bağışı yapmak için, duyarlı ve gönüllü vatandaşlar kan alma merkezlerine giderek kan verebilmektedirler. Bir birey, özel hastaneler, sosyal güvenlik kuruluşları ve kan istasyonlarına giderek kan bağışında bulunabilir. Kan verecek kişinin yaş grubunda olup en az 50kg olması gerekmektedir. Kan bağışında bulunacak kişi, bir seferde en fazla yarım litre kan verebilmektedir. Yani, sahip olunan kanın %8-%9’unu verilebilir.

Erkekler iki ayda bir, kadınlar ise üç ayda bir kan bağışında bulunabilmektedirler. Kan bağışından sonra hücreler kendini yaklaşık 2 ayda toparlar. Bu yüzden, periyodik olarak kan vermede herhangi bir sorun öngörülmez. Aksine, faydaları olduğunu söylenebilir. Her yıl, yaklaşık 4 ünite kan bağışlanabilmektedir.

Kan verme işleminden önce, parmaktan alınan kan ile kan grubu ve hemoglobin miktarı kontrol edilir. Tansiyon ölçülür ve değerlerin normal aralıklarda olması durumunda kan alma işlemi gerçekleştirilir. Kan torbaları, tek kullanımlık olduğu için herhangi bir kontaminasyon riski bulunmamaktadır. Kan bağışının, kilo aldırma, zayıflık, bağımlılık, alerjik reaksiyon, halsiz bırakma gibi yan etkileri yoktur. Hatta kan bağışı yapan birinin; AIDS, sifiliz, hepatit B ve C gibi herhangi bir hastalığının olup olmadığının da ortaya çıkacaktır. Kan bağışı esnasında ve sonrasında, kısa süreli baygınlık, soğuk terleme, bulantı gibi geçici reaksiyonlar görülebilir. Kan, çeşitli durumlarda kullanılmak üzere uygun koşullarda korunur. Kan, sadece kan nakli için değil, alyuvar, akyuvar ve trombosit üretimi içinde gereklidir. Bu şekilde, birçok kan ürünü elde edilebilmektedir.


Kan Bağışına Engel Olan Durumlar

Aşağıdaki gibi sıkça karşılaşılan durumlarda kan bağışı geçici veya sürekli olarak yapılamamaktadır;

  • 1- Sedef hastalığında kullanılan ilaçların bitiminin 3. yılından sonra kan verebilir.
  • 2- Akne tedavisinde kullanılan asit türevi ilaç kullananlar, ilacı bıraktıktan 4 hafta sonra donör olabilir.
  • 3- Akupunktur, dövme, veya piercing yaptırılmasından 12 ay sonra kan bağışı yapılabilir.
  • 4- Faktör konsantresi olanlar donör olamazlar.
  • 5- Aspirin kullanımı kan bağışına engel değildir ancak, trombosit veya tromboferez alımında dikkat edilmesi gerekir.
  • 6- Tüberküloz hastaları tedavilerinin bitiminden 5 yıl sonra kan verebilirler.
  • 7- Hamile olan kadınlar kan veremez; doğumdan ya da gebeliği sonra ermesinden 6 hafta sonra kan verebilirler.
  • 8- Anemi hastaları kan veremezler.
  • 9- Kronik Bronşit hastalığı olanlar kan veremezler.
  • Kolera, Tifo, Antrax gibi ölü bakteri aşısı olanlar 5 gün kan veremezler.
  • Astım hastaları kan veremezler.
  • Polen enerjisi olanlar, alerji döneminde kan veremezler.
  • Sıtma hastaları tedaviden 3 yıl sonra kan verebilirler.
  • Otoimmün hastalığı (örneğin romatizmal ateş, vb. gibi) olanlar kan veremezler.
  • Epilepsi hastaları kan veremezler.
  • Frengi olan hastalar, iyileşmelerinden 1 yıl sonra kan verebilirler.
  • Kanama eğilimi olan hastalar hiçbir zaman kan veremezler.
  • AIDS, Hepatit B ve C hastaları hiçbir zaman kan veremezler.
  • Mide kanseri olanlar ömür boyu kan veremezler.
  • Büyük ameliyat geçiren hastalar, 6 ay boyunca kan veremezler.
  • Dejeneratif Nörolojik hastalığı olanlar ömür boyu kan veremezler.
  • Kan nakli geçirmiş hastalar, 1 yıl süre ile kan veremezler.
  • Kemik ve kemik iliği iltihabı hastalığı geçirenler, tam iyileşme sağlamasından 5 yıl sonra kan verebilirler.
  • Brusella enfeksiyonu taşıyanlar, hastalığın iyileşmesinden 2 sene sonra kan verebilirler.
  • Kronik böbrek hastaları kan veremez.
  • Sarı humma, kızamık, su çiçeği, kabakulak gibi viral aşı yapılan hastalar 3 hafta kan veremezler.
  • Diabet hastaları kan veremezken, ilaç kullanmayan ve kan şekeri regüle edilmiş hastalar kan verebilirler.

Bu durumlardan farklı tanı ve tedavisi olan hastalar, kan bağış merkezlerinde daha detaylı bilgi alabilirler.


Kan Bağışı Neden Önemlidir?

Yılda bir veya iki kez yapılacak olan kan bağışı birçok insana yaşam umudu olabilir. Her gün çeşitli kazalar, yaralanmalar ve operasyonlar gerçekleşmektedir. Bu noktada, kan ihtiyacı hayati önem taşır. Kanamalı hastalığı olan bir hastanın, ameliyatta ünite kana ihtiyacı olabilmektedir. Bu hastanın, kurtulabilmesi için kan gereksinimi olduğu unutulmamalıdır. Kan bağışının olmadığı bir toplumda, her gün binlerce kişi hayatını kaybedebilir. Bu sebep ile, düzenli kan bağışında bulunmak insanların hayatını kurtarır. Kan bağışı, bir sosyal sorumluluk olup, bir gün herkesin kana ihtiyaç duyacağı da bir gerçektir. Kan bağışının ücretsiz gönüllülük esasında yapıldığının da unutulmaması ve bu bilinç ile yapılması gerekir. Kan bağışı yapan kişi ile aynı soyadı taşıyan yakınlarına kan bağışında öncelik tanınarak kan sigortası sağlanabilmektedir.



Kan Vermenin Faydaları Nelerdir? Kan Verdikten Sonra V&#;cutta Neler Olur?

Kimler Kan Verebilir?

 Kan kemik iliğinde sürekli bulunan bir sıvıdır. Bu nedenle kan vermek sağlıklı kişiler için hiçbir sorun teşkil etmemektedir. Özellikle 18 ile 65 yaş aralığında bulunan kişiler herhangi bir sağlık sorunları bulunmuyor, kan ölçümlerinde hemoglobin ve hematokrit değerleri normal ise yılda ortalama olarak dört kez kan verebilirler.

 Kan vermenin sakıncalı olduğu durumlar da bulunmaktadır. Kronik bir hastalığı bulunan, AIDS, hepatit, sifiliz gibi bulaşıcı hastalıklara sahip olan, kanser, hipertansiyon, kan hastalıkları ve kalp hastalıkları bulunan kişilerin kan verilmesi önerilmemektedir. Bunlar dışında kan verilmesi önerilmeyen diğer kişiler ise düzenli ilaç kullanması gereken kişilerdir.

 Kan Vermenin Faydaları Nelerdir?

 İnsan vücudu için kan vermek oldukça faydalıdır. Günlük hayatta herhangi bir zararı bulunmayan kan bağışı vücuttaki kalp krizi riskini de önemli ölçüde azaltmaktadır. Ayrıca baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklara da iyi gelen kan bağışının faydaları şunlardır:

Kan bağışı ile vücuttaki kan hücreleri yenilenir ve vücudun daha sağlıklı olması sağlanır.

Kalp krizi riski yüzde 90 oranında azalır.

Baş ağrısına iyi geldiği bilinmektedir.

Stres gibi hastalıklara iyi gelir.

Yüksek tansiyona iyi gelir.

Kanda bulunan yüksek yağ oranının düşmesine yardımcı olur.

Kemik iliğinin yağlanmasını engeller.

Kan grubu taramasından ücretsiz bir şekilde faydalanılır.

Vücudun yenilenmesini sağlar.

Kan verildiğinde kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir.

 Kan Verdikten Sonra Vücutta Neler Olur?

 Kan vermenin ne kadar çok faydası olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Kan verilmesinden sonra vücutta kan hücreleri yenilenir ve bu sayede daha sağlıklı ve güçlü olunur.

 Kan verildikten sonra vücutta olan olumlu değişiklikler oldukça fazladır. Özellikle kan bağışı yapan kişilerde yorgunluk, stres, yüksek tansiyon ve bağ ağrısı gibi rahatsızlıklar düzelir. Bunun yanında kan vermek kişilerde psikolojik olarak da oldukça rahatlatır. Bu da kişilerin kendilerini daha huzurlu hissetmelerini sağlamaktadır.

 Kan Verildikten Sonra Neler Yapılmalıdır?

 Kan verme işlemlerinden sonra bazı noktalara dikkat edilmesi gerekir. özellikle kan verdikten sonra vücutta sıvı kaybı yaşanır. Bu nedenle kişilerin kan bağışından sonra bol sıvı alması ve sıvı gıdalar tüketmesi gerekir. Ayrıca kan bağışından sonra sigara ve alkol kullanılmamasına dikkat edilmeli, ağız egzersizlerden kaçınılmalıdır. Dikkat ve denge gerektirecek işlerde çalışan kişiler ise kan bağışından sonra bir gün mutlaka dinlenmelidir.

 Verilen Kan Ne Kadar Sürede Yeniden Üretilir?

 Verilen kanın vücutta tekrar üretim süreci kişiden kişiye göre değişkenlik göstermektedir. Alkol tüketmeyen bir yetişkinde kaybedilen sıvı 24 saat içerisinde tekrar edinilir. Trombositler ve beyaz kan hücreleri birkaç gün içerisinde, alyuvarlar ise biraz uzun bir süre sonra tekrar edinilirler. Özellikle kadınlarda kırmızı kan hücrelerinin tekrar üretilmesi erkeklere göre daha uzun sürebilir. Fakat uzmanlar kan verme sonrasında oluşan demir eksikliğinin yaklaşık 8 hafta sonra giderildiğini belirtmişlerdir.

 Kan verdikten sonra oluşan sıvı kaybının telafisi kişilerin sıvı tüketimi ile telafi edilmektedir. Genellikle kan veren kişilere yarım litre veya bir litre arasında sıvı tüketmeleri tavsiye edilmektedir. Fakat kişiler alkol tüketiyor ise kaybedilen sıvının yerine gelmesi daha da uzun bir süreyi alabilir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır