Kan inceltici veya kan cıvıtıcı ilaç olarak bilinen kan sulandırıcı ilaçlar, vücudun kalp ve damar sisteminde kanı sulandıran ve akışkanlığın artmasına yardımcı olur. Bu ilaçların kullanılmasının temel amacı kalp ve kan damarlarının içinde pıhtı oluşmasına engel olmaktır.
Kan sulandırıcılar vücutta yeni pıhtı oluşmasını engeller fakat bu engelleme tamamen etkili değildir. Bazı durumlarda pıhtının büyümesini engeller bazı durumlar da ise pıhtı oluşabilir. İki tür ilaç bulunur. Bunlar antikoagülan ilaçlar ve antiagregan ilaçlardır.
Antikoagülan ilaçlar güçlü kan sulandırıcılardır. Antikoagülan ilaçlar şunlardır:
Antiagregan ilaçlar genellikle atardamar tıkanmalarında veya tedavi sonrasında tercih edilir.
Size uygun ilaç ve dozlar için doktorunuza danışmalısınız.
Vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen yaralanma ya da kesilmede vücut kan pıhtısı oluşturur ve kanamayı durdurur. Trombosit denilen proteinler, parçacıklar kan pıhtısı oluşturmak için birbirlerine yapışırlar. Pıhtı oluşturma sürecine pıhtılaşma denilmektedir. Pıhtılaşma devam ettirilemezse oluşabilecek küçük bir kanamada bile kan durdurulamayabilir.
Kan pıhtılaşmasının kesin belirtileri bulunmamaktadır. Pıhtılaşma oluşan yerde meydana gelecek belirtiler birbirinden farklıdır. Akciğerde ya da kalpte meydana gelen pıhtılaşma belirtileri, göğüs, kol, sırt ve boyunda ağrı, nefes darlığı yaşanmasıdır. Bacaklarda ise bacağın alt bölgesinde ağrı ve kızarıklık oluşabilir. Beyinde yaşanan pıhtılaşmalarda konuşmada bozukluk, hareket edememe, anlamada güçlük yaşama ve baş ağrısı görülebilmektedir. Kan pıhtılaşmasından şüphelenen, belirtilerden bir veya birden fazlasını gören kişiler vakit kaybetmeden bir uzmana danışmalıdır.
Doktor fiziki muayene yapar ve hastanın şikayetlerini dinler. Kan sayımı testi ister ve testi değerlendirerek teşhis koyar. Genetik faktörler etkiliyse doktor farklı testler isteyebilir.
Genetik ya da sonradan pıhtılaşma yaşanabilir. Sonradan pıhtılaşma yaşanmasına neden olan faktörler şunlardır:
Hipertansiyona ve diyabete dikkat edilmelidir. Beslenmeye önem verilmelidir. Damarların kontrolünü gerçekleştirmek, rutin tetkikleri yaptırmak önemlidir. Düzenli beslenmek, yağsız gıdalar tüketmek, şeker ve tuz tüketimini sınırlamak beslenmede dikkat edilmesi gereken faktörlerdir. Egzersiz, spor yapmak kolesterol ve yağ oranını kontrol altına almaya yardımcı olur.
K vitamini açısından zengin ilaçlar da kullanılmaktadır. Bundan dolayı K vitamini düzeyine dikkat edilmelidir. Yüksek miktarda K vitamini içeren besinler; lahana, ıspanak, pazı, maydanoz, semizotu, kıvırcık, marul, şalgam, brokoli, balık yağıdır.
Sağlıklı bir kişinin günlük K vitamini ihtiyacı 90-120 mcg civarındadır.
Kan sulandıran yiyecekler, kan dolaşımı normalden farklı ya da düzensiz olan kişiler için büyük önem arz eder. Kanın katı hale dönüşmesi gibi kan dolaşımını olumsuz yönde etkileyen bu sorunlar pıhtılaşma gibi sağlık sorunlarını beraberinde getirir. Kanın katılaşma ya da pıhtılaşma gibi sorunları için geliştirilen bir çözüm yönetimi kan sulandırıcı yiyecekler tüketmektir. Kan durumuna göre alınacak tedavilere ek olarak bunları tüketmek büyük yarar sağlar. Kan sulandırıcı yiyecekler doğal olarak tüketildiği zaman sağlığa bir zarar vermez.
Kan sulandıran meyveler, kan pıhtılaşması ve kanın katılaşması gibi sorunlara yönelik son derece yararlıdır. Salisilik asit bakımından zengin olan bazı meyveleri tüketmek söz konusu kan sorununa yönelik büyük bir yarar sağlar. Bu meyveler kanı inceltici özellikte olduğu için kanın pıhtılaşması ya da katılaşması gibi sorunlara kesin çözüm getirir. Kış aylarında tüketimi yapılan bazı meyveler de benzer özelliklere sahiptir. Meyve yerken porsiyonun ölçüsünü elden kaçırmamak, aşırı tüketimden uzak durmak önemlidir. Kan sulandıran bazı meyveler şöyledir:
Kan sulandıran içecekler dendiğinde akla ilk olarak çeşitli bitki çayları gelir. Yeşil çay, kızılcık, papatya ve karanfil gibi çok sayıda bitki çayı kanın pıhtılaşma ve katılaşmasına yönelik doğal yoldan fayda sağlar. Bu çaylarda bulunan yüksek antioksidan değeri vücudu büyük ölçüde temizlemeye yarar. Söz konusu temizleme özelliğini damarlar üzerinde de gösterdiği için kan pıhtılaşması ve katılaşması sorunu bulunan kişiler üzerinde etkilidir. Kolesterol ve kan basıncı dengelenmesine iyi gelen bitki çayları kan sulandırıcı yiyecekler ile birlikte tüketilebilir.
Kan Sulandırıcı Bitkiler Hangileridir?
Kan sulandıran bitkiler kan ile ilgili pek çok soruna doğrudan şifa getirir. Doğal olarak insan sağlığı üzerinde pek çok fayda sağlayan bitkilerin kan hastalıklarına da yararı bulunur. Özellikle kan pıhtılaşması ve katılaşma sorunlarını büyük ölçüde çözer. Kan sulandırıcı bazı bitkiler şu şekildedir:
Kan sulandıran yağlar dendiğinde akla ilk olarak zeytinyağı gelir. Doğal bir kan sulandırıcı etkisi bulundurduğu için kan pıhtılaşması ya da kan katılaşması sorunu yaşayanlar tarafından görül rahatlığı ile kullanılabilir. Antioksidan özelliği bulunan zeytinyağı ile birlikte kan sulandırıcı yiyecekler pişirmek de oldukça yararlıdır.
Kan damarlarında Pıhtı oluşmasını ve gelişmesini engelleyen ya da oluşmuş pıhtıyı eriten ilaçlara kan sulandırıcı ilaçlar denir.
Kanın damarlarımızda belli bir akışkanlıkla akması gerekir. Vücudumuzda bulunan doğal mekanizmalar sayesinde normal şartlarda damarlarda pıhtılaşma meydana gelmez.
Pıhtı Oluşmasını Engelleyen Doğal Mekanizmalar
• Sağlıklı kalp damar sistemi;(Tansiyonun ve kan yağlarının normal sınırlarda olması, damar sertliğinin olmaması)
• Sağlıklı karaciğer;
Kanın damarlarda belli bir akışkanlıkta akması gereklidir. Bu akışkanlığın bozulması iki ucu keskin bıçaktır. Çünkü akışkanlık arttığında kanamalar meydana geldiği gibi, akışkanlık azaldığında ise pıhtılaşmalar ve buna bağlı olarak inme meydana gelir.
Aynı şekilde kan sulandırıcı ilaçların dozlarının ayarlanması ve hasta tarafından kullanılması sırasında da azami özen ve dikkate ihtiyaç vardır. Dozun az gelmesi pıhtılaşmalara fazlalığı ise kanamalara neden olur.
Kan sulandırıcılar için doz ayarlamadaki zorluk hem ilaçlar ile hem de hastalar ile ilgilidir.
İlaçlar ile ilgili faktörler,
Bu ilaçların tedavi dozları ile kanama meydana getiren dozlarının birbirlerine çok yakın olması nedeni ile vücut fizyolojisindeki ufak tefek değişiklikler yada aldığımız besinler tedavi dozunu kanama yapan doza çıkarabilir.
Hasta ile ilgili faktörler:
Kan sulandırıcı ilaçları metabolize eden karaciğer enzimlerinin çalışma hızlarındaki farklılıklar ilacın kan düzeyi üzerinde oldukça etkilidir. Karaciğer enzimleri arasındaki bireysel farklılıklar ilaç standart dozda kullanılsa da etkisizliğe yada yan etkiye neden olabilir.
Bu nedenle hastalara ilaçlar gerekli kan testleri yapıldıktan sonra en düşük dozda başlanır ve yavaş yavaş artırılarak ideal doz bulunmaya çalışılır. Bu deneme yanılma sürecinde hasta kanama yada pıhtılaşma açısından risk altında kalır.
Bu konuda hastayı korumak uygun hastaya uygun ilacı, uygun dozda başlayabilmenin en önemli yolu farmakogenetik testlere başvurmaktır. Bu testler ile karaciğer enzimlerinin çalışma hızları hastaya özel olarak tespit edilebileceği için düşük doz başlayıp hastanın ihtiyacına göre artırılan deneme yanılma süreci atlanarak hastaya uygun doz ilaç başlamak mümkün olabilir. Warfain kullanan 188 hastada yapılan çalışmada, farmakogenetik testleri yapıldığında, hastaların 118 tanesine 4.88 mg/gün, 59 tanesine 1,54/mg gün, 11 tanesine ise 1.03 mg gün ilaç ile tedavi edilmişlerdir. Oysaki bu testler yapılmamış olsa idi en düşük doz ile başlanıp hastaya en uygun dozun bulunmaya çalışıldığı deneme yanılma yöntemine başvurulmak zorunda kalınacaktı. Bu süreçte düşük doz başlanmış ama yüksek doza ihtiyacı olan hastalar pıhtılaşma ve buna bağlı inme riskine maruz kalabileceklerdi.
Ayrıca kan sulandırıcı ilaçları metabolize eden enzim etkinliği çeşitli besinlerden etkilenebilir. Örneğin greyfurt ilacın metabolizmasını azaltıp kanamalara neden olabili.
İlaç besin etkileşmesi:
Kan sulandırıcı ilaçlar karaciğerde K vitamini varlığında sentezlenen pıhtılaşma faktörlerinin sentezine engel olarak etki gösterirler. Bu nedenle K vitamininin eksikliği yada fazlalığı ilacın etkisini değiştirir. Yeşil yapraklı sebzeler ( Lahana, ıspanak, pazı, brokoli, kıvırcık, marul, yeşil soğan, maydanoz, nane, dereotu, roka, tere, semizotu, asma yaprağı), şalgam, mayonez, hardal, soya ve kanola yağı yüksek miktarda K vitaminini içerirken kuşkonmaz, karnabahar, bezelye ve avokado orta miktarda K vitamini içermektedir.
Kan sulandırıcı ilaç kullanırken fazla miktarda yoğurt tüketimi veya probiyotik destek kullanımı önerilmemektedir, çünkü barsak bakterilerindeki artış beraberinde K vitamini sentezindeki artışı ve ilaç etkisinde azalmayı beraberinde getirir. Aynı şekilde barsak bakterilerinde azalmaya neden olan antibiyotik kullanımı da K vitamini sentezini azaltacak olduğundan kanamalara yol açabilir.
Kan sulandırıcı kullanan hastaların özellikle bitkisel besin destekleri kullanırken çok dikkatli olmaları gerekir, özellikle içeriklerinde K vitamini bulunan destekler ilacın ekinliğini azaltırken kan sulandırıcı etkinliği olduğu bilinen besinler ise ilacın etkinliğini artırabilir.