kanatlı at mitoloji / One moment, please...

Kanatlı At Mitoloji

kanatlı at mitoloji

Türk mitolojisi, tarihi Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen isimdir. Eski efsaneler, Türk halklarının eski ortak inancı Tengricilikten öğeler taşımaktan ziyade sosyal ve kültürel temalarla doludur. Bunların bazıları sonradan İslâmî öğeler ile değiştirilmiştir.

Türk mitolojisi, birçok araştırmacıya göre aynı Tengricilik’te de olduğu gibi tektanrıcı bir temelden, zamanla çoktanrıcı bir biçime doğru gelişmiştir. Ayrıca tarihi Türk halklarının temasa geçtikleri Zerdüştlük, Mani dini ve Budizm de Türkler’in mitolojisinden izler taşımaktadır.

Şamanist törenlerde at, şamanın gökyüzüne çıkacağı bineği ve kurbanlık hayvan olarak önem kazanmıştır. Çoğu kere Gök Tanrı’nın simgelerinden biri olarak önem kazanmakta ve kurban olarak da sunulmaktadır. Şaman, at yardımıyla yeraltına ya da öteki dünyaya geçebildiği için at ölümün de simgesi olmuştur.

Türklerle ilgili birçok efsane, destan ve hikâyede at, sahibinin yakın arkadaşı zafer ortağı, en değerli varlığı sayılmıştır. Savaştaki faydaları dolayısıyla kuvvet ve kudret timsali de olmuştur. At sürüleri ise zenginliğin ifadesi olarak görülür.

At, Türk kozmolojisinin çeşitli unsurlarına göre de anlam kazanmaktadır; örneğin su unsurunun hayvan biçimli timsali, attır. Öte yandan su kökenli atlar denilen ve sudan çıkan kanatlı atları anlatan efsaneler de bu unsurlarla ilgilidir. Diğer bir tür efsanevi at ise; gök kökenli attır. Bu atlar da kanatlı olarak düşünülmüşlerdir.

Türk Mitolojisinde evren üç dünyadan oluşur: Üst Dünya (Gök), Orta Dünya (Yer) ve Alt Dünya (Yer Altı). Bu üç dünyanın varlıkları birbirinden farklıdır. Yer altında (Alt Dünya) sürüngenler, yani karanlık ve kötülük; yeryüzünde (Orta Dünya) dört ve iki ayaklı hayvanlar, insanlar ve bitkiler; gökyüzü ve ötesinde (Üst Dünya) ise kanatlılar ve kutsal varlıklar bulunur. Bu nedenledir ki genellikle efsanelerde üst dünyadakiler orta dünyaya kuş kılığında, alt dünyadakiler ise yılan kılığında gelirler.

Bazen farklı dünyalara ait varlıkların kombine edildiği, farklı dünyalara ait fiziksel özelliklerin bir bedende birleştiği görülmektedir. Türk Mitolojisinde önemli bir yeri olan kanatlı at “Tulpar” da bunlardan biridir. “Tulpar”ın Yunan Mitolojisindeki karşılığı “Pegasus”tur.

Kanatlarının olması, gökyüzünden gelmesi, insanlara yardım ederek onları kurtarması gibi özelliklerinden dolayı üst dünyaya ait olduğu ileri sürülür. Bununla birlikte aslında üç dünyada da rastlanan bir varlıktır at. Üst dünyada kanatlı Tulpar, orta dünyada bildiğimiz bozkır atı, alt dünyada ise yarı yılan vücutlu olarak karşımıza çıkar.

Atlar, antik dönemlerden beri özellikle göçebe toplumlarda insanların en sadık ve en güvenilir dostu olmuştur. Kutsal varlıklar olarak görülmüş ve onlara efsanelerde, masallarda hep olağanüstü özellikler verilmiştir. Tulpar da üstün özelliklere sahip efsanevi bir varlık olarak Türk Mitolojisinde yerini almıştır.

Tulpar’ın kanatları görünmez. Kanatları biri tarafından görülecek olursa Tulpar’ın ortadan kaybolacağına inanılır. Sihirli güçleri sayesinde şekil değiştirip başka hayvanların görüntüsüne bürünebilir.

Manas Destanı’nda söylendiği gibi rüzgardan bile hızlı koşarlar.

Tulpar sadece batırların (kahramanların) atıdır ve zaten Kuday (tanrı) tarafından batırlara yardım etmesi için yaratılmıştır.

Türklerin inancı “Tengricilik”te atın çok önemli bir yeri vardır. Destanlarda batır doğduğunda atı da onunla aynı zamanda doğar. Bazen gökyüzünden (üst dünyadan) gelir. Bazen de sürü içerisinde bakımsız, cılız, hastalıklı ve göze batmayan bir atken, batır büyüyüp güçlenince o da bir anda kendine has özelliklerini kazanır ve güçlü bir at olarak ortaya çıkar.

Bir batır hayatını kaybettiğinde atı da onunla birlikte gömülürdü. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılan birçok kurganda insan kemiklerinin yanında at kemiklerinin de bulunmasının nedeni böylece anlaşılmaktadır. Bu durum atın öteki dünyaya batırla birlikte gittiği inancının kanıtıdır. Batırın atı batır ile birlikte doğar ve batır ile birlikte ölür.

Batır Tulpar’a ihtiyaç duyduğunda daha önce almış olduğu atın kuyruğundan veya yelesinden bir parça kılı yakar ve Tulpar bir anda yanında beliriverir. Tulpar’ın bir anda ortaya çıkması ve bir anda kaybolması, onun farklı dünyalar arasında seyahat edebildiğinin kanıtı olarak görülür. Bunu insanlar yapamaz ama Tulpar yapabilir. Bu efsanevi özellik kutsal “Samruk” kuşunda da görülür. Samruk da batırın ihtiyaç duyduğunda yakarak kendisini çağırması için tüyünden bir parça verir.

Türk coğrafyasında birçok bölgede kaya resimlerinde Tulpar çizimlerine rastlanmaktadır.

Kazakistan’da Almatı şehrinin yaklaşık 50 km doğusundaki Esik (Issık) bölgesinde bulunan “Esik Kurganı”nda MÖ 5. yüzyıla ait bir Saka (İskit) batırı olduğu düşünülen “Altın Elbiseli Adam”ın başlığında Tulpar motifi vardır. Kazak kültüründe önemli bir yere sahip olan Tulpar’a günümüzde de Kazakistan Devlet Armasında rastlıyoruz. Armada iki yöne bakan iki altın kanatlı at vardır.

Kaynak:http://www.caglarerbek.com/2015/05/turk-mitolojisinde-kanatli-at-tulpar.html

Yunan Mitolojisinde Pegasus Atı Efsanesi

Pegasus (veya Pegasos) Yunan mitolojisinde kanatlı bir attır. Yunan mitolojisindeki efsane kahraman Perseus tarafından başı kesilerek öldürülen Medusa’nın gövdesinden doğduğu anlatılır.

Gorgon Medusa, bir zamanlar güzel bir Lybian prensesiydi. Athena’ya adanan tapınakta, deniz tanrısı Poseidon tarafından baştan çıkarıldığı için Athena onu bir canavara dönüştürdü. Yılan saçları vardı ve yüzüne bakan herkes taşa dönüşürdü. Efsaneye göre, Pegasus ile aynı zamanda Chryasor da doğmuştu.

Görenleri hayran bırakan güzellikteki bu kanatlı at doğumundan sonra Helicon Dağı’nda yaşadı. Bir gün adı Bellerophon olan eski bir Yunan kahramanı, Pegasus ile tanrıların yaşadığı Olimpos’a uçabileceğine inandı. Bunu öğrenen Zeus, Pegasus’u ısırması için bir at sineği gönderdi. Bellerophon atının kontrolünü kaybetti ve Dünya’ya geri dönmek zorunda kaldı. Pegasus tek başına uçmaya devam etti ve Zeus’un yanına, Olimpos’a ulaştı. O zamandan beri, Zeus için yıldırımlar taşıdığı söylenir.

Pegasus, iyi kalpli, nazik, biraz saf ama her zaman yardım etmeye istekli bir yaratıktı. Zeus, sunduğu hizmet ve sadakatinin bir karşılığı olarak hayatının son gününde Pegasus’u bir takımyıldız haline getiren özel bir ölümsüzlükle onurlandırdı.

Yunan Mitolojisine Pegasus Atı Efsanesi

Efsanenin daha ayrıntılı başka bir versiyonunda ise Medusa’nın kanı denizin köpüğü ile karıştığında Pegasus ile kardeşi Chrysaor’un doğduğu anlatılır. Bu efsanede Pegasus’un babası Poseidon’un Medusa’yı baştan çıkarırken at şeklini aldığı için kanatlı bir at olarak doğduğu söylenir. Pegasus doğduğunda, gökyüzünü şimşekli büyük bir gök gürültüsü deldi ve göklerin güçleriyle olan bağlantıları işte bu şekilde kuruldu.

Ancak Pegasus hakkındaki efsanenin bir başka versiyonu da tanrıça Athena’nın kanatlı atı evcilleştirdiğini ve onu daha sonra sevgilisi Andromeda’ya yardım etmek için uzaklara uçması gereken Perseus’a verdiğini söylüyor.

Her efsanede ortak bir son olarak Pegasus, ölümüne dek Olimpos Dağı’nda yaşamış ve tarih boyunca her türden sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Hatta 2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Hava Kuvvetleri’nin amblemi Bellerophon ile Pegasus’du.

Kullanılan görseller nytimes.com adresinden alınmıştır.

“Balkanların genç cumhuriyeti Karadağ’ın tarihi” başlıklı blog yazımıza gidebilir ya da Öğren kategorisine geri dönebilirsiniz.

Gorgon MedusaPegasus AtıPegasus Atı EfsanesiYunan Mitolojisinde Pegasus Atı Efsanesi

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır