Kortizol, stres hormonu olarak biliniyor. Stres hormonu, inanışların aksine vücut için gerekli bir hormon. Her ne kadar fazlası zararlı olsa da stres, insanın hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu bir şey. Stres hormonunun seviyesini vücut kendi belirliyor ve hormon seviyesi kişiye göre de değişkenlik gösterebiliyor. Bu konuda birçok eksik veya yanlış bilgimiz mevcut. Daha net ve doğru bilgilere ulaşabilmeniz için kortizol hormonu hakkında bilinmesi gerekenleri derlemeye çalıştık. İşte kortizol hakkında bilmeniz gereken 8 bilgi!
Kortizol hormonu, vücut için oldukça önemli ve birçok göreve sahip. Bu görevler arasında vücudun tuz – su dengesini sağlamak ve ani enfeksiyon gelişimini önlemek gibi önemli konular da var. Kortizol hormonunun eksikliği veya fazlalığı, çok tehlikeli boyutlara varabilir. Kortizol, stres faktörünü gördüğünde tehdit olarak algılar ve yükselir. Tehdit ortadan kalktığında eski seviyesine geri döner. Fakat günlük hayatta çok fazla stres faktörleriyle karşılaşabilirsiniz. Bu durum da kortizol seviyenizin dengede kalmasını zorlaştırabilir.
Günlük hayatta karşılaşılan stres faktörleri ve kullanılan bazı ilaçların yan etkisi, depresyona neden olabiliyor. İlaçlarda bulunan bazı etken maddeler, kortizol seviyesinin yükselmesine sebep olur. Dolayısıyla da yükselen kortizol, depresyona yol açıyor. Kendinizi bunalmış, hayattan bezmiş bir halde buluyorsanız bu durum kortizol seviyenizin yükselmesiyle ilgili olabilir. Böyle durumlarda stres faktörlerinden uzaklaşmaya çalışmak sizin için olumlu bir etki yapabilir.
Kortizol fazlalığı nadiren de olsa Cushing Sendromuna sebebiyet verebiliyor. Cushing Sendromu, vücutta aşırı seviyede kortizol birikmesi durumunu ifade ediyor. Bu sendroma yakalanan kişilerde kan basıncının artması, kilo artışları, yüz kırışıklık ve vücutta morluk gibi belirtiler olabiliyor. Kortizolün fazla yükselmesi Cushing Sendromunun yanı sıra; depresyona, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, konsantrasyon sorunlarına, kadınlarda adet düzensizliklerine de neden olabiliyor.
Aşırı düzeyde kortizol eksikliği, nadiren de olsa Addison hastalığına neden olabilir. Addison hastalığı, böbrek üstü bezlerinin yetersiz çalışmasına sebep olan bir rahatsızlık. Bu rahatsızlığın belirtileri; aşırı yorgun hissetme, hızlı kilo kaybı ve zayıflık şeklinde kendini gösterebiliyor. Böyle belirtiler yaşıyorsanız bir doktora görünmekte fayda olabilir.
Vücutta gerçekleşen yaralanmalarda, enfeksiyon durumuna karşı kortizol salınımı artar. Bu artış yaraların iyileşmesine ve iltihap oluşumunun önlenmesine yardımcı olur. Bu süreç bağışıklık sisteminin güçlenmesine de katkı yapar. Fakat kronik bir kortizol yüksekliği, bağışıklık sistemini zayıflatır ve çeşitli hastalıkları tetikleyebilir.
Kandaki yüksek kortizol seviyesi, cinsel isteksizliği de beraberinde getirebilir. Bunun yanında erkeklerde testosteron azlığına, iktidarsızlığa ve testislerin küçülmesine neden olabilir. Kadınlarda kortizol fazlalığı, kısırlık veya yumurtalıkların küçülmesi şeklinde kendini gösterebilir. Bu da cinsel hayatın olumsuz etkilenmesine yol açarak günlük yaşam kalitesini düşürebilir.
Başka rahatsızlıkların da katkılarıyla, kortizol hormonunun fazla salgılanması zihinsel bulanıklıklara yol açabilir. Öğrenme bozuklukları ve hafıza kaybının gerçekleşmesinde, diğer hastalıklarla birlikte kortizol seviyesi önemli bir etken.
Hepimizin bildiği gibi canlı hayatının vazgeçilmezi su. Vücudunuzun ihtiyacı olduğu miktarda günlük su tüketimi, pek çok rahatsızlığı önleyebilir. Bu miktar kişiye göre değişebilmekle birlikte herkesin günlük ortalama 2-2,5 litre su tüketmesi gerekiyor. Bunlarla birlikte adaptojen bitkiler dediğimiz stresi azaltan bitkilerle haşır neşir olmak, kortizol seviyenizin dengede tutulmasında önemli.
Kortizol pregnenolondan bireşimlenir. Bu tepkime, C-11, C-17 ve C-21 karbonlarının hidroksilasyonu, C-3'ün yükseltgenmesi ve C-4'ü C-5'e bağlayan çift bağın izomerizasyonunu gerektirir. Bu bireşimin gerçekleştiği yer böbrek üstü bezinde bulunan zona fasciculata bölgesidir. Böbrek üstü bezi aynı zamanda aldosteron (zona glomerulosada) ve seks hormonları (zona reticulosada) üretse de asıl salgı ürünü kortizoldur. Böbrek üstü bezi altında yer alan medulla katmanı ise sempatik uyarı ile başlıca epinefrin ve norepinefrin salgılar.
Böbrek üstü bezinde kortizolun bireşimi hipofiz bezinin ön lobundan salgılanan adreneokortikotropik hormonunca (ACTH) uyarılır. ACTH üretimi de hipotalamus tarafından salgılanan kortikotropin salgılatıcı hormon tarafından uyarılır.
Kortizol, böbrek üstü bezlerinde (diğer ismiyle adrenal bezlerde) üretilen ve oradan salınan bir hormondur. Başta tehlikelere karşı tepki verme olmak üzere vücuttaki glikoz metabolizmasını hızlandırmak, kan basıncını kontrol etmek ve iltihabı gidermek gibi görevleri yerine getirir.[1]
Bunlarla birlikte kan şekerini düzenlemek, yağ, protein ve karbonhidratları kullanılabilir enerjiye dönüştürmek, su ve tuz dengesini kontrol etmek gibi çeşitli işlemlerde görev alan ve kolesterolden sentezlenen bir hormondur.[2]
Kortizolün salınmasını sağlayan mekanizmayı anlayabilmek için öncelikle Limbik Sistem'i tanımak gerekir. Bu sistem; Hipotalamus, Hipokampüs, Talamus ve Amigdala olmak üzere 4 kısımdan oluşup beslenme, korku, savunma, cinsel istek, uyku düzeni gibi fiziksel tepkilerden sorumludur.
Amigdala; beynin her iki tarafında birden bulunan ve canlının öfke, endişe, stres, kaygı ve korku gibi ani duyusal algılarını yöneten beyin bölümüdür. Çevrede var olan durumları analiz eder, bir stres faktörü varsa savaş veya kaç durumunun tetiklenmesini sağlar.
Çevredeki bir şey veya durum amigdala tarafından tehdit olarak algılanırsa, Libik Sistem'in diğer bir parçası olan hipotalamusa bir tehlike sinyali gönderilir. Hipotalamus, beyindeki sinir sistemi ile vücudun endokrin sistemi arasında bağlantı kurar; vücuttaki kalp atışı, yemek yeme, su içme gibi hayati fonksiyonları sağlamanın yanı sıra strese karşı verilen tepkiyi de kontrol eder.[3]
Tehlike sinyali, amigdaladan hipotalamusa iletildikten sonra kalp ritmini ve iç organların işlevlerini yöneten ve bizi hayatta tutan otonom sinir sistemine geçer. Otonom sinir sistemi; sempatik, parasempatik ve enterik sistem olmak üzere 3 bölümden oluşur. Bahsi geçen tehlike sinyalini aldıktan sonra vücudu savunmaya geçirecek bölüm sempatik sinir sistemidir. Bu sistem böbrek üstü bezinden salınan adrenalin ve noradrenalinin kana pompalanmasını sağlar. Tehlike geçtikten sonra parasempatik sistem, vücudu sakinleştirmek için adrenalin ve noradrenalini ortadan kaldırır.
Böbrek üstü bezinden adrenalin ve noradrenalin hormonları salındığında vücudumuz kendini tam anlamıyla bir acil durum senaryosunda bulur. Tehlikenin ne denli büyük olduğu, zarar verme olasılığı, ne zaman geçeceği gibi belirsizlikler bu hormonların vücudu tetikte tutmasına yetmeyebileceğinden vücut bir tehlike algılamaya devam ederken beynin hipotalamus bölgesindeki Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal-Aksı devreye sokulur, bu bir geribildirim mekanizmasıdır. Bu mekanizma hipotalamus, hipofiz bezi ve böbrek üstü bezi arasında iletişimi sağlayan; nöronlardan iletiyi alan ve bunun sonucunda kimyasalların salınmasını sağlayan nöroendokrin hücrelerinden meydana gelen bir yolaktır. Tehlikenin sürdüğü bilgisi mevcut olduğu sürece kortizol salınmasını ve vücudun tetikte kalmasını sağlar.[1]
Neden Desteğe İhtiyacımız Var?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor. Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak... Daha fazla göster
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Destek Ol
Kortizolün salınma süreci kısaca şöyle açıklanabilir:
Stres anında salınan kortizol, kaslara en hızlı şekilde enerji sağlayacak kaynak olan şekerin kan dolaşımında kalması için insülini baskılar ve kan basıncını artırmak için atardamarları daraltır.[4]
Cushing Sendromu, insan vücudunun uzun bir süre boyunca yüksek kortizol seviyelerine maruz kalmasından dolayı ortaya çıkan bir sorundur. Başlıca belirtileri özellikle yüz ve karın bölgesinde kilo alımı, diyabet, akne başta olmak üzere cilt problemleri, kadınlarda düzensiz adet dönemleri, mide ülseri, anksiyete gibi sıralanabilir.[1], [5], [6]
Cushing Sendromu'nun tam tersi bir durum olan Addison Hastalığı'nda ise sorun, kortizolün gereğinden daha az olmasından kaynaklanmaktadır. Başlıca belirtileri yorgunluk, kilo kaybı, karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma, güçsüzlük olarak sıralanabilir.[1], [5], [6]
Yapılan çalışmalarda, bazı psikiyatrik hastalıklarda kortizol seviyesinin normalden daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuca en fazla yaşamının erken dönemlerinde travma geçirmiş bireylerde rastlanmıştır.[7]
Şiddetli depresyon hastalarında gözlenen yüksek kortizol seviyelerinin daha önce bahsettiğimiz Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Aksi'ne karşı duyarsızlık oluşturduğu belirlenmiştir.
Ayrıca bazı Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) hastalarındaki kortizol düzeyleri ölçüldüğünde bu düzeylerin normalden daha düşük bir seviyede olduğu ve hastaların %50 ila %70'inin majör depresyon ve benzeri duygudurum bozukluklarının kriterlerini de karşıladığı sonucuna varılmıştır. Düşük kortizol bunlarla birlikte kronik önyargı, yorgunluk ve ağrı sendromlarına ve birtakım başka somatik bozukluklalra yol açabilir.[7]
Depresyon; belli bir dönem için hayattan ve eskiden keyif alınan aktivitelerden keyif almama, ilgi kaybı, iştah bozukluğu ve çoğunlukla üzgün mizaç gibi belirtilerin olduğu ruhsal bir hastalıktır.
Yapılan çalışmalarda araştırmacılar, kortizol miktarının depresyonla ilişkisini gözlemlemek için fareleri kullandılar. Denek fareler farklı süreler boyunca kortizole maruz bırakıldı. Ortaya çıkan sonuç şuydu: Kısa süre yüksek miktarda kortizole maruz bırakılan farelerde gözle görülür bir etki olmadı; fakat 2 haftadan uzun süreyle yüksek kortizole maruz bırakılan farelerin endişeli ve depresif hareketler sergilediği, daha korkak göründükleri ve yeni ortamları keşfetmekte daha az istekli oldukları kaydedildi.[8]
TSSB, travmatik bir olay yaşayan bir kişinin, travmatik olay geçmiş olmasına rağmen o anda takılıp kalması ve bazı stres tepkileri göstermesidir. Bu hastalığa sahip olan kişiler genel olarak 3 ana semptom gösterirler:
TSSB'nin diğer semptomları arasında uyku bozuklukları, kabuslar, sorumluluktan kaçınma davranışı bulunabilir.[9] Kişi sürekli diken üstünde olabilir, çabuk sinirlenebilir, "Başkaları beni anlamıyor." düşüncesine sahip olabilir ve kolayca irkilebilir.[10]
Beynimizin ön ve arka dikkat sistemleri dikkatin nereye yönlendireceğini belirler. Bir tehlikeyle veya stres faktörü olan bir durumla karşılaşıldığında beynin birçok bölgesi eş zamanlı olarak çalışır. Nörotransmiter sistemler ve hormonal sistemler uyarılır; bu sistemlerin bir arada işlemesinden ötürü bu tehlike anı, kalıcı olarak belleğe kaydedilir. Bu yüzden kortizol gibi stres hormonları bu anıların kaydedilmesinde önemli bir rol oynar. Bunlarla birlikte, stres durumlarında hormonal sistemin fazla çalışması TSSB'nin ilerlemesine sebep olabilir. Hatta TSSB hastalarının beyinlerinin çeşitli bölgelerinde stres hormonlarının yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur.[9]
Araştırmalar; uzun süreli stresin sebep olduğu yüksek kortizol seviyelerinin kan kolesterolünü, trigliseritleri, kan şekerini ve kan basıncını artırabileceğini düşündürmektedir. Hatta stres, arterlerde plak birikimine bile sebep olabilir. Bunlar kalp hastalıkları için yaygın risk faktörleridir.[11]
Kâşif ’in Costa Ödüllü yazarından
“Rundell’ın yazdığı her şeyi okuyun.” Daily Mail
“Ama zaten çalınmış bir şeyi geri alacağız. İyi hırsızlarız biz!”
“Gerekli hırsızlar,” dedi Vita.
Vita Marlowe’u gemiyle İngiltere’den New York’a sürükleyen önemli bir mesele var: Çok sevdiği dedesi, şöhretli bir dolandırıcı tarafından üçkâğıda getirilmiş ve evi dahil sahip olduğu her şey elinden alınmış. Ruhu yaralanmış bu yaşlı adamı tekrar mutlu görmeyi kafasına koyan Vita, en güçlü silahı olan zekâsını kullanarak düşmanlarını bozguna uğratacak bir plan yapıyor. Önce sokaklarda yaşayan genç bir yankesici, sonra da alışılmadık yeteneklere sahip, sırlarla dolu iki çocuk dahil oluyor Vita’nın kanun tanımaz, büyük planına.
Günümüz çocuk ve gençlik edebiyatının en önemli yazarlarından Katherine Rundell’dan, bir haksızlığı düzeltmek için her şeyi göze alan bir grup çocuğun nefesleri kesen hikâyesi.
FOYLES YILIN ÇOCUK KİTABI ÖDÜLÜ
YILIN EN İYİ ÇOCUK KİTAPLARI SEÇKİSİNDE
Guardian • Sunday Times
“Vita kendi sınırlarını zorlarken okur onun zekâsı ve azmi karşısında büyülenecek.”
Booklist
“Muhtemelen bu yıl okuyacağınız en iyi çocuk kitabı.”
Times
“Baş döndürücü! Haşin ve hayat dolu Vita’ya hayran kaldım.”
Stephanie Burgis
Devamını Göster
₺100.00
Satın AlTüm Ürünler
Bir başka araştırma ise kortizolün kalbi besleyen koroner arterlerde plak birikmesinden kaynaklanan akut koroner sendromlarla, kalbin ritmik çalışmasının bozulması veya düzensiz kalp atışı anlamlarına gelen aritmiyle ve bunlar dışında birçok başka rahatsızlıklarla ilişkili olduğunu göstermiştir.[12]
Kortizol seviyesini düşürebilmek için yapmanız gereken şey stresi uzaklaştırmaya çalışmak olacaktır. Bunu yaptığınızda stres hormonlarının seviyesi düşer, parasempatik sinir sistemi devreye girer ve yavaş yavaş sakinleşirsiniz. İşte size yardımcı olabilecek birkaç tüyo:[13]
Kortizol, vücudumuzun stres karşısında verdiği hormonal bir tepkidir. Adrenalin ve noradrenalin salındıktan sonra canlının ihtiyaç duyacağı enerjiyi karşılaması için şeker üretimini ve kan basıncını artırır, nefes alışverişini ve kalp ritmini hızlandırır.
Kortizolün az veya fazla salınması çeşitli hastalıklara yol açar. Ayrıca kardiyovasküler sistemde de rol alır, bu yüzden uzun süreli az veya fazla salınımlarında kardiyovasküler sistemde birçok hastalığa sebebiyet verebilir. Bunların başında kalbin ritminin bozulması ile ortaya çıkabilecek ve kalbin dakikada 100'den fazla kez atması anlamına gelen taşikardi gelir.
Kortizol, strese dayalı psikiyatrik hastalıkların oluşmasına veya ilerlemesine sebep olabilir. Farelerle yapılan bir deneyde yüksek düzeyde kortizole maruz kalma süresi ile depresyonun paralel ilerlediği gözlemlenmiştir. Bir başka psikiyatrik rahatsızlık olan Travma Sonrası Stres Bozukluğu hastalarında kortizol seviyesinin normalden yüksek olduğu bulunmuştur ve yüksek kortizolün bu hastalığı ilerletebileceği tespit edilmiştir.
Bütün bunlara baktığımızda TSSB hastalarından "yeniden yaşama" semptomu gösterenlerin travmatik olayı hatırladıklarında vücutlarının savaş ya da kaç tepkisini ortaya koyacağını, artan kortizolün süreğen olması durumunda kalp ritim bozukluğu gibi kardiyovasküler hastalıklara sebep olabileceğini söyleyebiliriz.
Aynı şekilde düzenli kortizol salınımına neden olabilecek bir diğer şey de kronik strestir. Bir başka çalışmada akut stresin çeşitli hormonal değişiklikleri tetiklediği gösterilmiştir.[14]
Alıntı Yap
Okundu Olarak İşaretle
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna GitBu İçerik Size Ne Hissettirdi?
Kaynaklar ve İleri Okuma