kaçıngan bağlanma stili / KAÇINGAN BAĞLANMA - kaçıngan bağlanma ile İlgili Uzmanlar, Makaleler ve Kaynaklar

Kaçıngan Bağlanma Stili

kaçıngan bağlanma stili

İlişkilerinizde Güvenli Bağlanmanın Yolu

eeb7aa8__monash.pw

Graham Johnston ve Matt Wotton

İlişkilerinizde aşırı bağlanan taraf mı yoksa yakınlaşmaktan kaçınan taraf mısınız? Yakın ilişkilerdeki bağlanma tarzınız çocukluğunuzdan geliyor olsa bile yine de bağlanma tarzınızı değiştirmeniz mümkündür. 

Bağlanma tarzımız büyük önem taşır çünkü diğer insanlarla ilişki kurma biçimimizi etkiler. Aynı bireylerle yıllar boyunca yapılan araştırmalar gösteriyor ki, iyi ilişkiler kurma ve sürdürme becerisi yaşam boyu mutluluk seviyeleri üzerinde büyük bir paya sahip. Kılavuz niteliğindeki bu makalede ilişkilerinizi daha iyiye götürmeniz için bağlanma stilinizi tanıma ve onu değiştirme yolları paylaşılacak. 

Bağlanma stillerinizin kökleri çocukluğunuzdadır.

Bağlanma teorisi ’li yıllarda İngiliz çocuk psikoloğu John Bowlby ve meslektaşlarının çalışmalarına dayanmaktadır. Bowlby diğer memeliler gibi insanların da bakım verenlerinin bakım ve sevgi ihtiyaçlarını karşılamasına muhtaç olduğuna inanıyordu. Güven ve özenin olmadığı bir ortamda büyümek diğerleriyle ilişkilerimizin de yer aldığı birçok alanda uzun vadeli sorunlar yaşamamıza neden olur. Mary Ainsworth tarafından yapılan Yabancı Ortam deneyleri sayesinde Bowlby’nin fikirleri ete kemiğe büründü. Çalışmalar, çocukların bakım verenlerinin yokluğuna bakıcıların tarzına göre farklı tepkiler verdiğini gösterdi. 

Cindy Hazan, Phillip Shaver ve Alan Sroufe gibi araştırmacılar bakım verenlerimizle yaşadığımız deneyimlerin bilinçli ya da bilinçdışı olarak hayatımızdaki ilişkilerden ne bekleyeceğimizi şekillendirdiğine dair verilerle mevcut bulguları daha da ileri taşıdı. Arkadaşlarımız, meslektaşlarımız, aile üyeleri ya da sevgililerimiz de dahil olmak üzere tüm ilişkilerimiz bağlanma stillerimizden etkileniyor. Bağlanma stilimiz başkalarına ne kadar güvenebileceğimizi, terk edilme hassasiyetimizi ya da bağlanma korkularımızı belirliyor. 

Elbette bağlanma teorisi ilişkilerimiz hakkında her şeyi açıklayamaz. Örneğin, bağlanma stillerimizi şekillendiren genetik ya da mizaç gibi başka faktörleri de henüz tam anlayabilmiş değiliz. Yine de bu durum bağlanma stillerimizi tanıyarak ilişkilerimizi yönetmeyi denememizi engellemez. 

Erken dönem bağlanma stiliniz yetişkin bağlanma biçimlerinde ortaya çıkar. 

Aşağıdaki örneklere bakarak kendiniz dahil olmak üzere başkalarının bağlanma stillerinin ilişkilerde nasıl rol oynadığını fark edebilirsiniz.

Ravi her zamanki gibi evde akşam yemeğini pişiriyor ve partneri Frankie’nin işten eve dönmesini bekliyor. Frankie 10 dakika gecikince Ravi telaşlanmaya başlıyor. “Geç kalacak olsa bana muhakkak haber verirdi” diye içinden geçiriyor. Zaman ilerledikçe Ravi’nin endişesi öfkeye dönüşmeye başlıyor ve “Akşam yemeği için onu beklediğimi biliyor ama beni umursamıyor bile” diye kendi kendine söyleniyor. Frankie eve döndüğünde ise Ravi eşiyle yemek yiyerek sohbet etmek yerine savunmaya geçerek Frankie ile tartışmaya başlıyor. 
/website/assets/images/my1/images/eee4d61b59__monash.pw
Diane ise diğer ilişkilerini bitirdiği gibi şimdiki ilişkisini de sonlandırmayı düşünüyor. Diane’in birçok ilişkisinde olduğu gibi başlarda her şey tutku dolu ve eğlenceliydi. Ancak ilişki ciddileşmeye başlayınca Diane kaçmak isterken buldu kendini. Asla uzun süreli bir ilişkisi olamayacağını düşünmeye başladı. “Sorun bende mi yoksa hep yanlış kişiler mi beni buluyor” diye düşünmeye başladı.

Dave’in patronu ise ona anne-babasını hatırlatıyor. Patronu onu destekliyor lakin ne zaman Dave’in performansı hakkında bir geri bildirimde bulunsa Dave kendini küçümsenmiş hissediyor. “Yetişkin bir adamım ve işimi de gayet iyi yapıyorum” diye düşünse de patronundan nefret etmekten ve kendini yetersiz hissetmekten kurtulamıyor. 

Muhtemelen bu örnekler size de tanıdık gelmiştir. En önemlisi ise bağlanma teorisi bağlanma stilimizi anlamaz ve onu gerektiği gibi değiştirmeyi denemezsek erken dönem yaşantılarımızdan edindiğimiz alışkanlıklara göre yetişkin hayatımızı yaşayabileceğimizi ileri sürmektedir. 

Örneğin, erken dönem yaşantılarınız yüzünden ilişkinizde kendinizi güvende hissetmek için parterinize fazla yapışarak onun dikkatini üstünüzde tutmaya çalışıyor olabilirsiniz. İyi haber şu ki, kaygılı hissettiğiniz durumlarda yeni davranışlar benimseyerek bağlanma stilinizi değiştirebilir; ilişkilerinizden keyif alabilir ve daha tatmin edici bir hayat sürebilirsiniz. Bu makalede önce kendi bağlanma stilimizi tanımayı ve onu nasıl değiştireceğimizi öğreneceğiz.

Ne Yapmalı?
Bağlanma stilinizi tanıyın.

İlk adım kendi bağlanma stilimizi tanımak. Ücretsiz çevrimiçi testler yardımıyla bağlanma stilinizi öğrenebilirsiniz. Daha kolayı ise, aşağıdaki dört cümleden sizi en iyi tanımlayanı seçebilirsiniz.

monash.pwşkalarına duygusal olarak yakınlık duymakta zorlanmam. 
monash.pwe tam olarak yakınlaşmak isterim fakat başkalarının benim istediğim kadar yakın olmayı tercih etmediğini görüyorum. 
monash.pwğımsızlığım benim için önceliklidir. Yakın ilişkiler kurmadan da rahatım. 
monash.pwşkalarıyla yakınlaşmaktan rahatsızlık duyarım. Diğerleriyle yakın olmak istememe rağmen başkalarına güvenmek benim için ürkütücüdür.

Bu dört cümle dört ayrı bağlanma stiline işaret etmektedir. Eğer a şıkkını seçtiyseniz güvenli bağlanma stiline sahipsiniz. B şıkkı ise kaygılı bağlanma stiline aittir. C şıkkı ise kaçıngan bağlanma stiline gönderme yapar. D şıkkını seçtiyseniz dağınık bağlanma stiline sahipsiniz demektir. Bağlanma stilinize olumsuz yaklaşmak istediğiniz değişimleri gerçekleştirmenize yardımcı olmaz. Her bağlanma stilinin altında öğrenilmiş birçok inanç vardır. Her bağlanma biçiminin olumlu ve olumsuz yanları mevcuttur. 

Unutmayın, bağlanma stiliniz kaderiniz değildir. Çalışmalardan bazıları erken dönem bağlanma stillerimiz ile yetişkin ilişkilerimiz arasındaki bağlantının orta düzeyde olduğunu göstermektedir. Genetik, mizaç ve daha birçok faktör ilişkilerimizde rol oynamaktadır. Erken dönem bağlanma biçimlerimiz çocuklukla da sınırlı değildir. Akranlar ve öğretmenler gibi başka faktörler de bağlanma biçimlerimize katkı sağlar. Güvenilir yetişkinler ya da akranlar ile kurulan sağlıklı ilişkiler de bağlanma stillerimizi şekillendirmektedir. Kimlerle etkileşim halinde olacağımız konusunda doğru seçimler yaparsak erken dönem yaşantıların olumsuz etkilerini dengeleyebiliriz.

Dört bağlanma stilini tanıyın.

Bağlanma bilimini kavradığınızda kendinizi ve sevdiklerinizi daha iyi anlayacak, aynı hataları neden yapıyor olduğunuzu fark edecek ya da ilişkilerinizin neden bittiğini göreceksiniz. Belki de iş hayatınızda istediğiniz sonuçları neden alamadığınızı daha iyi kavrayacaksınız. Asıl mesele, size geçmişte nasıl davranıldıysa hala öyle davranılmasını bekliyor olmanızdır. 
/website/assets/images/my1/images/eee80cf__monash.pw
Eğer güvenli bağlanma stiline sahip olacak kadar şanslıysanız “yeterince iyi” ebeveynler ile büyüdünüz demektir. Yeterince iyi ebeveynlik psikanalist Donald Winnicott’ın sağlıklı ebeveynlik için kullandığı bir terimdir. Güvenli bağlanma stiline sahip olmanız ilişkilerinizden keyif almaya sizi hazır hale getirir. 

Eğer kaygılı bağlanma stiline sahip iseniz tutarsız ya da sürekli meşgul ebeveynler tarafından büyütülmüş olabilirsiniz. Bu tür ilişkilerde sınırlar bulanıktır. Çocuk ebeveynlerin tutarsız davranışlarına sürekli maruz kalır. Bu durumda yetişkin olduğunuzda yakınlığı arzulasanız bile başkalarını üzmekten ya da kırılmaktan yana sürekli endişe içinde olursunuz. İlişkilerde hep en kötüsünü beklersiniz. Bu yüzden kendinizi ilişkinin içinde başkalarına fazla bağımlı olan ya da kıskanan taraf olarak bulabilirsiniz. Küsme davranışları gibi pasif agresif davranışları da kullanıyor olabilirsiniz. 

Kaçıngan bağlanma stili korkulu bağlanma ya da kayıtsız bağlanma biçimi olarak da adlandırılmaktadır. Eğer bu stile sahipseniz bakım vereniniz tarafından duygusal ihtiyaçlarınız sürekli olarak karşılanmamış demektir. Bu nedenle hep kendi başınızın çaresine bakmayı öğrenmişsinizdir. Yakınlaşmakta güçlük yaşar veya muhatabınızın görünüşü gibi duygusal olmayan değerlere daha fazla öncelik verirsiniz. İlişkide olduğunuz kişinin duygusal ihtiyaçlarına pek önem vermezsiniz ve kendinizde bir sorun olmadığını düşünmeye daha yatkınsınızdır. 

Dağınık bağlanma stiline sahipseniz bakım vereniniz tutarsız davranışları ile sizin kafanızı karıştırmış olabilir. Bazen ailede çok kıymetli biri iken bazen hiç istenmeyen kişi olmuşsunuzdur. Bu bağlanma tarzı ciddi istismar ve ihmalin birlikte olmasından kaynaklanır. Yaşadıklarınız yüzünden yakınlaşmak sizin için hep zor olmuştur. 

İlişkide olduğunuz kişinin bağlanma stilini tanıyın. 

Bağlanma teorisi ilişki bilimidir. Kendimiz hakkında daha fazla şey bilmek iyidir aynı şekilde muhataplarımızın bağlanma stillerini bilmek de önemlidir. Bu sayede muhatabınızın davranışlarının nedenlerini daha iyi kavrar ve onların duygusal ihtiyaçlarını doğru bir yaklaşımla karşılayabilirsiniz. 

Çok fazla yapışarak ilişki kuran birinin kaygılı bağlanma tarzı olabilir. Mesafeli ilişki kuran biri ise kaçıngan bağlanmaya sahip olabilir. Bu farklılıklar birçok durumda yaşanabilir. Daha önce bahsi geçen Ravi’yi düşünün. Eşi eve geç geldiği için endişelenmiş ve bu durumdan rahatsız olmuştu. Bu kaygının altında reddedilme hassasiyeti olabilir. Kaçıngan bağlanma stiline sahip biri ise, “Eve beş dakika geç geldiysem, ne var bunda?” diye düşünüyor olabilir. Bu örüntü birçok ilişkide görülebilir. Kaçıngan ve kaygılı iki kişi eşleştiğinde birinin özen alameti olarak yorumladığı bir durum diğeri için uzaklaştırıcı olabilir. Diane’nin örneğinde ise kaçıngan bağlanma stilini gördük. Partnerinin yakınlığından bunalıp uzaklaşmaya ihtiyaç duyuyordu. Dave ise öz güven yoksunluğu ve patronuna yönelik nefreti ile dağınık bağlanma stilinin izlerini taşıyordu. 

Hem kendinizin hem partnerinizin bağlanma stilini anlayamazsanız aynı davranış ve tartışmaları tekrarlamanız olasıdır. Partneriniz üzüldüğünde hemen özür dilemek yerine onu neyin üzdüğünü anlamaya çalışmak olayı onun gözlerinden görme fırsatı sunar size. Partnerinize merakla ve onu yargılamadan ne olduğunu sorabilir ya da kendi zihninizde düşünerek de onu anlamayı deneyebilirsiniz. Karşınızdaki kişiye kızdığınızda onun için ne hissediyorsunuz? Eskisi kadar sevişmemenizi neden sorun yapıyor olabilir eşiniz? Evet, bağlanma stili cinsel hayatımızı da etkiler. 

Bağlanma tarzlarımızı anlamak eşimizin ihtiyaçlarını anlamak ve davranışlarımızı düzenlemek noktasında bize gereken bilgileri sağlar. Örneğin, eşiniz kaygılı bağlanmaya sahip ise ve siz kaçıngan bağlanma stilinde yer alıyorsanız eşinizin çocuklukta hissettiği terk edilme endişesi nedeniyle böyle davrandığını fark edebilir ve empatik tutum sayesinde onun ihtiyaçlarına farklı yaklaşabilir, kendi kaçınma davranışlarınız dışında başka davranışlar da geliştirebilirsiniz. 

Dağınık bağlanma tarzına sahip eşler ilişkilerinde istikrarı yakalamakta zorlanırlar. Sevmek ve sevilmek isterler ama yakınlaşmaktan korkarlar. Zira geçmişte yakın oldukları insanlar onları incitmiştir. Bu bilgi görünürde sizden uzaklaşmak istediklerini düşünmenizi sağlayabilecek bazı davranışlara karşı daha tahammüllü yaklaşmanıza yardımcı olabilir. Başta sizden uzak dursalar bile kendilerini ilişkide güvende hissettikçe farklı davranabileceklerdir. Elbette bu süreçte kendi ihtiyaçlarınıza sahip çıkarak ilişkinizi yönetmek doğru olan yaklaşım olacaktır. 

/website/assets/images/my1/images/eeeb5c5c3f__monash.pw

Bağlanma stilinizi değiştirmeyi deneyin. 

Nörobilim araştırmaları beynin ölene kadar uyum sağlama becerisine sahip olduğunu gösteriyor. Bağlanma biçimlerimizi kapsayan beyin ağları da aynı derecede değişime açıktır. Bu nedenle duygularınızla farklı yollarla baş etmeyi öğrenebilir ve bağlanma stilinizi değiştirebilirsiniz. Bağlanma stiliniz kaderiniz değil, seçiminizdir.

Değişim için kullanabileceğiniz bazı yöntemler aşağıda yer almaktadır:

İlişkilerdeki davranış kalıplarınızı ve bunların sonuçlarını tespit edin.İlişki içinde çok fazla güvence ihtiyacı duymamanızın sebebi kaçıngan bağlanma tarzınız olabilir. O yüzden sevgilinizin onu sevdiğini söylemenize niye bu kadar ihtiyaç duyduğunu anlamıyor olabilirsiniz. Belki de sizin ihtiyaç duyduğunuzdan biraz daha fazla güvenceye ihtiyacı vardır. Sevdiğiniz kişinin güvence taleplerini reddetmek yerine sizden farklı ihtiyaçları olabileceğini düşünerek davranışlarınızı değerlendirin. Zamanla daha az kaçıngan davranarak ilişkinizi geliştirebilirsiniz. 

Bağlanma stilinizi değiştirmek için partnerinizle iş birliği yapın. Eğer kaygılı bağlanmaya sahipseniz partnerinizden sabır ve hoşgörü talep edin. Kaygılarınızı azaltacağınıza dair partnerinize taahhütte bulunun. İlişkilerde güven zamanla inşa edilir. Eğer kaçıngan tarza sahip iseniz eşiniz ihtiyacınız olan alanı size verebilir aynı zamanda sizinle yakınlaşmanın daha zarif yollarına başvurabilir. Romantik akşam yemekleri, derin sohbetler ve sekse davet etmek yakınlaşmanın kapılarını aralar. 

Kendinize meydan okumak için yeni şeyler denemenin de yardımı olur.Bağlanma stiliniz kaygılı ise başta zor gelse bile doğrudan ve özgün yollarla iletişim kurmayı deneyin. Kaygılarınızı sakinleştirmek için duygu kontrol yöntemlerinden faydalanabilirsiniz. Kaçıngan iseniz ilişkide kalmayı denemek için kendinize meydan okuyun. Kaçarak uzaklaşmak yerine karşınızdaki kişiyi anlamayı deneyin. Değişim kolay değildir fakat farkı deneyimledikçe kendinizi daha güvende hissetmeye başlayacaksınız. 

Partneriniz ya da arkadaşlarınızdan oluşan güvenilir bir çevre oluşturun kendinize. Sonrasında bu çevre içindeki otomatik davranışlarınızı gözlemleyin, duraksayın, farklı bir yol deneyin, sonuçları değerlendirin ve netice olumlu olursa gelecekteki durumlar için de yeni davranışı benimseyin. 

Bu yöntemler sadece romantik ilişkiler için geçerli değildir. Aile, arkadaşlar ve iş arkadaşlarınızla ilişkilerinizde de bu yöntemlerden faydalanabilirsiniz. Örneğin, patronunuzun elinizdeki işi biraz daha geliştirmeniz için eleştiride bulunduğunu hayal edin. Eleştiriye yönelik hassasiyetinizin erken dönem çocukluk deneyimlerinden kaynaklandığını bilmek geçmişteki davranışları tekrarlamanızı engeller. Derin bir nefes alıp savunmacı davranışa geçmeden yukardaki ilkeleri uygulayabilirsiniz. 

Son olarak, değişim uzun bir çalışma gerektirir. Öğrenmeye açık olun ve her gün deneyimlerinize yeni bir gözle bakmayı deneyin. Her seferinde başarılı olmayabilirsiniz. Zaman zaman çocuksu davranışlarda bulunabiliriz. Hepimiz hata yaparız. Değişim bir gecede gerçekleşmez. Kendinize aşırı yüklenmeyin. Hepimiz insanız ve alışık olduğumuz davranışları yapmaya meyilliyiz. İnsanız ve yeni şeyler öğrenebilir ve yeni durumlara uyum da sağlayabiliriz. Ustalaşan bir sporcu nasıl sürekli pratik yaparak başarılı oluyorsa biz de pratik yaptıkça daha iyi olabiliriz. Hepinize iyi şanslar. 

/website/assets/images/my1/images/eeeeb1de16__monash.pw

Önemli Noktalar

Bağlanma stilinizin kökleri çocukluğunuza dayanır.Bağlanma teorisi ’lerde erken dönem yaşantılarda sevgi ihtiyacının önemini ortaya çıkaran John Bowlby ile başlamıştır. 

Bağlanma stiliniz yetişkin hayatınızdaki ilişkilerde de kendini gösterir. Bakım verenlerinizle yaşadıklarınız hayat boyu ilişkilerden ne beklemeniz gerektiğini bilinçli ve bilinçdışı olarak şekillendirir.

Bağlanma stilinizi tanıyarak ilişkilerdeki davranışlarınızı anlayabilirsiniz. Bu makalede yer alan küçük anket dışında bağlanma stilinizi tespit etmek için çevrimiçi ortamda ulaşabileceğiniz birçok test bulabilirsiniz.

Dört bağlanma stilini öğrenin. Bir güvenli bağlanma biçimi ve üç güvensiz bağlanma tarzı vardır: kaygılı, kaçıngan ve dağınık. Hepsinin ortak noktası geçmişte size nasıl davranıldıysa aynı davranışları hala bekliyor olmanızdır.

Sevdiklerinizin bağlanma stillerini öğrenin. Kendi bağlanma stilinizi ve sevgilinizin bağlanma stilini doğru anlayamazsanız aynı sorunları yaşamaya devam etme olasılığınız artar.

Bağlanma stilinizi değiştirmeyi deneyin.Değişimi sadece romantik hayatınızla sınırlandırmak zorunda değilsiniz. Aileniz, arkadaşlarınız ve iş arkadaşlarınızın da yer aldığı tüm ilişkilerinizde bağlanma stilinizi kasıtlı olarak değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Davranışlarınızdaki ortak kalıpları fark ederek farklı tepkiler vermeyi öğrenebilirsiniz.

Daha fazlasını yapmak isterseniz:

Bağlanma stilinizi terapide çalışabilirsiniz. Bağlanma tarzınızı daha iyi anlamak ve değiştirmek için profesyonel destek alabilirsiniz. Terapist seçerken bağlanma odaklı çalışan bir uzman seçmek daha iyi olabilir. Sitemizde yer alan psikoterapist seçimi konusunda tavsiyeler içeren kılavuza ilişikteki linkten ulaşabilirsiniz:

monash.pw

/website/assets/images/my1/images/eef5ea__monash.pwBiz de terapi seanslarımızda bağlanma teorisinden yararlanıyoruz. Danışanlarımızın ilişkilerini geliştirme çabalarında bağlanma teorisinden çok faydalandıklarını gördük. Sözünü ettiğimiz yaklaşım 50 yılı aşkın bir süredir deneysel kanıtlarla desteklenmiş bir yaklaşım. Çocukları iradelerinin aksine boyun eğdirmeyi amaçlaması nedeniyle şaibeli olan “bağlanma terapisi” yaklaşımdan bahsetmiyoruz burada. Terapist size daha güvenli ilişkiler kurabilmeniz yönünde aşağıdaki prensipleri kullanarak destek sağlar.

Çoğu zaman terapide insanlar sorunlarını etkili bir şekilde çözer.Bu sayede umudunuzu korumaya devam edersiniz.

Ayrıca terapi ilişkisi güvenli bir ilişki kurma pratiği kazanmanıza öncülük eder. 

Bağlanma konusunda yaşadığınız sorunların kaynağını fark eder ve ormana bakarken ağaçları da fark edebilecek ince bir anlayışa sahip olursunuz. 

Terapi sizi inisiyatif alıp yeni eylemlere geçmek konusunda teşvik eder. 

Yeni davranışlarla mevcut döngünüzü kırmaya çalışırken ihtiyacınız olan güvenilir çevre desteğini terapiden alabilirsiniz. 

Örneğin, terapi randevunuza beş dakika geç kaldınız. Kaygılısınız ve terapistinizin zamanını çaldığınızı düşünüyor ve sürekli özür diliyorsunuz. Bu durum reddedilme hassasiyetinizin ve insanları memnun etme çabanızın kaynağı olan bağlanma stilinizle ilgili olabilir. Terapistiniz neden böyle hissettiğinize şefkatle yaklaşır zira terapistler davranışlarımızın ardındaki ihtiyaçlara bakar ve onları sorgulamamıza yardımcı olur. Sizi önemseyen biri ile yeni bir deneyim fırsatı yakalarsınız terapi odasında. 

Çift danışmanlığı her iki kişi için de bağlanma stillerinden kaynaklanan beklenti ve kaygıları anlayarak yeni ve sağlıklı yollar keşfetmelerine hizmet eder. İyi bir çift terapisi gündelik sorunların altında yatan ihtiyaçlara ve daha iyi iletişim yollarına odaklanır. 

Son olarak, güvensiz bağlanma stillerinden birinin uç noktalarında yer alıyorsanız konuşma terapisi yeterli olmayabilir sorunlarınızın çözümünde. Bu durumda uzman doktorunuzla görüşüp ilaç desteğine ihtiyacınız olup olmadığını tespit etmek yararlı olabilir. Eğer yoğun kaygınız ya da depresif bir ruh haliniz var ise ilaç kullanımını da gündeme alabilirsiniz. Antidepresan kullanımı hakkındaki kılavuzu ilişikteki linkte bulabilirsiniz:monash.pw

Genel olarak söylemek gerekirse bağlanma stiliniz kaderiniz değildir çünkü sorunlarınızı çözebilmek için kullanabileceğiniz birçok yöntem mevcuttur. Öğrenme ve değişim hayat boyu devam eder.


Tavsiyeler

Psikiyatrist ve sinirbilimci Amir Levine ve psikolog Rachel Heller tarafından yılında yayınlanan Bağlanma kitabına bakabilir.

Robert Karen’ın yılında basılan “Becoming Attached” makalesine bakılabilir.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bir danışanın terapisti ile ilişkisini konu alan yapımı Can Dostum filmine bakılabilir.

Çocuklarınıza bağlanma teorisini anlatmak için yapımı Karlar Ülkesi filmine bakılabilir. 

Kaçıngan bağlanmayı konu alan Paul Simon ve Art Garfunkel’in seslendirdiği “I am a Rock” adlı şarkıya bakılabilir. 

Daha fazla makale, kurslar ve diğer kaynaklar için Londra Uygulamalı Psikoloji Merkezi takip edilebilir.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: [email protected]
Instagram: monash.pw
Kaynak: monash.pw

İlişkilerdeki Issız Adamlar: Bağlanma Korkusu

<h3>Issız Adam filminin ana karakterlerinden Alper filmde günübirlik, sadece cinsellik üzerine dayalı ilişkiler yaşayan ve “bağlanma” sorunu yasayan 30’lu yaslarında bir erkeği canlandırıyor. Alper’in Ada’yla tanışması, ona aşık olması ve ilişkisi süresince nasıl değiştiği, ilişki derinleştikçe başlayan bağlanmayla ilgili korkuları, sonunda Ada’dan ayrılması ve ardından çektiği acı aslında bir grup insanın ilişkilerdeki portresini özetliyor: Issız Adam Sendromu.</h3>
Aslında “bağlanma sorunu” olarak da açıklanabilecek bu kavramın temeli çocukluğa dayanıyor. İlk kez Bowlby tarafından ortaya atılan bağlanma kavramı bebeklerin, ebeveynlerine ya da onlara bakan kişilere olan bağlanma şekilleri ile açıklanabilir. Bebekler doğduklarında savunmasız oldukları için içgüdüsel olarak onları dış dünyadaki tehlikelerden koruyacak, onları kollayacak ve sakinleştirecek kişilerin varlığına ihtiyaç duyarlar. Bu kişiler genellikle ebeveynler ya da bebeklere bakan kişilerdir. Bebekler bu kişilere bağlanır ve bu bağlanmanın şekli, bebeğin ona stres veren durumlarda bu kişiyle ilişkisine bağlıdır. Bebeklik çağında sağlıklı bir bağlanma sekli geliştirememiş bireyler, yetişkinlikte romantik ilişkilerinde ayni bağlanma sorunlarıyla karşı karşıya gelebilirler.

Bireyler biyolojik olarak, hayatta kalabilmek için, başkalarıyla bağ kurma ihtiyacı içinde olarak dünyaya gelirler, fakat onların ne tür bir bağlanma şekli geliştirdikleri deneyimleriyle bağlantılıdır. Ebeveynleriyle farklı bağlanma şekilleri kurarak büyümüş bireyler, ilişkilerinden de farklı beklentiler ve inançlar içinde olurlar. Bu bağlanma şekilleri, bireylerin ilişki kalitesine olumlu ya da olumsuz biçimde yansıyabilir. Araştırmalara göre bireyler bağlanma şekilleri açısından 4 gruba ayrılabilir. Bunlar güvenli, saplantılı/kaygılı, kayıtsız/kaçıngan ve korkulu/kaçıngan bağlanmadır. İşte Issız Adam’lar dediklerimiz genellikle kayıtsız-kaçıngan bağlanma ile yetişmiş bireylerdir. Kayıtsız/Kaçıngan bağlanma şekline sahip kişiler yakın duygusal ilişkiler olmadan kendilerini daha rahat hissederler. Bu kişiler için özgürlükleri, bağımsızlıkları, kendi kendilerine yetebilmeleri, başkalarına bağımlı olmamak ve başkalarının da onlara bağımlı olmaması önemlidir. Bu kişiler yakın duygusal ilişkilere girmeyerek ve bağlanmaktan kaçınarak yüksek derecede özgürlük arayışı içindedirler. Bu kişiler genellikle kendilerini, kendi kendine yetebilen ve başkalarıyla yakınlık kurma ihtiyacı içinde olmayan bireyler olarak tarif ederler ve partnerlerinden daha az derecede yakınlık talep eder ve onlar hakkında kendilerine olduğundan daha olumsuz düşüncelere sahiptirler. Araştırmalar kayıtsız/kaçıngan bağlanma tarzına sahip bireylerin duygularını yoğun bir şekilde bastırmaya çalıştıklarını ve hislerini sakladıklarını göstermiştir. Bu bireyler, reddedilme korkusunu ve durumunu yaşamamak için kendilerini çevresindekilere ve partnerlerine yaklaştırmaz, onlarla yakın ilişkiler içine girmekten kaçınırlar.

Peki, bu hep böyle mi gitmek zorundadır? Elbette bebeklik çağında ebeveynlerle (özellikle anneyle) olan ilişkiler ve bağlanma şekli ileride kişilerin ilişkilerinde nasıl davranacaklarını etkileyen önemli bir faktördür. Fakat bireyler güvensiz bağlanma tarzlarını yaşadıkları deneyimlerle değiştirip, şekillendirebilirler. Güvenli bağlanmaya sahip kişilerle kurdukları ilişkilerde, ilişki içindeki durumlarını değerlendirip bunu partnerlerinin yardımıyla değiştirebilirler. Ayrıca, psikoterapi sırasında terapist ve danışan arasında kurulan güvenli bir bağlanma, bu kişilerin güvensiz bağlanma stillerini değiştirmelerinde oldukça önemli olan temel adımlardan biridir.

Bağlanma korkusunun temeli buna dayalı olsa dahi elbette yalnızca çocukluktaki ebeveyn ilişkileri ile açıklamak mümkün değildir. Her ilişkide karşı tarafın ve zamanın şartlarının etkisi de bağlanma korkusu geliştirmeye yol açabilir. Özgürlüğü kaybetme korkusunun yanı sıra bazı diğer etkenler şöyle sıralanabilir:

<strong><em>Güvensizlik: </em></strong>Güven bir ilişkide iki taraf için de belki de en önemli etkendir ve bir erkek size güvenebileceğini hissetmedikçe gerçek anlamda bir bağlılık göstermeyecektir. Özellikle önceki aile ve romantik ilişkilerinden gelen bir güven problemi varsa yalanın bir işareti bile partnerinizin tamamen uzaklaşması için kapıyı açabilir.

<strong><em>Olgun Olmamak</em></strong>: Yaş her zaman olgunluğu getirmez çünkü herkesin olgunlaşma hızı birbirinden farklıdır.  tek kişiye bağlı kalmak için, büyümeye ve çocukça düşüncelere ve alışkanlıklara veda etmeye istekli olmalısınız fakat birisini büyümeye de zorlayamazsınız. Eğer hala bir ergenin duygusal kapasitesiyle hayatını devam ettiriyorsa, bir ilişkide aradığınız şeyleri arayan birini bulup hayatınıza devam etmelisiniz.

<strong><em>Diğer Öncelikler / Bağlılıklar:</em></strong> Hayat gerçekten partneriniz için çok zorlayıcı olabilir (ör:iş hayatı) ve bazen her şeyi dengelemek bir süre için mümkün olmayabilir. Birçoğumuz bir ilişkiye kendimizi adamak ve onun için uğraşmak için zorlanabiliriz çünkü iş, okul, aile ve diğer bağlılıklar arasında, bir ilişkiyi sürdürmek için gerekli olan kaliteli zamanı yaratmak zor olabilir. Özellikle zorlu iş işe yarıyor, tatmin ediyor ve kişi belirli bir hedefe odaklanıyorsa, şu an aklındaki son şey bir ilişki olabilir. Ama öte yandan, bir erkeğin hayatında başka üretken şeylere bağlı olması iyi bir işaret olarak da görülebilir. Bu, odaklandığı ve zamanını önemli olan şeylere nasıl adayacağını bildiği anlamına gelir. Belki de hayatındaki şeyleri nasıl dengeleyeceğini göstermek için size ihtiyacı var ve sonunda ikiniz birlikte mutlu olabilirsiniz.

<strong><em>Çok Fazla Baskı</em></strong>: Eğer biri baskı altında size bağlıysa, ilişki muhtemelen devam etmeyecektir. Bir erkeğin, onunla birlikte olmak istediği kişinin siz olduğuna sizin onun üzerine koyduğunuz herhangi bir baskıyla karar vermemesi ve istekli bir şekilde gelmesi gerekir. Bu kararı almanın çok uzun sürdüğünü düşünüyorsanız, yapabileceğiniz tek şey endişenizi dile getirmek ve sizin için en iyi olana karar vermek. Bu durumda kalıp onu bekleyebilir, ya da hayatına devam edebilir ve size istediğiniz şeyleri vermeye hazır birini bulabilirsiniz. Seçim sizin.

<strong><em>Başka Kadınlar/Erkekler:</em></strong> Partneriniz henüz yalnızca bir partnerle ilişki yaşamaya ve bağlı kalmaya hazır olmayabilir çünkü sahada kalmak ve flört etmek istediği başka kadınlar/erkekler olabilir. Bu yalnızca seks ile ilgili olmak zorunda da değildir; yeni kişiler tanımak ve yeni heyecanlar yaşamak partnerinizin şu anki isteği olabilir.

&nbsp;

&nbsp;

                                                     Bağlanma Stili Nedir ve Neden Önemlidir?

Mutsuz bir ilişki yaşıyorsanız, sürekli başarısız ilişkilere takılıp kalmış gibi hissediyorsanız,  doğru ilişkiyi bir türlü bulamamışsanız bunun nedeni bağlanma stiliniz olabilir.

İnsan ilişkilerini hepimiz ilk ilişkilerimizden öğreniriz; ebeveynlerimiz ya da ilk bakıcılarımızla kendi bağlanma stilimizi anlamak, ilişki problemlerimizin kökenini bulmamızda yardımcı olacaktır.

İdeal olarak ebeveynler çocukların güvenliğini ve korunmasını sağlarlar,  çocuklar da gerekli ihtiyaçları karşılandığı için ebeveynlerine güvenmeyi öğrenirler. Ebeveynler çocukların rahatını sağlarlar, onlar üzüldüğünde, korktuğunda sakinleşmelerine yardımcı olurlar. Bunun sonucunda da, çocuklar ebeveynleriyle güvenli bir duygusal temele sahip bağ kurarlar. Sonrasında çocuklar, ebeveynlerinin onların güvenliğini sağlayacağını bilerek güven içinde dünyayı keşfederler.

Biliyoruz ki insanların birbirine ihtiyaçları vardır ve  bağlanmak zorundadırlar. Hayatta kalmamız buna bağlıdır! Yetişkin birer birey olduğumuzda bile başkalarına bağlı olmamız sağlıklıdır. İnsanlarla sağlıklı ve güvenilir bağlar kurduğumuzda daha mutlu, verimli ve başarılı oluruz.

“Herşeyi yalnız yapmak zorunda değiliz. Hiçbir zaman yapmak zorunda olmadık.” Brene Brown

Üç farklı temel bağlanma stili vardır: Güvenli bağlanma, Kaçıngan bağlanma ve Kaygılı bağlanma. Her bağlanma stilini aşağıda açıkladım:

 

Güvenli Bağlanma

Çocukluğunuzda tüm ihtiyaçlarınız karşılanmıştı. Ebeveynleriniz güvende olduğunuzu, iyi bakıldığınızı hissetmeniz için ihtiyaçlarınıza karşı özenli ve duyarlıydı. Bunun sonucunda kendinizi yakınlık ve samimiyet duygularında rahat hisseden biri oldunuz:

  • Yakın ilişkileri devam ettirmeye çalışırsınız.

  • Duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı kolaylıkla ifade edersiniz.

Kaçıngan Bağlanma

Ebeveynleriniz muhtemelen uzak, soğuk ve tepkisizdi. Bunun sonucunda daha bağımsız ve kendine güvenen, değişken insanlara bağlanmak istemeyen biri oldunuz:

  • Yakın ilişkiler sizi boğucu hissettirebilir ve bağımsızlığınızı tehdit edecek gibidir.

  • Samimiyeti çok yoğun hissettiğinizde uzaklaşırsınız.

  • Kendinize ayıracak daha çok zamana ihtiyaç duyarsınız.

  • Bağlanmaya karşı koyabilirsiniz.

 

Kaygılı Bağlanma

Ebeveynleriniz ihtiyaçlarınızla ilgilenme konusunda tutarsızdı. Bunun sonucunda, ihtiyaçlarınızın karşılanması için savaşan biri oldunuz:

  • Samimiyete ihtiyaç duyarsınız ve gösterilen samimiyet hiçbir zaman size yeterli gelmez.

  • Partnerinizin sizi gerçekten sevip sevmediğini veya kendinizin sevilecek biri olup olmadığınızı sık sık sorgularsınız.

  • Kaygılı bağlanma ‘muhtaç’ ya da ‘yapışkan’ olarak tanımlanabilir.

  • Partnerinizden umutsuzca güvenlik ve ilgi ararsınız ama çoğunlukla bu onu uzaklaştırabilir.

Bağlanma Stili Neden Önemli?

Bağlanma teorisi, anneler ve bebeklerle çalışan John Bowlby’nin çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır fakat şimdi fark ediyoruz ki bağlanma stilimiz yetişkin romantik ilişkilerimizde de rol oynuyor. Ebeveyn-çocuk bağlanması, duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanacağı  konusunda partnerlerimize güvenme yeteneğimize zemin hazırlar.

Bağlanma stilimiz kalan tüm samimi ilişkilerimiz için bir plan haline gelir. Bağlanma stilimiz eş seçimini ve ona nasıl bağlandığımızı da etkiler. Bağlanma biçimimizi, kendimiz hakkındaki inançlarımıza kanıt bulma umuduyla yeni insanlarla defalarca deneriz.

Bu durum sıklıkla aynı ilişki düzenlerine saplanmış hissetmenizin sebebidir. Örneğin, çoğu kaygılı bağlanan kişi, onlara hiçbir zaman yeterli yakınlık ve güven vermiyor gibi görünen kaçıngan bağlanan kişilerle ilişki kurar veya evlenir. Bu durum kaygılı bağlanan kişilerin terk edilme korkularını ve kusurlu ya da sevilmeyen biri oldukları inancını doğrular.

Bağlanma stilinizi anlamak, sadece size ebeveynlerinizle olan ilişkiniz ve çocukken hissettikleriniz hakkında içgörü sağladığı için değil, yetişkin ilişkilerinizdeki problemlerinizi anlamanıza yardımcı olduğu için de faydalıdır. Sonuç olarak, bağlanma stilinizi anlamak, daha tatmin edici ilişkilere sahip olmanız için ne yönde değişebileceğinizi anlamanıza yardımcı olur. Diğer bir deyişle bağlanma stilinizi anlamak,  sağlıklı bir ilişkiye sahip olmak ‘doğru’ partneri seçmek, sağlıklı ve güvenli bir bağ, bir ilişki biçimi geliştirmekle ilgilidir.

Nasıl güvenli bağlanan biri olabilirim?

Bağlanma biçiminiz size iyice yerleşmiş olsa da yeni yetenekler öğrenerek ve çok pratik yaparak daha güvenli bir bağlanma stili oluşturabilirsiniz.

Bağlanma stilinizi değiştirmeye başlamak için birkaç yol:

  • Bağlanma biçiminizi fark edin. Kaygılı ve kaçıngan davranışlarınızın farkında olmaya başlamanız değişimin ilk adımıdır.

  • Neye ihtiyacınız olduğuna ve ne hissettiğinize dikkat edin.

  • Duygularınızı partnerinizle paylaşın.

  • Zihinsel çarpıklıklarınızı fark edin ve onlara meydan okuyun.

  • İlişkiye dair ihtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi partnerinize açıkça iletin.

  • Kendinizi iyi izleyin davranışlarınız hakkında farkındalık geliştirin.

  • Kendiniz hakkında iyi hissettirecek şeyler yapın. Güçlü yanlarınızı ve başarılarınızı kabul edin.

  • Bir terapistle çalışın (bağlanma stilinizi değiştirmek sanıldığından zordur.)

  • Sağlıklı ilişkiler konusunda örnek olan insanlarla vakit geçirin.

Umarım bu yazı bağlanma stilinizi ve onun ilişkilerinizi nasıl etkilediğini anlamanıza biraz ışık tutmuştur. Her zamanki gibi, değişmek için kendinize meydan okumaya karar verirseniz, kendinize karşı sabırlı ve nazik olun.

Sharon Martin ( Kaynak ) 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır