kaynağı değiştir]
Şubat'ında ülke çapında genel seçimlerin yapılmasından sonra oluşturulan Meclis-i Umumi 19 Mart ’de açıldı. İlk toplantı Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonunda yapıldı. (Daha sonra meclis Ayasofya bitişiğindeki eski Darülfünun binasına taşındı.) Mecliste 69 müslim ve 46 gayrımüslim mebus vardı. Meclis başkanlığına Ahmet Vefik Paşa atandı.
24 Nisan 'de çıkan Osmanlı-Rus Savaşı ("93 Harbi" olarak bilinir) bir yıl boyunca meclis müzakerelerini gölgeledi. Osmanlı ordusunun yenilgiye uğraması ve Rus ordusunun İstanbul kapılarına dayanması üzerine 31 Ocak 'de Edirne Mütarekesi imzalandı. Bu olaydan 13 gün sonra 13 Şubat 'de II. Abdülhamit meclisi süresiz olarak tatil etti.
arasında süren "İstibdat" döneminde anayasanın temel hükümleri uygulanmadı. Buna karşılık Kanûn-ı Esâsî resmen yürürlükte kaldı. Her yıl çıkarılan devlet Salnamelerinde Kanûn-ı Esâsî metni düzenli olarak yayımlandı. Ayan Meclisi bir daha toplanmadı ise de, Ayan üyelerine ölünceye kadar düzenli maaşları ödendi.
Ülkemizdeki anayasacılık hareketlerinin, ilk olarak Yüzyılın ilk yarısında ortaya çıktığı kabul edilmektedir. tarihli Sened-i İttifak, tarihli Tanzimat Fermanı ve tarihli Islahat Fermanı gibi belgeler, birer anayasa özelliği taşımamakla birlikte, ileride ortaya çıkacak gerçek anayasacılık hareketlerinin ilk aşamalarını oluşturmuştur.
23 Aralık tarihinde kabul edilen Kanun-ı Esasi, ilk anayasamız olarak tarihteki yerini almış ve siyasi hayatta ilk defa anayasa ile kurulan parlamentolu bir dönem başlamıştır.
Padişah Abdülaziz’in tahttan indirilmesi ile V. Murat Padişah olmuştur. V. Murat’ın sağlığının bozulması ve akıl hastalığı nedeni ile tahttan indirilmesi sonrasında anayasa ve meşrutiyete taraftar olduğunu açıklayan II. Abdülhamid’in tahta çıkarılmasına neden olmuştur. Tanzimat döneminin yetiştirdiği devlet adamları ve aydınlar, imparatorluğun geleceğini, anayasa ve batılı kurumların ithalinde görmüşler ve bu doğrultuda mücadele vermişlerdir.
II. Abdülhamid tahta çıktıktan sonra Mithat Paşa’nın zorlaması ile anayasa hazırlamak üzere komisyon kurulmuştur. Mithat Paşa’nın etkisinde çalışan Komisyon, tarihli Fransa Anayasası ile Belçika Anayasalarından esinlenerek bir anayasa taslağı kaleme almış ve Padişaha sunmuştur. Padişah, aralarında tarihçi Ahmet Cevdet Paşa, Mabeyn Müşiri Eğinli İngiliz Sait Paşa, zamanın fıkıh uzmanı olan Uzun Etek Rıza Bey gibi alanlarında tanınmış kişilerden oluşan yeni bir komisyona yaptırdığı inceleme sonucunda önceki taslağa yeniden şekil verdirmiştir. II. Abdülhamid, kendi yetkilerin arttırmak üzere bazı değişiklikler yapmış ve gerektiğinde ülkeden uzaklaştırma (sürgün) yetkisini Padişaha veren bir hükmün anayasaya girmesini sağlamıştır.
İlk Osmanlı Anayasası, 24 Aralık tarihinde Padişah tarafından bir Hattı Hümayun ile ilan edilmiştir. Kanun-ı Esasi, bir anayasada olması gerektiği şekilde halkın oylarıyla seçilmiş bağımsız bir yasama organı tarafından oluşturulmamıştır. Bütün üyeleri padişahça atanan Meclis-i Mahsusa adındaki 28 üyeli bir kurul tarafından çeşitli ülkelerin anayasalarından yararlanılarak hazırlanmıştır. Bununla birlikte, Kanun-ı Esasi ile mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçiş sağlanmıştır. Kanun-ı Esasi, hazırlanışı yönüyle olmasa da devletin temel organlarının kuruluş ve işleyişini ve günün şartlarına göre bireylerin hak ve hürriyetlerini düzenlemesi nedeniyle, günümüz anayasalarına benzer niteliktedir. Bu anayasa ile ilk kez, “milletin temsili ilkesi” demokrasinin temel ilkesi olarak devlet hayatına dahil edilmiştir.
24 Aralık tarihli, Kanunu Esasi’nin İlanı Hakkında İrade-i Seniye’ de padişah tarafından kısaca, uygar devletlerin ilerlemelerinden bahisle ülke yasalarının kamunun oylarına dayanması gereği ifade edilmektedir.
maddeden oluşan Kanun-ı Esasi, yürürlükte kaldığı süreler içerisinde 7 kez değişiklik görmüştür.
Osmanlı İmparatorluğunun ilk ve son anayasasıdır. İmparatorluk mutlak monarşi ile yönetilirken önderliğini Namık Kemal’in yaptığı Genç Osmanlılar ülkenin parçalanma sürecini durdurmak ve Fransa’da yeni doğan devrimlerinin etkilerini azaltmak adına ülkeyi parlamenter yönetime çevirmeyi düşünmüşlerdi. Yapılan anayasal ve yönetimsel değişiklik ile hem Osmanlı sınırları içinde yaşayan halk eşitliğe kavuşacak hem de halk mecliste temsil edilme hakkına kavuşacaktı.
Osmanlı Devletinin Rusya ile savaşmasının gölgesinde ülkenin sorunları giderek artarken II. Abdülhamit (31 Ağustos ) tahta çıkmıştı. Ülke sorunlarla boğuşurken, Sadrazam Mehmed Rüştü Paşa istifa ettikten sonra yerine Abdülhamit Han, Mithad Paşayı bu göreve getirmişti. Mithad Paşa göreve getirildikten sonra Avrupa’nın eşitlikçi ve parlamenter sistemini ülkeye adapte etme çabasına girişti. Bütün bu çalışmaların ardından Fransız hukukundan adapte edilen ve 28 kişilik Cemiyet-i Mahsusa’nın düzenlediği Kanun-u Esasi, 23 Aralık tarihinde Heyet-i Vükela’nın (Bakanlar Kurulu) onayı alındıktan sonra açıklanmıştı. Açıklanan anayasa metninin aslında padişah odaklı çıkartılması, eşitlikçi yapıya ve meclis dokunulmazlığına tersti. Çünkü bu metin her ne kadar anayasal bir düzeni destekler gibi görünse de Osmanlı saltanatının mutlak otoritesini de pekiştirmekten öteye gidememişti. Şu madde sanırım durumu açık bir şekilde ifade etmektedir. “ Devletin dini İslam’dır; padişah aynı zamanda halifedir ve şeriat kurallarını uygulatır, meclisçe kabul edilen yasalar din kurallarına aykırı olamaz, şeyhülislamlık makamı ve şeriye mahkemeleri anayasada öngörülmektedir.” (1) (2) 12 bölüm ve maddeden oluşan anayasa metni, Avusturya-Macaristan, Rusya ve Prusya anayasalarıyla benzerlik göstermektedir. Babıali’de bu metin açıklanırken Gayrimüslim halkın sahip olacağı hakları görüşmek üzere Tersane Konferansı, Haliç Tersanesinde devam etmekteydi. (2)
Daha öncede belirtildiği üzere 12 bölüm ve maddeden oluşan metin şu bölümleri ihtiva etmektedir:
Anayasanın ilanından sonra yılında ülke çapında seçimler yapılmıştı. Seçimlerinden ardından 19 Mart yılında toplanan Meclis-i Umumi göreve başlayan meclis ilk toplantısını Dolmabahçe Muayede Salonu’nda yapmıştı. Mecliste oturum başladığında 69 müslim ve 46 gayrimüslim vekillik yapıyordu. 24 Nisan tarihinde başlayan Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) esnasında kanun metni askıya alınmıştı. Bir yıl süren çatışmaların ardından 31 Ocak tarihinde savaşı kaybeden Osmanlı Devleti, İstanbul kapılarına dayanan Rusya ile Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştı. Bu yenilgiyi fırsat bilen II. Abdülhamit 13 Şubat tarihinde meclisi süresiz tatil etmişti. Bu dönemden sonra yasaklarla sürdürülen istibdat dönemi başlamıştı. Yasak döneminde kanunlar uygulanmamasına rağmen yürürlükte kalmayı sürdürdü. Meclis-i Ayan bir daha toplanmamasına rağmen vekillerle ölene kadar düzenli olarak maaşları ödenmişti. (4)
yılında Selanik kaynaklı ve İttihat ve Terakki’nin baskıları karşısında II. Abdülhamit Han 24 Temmuz tarihli tebliğle Kanun-i Esasi’yi yeniden yürürlüğe koymuştur. II. Abdülhamit 31 Mart Olaylarını bastıran İttihat ve Terakki tarafından tahttan indirilmiş ve yerine V. Mehmed Reşat getirilmiştir. Bu geri dönüş heyecan ve kutlamalarla karşılanırken 17 Aralık tarihinde Meclis-i Mebusan istibdat döneminden sonraki ilk toplantısını yapmıştır. Meclisin çoğunluğunu etkisi altına alan İttihat ve Terakki, görevde bulunan Kamil Paşa hükümetini istifa ettirerek yerine Hüseyin Hilmi Paşa hükümetini 13 Şubat tarihinde başa getirmişlerdir. (4)
Meclisin toplanmasının ardından Kanun-i Esasi üzerinde yapılması planlanan bir takım değişiklikler 8 Ağustos tarihinde kabul edilmiştir. Yeni değişiklikler ile birlikte padişah tahta geçtiğinde “vatan ve millete sadakat yemini” yapması zorunlu kılınmıştır. Ayrıca maddede hüküm olan padişahın bir kişiyi sürgüne göndermesi; hiç kimsenin yargılanmadan ve suçu kanıtlanmadan sürgüne gönderilemeyeceği yönünde farklı bir hükme bağlanmıştır. Basın üzerinde bulundurulan sansür kaldırılırken sadrazamın yetkileri arttırılmıştır. Meclise güvensizlik oyu yoluyla hükümeti düşürme ve padişah tarafından veto edilen kanunlar meclis tarafından 3/2 çoğunlukla kabul edildiğinde yeniden görüşülebileceği hakları verilmiştir. yılında devletin yönetimi İttihat ve Terakki güdümünde yönetilmeye başlandığında Kanun-i Esasi yılında 2, yılında 3 ve yılında bir olmak üzere toplam 6 kez değişikliğe uğramıştır. (4)
Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılmasıyla Türk milleti İtilaf grubuna karşı Kurtuluş Savaşı vermiştir. Kanun-i Esasi, işgalci devletlerin ülkeden atılmasının ardından toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yayınlanan 20 Ocak tarihli Teşkilat-ı Esasi ile birlikte yeniden kullanılmaya başlanmıştır. Kanun-i Esasi’nin bazı maddeleri yeni kurulan Türk Devleti ile çeliştiği için kaldırılırken bazı maddeler ise 20 Nisan tarihli olan Anayasası açıklanınca tamamen geçerliliğini yitirmiştir. (4)
Biyografiler
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
izmir escort
antalya escort
izmir escort
antalya escort
izmir escort
bursa escort
porno izle
brazzers porno
istanbul escort
instagram ucuz takipçi
instagram takipci kasma
takipçi satın al
escort istanbul
escort bayan
instagram takipçi satın alma
takipçi satın al ucuz
instagram takipçi satın al
takipçi satın alma
porno
porno
smm panel
takipçi instagram
escort istanbul
escort istanbul
smm panel
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
escort
izmir escort
porno video
porno izle
bornova escort
istanbul escort
monash.pw internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright - Tüm Hakları Saklıdır.
AnasayfaKünyeİletişim