karın hastalığından ölen şehittir / Bekâr ölen kız şehit midir? - Soru Sor Cevap Bul

Karın Hastalığından Ölen Şehittir

karın hastalığından ölen şehittir

Hangi Ölüm Şehitliktir?

Hangi ölüm şehitliktir? Kimler şehittir? Şehitliğin çeşitleri nelerdir? Doğal afetlerde ölenler şehit sayılır mı? Şehitler ölür mü? Şehitlerin mükafatı nedir? İslam'da şehitlik ve gaziliğin önemi

Sözlükte; tanık, bilen, muttali olan, hazır olan ve delil anlamlarına gelen, “şehit” kelimesi, din ıstılahında; iman, ibadet ve ahlakı ile insanlara örnek olan ve dinini savunmak ve yaşamak, saldırıya uğrayan vatanlarını, can, mal ve namuslarını korumak için savaşırken düşmanlar tarafından öldürülen akıllı ve ergen müminlere verilen bir unvandır. “Şehit”, aynı zamanda Allah’ın en güzel isimlerinden biridir.

Şehitlik rütbesi, Yüce Allah tarafından müminlere ihsan buyrulan, müminlere özgü en yüksek manevi bir rütbedir. Savaşın Allah için, din, iman ve vatan için, can, mal ve namus güvenliği için yapılması gerekir. Kahramanlık, dünyalık ve gösteriş için savaşan bir insan, savaş alanında ölse bile Allah katında şehit olmaz.

Çünkü Bakara suresinin ’üncü ayetinde şehitler için “Allah yolunda öldürülenler” denilmektedir. Sahabeden Ebu Musa el-Eş’ari’nin şu rivayeti de bu hususu ifade etmektedir:

“Hz. Peygamber’e cesaret gösterisi ve kahramanlık için, ırkçılık için ve gösteriş için savaşan insanın durumu soruldu. ‘Bunların hangisi Allah yolundadır?’ denildi.

Hz. Peygamber, ‘Kim Allah’ın kelimesinin, dininin yücelmesi için savaşırsa o Allah yolundadır.’ buyurdu.” (Tirmizi, Cihad, )

Dolayısıyla bir insanın Allah katında şehit olabilmesi için mümin olması, Allah için savaşması ve Allah yolunda öldürülmesi gerekir. Şehitlik Müslümanlara özgüdür, bu itibarla Müslüman olmayanlar, şehit olamazlar.

ŞEHİTLİĞİN ÇEŞİTLERİ

İslam’ın bilinmesi, tanınması ve yücelmesi, vatan, mal, can ve namus savunması için savaşırken ölen akıllı ve ergen Müslümanlara din dilinde “hakiki şehit” denir. Mesela Bedir ve Çanakkale savaşında öldürülen Müslümanlar hakiki şehitti.

Peygamberimiz (s.a.s.), “Allah yolunda öldürülen şehittir. Allah yolunda ölen şehittir.” buyurmuştur. (Müslim, İmare, ) Hakiki şahitler, yıkanmaz ve kefenlenmez, namazları kılınır ve kanlı elbiseleri ile defnedilir. (Ebu Davud, Cenaiz, 31; Cihad, )

Peygamberimiz (s.a.s.), Mekkeli müşriklerle yapılan Uhut Savaşı’nda şehit olanların kanlı elbiseleri ile ikişer, üçer kabre defnedilmesini, Kur’an’ı iyi ve çok okuyan şehidin önce kabre konulmasını emretmiş: “Ben kıyamet gününde bunlara şahidim.” demiştir. (bk. Nesai, es-Sünenü’l-Kübra, II, , No: ; Darakutni, es-Sünen, Siyer, V, , No: )

Hakiki şehit sayılabilmesi için ölenin büluğa ermiş, akıllı ve Müslüman olması, din ve vatan için yapılan bir savaşta veya canını ve malını savunurken haksız yere öldürücü bir aletle öldürülmüş olması gerekir.

AHİRETTE ŞEHİT SEVABI ALACAK OLAN KİŞİLER

Bunlar: Allah yolunda yapılan savaşta yaralandıktan sonra yiyip içen, uyuyan, tedavi gören, başka bir yere nakledilen ve daha sonra ölen kimseler ile deprem, yangın, sel felaketi, afet ve benzeri musibetlere maruz kalarak ölen, mide ağrısından ölen, doğum sırasında ölen, suda boğularak ölen, kolera, veba ve verem gibi bulaşıcı bir hastalığa yakalanıp ölen, göçük altında kalarak ölen, ilim yolunda ölen ve yanlışlıkla öldürülenMüslümanlardır.

Şu hadislerde bu kimselerin bu anlamda şehit oldukları bildirilmektedir:

“Allah yolunda öldürülmenin dışında şehitlik yedi çeşittir: Veba hastalığına yakalanıp ölen şehittir. Suda boğularak ölen şehittir. Zatürre hastalığına yakalanıp ölen şehittir. Mide hastalığı sebebiyle ölen şehittir. Yangında ölen şehittir. Göçük altında kalıp ölen şehittir. Doğum yaparken veya loğusa iken ölen kadın şehittir.” (Ebu Davud, Cenaiz, )

“Haksız yere malı alınmak istenir ve kişi malını vermemek için karşı koyarken öldürülürse şehittir.” (İbn Mace, Hudud, )

“Haksız yere malı alınmak istenen, malını vermemek için mücadele veren ve bu yüzden öldürülen kimse şehittir.” (Ebu Davud, Sünnet, )

“Malı sebebiyle öldürülen kimse şehittir. Eşi ve çocukları için öldürülen veya canını korumak için öldürülen veya dini sebebiyle öldürülen kimse şehittir.” (Ebu Davud, Sünnet, )

Bu şehitler, savaş alanında düşmanlarca öldürülen şehitlerden farklı olarak yıkanırlar, kefenlenirler ve cenaze namazları kılınıp defnedilirler. (bk. Darakutni, es-Sünen, Siyer, V, , No: )

ŞEHİTLER GERÇEKTE ÖLMEZLER

İnsanın beyin, kalp, beden ve diğer organları, işlevlerini bütünüyle yitirdiği, canlılığını kaybettiği, ruh bedenden ayrıldığı zaman ölüm gerçekleşir. Bu durum, Allah yolunda öldürülenler için de söz konusudur. Ancak “Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin, hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.” (Bakara, 2/) ayetinde Allah yolunda öldürülenlere ölüler denilmemesi emredilmektedir.

“Şehitlere ölüler demeyin.” demek onlar hakkında “ölüler” diyerek ulu orta konuşmayın demektir. Ayette, şehitlerden saygıyla söz edilmesi gerektiğini belirten mecazi bir anlatım vardır.

Diğer taraftan ölen insan, yemez, içmez, herhangi bir şeyden zevk almaz, sevinmez. Hâlbuki şehitler böyle değildir. Çünkü şehitler, görünürde ölmüş olsalar bile Allah’ın kendilerine bahşettiği özel bir hayatla diridirler. Onların hissetme, lezzet ve zevk alma kabiliyetleri vardır. Allah katında onlara bol nimetler, geniş rızıklar sunulmakta ve onlar mutlu bir hayat yaşamaktadırlar fakat dünyadaki insanlar bunu fark edemezler. Çünkü şehitlerin hayatları mahiyet bakımından dünyadakilerden farklıdır.

"ŞEHİTLER ÖLMEZ"

Uhut Savaşı’na katılmayanlar, bu savaşta ölenler hakkında “Eğer bize uysalardı öldürülmezlerdi.” (Âl-i İmran, 3/) diyenlere cevap olmak üzere şöyle buyrulmuştur: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler. Onlar, Rableri katında rızıklandırılırlar. Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği nimetler ile sevinirler, arkalarından kendilerine ulaşamayan, henüz şehit olmayan kimselere ‘kendileri için hiçbir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini’ müjdelemek isterler. Allah’ın nimetine, keremine ve Allah’ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler. Şüphesiz Allah, müminlerin ecrini zayi etmez.” (Âl-i İmran, 3/–)

Ölüm olayı, ruhun bedenden ayrılmasından ibarettir. Ölen ruh değil bedendir. Ölüm ile ruh bedeni terk eder, beden canlılık fonksiyonunu tamamen kaybeder ve zamanla toprakta çürür, ruh ise varlığını sürdürür. İşte şehitlerin ruhları ahiretteki güzel makamlarını görerek mutlu olur ve cennet nimetlerinden faydalanırlar. (Müslim, İmare, ; Tirmizi, Cihad, )

“Şehitler ölmez.” söylemini böyle anlamamız gerekir. Allah yolunda öldürülenlerden “ölüler” diye değil, “şehitler” diye bahsetmemiz, onların Allah katında çok saygın olduklarını bilmemiz ve bu bilinçle davranmamız gerekir.

ŞEHİTLERİN MÜKÂFATI

1. Şehitlerin mükâfatı imrenilecek kadar çoktur. “Şehit cennettedir.” (Ebu Davud, Cihad, ) buyuran Peygamberimiz (s.a.s.), şehitlerin mükâfatını şöyle bildirmiştir: “Hiç kimse cennete girdikten sonra -bütün dünyaya sahip olsa bile- tekrar dünyaya dönmek istemez, sadece şehitler, kendilerine verilen nimetler sebebiyle dünyaya dönüp on defa şehit olmayı arzu ederler.” (Buhari, Cihad, )

2.Bir insan şehit olunca varsa günahları bağışlanır. “Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım.” (Âl-i İmran, 3/) Bu ayette Allah yolunda hicret eden, birtakım eziyetlere katlanan, Allah yolunda savaşan ve şehit edilenlerin günahlarının bağışlanacağı ve cennete konulacağı bildirilmektedir. Peygambere iman ettiği için kavmi tarafından şehit edilen bir mümin hakkında Kur’an’da şöyle buyrulmuştur: “Şehit edildiğinde kendisine, gir cennete!” denildi. O da “keşke kavmim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilselerdi!” dedi.” (Yasin, 36/26–) Ayette, iman ettiği için şehit edilen kimseye üç mükâfat vaat edilmiştir: Cennete konulması, bağışlanması ve cennet nimetlerinden ikram edilmesi. Ancak şehitlerin kul hakları varsa Peygamberimiz bunun bağışlanmayacağını bildirmiştir: “Şehidin borcu hariç bütün günahları bağışlanır.” (Müslim, İmare, )

3.Şehitler ahirette peygamberler, sıddıklar ve salihler ile beraber olurlar. “Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddık, özünde, söz, iş ve işlemlerinde dosdoğru olanlarla, şehitlerle ve iyi, salih kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır. Bu lütuf Allah’tandır. Hakkıyla bilen olarak Allah yeter.” (Nisa, 4/)

4.Şehitler, ahiret sıkıntısı çekmezler ve yakınlarına şefaatçi olurlar. Şehit olur olmaz bağışlanırlar. Cennetteki makamları gösterilir. (İbn Mace, Cihad 16; Tirmizi, Cihad, )

GAZİ OLMAK

“Gazi”, Allah yolunda ve vatan uğrunda savaştığı ve şehit olmayı arzu ettiği hâlde savaş alanında ölmeyen, yaralanıp sağ kalan kimseye verilen manevi bir unvandır. Gazi, şehit olmak ve bu mertebeye yükselmek için savaştığından dolayı o da şehitler gibi değerlidir. Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Bir kimse Allah yolunda şehit olmayı canıgönülden isterse, yatağında ölse bile, Allah onu şehitler derecesine ulaştırır.” (Müslim, İmare, )

VATANI KORUMA GÖREVİ

“Vatan”, kutsal değerlerimizin, kültürümüzün, hatıralarımızın ve eserlerimizin toplandığı en kıymetli varlığımız, özgürce yaşadığımız, çalıştığımız, eğitim öğretim gördüğümüz, çalışıp rızkımızı kazandığımız, serbestçe seyahat ettiğimiz, inancımızı yaşadığımız, okulumuz, evimiz ve semalara yükselen minareleri ile camilerimiz canımız ve her şeyimizdir.

Vatanı kalkındırmak, geliştirmek, terörden, saldırıdan ve düşman tehlikesinden korumak, gerektiğinde vatan için malımız ve canımız ile fedakârlık yapmak, şehit olmak dinî ve vatani görevimizdir.

Şair Mithat Cemal Kuntay’ın dediği gibi “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, / Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Vatan için gerektiğinde savaşırız, şehit veya gazi oluruz. Bu, Rabbimizin bir buyruğudur: “Sizinle savaşanlara karşı, Allah yolunda siz de savaşın.” (Bakara, 2/) “Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve atlar, savaş araç gereçleri hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz.” (Enfal, 8/)

Dünyada, namus ve şerefimizi koruyarak huzur ve güven içinde yaşamak, ancak bağımsız bir vatana sahip olmakla mümkündür. Namusumuzu korumamız ve dinî görevlerimizi gereği gibi yerine getirmemiz yine vatan sayesinde mümkün olur. Bu sebeple yüce dinimiz İslam, vatanın korunmasına büyük önem vermiştir.

Vatanı korumak hem dinî hem millî bir görevdir. Vatanı saldırıdan korumak, gerektiğinde savaşmak, savaştan kaçmamak Rabbimiz ve peygamberimizin emridir: “Ey iman edenler! Savaş düzeninde iken kafirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin, savaştan kaçmayın.

Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası.” (Enfal, 8/)

“Düşmanla karşılaştığınız zaman sabır ve gücünüzle karşı koyunuz. (Müslim, Cihad, ) “İki göze ateş dokunmayacaktır. Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri de Allah yolunda, gece vakti karakolda ve sınırda bekleyen, nöbet tutan ve düşman gözleyen göz.” (Tirmizî, Fedailü'l-Cihad, ) “Bir gün bir gece hudut boyunda nöbet tutmak, gündüzleri oruçla, geceleri de ibadetle geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Vazife başında ölürse yapmakta olduğu amelin sevabı ve rızkı devam eder ve kabir fitnesinden kurtulur.” (Müslim, İmare, )

Bütün şehitlerimize yüce Rabbimizden rahmet diliyor, gazilerimize sağlık, huzur, minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Kaynak:Prof. Dr. İsmail Karagöz, Diyanet Aylık Dergi

İslam ve İhsan

Şehitlik İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                
Covid (korona) ve Şehitlik

COVİD – 19 SALGINI SEBEBİYLE VEFAT EDEN HEKİMLER, SAĞLIK VE KAMU ÇALIŞANLARI, ASKERLER, EMNİYET MENSUPLARI ŞEHİT SAYILABİLİR Mİ?

Dünya Sağlık Örgütü tarafından Pandemi olarak ilan edilen Covid – 19’a karşı Türkiye Tabipler Birliği, işbu salgınla birincil dereceden mücadele eden hekimler ve sağlık çalışanlarına koronavirüsün bulaşmasının muhtemel olduğu varsayımından hareketle, Covid19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerektiğini bildirilmiştir. Nitekim, koronavirüsün solunum ve temas ile bulaşmasının oldukça yaygın ve hızlı olduğu dikkate alındığında, şüphesiz ki birçok hekim ve sağlık çalışını müdahaleler sırasında koronavirüse maruz kalmıştır. Bu sebeple, Türkiye Tabipler Birliğinin çağrısı üzerine, yakın zamanda Covid – 19’un meslek hastalığı olarak yönetmeliklerde yeniden düzenleneceği tartışmasızdır.

Hülasa, ülkemizde koronavirüse karşı 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlara sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağına tabi olmayan vatandaşlar için sosyal izolasyon vurgusu ile ‘’evde kal’’ çağrıları yapılmıştır. Ancak, hala evde çalışma imkânı bulamayarak işe devam zorunluluğu olan vatandaşlarımız için durum farklılık arz etmektedir.

Nitekim, hekimler ve sağlık çalışanları için koronavirüsün meslek hastalığı olarak kabulü değerlendirildiğinde, bu olağanüstü hâl durumunda Covid – 19’dan ötürü görev sırasında hayatını kaybeden hekimler, sağlık çalışanları, askerler, öğretmenler, PTT görevlileri açısından hukuki durumun ne olacağı soruları akla gelmektedir. Bu grupların enfekte olma riskinin işe devam zorunluluğunun mevcudiyeti sebebiyle oldukça yüksek olduğu düşünüldüğünde hayatını görev sırasında kaybeden kamu çalışanlarının şehitlik ünvanına sahip olup olamayacağı gündeme gelmektedir.

Ancak Türk hukuk sisteminde kimlerin şehitlik ünvanına naip olacağı kanun ile düzenlenmemiştir. Bunun sebebi, şehitliğin dini bir kavram olması ile hukuk sistemimize yansımasının değişkenlik arz etmesi ile ilgilidir. Şehitlik Yönetmeliğine bakıldığında, şehitliğin askeri bir nitelik taşıdığı söylenebilir. Nitekim, ilgili yönetmelik şehitlik yerlerinin tespiti, tescili, tahsisi, yönetimi, inşası, bakımı, onarımı ve koruma işlemleri ile şehitliklere kimlerin defnedileceğine ilişkin usul ve esaslarının belirlenmesi amacıyla düzenlenmiştir. Genel olarak, ülke savunmasında veya terör örgütü ile mücadelede hayatını kaybeden asker, polis ve diğer kamu çalışanlarına şehitlik ünvanı verilmektedir. Ayrıca, 18/10/ tarihli ve sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 7. Maddesi ile de darbe teşebbüsü sırasında hayatını kaybeden siviller de şehit sayılmıştır.

Bu kapsamda değerlendirildiğinde hekimler ve sağlık çalışanlarının yanı sıra, sosyal dayanışma kapsamında yardıma muhtaç ailelere ödenecek TL’yi dağıtma amacıyla belirlenen ailelerin evlerine giden PTT kamu görevlileri ve öğretmenlerin de Covid – 19 salgınında enfekte olma riski en yüksek gruplar arasında yer aldığını söylemek doğru olacaktır. Nitekim, Covid – 19 sebebiyle görevleri sırasında enfekte olup hayatlarını kaybeden kamu çalışanları şehit sayılabilir mi?

Şehit Yönetmeliğinin 3. Maddesinde şehitliğe defnedilecek kişiler düzenlenmiştir. Şöyle ki;

  1. Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarında görev yapan askerlerden,
    1. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun Vazife Malullüğü başlıklı Maddesinde düzenlenen, vazifelerini yaptıkları sırada veya vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazalarda hayatını kaybedenler,
    2. Barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle, trafik ve yol güvenliğini veya tutuklu ve hükümlülerin sevk ve nakillerini sağlamakla görevli olanların görevleri sırasında hayatını kaybedenler,
    3. Yurt dışında sürekli görev veya her türlü geçici görev nedeniyle bulunan Türk uyruklu kamu personelinden; bu görevlerinden dolayı (görevleri sona ermiş olsa bile) yurt dışında maruz kaldıkları tedhiş veya uğradıkları suikast sonucu hayatını kaybedenler,
    4. Güven ve asayişi ihlal eden eylemler nedeniyle yakalanan gözaltına alınan, tutuklanan veya hükümlü bulunanların muayene ve tedavileri ile görevlendirilen sağlık personelinden, bu görevlerinden dolayı (görevleri sona ermiş olsa bile) öldürülenler,
    5. Olağanüstü Hal Kanununca yapılacak görevlendirilenler ile çalışma yükümlülüğüne tabi tutulanlar bu görevlerinden dolayı veya görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu hayatını kaybedenler,
    6. Görevleri sırasında veya görevleri sona ermiş olsa bile MİT mensubu olmaları nedeniyle maruz kalacakları saldırı hayatını kaybedenler,
    7. Emniyet Genel Müdürlüğünde kadrolu veya sözleşmeli olarak görevli pilot, pilot adayı ve uçuş ekibi ile kurbağa adam ve kurbağa adam adaylarının geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybedenler,
    8. Terörle Mücadele Kanunu’nda sayılan hallerde hayatını kaybedenler,
    9. sayılı Denizlerde ve Yurt Yüzeyinde Görülen Patlayıcı Madde ve Şüpheli Cisimlere Uygulanacak Esaslara İlişkin Kanunun uyarınca görevlendirildikleri belgelenmek şartıyla, patlayıcı madde ve şüpheli cisimlerin tespiti, nakli, incelenmesi, muhafazası veya zararsız hale getirilmesi görevleri sırasında hayatını kaybedenler,
  1. Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarında görev yapan askerler dışındaki kamu personelleri
    1. Terörle Mücadele Kanunu Kapsamında görevlendirildikleri hallerde hayatlarını kaybedenler,
    2. Olağanüstü Hal Kanunu Kapsamında görevlendirildikleri hallerde hayatlarını kaybedenler,
  1. Geçici ve gönüllü köy korucularından;
    1. Köy muhtarı ve ihtiyar meclisi mahsul zamanlarında çapulcular ve eşkıya türemiş ise yağmadan köy halkını korumak için hayatını kaybedenler,
    2. Güven ve asayişin korunmasında hizmetlerinden yararlanılması zorunlu olan ve yetkililerce kendilerine bu amaca yönelik görev verilen kamu görevlileri ve sivilleri İç güvenlik ve asayişin korunmasında veya kaçakçılığın men, takip ve tahkiki ile ilgili olarak güvenlik kuvvetlerine kendiliklerinden yardımcı olunması sırasında hayatlarını kaybedenler,
    3. Terörle Mücadele Kanunu Kapsamında görevlendirildikleri hallerde hayatlarını kaybedenler,
    4. Olağanüstü Hal Kanunu Kapsamında görevlendirildikleri hallerde hayatlarını kaybedenler, şehitliğe defnedilir.

Sayılı Kanun’un Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanununa göre, yukarıdaki sebeplerle hayatını kaybedenlerin kanuni mirasçılarına nakdi tazminat ödemesi yapılmaktadır. İlgili tazminatın %15’lik bölümü her birine ayrı ayrı olarak, eş ve çocuklara; eşin olmaması halinde çocuklar ile sağ olan anne ve babaya paylaştırılır. Ayrıca aynı kanunun, 4. Maddesinin c bendi gereği, ölenlerin kendilerine bağlanması gereken görev malullüğü aylığı, dul ve yetimlerine intikal ettirilerek ölenlerin veya çalışamayacak derecede engelli hâle gelenlerin çocukları da devlete ait yatılı okul ve eğitim kurumlarında ücretsiz olarak okutulmaktadır.

Yönetmelikte sayılan maddeler uyarınca maruz kalınan hastalıktan vefat halinde şehit sayılmanın, yalnızca Olağanüstü Hal Kanunu’na ve Terörle Mücadele Kanunu’na göre görevlendirilme yapıldığı hallerde düzenleme altına alındığı görülmektedir. Nitekim, olağanüstü hâl tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar gibi hallerde ilan edilebilse dahi henüz Covid – 19 sebebiyle olağanüstü hâl ilan edilmediğinden yönetmelik gereği Covid – 19 sebebiyle hayatını kaybeden kamu çalışanlarının şu aşamada şehit sayılamayacağı görülmektedir.

Ancak ifade edildiği üzere, şehitliğin dini bir kavram olması sebebiyle somut olaya göre defaatle değişkenlik arz ederek uygulamada birçok farklılığa sebebiyet vermiştir. Örneğin, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Hakkâri Dağlıca ’ya operasyon düzenlendiği sırada zatürre olduğu gerekçesi ile hastaneye kaldırılarak vefat eden asker öncelikle şehit sayılmamış akabinde görülen yargılama sonrasında asker cihetinde şehit kararı verilmiştir. Görev sırasında maruz kaldığı hastalık sebebiyle ilgili karar verilmiş ise dahi sonrasında Şehit Yönetmeliğinin 2. Maddesinin b fıkrası ile bünyesel rahatsızlık veya hastalık, intihar sebeplerinden ötürü hayatını kaybedenlerin şehit sayılmayacağı düzenlenmiştir.

Bu sebeple ülkemizde olağanüstü hâl ilan edilmediğinden, hekimlerin, sağlık çalışanlarının, askerlerin ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sırasında Covid – 19 salgınına maruz kalması ile hayatlarını kaybetmeleri sebebiyle şehitliğe defin kararı verilebilmesi için koronavirüs sebebiyle yaşanan bu olağanüstü durumun yönetmelik hükümlerine dahil edilmesi ile yeniden düzenleme yapılması gerektiği söylenebilir. Dolaysıyla, ilgili kavram bir kez daha somut olaya göre değerlendirilerek Yönetmeliğinin 4. Maddesinde şehitliğe defin kararını veren makamlarca tekrar gözde geçirilmelidir. İlgili madde; Şehitliğe defin kararı aşağıdaki makamlarca verilir,

  1. Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığında görev yapan askerler hakkında bağlı bulundukları kuvvet komutanlığı; diğer kamu personeli hakkında ilgisine göre Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı veya bunların yetki vereceği makamlar,
  2. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarında görev yapan askerler ile diğer kamu personeli hakkında bağlı bulundukları komutanlık veya bunların yetki vereceği makamlar
  3. Jandarma Genel Komutanlığında Jandarma Hizmetleri Sınıfında ve Sahil Güvenlik Komutanlığında Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfında bulunan kamu personeli, askerler, kamu personeli ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli ve Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü adına öğrenim görenler hakkında olayın meydana geldiği il valiliği,
  4. Millî İstihbarat Teşkilâtı mensupları hakkında Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığı,
  5. Yurtdışında sürekli görev veya her türlü geçici görev sebebiyle bulunanlar hakkında bağlı bulundukları kurumlar,

Son olarak, Şehit Yönetmeliğinin 4. Maddesinin 3. Fıkrası gereğince, şehitliğe defin kararı, hayatını kaybeden kişinin yakınlarına ilgili mevzuatına göre sağlanacak haklara ilişkin hak sahipliği sonucu doğurmamakla birlikte hak sahipliği, yetkili kurum ve kuruluşlarca ilgili mevzuatına göre tespit edilmektedir. Bu sebeple de Covid – 19 sebebiyle hayatını kaybeden kamu çalışanlarının görev şehidi sayılıp sayılmayacağı ilgili kişilerin kuruluşlarca değerlendirilecek bir husus olup şehit sayılmaya ilişkin şartların oluşmuş olmasına rağmen şehit sayılmasına karar verilmeyen durumlar için ise idare mahkemelerinde dava açılabileceği tartışmasızdır.

Av. Tuğçe Aslan

Manevi şehitlikte, hastalık mı yoksa şikâyeti mi?

Değerli kardeşimiz,

Konuyla ilgili hadislerden biri şöyledir:

من قتل في سبيل الله فهو شهيد، ومن مات في سبيل الله فهو شهيد، ومن مات في الطاعون فهو شهيد، ومن مات في البطن فهو شهيد، والغريق شهيد

Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; iç hastalıklardan ölen şehittir; boğularak ölen şehittir.” (Müslim, İmâre ; bk, İbni Mâce, Cihâd )

Soruda geçen konu hadiste batın yani iç hastalıklar olarak ifade edilmiştir.

Buna göre ister hastalık ister acı ve şikâyet olsun, bütün iş hastalıkların manevi şehitliğe vesile olduğu söylenebilir.

Şehitler dünya ve ahiret hükümleri bakımından hakiki şehit, sadece savaş meydanında veya zulmedilerek öldürülen mümin kimseler dünya ve ahiret şehidi olarak tanımlanır. Ahirette çok büyük bir sevaba kavuşacak olan bu tür şehitler yıkanmaz, kefenlenmez ve cenaze namazları kılınmaz.

Bunun dışındaki diğer şehitlere, hükmi şehit, ahiret şehidi veya manevi şehit denir. Bunlardan bazıları şunlardır:

Allah yolunda iken,
Veba hastalığından,
İç hastalıklardan,
Boğularak,
Yanarak,
Güneş çarpmasından,
Bina ve duvar altında kalarak,
Akciğer hastalığından,
Veremden,
Cüzzamdan,
Akrep sokmasından,
Uçurumdan düşerek,
Sınırları, canını, malını, ailesini korurken,
Zulme karşı çıkarken,
Doğururken,
Delirerek,
Yırtıcı hayvanların parçalamasıyla,
Bineğinden düşerek,
İffetli olduğu hâlde gizli aşktan,
Emin bir âlim olarak,
Düşman ülkesinde ya da gurbette garip olarak,
Savaş yerinden ayrıldıktan sonra yeme, içme ve tedavisi yapılacak kadar yaşadıktan sonra ölen mümin kimseler.

Bu grup şehitler diğer Müslüman ölüler gibi, yıkanıp kefenlenir, cenaze namazı kılınarak defnedilir.(İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, 2/; Abdülganî, Lübâb, 1/; Vehbe Zuhayli, elFıkhü'l-İslâmî, 2/; Muhyî Hilâl, eş-Şehîd fi’l-fıkhı’l-İslâmî, s. )

İsyan etme ya da günah işleme şehit olmaya engel görülmemiştir.

Zira itaatler sadece küçük günahlardaki kötülüğü iptal ettiği için şehit olarak ölen kişi asilik yapmış olsa da şehit sayılır.

İsyanın günahı kendine mahsus olmakla birlikte isyan adına ölen kişi ise şehit olamaz. Mesela, zina sebebiyle hamile kalan bir kadın bu çocuğu doğururken ölürse şehit olabilir. Ancak aynı kadın bu çocuğu düşürmeye çalışırken ölürse isyanı sebebiyle öldüğü için şehit olmaz.(Vehbe Zuhayli, el-Fıkhü'l-İslâmî, 2/)

Özetle, karın ağrısı, iş hastalıkları gibi nedenlerden vefat edenler de manevi şehit olduğu gibi, savaş dışında ölümcül hastalıklar, tabi afetler, kadınlara ait bazı durumlar, zaruriyat-ı diniye denilen temel hakları koruma, ilim ve helal kazanç sebebiyle Cuma günü ve gurbette garip bir şekilde ölen mümin kimselere ahiret şehidi denilmektedir.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

MÜSNED-İ HANBEL

BABLARKONULARNUMARALAR

CİHAD

<<>>

Veba'dan, Boğularak, Yanarak, Karın Ağrısından, Lohusalık Sebebiyle, Sel'de, Zatü'I-Cenb Hastalığından ve Başka Şeylerden Dolayı Ölmek Hakkında Rivayetler

1. Ubade b. es-Samit (r.a.)

- - (-)

(1)- Ubade b. es-Samit der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasta olan Abdullah b. Revaha'yı ziyaret etti. Abdullah, (Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılamak için) döşeğinden bile kalkamadı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''ümmetimin şehitleri kimlerdir bilir misiniz?" diye sorunca, oradakiler: "Müslüman kimsenin öldürülmesi şehitliktir" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman ümmetimin şehitleri pek azdır. Oysa Müslümanın öldürülmesi şehitliktir, veba'dan ölmek şehitliktir ve karnında bebeği ile birlikte ölen (hamile) kadının ölümü şehitliktir'' buyurdu.

[Sahih]

Diğer tahric: Darimi () rivayet etti.

(2)- Ubade b. es-Samit der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasta olan Abdullah b. Revaha'yı ziyaret etti. Abdullah döşeğinden bile kalkamadı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ümmetimin şehitleri kimlerdir.?'' diye sorunca, oradakiler: "Müslüman kimsenin öldürülmesi şehitliktir" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman ümmetimin şehitleri pek azdır. Oysa Müslümanın öldürülmesi şehitliktir, vebadan ölmek şehitliktır, karın ağrısından ölmek şehitliktir, boğularak ölmek şehitliktir ve karnında bebeği ile birlikte ölen (hamile) kadının ölümü şehitliktir'' buyurdu.

[Sahih]

(3)- Ubade b. es-Samit der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Siz aranızdan kimleri şehit sayarsınız?'' diye sorunca, ashab: ''Allah yolunda savaşan ve öldürülen kişi şehittir" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman ümmetimin şehitleri pek azdır. Oysa Allah yolunda öldürülen şehittir, vebadan ölen şehittir, karın ağrısından ölen şehittir, boğularak ölen şehittir ve karnında bebeği ile birlikte ölen (hamile) kadın şehittir'' buyurdu.

[Sahih]

Diğer tahric: İbn Ebi Şeybe (5/) rivayet etti.

(4)- Ubade b. es-Samit der ki: Ben hasta iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ensar'dan bazı kişiler ile birlikte beni ziyarete geldi ve: "Şehitler kimlerdir biliyor musunuz?'' diye sordu. Herkes sustu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Şehitler kimlerdir biliyor musunuz?'' diye sordu. Yine herkes sustu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Şehitler kimlerdir biliyor musunuz?'' diye sorunca, eşime: "Doğrulmam için bana yardımcı ol" dedim ve doğrulduğumda: "Müslüman olup da hicret eden sonra da Allah yolunda öldürülen kimse şehittir" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman ümmetimin şehitleri pek azdır. Oysa Allah yolunda öldürülmek şehitliktir, karın ağrısından ölmek şehitliktir, boğularak ölmek şehitliktir ve lohusalık sebebiyle ölmek şehitliktir"buyurdu.

[Sahih]

Heysemi () der ki: "Hadisi İmam Ahmed, Bezzar ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup, ancak Taberani: "ümmetimin şehidleri sadece bunlar olursa o zaman az olurlar. Allah yolunda öldürülen, suda boğularak ölen, karın ağrısından ölen, vebadan ölen şehiddir. Lahusa halinde ölen kadını, bebeği, göbek bağıyla cennete doğru çeker" ibaresini kullanmıştır. Ravilerden Muğıre b. Ziyad'ı bir grup alim zayıf görürken, diğer bir grup alim güvenilir kabul etmiştir. Diğer ravileri güvenilir kimselerdir."

(5)- Ubade b. es-Samit bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasta olan Abdullah b. Revaha'yı ziyaret etti. Abdullah, (Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılamak için) döşeğinden bile kalkamadı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "ümmetimin şehitleri kimlerdir bilir misin?'' diye sorunca, oradakiler: "Müslüman kimsenin öldürülmesi şehitliktir" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman ümmetimin şehitleri pek azdır. Oysa Müslümanın öldürülmesi şehitliktir, vebadan ölmek şehitliktir ve karnında bebeği ile birlikte ölen (hamile) kadının ölümü şehitliktir'' buyurdu.

[Sahih]

(6)-Z Ubade b. es-Samit der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grupla birlikte beni ziyarete geldi ve iki veya üç defa: ''Ümmetimden şehitler kimdir biliyor musunuz?'' buyurdu. Her defasında da herkes susmuştu. Ya'la b. Şeddad der ki: Ubade: "Ey Allah'ın Resulü! Bize bunları sen haber ver" dediğinde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah yolunda öldürülen şehittir, karın ağrısından ölen şehittir ve vebadan ölen şehittir. Ayrıca lahusa halinde iken ölen kadını bebeği göbek bağı ile Cennete çeker'' buyurdu.

[Sahih]

2. Raşid b. Hubeyş

- - (-)

(1)- Raşid b. Hubeyş bildiriyor: Ubade b. es-Samit hastalandığı dönemlerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu ziyaret için yanına gitti. Oradakilere: "ümmetimden şehitler kimdir biliyor musunuz?'' diye sorunca herkes sustu. Ubade: "DoğruImam için bana yardım edin" dedi. Doğrulduğunda da: "Ey Allah'ın Resulü! Sabreden ve sevabını Allah'tan ümid edendir" cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman ümmetimin şehitleri pek azdır. Oysa Allah yolunda öldürülmek şehitliktir, veba'dan ölmek şehitliktir, boğularak ölmek şehitliktir ve karın ağrısından ölmek şehitliktir. Ayrıca lohusa halinde iken ölen kadını bebeği göbek bağı ile Cennete çeker'' buyurdu.

Ravi der ki: Beytü'l-Makdis'in hizmetçisi Ebu'l-Avvam şunu da ilave etmiştir: ''Yanarak ölmek ve selde ölmek şehitliktir.''

(2)- Katade bir arkadaşından bildiriyor: Raşid b. Hubeyş: "Ubade b. es-Samit hastalandığı dönemlerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu ziyaret için yanına gitti " dedi ve bir önceki hadisin aynısını aktardı.

[Zayıf]

3. Ebu Hureyre

- - (-)

(1)- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Siz aranızdan kimleri şehid sayarsınız?'' diye sorunca, oradakiler: "Allah yolunda öldürüleni" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "O zaman şehitler pek azdır. Oysa Allah yolunda öldürülmek şehitliktir, karın ağrısından ölmek şehitliktir, boğularak ölmek şehitliktir, lohusalık sebebiyle ölmek şehitliktir ve vebadan ölmek şehitliktir.''

[Sahih]

Diğer tahric: Tayalisi (), Müslim (2/), Malik, Muvatta (sh. ) ve Buhari (6/ 33) rivayet ettiler.

(2)- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Siz kimleri şehid sayarsınız?'' diye sorduğunu işittim. Ashab: "Öldürülene kadar Allah yolunda savaşan kişiyi" cevabını verdiğinde şöyle buyurdu: "O zaman ümmetimin şehitleri pek azdır. Oysa Allah yolunda öldürülen şehittir. Alah yolunda vebadan ölen şehittir. Boğularak ölen şehittir. Allah yolunda giderken bineğinden düşüp ölen şehittir. Allah yolunda zatüll-cenb hastalığından ölen şehittir.''

[Sahih]

Diğer tahric: Müslim, imare 3/ (), Ebu Davud, cenaiz 3/ (), Nesai, cenaiz 4/14 () ve İbn Hibban, Mevarid () rivayet ettiler.

(3)- Ebu Hureyre bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Şehitlik beş çeşittir. Bunlar vebadan ölen, karın ağrısından ölen, boğulmaktan ölen, göçük altında kalarak ölen ve Allah yolunda şehid olandır. ''

[Sahih]

(4)- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Allah yolunda öldürülen şehittir, vebadan ölen şehittir, karın ağrısından ölen şehittir ve Allah yolunda ölen şehittir. ''

[Sahih]

(5)- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Şehidlik beş çeşittir. Bunlar vebadan ölen, karın ağrısından ölen, boğulmaktan ölen, göçük altında kalarak ölen ve Allah yolunda şehid olandır."

[Sahih]

4. Safvan b. Umeyye

- - (-)

(1)- Safvan b. Umeyye der ki: "Veba hastalığı, karın ağrısı, boğulmak ve lahusalık sebebiyle ölmek şehitliktir." (Süleyman der ki:) Ebu Osman da bunu bize birkaç defa anlattı ve bir defasında Allah Resulü'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklederek aktardı.

[Sahih]

Diğer tahric: Nesai (4/99) rivayet etti.

(2)- Safvan b. Umeyye bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Veba’dan ölmek şehitliktir, boğularak ölmek şehitliktir, karın ağrısından ölmek şehitliktir ve lohusalık sebebiyle ölmek şehitliktir'' buyurdu.

[Sahih]

(3)- Safvan b. Umeyye der ki: "Veba hastalığı, karın ağrısı, boğulmak ve lahusalık sebebiyle ölmek şehitliktir. Süleyman der ki: "Ebu Osman da bunu bize birkaç defa anlattı ve bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den naklederek aktardı."

[Sahih]

5. Cabir b. Atik

- - (-)

(1)- Cabir b. Atik bildiriyor: Abdullah b. Sabit öldüğü zaman kızı: "VaIlahi senin şehid olmanı isterdim. çünkü sen buna hazırlanmıştın" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah niyetine göre ona ecrini verecektir. Siz neyi şehidlik sayıyorsunuz ki?'' buyurunca: "Allah yolunda öldürülmeyi" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Yedi çeşit şehitlik vardır ki bunlar Allah yolunda ölenler gibidir. Veba hastalığından ölen şehittir. Suda boğularak ölen şehittir. Zatü’l-Cenb hastalığından ölen şehittir. Karın ağrısından ölen şehittir. Yangında ölen şehittir. Göçük altında kalarak ölen şehittir ve karnında bebeği ile birlikte ölen (hamile) kadın şehittir."

[Sahih]

Diğer tahric: Malik (1/), Şafii (1/), Ebu Davud (), Nesai (4/), İbn Mace 2/ (), İbn Hibban () ve Hakim (1/) rivayet ettiler.

6. Ebu İnebe

- - (-)

(1)- Muhammed b. Ziyad el-Elhani der ki: Ebu İnebe'nin yanında şehitlikten bahsedilip karın ağrısından, vebadan ve lahusalık sebebiyle ölen kimsenin şehid olduğunu söylediler. Bunun üzerine Ebu İnebe kızarak şöyle dedi: "Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı bize Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şehitler öldürülseler de, ölseler de yeryüzünde Allah'ın kulları arasında emin kullarıdır'' buyurduğunu söyledi.

[Hasen]

Heysemi (5/): "Ahmed'in ravileri güvenilir kişilerdir" dedi.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır