Tamamen patika olan ve öyle de kalacak coğrafyaya sahip Kartal gölü milli parkı, Gökçeova gölet ve eren baba (çiçek baba) etrafında yapılacak olan Ultraya koşucularımızı bekliyoruz
KARTAL GÖLÜ
Denizli ili, Beyağaç ilçesinin güneyindeki Çiçekbaba dağının zirvesinin kuzeye bakan yamacında yer alır. Denizden yüksekliği monash.pw Kartal gölü ve çevresi Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Yaban Hayvanı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından koruma alanı olarak ilan edilmiştir. Türkiye’nin en yaşlı Karaçam ormanı buradadır. Kartal Gölü ve “Anıt Orman” civarı, bitki florası bakımından çok zengindir. Doğa bilimcileri için ilgi odağıdır.
Sandıras Dağı zirvelerinden biri olan Ulugöl Tepe ( m.) mevkiinden itibaren kuzey doğuya doğru km. boyunda, monash.pw ve m.den başlayarak inen bir buzul vadisi uzanmaktadır.Kartal Gölü Buzul Vadisi adıyla anılan bu vadi belirgin buzul aşındırma ve biriktirme şekillerini bünyesinde bulundurmaktadır. Buzul Vadisi boyunca profilin yukarı kısmında 3 tarafı dik yamaçlarla çevrili yarımay şeklindeki çanakla başlamakta ve eğim boyunca basamaklı bir iniş göstermektedir.
Sahada karaçamın saf meşcereler oluşturması, aralarında anıt ağaç niteliği gösteren yaşlı ve boylu fertlerin bulunmasıyla (yaş ortalaması civarında) nadir orman ekosistemi özelliği göstermektedir. Kartal Gölü çevresinde alpin bitki örtüsü hakim olup, karahindibağ, sarı çiçekli gazal boynuzu, üç gül, yonca gibi çayır ve mera bitkileri açısından da zengindir. Gölde küçük balıklar yaşamaktadır. Buzul vadisinde oluşmuş bir moren seddi gölü olan Kartal Gölü ile çevresinde karaçamın saf meşcere oluşturulması ve aralarında anıt ağaç özelliği gösteren bireylerin bulunması nedeniyle bu yörenin özelliklerini korunarak bilim ve eğitim çalışmalarının hizmetine sunmak, doğal özelliği bozulmadan korunmasının sağlanmasının yanı sıra, bu alanlarda günümüz insanının ve gelecek nesillerin faydalanmasının temini amacı ile yörenin Ha. kısmı Tabiatı Koruma Alanı olarak ayrılmıştır.
BİN TANRILI ANADOLU UYGARLIKLARINDAN
EREN GÜNÜ ŞENLİKLERİNE
Mevsim kıştan bahara dönmek üzereyse… Tohumun gözü topraktaysa… Doğadaki bu uyanışa uygun olarak; Anadolu insanı da adaklar adayıp bereket ve bolluk olsun ister… Bu yüzdendir Nevruz’un, Hıdrellez’in coşkuyla kutlanması, saygıyla karşılanması… Ve yine bu yüzdendir “Kırk İkindi Yağmurları”nın bereketle eş tutulması…
Yaz yorgunu günlerin sonuna gelindiğinde; Güneş karası yüzler, toprak kokulu eller, olanca alçak gönüllülüğüyle, bire bin veren Tanrı’ya yine adaklar adamak ister; bereketi, bolluğu esirgemeden kendilerine sunduğu için Bu, bazen hasat şenliklerine, bazen de bağbozumu şenliklerine dönüşerek sürer gider…
Her yıl olduğu gibi… Aylardan ağustos ve günlerden ayın son çarşambası ise, Güney Ege’de insanlar Eren Günü Şenlikleri’ne katılmak için, Çiçekbaba Dağı’na çıkarlar.
Çiçekbaba Dağı, Denizli ile Muğla arasında kalan ve eski adıyla Sandıraz olarak bilinen bir dağ sırasıdır. Güneyinde Köyceğiz, kuzeyinde Beyağaç yer alır. Dağın yamaçlarında Karagöl ve Topuklu Yaylası gibi doğa harikası yerler vardır. Eteklerinde bulunan karaçam ormanları dağın doruklarına doğru çıktıkça yerini anıt ağaçlara bırakır. Ülkemizin en yaşlı (yaklaşık yıllık) Karaçamları burada bulunmaktadır. Burası Orman Bakanlığı tarafından “Tabiatı Koruma Alanı” olarak belirlenmiştir. Çıplak ve kayalık dorukların başladığı yerde ise ünlü Kartal Gölü vardır. Buradan yarım saatlik bir yürüyüşle doruğun doğu yamacına tırmanıldığında, Eren Dede düzlüğüne gelinir. İşte törenler/ritüeller burada bulunan bir kült (tapınma, mezar veya adak) yerinin etrafında yapılır.
Beyağaç’tan gidenler, Çarşamba akşamını Kartal Gölü’nün kıyısında geçirmek üzere, yola çıkarlar. Zaten araçların gidebileceği yol da burada biter Kartal Gölü’ne gelindiğinde, geceyi burada geçirecekler için ayrı bir şenlik başlamıştır bile Ateşler yakılarak, korlu ocaklarda oğlaklar çevrilir Ve tüm gölün üstünü kara isli, koyu bir duman kaplar Bir yandan yemekler yenir. Bir yandan da sazlar çalınıp, türküler söylenir, zeybekler oynanır. Silahların sesleri sabaha kadar hiç durmaksızın dağların koyaklarında yankılanır durur Bu şenliği duymayanlar duysun, gelmeyenler gelsin diye
Perşembe sabahının ilk ışıklarıyla birlikte, insanlar Çiçekbaba’nın doruklarına doğru tırmanmaya başlarlar… Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşten sonra Eren Dede düzlüğüne gelirler. Dağın iki yanından; yani Beyağaç’tan ve Köyceğiz’den gelenler burada buluşmuştur artık Yörüklerin, adakçılara satmak için getirdiği sürülerin çan sesleri; kalabalık ve telaşlı insan seslerine, harlı ocakların çıra isli dumanları; Eren Dedenin tozuna toprağına karışarak, göğe doğru savrulmaya başlamıştır, çoktan
Buraya gelen insanlar öncelikle kendilerine günü geçirebilecekleri uygun bir yer bulurlar. Ardı sıra ocaklar kurulur, ateşler yakılır. Ve Yörüklerin sürülerinden adaklık oğlaklar seçilir. Aile bireyleri adaklık oğlaklarını da yanlarına alarak Eren Dede Mezarı’nın (kült, tapınma ve adak yerinin) etrafında dönmeye başlarlar. Bu kült yeri yaklaşık elli metreye beş metre gibi -mezardan çok büyük- dörtgen planlı, etrafı taşlarla çevrili bir alandır. Bunun etrafında, çok sayıda insan aynı anda hızla tozu torağa katarak, en az üç kere dönerler. Bu yerin üzerine buğday serpilir, taşlarına bezler bağlanır, dualar edilip, dilekler dilenir
Sonra, adaklık oğlaklar kesilir ve iki kişinin omuzlarına aldıkları sırığa asılarak yüzülür. Yüzme ve temizleme işlemlerinden sonra, hiç parçalanmadan sırığa geçirilir ve ocakta közün üstünde bütün olarak pişirilerek yenir. İs kokulu pişmiş etin bir bölümü “konum komşu hakkı” için ayrılarak, Eren’e gelemeyen yaşlılara ve komşulara dağıtılmak üzere köye geri götürülür.
Kimdir bu Eren Dede?..
Bir söylenceye göre: “Çiçekbaba Dağının ta kendisidir. Çiçekbaba Dağı, doğusundaki Bozdağ ve kuzeyindeki Babadağ ile kardeştir. En büyükleri de Çiçekbaba’dır.”
“Üç kardeş, bazen birlik olur, günlerce eğlenirler, bazen de ölesiye kavga ederlermiş birbirleriyle Bir keresinde Çiçekbaba Dağı, söz dinlemeyen kardeşi Babadağ’a kızınca, yerden bir kaya parçasını almış ve fırlatmış Babadağ’a. Atılan taş Babadağ’ın doruklarını parçalamış… O günden sonra Babadağ’ın zirvesi hep yaralı, hep yarım kalmış.”
Başka bir söylenceye göre ise: “Bir gün burada, su testisini unutan bir çoban testisini almak için geri döndüğünde testideki suyun içilmiş olduğunu fark etmiş. Oysa etrafta bunu yapacak kimsecikler yokmuş. Ertesi günü testiyi dolu olarak yine aynı yere bırakmış ve bir kayanın arakasına gizlenerek, testiyi gözetlemeye başlamış. Ak libaslar giymiş aksakallı ulu bir kişi gelmiş, suyu içmiş ve kaybolmuş
İşte taşlarla çevrili olan tören yeri, Eren Dede’nin su içerken göründüğü yermiş Çiçekbaba Dağı’nın doruklarındaki ağaçsız, çorak ve kayalık yerler, Onun ferinden, gücünden böyle yanıp kavrulduğu için çorak ve çıplak kalmış Buna karşın, buraya gelip adak adayanların dilek dileyenlerin yurduna yuvasına, oduna ocağına, bolluk bereket yağdırırmış, Eren Dede
Kimine göre de: “Anadolu’ya Türkmen Boylarının akın akın geldiği günlerde, Eren Dede atına binmiş önde kızanları, arkasında yoldaşları Düşmanları süre süre, buraya kadar getirmişler. Gündüz, yiğitçe savaşmışlar… Ne yazık ki, ulu dağa karanlıklar çökünce, pusuya düşüp, burada şehit olmuşlar. Efsane bu ya; hala zor günlerde, savaşlarda Eren Dede Mezarından kalkarak, kılıcını kuşanıp, atına binerek düşermiş yollara Atına bindiği zaman öylesine heybetli bir görünüşü olurmuş ki: Görenler, sanki ayaklarının yere değeceğini sanırlarmış
Eren Dede’nin tanrısal gücü; Hititlerdeki dağ tanrılarına benzer Antik çağlarda, Olympos Dağı’ndan dünyaya hükmeden tanrıların gücüne benzer Anadolu Erenlerinin bilgeliğine, ululuğuna benzer
Eren Dede’nin kahramanlık yanı; Bolu Dağları’nı mesken tutmuş Köroğlu’na benzer. “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” diyen Dadaloğlu’na benzer Ege’nin gözü pek efelerine, zeybeklerine benzer
İyice bakarsanız, Eren şenliklerinde; binlerce yıldan beri Anadolu Uygarlıkları’nda görülen adak adama, tapınma törenlerinin etkilerini, göçebe Türkmen geleneklerinin izlerini görürsünüz…
Eren Dede törenleri, “Bin Tanrılı” ülkenin uygarlıklarından süzülerek damıtılmış ve gelenekselleşmiş ritüellerin günümüze kadar gelebilen yansımalarıdır. Burada yapılan dinsel törenlerde, Anadolu Uygarlıkları’ndan tanıdığımız birçok ayrıntıya da rastlamaktayız.
Adakçıların, yanlarında getirdikleri adaklarıyla kültün etrafında dönmeleri, buğday serpmeleri ve omuzlarında adaklık oğlak taşımaları; Alacahöyük orthostatlarında (temel taşlarındaki kabartmalar) da gördüğümüz bir Anadolu geleneğidir.
Pamukkale/Hierapolis Tiyatro kabartmalarındaki Artemis kabartma kuşağında “Adakçılar” Efes Artemis Kültüne adaklar sunarken aynı dinsel törenleri yapmaktadırlar…
Kartal Gölü kaçak kazılarında bulunan sunu tasları (ampholoslar) ve sikkeler, Eren Dede şenliklerinin çok eski zamanlardan bu yana yapılmakta olduğunu göstermektedirler.
Denizli yöresinde, doruklarında kült yerleri bulunan birçok ulu dağ bulunmaktadır. Bunlar arasında Çökelez Dağı, Çiçekbaba Dağı, Babadağ ve Honaz Dağı en iyi bilinenleridir. Özellikle Honaz (Kadmos) Dağında çobanların koruyucu dedesi “Çoban Dede” yatırı oldukça ilginçtir. Çobanlar dağın zirvesindeki küçük bir kaya yarığına giderek adaklarını burada kurban ederler. Adağın kanı yarığa akıtılır ve çevresinde üçtaş üst üste konularak dilekler dilenir.
Tanrı Zeus, Lycos vadisi (Çürüksu-Menderes vadisi) arkeolojisinde, çobanların koruyucu tanrısı Zeus Ktesios Patrios tiplemesinde; ince ve kıvrımlı yün elbiseler giymiş olarak betimlenmiştir[1]. Aslında, Honaz Dağı’ndaki “Çoban Dede” Zeus Ktesios Patrios’un ta kendisidir.
Yine bununla bağlantılı olarak, Laodikeia’da bulunan Karakalla’ya ait bir sikkenin arka yüzünde Zeus’un Kadmos (Honaz) Dağında doğduğuna ilişkin bir öykü betimlenmektedir[2] .
Anadoluda her köyün bir yatırı, her dağın bir ereni vardır. “Öyküleri Fırtına Tanrısı Teşub’a yakışan, sonraları Zeus’un olan bir öyküdür bu; sanılır ki dağlarda oturan Eren, Teşub’tur. Belki o Zeus’tur da, elde yıldırım demetiyle düzde oturanın üstüne ateş hışmıyla varışı, O’na üstünlüğü bundandır. Eskinin söylencesini bilmeden ve onu duymadan düşündüğü ve dediği, eskiyle tam tamına aynıdır” [3].
Ve Beyağaç’ta yaşlıların dediği gibi:
“Çiçekbaba’ya çıkarsan,
Eren’in toprağından al,
Tarlana at, bolluk olsun;
Taşından al, ambarına kat,
Çokluk olsun !..”
Sakın unutma!
İşte Anadolu Uygarlıklarının güzelliğidir bu…
Dünden aldığını, kendine benzeterek, yarınlara aktarmak…
NİZAMİ ÇUBUK
SANAT TARİHİ ÖĞRETMENİ
GÖKÇEOVA GÖLÜ
Muğlada doğa tutkunlarının vazgeçilmez adreslerinden biri olan Köyceğiz İlçesi, gölü, Ağla Mahallesi ve Gökçeova Göleti ile 4 mevsimi birarada yaşamak isteyenlerin akınına uğradı. Tatilciler, Köyceğiz Gölünde yüzerken, Sandras dağındaki Gökçeova Göletinde kar manzarasıyla karşılandı.
Köyceğizdeki Ağla Mahallesinin içinden geçerek gidilebilen rakımlı Sandras Dağının rakımında yeralan Gökçeova Göleti çevresi karlı görüntüsüyle fotoğrafçılara ev sahipliği yaparken, Köyceğiz Gölü serin sularda yüzmek isteyenleri ağırladı. Aralık ayından nisana kadar karların erimediği alanlarda kayak yapanlar, merkeze 55 kilometre uzaklıktaki Köyceğiz Gölünde de yüzme şansına sahip oldu.
kAR nedeniyle dört çeker araçların bile çıkmakta zorlandığı Gökçeova Göletindeki buzların bir kısmı mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık nedeniyle çözüldü.
Hafta sonunu geçirmek amacıyla Gökçeova Göletine gelen Misafirler sıcaktan bunalıp kar görmek amacıyla buraya gelirler. Doğa tutkunlarının vazgeçilmezidir. Gece çadırda kalınabilir. Kartal Gölüne doğru yürüyüşte yapılabilir.
Bir yandan kar, diğer yandan göl, bir başka yandan güneş, diğer yandan bulut hepsi bir arada. Ormanın içinde çok hoş ve çok güzel bir yer. Herkes gelip mutlaka görmelidir
BeğenYükleniyor
Kartal Gölü, Beyağaç ilçesinin güneyindeki Çiçekbaba Dağının zirvesinde yer almaktadır. Denizden yüksekliği yaklaşık metre olan göl dağın yamacına konuşlanmıştır. Türkiyenin en yaşlı Karaçam ormanının yer aldığı göl ve çevresi Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Yaban Hayvanı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından koruma alanı olarak ilan edilmiştir. Doğa bilimlerinin ilgi odağı olan bu mekanda aynı zamanda bitki florası bakımından da oldukça zengindir.
Beyağaçın Çiçekdede dağı eteklerinde bulunan göl bir buzul etkisi ile oluşmuş bir vadi de barındırmaktadır. Kartal Gölü Buzul Vadisi adıyla anılan bu vadiye gittiğinizde belirgin buzul aşındırma ve biriktirme şekillerini görebilirsiniz.
Vadi, Sandıras Dağı zirvelerinden biri olan Ulugöl Tepe ( m.) mevkiinden itibaren kuzey doğuya doğru km. boyundadır. Buzul Vadiside bu şekilleri 3 tarafı dik yamaçlarla çevrili yarımay şeklindeki çanakla başlar ve eğim boyunca basamaklı bir iniş gösterir.
Beyağaç Kartal Gölü, yaş ortalaması civarında olan nadir orman ekosistemine sahiptir. Gölün çevresinde karahindibağ, sarı çiçekli gazal boynuzu, üç gül, yonca gibi çayır ve mera bitkileri dediğimiz alpin bitki örtüsü hakimdir. Göle yapacağınız ziyaretiniz sırasında anıt ağaçların yanı sıra göldeki küçük balıkları görmeniz de mümkün.
Moren seddi gölü olarak nitelendirilen Kartal Gölü, nadir görülen ekosistemi, anıt ağaçları nedeni ile bilim ve eğitim çalışmalarının hizmetine sunmak ve korunmasını sağlamak amacıyla Tabiatı Koruma Alanı olarak ayrılmıştır.
Eğer yol üzerinden geçerken Beyağaç Gölüne bir uğramak isterseniz Denizli Muğla karayolu üzerinden Kale ilçesine ardından Beyağaç ilçesine gelmelisiniz.
Kale ve Beyağaç arası mesafe 33 km olup kısa sürede ulaşmak mümkün. Özel aracım yok toplu taşıma ile nasıl giderim? derseniz de Denizli ve Kale ilçesinden Beyağaç ilçesine kadar minibüs ile ulaşım imkanı bulunmaktadır.
Beyağaç ilçesinde bulunan Kartal Gölü hakkında aktarmak istediğimiz bilgiler şimdilik bu kadar. Dilerseniz Denizli’nin göllerini incelemeye buradan devam edebilirsiniz. Ya da gezme planı yapacaksanız Denizli’nin şelalelerine de buradan göz atabilirsiniz 🙂
Unutmadan, Denizli’de gezdiğiniz yerlerden çektiğiniz fotoğrafları bize gönderirseniz instagram hikayemizde (@denizlidedahaber) paylaşabiliriz 🙂
Kendinize iyi bakın ve mutlu kalın..
Göz atmak isterseniz size Beyağaç Kartal Gölünü görebileceğiniz bir video bırakalım.
Beyağaç Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı, Denizli Beyağaç ilçesinde bulunmaktadır. Alanın denizden yüksekliği yaklaşık olarak metredir. Burası Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Yaban Hayvanı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından korumaya alınmıştır.
Burada Türkiyenin en yaşlı karaçam ormanına sahiptir. Bitki florası bakımından zengindir. Bölge doğa bilimcilerinin ilgi gösterdiği bir yerdir. Sandras Dağı zirvelerinden olan Ulu Tepe mevkinden kuzeydoğuya doğru kilometre boyunda ve metre genişlikte olup, metreden başlayan bir buzul vadisi yer almaktadır. Kurdal Gölü Buzul Vadisi olarak da bilinmektedir. Üç tarafı dik yamaçlarla çevrilidir. Kültür veya yaz tatili kapsamında geleceğiniz Denizlide gezip, görebileceğiniz bir çok tarihi ve eşsiz doğa güzelliğine sahip yerler bulunmaktadır. Burada bütçenize uygun olarak konaklayabileceğiniz tesisler mevcuttur. Dilerseniz arkadaşlarınızla birlikte şehrin en güzel yaylasında çadır kampı kurabilir ve doğayla iç içe huzur dolu bir kaç gün geçirebilirsiniz. Şehirden ayrılmadan evvel buraya özgü organik veya yöresel ürünlerden kendiniz ve sevdikleriniz için satın alabilirsiniz.
13 Temmuz , #1
Reklamlar
13 Temmuz , #2
Abi gelemediğime o kadar pişman oldum ki :(
13 Temmuz , #3
gelebilsen güzel olacaktı çok keyifli geçti, Nuri abiden Himalaya Nepal ve Rusya turu anılarını dinledik, tecrübelerini paylaştı bizimle, tekrar gideriz mutlaka ama stabilize yolda o lastiklerle biraz ızdırap yaşayabilirsingezginkraladlı üyeden alıntıAbi gelemediğime o kadar pişman oldum ki :(
13 Temmuz , #4
Tühh ya :( Lastik alayım desem pahalı, zaten yeni lastik aldım kasım ayında. Anlasın uygun lastiğinden bulursam bir bakayım. Çünkü çok fena kayıyor toprakta benim lastik :(joshuaadlı üyeden alıntıgelebilsen güzel olacaktı çok keyifli geçti, Nuri abiden Himalaya Nepal ve Rusya turu anılarını dinledik, tecrübelerini paylaştı bizimle, tekrar gideriz mutlaka ama stabilize yolda o lastiklerle biraz ızdırap yaşayabilirsin
13 Temmuz , #5
nasıl bi yer burası bole. uzay da kamp yapmıs gibi
13 Temmuz , #6
en azından %20 arazi %80 asfalt ağırlıklı bir lastik olsa bir nebze daha iyi olur, stabilize yola ayda yılda bir gireceksen de masrafa girme boşunagezginkraladlı üyeden alıntıTühh ya :( Lastik alayım desem pahalı, zaten yeni lastik aldım kasım ayında. Anlasın uygun lastiğinden bulursam bir bakayım. Çünkü çok fena kayıyor toprakta benim lastik :(
Mesajlar birleştirildi - bir önceki mesaj zamanıBuzul çağında oluşmuş bir göl burası, ülkemizin en yaşlı karaçam ormanına sahip yaşında ağaçlar var, normalde bölge Ege-Akdeniz ikliminde yer alıyor ama rakımdan ötürü karasal iklim hakim, temmuz ayı ortasında gece ateş yanmasına rağmen üşüdük.kenan_güladlı üyeden alıntınasıl bi yer burası bole. uzay da kamp yapmıs gibi
20 Temmuz , #7
21 Temmuz , #8
21 Temmuz , #9
Fırsat olursa mutlaka gidin görün, asfaltın bittiği noktada yolda hafif enduro yapma imkanı da var bölgeye ulaşmak için, oldukça keyifliF54adlı üyeden alıntısüper kamp olmuş brao
21 Temmuz , #10
Böyle gezileri görünce içim gidiyor.
Haritadan baktım da, Burdur Merkez'den Kartal Gölü'ne km yol var.
İstanbul'da, km yol yaptıktan sonra hala İstanbul benzeri yerlerde olmaya devam ediyorsunuz; Tekirdağ - Kocaeli - Bursa.
Ancak oralara geldikten sonra bu tarz yerlere yaklaşmış oluyorsunuz.
Gideceğiniz yere giderken çekeceğiniz trafik, gittiğiniz yerdeki kalabalık vs cabası.
İstanbul dışında yaşayanlara imreniyorum valla :(
21 Temmuz , #11
Harika bir geziymiş. Paylaşım için teşekkürler
Scooter ile gidilebilecek gibiyse listeme alacağım.
21 Temmuz , #12
Biz Aydından yola çıktık, Denizli üzerinden Sandras dağının zirvesine çıkıp, Köyceğiz tarafına inip dönüşü Muğladan gerçekleştirdik. Normalde Aydında km yol yapıp buna benzer doğal alanlara ulaşabiliyoruz, arada değişiklik yapmak lazım.ilker a.adlı üyeden alıntıBöyle gezileri görünce içim gidiyor.
Haritadan baktım da, Burdur Merkez'den Kartal Gölü'ne km yol var.
İstanbul'da, km yol yaptıktan sonra hala İstanbul benzeri yerlerde olmaya devam ediyorsunuz; Tekirdağ - Kocaeli - Bursa.
Ancak oralara geldikten sonra bu tarz yerlere yaklaşmış oluyorsunuz.
Gideceğiniz yere giderken çekeceğiniz trafik, gittiğiniz yerdeki kalabalık vs cabası.
İstanbul dışında yaşayanlara imreniyorum valla :(
Mesajlar birleştirildi - bir önceki mesaj zamanırota ekledim, rotada bazı bozuk yollar var scooter için ızdıraplı olabilir tabi sizin tecrübe ve hakimiyetinizle de alakalı, asfalt yol bitince zorluk başlıyor, stabilize yolda sürebilirim derseniz scooter da gider, bizim ekipte tracer vardı, epey alçak bir motosiklet ve egzozu en altta, çok dikkatli bir sürüş ve tecrübesi ile herhangi bir sorun yaşanmadan tamamladı yolu arkadaşımız.AzÇokadlı üyeden alıntıHarika bir geziymiş. Paylaşım için teşekkürler
Scooter ile gidilebilecek gibiyse listeme alacağım.
21 Temmuz , #13
@joshua
Bilgi için teşekkür ederim.
23 Temmuz , #14
Elinize, emeğinize sağlık.
Çok güzel yerlerde şahane bir gezi yapmışşsınız. Bahsettiğiniz çam ağaçları gerçekten muhteşem görünüyor.
10 Mayıs , #15
Bu sene yine köyceğiz ile başlamak istiyorum moto kamp etkinliğine, yine benzer bir rota çizip bu kez daha uzun kalmayı planlıyorum. Biliyorum herkes yola çıkmak için sabırsızlanıyor, geçen seneki kampın video linkini yeniledim.
11 Mayıs , #16
Güzel gezi olmuş,tam benim tarzıma uygun bir ortam ve gezi çeşidi, bayılıyorum böyle gezilere,sandras dağı hep duymuşumdur adını, yüksek irtifa hep sevmişimdir,yüreğinize sağlık, teşekkürler
- HAYAT GEZİNCE GÜZEL -
11 Mayıs , #17
Hocam selamlar. Tam istediğim gibi bir tur olmuş.
Acaba telefon ve internet çekiyor mu? Gidip orada bir hafta kalıp aynı zamanda remote olarak çalışmak düşünülebilir mi? Şarj vs gibi konuları tamamen ayrı tutuyorum onun için ayrıca teçhizatım var . Fakat telefon ve internet elzem.
11 Mayıs , #18
Sandras dağı yaz kış ayrı güzel, doğa müthiş hava mis gibi, bu sene de açılışı yine köyceğiz ve sandras dağı ile yapmayı planlıyorum.mesut hocaadlı üyeden alıntıGüzel gezi olmuş,tam benim tarzıma uygun bir ortam ve gezi çeşidi, bayılıyorum böyle gezilere,sandras dağı hep duymuşumdur adını, yüksek irtifa hep sevmişimdir,yüreğinize sağlık, teşekkürler
Mesajlar birleştirildi - bir önceki mesaj zamanıKartal gölünde telefon iyi çekmiyor buna bağlı olarak internet erişimi de kısıtlı, az ileride gökçeova gölü var orda telefon daha iyi çekiyor, birbirine yakın mesafeler, kampınızı gökçeova gölüne kurup kartal gölünü görmek için gidip gelebilirsiniz, kartal gölü yolunda asfalt lastikleri biraz sıkıntı olabilir dikkatli şekilde gidip gelmenizi öneririm.RideForLife.adlı üyeden alıntıHocam selamlar. Tam istediğim gibi bir tur olmuş.
Acaba telefon ve internet çekiyor mu? Gidip orada bir hafta kalıp aynı zamanda remote olarak çalışmak düşünülebilir mi? Şarj vs gibi konuları tamamen ayrı tutuyorum onun için ayrıca teçhizatım var . Fakat telefon ve internet elzem.
Gökçeova gölü
11 Mayıs , #19
Çok teşekkür ediyorum cevabınız için. Listeme ekledimjoshuaadlı üyeden alıntı
Kartal gölünde telefon iyi çekmiyor buna bağlı olarak internet erişimi de kısıtlı, az ileride gökçeova gölü var orda telefon daha iyi çekiyor, birbirine yakın mesafeler, kampınızı gökçeova gölüne kurup kartal gölünü görmek için gidip gelebilirsiniz, kartal gölü yolunda asfalt lastikleri biraz sıkıntı olabilir dikkatli şekilde gidip gelmenizi öneririm.
Gökçeova gölü
11 Mayıs , #20
öf o nasıl güzel bir manzara ekran resmi yaparım ben bunujoshuaadlı üyeden alıntı
Gökçeova gölü
Reklamlar