kasiklarimda kipirti neden olur / Hamileliğin İlk Haftaları: Hamileliği İlk 3 Haftasında Neler Oluyor? | Hamilelik

Kasiklarimda Kipirti Neden Olur

kasiklarimda kipirti neden olur

Hamileliğin İlk Haftaları: Hamileliği İlk 3 Haftasında Neler Oluyor?

Hamileliğin ilk haftaları, biz tam olarak farkında olmasak bile yumurtalıklarda ve rahimde çok hızlı değişimlerin meydana geldiği zamanlardır. Hala kanınızdaki hamilelik hormonları yeterince yükselmediği için ancak 3. ve 4. haftalarda hamile olduğunuzu kesin olarak öğrenebileceksiniz.


Erkeğin spermi ile kadının yumurtasının döllenmesi ile oluşan gebeliğin tam olarak ne zaman oluştuğunu bilmemiz her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu yüzden hamilelik hesapları çoğu zaman kafa karıştırıcı gözükebilir. Genelde kullanılan yöntem, gebeliğin son adet tarihinize göre hesaplanmasıdır. Biz de hafta hafta gebelikile ilgili bilgiler verirken bu hesaplama yöntemine göre vücudunuzda ve bebeğinizde gelişen değişimleri açıklayacağız.



Henüz haberinizin olmaması içinizde hiçbir şey olmadığı anlamına gelmez. Bu haftalarda hamileliğinizde tahminen en önemli olaylardan biri başlıyor: Emplantasyon! Yani bebeğiniz, hafta hafta anne karnında bebek gelişimiyolculuğuna başlamak için rahminize yerleşiyor.


Bir kere embriyo rahminize yerleştiğinde, küçük top hücreler ikiye bölünür. Bir parçası embriyoyu ve diğer parçası da plasentayı oluşturacaktır. (Plasenta: Bebeğinizin 7/24 besinlerini alacağı, bebeğin eşi olarak da bilinen, hamilelikte oluşan ve bebekle birlikte rahimden çıkarak görevini tamamlayan bir organdır.) Hamilelik hormonlarıyla beraber değişen metabolizmanız ve rahminiz birlikte çalışarak yeni oluşmaya başlayan embriyoya ve plasentaya oksijen ve besinleri taşıyacak olan sistemi oluşturmaya başlamıştır bile.


Hamileliğin 4. haftasına doğru, vücudunuz meşhur hamilelik hormonlarının ilk damlalarını üretmeye başlayacak. Bu hormonlar, hamileliğinizin ilerleyen haftalarında en belirgin hamilelik belirtilerini de göstermenizden sorumlu olacaklar. Hamilelik hormonu olarak bilinen hCG, aynı zamanda evde yaptığınız hamilelik testinizde artı simgesini görmenizi sağlayacak olan hormondur. Bu haftanın sonunda küçüğünüz yüzlerce mikroskobik hücre tarafından oluşturulmuş olacak.



Bu hafta bebeğiniz rahme yerleşmeye başladığından, yerleşme kanaması olarak bilinen lekelenme türü bir kanama görmeniz tamamen normaldir. Ayrıca kendinizi yorgun hissediyorsanız veya göğüsleriniz büyümeye başladıysa, bunlar da hamileliğinizin erken sinyalleri olarak kabul edilebilir. Yükselmeye başlayan östrojen ve progesteron hormonlarına bağlı olarak da ani ruh hali değişimleri yaşamaya başlayabilirsiniz.


Hamileliğin ilk belirtileri hakkında detaylı bilgi için ilgili yazımıza göz atabilirsiniz:



Artan vücut sıcaklığı: Ovülasyon (yumurtlama) sürecine girerken vücut sıcaklığınız düşer, fakat ovülasyon tamamlandıktan sonra tekrar yükselir. Bu ısı değişiminin nedeni, aylık döngülerinizi düzenleyen östrojen ve progesteron hormonlarıdır. Döllenen yumurta, rahminize yerleşebilmek için belirli bir sıcaklığa ihtiyaç duyar ve hamilelikle birlikte yükselmeye başlayan hormonlar, vücudunuzdaki gerekli ısıyı üretebilmek için çalışmaya devam ederler.

Yumurta akı yoğunluğunda servikal mukoza (akıntı): Geçen hafta rahim mukozanız incelmişti ve bulutumsu bir görüntüye sahipti. Bu hafta ise çok ince, çok esnek ve şeffaf denebilecek ölçüde açık renkli; kısacası spermin yumurtaya doğru gelmesi için tüm yolculuk koşulları mükemmel.

Alt karın ağrısı (mittelschmerz): Her dört kadından biri acı veya alt karın bölgesinde yani yumurtlamanın olan tarafta bir dizi kramp hisseder. Yumurtalıklardan serbest bırakılan ve rahmen doğru yolculuğuna başlayan döllenmiş yumurta, bu hafif krampların sebebidir.


Halsizlik, yorgunluk ve bulantı: Birçok anne adayı hamileliğin ilk haftalarında kendilerini çok halsiz hisseder. Vücudunuzda meydana gelen ve çok hızlı bir şekilde ilerleyecek olan değişimler göz önüne alındığında, böyle hissetmeniz tamamen normaldir. Fırsat buldukça dinlenmeye çalışın ve bulantıları engellemek için de sık sık ve küçük öğünler halinde yemek yemeyi deneyin.

Hamilelikte spor yapmak her koşulda iyidir, hamileliğinizi daha rahat geçirmenizi sağlar ve hatta doğumunuzu da kolaylaştırır. Maratona hazırlanırmışcasına kendinizi zorlamadığınız sürece hamile olduğunuzu öğrendiğinizde spor yapmaya devam etmenizde hiçbir sakınca yoktur.


Eğer doğum öncesi vitaminlere hala başlamadıysanız şimdi başlayın. Günde mikrogram folik asit almanız çok önemli. Hap olarak tüketmek istemiyorsanız folik asit içeren besinleri beslenmenize dahil edebilirsiniz. Gebelikte beslenmenizi nasıl düzenlemeniz gerektiğinden emin olamıyorsanız bir beslenme uzmanına / diyetisyene danışabileceğinizi unutmayın.





Hamileliğin başlangıcından itibaren olan süreç, genellikle hafta hafta ifade edilir. Halk dilinde çoğunlukla "9 ay" olarak bildiğimiz hamilelik süresi, aslında tıbben "40 hafta" olarak kabul edilir. Anne karnındaki bebeğin gelişimi çok ufak değişimlerle ve bazen de çok hızlı gerçekleştiğinden, haftalara bölünmüş bir hamilelik hesabı genelde daha kolaydır. Peki sık sık duyduğumuz ilk trimester, ikinci trimester gibi kavramlar tam olarak neyi ifade eder?


Bebeğin gelişimini 3 aşamada da sınıflandırabiliyoruz. 3 aylık bölümlerden oluşan bu evrelere "trimester" adı veriliyor. Birinci trimester ilk üç aylık dönemi, ikinci trimester ikinci üç aylık dönemi ( ve 6. ayları) üçüncü trimester ise 7, 8 ve 9. ayları ifade eder.


Medicana International İstanbul Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Mehtap Derelioğlu hamileliğin 1. - 2. ve 3. haftasında vücuttaki değişimleri şöyle anlatıyor:


“Gebelikte ay takvimine göre 3. haftada kadının yumurta hücresi ile eşinin spermi birleşerek döllenme gerçekleşir. Döllenme olduktan sonra tek hücreli bir organizma oluşur. İlerleyen günlerde oluşan tek hücreli doku şekline gelir. Döllenme kadınların fallop tüpü dediğimiz bölgede oluşur. Fallop tüplerinin içinde bulunan minik tüy şeklindeki silialar düzenli olarak hareket ederek döllenmiş yumurtanın tüp içinden rahim içine taşınmasına yardımcı olur.


Döllenmenin 5. gününde blastosist adını verdiğimiz çok hücreli canlı doku rahim içinde kendi yuvalanma işlemini tamamlayacaktır. Fallop tüplerinde döllenmiş yumurta 7–10 günlük yolculuğunu tamamlayarak artık rahim içine geçer. Bu nedenle gebeliğin ultrasonografide tam tespit edilmesi biraz zaman alır, bu süreçte sabırlı olmak gerekir. Rahim içine yerleşmiş canlı doku büyüklüğü bu dönemde 0,1 mm dir. Yuvalanma döneminde bazen rahim duvarına yerleşim sırasında lekelenme tarzı açık renkli vajinal kanamalar izlenebilir.


Hamileliğin ilk ayında bedensel ve ruhsal olarak daha çok dinlenmeye ihtiyaç vardır. Annenin vücudunda meydana gelen birçok hormonal değişim annede hem fiziki yorgunluk hem de ruhsal gerginliğe neden olabilir. Yükselmeye başlayan gebelik hormonu annede halsizlik, yorgunluk ve bulantıyı tetikleyecektir.



Gebelik öncesinde eğer sigara, kafein ve alkol gibi alışkanlıklar varsa, gebelikte mutlaka bırakılmalıdır. Gebelik planlanmaya başlandığında bu alışkanlıklardan önceden vazgeçilmelidir. Beslenme konusunda öncelikle protein ağırlıklı beslenmeli ve vitaminlere de dikkat edilmelidir. Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında folik asit kullanımına özen gösterilmelidir. Folik asit bebeğin-omurilik gelişimini destekleyen bir vitamindir. Gebelerde günlük alınma dozu miligramdır. Bunun dışında beslenmede folik asit içeren gıdalar (bakliyatlar mercimek, fasulye, narenciye, ıspanak, brokoli, marul ve sakatatlar) tüketilebilir. Eğer anne adayı gebelik sırasında sigara kullanımına devam eder ise vücudun ihtiyacı olan folik asit miktarı da artacaktır. Planlanan gebeliklerde folik asidin gebelik öncesi 3. aydan itibaren başlanması uygundur.”






Soru &#; Cevap

Hocam merhaba yardiminiza ihtiyacim var yurtdisinda yasiyorum yasim 34 bir sene once dis gebelik gecirdim erken farkedilmesine ragmen sol tupum alindi ve hic adet duzensizligi yasamamistim ameliyattan sonra hic adetlerim duzenli olmadi surekli ara kanamalar yasiyorum diger tupun saglam oldugu soylendi ama hic gebe kalamadm sadexe 2 ay korubdubebek olmuyor bu ovulasyon testlerinden yapiyorum ama yumurtlama cikmiyor adet duzensizligi icin bi ilac verdfolui burdaki doktorlar ismi provera icerigi medroxyprogesteron 10 mg 10 gun kullanip 15 gun ara veriyorum 3 aylik bi ilac bu ilac bebek olmasini engeller mi adetlerim bu ilacla duzene girdi hormon testi yapildi sonuc su sekilde
Foluker faz 18_
Ovulasyon fazi
Luteal faz
Postmenapoz ,9
Progesteron 11,7
Bu sonuclara gore hamile kalabilir miyim bide annem erken menapoza girdi cok korkuyorum lutfen yardimci olun

Dr Suphi Toprak: Bu ilacın gebe kalmanıza bir faydası olmaz. Tahlil sonuçlarınızı doğru yazamamış sınız. Yazdıklarınız sonuçlar değil normal değer aralıkları. Üzülerek söylemem gerekli ki ben hekiminiz değilim o sebeple benimle doğrudan ilişki kuramazsınız. Doktorunuz derdinizi anlatabiliyor musunuz? Sizin gebe kalmak istediğinizi biliyor mu?


Cok haklisiniz ozur dilerim hocam ben norvecte yasiyorum ve asla ozel doktor gibi bi sansimiz yok hangi doktor gelirse o muayene ediyor ve kan tahlili bile yapmadilar kendim istedim gene gerek yok dediler hamile kalmak istedigimi soyledim bu sekilde olmazmis bu kanamayla vucudu toplanmasi lazimmis 1 sene gecti ameliyattan bu ilaci verdiler

Dr Suphi Toprak: Özel doktor olsa da her zaman sizin düşünecek olarak düşünmeyin ama ben sizi Afrika&#;da falan zannetmiştim 🙂 Adet düzensizliğiniz varsa bu yumurtlama bozukluğunuz olduğu anlamına gelir. Eğer bu süreklilik gösterirse tedavi olmanız gerekir. Tahlil sonuçlarınızı iletmeye çalışın.


) hocam cok iyisiniz afrika bile daha vijdanlidir hprmon testi istedim gere yok dediler sol yumurtam kan toplamis bugune kadar yasamadgim birsey bu tahlil sonuclari 4 ay once turkiyeye geldigimdeki sonuclar
ESTRADIOL 27 pg/ml

1 GY
Follikuler faz
Ovulasyon faz
Posttmenapoz ,9
Luteal faz

PROGESTERON 0,19 ng/ml

Folllikuler faz 0,,54
Ovulasyon faz 0,,22
Luteal faz 1,
Postmenapoz 0,,40
Erkek 0,,56
Insallah olmjstur hocam menapoz gorunuyor mu ve hamileligimi kolaylastirici tedavi var mi bu tahliller adetimin ucuncu adetten sonra Gunj bakildi

Dr Suphi Toprak: Bu tahlillerde menopoz hakkında fikir edinilemez. Menopoza gidişi saptamak için FSH veya AMH gerekir. Progesteron sonucunuz ve anlattıklarınız yumurtlama bozukluğu çektiğinizi gösteriyor. Bu durum devam ederse ve yumurtlamanızı destekleyen tedaviler yapılmazsa gebe kalamayabilirsiniz.

Hamilelikte Karnın Pıt Pıt Atması Normal Mi Ve Neden Olur?

Hamilelikte Sağlık

Haber Giriş: -  

\n

Bizim evde hiçbir şey atılmaz!
-Şemsa Denizsel

\n

Uyku öncesi, Instagram'da geziniyoruz.

\n

Ne izliyorsun?
Şemsa Denizsel'in yemek tarifini.

\n

Şemsa gibi bir adı duyar duymaz, Mesrure Halam geliyor gözümün önüne. Eski bir ad ve yemek, Mesrure Halam demek. Karşıyaka, seksenli yılların sonu, lise birinci sınıftayım. Babam Suudi Arabistan'da doktor, annem onu ziyarete gitmiş. İlk gençliğimin en güzel, en özgür günleri. Her akşam okul çıkışında Alsancak-Karşıyaka vapurundan inip dosdoğru, aslında annemin halası olan, Mesrure halamlara yemeğe gidiyorum. Birçok çocuğun burun kıvırdığı karnabaharı bile öyle pişiriyor ki. Hani derler ya \"Taş pişirse yersin!\" diye. Bazı insanlar; aynı malzemelerle, aynı tarifle, aynı yemeği pişirirler; olmaz da olmaz. Sanki halam bana da el vermiş, hafta sonları anneanneme gitmediğim zamanlar kendim yemek pişiriyorum. Her pazar günü, çocuk yuvasının yanında kurulan pazardan aldığım çeşit çeşit sebze ve otlarla yeni tarifler deniyor, hatta eve misafir bile çağırıyorum.

\n

Ebru'nun izlediği videoya göz ucuyla bakıp uykuya daldım. Sosyal medyada yemek pişiren bir diğeri daha, rüyalar arasında buhar olup uçtu, unutuldu. Ne de olsa tüketim çağındayız.

\n

Palamut bulduk aldık, köyde. Kendine has kekremsi acısı ve kokusuyla pek sevmem. Yemek ayırt etmenin ve tabakta yemek bırakmanın ayıp sayıldığı nesilden gelerekten; tabağıma koyulanı bitiririm. Bu arada Şemsa'nın adı evde ara ara geçiyor. \"Kesin Şemsa'nın güzel bir palamut tarifi vardır.\" diyorum; gerçekten de var. Böyle püre haline getirilmiş patates ile güzelce karamelize edilmiş soğanın üzerine oturtuyorsun. Palamut kendinden geçiyor, enfes oluyor. Şemsa yine rafa kalkıyor. Sonuçta sanal dünyada bir yerlerde yaşıyor, gerçek değil. Şu meşhur Kantin'inde yemek yemişliğim de yok ki anımsayayım. Bir ara, Kale Talks'un konuğu olduğunu duyuyorum Rana'dan, izlemesem de kulağımda yer ediyor.

\n

Yine bir uyku öncesi, Instagram'da geziniyoruz. Ebru:

\n

Şemsa sobasını yakmış.
Ne sobası.
Kuzey Ege'deki evine yerleşti ya.

\n

Ev, Kuzey Ege ve soba! Olanlar oluyor.

\n

Morsoe döküm soba. Evet, Akkavak Sokak'taki Kantin'in emektarı, evet yeni yerinde, hayır bacasız değil. #morsoe #döküm #soba @morsotr[1]

\n

Yıllar önce çocuk gelişimci bir arkadaşım, bacası tüten ev resimleri yapan çocukların mutlu çocuklar olduklarını söylemişti. Ona hep inandım. Kuzey Ege ve soba, otomatikman mutlu bir ev diye kayıtlı zihnimde. Gittiğim ülke ve şehirlerde, müze evleri ziyaret etmekten ne denli keyif aldığımı biliyorsun. Bunları yazıya dökerek seninle paylaşmak, hazzı katmerleştiriyor. Ancak bu sefer farklı, söz konusu evin sahibi hala hayatta; evi de müze değil, daha yeni inşa edilmiş.

\n

Bu arada biz, Ekim itibariyle, Kuzey Ege'deki evimizin kabasını da, paramızı da bitirmiş durumdayız; evin içini yaptıramıyoruz. İçerliyorum biraz: \"Kadın evi ne zaman bitirdi, içine ne zaman yerleşti de sobasını tüttürüyor!\" diyerek uykuya dalıyorum. Kıskanç bir tip değilimdir. Ancak, söz konusu ev olunca, ahhh bir de bacası tütünce. Uzun lafın kısası, Şemsa radarıma yemekleriyle değil, Kuzey Ege'deki eviyle giriyor.

\n

Evin Yemek Odası
\n

İzmirli olarak, kuzey denildiğinde aklıma şıp diye gelen kelime: kutup. Ebru ile evleninceye dek, Ege'nin kuzeyi gidilesi değil, zorunlu kalındığında geçilesi bir yerdi. Bildiğimden değil, önyargı işte. Sonra her yaz gider olduk, gittikçe sevdim. Başta deniz soğuk dedim; gel zaman git zaman denizine de soğuğuna da alıştım, hatta bağlandım. Dikili, Kozak, Bergama, Ayvalık, Cunda derken Çanakkale'ye kadar uzadı Kuzey Ege sevdası.

\n

Evvelsi Kasım ayında yolum yine Ayvalık'a düştü. Yürüttüğüm projedeki bir sanatçıyı ziyaret etmem gerekiyordu. Şemsa'nın oralarda bir yerlerde sobası yanan bir evi yok muydu? Peki hiç tanımadığım bir insanın evini neden ve nasıl ziyaret edeceğim? Bak hala, Şemsa Denizsel'i değil evini ziyaret etmekten söz ediyorum. Hem de evi ev yapanın içinde yaşayanlar olduğunu bal gibi bildiğim halde!

\n

Kulaktan dolma bilgiler, Denizsel'in sözünü sakınmayan bir kadın olduğunu söylüyor. Hakkında hiçbir araştırma yapmadan, son dakikada Rana'yı arıyorum:

\n

Ayvalık'a gidiyorum, Şemsa Hanım'ı da ziyaret etmek isterim. Sence, benimle görüşür mü?

\n

Bilmem sorayım.

\n

Soruyor. Kibar kadın, \"Tabii ki, buyursun gelsin\" diyor.

\n

Tekrar gitsem bulacağımdan emin olmadığım yollardan, zeytinliklerin arasında bir yere vardım. Yok, o ev değilmiş. Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim -kelimenin tam anlamıyla- evi buldum. Ev, beni Şemsa Hanım ile tanışmaktan daha çok heyecanlandırıyor, ama böyle diyecek halim yok. Tabii o kadar mahrem bir yer ki ev dediğin, beni kabul etmiş olması bile ne kadar kıymetli. Dedim ya, daha önce hiçbir canlının evine, benzer bir ziyarette bulunmadım. Örneğin, canım Hermann Hesse'nin evini ziyaret ederken, Hermann tüm yazdıklarıyla evini benimle birlikte geziyordu; ancak tamamen ölüydü. Fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla, Şemsa Hanım, sarı kızıl, kanlı canlı güzel bir kadın.

\n

Zeytin ağaçları derin bir sessizlik içinde dinleniyorlar. Ev, geniş bahçe kapısının ardında bir yerlerde olmalı. Genç bir hanım karşılayıp, terasa yönlendiriyor. Kasım'ın sonu olmasına karşın, şurup gibi bir hava. Kuzey Ege ve sonsuz zeytin denizi göz alabildiğine önüne serilmiş, dingin

\n

Evin Cümle Kapısı
\n

Hala soruyorum kendime \"Ben ne arıyorum burada?\" diye.

\n

Ancak biliyorum, bu evde hayat var, bu evin bacası tütüyor.

\n

Şemsa Hanım, ev yapımı leziz bir likör ve kahve ikram ediyor. Ne konuştuğumuzu pek anımsamıyorum. Gerçi not tutuyorum. Yanımda kâğıt kalem falan da getirmemişim. Sınav olacak okullu heyecanı. Şemsa Hanım, üzerinde Cooks Grove yazan bir defter getiriyor. Birazdan öğle yemeğine konukları gelecek, vakit kısıtlı. Absürt ve belirsiz bir ortam. Yemek yapmak için mutfağa geçiyor. Açık mutfak, hayır apaçık bir mutfak. Ev mutfaktan doğuyor.

\n

İşte o anda tam olarak neden orada olduğumu anlıyorum. Burası bir hayal evi! Ve ben hayallerin yaşandığı, yaşatıldığı evleri ziyaret etmeye bayılırım.

\n

Konuştuklarımızdan uçuşan parçalar yerli yerine oturmaya başlıyor, Şemsa Hanım anlattıkça.

\n

Sene Yaş Kantin'in başarısı kesin! Peki şimdi ne olacak? İki sene bir yanıt bulamadım. Hazır olduğunda gelir yanıt, sorunca gelmez. Şubat, öğleden sonra saat üç. Başka birisine göstermişler olmamış. Bir zeytinlik. Tamamen tesadüfen, gittik. yıllık bir zeytin ağacının yanındayım. Ufka baktım. Saat 11'de her şeyi kafamda kurmuştum. Kuzey Ege'yi dünya gastronomi haritasında bir yere getirmek. İşte baksana şuraya. Bu coğrafya insana mutluluk verir.

\n

Müzisyenler, \"Ne zamandan beri…?\" sorusuna daima \"Üç yaşından beri piyano çalıyorum.\"vari yanıtlar verirler ya. Ben de kendimi bildim bileli mutfakseverim. Aşçılığı meslek olarak düşünmesem de bir kafem olması hayalini kurmuştum üniversite yıllarında. Ankara Kurtuluş'taki evimin mutfağında, belki İletişim Fakültesi öğrencilerinin yarısı yemek yemiştir. Hatta mezun olunca, bir catering firmasında çalışıp, cafe açmanın, aslında kendi hayalim olmadığını birebir deneyimlemişliğim bile var. Yemek yapmak benim için bir meslek olmasa da, saf mutluluktu hep. İşte belki bu eve sadece bunları hatırlamak için geldim. Belki de hayalim bu olmasa da, hayallerinin peşinden koşmanın, onları somutlaştırmanın değerini hatırlamak için.

\n

Orada bir zeytinlik var… Benim bir zeytinliğim var. Yoktu, oldu.
Bu geçtiğimiz şubat ayında karşıma çıktı, hayatıma girdi. Daha gördüğüm ilk gün içimde bir şey kıpırdadı, bir umut, bir hayal. Zamanlaması da öylesine denk geldi ki, o gün içimdeki o kıpırtı, çokça zamandır gelecekle ilgili aklımın gerisinde gezdirdiğim sorulara cevap, geleceğe dair bir fikir yarattı, o günden beri de zihnimde usul usul işliyorum o hayali. Bu, Kantin'de de böyle olmuştu, önce bir fikir olarak başlamıştı, kafamda ince detaylarına kadar kurmuştum, sonra gerçek oldu. Şimdi sıra yeni hayallerde. Elbette zaman alacak, ama bu şimdiden keyif yapmamı, tadını çıkarmaya başlamamı engelleyemez.
Ben de aynen öyle yaptım. Geçtiğimiz haftalarda, bir Cumartesi akşamüstünde eşi dostu davet edip, hatta bazılarına zorla plan değiştirterek, bir piknik kurdum. Fırat geçici bir platform yaptı, Süleyman da bütün malzemeyi oraya taşıdı. Hava gündüz hafiften atıştırmıştı, ama sonra tanrılar bizden yana güldü, nefis bir günbatımı oldu.
Platformun üstüne masalar, masalara peştamaldan örtüler, eski usul açılır-kapanır çizgili plaj iskemleleri, kullan-at bardak, tabak ve çatallar, Tulya'nın seramiklerinde yemekler, bolca roze şarap, çocuklara limonata. Gün inerken, ortalık önce kızıla, derken mora boyanırken, kuşlar cıvıldadı, başka sese ihtiyaç olmadı, gün batımı nefesimizi kesti. Sonrasında hava hızla soğudu, herkes üstüne kat kat bir şeyler geçirdi, çocuklar kucaklara çıktı, sevgililer birbirinin omuzuna yaslandı. Fenerler yandı, yıldızlar parladı. O akşam ayrılasım gelmedi o zeytinlikten. İçim kabardı, kabardı, kabardı. Daha kalsam kalırdım. Ama, dedim ya, hava soğudu, gece indi.
Şimdilik.
Bakalım gelecek ne getirecek?[2]

\n

Şemsa'nın apaçık mutfağını görünce anılar canlandı. Bacası tüten bu ev yaşıyor, mutfak evin merkezinde tıkır tıkır atıyordu. Çocukluğumuzun kovboy filmlerindekinin benzeri bir ocak-şöminesi bile vardı. Tanışma röportajımsı bir hal almış hatta cep telefonumla, Şemsa'nın tirit yapışını çekmeye başlamıştım. Oysa birazdan misafirler gelecek, etrafa mis kokular yayan tiridi midelerine indireceklerdi. Bir hafta sonra İstanbul'da tekrar buluşmayı kararlaştırdık.

\n

Şemsa Denizsel tirit pişirirken.

\n

Üzerimdeki çekingenliği atmıştım, doğrudan konuya girdim bu sefer. Üstelik bu kez yanımda Ebru da var. Şans eseri o da İstanbul'da ve nasıl olduysa benimle gelmeyi kabul etmiş. Bu kez, hep birlikte öğle yemeği yiyeceğiz. Ev üzerine konuşmak istiyorum. Belki işin adı konduğu için tıkır tıkır yanıtlamaya başlıyor Şemsa Hanım.

\n

Ev esastır. Ev düzeni, hayatı, adabı. Sofra kurmanın önemli olduğu yerde büyüdüm. Dış dünya için ev yok; evdeki hayatı mümkün kılmak için dışarıdaki hayat var. Sağlıklı olalım, ağız tadıyla sofraya oturalım. Sabahtan gece yarısına kadar çalıştım; ancak daima evde düzeni esas aldım.

\n

Annesinin çalıştığından, küçükken kaç kilo balık ayıkladığından, on bir yaşından itibaren evin pilav aşçısı olduğundan… Laf lafı açıyor. Vecizlerle konuşuyor adeta ve bu belirlilik hali bana çok iyi geliyor. Yaşı epey genç olmasına karşın Mesrure Halamı anımsatıyor, iç olgunluğu.

\n

Ben hiç sorgulamam, sorgulamayı da anlamam. Olanı alıp kabul etmek, iyileştirmek ya da içinden çıkmak.

\n

Deyince artık yüzüne nasıl baktıysam.

\n

Daha evvel hırslarım vardı tabii, ama zamanla azaldı.

\n

Diye ekleme gereği duyuyor ya da bana öyle geliyor. Dediğim gibi lafını sakınan birisi değil.

\n

\n

Gaye beslenmek ama sadece o değil. Lokanta, şef, şaşaa peşinde koşuyoruz. Oysa yemek keyif veren nadide bir durumdur. Sosyalleşmek, birlikte olmak, anı biriktirmek… Yediğimizin tadını almak için haletiruhiye önemlidir.

\n

Diye ekliyor, Şemsa Hanım. Devam ediyor.

\n

Sofrada herkesin payı olmalı. Ben anneme ön hazırlık yapardım, soğan sarımsak ayıklardım. Sofra kurup kaldırmak babamın işiydi. Ailecek sofra etrafına oturulurdu.

\n

Her yazı kendisini ne zaman yazdıracağını bilir. Bu yazının diğer itici gücü de Filiz Ali'nin yeni bitirdiğim \"Yok Bi'şey, Acımadı ki…\" kitabında tamamen tesadüfen okuduğum bir bölüm oldu.

\n
Evin Arka Bahçesi
\n

… Bazılarıysa uzun ömürlü olur, hiç eskimezler. Altan ve Gülsen'le [Denizsel] arkadaşlığım böyle uzun ömürlü arkadaşlıklardandır… Asıl sürpriz ise Salacak'ta vaktiyle Güngör Dilmen'in yaşadığı Erduran Yalısı'nı kiralamış olmalarıydı.

\n

Tabii Altan'la Gülsen'in elinin değdiği her yer gibi o virane yalı da kısa zamanda İstanbul'un en nadide evlerinden biri oluvermişti. Denizsellerin yemek ve sofra kültürleri kusursuzdu. Sofralar her zaman en ince ayrıntısına kadar incelikle hazırlanır, kolalı bembeyaz keten sofra örtüleri ve peçeteler, gümüş peçete bilezikleri, Christofle takımlar, nadide kristal kadehler ve porselenlerle servis yapılırdı.

\n

…Gülsen'in aileden gelen geleneğin üzerine bir de Altan'ın gastronomi konusundaki bilgileri ve titizlikleri eklenince sofralarında her zaman insana parmak ısırtacak lezzette ve yenilikte yemekler yenirdi.

\n

…Zaten sonuçta kızları Şemsa Denizsel anne ve babasının sofra ve yemek kültürleriyle zevklerini özümseyerek Kantin adını verdiği lokantasını kamuoyuna açtı ve yepyeni bir yemek anlayışının yaratıcısı oldu.[3]

\n

Şemsa Denizsel'in sosyal medyada yemek pişiren bir diğeri daha olmadığı aşikâr. Onun yepyeni yemek anlayışının yanı sıra vizyonu var. Türkiye'nin mutfağını bir yerden başka bir yere taşımak istiyor.

\n

Cook the Farm: Turkey başladı.
Tam da bu iki gün geçen sene Kantin'in kapanış günleriydi, biri son servis, biri veda yemeği. Şimdi, tam 1 sene sonra, yeni bir deneyimin içindeyim, hayalini kurduklarım başlıyor. @cooksgrove bir mutfak, bir sofra, tüm dünyadan yemeğe dair insanların bir araya geleceği, gıdayı, üretimi, üreticiyi, lezzeti, malzemeyi konuşup, yerelle tanışacağı, coğrafyanın önemini kavrayacağı bir Kuzey Ege rüyası.
Bunu mümkün kılan herkese, beni bugüne taşıyan tecrübelere, yanımda yamacımda olanlara, buraya gönül verenlere, cömertçe bilgilerini bağlantılarını paylaşanlara, hepinize bin teşekkür.[4]

\n

Evin Mutfağı
\n

Bazen yazılarımı, konuklarımın bitirmesini tercih ederim. Şemsa Hanım sanki son sözü söylemiş gibi oldu; ama ben daha doymadım. E o zaman tatlının tam zamanı.

\n

Yıllar önce bir çifti yemeğe davet etmiştik. Birisini evinize davet ediyorsanız önemsiyor, yemeğe davet ediyorsanız seviyorsunuzdur. Yemekleri çatallarıyla itelediler, malzemeleri ayıkladırlar. Yükseldikçe yükseliyorum. İkisine döndüm, gözlerinin içine baktım. Çok üzgündüm. Tane tane konuşarak \"Bir daha bu eve asla yemeğe çağrılmayacaksınız.\" dedim.

\n

Yemeğe duyulan iştah, hayata duyulan iştahtır. Çatalı şöyle şöyle iteleyen bir insandan ne olabilir!

\n

Mutfaktan Zeytinliğe Bakış

\n

Şemsa Denizsel'in bu sözlerinin bana tatlı gibi gelmesi son derece doğal değil mi? Tatlıyı da yediğimize göre, yazıyı yine Şemsa Hanım sona erdirmeli. Hayallerinin peşinden koşan ya da koşmak isteyen herkes için.

\n

Zeytinlikte Bir Piknik. Bilen biliyor zeytinliğime bayılıyorum. Kendimi oradan alamıyorum. Gidince bırakamıyorum, uzaktayken hayalini kuruyorum. Her fırsatta da orada piknik kuruyorum. Bir bahane hep var, buluyorum. Yine bir piknik, yine bir gün batımı, yine nefesim kesildi. Orada olduğuma, olabildiğime, hayaller kurabildiğime, her şeye rağmen ağız tadıma, vazgeçmemeye, tutarlılığa, havailiğe, yemeğe, birleştiriciliğine, keyfedebilmeye, hepsine şükrettim.[5]

\n

Yazarın diğer yazıları için bloğunu takip edebilirsiniz: monash.pw

\n
\n

[1] Şemsa Denizsel'in 9 Aralık tarihli Instagram paylaşımı.

\n

[2] Şemsa Denizsel'in 26 Mayıs tarihli blog paylaşımı: monash.pw

\n

[3] Yok Bi'şey, Acımadı ki…, Filiz Ali, Yapı Kredi Yayınları

\n

[4] Şemsa Denizsel'in Nisan tarihli blog paylaşımı: monash.pw

\n

[5] Şemsa Denizsel'in 18 Haziran tarihli blog paylaşımı: monash.pw

\n
\n

Yazarın diğer yazıları için bloğunu ve Instagram hesabını takip edebilirsiniz.

\n

nest...

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.