kavaklıdere şarap fabrikası / Kavaklıdere Şarapları - Vikipedi

Kavaklıdere Şarap Fabrikası

kavaklıdere şarap fabrikası

Bu hepimizin içinde yaşadığı bir Ankara bağları hikâyesidir…

2018’in sonlarına doğruydu. Birkaç ay içinde iki ayrı gezide, birbirinden bağımsız ve plansız biçimde Ankaralı iki aile ile karşılaştım.

Biri Alaşehir’de Pendore bağlarında, diğeri Sagalassos’ta.

Aslında bir enişte-kayınbirader hikâyesi, anlamak için peşine düştüğüm bu hikâyenin içinde bir de Sevda var.

Bağ gezisinde, içinde bulunduğum grupla Oenotrian Şarap Kulübü’nü ağırlayan Kavaklıdere Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Başman ile kızları Cevza ve Aslı ile; gelir eşitsizliği konusunda Sagalassos’ta İTÜ Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin  (İTÜESAM) Globalleşmenin Gölgesinde Eşitsizlikler başlıklı çalıştayda yeniden karşılaştığımız sevgili Doç. İnsan Tunalı ile.

Her ikisinin de ortak bir noktası vardı: Ankara’da Kavaklıdere, Tunalı Hilmi ve Kavaklıdere Şarapları.

Gelin “filmi” geriye saralım…

Ankara, Kavaklıdere…Tunalı Hilmi Caddesi.

Buradan yolu geçen o kadar çoktur ki.

“Ankara Ankara güzel Ankara; seni görmek ister her bahtı kara…”

Cumhuriyet sonrası Anadolu’dan buraya iş bulmaya, okumaya, şifa bulmaya gelen milyonlar olmuştur; hala bu akım devam eder. Ankara birkaç milyonluk bir metropol artık.

Her gelenin önemli bir bölümünün yolu o meşhur semtten, caddeden geçmiştir.

Çoğumuz yaşadığımız anın ipuçlarını birleştirmiyoruz; sonradan geriye dönüp bakınca okuduklarımız, yaşadıklarımız bütün fotoğrafı seriyor önümüze.

Kent kültürü, sokakları ve insanları ile onların hikayesi ile oluşuyor. Hepsi kendi hikayemizin bir parçası oluyor.  

Bir yüzü Tunalı Hilmi Caddesi’ne bakan Kuğulupark’ın diğer yüzü Atatürk Bulvarı’na bakan tarafında İsviçre esintili ama bir açıdan Cumhuriyet’in yeni yüzü bir Ankara evi vardır; geçmişte önünde otobüs duraklarının olduğu yerde, kavşakta.

Üniversite yıllarımızda burada Metin And’ın oturduğu söylenirdi. Hepsi o kadar. Metin And, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde öğretim üyesi idi. Tiyatro, kültür ve sanat tarihi alanında çalışan, yazan biriydi. 2008’de 81 yaşında aramızdan ayrıldı.

Bu evi yaptıran, yani bu evin asıl sahipleri Sevda ve Cenap And’dır.

Faruk Şüyun evin 1955’te yaptırıldığını yazıyor. Evin mimarı ise Anıtkabir’in de mimarlarından olan Emin Onat.

Yıllardır Ankara’ya sanat alanında düzenli olarak “ışık yakan” Sevda-Cenap And Müzik Festivali de hikayemize katılsın.

Sevda ve Cenap And, Metin And’ın anne-babası.

Sevda And ise Tunalı Hilmi Bey’in kızı. Yani bugünkü caddede ismi olan Tunalı Hilmi’nin.

Tunalı Hilmi Bey bir İttihad Terakkici, Jön Türk hareketinin önde gelen isimlerinden. Yıllarca Abdülhamit istibdadına karşı yayınlar yapıp, örgütlenme peşinden koşmuş. Ailesi büyük baskılar altında kalmış, kimi yaşamını kaybetmiş. Kardeşi Fehmi de benzer biçimde. (Fehmi Bey ismine döneceğiz yeniden)

Tunalı Hilmi Bey, Abdülhamit tahttan ayrıldıktan sonra birçok ilçede kaymakamlık yapmış, sonra 1. Meclis’te milletvekili olmuş.

Tunalı Hilmi’nin henüz ortada bir gelişme yokken Meclis’te kadın haklarının ilk savunucularından biri olduğu kayıtlara girmiş.

Kadınların 1930 yılında kabul edilen Belediye Kanunu ile belediye üyesi seçme ve seçilme hakkını alması, 5 Aralık 1934’te çıkarılan bir kanunla da milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuşmasından çok önce, 1923’te Meclis’teki kanun müzakerelerinde kadın haklarını savunan iki milletvekilinden biri Tunalı Hilmi Bey’dir.

Emine Aslı Öztürk’ün yüksek lisans tezi olan “Tunalı Hilmi Bey’in 1. TBMM’deki Yasal Faaliyetleri” başlıklı çalışmadan satırlar;

Tunalı Hilmi Bey durmaz; ısrarlıdır.

Tunalı Hilmi’nin hikayesi sonraki kuşakla devam ediyor; hikâyenin devamını Kavaklıdere Şaraplarının web sitesindeki tarihçeden öğreniyoruz.

Tunalı Hilmi Bey İsviçre’de bulunduğu sırada Cenevreli tanınmış bir ailenin kızı ile evlenir, iki çocuğu olur: İnsan ve Sevda.

İnsan Tunalı Nerime Hanım ile evlenir. Sevda Tunalı ise İsviçre’de tanıştığı Cenap And ile.

Her ikisinin de evliliklerinde çocukları olmaz. Her ikisi de yakın akrabalarından yaşça uygun gençleri evlat edinirler.

Bu çocuksuz iki aile neden evlat edinirler?

Yanıt şurada: İki kardeş, İnsan Tunalı ve Sevda And, Cenap And’la birlikte 1929’da şarap üretimine atılırlar. Bunun da kuşaklar boyu yürütülecek bir iş olduğunu düşünerek, gelecek planlarını evlat edinerek sürdürülebilir kılma fikrindedirler.   

İnsan Tunalı-Nerime Tunalı çifti, Tunalı Hilmi Bey’in kardeşi Fehmi’nin oğlu Uğurlu Tunalı’yı, Sevda-Cenap And ise Cenap And’ın bir yakınını (anneannesinin ablasının torunu) Metin Çavdar‘ı evlat edinir.

Metin de Cenap And’ın kütüğüne girdikten sonra soyadını alır: Metin And olur.

Tunalı Hilmi Bey’in kızı Sevda’nın evlendiği Cenap And İş Bankası’nda çalışıyordur; “yüksek öğrenimi için Avusturya’da kaldığı dönemde, şarap kültürüyle iç içe yaşadığı için, şarapçılıktan iyi anlar. Hayalleri Ankara’ya yerleşip, üzüm bağları yetiştirmek ve şarapçılığa başlamaktır.”

İşte burada yeni bir hikâyenin ortasına düşüyoruz.

Şarapçılık yapmak için gereken bağ ise Tunalı Hilmi Bey’in önceden satın aldığı yerdir.

Bağ, Tunalı Hilmi Bey’in Ankara’da bulunduğu yıllarda şehrin kuzey kısımlarının (Kavaklıdere) şenlendirilmesini isteyen Atatürk’ün önerisiyle aldığı, bugünkü Karum Çarşısı ile Sheraton Oteli’nin bulunduğu arazidir. Şarap fabrikası da bu araziye kurulur. Önünden geçen caddeye de Tunalı Hilmi denilmesinin nedeni budur.

O arada, İnsan Tunalı da Dışişleri’nde göreve başlıyor. Merkezde ve yurtdışında görevlerde bulunuyor.

Şarapçılığa girişmelerine ,1929 yılında tesadüfen karşılaştıkları, Ziraat Bankası inşaatında kalfa olarak çalışan, inşaa halindeki bankanın bodrumunda, kendi gereksinimini gidermek üzere, çarşıdan satın aldığı bölge üzümlerinden, Macaristan’daki köyünde gördüğü yöntemlerle şarap üreten Balaj usta çok yardımcı oluyor. Bu beklenmedik karşılaşma ile ilk Kavaklıdere şarapları üretimi başlamış oldu.

Çünkü o sıralar, Cumhuriyetin ilk yılları; Ankara’da yeni kamu binalarının inşaatı vardır. Bu inşaatlarda da Macar ve Alman işçiler çalıştırılmaktadır.

İşte bugünün Kavaklıdere Şarapları’nın kuruluşu böyle başlar.

1929’da iptidai koşullarda 50 bin litre kapasiteyle başlayıp, 28 bin litre üretim yapan Kavaklıdere o yılı 1500 lira zarar eder. (Bugün 19.5 milyon litre üretiliyor)

Ne mi üretirler? Kalecik Karası tabii ki. 1932’de Gençlik Parkı’nın olduğu yerde açılan sergiye Atatürk de gelir; şarabın tadına baktıktan sonra, gazetecilere dönüp, ‘Hakiki şarap Kavaklıdere’dir. “Yarın hepiniz Atatürk Kavaklıdere şarabını beğendi” diye yazın’ der. Sonrası tahmin edilebileceği gibi izdihamla yok satmak.

Sevda ve Cenap And şaraphaneyi büyütmek için kolları sıvarlar; Sevda Hanım’ın Dışişleri’ndeki çalışan kardeşi İnsan Tunalı da işini bırakıp şirkete katılır. Bir süre sonra, İnsan Tunalı’nın evlat edindiği kuzeni Uğurlu Tunalı da katılır. Uğurlu Tunalı 1943’te işe başlar, hedefli olarak okuduğu Ziraat Fakültesini 1949’da bitirir.

Tunalı Hilmi Bey’in öz yeğeni olarak zaten ailenin bir üyesi olan 1924 doğumlu Uğurlu Tunalı, kuzeninin kütüğüne geçerken bile, bugünün jargonu ile ‘kariyer planlaması’ çerçevesinde evlat edinilmiştir. Öyle ki; Mehmet Yalçın’ın kendisinden aktardığına göre “40’lı yıllarda savaş çıkınca Almanya’da şarapçılık okuma hayalini unutmak zorunda kalmış ve Ankara Ziraat Fakültesi’ni bitirmişti. Genç yaşta Kavaklıdere’nin yönetiminde sorumluluk alınca da ağır vasıta ehliyeti alıp altına bir kamyon istemişti”.

Uğurlu Tunalı’nın, Mehmet Yalçın’a, “Köylünün tesise üzüm getirmesi, büyük eziyetti. Çubuk’tan küfelerle kağnılara yüklenen üzümler, gacır-gucur bir haftada ancak gelirdi. Ben kamyona atlayıp üzümü köylerden getirmeye başladım. Çubuk’u yoluna koyduktan sonra da Kalecik’e uzandım. Kalecik Karası’nı da ben gittim buldum. Bugün Kalecik Karası, Öküzgözü, Boğazkere şarapları varsa, kusura bakmayın ama benim sayemde…” biçimindeki sözleri kayda değer.

1953’te İnsan Tunalı beyin kanamasından vefat eder. Bir süre sonra da 1958’de Sevda And freni patlayan bir aracın altında kalarak yaşamını kaybeder.

Şirkette işler yavaşlar. Eşini kaybeden Cenap And sağlık sorunları yaşar. Tedavisi için ilginç biçimde Batıyı değil, Sovyetler Birliği’ni tercih eder. Uzun bir süre yalnız kalır; kaybettiği eşinin anısına “Sevda ve Cenap And Müzik Tesisi”ni kurar ve Kavaklıdere Şarapları’nın gelirinden buraya pay aktarılmasını sağlar.

Evlat edindikleri Metin And ise başka bir yolda, sanata eğilimlidir; akademik kariyeri tercih eder.  Şirket, Cenap And ile İnsan Tunalı’nın varisi oğlu Uğurlu Tunalı tarafından yönetilir.

Uğurlu Tunalı ise erkek çocuğuna babasının adını, İnsan adını vermiştir; bugün Koç Üniversitesi’nden emekli ve halen Boğaziçi Üniversitesi’nde dersler veren, çalışma ekonomisi alanında değerli çalışmaları olan öğretim üyesi Doç. Dr. İnsan Tunalı.

Tunalı Hilmi Bey’in kardeşi Fehmi Bey (Uğurlu Tunalı’nın öz babası), baskıdan kurtulmak için kaçtığı Bulgaristan’da askere alınmamak ve ailesine destek olabilmek için Amerika’ya gider. New York-Chicago demiryolu inşaatında çalışır bir süre. Meşrutiyetin ilanı sonrası İstanbul’a döner. Zeytinburnu’nda bir fabrikada işçi olarak çalışır. Sonra Ankara’ya gider, MKE askeri fabrikasında işe girer ve oradan emekli olur.

Tekrar dönelim hikayemize.

Cenap Bey 1968’de, ilk Demokrat Parti hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Avni Başman’ın kızı, Ayşe Cevza Başman ile evlenir. Cevza Hanım, Cenap Bey’in kurduğu tesisi “Sevda-Cenap And Müzik Vakfı”na dönüştürür.

Cenap Bey 1982’de vefat eder.

Kavaklıdere Şarapları’ndaki hisseleri Cevza Hanım’a kalır. Ancak işleri Uğurlu Tunalı yürütmektedir.

Cenap And’ın vefatından bir süre sonra Cevza And, şirket yönetimine Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’nda danışmanlık yapan kardeşi Mehmet Başman’ı da yönetime dahil eder; Bugün şirketin yönetim kurulu başkanı Ali Başman ve Murat Başman’ın babası.

Şirket finansal zorlukları aşmak için, zaman içinde kentin merkezinde kalan ve değerlenen bağ alanlarını (bugünkü Sheraton, Karum) satıp, Akyurt’taki araziyi satın alarak yeni bir yola girer. Uğurlu Tunalı yönetimden ayrılarak İstanbul’a taşınır. Şirket Mehmet Başman yönetiminde büyüyerek bugüne gelir.

Mehmet Başman vefat ettiği 2016’ya kadar oğulları ile şirketi yönetir.

İstanbul’a yerleşen ve şirket yönetiminden uzaklaşan Uğurlu Tunalı ise 2019’da 95 yaşında yaşama veda eder.

Kavaklıdere Şarapları’nı yöneten ekibin içinde şimdi Murat Başman, Ali Başman ve iki kızı Cevza ve Aslı da yer alıyor. İkisi de işin içinde; tanıtımlara, sunumlara, bağ gezilerine katılıp şirketi anlatıyorlar.

Kavaklıdere Başman ailesi yönetiminde Ankara-Akyurt, Kapadokya-Gülşehir ve Ege-Kemaliye-Pendore Üretim Tesisleri ile yılda 19,5 milyon litre kaliteli şarap üreten piyasa lideri, üretimin de yüzde 20’sini ihraç eden başarılı bir şirket.

İşin ilginç tarafı; Kavaklıdere Pendore bağlarını gezerken fark ettim ki; şarapçılıkta “wine maker” olarak adlandırılan şarap üretim sürecinde karar verici uzmanlar da orada kadınlardan oluşuyordu.

Neredeyse 100 yıllık bir hikâye; Ankara’da Tunalı Hilmi Bey’in, henüz haklar verilmemişken Meclis’te kadın haklarını ağır hakaretler altında savunma çabaları, adının verildiği caddeye komşu bağlardan çıkan şarapçılık şirketine uzanıyor.

Üç kuşak sonra giderek yönetiminde kadınların belirlediği bir rotada Türkiye gibi zor ama mümbit bir coğrafyada kadınlar şarabın tadına yeniden yön veriyor.

Ankara, Tunalı Hilmi, Kuğulu Park, O parkta Sevda ve Cenap And evi, Sevda ve Cenap And Müzik Festivali, Kavaklıdere Şarapları, Ankara’nın bağları…

Bizim kentle ve kenti kent yapan insanlarla bağlarımız, bir film şeridi gibi değil mi?

Uğur Gürses

Teşekkür Notu:

Peşine düştüğüm bu hikâyenin olgu ve bağlantılarını, ayrıntıların, değerli belge ve notları paylaşan sevgili İnsan Tunalı‘ya çok teşekkür ederim.

Okuma notu:

  1. Türkiye’nin şarap üretim dosyası ise yazdığım şu yazıdan okunabilir: Türkiye’nin Şarap Dosyası
  2. Tunalı Hilmi Bey, Osmanlı’dan Cumhuriyete bir aydın, Sabri Ateş, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2009
  3. Mehmet Başman’la ilgili Faruk Şüyun’un Dünya Gazetesi yazısı: “Mehmet Başman için”
  4. Uğurlu Tunalı ile ilgili yazı Mehmet Yalçın’ın T24 yazısı: “Şarabımızın Canlı Tarihiydi”
  5. Kavaklıdere ile ilgili Hürriyet Kelebek’teki Şermin Terzi’nin haberi: Üç aileye yayışlan 75 yıllık serüven

Tarih notu:

  • 1924- Kız ve erkek çocuklarına eşit eğitim hakkı getiren Tevhid-i Tedrisat Kanunu
  • 1926- Kadınlara gerek aile içinde, gerekse birey olarak eşit haklar sağlayan Türk Medeni Kanunu
  • 1930- Yerel, 1934’te de genel seçimlerde kadınlara seçme ve seçilme hakkı
kaynağı değiştir]

Denizli'nin Güney ilçesinde yer alan Güney Bağları’nda, yaklaşık 97 hektarlık bir alanda Cabernet Franc, Pinot Noir, Sangiovese, Syrah, Sauvignon Blanc, Cabernet Sauvignon ve Merlot gibi üzüm türleri yetiştirilmektedir.[3]

İç Anadolu Bölgesi[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır