DUVAR - Kaz Da’nda faaliyet gösteren Halilaa Altn Madeni, 55 milyon dolara Cengiz Holding’e satld. Evrensel'de yer alan habere göre, Kaz Da’nn Halilaaköyü yaknlarnda, ormanlk bir alanda Kanadal Liberty Gold ve Teck Resorurces’a ait altn bakr madenini Cengiz Holding ald. Konuya dair Liberty Gold tarafndan borsaya “Türkiye’nin kuzeybatsndaki Biga ilçesinde bulunan bakr altn porfir yatan Türkiye’de satmak için kesin anlama imzaland” açklamas yapld.
Satan irket tarafndan yaplan açklamada altn madeni projesini Cengiz Holding'e 55 milyon dolara satt bilgisi verildi. Cengiz Holding bu miktar iki yl boyunca üç aamada ödeyecek. Halilaay Cengiz Holding'e satan Liberty yine Kaz Da’nda bulunan Kayalda TV Kulesi projesini ise elinde tutmaya devam ediyor. Öte yandan Ticaret Sicil Gazetesine göre yaklak 35 milyon Türk liras sermayesi bulunan irket sadece Halilaa altn madenini 55 milyon dolara satm durumda. (HABER MERKEZ)
KARGO BEDAVA
Kurumsal Fatura
Satıcı : DEM-BAK
Koleksiyona Ekle
Tahmini Kargoya Teslim: 2 gün içinde
Hızlı teslimat yapan satıcı var !
ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ
Ürünün Diğer Satıcıları (1)
Meşeli Otel Tekstili
13 saat 6 dakika içinde sipariş verirsen en geç yarın kargoda!
Henüz Yorum Yazılmamış.
Nevşehir'in Kozaklı ilçesinde kurduğu çiftlikte yaklaşık 2 bin kaz besleyen girişimci Tahsin Hacıbekiroğlu, yurt içi piyasaların yanı sıra Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya'ya da kaz ve kaz eti satıyor.
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) işletme, Yozgat Bozok Üniversitesi İİBF maliye bölümlerinden mezun olduktan sonra özel bir firmanın bölge müdürlüğünü yürüten Hacıbekiroğlu (34), kaz çiftliği kurup kendi işinin patronu olmak için görevinden istifa etti.
Hacıbekiroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 4 yıl önce deneme amaçlı az sayıda aldığı kaz yavrusuyla girdiği sektörde, bugün yaklaşık 2 bin kazla taleplere cevap vermeye çalıştığını söyledi.
Yurt içi piyasaların yanı sıra farklı firmalar aracılığıyla yurt dışına da ihracat gerçekleştirdiğini aktara Hacıbekiroğlu, "Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya'ya da kaz ve kaz eti ihraç ediyoruz. Geçen ay yurt içi ve dışında toplam adet kaz satışı gerçekleştirdik." dedi.
Çiftliğinde yaptığı barınağın hemen yanındaki sulama barajı çevresinde kazlarını her gün gezintiye çıkardığını anlatan Hacıbekiroğlu, kaz üretimine maliyeti düşük, geliri yüksek olduğu için girdiğini vurguladı.
Yüksek protein ve lezzeti nedeniyle kaz etinin rağbet gördüğünü ifade eden Hacıbekiroğlu, özellikle büyük şehirlerden aldığı siparişlere yetişmekte güçlük çektiğini söyledi.
Hacıbekiroğlu, kaz üretiminin yem maliyetinin düşük, bakımının kolay olması dolayısıyla gelir getirici bir iş olduğunu belirterek, "Bu işin geleceği iyi, kazın en önemli özelliği diğer kanatlı hayvanlara göre lezzetli, yağlı ve proteini yüksek ete sahip olması. Sektör sürekli gelişiyor, ilerleyen dönemde daha da iyi olacaktır." diye konuştu.
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Nevşehir Koordinatörlüğü ile işini geliştirmek için gerekli görüşmeleri yaptığını belirten Hacıbekiroğlu, alacağı hibe desteği ile işletmesini 20 bin kaz kapasitesine ulaştırmayı amaçladığını kaydetti.
Hacıbekiroğlu, insanın işini yaparken doğa ile baş başa olmasının stresten uzak huzur verici bir ortam sağladığına da değinerek, "Ayrıca ülkeye katma değer sağlamak çok güzel." ifadesini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.Yayınlanma: 04 Aralık
İstanbul/Ümraniye'de organize ettiğimiz kaz gecesi büyük fırtına kopardı.
Sosyal medya trolleri, hükümet yanlısı gazeteciler/televizyoncular mal bulmuş mağribi gibi öyle bir saldırdılar ki “kaz meselesini” ülke gündeminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ve ciddi diplomatik/askeri konularının önüne geçirdiler. Sırf politik rakiplerini kötülemek için, ülkeyi yönetenleri ve memleket meselelerini kaz gündeminin gerisine attılar.
Türk medyasına yön veren ünlü gazeteciler dahi topa girdi.
Madem sıradan bir kaz yemeği bu kadar büyütüldü, kaz meselesini ve bizim için neden önemli olduğunu biraz daha açmak isterim.
★★★
Benim doğduğum topraklarda büyüyüp de kaz çobanlığı yapmamış insan yoktur. Bir çocuk için sorumluluk duygusunun başladığı yerdir kaz çobanlığı. Sorumsuzca davrananlara söylenen “iki kaz güdemez” sözü de oradan gelir.
Hindistan'da yollarda inekler ne kadar serbest gezerse, bizim oralarda kazlar öyle gezer.
Yani o kadar değerlidir ki kazayla yoldan geçen bir kazı ezseniz, “parasını vereyim” diyerek kurtulamazsınız. Arabanızı bırakıp gitmek zorunda dahi kalabilirsiniz.
Kazlar, Cumhuriyet Bayramı'ndan sonra imece usulü kesilir, imece usulü temizlenir. Bir gün sonra Kars'ın kurtuluş günüdür. Adeta Cumhuriyet Bayramı ve Kars'ın kurtuluşunu kutlama etkinliklerinin bir parçasıdır kaz kesimi.
★★★
Her yanı ayrı kıymetlidir.
Baş/ayakları dahi bulunmaz nimettir.
Tüyleri özenle temizlenir ve uzunluğu bir metreden fazla olan yastıklara doldurulur. Kars'ta Ardahan'da “bir yastıkta kocayın” dendiğinde herkesin aklına o tek parça uzun yastık gelir.
Kazı kıymetli yapan başka özellikleri de vardır:
Kaz hırsızlık yapmaz, haram yemez. Sadece ait olduğu ailenin hayatında (bahçesinde) beslenir.
Çok temiz hayvandır.
Sadece buğday ve arpa yer. İsrafı sevmez, hasadı kaldırılan buğday ve arpa tarlalarında güdülür ve tek bir tahıl tanesi bırakmaz.
Kazı köyün kadınları besler. Hem aileye ayırırlar, hem satarlar.
Kazın geliri de doğrudan kadınındır ve çocukların, özellikle de kızların öğrenim masrafları için kullanılır. Kars'ta Ardahan'da kız çocukları bu kadar fazla okuyorsa, anaların yetiştirdiği o kazların katkısı büyüktür.
Gurbette üniversite okuyan gençlere gönderilen sürpriz harçlıkların önemli bir kaynağıdır kaz parası.
Büyük şehirlerde yaşayıp, Kars'taki köyden kaz satın almak, aynı zamanda bir sosyal dayanışma faaliyetidir. Kars'tan il dışına her yıl bin kaz gönderilir.
29 Ekim'den sonra İzmir, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin otogarlarına gidin, Kars ve Ardahan'dan gelen otobüslere bakın. Çuvallar dolusu kaz görürsünüz.
★★★
Kaz yemeği, israf edilemeyecek kadar kıymetlidir. Bir tikesi bile çöpe gitmez.
Kaz yemeği, öyle Boğaziçi'nde ya da Boğaziçi manzaralı ünlü restoranlarda yenen yemekler gibi şatafatlı değildir ama onlardan daha görkemlidir.
Kaz yemeği, erişilebilirdir. Menüsünde, sadece bulgur pilavı (ya da patates), tandır ekmeği, göyermiş peynir ve kuru kayısı hoşafı vardır. Sofrada pelverde de (erik ezmesi) varsa bilin ki sofra sahibi biraz daha varlıklıdır.
Kaz yemeği birleştiricidir. Yeni yıl sofraları gibi, en büyük, en neşeli sofralarda kaz vardır.
Yemekte kaz varsa masada yalan yoktur, riya yoktur.
Kaz yemeği lezzetlidir, rakıyla da şarapla da çok güzel gider.
★★★
Şimdi gelelim yemekle ilgili yazılanlara yanıtlarıma:
Fatih Altaylı'ya: “Kimin ne içtiğinden kime ne” diyen biri olarak “su içtiler” yanıtım “savunma” değil “yalanı düzeltme” idi.
Akif Beki'ye: Borcum olsun.
Ahmet Hakan'a: Kaz, bulgur pilavı ve hoşafa “şatafatlı” diyeceksek badem sütü, ejder meyvesi, kornişona sarılı dana rozbif, tartalet içinde humus, susamlı levrek olan yemekler için hangi başlığı seçeceğiz?
Ertuğrul Özkök'e: Masanın kuruluğu, menünün sadeliğinden, bizim köylülüğümüzdendi.
Küfürlü, hakarete varan yorumlar yapanlara: Nazarımda kazın ayağı kadar kıymetiniz yok ki yanıt vereyim.