keçiboynuzu almanca / KEÇİBOYNUZUNUN FAYDALARI - Keçiboynuzu Besin Değerleri

Keçiboynuzu Almanca

keçiboynuzu almanca



Latince  Ceratonia siliqua L.

İngilizce : Carob, St. John's Bread, Locust bean

Almanca : Johannisbrot

Özellikleri : Nefes darlığına karşı, alerjik nefes darlığına karşı, soğuk alerjisine karşı, iktidarsızlığa karşı, akciğer ödemini yok edici balgam söktürücü, akciğer kanserini önleyici ,hareketli sperm sayısını artırıcı, astıma karşı, ishale karşı, kabızlığa karşı

İngilizcesi her ne kadar 'carob' ise de, genelde St. Johns Bread olarak bilinir. Almanca'sı da johannisbrot' dur. Her iki lisanda da "Yakup Peygamberin Ekmeği" anlamına gelir. Yakup peygamberin çölde ekmek yerine tükettiği bir meyvedir. Yaklaşık 5000 yıldan beri bilinen bir meyvedir. Birkaç yüzyıl öncesine kadar yapılan tatlılarda ağırlıklı olarak harnup kullanılırdı veya şeker yerine yenilirdi. Günümüzde beyaz şeker üretiminin başlamasıyla bu kültür ve sağlıklı beslenme yapısı yok olmuştur. 1930'lu yıllarda İspanya'daki savaş esnasında çocukların sağlıklarını koruyabilmelerinde keçiboynuzu tüketiminin önemi çok büyük olmuştur. İkinci Dünya Savaşı'nda Almanların işgalinde olan Yunanistan adalarında yaşamakta olan halk açlık tehlikesini keçiboynuzu sayesinde aşmıştır

Harnup ağacı ilk onbeş yıl hiç meyve vermeyen bir ağaçtır. Yetişkin bir ağaç 1000 kiloya kadar meyve verebilmektedir. Keçiboynuzunun içerdiği çekirdeklerin her biri 0,2 gram gelir. Bu çekirdeklerin ebatlarına bakılmaksızın her biri aynı ağırlıktadır. Yani, tek bir harnup çekirdeği 0,2 gram ağırlığındadır. Bu 0,2 gram ağırlık neden bu kadar mühim diye soracak olursanız, cevabı eski çağlara kadar dayanır. Antikçağda ve daha öncesinde altın ve kıymetli taşları hassas olarak tartabilmek için keçiboynuzunun çekirdekleri kullanılmıştır. Günümüzde de 0,2 gramın karşılığı 1 Karat olarak kullanılmaktadır. Kıymetli taş veya metal satanların kullandıkları 1 Karat buradan gelmektedir. Karat kelimesi keçiboynuzunun (harnup) Latince adı olan Ceratonia' dan türetilmiştir. Beş tane keçiboynuzu çekirdeği 1 gram ağırlığındadır.

Yıllar içerisinde insanlar harnupun beslenmedeki önemini unuttular. Çeşit çeşit hazır besinler tüm süpermarketlerde insanın hizmetine sunulurken, tabii (doğal) beslenme gelenekleri ve alışkanlıkları da yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Son bir kaç yıldan beri tekrar eskiye dönüş yolları aranmaya başlandı. Avrupa'da "reformhaus" veya "bioladen" adı altındaki marketlerde zirai ilaç ve suni gübre kullanılmadan yetiştirilen meyve ve sebzeler ayrıcalıklı olarak satılıyor. Hem de neredeyse gösterişli sebze ve meyvelerin iki katı fiyatına. Bizde de durum pek farklı değil tabi. Aynı şekilde, kepeğini içeren pirinç normal pirinç fiyatının hemen hemen iki buçuk misli fiyatla satılıyor.

Halk pazarlarına giden insanlarımız satın alacakları sebzenin yayla sebzesi olup olmadığını sorup öyle alıyorlar. Onların 'yayla'dan kastettikleri, hormonsuz sebzedir. Yoksa aradıkları sebzenin gerçekte yüksek yaylalarda yetişmiş olması önemli değildir. Örneğin, yayla domatesi hormonsuz domates olarak algılanıyor. Gerçekten de hormonsuz olarak yetiştirilen domatesin tadı da, içerdiği proteinlerin ve etkin maddelerin oranları da farklıdır.

Biz tekrar harnupa dönelim. Akdeniz bölgesinin sahil şeridindeki memleketlerden İtalya, İspanya, Kıbrıs ve Türkiye'de bol miktarda yetişmektedir. Keçiboynuzunun ortalama %35'i düşük moleküler yapılı karbonhidratlardan oluşur. Yine yaklaşık %40'ı yüksek moleküler yapılı nişasta içermektedir. Yağ oranıysa oldukça düşük olup ancak %1'dir. Kakaonun yerine kullanılabilen en mükemmel çözüm olmuştur. Kakaoda bulunan kafenoidleri içermez. Örneğin, keçiboynuzunda theobromin yoktur. Kakaoda yüksek miktarda bulunan yağ, harnupta sadece %1'dir. Kakaoda bulunan birkaç tane etkin madde migreni tetikleme özelliğine sahiptir. Harnup için bu durum söz konusu değildir.

Kakao ve harnup

Migren şikâyeti olanlar genelde çikolataya karşı açlık duymaya başladıklarında migren ağrılarının başlama devresine girmişler demektir. Unutmayınız ki, çikolatanın temel maddesi kakaodur. Harnup kakaoya karşı alerjisi olanlara ideal bir alternatif çözüm getirmektedir. Eğer kakaoya karşı alerjiniz varsa, keçiboynuzunu rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Unutmayınız ki, kakao vücudumuzda alerjiye neden olan antikor üretimine sebep olmaktadır. Bu nedenle alerjiye yatkınlığı olanların veya alerjik reaksiyonları olanların kakao tüketiminde ölçülü olmalarını tavsiye ederim.

Özellikle okul çağındaki çocukların severek tükettikleri kakaolu süt ve ürünlerinde dikkatli olunuz. Eğer çocuğunuzda alerjik şikâyetler varsa ve alerjiye bağlı diğer rahatsızlıklar söz konusuysa (örneğin astım gibi) kakaolu besinlere karşı ölçülü olmakta büyük faydalar vardır. Kakaoya karşı alerjisi olan (alerji tipi-IgE) çocuklar için keçiboynuzu mükemmel bir alternatiftir. Keçiboynuzunun kakao karşısındaki diğer avantajı da oksalik asit içermemesidir. Çocukların ve yetişkinlerin ishallerinin durdurulmasında keçiboynuzu ideal bir destekleyicidir. Keçiboynuzunun içeriğindeki lignin ve pectin miktarları öylesine ilginç bir dengeyle kuruludur ki, mesleği gereği veya çalışma ortamlarından dolayı ağır-metal ya da radyoaktif madde alımına maruz kalanların veya ağır sanayi bölgesinde yaşayanların keçiboynuzu tüketimine mutlaka önem vermeleri gerekmektedir. Çünkü keçiboynuzu vücuttan ağır-metallerin atılmasında oldukça etkilidir.

Değerli okuyucu, teknolojinin ilerlemesi insana değişik kolaylıklar sağlamaktadır. Çeşitli hazır besinler günlük hayatımızda, iş yerimizde, mutfağımızda, çocuklarımızın okul kantinlerinde, hatta benzin istasyonlarının marketlerinde bile dikkat çekici durumda bize sunulmaktadır. Teknolojinin sunduğu bu tür kolaylıklar, insanın sağlıklı beslenmesine karşı hazırlanmış tuzaklardır.

Örneğin, çoğumuz televizyon karşısında atıştırmak üzere hazırlanmış sağlığımıza zarar veren ürünleri kullanıyoruz. Oysa bunların yerine televizyonun karşısında birkaç tane yavaş yavaş tüketeceğiniz keçiboynuzu hem keyif vericidir hem de sağlıklıdır. Birkaç zaman sonra vücudunuzda bunun olumlu etkilerini hissetmeye başlayabilirsiniz. Eğer, şeker hastasıysanız hiç çekinmeden günde birkaç tane çiğ olarak keçiboynuzu tüketebilirsiniz. Kan şekeriniz yükselmeyecektir. Çiğ olarak tüketilen harnubun, kan şekerini yükseltemeyeceğini bulduğumda hiç şaşırmadım diyebilirim. Çünkü bu özelliğinin içerebileceği bazı etkin maddelerde saklı olduğu şüphesini uzun zamandan beri taşıyordum.

Harnupun sağlıklı ve dengeli beslenmede çok önemli bir yeri vardır. Çok düşük oranda yağ içermektedir. Düşük kalorilidir. Yenildiği zaman insanı uzun zaman tok tutar. İshale karşımükemmel bir takviyedir. Kabızlık şikâyeti olanların da tüketmesi gereken bir meyvedir. Belirli bir dönem keçiboynuzu tüketenler, sindirim sistemlerinin nasıl harekete geçtiğini ve kabızlık problemlerinin de yavaş yavaş ve düzenli bir şekilde nasıl ortadan kalktığını hayretle görebileceklerdir. Kısaca, hem ishal hem de kabızlık şikâyetlerine karşı kullanılır. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin bilincinde olan birçok bilim adamı tanıyorum. Bu kişiler çikolata, kek veya kremalı pasta yerine harnupu tercih etmektedirler.

Nefes darlığı ve astım

Keçiboynuzu, Anadolu'da harnup olarak da bilinir. Batı Akdeniz bölgesinde kısaca "boynuz " da denilmektedir. Keçiboynuzunun en büyük özelliği nefes darlığına karşı oldukça etkili olmasıdır. Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmamaktadır. Bu etkin madde aynı zamanda bazı alerjik astımrahatsızlıklarında öylesine etkilidir ki, kullanmaya başladıktan hemen sonra sonuç almak mümkün olabilmektedir.

Ayrıca, alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir.Alerjik nefes darlığı çeken birçok insan tanıdım. Bu insanlar yılın belli mevsimlerinde kortizon tedavisinden başka çare bulamıyorlar, öksürük krizlerinin nedenli şiddetli olduğunu anlatıyorlardı. Keçiboynuzunu önerdiğim bu insanların çoğu daha hemen ertesi gün rahatlamaya başladıklarını söylediler. Çocuklarda, keçiboynuzu (harnup) kürünü uygularken dikkat edeceğiniz en önemli nokta günde bir defa ve sadece sabah kahvaltısı arasında tüketilmesidir. Öğle veya akşam uygulanmaması gerekir. Guatr rahatsızlığından dolayı nefes darlığı çekenler de bu kürden olumlu sonuçlar aldıklarını belirtmişlerdir.

Tablo: Keçiboynuzunda bulunan bazı etkin maddeler


Alpha-aminopimelic acidConcanavalin
Beta-D- glucolgallinMyo-inositol
Beta-D-...galloylglucosePentosane
Capronic acidPrimverose
Catechin-tanninTanin
CeratoseTocopherol
Chiro-inositolXylose

Keçiboynuzunun içerdiği gallik asit insan sağlığı üzerinde çok yönlü özellikleri olan bir maddedir. Bu özelliklerinden bazıları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Bu tablodan da görüldüğü gibi gallik asit çok yönlü bir maddedir. Bu maddenin belirtilen bu özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan promotor maddelerdir.

Tablo: Gallik asitin etkin özellikleri


AnalgesicAğrı kesici
AntiallergenicAlerjiye karşı
AntiasthmaticAstıma karşı
AntibacterialBakteri yok edici
AntibronchiticBronşite karşı
AnticancerKansere karşı
AntihepatotoxicKaraciğeri toksinden arındırıcı
AntioxidantSerbest radikalleri yok edici
İmmunostimulantBağışıklık sistemini stimüle eden
AntiviralMikroplara karşı etkili
AntisepticAntiseptik
Cancer-preventiveKansere karşı koruyucu
AntinitrosaminicNitrozamin yok edici
BronchodilatorBronş genişletici
AntipolioÇocuk felcine karşı

Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği bulunmaz bir imkândır. Akciğerlerde oluşan ödeme karşı spesifik olarak etkilidir. Balgam söktürücü ve astıma karşı tedavi edici gücü çok fazladır.

Sigara içenler keçiboynuzu kürüne başladıktan bir kaç gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyebileceklerdir. Keçiboynuzunun, insanlığın korkulu rüyası olan akciğer kanserini önlediğini gördüğüm zaman heyecanımdan günlerce uyku uyumadığımın farkına bile varmamıştım. Keçiboynuzunun bu koruyucu ve önleyici özelliği tabiat ananın insanlara olan bir lütfudur. Ödemli akciğer kanseri hastalarda, ödemin uzaklaştırılmasında keçiboynuzunun olumlu etkisi hiç de yabana atılmayacak kadar önemlidir.

Keçiboynuzu, akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir. Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır. Burada da belirtmekte tekrar fayda görüyorum. Bir bitkinin hastalığı önleyici özelliğiyle o hastalığı tedavi etme özellikleri birbirlerinden farklı şeylerdir. Keçiboynuzu kürü insan vücudunda bulunan OGG1 (8-OxoGuanine DNA Glycosylase) enzimini aktive etme özelliğine sahiptir. OGG1 enzimi, akciğer kanserinin oluşumunda oldukça etkilidir. Akciğer kanserine yakalanmış hastalarda OGG1 enziminin aktivitesinin düşük olduğu gözlenmiştir.

Yapılan klinik deneyler OGG1 enziminin aktivitesinin düşük olması durumunda, akciğer kanserine yakalanma riskinin on misli artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Keçiboynuzu (harnup) kürü OGG1 enziminin aktivitesini yükselterek, bu kanser türüne karşı güçlü bir önleyici özellik göstermektedir. Sigara içenler zaman zaman kürünü uygulamaları halinde keçiboynuzunun akciğer kanserine karşı önleyici gücünden büyük faydalar göreceklerdir.

Keçiboynuzu aynı zamanda hareketli sperm sayısını arttıran özelliğe de sahiptir. Aktif sperm sayısı az olan ve az sperm sayısından dolayı çocuğu olmama riski yüksek baba adaylarının kullanmasında çok büyük fayda vardır. Kısaca, sperm sayısı az olanlar için ideal bir bitkisel çözümdür. Bugüne kadar hareketli (aktif) sperm sayısının azlığından dolayı baba olamayan onlarca insan tanıdım, hemen hemen hepsi de keçiboynuzu kürünü uyguladıktan dört-beş ay sonra baba olacaklarını müjdelemek için beni aramışlardır.

İsviçreli çok yakın bir aile dostum aynı sorunla karşı karşıyaydı. Kendisi uzun yıllar bu konuda çok değişik tedaviler görmüş ve sonuç hep başarısızlıktı. Kendisine keçiboynuzu kürünü önerdiğim zaman bana tereddütle bakarak "Şaka yapıyorsun herhalde " demişti. Ne de olsa 13 yılın verdiği başarısızlık ve ümitsizlik vardı. Ama bu konuda çok ciddi araştırma sonuçlarımın olduğunu söyledim. Bunun üzerine derhal uygulamaya karar verdi. Türkiye'den keçiboynuzu getirttim ve kullanmaya başladı. Kullanmaya başladıktan beş ay sonra baba olabileceğini öğrendiğinde mutluluğunu ilk benimle paylaştı. Bir kaç ay sonra bana keçiboynuzunun içerdiği ilgili etkin maddenin ne olduğunu sordu ve bunu hemen ilaç sanayine kazandırabileceğimi ve ticari olarak da iyi para kazanabileceğimi söyledi. Ben de bitkiler üzerine yaptığım tüm çalışma ve araştırmalarımı insanlığın hizmetine karşılıksız olarak sunduğumu ve herhangi bir beklentimin olmadığını söyledim. Şu anda meslektaşım üç çocuk sahibi olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Keçiboynuzu ve sperm hareketliliği

Erkeklerdeki sperm sayısının 40 milyon/ml veya yukarısı normal değerdir. Bu sayı azaldıkça kadının hamile kalabilme olasılığı da azalır. Mühim olan sadece sperm sayısı değildir. Sperm sayısı normal düzeyde (40 milyon/ml ve yukarısı) olsa bile, eğer hareketli sperm sayısı az ise bu takdirde kadının hamile kalma riski de azalır. Spermlerin hareketliliği de önemlidir. Toplam sperm sayısı 7-8 milyon/ml civarında olup da baba olan birçok insan tanıyorum. Bu nasıl oluyor?

Uygulanan keçiboynuzu kürü, düşük seviyede olan 7-8 milyon/ml içerisindeki hem hareketli sperm sayısını yükseltiyor hem de hareketli spermleri daha hareketli duruma getiriyor. Bir taraftan az sayıdaki hareketli sperm sayısını yükseltmekte diğer taraftan da mevcut hareketli spermlere daha fazla hareketlilik kazandırmaktadır. Normal sperm sayısı oldukça düşük olmasına rağmen, spermlerin belli bir yüzdesinin hareket hızı yükseldiğinden yumurtaya ulaşma oranı yükselmektedir. Bu sayede sperm sayısı normal sayının altında olmasına rağmen hamilelik başlayabilmektedir.

Keçiboynuzu ve sperm acrosome aktivitesi

Hamileliğin oluşabilmesi için sperm sayının normal düzeyde olması gerektiğini belirtmiştim. Bazı durumlarda toplam sperm sayısı normal seviyesinde olduğu halde ve hareketli sperm sayısı da normalken hamilelik çok zor gerçekleşebilmektedir. Bunun sebebi nedir? Spermlerin baş kısmında bir kesecik bulunmaktadır. Bu keseciğe acrosome denir. Bu keseciğin içerisinde çok sayıda değişik enzimler bulunmaktadır. Sperm, yumurtaya temas ettiği anda, acrosome içerisindeki enzimler yumurtanın membranını (zarını) parçalarlar (çözerler, eritirler) sperm yumurtanın içerisine girer ve döllenme başlar.

İşte, yumurta zarıyla temas eden sperm-acrosomunun içerdiği enzimler yeterli aktiviteye sahip değillerse, yumurtanın membranını (zarını) parçalayamazlar (eritemezler, çözemezler). Ve yumurtanın döllenmesi mümkün olmaz. Görülüyor ki, hareketli sperm yumurtaya ulaştığı halde döllenme mümkün olmayabilmektedir. İşte, keçiboynuzu kürü hem hareketli sperm sayısını artırmakta, hem hareketli spermleri daha hareketli kılmakta ve hem de spermin baş kısmında bulunan acrosome içeriğindeki enzimlerin aktivitesini yükselterek, yumurta zarının parçalanmasına imkân sağlamaktadır.

İktidarsızlığa karşı adeta mucize çözüm keçiboynuzudur. Keçiboynuzu kürünün etkisini viagrayla mukayese etmek mümkün değildir. Keçiboynuzu kürü, iktidarsızlık için viagranın bir gecelik getirdiği çözüme karşı bir defalık veya bir gecelik çözüm getirmemektedir. Aksine, iktidarsızlığı tedavi ederek uzun bir zaman dilimi içerisinde kalıcı çözüm getirmektedir. Dönem dönem uygulanacak kürle de iktidarsızlığı ortadan kaldırabilmektedir. Bu kür İktidarsızlık çeken erkeklerin hiç çekinmeden kullanabilecekleri bir kürdür. Herhangi bir yan tesiri olmayan bu uygulama, iktidarsızlık şikâyetleri olan erkekler için ideal bir yardımcıdır. Viagranın belirtilen yan tesirlerinin hiçbiri keçiboynuzu küründe yoktur.

Keçiboynuzu kürü uygulanırken, iktidarsızlığa karşı etken olan etkin maddelerinin önce vücutta depolanmaları gerekir. Bu etkin maddeler vücutta ancak belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra hücre içindeki transformasyon mekanizmasını harekete geçirerek (uyararak) etkilerini göstermeye başlarlar. Hücre içinde etkinliğini (aktifliğini) kaybetmiş olan bazı enzimleri aktive ederek şikâyetlerin ortadan kalkmasına neden olurlar. Etkin maddelerin, vücudumuzda depolandıktan sonra etkilerini göstermeye başlamaları hemen hemen bütün bitkisel kürler için geçerlidir. Kürün uygulanması esnasında etkin maddelerin önce vücudumuzda depolanması gerektiğinden genel olarak tüm bitkisel kürlerin sonuca ulaşması (etki edebilmesi) zaman almaktadır. Bu nedenle bitkisel kürleri uygularken sabırlı olmak gerekir.

Bu kürü uygulamak isteyen şeker hastalarının önce hekimlerine danışmaları gerekir. Çünkü keçiboynuzu fazla miktarda şeker içermektedir. Yaklaşık 85.000 ppm fruktoz, 95.000 ppm glikoz 215.000 ppm sakaroz içerir. Diğer bir ifadeyle eğer 100 gram keçiboynuzu tüketilirse yaklaşık 8,5 g fruktoz, 9,5 g glikoz ve 21,5 g sakarozu vücudumuza almış oluruz. Bu kürü uzun müddet uygulayanların göz ardı etmemeleri gereken bir nokta da, bir miktar kilo aldırmasıdır. Değerli okuyucu, aşağıdaki uygulama şekillerinden herhangi birine göre keçiboynuzu kürünü uygulamaya karar verirseniz ya da keçiboynuzunu çiğneyerek tüketirseniz kan şekerinizin yükselmeyeceğini biliniz.

Şeker hastalarının birçoğu keçiboynuzunun kan şekerlerini yükselteceğini düşünürler, halbuki bu yanlış bir düşüncedir. Kan şekerini yükselten keçiboynuzunun pekmezidir. Bu nedenle şeker hastalarının keçiboynuzu pekmezini tüketirken dikkatli olmaları ve hekimlerine danışmaları gerekir. Tekrar belirtmekte fayda görüyorum, aşağıda belirtmiş olduğum uygulama şekillerine göre, haşlanmış keçiboynuzu suyu şeker hastalarının kan şekerini yükseltmemektedir.

Çok sık karşılaştığım bir soru da şudur: Keçiboynuzu fruktoz, glikoz ve sakaroz gibi şeker çeşitlerini bol miktarda içerdiği halde, çiğ olarak tüketildiğinde veya haşlama suyu içildiğinde nasıl oluyor da kan şekerini yükseltmiyor? Bu sorunun cevabı, keçiboynuzunun aynı zamanda şeker dengeleyici etkin maddelere sahip olmasında yatmaktadır. Keçiboynuzu pekmezi hazırlanırken şeker dengeleyici etkin maddeler büyük bir oranda yok olduğundan pekmez kan şekerini yükseltmektedir. Birçok kimse, pekmezinde de aynı şifa gücü vardır diyerek keçiboynuzu kürlerini pekmeziyle yapmaktadırlar. Bu düşünce doğru değildir. Keçiboynuzu pekmezi belirtmiş olduğum rahatsızlıklara karşı en fazla %20 oranında etkilidir.

Yeri gelmişken önemli bir noktayı açıklamakta fayda görüyorum. Keçiboynuzunu kesinlikle on dakikadan fazla haşlamayınız. On dakikanın üzerindeki haşlama süresinde kan şekerini yükseltme riski başlamaktadır. Aşağıda vermiş olduğum uygulama şekillerinde haşlama süreleri, uygulanacak olan küre göre üç ile sekiz dakika arasında değişmektedir. Dikkat edilecek olursa, keçiboynuzuyla ilgili olarak belirtmiş olduğum hiçbir kürde sekiz dakikanın üzerinde haşlama süresi yoktur.

İyi huylu prostat büyümesi (benigne prostate hyperplazy) şikâyeti olanların zaman zaman keçiboynuzunu çiğ olarak tüketmeleri çok faydalıdır. Çünkü keçiboynuzu, iyi huylu prostat büyümesine neden olduğu bilinen 5-alpha-reductase enziminin aktivitesini düşüren (inhibe eden) beş tane etkin maddeye sahiptir. Bu etkin maddelerden en önemli iki tanesi palmitic acid ve stearic aciddir. 5-alpha-reductase enziminin aktivitesi ne kadar yüksekse iyi huylu prostat büyümesi (benigne prostate hyperplazy) o kadar hızlı gelişir. Prostatın büyümesi bir takım şikâyetleri de beraberinde getirmektedir. İyi huylu prostat büyümesinin neden olduğu şikâyetlerin başında idrar yapma zorluğu, idrar kesesini tam boşaltamama, sık sık idrara çıkma isteği, geceleri birden fazla idrara kalkma ve idrar yaparken çatallanma veya fıskiye şeklinde gelir.

Değerli okuyucu, kitapta belirtilen tüm uygulamaları size önerildiği şekilde hazırlayınız ve uygulayınız. Uygulama sürelerine ve miktarlarına uyunuz. Tabiat ana bir denge, nizam ve kural üzerine kuruludur ve belirli kurallara göre çalışmaktadır. İnsan da tabiat ananın bir parçası olduğuna göre insan vücudu da aynı şekilde belirli dengeler çerçevesinde çalışmaktadır. Örneğin, demir. Demir, insan vücudu için hayati önem taşıyan bir maddedir. Demirin eksikliği de, fazlalığı da insan vücudu için zararlıdır.

Bazı insanlar vitaminlerin çok faydalı olduklarına inandıklarından vitamin haplarını fazla fazla kullanırlar. Çünkü fazlasının insan vücuduna zarar vermediğini zannederler. Unutmayınız ki, vitaminlerin eksikliği sağlığımız açısından hayati önem taşırken, fazlası da vücudumuza zarar verir. Aynı şekilde size önerilen bitkileri de belirtildikleri şekilde kullanmak gerekir. Daha çabuk sağlığıma kavuşurum düşüncesiyle fazla kullanmak yanlıştır. Doğru olan, hastalığın ve şikâyetlerin durumuna göre önerilen kürü dönem dönem tekrar etmektir

Değerli okuyucu, keçiboynuzunun değirmende öğütülerek un haline getirilmiş ve hazır paketlenmiş şeklini bulmak mümkündür. Keçiboynuzunun pekmezi de satılmaktadır. Her ikisi de kitabımda bahsettiğim kürler için uygun değildir. Çünkü öğütülme (un haline getirme) esnasında havayla temas eden bir ok etkin madde oksitlenerek veya havanın oksijeniyle reaksiyona girerek tedavi edici özelliğini kaybetmektedir. Keçiboynuzu pekmezinin de aynı derecede etkili olabilmesi için üretimi esnasında uygulanması gerekli bazı kurallar vardır. Bu kurallar yerine getirildiği ve önlemler alındığı takdirde keçiboynuzu pekmezi de aynı amaçla kullanılabilir hale getirilebilir. Ancak, piyasada mevcut hiçbir marka henüz amaca uygun üretim yapamamaktadır.

Keçiboynuzu pekmezi yapılırken uzun müddet kaynatıldığı için, içerdiği birçok etkin madde özelliğini kaybetmekte veya şifa veren gücü önemli ölçüde zayıflamaktadır. Bu nedenle, kitabımda bahsettiğim keçiboynuzu kürlerinden başarılı sonuç alabilmek için onun tabii halini kullanmak gerekir. Aktarlarda bu amaçla tabii haldeki keçiboynuzunu bulmak mümkündür. Hem daha ucuz hem de çok daha etkilidir. Aktarlardan keçiboynuzunu alırken dikkat etmeniz gereken nokta kırılmamış, ezilmemiş ve parçalanmamış olmalarıdır. Kısaca, satın alacağınız keçiboynuzlarının bütün halinde olmasına özen gösteriniz.

Kür amaçlı kullanılacak keçiboynuzunun pekmezi veya çiğ olarak tüketilmesi uygun değildir. Ancak, şikâyetiniz kabızlık veya ishalse bu durumda çiğ olarak tüketilmesi gerekir. Söz kabızlıktan açılmışken, ayva çiğ olarak tüketildiği takdirde kabızlığı tetikleyen bir meyvedir. Eğer, pazardan aldığınız ayva çok sertse, onu kabızlığa karşı kullanabilirsiniz.

Yarım litre kaynamakta olan suyun içerisine orta büyüklükteki ayvayı kabuklarını soymadan ortadan en az dörde bölerek atınız. Kaynayan suyun içerisine atmadan çekirdeklerini mutlaka çıkartınız ve hafif ateşte sadece dört dakika haşlayınız. Ilımaya bırakınız. Ilık olarak suyunu içiniz. Arzu edilirse pişmiş ayva parçalarını da tüketebilirsiniz. Hem çiğnemesi kolaydır, hem bağırsak florasını düzenleyicidir, hem de sindirime yardımcıdır. Bu amaçla halk arasında "ekmek ayvası " olarak bilinen cinsini kullanmayınız. Bu özellik sert ayvada vardır.

Akciğer kanseri ve keçiboynuzu

Değerli okuyucu, akciğer kanseri hastalarında radyoterapiye bağlı fibroz doku oluşabilmektedir. Fibrotik dokunun oluşması neticesinde ödem oluşabilmekte ve bu durum hastanın yaşam kalitesini oldukça zorlaştırmaktadır. Fibroz doku oluşumu aynı zamanda öksürüğü de tetikleyerek hastanın şiddetli öksürük krizleri yaşamasına neden olabilmektedir. Ayrıca, fibroz dokunun oluştuğu bölgede sekresyon (vücut sıvısının salgılanması) artışı olduğundan öksürükle beraber sarı renkli sekret sıvı da dışarı atılmaktadır.

Genel olarak, akciğerde oluşan ödemi uzaklaştırmada keçiboynuzu kürü mükemmel bir yardımcıdır.

Kür 1: Genel nefes darlığı, alerjik nefes darlığı ve soğuk alerjisi durumunda 
Orta büyüklükteki keçiboynuzundan 6-7 tanesini önce soğuk su altında yıkayınız. Daha sonra bunları küçük küçük (3-4 cm uzunluğunda) kırarak, kaynamakta olan yarım litreye yakın suyun içine atınız. Hafif ateşte 7-8 dakika kaynatınız. Soğuduktan sonra süzerek suyunu cam şişeye doldurunuz. Buzdolabında en fazla üç gün beklete- bilirsiniz. 

Hergün sabah kahvaltısı arasında ve akşam yemeğinden önce bir çay bardağı içilir. Yaklaşık yarım litre olarak hazırladığınız keçiboynuzu suyu üç gün buzdolabında bozulmadan korunabilir. Her üç günde bir, taze olarak hazırlamanız gerekecektir. Hiç ara vermeden 20 gün uygulayınız. Yirmi gün tamamlandıktan sonra aynı şekilde hiç ara vermeden 15 gün devam ediniz. Onbeş günlük kürü uygularken bir çay bardağı içerisine bir küçük çay kaşığı bal ilave edip karıştırınız, sabah kahvaltınız arasında ve akşam yemeğinden önce birer çay bardağı içiniz. Keçiboynuzu kürünü uygularken sabah kahvaltınızda ayrıca bal tüketmeyiniz. 

Dikkat: 5 ile 12 yaş arasındaki çocuklarda nefes darlığı veya alerjiye bağlı nefes darlığı söz konusu ise, bu taktirde uygulama 1' e göre sadece bir çay bardağı sabah kahvaltısı arasında içilecektir. Akşam yemeklerinde içilmeyecektir 
Dikkat: Bu kürü uygularken kahvaltıda ayrıca bal tüketmeyiniz. Daha güçlü olur diye bir çay kaşığından daha fazla bal ilave etmeyiniz. 

Kür 2: Akciğer kanserini önleyici olarak 
Kür 1 den en önemli farkı ve dikkat edilmesi gereken nokta kaynama süresidir. Soğuk su altında 6-7 adet keçiboynuzunu yıkadıktan sonra 600-650 ml (yarım litreden biraz fazla) kaynamakta olan suyun içine kırarak atınız. 3-4 dakika hafif ateşte ağzı kapalı olarak kaynadıktan sonra 20 dakika soğumaya bırakınız. Yirmi dakika sonra harnup parçalarını temiz bir kaşık ile kabın içerisinden çıkartınız. Soğuduktan sonra temiz bir kaba suyunu alınız. Her ay 4 gün, sabah ve akşam birer çay bardağı içilir. 

Kür 3: Hareketli sperm sayısını ve kalitesini artırıcı ve de erkeklerdeki iktidarsızlığa karşı 
Kaynamakta olan yaklaşık yarım litre suya 6-7 adet keçiboynuzunu küçük küçük kırarak atınız. Ağzı kapalı olarak hafif ateşte 3 dakika kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra ocağın altını kapatınız ve 20 dakika dinlendiriniz. Dinlenme süresi tamamlandıktan sonra kaşıkla keçiboynuzu parçalarını çıkartınız. Soğuduktan sonra yarısını sabah aç karna, diğer yarısınıda akşam yatağa giderken içiniz. Bu uygulamaya bir hafta boyunca hergün devam ediniz. Birinci haftadan sonra 3 ay boyunca hazırlayacağınız kürün ölçülerini yarıya düşürerek hazırlayınız ve hergün akşam yatağa giderken bir su bardağı içiniz. Daha sonraki aylarda zaman zaman uygulayınız. 

Kür 4: Akciğer ödemine karşı 
Kaynamakta olan yaklaşık yarım litre suya 6-7 adet keçiboynuzunu küçük küçük kırarak atınız. Ağzı kapalı olarak hafif ateşte 6 dakika kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra ocağın altını kapatınız ve 15 dakika dinlendiriniz. Dinlenme süresi tamamlandıktan sonra kaşıkla keçiboynuzu parçalarını çıkartınız. Soğuduktan sonra üçte birini sabah aç karna, üçte birini öğlen aç karına, son kalan üçte birini de akşam yatağa giderken içiniz. Bu uygulamaya bir hafta boyunca hergün devam ediniz. İkinci haftadan itibaren haftada dört gün ödem tamamen bitene kadar kür uygulamaya devam edilir.


Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar varsa mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle, bilmeniz gereken kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikâyetiniz ne olursa olsun, burada ki bilgilerle kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. 




Keçiboynuzunun Faydaları

Keçiboynuzu'nun insan sağlığına faydaları nelerdir? Lokman'ı Hekim Keçiboynuzu meyvesi için ne diyor? Yakub Peygamber’in ekmeği olarak da geçen Keçiboynuzu, nâm-ı diğer Harnup hakkında bilinmesi gerekenler neler? keçiboynuzunun faydaları ve besin değerleri.

Yakub Peygamber’in ekmeği olarak bilinen keçiboynuzunun faydaları ve besin değerleri.

KEÇİBOYNUZU BESİN DEĞERLERİ

100 gram keçiboynuzunun besin değerleri şu şekildedir;

  • 540 kcal
  • Karbonhidrat 56,29 gram
  • Protein 8,15 gram
  • Yağ 31,36 gram
  • Lif 3,8 gram
  • Potasyum 633 miligram
  • Kalsiyum 303 miligram
  • Sodyum 107 miligram
  • Demir 1,29 miligram
  • A vitamini 10 miligram
  • C vitamini 0,5 miligram

KEÇİBOYNUZU FAYDALARI

Keçiboynuzunun faydalarından bazıları şunlardır;

  • Balgam sökücü özelliği vardır. Özellikle sigara kullananlar için…
  • Akciğer ve karaciğer içinde toplanan toksinlerin dışarıya atılarak temizlenmesini sağlar.
  • Vücutta biriken radyasyonun dışarı atılmasını sağlar.
  • Süte oranla kalsiyum bakımından 3 kat daha zengindir.
  • Grip ve nezleye karşı vücut direncini arttırır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Kemik erimesi tedavisine yardımcı olur.
  • Kansızlık için iyi bir doğal ilaçtır.
  • Özellikle çocuklarda bedensel ve zihinsel gelişim için iyi bir destektir.
  • Diş ve diş eti sağlığında destek sağlar.
  • Astım ve bronşit tedavisinde kullanılır
  • Alerji tedavisinde kullanılır.
  • İyi bir antioksidandır.
  • Tansiyon sorunu yaşayanlar için dengeleyici bir yapısı vardır.
  • Cinsel gücü arttırdığı gibi sperm sayısını artırdığı bilinmektedir.

YAKUP PEYGAMBERİN EKMEĞİ

Türkçe adı: Keçiboynuzu, halk dilinde “Harnup” olarak da kullanılır. Latince adı, Ceratonia Siliqua; İngilizce Carob, St. John’s Bread, Almanca Johannisbrot. Yâkub Peygamber’in çölde ekmek bulamayınca ekmek yerine yediği bir meyve olmasından dolayı, hem İngilizce, hem de Almanca’daki ismi; “Yâkub Peygamber’in Ekmeği” mânâsına geliyor.

İlkokul yıllarımda okulun çevresinde omzunda heybesiyle bir satıcı dolaşırdı. Bu ne bir simitçi, ne de bir pamuk şekerciydi. “-Leblebiii, keçiboynuzuuu!” diye bağıran Leblebici Kâmil Amca’dan başkası değildi. Her ne kadar sokak satıcılarından bir şey almama izin verilmese de başkaları alırken Kâmil Amca’ya yaklaşır ve heybesinden çıkardığı keçiboynuzlarına dikkatle bakardım. O kahverengi odun parçasına benzeyen yirmi-yirmi beş cm uzunluğundaki keçiboynuzlarının tadını merak ederdim. Şurası bir hakikat ki, teknolojinin pek gelişmediği o yıllarda, çocuklara atıştırmalık olarak bu son derece faydalı, tok tutan, yüksek kalorili yiyeceklerin satılması, takdiri çoktan hak ediyor.

İşte bu bile ecdâdımızdan gelen kültürel mîrasımızın küçük bir misâli. Ülkemizde birkaç yüzyıl öncesine kadar tatlı yapımında çoğunlukla harnup kullanılırdı. Sonraları beyaz şeker üretiminin başlamasıyla bu kültür ve sağlıklı beslenme yapısı değişerek yerini beyaz şekere bıraktı. Yıllar içerisinde harnup, beslenmedeki ehemmiyetini kaybetti. Çeşit çeşit hazır gıdalar, bütün süpermarketlerde insanın hizmetine sunulurken, tabiî beslenme gelenekleri ve alışkanlıkları da yavaş yavaş ortadan kalktı. Son birkaç yıldan beri tekrar eskiye dönüş yolları aranmaya başlandı. Organik ürünlere talep arttıkça, harnup da bu dönemde tekrar değerini bulmaya başlayan ürünlerden olacağa benziyor. Şimdi harnubu yeniden tanıma zamanı…

KEÇİBOYNUZU NE DEMEKTİR? NERELERDE YETİŞİR?

Türkçe adı: Keçiboynuzu, halk dilinde “Harnup” olarak da kullanılır. Latince adı, Ceratonia Siliqua; İngilizce Carob, St. John’s Bread, Almanca Johannisbrot. Yâkub Peygamber’in çölde ekmek bulamayınca ekmek yerine yediği bir meyve olmasından dolayı, hem İngilizce, hem de Almanca’daki ismi; “Yâkub Peygamber’in Ekmeği” mânâsına geliyor.

Keçiboynuzu, baklagiller familyasından, tabiî olarak Akdeniz ikliminde yetişen ve baklaları yenen, her dâim yeşil kalan, maki türü bir ağaçtır. Harnup, yeryüzünün en eski bitkilerinden olup yaklaşık beş bin yıldan beri bilinmektedir. Anavatanı Güney Anadolu, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Fas, Tunus, Cezayir, Filistin ve Libya olup memleketimizde, Antalya, Mersin, Silifke, Datça dolaylarında yaklaşık bin beş yüz kilometrelik sahil şeridinde yetişmektedir.

LOKMAN'I HEKİM KISSASI

Lokman Hekim, bir gün Anadolu’nun güneyindeki insanların dertleriyle ilgilenmek üzere yola çıkar. Toroslar’dan aşağıya inip Akdeniz’e doğru ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan insanların sağlıklı olabileceğini düşünerek yoluna devam eder. Bu defa da yolun sağının-solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup yanındakilere: “Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz!” diyerek geri döner. Bu rivayet, keçiboynuzunun sağlığa faydaları konusunda anlatılır durur. Harnup ağacı, ilk on beş yıl hiç meyve vermeyen bir ağaçtır. Yetişkin bir ağaç bin kiloya (bir ton) kadar meyve verebilmektedir. Tohumlarından zamk yapılır, kâğıt ve mobilya sanayiinde kullanılır. Keçiboynuzu meyveleri, önce yeşil, tam olgunlaştıktan sonra parlak kahverengi olur. Görüntüsünden dolayı keçiboynuzu adı verilmiştir. Meyveleri Temmuz’da olgunlaştıktan sonra Ağustos ayında hasadı yapılır.

En fazla İspanya’da üretilen keçiboynuzu İtalya, Fas, ABD, Güney Afrika’da da yetiştirilmektedir. Dünya yıllık keçiboynuzu üretimi, yaklaşık yüz elli bin tondur. Bunun %10’u ülkemizde gerçekleştirilir. Yani Türkiye’de on beş bin ton yıllık üretim yapılabilmektedir. Keçiboynuzu, sanayide tamamı kullanılan değerli bir üründür. Olgunlaştığı ilk tazelikte çok tatlı bir özelliğe sahiptir. Bu tat, keçiboynuzu ağızda ezilirken bal gibi akan sıvıdan kaynaklanır. Keçiboynuzu, kurutularak da tüketilebilir. Çekirdekleri ilâç ve kozmetik sanayiinin hammaddesidir. Pekmez yapımında kullanıldıktan sonra, çıkan atık kısmı yem fabrikalarında değerlendirilir.

KEÇİBOYNUZU ÇEKİRDEĞİ MÛCİZESİ

Bitkiler arasında çekirdeği en sert olanlardan biri de keçiboynuzu çekirdeğidir. Allah Teâlâ, dünyadaki bütün keçiboynuzu çekirdeklerini, istisnasız aynı ağırlıkta yaratmıştır. Bir keçiboynuzu çekirdeğinin her biri, 0.2 gramdır. Şekli, boyutu, nasıl olursa olsun fark etmez. Bu sebeple, eski dönemlerde ağırlık birimi olarak da kullanılmıştır. On altı adet keçiboynuzu çekirdeği, “bir dirhem”e eşittir.

Bugünkü ağırlık birimlerine göre ise, beş adet keçiboynuzu çekirdeği “bir gram” gelmektedir. Ayrıca 0.2 gram bir karat ağırlığına eşittir. Karat, Yunanca keçiboynuzu mânâsına gelen Ceratonia kelimesinden gelir. Günümüzde elmasların değerini anlatan “karat” ifadesi buradan gelmektedir. Eskiden bir satıcı, iki dirhemlik (otuz iki çekirdek) bir şey satarken, eğer bir çekirdek fazladan atarsa, malı alan için bu büyük itibar demekmiş.

Eğer alıcı iyi giyimli biriyse, satıcı ona saygı olarak -iki dirhem karşılığı koyduğu 32 çekirdeğe ek olarak-: “-Bu da benden!..” diye bir çekirdek eklermiş. İşte bu yüzden iyi giyinenlere: “-İki dirhem bir çekirdek!..” denirmiş.

KEÇİBOYNUZUNUN İNSAN SAĞLIĞINA FAYDALARI

Uzman kimyager İbrahim Saraçoğlu’ndan faydalanarak elde ettiğimiz bilgileri özet olarak paylaşmak istiyoruz. Keçiboynuzunun içerdiği gallik asiti, insan sağlığı üzerinde öyle tesirleri olan bir maddedir ki, insan bunu öğrenince mutfağından eksik etmek istemiyor. Gallik asit, çok yönlü bir maddedir. Bu maddenin özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan “promotor maddeler”dir.

Saraçoğlu, gallik asitin özelliklerini ise şöyle sıralıyor: “Ağrı kesicidir, alerjiye, astıma, bronşite, mikroplara, kansere, çocuk felcine karşı koruyucudur. Bakteri ve serbest radikalleri yok edicidir. Karaciğeri toksinden arındırıcıdır, bağışıklık sistemini güçlendiricidir. Antiseptiktir ve bronş genişleticidir.”

Saraçoğlu, günümüz hayat şartlarında mâruz kaldığımız elektromanyetik kirlilikle vücuda giren radyasyonu dışarı atma özelliğine sahip keçiboynuzunun, yediden yetmişe herkesin günlük vitamin ihtiyacını karşılama özelliğine sahip olduğuna dikkat çekerek: “-Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği, bulunmaz bir imkândır. Keçiboynuzu, akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir. Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır. Balgam söktürücü özelliği ve astıma karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır. Sigara içenler, keçiboynuzuna başladıktan bir-iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.” diyor.

KAKAOYA ALTERNATİF

Harnup kakaoya karşı alerjisi olanlara ideal bir alternatif çözüm getirmektedir. Eğer kakaoya karşı alerjiniz varsa, keçiboynuzunu rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Unutmayınız ki, kakao vücudumuzda alerji oluşturan antikor üretimine sebep olmaktadır. Bu yüzden alerjiye meyli olanların veya alerjik reaksiyonları bulunanların kakao tüketiminde ölçülü olmaları gerekir. Harnup kahve yerine süte veya diğer unlu ürünlere katılarak da tüketilebilir.

Özellikle okul çağındaki çocukların severek tükettikleri kakaolu süt ve ürünlerinde dikkatli olunmalıdır. Eğer çocuğunuzda alerjik şikâyetler varsa ve alerjiye bağlı diğer rahatsızlıklar söz konusuysa (örneğin astım gibi) kakaolu gıdalara karşı ölçülü olmakta büyük faydalar vardır. Kakaoya karşı alerjisi olan çocuklar için keçiboynuzu mükemmel bir alternatiftir. Keçiboynuzunun kakao karşısındaki diğer avantajı da oksalik asit içermemesidir. Çocukların ve yetişkinlerin ishallerinin durdurulmasında, keçiboynuzu ideal bir destekleyicidir.

AĞIR METALLERİN VÜCUTTAN ATILMASI

Keçiboynuzunun içeriğindeki lignin ve pectin miktarları öylesine ilginç bir dengeyle kuruludur ki, mesleği gereği veya çalışma ortamlarından dolayı ağır metal ya da radyoaktif madde alımına mâruz kalanların veya ağır sanayi bölgesinde yaşayanların keçiboynuzu tüketimine mutlaka önem vermeleri gerekmektedir. Çünkü keçiboynuzu vücuttan ağır metallerin atılmasında oldukça tesirlidir. Ayrıca kanı zehirli maddelerden arındırma özelliğine sahiptir.

ŞEKER HASTALARININ DA YİYEBİLECEĞİ EN İYİ ATIŞTIRMALIK TATLI

Çoğumuz televizyon karşısında atıştırmak üzere hazırlanmış, ama sağlığımıza zararlı ürünleri kullanıyoruz. Oysa bunların yerine birkaç tane yavaş yavaş tüketeceğiniz keçiboynuzu, hem keyif vericidir, hem de sağlıklıdır. Bir müddet sonra vücudunuzda bunun olumlu tesirini hissetmeye başlayabilirsiniz. Eğer, şeker hastasıysanız hiç çekinmeden günde birkaç tane çiğ olarak keçiboynuzu tüketebilirsiniz. Kan şekeriniz yükselmeyecektir. Şeker hastalarının birçoğu keçiboynuzunun kan şekerlerini yükselteceğini düşünür, hâlbuki bu yanlış bir düşüncedir. Kan şekerini yükselten keçiboynuzunun pekmezidir. Bu sebeple şeker hastalarının keçiboynuzu pekmezini tüketirken dikkatli olmaları ve hekimlerine danışmaları gerekir. Tekrar belirtmek gerekirse, haşlanmış keçiboynuzu suyu, şeker hastalarının kan şekerini yükseltmemektedir. Keçiboynuzunu kesinlikle on dakikadan fazla haşlamayınız. On dakikanın üzerindeki haşlama süresinde kan şekerini yükseltme riski başlamaktadır. Uygulama şekillerinde haşlama süreleri, uygulanacak olan küre göre üç ile sekiz dakika arasında değişmektedir.

Çok sık karşılaşılan bir soru vardır: Keçiboynuzu fruktoz, glikoz ve sakaroz gibi şeker çeşitlerini bol miktarda içerdiği hâlde, çiğ olarak tüketildiğinde veya haşlama suyu içildiğinde nasıl oluyor da kan şekerini yükseltmiyor? Bu sorunun cevabı, keçiboynuzunun aynı zamanda şeker dengeleyici etkin maddelere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Keçiboynuzu pekmezi hazırlanırken şeker dengeleyici etkin maddeler, büyük bir oranda yok olduğundan pekmez kan şekerini yükseltmektedir. Birçok kimse, pekmezinde de aynı şifa gücü vardır diyerek keçiboynuzu kürlerini pekmeziyle yapmaktadırlar. Bu düşünce doğru değildir. Keçiboynuzu pekmezi belirtmiş olduğumuz rahatsızlıklara karşı en fazla %20 oranında tesir eder.

HEM İSHALE, HEM KABIZLIĞA ŞİFA

Harnubun sağlıklı ve dengeli beslenmede çok önemli bir yeri vardır. Çok düşük oranda yağ içermektedir. Düşük kalorilidir. Yenildiği zaman insanı uzun zaman tok tutar. İshale karşı mükemmel bir takviyedir. Kabızlık şikâyeti olanların da tüketmesi gereken bir meyvedir. Belirli bir dönem keçiboynuzu tüketenler, sindirim sistemlerinin nasıl harekete geçtiğini ve kabızlık problemlerinin de yavaş yavaş nasıl ortadan kalktığını hayretle görebileceklerdir. Kısaca hem ishal, hem de kabızlık şikâyetlerine karşı kullanılır.

NEFES DARLIĞINI RAHATLATIR

Alerjinin yol açtığı nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir. Alerjik nefes darlığı çeken birçok insan, yılın belli mevsimlerinde kortizon tedavisinden başka çare bulamıyorlar. Bu kimselerin öksürük krizlerinin ne denli şiddetli olduğu da mâlumdur. Keçiboynuzu tavsiye edilen bu insanların çoğu, ertesi gün rahatlamaya başlayabilirler. Çocuklarda, keçiboynuzu kürünü uygularken dikkat edilecek en önemli nokta, günde bir defa uygulanması ve sadece sabah kahvaltısı arasında tüketilmesidir.

ASTIM, BRONŞİT VE GRİPTE İMDADA YETİŞİR

Harnubun antioksidan özelliği, onun alerjik astıma karşı çok tesirli olmasını sağlar ve genel anlamda solunum yollarında meydana gelen tıkanıklıkların giderilmesinde önemli bir rol oynar. Çocuklarda tesirini daha çabuk göstermektedir. Keçiboynuzunun antioksidan özelliği, ona tabiî bir antibiyotik özelliği katmaktadır. Kış aylarında çok sık görülen ve bulaşıcı olma özelliği olan gribe karşı oldukça tesirlidir. Gribe sebep olan virüsleri ortadan kaldırırken vücudu grip ve benzeri hastalıklara karşı korur.

SİNİR SİSTEMİNİ KORUR, HÂFIZAYI GÜÇLENDİRİR

Antioksidan tesiri ve hücreleri yenileme özelliği, keçiboynuzunu sinir sistemleri için de vazgeçilmez bir gıda kaynağı kılmaktadır. Beyin hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur. Tüketimi, sinir sistemlerine etki ettiği için çağın hastalığı strese karşı da direnci artırır. Gerçekten Allâh’ın nîmetleri saymakla bitmiyor; bu güzel meyvenin de ne kadar şifa dolu bir nîmet olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. İstifade edip şükredenlerden olmak dileğiyle…

Kaynak: Nejla Baş, Şebnem Dergisi, Sayı: 168

İslam ve İhsan

Çörek Otunun Faydaları ve Kullanımı

PAYLAŞ:                

 

Lokman Hekim, günlerden birinde Anadolu’nun güneyindeki insanların dertlerine şifa bulmak amacıyla yola çıkar. Toros Dağları’ndan aşağıya inip Akdeniz’e doğru ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan insanların daha sağlıklı olabileceğini düşünerek ilerlerken yolunun sağının solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup yanındakilere “Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz” deyip geri döner.

 

Bu rivayetin doğruluğu bilinmez ama, bu kıssada keçiboynuzunun sağlığa faydaları konusunda bir mesaj verildiği kesin.

 

Yakup Peygamberin Ekmeği

 

Keçiboynuzu, bilinen en eski meyvelerden birisidir. 5000 yıldan beri bilindiği sanılmaktadır. Yakup Peygamberin çölde ekmek yerine keçiboynuzu yediği rivayet olunur. İngilizcesi ‘carob’ ise de, genellikle ‘St. Johns Bread’ olarak bilinen keçiboynuzunun Almanca’sı da ‘johannisbrot’dur. Bu isimlere bakılacak olursa, keçiboynuzu her iki lisanda da “Yakup Peygamberin Ekmeği” olarak adlandırılmaktadır.

 

Keçiboynuzu, hiçbir tarafı çöpe atılmayan değerli bir nimettir. Çekirdekleri ilâç ve kozmetik sanayiinin hammaddesidir. Pekmez yapımında kullanıldıktan sonra çıkan atık kısmı bile yem fabrikalarında değerlendirilir.

 

Keçiboynuzunun şifası

 

Keçiboynuzunun yapısında bol miktarda potasyum, fosfor, demir, çinko ve bakır olduğu için kemik erimesi, kansızlık, zayıflık, demir eksikliği durumlarında doğal şifa kaynağı olarak yaratılmıştır.

 

Yüksek doğal şekerler, zengin mineraller (özellikle çinko) ve vitamin (A, B, B2, B3, D) içeriği dolayısıyla doğal güç ve besin kaynağıdır.

 

Yüksek ham selüloz içeriği nedeniyle bağırsak rahatsızlıklarında ve gastritte faydalıdır. Mide ve bağırsak gazlarını dışarı atarak mide şişkinliğini gidermekte yararlıdır. Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler. Mideye kuvvet verir.

 

İshale karşı mükemmel bir takviye olarak yaratılmıştır. Kabızlık şikâyeti olanların da tüketmesi gereken bir meyvedir. Olgunlaşmadan yenirse bağırsakları yumuşatır, olgunken kabızlık yapar. Kısaca, hem ishal, hem de kabızlık şikâyetlerine karşı faydalı yaratılmış bir meyvedir.

 

Harnup pekmezi ve faydaları

 

Yüksek oranda kalsiyum içeren (sütün 3 katı) keçiboynuzu kemik gelişimi açısından yararlıdır ve kemik erimesine karşı etkilidir.

 

İçindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kemik erimesine ve kansızlığa iyi gelen bir nimettir.

 

Balgam söktürücü, göğüs yumuşatıcı ve bronş açıcı özelliği vardır. Nefes darlığına oldukça etkilidir ve uzmanlarca özellikle alerjik nefes darlığı çekenlere ısrarla keçiboynuzu pekmezi tavsiye edilir.

 

Yüksek sodyum ve potasyum içeriği sayesinde tansiyon, karaciğer ve akciğer üzerine çok yararlı etkileri bulunmaktadır. Kanı temizler.

 

Bazı araştırmalarda, keçiboynuzunun içerdiği gallik asit nedeniyle antioksidan aktiviteye sahip olduğu, bundan dolayı akciğer ve kolon kanserine yakalanma riskini belli oranda azalttığı bildirilmektedir.

 

Hastalıklara karşı şifa kaynağı olan bu gibi meyvelere tevhid nazarıyla bakılacak olursa; birden zemin denilen şu büyük hastanede bulunan dertlilere, âlem denilen büyük eczahaneden ilaçları ve dermanları, şifa ihsan etmesi ile Rahîm-i Mutlak’ın cemâl-i şefkati ve mehasin-i Rahîmiyeti küllî ve şaşaalı bir surette görünür. Eğer tevhid nazarıyla bakılmazsa; o cüz’î fakat alîmane, basîrane, şuurkârane olan şifa vermek dahi, bitkilerin özelliklerine ve kör kuvvete ve şuursuz tabiata verilir. Bütün bütün mahiyetini ve hikmetini ve kıymetini kaybeder.

 

Kaynak:

1. Klenow S. 2009. Does an Extract of Carob (Ceratonia siliqua L.) Have Chemopreventive Potential Related To Oxidative Stress and Drug Metabolism in Human Colon Cells? J. Agric. Food Chem. 57, 2999-3004

 

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır