Radyasyon parçacık demetleri ve dalgalar yolu ile taşınan özel bir enerji tipidir. Radyoaktif kaynaklardan ya da özel cihazlardan (lineer akseleratör gibi) elde edilir. Uzun yıllar önce hekimler insanların bedenlerinin içini görmek ve hastalığı saptamak için bu enerjiyi nasıl kullanabileceklerini araştırmış ve sonuçta radyasyon, hastalıklara tanı koymada çok önemli bir rol oynar duruma gelmiştir. Eğer radyasyon yüksek dozlarda uygulanabilirse kanser ve diğer hastalıkların tedavisinde de kullanılabilir.
Tümöre ya da hastalığın olduğu alana radyasyon verilmesi için özel araçlar gerekir. Tedavide yüksek enerjili ışınların ya da parçacıkların kullanılmasına radyasyon tedavisi denir. Radyasyon tedavisi, yerine göre ışın tedavisi (RT), X-ışını tedavisi, kobalt tedavisi, elektron ışını tedavisi ya da ışınlama olarak da adlandırılır.
Yüksek dozlu radyasyon, hücreleri öldürebilir ya da bölünmesini ve gelişmesini durdurabilir. Kanser hücreleri, çevresindeki normal hücrelere göre daha hızlı bölünür ve gelişir. Tedavi sırasında bazı normal hücreler de radyasyondan etkilenebilir ancak bunlar kanserli hücrelere oranla çok daha çabuk kendilerini onarır. Hekimlerin tedavinin yoğunluğunu ve tedavi edilen alanın sınırlarını çok iyi belirlemeleri gerekir. Böylece kanserli dokunun normal dokuya göre çok daha fazla etkilenmesi sağlanır.
Radyasyon tedavisi, bedenin herhangi bir yerindeki birçok kanser türünü tedavi etmede en etkin yollardan biridir. Günümüzde kanserli hastaların yarısı radyasyon ile tedavi edilmekte ve tekrar sağlığına kavuşanların sayısı her geçen gün daha da artmaktadır.
Hastaların önemli bir bölümü için yalnızca radyasyon tedavisi yeterli olurken birçok kişi hala cerrahi girişim, kemoterapi ya da biyolojik tedavi ve bunların kombinasyonları ile tedavi edilmektedir. Hekimler bazı durumlarda cerrahi girişimden önce tümörü küçültmek için radyasyon kullanırken bazen girişim sonrası kalan kanser hücrelerinin gelişmesini durdurmak için de radyasyondan yararlanır. Cerrahi girişim ile radyasyon tedavisinin aynı anda kullanılmasına "intraoperatif ışın tedavisi" denir. Kanseri yok etmek için radyasyon ile birlikte anti-kanser ilaçlar da kullanılabilir.
Kanseri tedavi etmenin mümkün olmadığı durumlarda bile radyasyon, hastanın sıkıntılarını azaltmak için uygulanabilir. Radyasyon tedavisinin tümörü küçültmek, basıncı, ağrıyı, kan kaybını ya da kanserin diğer belirtilerini azaltmak için kullanıldığında çoğu hastanın yaşam kalitesini artırdığı saptanmıştır. Buna "palyatif tedavi" denir.
Diğer birçok hastalığın tedavisinde olduğu gibi radyasyon tedavisi gören hastalar için de risk söz konusudur.
Yüksek dozlu radyasyon, kanser hücrelerine zarar verip yok ettiği gibi normal hücrelere de zarar verebilir. Bunun sonucunda yan etkiler oluşabilir. Genellikle ciddi yan etkilerin oluşma riski, kanser hücrelerinin öldürülmesinden elde edilecek kazanımdan daha düşüktür.
Radyasyon tedavisi; "eksternal" (beden dışından) ve "internal" (beden içi) uygulamalar olmak üzere iki biçimde yapılır. Bazı hastalara ikisi birden peş peşe de uygulanabilir. Hastaların büyük çoğunluğuna radyasyon beden dışından verilir. Tedavi genellikle ışın tedavisi merkezlerinde ayakta uygulanır. Eksternal tedavide bir cihaz yardımıyla tümör içeren bölgeye yüksek enerjili ışınlar veya partiküller yöneltilir. Radyasyon tedavisinde kullanılan cihazların en önde gelen tipi lineer akseleratörlerdir. Yüksek enerjili ışınlar, kobalt-60 gibi radyoaktif kaynak içeren cihazlar yardımıyla da uygulanabilir.
Eksternal ışınlama çalışmalarında farklı cihazlarda farklı yollar izlenir. Bazı cihazlar cilt yüzeyine yakın kanserlerin tedavisinde etkili olurken, diğerleri bedenin derin kısımlarındaki kanserlerin tedavi edilebilmesinde etkilidir. Hangi cihazın sizin için en uygun olduğuna hekiminiz karar verecektir.
İnternal radyasyon tedavisi uygulandığında radyoaktif madde veya kaynak, implant denilen ince tel ya da tüp gibi küçük taşıyıcılara yerleştirilir. Bu implantlar doğrudan tümörün içine ya da beden boşluklarına yerleştirilir. Bazı durumlarda cerrahi girişim ile tümör alındıktan sonra, geriye kalmış olabilecek tümör hücrelerini öldürmek için açılan yarığın çevresine implantlar yerleştirilebilir. İnternal radyasyon tedavisinin başka bir biçimi de radyoaktif kaynakları yerleştirmeden kullanılanlarıdır. Kaynak ya ağızdan ya da bedene enjeksiyon yoluyla alınır. Eğer bu biçimde tedavi edilecekseniz birkaç gün hastanede kalmanız gerekebilir.
Radyasyon tedavisinde kullanılan ışınlar birçok kaynaktan elde edilir. Hekiminiz hastalığınızın özelliğine göre X-ışını, elektron ya da Co-60 gamma ışını kullanmayı seçebilir. Hangi radyasyonu kullanacağı kanserin tipine ve hekiminizin ışının ne kadar derine gitmesini istediğine bağlı olarak değişir. Yüksek enerjili ışınlar kanserin pek çok tipinin tedavisinde kullanılabilmektedir.
Radyasyon onkolojisi uzmanı tedavi alanı için özel bir plan yapmak zorundadır. Bu işleme "simülasyon" denir. Fizik muayene ve hastalığın öyküsü dinlenerek özel bir cihazla tedavi alanınız belirlenir. Birden fazla tedavi alanınız olabilir. Simülasyon işlemi 10-30 dakika arasında değişir.
Teknikeriniz genellikle, cildinize renkli nokta dövmeler yaparak tedavi alanının dış hattını belirler. Bunlar, alanın sınırlarının tedavi bitimine kadar belirlenmesini sağlar. Çizgiler silinmeye başlarsa hemen teknikerinize söyleyerek yeniden çizgilerin koyulaştırılmasını sağlayın. Böylece alan kolaylıkla görülebilecektir. Asla çizgileri kendiniz evde koyulaştırmayı ya da yeniden çizmeyi denemeyin. Hekiminiz simülasyondaki bilgileri ve diğer testleri kullanarak radyasyon fizikçisi ile görüşür. Ne kadar doz verilmesi gerektiğini saptar ve kaç tedavi uygulayacağına karar verir. Planlama işlemi bazen birkaç gün sürebilir.
Tedavi başladıktan sonra hekiminiz tedaviye yanıt verme hızınızı izler. Haftada en az bir defa genel durumunuzu kontrol eder. Bu kontrollere göre gerekirse tedavi planınızda değişiklik yapılabilir. Önemli olan tüm tedaviden en yüksek yararı sağlamaktır. Gereksiz ertelemeler tedavinin etkisini azaltır. Radyasyon tedavisi genellikle haftada beş gün verilir. Ortalama altı ya da yedi hafta sürer. Ancak bazı durumlarda tedavi iki ya da üç haftada bitebilir. Bu tip ışınlamalarda günlük doz biraz düşük tutularak tedavi alanındaki normal dokuların korunmasına çalışılır. Hafta sonları normal hücrelerin kendilerini onarması için ışınlama yapılmaz.
Tedavi boyunca alacağınız toplam doz ve fraksiyon sayısı kanserin tipine, yerine, büyüklüğüne ve daha önce yapılan tedavilere göre değişir.
Tedaviye girmeden önce merkezde size verilen özel elbiseleri giymelisiniz. Bunlar tedavi anında kolayca giyilip çıkarılabildiğinden sizin için en uygun giyeceklerdir.
Tedavi odasındaki tekniker, alanı yerleştirmek için cildinizdeki belirleyicileri kullanacaktır. Tedavi masasına uzanarak, her seansta yaklaşık 15-30 dakika arasında tedavi odasında kalacaksınız. Bu zamanın 1 ile 5 dakika arasında değişen diliminde doz alacaksınız. Işınlama sırasında herhangi bir ağrı ya da acı duymayacaksınız.
Teknikeriniz cihazın belli bölümlerine ya da bedeninizin belirli bir yerine normal doku ve organlarınızı korumak için özel olarak hazırlanmış korumalar koyacaktır. Ayrıca plastik ya da değişik tipte araçlar ile her uygulamada doğru biçimde yatabilmeniz sağlanabilir. Her uygulamada istenilen doğru alanı tedavi etmek için bir süre hareketsiz kalmanız gerekir. Tedavi esnasında normal nefes alıp verişinizi değiştirmemelisiniz.
Tekniker cihazı açmadan önce odadan ayrılır. Cihaz yandaki küçük bir alandan kontrol edilir. Bu sırada siz, televizyon ekranından izlenirsiniz. İçeride yalnız olmanıza karşın teknikerinizin sizi gördüğünü ve duyduğunu unutmayın. Tedavinizde kullanılan cihaz oldukça büyüktür. Cihaz, amaçlanan tedavi alanını tedavi etmek için değişik açılarda hareket edeceğinden gürültü yapabilir. Cihazın büyüklüğü ve hareketi ilk anda sizi korkutabilir. Fakat cihazın tekniker tarafından kontrol edildiğini unutmayın.
Cihazın doğru çalışıp çalışmadığı sürekli olarak radyasyon fizikçileri tarafından denetlenmektedir. Yine de tedavi odasında herhangi bir şeyin yolunda gitmediğini düşünüyorsanız teknikerden açıklamasını isteyebilirsiniz.
Radyasyonu görmez ve duymazsınız. Büyük olasılıkla herhangi bir şey hissetmezsiniz. Eğer tedavi anında kendinizi hasta hisseder ve hastalık duyarsanız teknikerinizle konuşun. Cihaz anında durdurulabilir.
Tümörün yerleşimine ve tipine göre radyasyon genellikle günde bir defa verilir. Hiperfraksiyone radyoterapide günlük doz daha küçük dozlara bölünerek günde birden fazla fraksiyonda verilir.
Alana günde birden fazla tedavi uygulanacaksa genellikle iki tedavi arasında 4 ile 6 saat boşluk bırakılır. Hekimler hiperfraksiyone tedavinin normal tedaviden daha fazla ya da aynı oranda etkili olup olmadığı konusunda araştırmalarını sürdürmektedir. İlk sonuçlar umut vericidir ve hiperfraksiyone tedavi giderek sıklıkla kullanılan bir tedavi biçimi olmaya başlamıştır.
Cerrahi ve radyoterapiyi birleştirerek aynı anda yapma işine "intra-operatif" tedavi denir. Cerrah tümörü mümkün olduğunca temizler. Daha sonra tümör yataklarına ve kanser hücrelerinin sıçrayabileceği komşu alanlara doğrudan yüksek doz verilir. Bazı merkezlerde radyoterapi departmanının yanında ameliyat odası da bulunmaktadır. Hasta radyoterapi departmanında tedavi edildikten sonra ameliyat odasına ameliyat için geri getirilir.
Bazı durumlarda yüksek dozlu intra-operatif radyasyon eksternal ışınlamaya ek olarak verilir. Böylece kanser hücrelerine daha büyük miktarda radyasyon verilmesi sağlanır.
Eksternal radyasyon tedavisi ile bedeniniz radyoaktif (radyasyon içeren ya da saçan) bir duruma gelmez. Bu nedenle diğer insanlardan uzak durmanıza ya da kaçmanıza gerek yoktur.
Öpüşmenizde, sarılmanızda ve hatta cinsel ilişkide bulunmanızda hiç bir sakınca yoktur. Yan etkiler çoğunlukla tedavi edildiğiniz alanla ilgilidir. Hekiminiz ya da hemşireniz size yan etkiler hakkında bilgi verecektir. Tedaviniz sırasında öksürük, terleme, ateş ya da ağrı gibi belirtiler görüldüğünde hekim ya da hemşirenize danışınız.
Yan etkiler çoğunlukla radyoterapi sürecinde oluşmaktadır. Hoş olmamasına karşın bu sorunlar önemli değildir ve kontrol edilebilmektedir. Genellikle tedavi bitiminden birkaç hafta sonra bu etkilerin çoğu ortadan kalkar. Tedaviniz sırasında radyasyon onkolojisi uzmanı düzenli olarak tedavinin yan etkilerini kontrol eder. Ağrılar, kanamalar ve diğer rahatsız edici durumlar özellikle tedavi bitiminden sonra azalır.
Hekiminiz, ışınlama sırasında normal hücrelerde oluşabilecek zararı saptamak için bir takım testler uygular. Rutin olarak beyaz ve kırmızı kan hücreleri ile trombositlerin kontrolü yapılır.
Her hastanın radyoterapiye tepkisi farklıdır. Bu nedenle hekim her hasta için özel bir plan yapmak zorundadır. Ayrıca hekim ya da hemşireniz size oluşabilecek yan etkiler için evde neler yapabileceğinizi mutlaka anlatır.
Tedavinin başarılı olabilmesi ve sağlığınızı koruyabilmeniz için almanız gereken özel önlemlerden bazıları şöyle sıralanabilir:
Küçük alanlara yüksek doz vermenin en iyi yolu internal tedavidir. İnternal radyasyon tedavisinde yüksek enerjili ışın kaynakları kanser hücrelerinin mümkün olduğunca yakınına yerleştirilerek normal hücrelerin etkilenme riski azaltılır.
İnternal radyasyon tedavisi kullanılarak eksternal tedaviden daha kısa bir zamanda toplam doz tümöre aktarılabilir. Büyük radyasyon cihazları yerine kanserli hücrelere ya da tümöre doğrudan veya mümkün olduğunca yakınına radyoaktif materyal içeren aplikatörler yerleştirilir. İnternal tedavide kullanılan bazı radyoaktif maddeler şunlardır: sezyum, iridyum, iyot ve fosfor. Genellikle internal radyasyon tedavisi baş-boyun, meme, rahim, tiroid, rahim ağzı ve prostat kanserlerinde yapılır. Bazı durumlarda hekiminiz internal ve eksternal tedavileri birlikte önerebilir.
Bunun yanında intersitisyel ve intrakaviter brakiterapi gibi terimler duyacaksınız. Bu terimlerin her biri internal tedavinin bir parçasıdır. Çoğu zaman internal tedavinin herhangi bir tipi hakkında konuşulurken brakiterapi sözcüğü kullanılır. İntersitisyel tedavi yapıldığında radyasyon kaynağı küçük tüp ya da taşıyıcıların içinde, kanserli dokunun içine ya da yakınına yerleştirilir.
Bu implantlar geçici ya da kalıcı olabilir. İntrakaviter tedavi yapıldığı zaman radyoaktif materyal rahim gibi beden boşluklarına yerleştirilir. Brakiterapide küçük bir taşıyıcıya kapatılan radyoaktif kaynak, dokunun içine ya da boşluklarına yerleştirilir.
Radyasyon, tümöre tüpler yardımı ile de verilebilir. Buna uzak brakiterapi uygulaması denir. Sıvı haldeki radyoaktif madde ise kan dolaşımı veya doku boşlukları yardımıyla enjekte edilebilir. Madde enjekte edilirken herhangi bir taşıyıcının içine kapatılmaz. Bu nedenle yöntem açık internal tedavi adını alır.
Çoğu zaman implantları yerleştirirken genel ya da lokal anestezi gerekmektedir. Çoğu merkezde radyoaktif madde taşıyıcı anesteziden sonra yerleştirilmektedir. Böylece diğer insanların radyasyona maruz kalmaları engellenmektedir. Radyasyonu kanser hücrelerine ya da dokusuna vermek için, radyoaktif madde tel, tohum, kapsül ya da iğne gibi implantlarla kapatılır. İmplant seçimi ve yerleştirme yöntemi kanserin lokalizasyonu ile büyüklüğüne bağlı olarak değişir. İmplantlar özel aplikatörler ile beden boşluğunun içine, tümör yüzeyine ya da tümörü daha önce alınan bölgelere yerleştirilebilir.
Eğer bu tip bir tedavi görecekseniz hastane size özel bir oda verir. Fakat hekim ve hemşireniz sizin o odada uzun süre kalmamanız için çaba harcar. Herhangi bir şeye gereksinim duyduğunuzda hemşirenizi çağırabilirsiniz. Hemşire gereksiniminizi karşılayıp hemen odadan çıkacaktır. Genellikle idrar ya da dışkınız radyoaktivite içermez. Yalnız açık internal tedavide idrar ve dışkıda radyoaktivite bulunabilir. Tedavi sırasında ziyaretçilerinize sınırlama getirilecektir. Çoğu merkez 18 yaşından küçük çocuk ve hamile kadınların hastaları ziyaretlerine izin vermez. Ziyaret sırasında ziyaretçileriniz sizden en az iki metre uzakta durmak zorundadır. Ayrıca ziyaret süresi en fazla 30 dakika ile sınırlı olmalıdır.
Tedavi sırasında çok şiddetli ağrı ve acı duymazsınız. Fakat aplikatör kullanıldığı durumlarda aplikatör sizi rahatsız edebilir. Eğer gerekirse hekiminiz size dinlenebilmek ve ağrılarınızı hafifletmek için ilaç verir. Bazı hastalar anestezi sonrası kendini zayıf, uyuşuk hissedebilir. Mide bulantısı da olabilir. Ancak bu etkiler uzun sürmez. Eğer yanma, terleme veya herhangi bir olağanüstü belirti görür ya da duyarsanız hemşirenize söyleyin. Bu bilgilendirme yazısının diğer ilgili bölümünde yan etkiler konusunda bilgi bulabilirsiniz.
İmplantların bedende kalma süresi hastaya verilecek dozun büyüklüğüne göre değişir. İmplant düşük doz hızlı ise günlerce kalabilir. Yüksek doz hızlı ise birkaç dakikada çıkarılır. Genelde alçak doz hızlı implantların bedende kalma süresi 1-7 gün arasında değişir. Tedavi protokolü kanserin tipine, hastanın genel durumuna ve hastanın aldığı diğer kanser tedavilerine göre düzenlenir. Bazı kanser alanlarında implant sürekli olarak kalır.
Bu tip tedavi görüyorsanız radyasyon enerjisinin aktif olduğu günlerde hastanede özel bir odada tedavi olursunuz. İmplant enerjisi zayıfladığı zaman eve yerleşebilirsiniz. Bu sırada radyasyon bedeninizi daha zayıf olarak etkiler. Hekiminiz size evde yapmanız gerekenleri anlatır. Yüksek dozlu brakiterapide hastalar birkaç dakika içinde tedavi edilebilir.
Uzak brakiterapi ile yüksek dozlu radyoaktif kaynak, bir kontrol sistemi kapsamında tüp veya kateter ile birlikte tümöre doğru gönderilir. Sistem, tümör üzerinde kalarak radyasyon aktarır. Bu işlemi brakiterapi konusunda iyi eğitilmiş uzman personel yapar. Bu personel sizi tedavi anında kapalı devre televizyon sistemi ile izler ve sizinle konuşabilir.
Yüksek dozlu tedavi kısa sürer ve diğer radyasyon tedavi şekillerine göre daha iyi sonuç verir. Çünkü radyoaktif madde bedende kalmaz. Ayrıca hasta saatlerce bir odada kapalı durmaz. Uzak brakiterapi uygulamaları; rahim, rahim ağzı, meme, akciğer, pankreas, prostat, yemek borusu kanserlerinin tedavisinde kullanılır.
Genellikle implantı çıkarmak için anesteziye gerek yoktur. Hastane odasında rahatlıkla çıkarılabilir. İmplant çıkarıldıktan sonra bedeninizde herhangi bir radyoaktivite kalmaz. Hekiminiz hastaneden çıktıktan sonra bazı çalışmalarınıza sınır koyabilir.
Daha fazla uyumaya ve dinlenmeye gereksiniminiz olabilir. Ancak kısa zamanda kendinizi daha güçlü hissedersiniz. Tedaviden sonra tedavi edilen bölgeniz daha duyarlı olabilir. Bu yüzden hekiminiz tedavi alanında herhangi bir sorun var ise sportif ve cinsel aktivitelerinize sınırlama getirebilir.
Radyoterapi sona erdikten sonra tedavinin sonucunu kontrol etmek çok önemlidir. Kanserin hangi türü olursa olsun hekim tarafından düzenli kontrolleriniz yapılmalıdır.
Çoğu hastanın izlemi radyasyon onkolojisi uzmanları tarafından yapılır. Diğer hastalara radyoterapiyi öneren hekim, cerrah ya da medikal onkoloji uzmanları tarafından yapılmaktadır.
Hastalar, tedavi bitiminden sonra bir süre daha tedavi anındaki özel bakımlarını sürdürmelidir. Örneğin tedavi bitiminden sonra ciltte sorunlar olabilir. Derinize özen göstermelisiniz. Sağlıklı dokular kendini yenileyene kadar daha fazla dinlenmeye gereksiniminiz olur. Daha fazla uyuyarak yenilenme sürecine katkıda bulunun.
Hekiminiz size tedavi sonrası bakımınız hakkında bilgi verecektir. Neler yapacağınızı hekiminizden çok iyi öğrenin. Radyoterapi bittikten sonra hekiminize aşağıdaki soruları sorabilirsiniz:
Radyoterapi sonrası ağrı konusunda yardıma gereksinimi olan insan sayısı çok azdır. Ağrıyan bölgede ısıtılmış torba ya da sıcak bandajlar kullanmayın. Ağrı kesiciler yeterli gelebilir. Çok fazla ağrınız varsa hekiminize ağrıyı rahatlatacak ilaçları ve kullanılan diğer yöntemlerin neler olduğunu sorun. Bir ağrı uzmanı hekimle de görüşebilirsiniz.
Tedaviden sonra günden güne kendinizi daha iyi hissedersiniz. Hekiminiz size doğal olmayan herhangi bir belirti olup olmadığını sorar. Aşağıdaki sorunlardan biri sizde de varsa bunu hemen hekiminize aktarın.
Çoğu insan radyoterapi sırasında çalışmayı sürdürür. Fakat radyoterapi sırasında çalışmamışsanız kendinizi iyi hissetmeye başladığınız anda işinize geri dönebilirsiniz. Eğer ağır fiziksel güç isteyen bir işte çalışıyorsanız yeniden eski gücünüzü kazanana kadar aynı işi yapmayın.
Radyoterapi ve Kemoterapi arasındaki başlıca farklar;
Kemoterapi Nedir? Amaçları Nelerdir?
Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek veya bu hücrelerin büyümesini kontrol altına almak için antikanser ilaçlar kullanılarak yapılan tedavidir. Kanser tedavisinde tek başına veya cerrahi ve radyoterapi ile birlikte uygulanabilir.
Kanser tedavisinde kemoterapinin amacı hastalığın tipine ve yaygınlığına göre değişmektedir. Kemoterapi uygulamadaki amaçlar:
Hastalığı tedavi etmek
Kanser hücrelerinin çoğalmasını önleyip, yayılmasını yavaşlatarak hastalığın kontrol altına alınmasını sağlamak
Kemoterapi İlaçları Nasıl Etki Eder?
Vücuttaki normal ve sağlıklı hücrelerin gelişim ve ölüm süreci bir düzen ve kontrol içinde yürür. Oysa kanser hücrelerinin büyümesi ve ölümü bu kontrol sürecinden çıkmıştır ve bu hücreler kontrolsüz bir şeklide büyüyüp çoğalmaya başlar. Kemoterapi ilaçlarının hemen hepsi kan yolu ile vücuda dağılarak kontrolsüz çoğalan hücrelere ulaşarak bu hücreleri öldürür veya kontrolsüz büyümesine engel olur. Kemoterapi ilaçları bir taraftan bu kötü hücreleri yok ederken diğer taraftan vücuttaki normal hücreler üzerine de etki etmektedir. Bu da vücutta kemoterapiye bağlı bir takım yan etkiler ile kendini gösterir. Ancak mevcut ilaçların normal hücreler üzerine olan istenmeyen bu etkileri geçicidir.
Kemoterapi Nasıl ve Nerede Verilir?
Kemoterapi ilaçlarının vücuttaki uygulama şekli farklı yollarla olabilir. Halen tedavi uygulamada dört farklı yol kullanılmaktadır:
Kemoterapi ilaçları evde, hastahane ortamında veya özel merkezlerde uygulanabilir. Tedavinin nerede uygulanacağına ilacın veriliş şekline; hastanın genel durumuna, hastanın ve doktorunun tercihlerine göre karar verilir. Hastanede yapılacak uygulama yatarak veya ayaktan kemoterapi ünitelerinde yapılabilir.
Kemoterapi Günlük Yaşantıyı Nasıl Etkiler ve Hasta Ne Hisseder?
Kemoterapi alırken hastalarda tedaviye bağlı hoş olmayan çeşitli yan etkiler gelişse de birçok hasta günlük yaşantısında ciddi kısıtlamalar yapmadan hayatını devam ettirmektedir. Genelde bu yan etkilerin şiddeti alınan ilaçların çeşidine ve yoğunluğuna göre değişmektedir. Hastanın genel durumu, hastalığının yaygınlığı ve hastalığın yol açtığı belirtiler de bu süreci etkileyebilmektedir. Kemoterapi tedavisi alırken birçok hasta çalışma hayatlarına devam edebilmektedir, ancak bazen tedavi sonrası yorgunluk ve benzeri semptomlar çok olursa hasta bu dönemi akitvitelerinde kısıtlamaya giderek istirahatle geçirebilir. Her ne kadar tedaviye bağlı bir takım şikayetler olsa bile bu hastaların kendilerini toplumdan izole etmelerini ve günlük yaşamlarında ciddi değişiklikler yapmasını gerektirmez.
Kemoterapi Alırken Hasta Ağrı Hisseder mi?
Kemoterapi ilacı verilirken hasta ağrı hissetmez. Ancak bazen kemoterapi ilacı iğnenin takılı olduğu bölgeden damar dışına sızabilir. Bu da ilacın takılı olduğu bölgede ağrı, kızarıklık, yanma ve şişlik gibi şikayetlere sebep olabilir. Böyle bir durumda hemen tedavi uygulayan hemşireye haber verilip damar yolunun yerinde olup olmadığından emin olana kadar kemoterapi uygulaması durdurulmalıdır, aksi takdirde ilacın damar dışına kaçışı o bölgede ciddi doku hasarına sebep olabilir.
Kemoterapinin Olası Yan Etkileri Nelerdir?
Kemoterapi bir yandan vücuttaki kanserli hücreleri yok etmeye çalışırken diğer yandan normal hücrelere etki ederek yan etkilerin çıkmasına sebep olur. Kemorapiye bağlı olası yan etkiler ve bu yan etkilerin şiddeti, alınan ilaçlara ve kişisel duyarlılıklara göre değişmektedir. Kemoterapi ilaçlarından en çok etkilenen normal hücreler vücutta en hızlı çoğalan hücrelerdir. Hızlı çoğalma yeteneğine sahip bu hücrelerin başında saç, kemik iliğinde gelişim gösteren kan hücreleri, sindirim sistemindeki hücreler gelir. Bu nedenle ilaçların en fazla istenmeyen etkileri bu sistemler üzerinde görülür. Buna rağmen bu hücreler hızlı çoğalma ve yenilenme özelliği sebebi ile kısa sürede çoğalarak kemoterapinin bu olumsuz etkilerini ortadan kaldırırlar.
Kemoterapiye Bağlı En Sık Karşılaşılan Olası Yan Etkiler:
Kemoterapi Alırken Hasta Nelere Dikkat Etmelidir?
Daha öncede bahsedildiği gibi kemoterapinin istenmeyen bazı yan etkileri olabilmektedir. Bu nedenle aktif tedavi almakta olan hastaların günlük yaşantılarını fazla etkilememekle birlikte dikkat etmeleri gereken bazı önemli noktalar ve uymaları gereken bazı kurallar vardır. Bu hususlardan bazıları:
http://kanser.gov.tr/kanser/kanser-tedavisi/37-kemoterapi.html#sthash.jByIQzOo.dpuf
Radyoterapi hastalığın tedavi edilmesi için radyasyonun, genellikle X-ışınlarının, kullanılması anlamına gelmektedir. X-ışınları 1895 yılında keşfedilmiştir ve bu tarihten itibaren radyasyon teşhis ve tanı (röntgen) ve tedavi (radyoterapi) amacıyla tıpta kullanılmaktadır.
Doktorlar tıpta radyoterapinin kullanılmasıyla ilgili çok fazla deneyim yaşamışlardır. Kansere sahip 10 hastanın yaklaşık 4’ü (%40) tedavisinin bir parçası olarak radyoterapi almaktadır. Bu işlem çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilir:
Eksternal radyoterapi olarak vücut dışından, X-ışınları, kobalt ışınlama, elektronlar ve proton gibi çok daha nadir diğer parçacıkları kullanarak
İnternal radyoterapi olarak vücut içinden, kanser hücreleri tarafından alınacak bir sıvının içilmesi ya da radyoaktif maddenin tümörün içine ya da yakınına bırakılması yoluyla
Radyoterapi, tedavi alanındaki kanser hücrelerinin DNA’larına zarar vererek onları yok eder. Normal hücreler de radyasyondan etkilenmelerine rağmen kanser hücrelerine nazaran kendilerini daha iyi onarmaktadırlar.
Radyoterapiyi genellikle bir kaç gün ya da bir kaç hafta devam eden bir tedavi serisi olarak alırsınız. Her bir tedavi fraksiyon olarak adlandırılır. Fraksiyonlar genellikle Pazartesi’den Cuma’ya her gün verilir, hafta sonu ise normal hücrelerin onarılmasına yardımcı olmak amacıyla dinlendirilir. Zarar görmüş olan sağlıklı hücreler genellikle vücudun tamir mekanizmalarının bir parçası olan yeni hücrelerle yer değiştirirler. Bu durum hücrenin tipine ve radyasyonun dozuna bağlı olarak değişir. Ancak eğer hücreler yenilerle değiştirilemezse, yan etkiler kalıcı olabilir.
Radyoterapi ile ilgili endişeleriniz olabilir ve bu son derece normaldir. Endişelerinizi doktorunuz, hemşireniz ya da radyoloji teknisyeniniz ile paylaşmanın yardımı dokunabilir. Radyoterapinin genel yan etkileri bölümünde; hisler, duygular ve radyoterapi hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır.
Ekternal radyoterapiyi genellikle ayaktan hasta olarak alırsınız. Bu; size en yakın kanser merkezi ya da birimindeki radyoterapi bölümüne sıklıkla gidip gelmeniz anlamına gelmektedir. Bu birim yerel hastanenizden daha uzakta da olabilir. Radyoterapi bölümü personeli size randevunuz sırasında kullanacağınız hastane park izni verebilir ya da seyahat ücretleri ile ilgili nereden yardım alabileceğinizi söyleyebilir. Eğer kendi başınıza seyahat etmeniz mümkün değilse, personel gereklilik halinde sizin için hastane aracı ya da ambulans ayarlayabilir.
Eğer tedaviyi günün belirli bir zamanında almayı tercih ederseniz, radyoterapi bölümü personelinin bunu bilmesini sağlayın, böylece konuyla ilgili düzenleme yapabilirler. Eğer radyoterapi bölümü evinizden gelmek için çok uzak ise, gerek halinde hastane sizin için kalacak bir otel ayarlayabilir.
Zaten hastanede kalıyorsanız, kaldığınız koğuştan radyoterapi bölümüne gidersiniz.
Eğer bir kanseri iyileştirmeyi hedefleyen tedavi alıyorsanız, genellikle bir kaç hafta içinde bir dizi tedavi alırsınız. Kısa bir süre için hafta içi her gün bir doz radyoterapi alır, haftasonu ise dinlenebilirsiniz. Bazı kişiler günde iki kez ya da birbirini izleyen günlerde tedavi alabilir. Radyoterapi bölümü personeli size tedaviyi ne sıklıkla almanız gerektiği ve ne kadar süreceği ile ilgili açıklama yapacaktır. Araştırma çalışmaları azaltılmış sürede radyoterapi vermeyi üzerine çalışmalar yapmaktadır.
Semptomları kontrol etmek ya da tümörü küçültmek için yapılan tedavi palyatif tedavi olarak adlandırılmaktadır. Yalnızca tek bir tedavi ya da bir kaç gün sürecek bir tedavi alabilirsiniz.
Radyoterapi cihazları çok fazla yer kaplamakta ve bu cihazları çalıştırmak ve bakımını yapmak için özel olarak eğitilmiş personel gerekmektedir. Eksternal radyoterapi sağlayan farklı tip cihazlar vardır. Kullanacağınız cihaz tipi sizin radyoterapi uzmanınız (klinik onkolog) tarafından dikkatlice seçilecektir.
Tedavi genellikle günde bir kaç dakikadan daha uzun sürmez. Ancak, radyoterapi alabilmeniz için cihaz içinde sabit bir pozisyonda kalmanız belirli bir süre alabilir. Tedavi sırası ya da hemen öncesinde radyoterapinin doğru alana hedeflendiğinden emin olmak için, cihaz X-ışınları alabilir ya da tarama yapabilir.
Radyoterapi tedavisi ile ilgili gergin hissetmek normaldir, ancak personel ve işlem hakkında bilgi sahibi olmanız genellikle bunu kolaylaştırır. Korkularınız ya da endişelerinizle ilgili personelle konuşmaktan kaçınmayın. Onlar size yardımcı olmak için oradalar.
İki temel internal radyoterapi kaynağı bulunmaktadır:
Radyoaktif implantlar
Radyoaktif sıvılar
Doktor, kaynak olarak da bilinen radyoaktif metal bir nesneyi tümörünüzün içine ya da yakın bir noktaya dikkatlice yerleştirir. Kaynak; kapalı küçük bir boru, küçük tohumlar ya da metal teller şeklinde olabilir. Radyoaktif implant takıldığında, implant çıkarılana kadar birkaç gün boyunca hastanede tek kişilik bir odada kalmanız gerekir. Tek kişilik bir odada kalırsınız ve bu şekilde diğer kişiler herhangi bir radyasyona maruz kalmamış olur. Kaynak çıkarıldığında ise artık radyoaktif sayılmazsınız.
Bazı radyoaktif tohum çeşitleri daimi olarak vücutta bırakılabilir, çünkü bunlar yalnızca kendi çevrelerindeki çok küçük bir alana radyasyon verirler ve bir süre sonra da kendi radyasyonlarını kaybederler. Doktorlar bazen bu tip tedavileri erken evre prostat kanserinin tedavisinde kullanırlar.
Doktorlar bazı tümör tiplerini radyoaktif sıvı ile tedavi ederler. Sıvıyı içmek suretiyle ya da damardan enjeksiyon yoluyla alabilirsiniz. Sıvı kan dolaşımınıza girer ve tümör hücreleri tarafından absorbe edilir. Doktorlar bazı tümör tipleri için radyoaktif sıvıyı damar yerine vücutta tümörün bulunduğu kısım içine enjekte edilebilir.
Bazı radyoaktif sıvı tedavilerini aldıktan sonra, bir kaç gün boyunca hastanede tek kişilik bir odada kalmanız gerekebilir. Bu süre vücudunuzdaki radyoaktif miktarının güvenli bir seviyeye inmesini mümkün kılar. Radyoaktif sıvı en yaygın olarak tiroid kanseri ya da kemiklere yayılmış kanserler için uygulanmaktadır.
İnternal radyoterapinin stronsiyum ve radyoaktif fosfor gibi bazı çeşitlerinde radyasyon dozu sizin tedavi sonrasında doğrudan evinize gitmenize engel teşkil etmeyecek şekilde düşüktür. Hastaneden ayrılmadan önce personel sizin ve eşyalarınızın radyoaktif olmadıklarını kontrol eder. Lütfen ilgili personele arkadaşlarınız ya da ailenizle ne kadar vakit geçirebileceğiniz ya da onlara ne kadar yakın olacağınız hakkında danışınız. Burada da internal radyoterapi güvenliği ile ilgili bölümde bu konuyla ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Sahip olduğunuz kanser tipine bağlı olarak radyoterapi alabileceğiniz tek tedavi olabilir ya da radyoterapiyi cerrahi ya da kemoterapi işlemleri sırasında, öncesinde ya da sonrasında alabilirsiniz. Radyoterapi bazen kemoterapi ile birlikte verilir ve bu durum kemoradyoterapi olarak adlandırılır. Radyoterapi uzmanları (klinik onkologlar) tedavinizi planlamadan önce sahip olduğunuz kanserin tipini ve büyüklüğünü değerlendirirler. Ayrıca genel sağlık durumunuzu da dikkate alırlar. Bu uzmanlar; fizyologlar, radyologlar ve röntgen uzmanları da dahil olmak üzere bir ekiple birlikte çalışırlar. Tedavi ekibi sizin ihtiyaçlarınıza uygun olan tedaviyi planlar.
Doktorunuz ihtiyacınız olan toplam radyoterapi dozunu ayarlamak için kanserli bölgedeki vücut şekliniz ve kanserin pozisyonunu ölçer. Tıbbi ekip genellikle uygulanacak toplam dozu belirler ve daha sonrasında ise bu dozu fraksiyon olarak adlandırılan çok sayıda daha küçük dozlara böler. Genellikle hafta içi her gün bir tedavi fraksiyonu alır, haftasonu ise tedavi almazsınız. Ancak bazı kişiler tedaviyi daha az sıklıkla, örneğin haftada 3 kez, alırlar. Bazı kişiler ise tedaviyi daha yoğun, örneğin günde iki kez, alırlar. Doktorunuz ne kadar tedaviye ihtiyacınız olduğu ve ne sıklıkla uygulanacağı ile ilgili sizinle konuşacaktır.
Radyoterapi ekibi herkes için kişiye özel bir radyoterapi planlar, böylece kanserli hücrelere yüksek doz uygulanırken , çevresindeki sağlıklı hücrelere mümkün olan en düşük doz verilmiş olur. Radyoterapi alan sağlıklı hücreler daha sonra onarılabilir. Bu tedavinin amacı; yan etki riskini azaltırken kanserin küçültülmesi ya da tedavi edilme şansının en yüksek seviyeye çıkartılmasıdır.
Doktorunuza sorabileceğiniz bazı sorular aşağıda verilmiştir.
Neden radyoterapi öneriyorsunuz?
Ne tür bir radyoterapi tedavisi alacağım?
Bu benim alacağım tek tedavi mi olacak yoksa başka tedaviler de alacak mıyım?
Beni iyileştirmeye mi yoksa belirtileri hafifletmeye mi çalışıyorsunuz?
Benim için yaptığınız tedavi planı nedir?
Tedaviden kaç seans alacağım?
Tedavi ne kadar sürecek?
Tedavimi nerede alacağım?
Eğer ihtiyacım olursa gelecekte tekrar aynı tedaviyi alabilir miyim?
Bu tedavinin olası yan etkileri nelerdir?
Randevularımda kullanmak üzere bir hastane park izni alabilir miyim?
Giderlerime yardım almakla ilgili kiminle görüşebilirim?
Benim için hastaneye ulaşımı sağlayabilir misiniz?
Eğer çok uzak ise tedavi sürem boyunca kalabileceğim bir yer var mı?
Radyoterapi ile ilgili daha fazla bilgiyi nereden edinebilirim?
Radyoterapi, kanser hücrelerinin yüksek enerjili radyasyon ile öldürülmesi ya da çoğalmalarının durdurulması demektir. Kanser olgularında ameliyat ve kemoterapi gibi bir tedavi yöntemidir ve tek başına yapılabileceği gibi ameliyat öncesi, sonrası ya da kemoterapi beraberliğinde uygulanabilir. Tedavinin şekli; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, teşhis edilen kanserin türü, evresi, yerleşim yeri gibi birçok önemli faktöre bağlıdır.
Bu tedavi kararları, birçok farklı tıp branşından uzman hekimlerin hastayı en başından beri birlikte görüp değerlendirmeleri sonucu alınır ve her hasta ayrı değerlendirilir. Bu nedenle aynı tip kanser hastası bile olsalar, her hastanın tedavisi kendi şartlarında planlanır. Radyoterapinin kemoterapiden farkı sadece ışınlanan bölgedeki kanser hücrelerini öldürmesi ve o bölgeden hastalığın tekrarlamasını engellemesi ya da en aza indirmesidir. Kemoterapi ise kansere yönelik ilaçların damar yoluyla verilerek tüm vücuda yayılması ve kan ve dokulardaki tümör hücrelerinin ölümünün sağlandığı bir tedavi şeklidir.
Hastalığın Tamamen Ortadan Kalkması Hedefleniyor!
Radyoterapi amaçlanan hedefe göre genel olarak iki gruba ayrılır:
Hastalık hakkındaki mevcut bilgiler ışığında, hastalığın tamamen yok edilmesinin mümkün olduğu durumlarda uygulanır. Tek başına ya da ameliyat ve/veya kemoterapi ile birlikte verilebilir.
Tedavi süresi 5-8 hafta arasında değişir.
Bu tip tedavide amaç sadece hastalığın belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmaktır.
Yüksek teknolojiye sahip cihazlar
Radyasyon onkolojisi üç boyutlu konformal ve yoğunluk ayarlı radyoterapi yapılmasına olanak tanıyan cihazlarla yapılmaktadır. Bu cihazlar; en son teknolojiye sahip cihazlar olup, yüksek tedavi dozlarına çıkılmasına olanak tanıyarak, kanser hücrelerinin yok edilmesini sağlayan ve böylece yineleme şansını en aza indiren cihazlardır. Hem yüzeyel hem de derin yerleşimli tümörlerin tedavisinde kullanılabilmektedir. Cihaz aynı zamanda tüm vücut ve yarı vücut ışınlaması yapma özelliğine de sahiptir. Özellikle kemik iliği nakli ve bir tür cilt lenfomasında tüm vücut ışınlaması gerekmektedir.
Radyasyon onkolojisi bölümünde kanser hastalarının ışın tedavilerinin planlanmasında yol gösterici olarak PET-CT kullanılmakta ve bu sayede canlı olan tümör hücrelerinin ıskalanması ihtimali ortadan kaldırılmaktadır. Bu yöntemle tümör hücresi içeren en küçük doku dahi saptanarak tümör tam olarak hedeflenmekte ve ışın tedavi alanına dahil edilmektedir. Bu da sonuçta kontrol oranını ve hastanın yaşam süresini artırmaktadır.
kanser tedavileri şu şekilde kullanılabilir:
Birincil tedavi. Birincil tedavinin amacı, kanseri vücudunuzdan tamamen çıkarmak veya tüm kanser hücrelerini öldürmektir.
Herhangi bir kanser tedavisi birincil tedavi olarak kullanılabilir, ancak en yaygın kanser türleri için en yaygın birincil kanser tedavisi cerrahidir. Kanseriniz radyasyon tedavisine veya kemoterapiye özellikle duyarlıysa, birincil tedaviniz olarak bu tedavilerden birini alabilirsiniz.
Adjuvan tedavi. Adjuvan tedavinin amacı, kanserin tekrarlama olasılığını azaltmak için birincil tedaviden sonra kalan kanser hücrelerini öldürmektir.
Herhangi bir kanser tedavisi adjuvan tedavi olarak kullanılabilir. Yaygın adjuvan tedaviler arasında kemoterapi, radyasyon tedavisi ve hormon tedavisi bulunur.
Neoadjuvan tedavi benzerdir, ancak birincil tedaviyi daha kolay veya daha etkili hale getirmek için birincil tedaviden önce tedaviler kullanılır.
Hafifletici tedavi. Palyatif tedaviler, tedavinin yan etkilerini veya kanserin kendisinin neden olduğu belirti ve semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir. Semptomları hafifletmek için cerrahi, radyasyon, kemoterapi ve hormon tedavisi kullanılabilir. Diğer ilaçlar ağrı ve nefes darlığı gibi semptomları hafifletebilir.
Palyatif tedavi, kanserinizi iyileştirmeye yönelik diğer tedavilerle aynı anda kullanılabilir.
ne bekleyebilirsiniz
Birçok kanser tedavisi mevcuttur. Tedavi seçenekleriniz, kanserinizin türü ve evresi, genel sağlığınız ve tercihleriniz gibi çeşitli faktörlere bağlı olacaktır. Hangisinin sizin için en iyi olduğunu belirlemek için doktorunuzla birlikte her kanser tedavisinin yararlarını ve risklerini tartabilirsiniz.
Kanser tedavisi seçenekleri şunları içerir:
Ameliyat. Ameliyatın amacı, kanseri veya kanserin mümkün olduğunca çoğunu çıkarmaktır.
Kemoterapi. Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ilaçlar kullanır.
Radyasyon tedavisi. Radyasyon tedavisi, kanser hücrelerini öldürmek için X-ışınları veya protonlar gibi yüksek güçlü enerji ışınları kullanır. Radyasyon tedavisi vücudunuzun dışındaki bir makineden gelebilir (dış ışın radyasyonu) veya vücudunuzun içine yerleştirilebilir (brakiterapi).
Kemik iliği nakli. Kemik iliğiniz, kemiklerinizin içindeki kan kök hücrelerinden kan hücrelerini oluşturan malzemedir. Kök hücre nakli olarak da bilinen kemik iliği nakli, kendi kemik iliği kök hücrelerini veya bir donörden alınanları kullanabilir.
Kemik iliği nakli, doktorunuzun kanserinizi tedavi etmek için daha yüksek dozlarda kemoterapi kullanmasına izin verir. Hastalıklı kemik iliğini değiştirmek için de kullanılabilir.
İmmünoterapi. Biyolojik terapi olarak da bilinen immünoterapi, kanserle savaşmak için vücudunuzun bağışıklık sistemini kullanır. Kanser, vücudunuzda kontrolsüz bir şekilde hayatta kalabilir çünkü bağışıklık sisteminiz onu bir davetsiz misafir olarak tanımaz. İmmünoterapi, bağışıklık sisteminizin kanseri "görmesine" ve ona saldırmasına yardımcı olabilir.
Hormon tedavisi. Bazı kanser türleri vücudunuzun hormonları tarafından beslenir. Örnekler arasında meme kanseri ve prostat kanseri sayılabilir. Bu hormonların vücuttan uzaklaştırılması veya etkilerinin engellenmesi kanser hücrelerinin büyümesinin durmasına neden olabilir.
Hedefe yönelik ilaç tedavisi. Hedefe yönelik ilaç tedavisi, kanser hücrelerinin içinde hayatta kalmalarını sağlayan belirli anormalliklere odaklanır.
Kriyoablasyon. Bu tedavi soğuk algınlığı ile kanser hücrelerini öldürür. Kriyoablasyon sırasında, cildinizden ve doğrudan kanserli tümöre ince, değnek benzeri bir iğne (kriyoprob) sokulur. Dokuyu dondurmak için kriyoprobe bir gaz pompalanır. Daha sonra dokunun çözülmesine izin verilir. Dondurma ve çözme işlemi kanser hücrelerini öldürmek için aynı tedavi seansında birkaç kez tekrarlanır.
Radyofrekans ablasyonu. Bu tedavi, kanser hücrelerini ısıtmak için elektrik enerjisi kullanır ve ölmelerine neden olur. Radyofrekans ablasyonu sırasında, doktor ince bir iğneyi deriden veya bir insizyondan kanser dokusuna yönlendirir. Yüksek frekanslı enerji iğneden geçer ve çevredeki dokunun ısınmasına neden olarak yakındaki hücreleri öldürür.
Klinik denemeler. Klinik denemeler, kanseri tedavi etmenin yeni yollarını araştırmak için yapılan çalışmalardır. Binlerce kanser klinik araştırması devam ediyor.[1]